Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. acun ılıcalı'nın enes kanter maçlarını yasaklaması

  • 2. kriz olmadığını yazarlara anlatmanın yolu

    bu bilimsellik beni ikna eder.

    "caddeler bmw dolu"

    bu bilimsel yaklasima cevabim; muteahitler bmw sevdigi icin olabilir mi?

  • 3. doları 1.25'den 3.20'ye taşıyan çok başarılı parti

    akp'nin başarısız olduğunu anlamak için ekonomiden çok iyi anlamak gerekiyor mu? şu veri bile tek başına bir şey ifade etmiyor mu?

    nerdeyse 3 katına çıkmış. hele de geziciler yüzünden dolar 1.70'den 1.90'a çıktı diye ortalığı velveleye veren, adaklar adayan, kurbanlar kesen sizlerin paradigmasından bakınca, başarısızlık güneş gibi parlıyor.

    sene 2010 bakın yiğit bulut ne tartışıyor

    ekonomik krizle gideceksiniz. tıpkı geldiğiniz gibi gideceksiniz. başka partiler kurulacak. insanlar paralarını piyasadan çekecekler. o boktan esnafınızdan da alışveriş yapmıyorlar. palalı esnafınız artık kendini palalar.

  • 4. kaan tangöze

    "şimdi çıkmış geçenlerde birisi, elinde de gitar, biliyorsunuz bunlar gitar çalar, bağlama nedir bilmezler, ağzında da mızıka, diyor ki senin savcın varsa benim de bilmemnem var. ya sen kimsin ya. sen kimsin. bi de bana diktatör diyorlar, ben diktatör olsam sen cıkıp orada o lafları edebilir misin." putin.

  • 5. güzel olup da erotik çağrışımı olmayan ünlü kadın

  • 6. alman bakanı telefonda beklettim

    görüyor ve artırıyoruz. bundan sonraki hamlemiz:

    whatsapp'ta görüldü yapıp cevap vermeyeceğiz.

  • 7. rte'ye yazar kasa atılması durumunda olacaklar

  • 8. 8 kasım 2016 abd başkanlık seçimleri

    5 kere daha ''abd'yi başkanlar değil sistem yönetir'' yazılırsa 2 aday da seçimden çekilecekmiş.

  • 9. tombili'nin heykelinin çalınması

    görüntüden anladığım kadarıyla demir ya da benzeri bir maddeden yapılmış heykel. demirini satmak için çalmışlardır.

    o boğa nasıl yıllardır orada duruyor, hayret.

  • 10. 6 kasım 2016 abd'de 4 türk'ün kaybolması

    sanırım kasıtlı olarak verilmeyen bilgi ise kaybolanların "spor avcılığı" için orada bulunuyor olması. umarım bulunurlar, götlerinde geyik boynuzlarıyla.

  • 11. vatanım sensin dizisi 3. bölüm fragmanı

    bir türk dizisinde, hatta diziyi bırak, fragmanda gözlerim dolacağı aklıma gelmezdi...

    hey gidi...

  • 12. can dündar

    bagnazlarin elinden kacip batililara sigindigi icin hain olmus. burada durup sizin hukuksuzlugunuzla bocek gibi ezilmeye razi olsaydi sanki vatansever diyecektiniz.

  • 13. erdoğan karşıtı olacağım diye türk düşmanı olmak

  • 14. 1959 yılında kaydedilmiş istanbul görüntüleri

    içinde türban'ın "t" si yoktur.

    isteyen istediğini giysin, isterse kafasına kafes yaptırıp anahtarı denize atsın.

    fakat şu gerçeği kabul etmek, olayları analiz etme açısından son derece önemlidir.

    türban türkiye'ye bilinçli bir şekilde enjekte edilmiştir. 1980 öncesi istediğiniz video, arşiv, belgeseli tarayabilirsiniz. toplumda karşılığı %1 bile olmayan bir "üniformayı", toplumsal bir norm haline getirildiği fark edeceksiniz.

  • 15. çocukların tutkala batırdığı yavru köpek

    edit: gelip "sadece türkiye'de mi olüyür" diyenlere kafam girsin. iyi o zaman kanada'da arjantin'de falan da oluyorsa sıkıntı yok, gönül rahatlığıyla her tuttuğumuz hayvana işkence edebiliriz. bişey derlerse "sadece biz mi yapüyüz" deriz. ayıya bak ya.

    videoda yazılana göre çocuklar yavru bir köpeği eğlence olsun diye tutkala batırıyorlar. "heart of rescue" diye türkiye'de faaliyet veren bir organizasyon köpeği bulup kliniğe alıyor. köpeğin hali ve gözlerindeki korku içler acısı.

    çocuklar neyin doğru neyin yanlış olduğunu ancak biz erken yaşta gösterirsek öğrenebilirler.
    bir sürü yeni evlenen ve çocuk yapan çift görüyorum. herkesi çocuklarına hayvanlara zarar vermeme bilincini aşılamaya davet ediyorum.

    link 1
    güncelleme

  • 16. 5 bin tl maaş alıp lcw'den giyinen erkek

    5bin lira alip istanbulda kirada oturup bir de ailesine bakiyorsa, lcw den giyinebildigine sukur edebilmelidir

  • 17. sabah duş almak vs geceden duş almak

    iki ihtimal var:

    1- sabah duş alıp çıkmak
    2- akşamdan duş alıp sabah darmadağın olmuş saçları düzeltmek için saçları yıkayıp çıkmak.

  • 18. milli piyango 2017 yılbaşı ikramiyesi

    büyük ödülün 60.000.000 tl olarak açıklandığı çekiliştir. bir de son yıllarda katlanarak artıyor yazmışlar.

    nereye katlanarak artıyormuş?

    2013 yılında 50.000.000 tl vermiş milli piyango. 1 ocak 2013 tarihinde dolar 1.7862 tl'ymiş. yani 27.992.386 dolar vermiş. şu anki parayla bu 89.015.000 tl yapar. bu seneki ödül 60 milyon tl. yani miktar 2013'ten bu yana %33 düşmüş. 9 milyon dolar düşüş ile 19 milyon doların altına gerilemiş.

    yok neden doları baz alıyorsun diyeni ise hemen enflasyon hesaplayıcısına alalım: yıllık enflasyona göre 2013 yılı ocak ayındaki 50 milyon tl, şu andaki oranlara göre 2017 ocak ayında 68 milyon tl'ye denk gelecek. yani enflasyon bazında ödül miktarında %12 düşüş yapılmış.

    son on yılda katlanarak artışın nereye yapıldığını gösterebilen yeşşillendirsin.

  • 19. ab'nin üyelik müzakerelerini durdurması

    türkiye'nin çomarları bunun ne demek olduğunu 15 sene sonra anlarlar. siz gerizekalısınız arkadaşlar. tayyip gelip geçici, dünya sultan süleyman'a kalmadı ona mı kalacak? türkiye kalıcı. yalnız kendi hayatlarınızın değil, çocuklarınızın da hayatlarının içine sıçıyorsunuz.

  • 20. chp'ye operasyonun başlaması

    chp'lilerin büyük kesiminin "aman ali rıza bey..." ile "akp'li degilim ama chp de cok bozmustu" diyerek karşılayacağı olay.

    edit: (bkz: akp'li olmamanın terör örgütü üyeliği sayılması)

  • 21. vatanım sensin

    henüz hepsini izleyemesem de geçen gün anacığımla bi sahnesine rastlayıp bizi derin düşüncelere daldırmış olan dizidir.

    --- spoiler ---

    şu babası yunan oldu diye kendini yerden yere atan kızı izledik. ben bi yandan mandalinamı soyup diğer yandan çay içerken diziye direktif veriyordum:

    "tamam lan abartma yunansa yunan kaç yıl olmuş görmemişsin git sarıl öp babanı ağlama bu kadar" falan.. sonra kadın anam dedi ki ; düşünsene baban akepeli olmuş elinde ampullü bayrak eve geliyor ?

    --- spoiler ---

    düşünemedim !

    aboovvv içim titredi yemin ediyorum.. 3 dakika falan sessizce bakıştık. sonra karar verdik: evden kovarız.... canım babam akepeli olmadığın için teşekkürler seni çok seviyorum

  • 22. recep tayyip erdoğan

    shakespeare'den bir hikaye:

    korkusundan devamlı endişe içinde yaşayan bir fare vardır.

    büyücünün biri fareye acır ve onu bir kediye dönüştürür.

    fare, kedi olmaktan son derece mutlu olacağı yerde bu kez de köpekten korkmaya başlar.

    büyücü bu kez onu bir kaplana dönüştürür. kaplan olan fare, sevineceği yerde avcıdan korkmaya başlar.

    büyücü bakar ki, ne yaparsa yapsın farenin korkusunu yenmeye imkan yok. onu eski haline döndürür.

    ve der ki,”sen cesaretsiz ve korkak birisin. sende sadece bir farenin yüreği var. o yüzden ben sana yardim edemem.”..

  • 23. donald trump

    hayatım boyu ilk defa milliyetçi muhafazakar bir sigirin seçilmesini istiyorum naaparsin konjonktür.
    hele bu kadın haklari vs.diyenleri anlamıyorum.size ne amk amerika'nin kadınının derdinden?sen kendi götünü kurtarmaya baksana!
    dünyanin en belalı coğrafyasına komşusun.mabadında resmen ayı bağırıyor.allaha emanet yasiyorsun.korka korka metroya biniyorsun.ama eşek gibi mecbursun.bugün de eve sağ salim döndük diye şükreder hale gelmişiz.
    bu orospu da göstere göstere bela olup yagacağım,silahlandiracagim diyor.obama dönemi fragmandi muhtemelen.iyice sikip atacak ortalığı ,mülteci meselesi daha da büyüyecek kesin,ucu olasi dünya savaşına dokunduğunda ne bok yicez?
    kadinin maillerle bir sürü pisliği döküldü,silah tuccarlari,feto kadina yatirim yapiyor.danismaniyla lezbiyen ilişki yaşıyor iddiaları var,okkult satanist ayinler ve orgutlerle anılıyor ama neymis trump bi kaç sene evvel bi mailinde amcik demismis!ölümü gormüsün sıtmayı seveceksin.başka çaren var mı?

  • 24. içerde

    --- bölüm 8 spoiler ---

    mestan'ı ayaklarından tavana asan kişi sarp'ın annesi. bu bölümde mert'e "ikinizi de ayaklarından tavana asarım" demişti. belli ki ayaktan tavana asma konusunda uzman kendisi.

    --- bölüm 8 spoiler ---

  • 25. ortadan kalkarsa ortadoğu'ya barış getirecek şey

    (bkz: din)

  • 26. güntekin onay

    su aciklamasindan sonra bile hala "daha acik konuscak abi bu olmaz" diyen dallamalari gostermistir bize. ben bu ulkeden kacali 8 sene oldu, insanlarin ne mal oldugu, acik konusanlarin basina neler geldigini gectim, hic bir sey konusmayan adamlarin bile basina gelenler malum. sen hala at gozluguyle "daha aciiiiik, o zaman arkasinda dururum" de. sen durma kardesim. allah askina siktir git, ne arkasinda, ne de bizim yanimizda dur.

    su kalibi da hayatimda ilk kez kullanicam; guntekin senin allahina kurban.

  • 27. uykusuz aç grip ve regl olmak

    bir üst seviye olarak bunların vize haftasına denk gelmesi deyip arttırıyorum.

  • 28. hayvanlar insan değildir

    ama eminim bir çoğu bu başlığı açan maldan daha zekidir.

    he amk, uzaylılar saldırırsa diye senin gibi malları besleyelim.

  • 29. beşiktaş

    fenerbahçe'den de, galatasaray'dan da açık ara daha iyi futbol oynayan takım.. oyunuyla hakeden şampiyonluğu alsın.. özellikle şampiyonlar ligi maçlarını heyecanla izliyoruz..

    bursaspor.

  • 30. 8 kasım 2016 erdoğan'ın chp'ye suç duyurusu

    tüm umudunu kaybetmek özgürlüktür. -fight club

  • 31. turkuvaz grubunu boykot ediyoruz

    sırf beşiktaş üzerinden değerlendirme yapılıyorsa; bırak dostum sen boykot etme.

  • 32. saat alacaklara tavsiyeler

    adam gelmiş kalibresi yüksek adam için richard mille, patek vs . önermiş. ulan zaten o saati alacak adam gelip burda saat önerisi okumaz.

    saat alcaksanız burayı okumayın mümkünse. beğendiğiniz saati alın keyfine bakın.

  • 33. 2016 ekonomik krizi

    ekonomi hakkında öğrendiğim haberleri genellikle bu başlık altında yazıyorum en azından toplu gösterim oluyor;

    1- dün tüm dünya para birimleri rally yaparken tl en çok kaybeden ikinci para birimi idi,euro da bir miktar geriledi ama bu zaten kazandığı kısımdan bir parça vermesi idi buna bağlı olarak bulgar levası,romen parası gibi euro çıpası olan para birimleri düştü ama geçen hafta onlar yukardayken de biz gene dipteydik. gelişmekte olan ülkelere bakınca değişen hikayelere rağmen sürekli kaybeden tek para birimi tl.

    2- uzun zaman sonra ilk defa tv yorumcuları artık ülkede likidite'nin daraldığından söz ediyorlar. işin tuhafı amerikan seçimlerinin kazanına göre bazı para birimleri olumlu yada olumsuz ayrışırken tl için kanaat ortak şekilde değer kaybedeceği yönünde. ısrarla usd mevduat faizin %3,5 seviyesine geldiğini ve artığı söylendi,tl faziler düşmeden döviz faziler artıyor.

    3-dün bir bankanın genel müdürü bir kanalda firma risklerindenki belirsizlikten yakındı. adam açıkca biz hangi firmanın fetocu olduğunu bilmiyoruz,devlet gelip el koyunca anlıyoruz bu da bizim risk primi algımızı değiştirdi dedi.

    4-ekonomi konuşan herkes cumhuriyet gazetesi ve hdp'ye yapılan hareketin büyük bir güvensizlik ve kafa karışılığı yarattığı konusunda hem fikir.reis'in avrupada kredisi tamamen bitti denebilir,ab ilerleme raporu risk algısını daha da artırıcaktır. olm chp siz malsınız. insiyatif alınacak zamanda tık yok. ancak bildiri yayınla.

    5- faizler ne kadar düşerse düşsün özel sektör güven algısı oluşmadan yatırım yapmıyor daha doğrusu yapamıyor bu anda zedelenen güven algısı ve olumsuz beklentiler durgunluğu daha da artırıyor. yapılan pek yatırım da elde patladı,antep'im kan ağlıyor.

    6- pek çok yabancı menşeli banka ve finans kurumu yıl sonu usd'yi 3,25-3,35 bandında bekliyor.

    7-yabancı menşeli bir firmada çalışan ve hammadde satan ben,aldığım siparişlerin yarısını müşteriye vermeye çalışıyorum,çünkü ödeme de sorun yaşanıp yaşanmayacağını bilmiyorum. işin komiği müşteride bilmiyor,piyasalarda tam anlamı ile kafa karışıklığı ve belirsizlik hakim. büyük büyük firmalar ödemeye gayret edeceğiz inşallah gibi tuhaf ifadeler kullanıyorlar. biz bunlar ile yirmil yılı aşkındır çalışıyoruz. ilk defa bu durum oluyor.

    8- tüm şirketlerin iş yapış kalitesinde bariz düşüş var. daha az personel çalışıyor,malzeme kalitesi giderek kötüleşiyor,servis kalitesi sorunlu hale geliyor,bir zamanlar duymaktan tiksindiğim kelime olan toplam kalite yönetiminden giderek uzaklaşıyoruz.

    9- annem afrika da iş yok be, benim takım hem kuzey afrikaya bakıyor hem ben güney afrika cumhuriyetine malzeme satıyorum. onların bizim sanayimizi doyurması için en az yirmi yıl lazım,avrupadan uzaklaştıkca daha çok zorlanacağız. yeni pazar denilen şey hikaye para ve hacim hala avrupada ve amerika kıtasında saat farkının artmasının dahi ekonomik götürüsü olacaktır.

    10- başkanlık sistemi kimsenin umrunda değil, zaten bu anda resin isteyip de yapamadığı bir şey yok deniyor. sanıldığının aksine pek bir destek yok ,başkanlık isteyen gençlerin sokakta karşılığı yok, akp'nin altındaki taban giderek yeni umutlara ve partilere açık hale geliyor. bu anda abd ile kötü ilişkileri olan akp hiç ummadığı anda iktidarı kaybedebilir.

    11- troyka'nın sonu geliyor,muhtemelen önümüzdeki üç yıl içersinde akp-mhp ve chp üçlüsünün miadı dolacak,reis bu durumu biliyor.

    12- yatırımlar için tüm borç cengiz-kolin-limak üzerinden devlet garantisi ile alınıyor ileride güç el değiştirdiğinde çok türbülanslı bir iki yıl bizi bekliyor olacak.

    13- hulusi akar neden on kasımda tüm milleti anıtkabire çağırdı acabam, ben bu adamdan çekiniyorum,bence reis'de çekiniyor o yüzden abd genel kurmay başkanı ile konuşurken yanına kalın'ı gönderdi.

    14-son dönemdeki konut projeleri ilk dönem projelere nazaran daha yavaş ileriliyor ve daha az satılıyor,beton devrinin sonuna geliyoruz. bir çok büyük proje söz verilen tarihte bitmedi.

    15-türkiye ekonomisi ve devleti bir tıkanıklık sergilemeye başladı, 2017 çok ilginç bir yıl olabilir.

    16-olm çok harcamayın ve sakın sakın dövize bağlı hiçbir borcun içine girmeyin, biranızı ve tuzlu fıstığınızı alın elinizdekileri korumaya çalışın.

  • 34. kadınlardan kadınlara tavsiyeler

    bazen çok alakasız şeyler inanılmaz çağrışımlar yapıyor insanın hayatında ve bir bakıyorsun sabahın altısında, elinde geçirilmeyi bekleyen bir adet nevresim takımı, envai çeşit düşünceye dalmışsın..

    şu yazacaklarımı "nevresim takımı değiştirmek" başlığına yazıyordum biraz önce.. ama baktım konu başka yere gidiyor, dedim buraya kondurayım.

    on yıla yakın evli kaldım ben. bir adamla tam on kış geçirdim. ve on kış mevsimi boyunca ben hep iki ayrı nevresim geçirdim iki ayrı tek kişilik yorgana.. ve yatağın iki ayrı ucunda bulunmak üzere biri bana, ikisi ona üç yastık kılıfımız oldu hep. ortalama yirmi günde bir değiştirsem takımları, demek ki on ayrı kış mevsimi boyunca, yirmi günde bir, neden bir adamın benden tiksinircesine yatağın ucunda sırtını dönüp yattığını, benimle aynı yorganı neden paylaşamadığını merak ettim.

    seneler geçince düştü köşeli jetonum.. hayatı paylaşmıyormuşuz ki yorgan paylaşalım dedim.. cosmopolitan dergisi testlerindeki "uyurkenki pozisyonlarınıza göre ilişki durumunuzu analiz ediyoruz" yazıları gibi ulvi(!) tespitler yaptırıyor bana geçmişim ve bakıyorum da.. belki de uyku hali gerçekten de bir parça göstergesidir ilişkideki samimiyetin.

    velhasıl bu sabah yeni çarşafları sererken bunu düşündüm...
    bir adam, sokulmuyorsa sana.. zorlama arkadaşım. sevgi dilenme kimseden. kimse değişmiyor. o da değişmeyecek.
    tüm kadınlar mıçmıç ilgi bekleyen, sevildiğini hissetmek isteyen, fiziki temas arayan, kedi gibi tipler değildir elbet. mutlaka vardır daha mesafeli olmaktan rahatsız olmayan, beklentisiz kadınlar.. ama ben onlardan değildim. mutlu olmak için tek kriterim vardı; o da yakınlık, temas, samimiyet. aradığımı bulamayacağımı bile bile, beni, benim istediğim gibi sevemeyecek biriyle onlarca çarşaf ve on ayrı sene eskittim.

    şimdi ise...
    uykusunun en derin yerindeyken bile eliyle yanındaki boşluğu yoklayan, uzaklaşmışsam sarılıp beni kendine çeken bir adamla birlikteyim. uyurken bile sevilmek mümkün'ü öğretiyor bana. uykusunun arasında kokluyor, öpüyor. tek bir yorganım var artık. bir nevresim takımı ve iki yastık geçiriyorum ikimiz için. yatağın ayrı köşelerine çekilmiş uyuyor da olsak, biliyorum ki en azından ayağı ayağıma değiyor oluyor.. kaybettiğim senelerime, onsuz uyuduğum her bir geceye yanıyorum.

    karşı cinsin her ferdi kafamız bozunca iddia ettiğimiz gibi öküz değil güzel arkadaşlarım.. bakışıyla iç ısıtan, "beni gerçekten seviyor mu" diye sorgulatmadan, verem etmeden, yumuşacık seven, mest eden adamlar da var.

    o yüzden..
    beklemeyin.
    otobüs durağından vapur geçmiyor.
    heba etmeyin senelerinizi.
    geçen senelerinize ayrı, bulduğunuzda şükredeceğiniz o adamdan yoksun kaldığınız zaman için ayrı yanıyorsunuz sonra.

  • 35. önce düşük hacimden başlamalısın motosikletçisi

    yukarda yazılan maddeleri çürütmeyi kamu hizmeti olarak çürütmeyi kendime borç bilirim. umarım birkaç kişinin hayatını kurtarabilirim.

    olayı sadece tecrübeli sürücü perspektifinden yorumlamış arkadaş,neyse maddelere gelelim.

    1- motosikletler 2 tekerden oluşur. yani ayakta durması için hareket etmesi gereken taşıtlardır. bu durumda risk? aynı.

    *yanlış, olay sadece dengede durmak olmadığı için risk aynı felan değil.

    2- motosikletlerin en önemli unsuru dengedir. risk? aynı değil işte. düşük cc'li hafif motosikletler denge konusunda her zaman ağır motosikletlerden daha güvensiz ve daha fazla riskli aletlerdir. rüzgar, tır vs blabla

    *doğru, yüksek ccli aletler, ayrodinamiğinde de üzerinde çok çalışıldığı için (genelde) rüzgar etmenine karşı daha dayanıklıdır. yalnız ne yaparsanız yapın, hayabusa ile bile tırın yanından 300le geçerseniz, sarsılacaksınız. acemi bir sürücü olarak, 125lik motorla da otobandan uzak durmaya çalışın bi zahmet. kamyonların tırların arasında pek zevkli olmuyor sürüş.

    3- düşük cc'li motosikletlerde asla ve asla toprak, çakıllı yolda fren yapamazsın. yaparsın da motosikletin üzerinde değil.

    * yaparsın arkadaşım , yaparsın. frenin motor hacmiyle hiçbir alakası yoktur. fren motor aksamından neredeyse tamamen bağımsızdır (amortisörü saymazsan). acemi halinle 200 kg ss makinayla çakıla gir bakim tutabilecek misin motoru.ön tekeri kaydırıp düşeceksin. 125lik motorla düşük süratte en azından ayagını koyarak kurtarabilirsin. acemi halinle de çakıldan topraktan uzak dur bi zahmet. usta sürücüler de girmez mecbur kalmadıkça ( krossçular konu dışı) eziyet gelir asfalttan sonra çakıl kum vs.

    4- yüksek cc'li motosikletleri birer katil olarak gören bu tipler, motosikletin cansız ve aklı olmayan, sadece kullanıcısının verdiği etkilere tepki veren bir makine olduğunu düşünemezler. ve onlardan hep korkarlar. oysa ki asıl katil olanlar yukarıda bahsettiğim ve sürücüsünün etkilerine gerekli tepkileri veremeyen, tamamen güvensiz düşük cc'li motosikletlerdir.

    *acemi bir sürücüyü etki tepki vs durumlarından yargılamaya kalkamazsın.sıkıntı zaten adam motora etki tepki vermeyi öğreniyor, arada yanlış etkiler-tepkiler veriyor. frene fazla basıyor, gaza fazla basıyor, debriyajı ayarlayamıyor motor fırlıyor. vitesi değiştiremiyor.virajda frene-gaza asılıyor. tüm bunları yapmak başlı başına bir stresken, bir de trafik stresi içinde , gg wp, cenaze namazına bekleriz. motordan korkun zaten. korkmak dediğim içinizde bir korku olsun. sizin egonuzu- sürat yapma isteğinizi dizginleyecek olan bu korku-endişedir. yola çıkmadan kaza videosu felan izleyin.

    5- nasıl ki yavaş gitmek sizin hayatınızı kurtarırsa, bazı durumlarda da hızlı gitmek (gidebilmek) hayatınızı kurtarır. bu durumda yüksek cc'li motosikletler 2 durumu da yapabileceğinden, sadece yavaşlıktan dolayı hayatınızı kurtarabilecek düşük cc'li motosikletten daha güvenlidir.

    * burda şair haklı . fakat şöyle birşey var 125lik motorlar da zaten 80-90'a kadar çoğu arabadan iyi hızlanır. bu süratlerden sonra ivmelenme düşer. yani e-5te acil durumlarda hızlanma problemi çekebilir ufak hacimli motor . 250cc'de 130-140'a kadar sıkıntı yok. o süratlere kadar çoğu arabadan hızlısınız merak etmeyin.

    6- motosiklet her taşıt gibi kullandıkça tecrübe kazanacağınız bir araçtır. cc'si size tecrübe katmaz (ama güven katar), karşılaştığınız anlık dış etmenler katar. (bakınız 5. madde) yani sizin mekanik zekanız motosiklete uygun değilse mondialci abinizden aldığınız motosikleti eve getiremeden kaza yapabilirsiniz.

    *burda tam anlayamadım ne demek istediğini entry sahibinin ama şöyle bağımsız bir yorum yapayım. eğer ufak cc motosikletle başlarsanız, her cc büyüttüğünüzde inanılmaz bir keyif alacaksınız. iddia ediyorum seks kadar ve seksten çok daha uzun süreli bir zevk yaşayacaksınız.125lik motor aldınız, performansı sizi şoke edecek,kafanızdaki '125 ne amk bassan gitmez' önyargısı bir anda kırılacak. arabaların %90ından daha çabuk hızlanacaksınız.3-5 ay böyle gezeceksiniz. 125likten 250'ye geçtiniz, performans daha da arttı.üffff bu ne laan yarış arabası gibi.kalkışta artık bmw-audi'den daha güçlüsünüz. 110-120ye kadar ferrari-lamborghini hariç çoğu arabadan kuvvetlisiniz. 600lük aldınız ' ohaaaaa bu ne laaan diyeceksiniz.bundan daha hızlı bir alet olamaz diyeceksiniz. 1 ay sırıtarak gezeceksiniz. böyle böyle gidecek.direk 600lük motor aldığınızda, 250ccnin-125ccnin zevkini hiç bir zaman tadamayacaksınız. denemek için bindiğinizde(binmeye ömrünüz olur umarım) attan eşeğe binmiş gibi olacak ve size güvensiz gelecek. ilk entryi yazan arkadaşa olduğu gibi.

    7- bu kolpacıların tek dayanağı "yüksek cc'li motosikletin daha hızlı" olmasıdır. oysa ki motosikletin beyni, senin sağ avcunun içindedir. sen istemezsen bir motosiklet seni uçuramaz bir yerlere.

    *haklı burda, güç sende. ama tecrübesiz birine 0-100 km 3 sn olan bir alet vermek pek akıl karı değil. f-16 da da güç sende. elinde gaz kolu . ama hadi sür amk. pırpırı uçurdun da, dur ne pırpırı, önce simulatörde pırpırı yere indirebildin de, sonra gerçeğini yere indirdin de, sonra bilmem kaç sene 2. pilotluk yaptın da belki f-16 verirler.

    8- düşük cc'li motosikletlerin genelinde, ön teker ve arka teker kalınlıkları birbirine oldukça yakındır. hatta bazılarında aynıdır. bu resmen katliamdır. bu da virajlarda son derece tehlikeli bir yol tutuş ve denge problemi yaratmaktadır. gerçek motosikletlerde ön tekerin, arka tekere nazaran daha ince olması tamamen virajlardaki yol tutuşu ve dengesi içindir.

    eksik bilgi. ön tekerin ince olması yolu iyi tutsun diye değil, arka tekerin kalın (ve eğimli) olması yolu iyi tutsun diyedir. viraj alma tekniği şu şekildedir, motoru yatırdığınızda ağırlık merkezi arka tekere kaymalıdır.yani gaz çok hafif açık olacak. ağırlık merkezi arkada olduğu için arka tekerin geniş olması yolu daha iyi tutmanızı sağlar. acemi bir sürücü olarak bunun farkında olmayacaksınız. farkında olsanız dahi uygulamada sıkıntılar olacak. zaten acemi bir sürücü olarak 55 derece yatırmayacaksınız, kalın lastiğe gerek yok. yatırsanız dahi, gazı freni, viraj açısını ayarlayamayacağınızdan, lastiğin pek bir işlevi kalmayacak. yani siz gazı freni, viraj açısını ayarlayamıyoken, istersen 300luk lastik tak arkaya , hiçbir faydası yok.

    9- düşük cc'li motosikletlerde kaza yaptığında canlı kalacağın, kırıksız atlatacağına dair bir hüküm yok. hatta düşük cc'li motosikletlerde motosikletin üzerine düştüğü kazalarda kırık oranı, yüksek cc'li motosikletlere oranla çok daha fazladır. çünkü yüksek cc'li motosikletlerin aerodinamiği, düşme esnasında motosikletin senin bacağına değmeyecek şekilde yatması için tasarlanmıştır.

    *yanlış. km başına en yüksek ölüm oranı, supersport motosikletlerdedir. en düşük ölüm oranı ise, chopper tarzı motorlardadır. motor hacmi olarak olarak istatistik bugüne kadar göremedim.

    10- düşük cc'li motosiklet seni çok kısa süre içerisinde tatmin etmemeye başlayacak ve seni limitleri zorlamaya, güvensiz sürüşe itecektir. bunun neticesinde aptalca kazalar yaşamak çok olası.

    önemli not: bugün etrafına bir bak. motosiklet kazalarını incele. en çok düşük cc'li motosikletler mi istatistikte başa oynuyor, yoksa yüksek cc'ler mi?

    *tekrar yazıyorum. km başına en yüksek ölümlü kaza oranı supersport modellerdedir.cc olarak bir araştırma yoktur yapılması da mantıksızdır.cc'den ziyade motor tipi önemlidir. 125lik motorun limiti 110 km/h. zorlasan da birşey çıkmıyor. 600 ss, 270 km/h . onda limit zorladığın zaman sıkıntı var işte.

    11- motosiklet kullanmaya karar vermişsen bazı riskleri göze almışsın demektir. bu riskleri minimize etmek, senin motosikleti dikkatli kullanmana ve bu doğrultuda tecrübe kazanmana bağlı. 600 cc'lik bir motosiklet kalkış anında 100 km hızla fırlamıyor yerinden, o da 0'dan başlayıp hızlanıyor.

    * pek anlayamadım . f-16 da 0'dan başlayıp hızlanıyor. pırpır da. neden f-16yla başlatmıyolar pilot adaylarını?

    12- seyir halinde ani fren yaptığını hayal etmeni bile istemiyorum düşük cc'li motosikletlerde. umarım ani fren yapmak zorunda kalmazsın bu düşük cc'li motosikletlerde.

    *tekrar ediyorum. frenin motor hacmiyle hiç bir alakası yoktur. fren motor aksamından bağımsız yardımcı bir sistemdir. frenden daha önemli birşey var o da 'lastik' tir. kaliperlerin diski istediği kadar güçlü sıksın, lastiğin kötü ise hiçbir işe yaramaz. progressive fren yapmazsan, en iyi fren sistemin,en iyi amortisörün, en iyi lastiğin olsa dahi, ön teker kayar. (abs yoksa)

    1 ay önce başıma gelen mevzuyu anlatayım da ibret olsun.
    arkadaşlarla sahilde oturuyoruz. bir arkadaşım motor ehliyeti aldı. 125lik eğitimi de var. rica etti, şurdan bi tur dönüp geleyim diye. döndü, geldi, dururken, motoru tutamadı devirdi. sağ ayna kırıldı. allahtan arkadaşta da birşey yok. hallettik. ona da çok güzel bir ders oldu bu. 600lük alcam diye tutturmuştu.

    edit : frende motorun kendi ağırlık faktörü de var. unutmuşum. eksantirik milli 'ne teşekkürler

  • 36. herkesle iyi anlaşan insan

    mükemmel bir yavşaktır.

  • 37. sağlık sisteminin içler acısı hali

    sağlık sisteminin durumu gerçekten de içler acısı. tamam. ama burada bunun nedenlerinden biri de bilinçli olduğunu sanan cahiller olduğunu görüyoruz.

    bak dostum benim de 2 yaşında oğlum var. bana gelen her çocuğa da kendi oğlum gibi tedavi başlarım. ateşi çıkan çocuğa kafadan antibiyotik başlamam mesela. bu dediğini üşengeç doktor yapar. 3 gün ateşi takip edersin, ateşi 6 yaşına kadar olan çocuklarda ortalama 38.5 dereceye kadar kendi halinde bırakırım, ateş düşürücü bile vermem. 38.5 i geçen ateşlerde ise yalnızca parasetamol veririm en fazla 6 saatte bir olmak üzerem arada ateşi hala yüksek seyrediyorsa ılık duş aldırır suyun vücudunda kurumasını bekleyerek soğutma yaparım. 3. günün sonunda hala ateş devam ediyorsa ampirik bir antibiyotik başlar kültür alırım ve 6. günün sonunda çıkacak sonunda kültür sonucuna göre antibiyotik değişimi yapıp yapmayacağıma karar veririm.

    inanın bunu oğlum her ateşlendiğinde yapıyorum. olması gereken de bu kadar. küçücük bedenleri antibiyotik ile zorlamayalım. zaten doktor reçetesi haricinde antibiyotik verilememesinin nedeni de bu.

    küçüğe geçmiş olsun.

  • 38. hillary clinton

  • 39. ilkay zaman'ın amerika'da kaybolması

  • 40. ahmet insel'in nagihan alçı'ya yaratık demesi

  • 41. 8 kasım 2016 dolar kuru

    forex forumlarında "artık merkez bankası müdahale etsin." "bu ne yahu nereye gidiyoruz?" diye feryatlar var.

    benim endişem daha da farklı.
    ya merkez bankası zaten müdahale ediyorsa da, elinden bu geliyorsa...

  • 42. hdp'ye oy verenler şimdi neler düşünüyorlar

    hdp'nin baraj altı kalması durumunda başkanlık sistemine geçileceği herkes tarafından bilinirken akp düşmanı olup hdp'nin barajı geçmemesi için dua edenlerin aptalığını düşünüyorum.

    karar vereceksiniz önce. ak çomar değilseniz bu başlığa gelmeyeceksiniz. tayyibin başkanlığını geciktiren faktör hdp'dir. kabul etseniz de etmeseniz de bu bir gerçektir.
    mutlaka kazanacağız!

  • 43. muğla'da 260 öğretmene sürgün cezası

    diyarbakırda çalışıyorum, eğitim senliyim ve 29 aralık grevinde bir gün iş bıraktım. alt tarafı sendikal grev olarak bakmıyorum olaya. bir mantığı vardı gittiğim grevin, düşündüklerim vardı ve ben de bu uğurda yasanın bana verdiği hakkı kullandım. olayın pkk ya bağlanacağını bana o dönemde söyleselerdi güler geçerdim böyle mantıksızlık mı olur diye. ama oldu. önce pkklı oldum, sonra teröre destek veren vatan haini. tabii bunlar olurken açığa alındım, haber sitelerinde gıyabımda beni tanımayan etmeyen, iş arkadaşlarımı tanımayan etmeyen kişilerin bizlere hakaretlerini ve çok az bir kısımda geçen suçsuz olanlar iade olsun beyanlarını okudum.

    kendimi savunmuyorum. gerek görmüyorum çünkü karşımda benim konuştuğumu anlayacak bir kitle ne yazık ki yok. akıllarını başkalarına emanet etmiş, henüz mevzuatlar değişmeden yeni mevzuatlar çerçevesinde adım atan, uygulamada eşlik ilkesini çiğneyenlere anlatacak bir şeyim yok.

    hakkımda tabii ki terör örgütü ile bağlantı bulamadılar ve şu anda ihraç edilenlerden biri değilim. hala beklemedeyim yani açıkta. muğladaki arkadaşlarımı anlıyorum, endişelerini, uğradıkları haksızlığı. bir öğretmenin yerini değiştirmek gibi ciddi bir adımın ne tür şartlar altında alınmasını gerektiğini biliyorum ve şimdi olan durum ile karşılaştırıyorum. sendikal eylem yer değişikliği için yeter sebep mi diye soruyorum. o öğretmen gittiği yerde başka greve gitmeyecek mi yani?

    neyse. mesele ceza almak değil. normalde pek çok ilde 29 aralık grevine gidenlere ya uyarı ya kınama ya da uygulanmamak üzere aylıktan kesme cezası verildi. çoğu ceza mahkemece ve milli eğitimlerce sendikal eylemin suç olmadığı gerekçesi ile uygulanmadı. onlara uygulanmayan ve ya en hafifinden uygulanan ceza neden başkasına en ağırı ile uygulanıyor? hem de dönem ortasında? hem de grev haricinde hiçbir şey gerekçe gösterilmeden?

    sürgün edilmek koymaz bana. zaten diyarbakırda yerlisi haricinde kimsenin isteği ile gelmediği bir yerde çalışıyorum. gideceğim hiçbir yer şu anki yerimden daha az konforlu olamaz herhalde. ama şu var, giden öğretmenler ve eğer gidersem ben de teröre destek veren, düzeni bozan, hain olarak gitmiş olacaz. milli eğitimden çıkıp birileri pkk ya destek verdiği şüphelenilen der ama halk onu pkk lı okur. peki giden öğretmen böyle bir etiketle ne yapar, ne kadar verimli olur? bakın işin taşınmasına vs girmiyorum insan ilişkisi boyutu ile bakıyorum.öğretmen en fazla insan ile ilişki kuran meslek erbaplarından biri. şayet iletişimi, sosyalliği tehlikeye atacak derecede soru varsa meb sürsün herkesi ama dönemin ortasında, grevden neredeyse bir yıl sonra verilen bu ceza nedir allahaşkına.

    muğladaki öğretmen arkadaşlarım umarım karar bozulur da kendi okulunuzda kalırsınız. benim akıbetim henüz belli değilken size verilen ceza ile yanan içim bir kat daha alev aldı. umarım durdurulur kararlar.

  • 44. sscb'yi tekrar kurmak için çalışacağız

    siz sscb'ti tekrar kurun,

    trump amerikayı tekrar "muhteşem" yapsın,

    uzun osmanlıyı tekrar diriltsin,

    cahiller de, dünyanın yaşam standartları yüksek ülkelerinin neyi doğru yaptığına bakıp, onu istemek yerine tekrar tekrar sizin peşinizden koşsun.

  • 45. ekonomik kriz olduğunu halka anlatmanın yolu

    medya gücünün tek elde toplanması, çoğunluğun maaşlı çalışan olması, gerçeklerin halkan saklanması gibi sebeplerden ötürü bir türlü krizde olduğunu farkedemeyen halka, ekonominin çöktüğünü anlatmak tabii zordur. hele türkiye gibi biat kültürü tavan yapmış bir toplumda çok daha zordur.

    anlatmaya çalışayım güzel arkadaşım. belki idrak edersin;

    halkın avm'lere doluşması, sokaklarda bmw, audi gibi otomobillerin çok olması, insanların avrupa'da tatil yapıyor olması, kahve ve yemek zincirlerinin dolu olması ekonomik durumun iyi olduğunu göstermez. halkın bankalara borçlandığını gösterir.

    aksine gelişmiş bir avrupa ülkesinde, örneğin britanya'da ekonomi türkiye'den kat be kat güçlüyken ve kimsenin ekonomik sıkıntısı yokken avm'ler sadece işi olan insanların gittiği bir pazardır. sokaklarda daha çok ekonomi sınıfı otomobiller ve bisikletler görürsünüz. kahve ve yemek zincirleri de bizdeki gibi tıka basa dolu değildir. ancak baktığınızda herkesin parası vardır. herkes zengindir. türkye'nin aksine asgari ücretle çalışan insan sayısı çok azdır. yani bu kıstaslar ekonomik büyüklüğü değil, görgüsüzlüğü ve hesapsızlığı gösteren kıstaslar diyebilirim.

    ekonominin sıkıntıda olduğunu şöyle anlayabiliriz;

    412 milyar dolar dış borç varken 143 milyar dolar yıllık ihracat yapabiliyorsan büyük bir krizdesin demektir. özellikle nakit dönmeyen piyasada, ard arda kapanan üretici firmalar ihracat için umutları söndürürken krizde olmadığımızı söylemek cahillik olur.

    dış borcu kapatmamız için umut verecek ne teknoloji üretimimiz, ne güçlü bir ağır sanayiimiz var. üstelik tekstili asya'ya kaptırmış durumdayız. ne üretip ne satacağız? bu borçları nasıl kapayacağız?

    fed kararları, siyasi istikrarsızlık, güvensiz ortam derken son yıllarda giderek artan ekonomik daralma ve döviz hareketleriyle piyasa hareket edemez hale geldi. aylardır kapanan firmaların haddi hesabı yok. piyasada bir kuruş para dönmüyor.

    istanbul'da endüstriye hizmet eden bir firma sahibi olarak söylüyorum, çok zor direniyoruz. deliler gibi borca giriyoruz. iş dönmüyor, para hiç dönmüyor. firma ve fabrikalar kapanıyor. bırakın endüstriyi, her zaman para getirir denilen gıda sektörü bile masrafını çıkaramıyor. hükümetin yanında olmayan herkes sıkıntıda. aslında hükümet de sıkıntıda ama çaktırmamaya çalışıyorlar. halktan ekstra vergiler alarak önünü görmeye çalışan, güvenilmez bir hükümetle nereye varacağız bilemiyorum.

    yol yaptılar, köprü yaptılar, inşaat yaptılar, alt yapı yatırımları yaptılar, köylüleri araba sahibi yaptılar, herkesin derdine koştular ama bunları ceplerinden yapmadılar. neden diğer hükmetler bunu yapmadı, çok yakında ağlaya ağlaya öğreneceğiz. diğer hükümetler sadistliğinden değil, yorgan kısa olduğu için bu hizmetleri yapmadı. şimdi götümüz donacak o asfaltlarda, kimsenin haberi yok. yorgan göte yetişmedi çünkü.

    yol, köprü, inşaat ihtiyaçtı bir yere kadar ancak asıl ihtiyac teknoloji yatırımıydı, ağır sanayi yatırımıydı, eğitim yatırımıydı. halk bunu anlayamadı. bu hizmetleri yaparken sümen altı edilen dehşetengiz paralara ve yapılan kalitesiz işlere hiç değinmiyorum bile. onlar ileride ortaya çıkacak zaten.

    kısacası, her açıdan ama en çok ekonomik açıdan yanlış yönetilen bir ülke, ekonomisinin bombok olduğunun farkında olmayan halk. her şey olması gerektiği gibi, yürrü be koçum türkiye.

    edit: imla

  • 46. darbeyi perinçek grubu önledi

    hani enişte ile nihat doğan önlemişti lan.
    yine mi kandırıldık?

  • 47. abd seçimlerinde oy pusulasından rte'nin çıkması

    bu herifin babasını rehin alıp, "bundan sonra türkiye de yaşayacaksın yoksa baban ölür!" desek.
    "sıkın kafasına" der.

    ama gel gelelim ki, şovperest çıktı pezevenk.

  • 48. 8 kasım 2016 izban grevi

    grev olsun, kesinlikle olmalı.
    güzelim izmirin hali görülsün.
    ulan millet altına hücüm gibi doluştu izmire, ipini koparan geldi bok varmış gibi afedersin.
    şehir güvensizleşti çirkinleşti.
    hanzo doldu canım memlekete.
    grev uzun sürerse izmirden tiksinen kaçar umarım.

  • 49. google earth'teki tablo gibi türkiye manzaraları

    hemen elinize bir kadeh şarap alın! sonra da sanatsal havaya yakışması açısından chopin açın. sesi iyice artırın. fularınızı da boynunuza bağladıktan sonra elinizde kadeh, fonda klasik müzik ve burnunuzdan düşmek üzere olan kemik gözlüklerle başlamaya hazırsınız demektir. buyrun! sergimiz sizi bekliyor...

    adana 2000
    http://i.hizliresim.com/veoywy.jpg

    adıyaman 2010
    http://i.hizliresim.com/g361ov.jpg

    amasya 2010
    http://i.hizliresim.com/meo802.jpg

    ankara 2015
    http://i.hizliresim.com/jb0yog.jpg

    antalya 2016
    http://i.hizliresim.com/1n1nx1.jpg
    http://i.hizliresim.com/zyvaav.jpg

    batman 2004
    http://i.hizliresim.com/zyvamk.jpg

    bursa 2003
    http://i.hizliresim.com/9gmpy9.jpg

    çankırı 2010
    http://i.hizliresim.com/6mg6on.jpg

    eskişehir 2011
    http://i.hizliresim.com/lqkob1.jpg

    hatay
    2013
    http://i.hizliresim.com/jb0yen.png
    2014
    http://i.hizliresim.com/jb0vpr.jpg

    kahramanmaraş 2010
    http://i.hizliresim.com/xdvdyk.png
    http://i.hizliresim.com/d3z8kv.jpg

    kars 2011
    http://i.hizliresim.com/lqkov1.jpg

    konya 2010
    http://i.hizliresim.com/oey32z.jpg
    http://i.hizliresim.com/7a9vm5.jpg

    tuz gölü 2012
    http://i.hizliresim.com/oeydgq.jpg

    van
    2009
    http://i.hizliresim.com/rewdpm.jpg
    2014
    http://i.hizliresim.com/2jlyy2.png

    google earth'e teşekkürlerimle...

  • 50. oku çalış evlen çocuk yetiştir emekli ol öl

    arzu ettiğini oku. sevdiğin bir işte çalış. aşık olduğun kişi ile evlen. iyi ve mutlu bir çocuk yetiştir. emeğinin karşılığınca emekli ol. arkada gözün kalmadan öl.

    bu duraklar arasında iyi şeyler serpmeyi becerebilmek mesele. ha bu yaşam biçimi zaruri değil tabii. başka durakları da benimseyebilir insan. o şekilde mutlu olabilir. fakat sadece durak adları sayılarak her yaşam şeklinden bu kadar soğuk bahsedilebilir.

    fazla kısa bir özetsel çıkarım.