Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. samsun müftüsünün çocuk tecavüzü açıklaması

  • 2. karadan gemi yürütüldüğünü görmeyen bizanslı gözcü

    gözüne eşekler sıçmış bir gözcü. bakın doğrudur değildir bilemem, doğru olabileceğini varsayarak konuşuyorum: şimdi az değil 70 tane kocaman gemiyi alıyorsun önce tophane'den tepebaşı'na yürütüyorsun, oradan da kasımpaşa sahilinden denize indiriyorsun. bakın 70 gemi, yüzlerce asker, at, eşek, katır, deva. gece vakti yakılan meşalelerden falan hiç bahsetmiyorum bile. peki be amınakoydumun soykası seni, sen nasıl gözcüsün lan, sen nasıl göremiyorsun koca koca gemileri anlamıyorum ben. koca bizans ordusu seni oraya bostan korkuluğu diye mi diktiler olm neyin peşindesin lan sen. olm adamlar kayık sandal falan yürütmüyor ya gemi yürütüyor gemi, baya koca koca tahtalardan yapılmış eşek kadar gemi yürütüyor. sen ne yapıyorsun? kulede oturmuş çorba içiyosun belki de. ya da ne bileyim çay belki de. fatih de karadan yürütsün gemileri. fatih kim ki. ondan sonra vay efendim koca ülkeyi niye kaybettik biz. e böyle gözcüyle kaybedersin tabii, normal. götü kaybetmediğine dua et. mal amk ya. evet.

  • 3. iptal edilen turkcell hattı sayısı

    isterse 1 kişi olsun hiç önemli değil,yeter ki safımız belli olsun.
    pedofili ve birbirini siken adamların safında olmamak benim için yeterli.

  • 4. en vasat öğrencilerin öğretmen ve mühendis olması

    herkes ülkenin dertlerini rakı masasında çözer, arkadaş cumartesi sabahı çişe kalktığında çözmüş. tebriklerimi iletiyorum.

  • 5. bizim için kılıçdaroğlu yok hükmünde

    ahmet necdet sezer görevden ayrıldığından beri boş olan cumhurbaşkanlığı makamından gelen bir yankı.

  • 6. erkeklerin günlük hayatta tayt giymeye başlaması

    (bkz: inanma seni sıkacak)

  • 7. e-devlet'te araç sorgulamanın kısıtlanması

    günü komedisi: e-devlet üzerinden araç sorgulama kısıtlanmış, sadece kendi araçlarımızı sorgulatabiliyormuşuz. gerekçe de kişisel verilerin korunmasıymış.

    bre salak, ben kendi aracımı neden sorgulatayım? kendi aracımla ilgili herşeyi biliyorum, ruhsat elimde, tescil trafik elimde, poliçeler elimde...

    ikinci el bakarken araç tipi ile bilgileri uyuyor mu, araç çalıntı mı, üzerinde haciz var mı diye baktığımız ekranı ne bok yemeye kapatıyorsun? bunları araçları aldıktan sonra mı öğrenelim?

    hem neden kapatıyorsun? bu ülkede 50 milyon kişi tc kimlik numarasına varıncaya kadar fallafoş oldu sizin beceriksizliğiniz yüzünden. acaba hangi suçu / krediyi / borcu / faturayı üstümüze kim ne zaman yıkacak diye bekliyoruz.

    bu saatten sonra sizin alacağınız tedbirin içine edeyim. bakan yaptığınız yaratıklar psikolog lazım değil bize din adamı gönderin derken, aynı zamanda bu çağda digital bilgi almak sizin ne haddinize, gidin müneccim bulun demek istemiş.

    edit: bir arkadaş noter ekranında çıkıyor demiş. yani beğendiğin her aracın durumunu öğrenebilmek için sahibi ile beraber notere gitmek mantıklı geliyor kimisine. herkes ilk baktığı aracı alıyor sanıyor. çevre illerden bakıp beğenmek konusuna hiç girmeyeceğim. araç üzerinde rehin varsa bazen kafadan eliyorsun arabayı. telefon bile açmıyorsun sahibine.

  • 8. 9 nisan 2016 torku konyaspor fenerbahçe maçı

    ulan allahtan gs yok yarışta, yoksa aradan gene sıyrılacaklardı bu iki salak takım sayesinde.

  • 9. drone için türkçe karşılık önerileri

    uçaç'a kadar iyiydi.

  • 10. bismillahirrahmanirrahim'in ingilizcesi

    (bkz: may the force be with you)

    bu aksam carpilmazsam iyidir.

    anket sorusu.

  • 11. 9 nisan 2016 mecidiyeköy patlaması

    öööööööööööeeeeeeggggggghhhhhhhhhhhh

  • 12. ismail saymaz

    adam habertürk kanalında katıldığı programda konyada 45 çocuğun tecavüze uğraması ile ilgili herşeyi 7 dakikada özetlemiş.

    bakanın duruşunu, valinin konumunu yaptıklarını, vakıfların kanuniliğini, yapılanları, iktidar koruyor diye yapılan istismarları (diğer istismarları), tecavüzleri, her çocuğun durumunu...herşeyi anlatmış.

    kanun dışı olan en az 10 tane davranış, hareket saymış.
    her biri büyük suç olan en az 10 tane hareket saymış dökmüş 7 dakika içinde...
    milletvekillerinin tebrik kuyruğu dahil, insanı utandıran, izlerken insanın tüylerini diken diken eden en az 10 çeşit suç saydı adam
    nefes almadan..

    elindeki kağıtlardan örnekler verdi.. konuşmalar, birlikte çekilen fotoğraflar vs...hepsini gösterdi.

    normal bir insanı ürperten, her bir cümlesi olay olan bu açıklamalar yapılırken, yandaş kanal ne yaptı peki,

    o adamın o kadar konuşmasından, saydığı belgeli dökümanlı envai çeşit suç unsurundan, isim verdiği kişilerden hiçbirini görmedi ve şu cümleyi tırnakla çekip aldı ve saymaz'ın söylediği şu cümleyi ekrana altyazı olarak verdi ve videonun sonuna kadar ekranda tuttu.

    'sayın bakan "incindim" demişse, bunun dikkate alınması gerekirdi"

    olm yapacağınız işi sikeyim lan. bu kadar yalaka, bu kadar yandaş, bu kadar gazetecisizlik örneği bir kuzey kore'de kaldı bir de sizde.

    *

    enter tuşundan hemen sonra gelen edit. ya da dur dur, en azından sevinelim amk. yayını da kesebilirlerdi. en azından konuşmayı izleyebildik.

  • 13. kolonyanın kalın bağırsaktan yapılması

  • 14. 9 nisan 2016 galatasaray çaykur rizespor maçı

    berabere biten maç. hayır bu maçı da kazanamayacaksan hangi maçı kazanacaksın amk ya? rizespor'un yolu yol değil.

  • 15. 9 nisan 2016 preet bharara açıklaması

    ''özgür bir basın elbette kötü yada iyi olabilir ,fakat hiç şüphesiz özgür olmayan basın kötüden başka birşey olamaz '' alıntısıyla da türkiyede ki durumu son derece basit-net ifade etmiştir.

  • 16. elçin sangu

    aslında birçok ismin altına yazmak isterim bunu ama şimdi popüler olan ve sürekli karşımıza çıkan bu isim olduğu için buraya yazıyorum. beren saat, tuğba büyüküstün, bu kadın, meryem uzerli ve bunların erkek versiyonları. polat alemdar, kenan imirzalıoğlu, kıvanç tatlıtuğ falanlar filanlar. bir de bunların şarkıcı versiyonları var.

    dünyanın birçok yerinde böyle oluyor biliyorum ya da bilmiyorum. ingiltere'de de böyle mi oluyor?? fransa'da veya almanya'da? amerika'da kesinlikle böyle oluyor ama onu biliyorum. nasıl mı? insanlar arasındaki gelir eşitsizliği dibi vurmuşken, politikacılar ve onların beş para etmez ahmak evlatları define kaçakçılığından rüşvet aracılığına her türlü işle parayı vururken insanlar üç kuruş paraya birilerinin ağız kokusunu çekmeye mecbur bırakılıyor.

    sonra araya yukarıda saydığım gibi bir şekilde meşhur olmuş insanları çıkıyor reklam denilen dünyanın en gereksiz endüstrisi (evet gereksiz çünkü mühendis belki de o zincirin en önemli halkası olmasına rağmen pazarlamacısı ve reklamcısı yani aslında bir boka yaramayan adamları daha çok kazanıyor) bu insanlara yatırım yapıyor. dün senin benim gibi yaşayan insanlar bir anda deli gibi paralarla oynuyorlar. o bilboardlar var ya hepsini cayır cayır yakmak istiyorum. o mağazaların hepsini bombayla havaya uçurmak istiyorum. bu reklamların hepsi adaletsizliği zorla poz vermek için gülücükler saçtırılmış insanlarla pazarlıyor. sen olsan o paraları almaz mısın diye soracak biri lanet olsun evet alırım. ben de bu saydığım isimlerden biri olurum. kim olmaz ki?

    ancak bu adaletsizliğe artık katlanamıyorum. yukarıda saydıklarım da reklam yüzü değil adaletsizliğin yüzü oluyor benim için ve onların o gülücüklü bilmem neli yüzlerini görünce daha da öfkeyle doluyorum. bizi ağlatma pahasına adaletsizliği bunlarla pazarladıkları için.

    popüler olan iğneyi bile sevmiyorum, tüketmiyorum. 5 yıldır aynı telefonu kullanıyorum çünkü hala çalışıyor ve bozulmadı. tanımadığımız bu insanları birden meşhur edip onları benim gibilerin öfke tahtasına çevirenlere de lanet ediyorum. bunlar da insanlıklarını yitiriyorlar işte bir yerde. mecburen. ünlülerin çoğu bende piç hissi uyandırıyor, nereden çıktı bu diyorum belli değil. neyse. hepimiz piç edildik zaten bu düzende. birileri daha çok bedel ödüyor sadece.

    üniversiteden mezun olup iş görüşmelerine gidince bağdat baharat ruhu neymiş görünce daha iyi anlarsınız ne demek istediğimi.

  • 17. 2016 turizm krizi

    insanların çıkmasına neden sevindiği anlaşılamayan krizmiş. yahu burada 87346586 defa yazılmış emmoğlu açıp okumaya zahmet etmemiş, kendi beynindeki boku buraya döküp gitmiş sonra arkasına da bakmamış. önüne bakmaz arkasına bakmaz sadece kendi düşündüğünü söyler bu emmoğlu. başkasının ne düşündüğünü umursamaz. ona zarar veriyorsa "ama neden kriz çıkmasını ister ki insan aklım almıyor" der, ona zarar vermiyorsa zaten sikini daşşağını yayar oturur.

    işte bu mal görüş yüzünden seviniyor zaten insanlar. sikim akıllı emmoğlu açıp iki satır okusaydı burada yazılanları, dünyası sadece kendi düşüncelerinden ibaret olmasaydı, dünyanın kendi etrafında dönmediğini bilseydi, bu ülkeyi bu hayatı başka insanlarla paylaştığını unutmasaydı o da farkedecekti insanlar neden turizm krizini sikine sallamıyor hatta ve hatta içten içe seviniyor.

    emmoğlu sen o üstün yontulmamış odunluğun ve tavan yapmış bencilliğinle yine okumayacaksın ama sana yine de 94894684. defa yazalım.

    şimdi emmoğlu sen senin işlerin iyi gitsin diye, başka insanların hayatına tecavüz eden, başka insanları açlık sınırının altında yaşamaya iten adamları göklere çıkarıp yaladın mı? yaladın.

    bu yalama sonucu bir yerlerden rant sağladın mı? sağladın.

    istikrar sürsün benim götüm biraz daha büyüsün diyerek yalamayı istikarla sürdürdün mü? sürdürdün.

    yerli turist bize para bırakmüyür diyerek yerli turiste orospu çocuğu muamelesi yapıp alman ve rus köylüsünün ödediği paradan 5 kat fazla para istedin mi? istedin.

    elemanların kazara otelinde kalan yerli turistin yüzüne bakmazken, iki rus kız düdükleriz belki diye rusların etrafında pervane oldu mu? oldu.

    bunları insanlar yıllardır haykırıyor, bağırıyor, yazıyor çiziyor. sen zahmet edip ne diyor lan bunlar dedin mi? hayır sikini kıpırdatmadın emmoğlu.

    e emmoğlu senin baş tacı ettiğin adamlar bizim hayat tarzımıza yıllarıdr sistematik şekilde müdahalede bulunuyor. bizi kısıtlıyor, ötekileştiriyor, fakirleştiriyor. sen sadece ve sadece kendi çıkarların için bu adamlara bize bunları yapması için destek vermedin mi emmoğlu? verdin.

    e şimdi emmoğlu ben senin aklını, vicdanını sikeyim e mi emmoğlu? yıllarca biz çektik sen de çek emmoğlu. yan sanayin de, bu adamlara çanak tutan, istikrar fetişistleri de çeksin emmoğlu. alayınız bizimle aynı duruma gelsin emmoğlu. sürünün emmoğlu. bir gram acırsam size daşşaklarım kurusun.

    ha bu arada senin otel batınca gel beraber yunanistan'a gidelim emmoğlu. gözün gönlün turizm sektörü görsün.

  • 18. vodafone arena

    şimdi bak ben bir fenerbahçeliyim. bilen de bilir hastasıyım kendisinin. ailemdir benim.
    istanbul'a ilk gittiğimde, sultan ahmet, aya sofya falan beklesin amnk ben ilk önce mabedimizi tavaf edeceğim diyerek kadıköy'e saraçoğlu'na gittim koşa koşa..
    maç falan yoktu böyle hayran hayran baktım amnk.. duvarlarını falan elledim böyle, bildiğin tavaf ettim amnk..
    onlarca fotoğraf çekildim, kendimi evimde yuvamda hissettim, oraya ait hissettim.
    ertesi gün ali sami yen'e yakın bir yerde olduğumuzdan dur lan dedim şurayı da bir göreyim. gittim şöyle bir baktım, onun önünde de fotoğraf çekildim. iyimiş lan yeri falan dedim. beğendim ne yalan söyleyeyim. ali samiyen stadı da güzeldi beyler hakkını yemeyelim.
    sonra yanımdaki arkadaşa dedim olm inönü'yü de görelim madem geldik dedim.
    gittik beleş tepe'den stada baktım, ne yalan söyleyeyim kıskandım amnk. inönü'de güzel yerdeydi böyle boğaz'a nazır. hakikaten güzeldi olm...
    işte o zaman anladım aslında yıllarca uğruna kavgalar çıkan bu stadın neden paylaşılamadığını..
    tabii ki saraçoğlu'na sevgim sevdam başka sonrasında her gidişimde ayrı aşık oldum falan..

    ama gururlandım lan.. olm 3'ü de birbirinden güzeldi gerek bulunduğu konumlar olsun, gerekse tarihleri olsun, ulan dedim kimler geldi geçti bu stadlardan, kimleri yendi lan bizim çocuklar..
    hagiler, prekaziler, simoviçler, metin, ali, feyyazlar, takoz recepler, alexler, oğuzlar, aykutlar, rıdvanlar,tanjular, schumacher gibi bi efsane vardı lan..
    olm resmen çocukluğumuzda bizler efsaneleri yaşadık amnk... kıymetini bilin...
    gururlandım olm. böyle stadlarımız olduğu için..
    bizler ki milli takım şeref golü atsın diye dua eden bir nesildik..
    bizler ki birbirimizi yendik,şişirdik dolma yaptık pişirdik diye kızdıran nesildik..
    bizler ki beyaz atletlerin arkasına sulu boyayla hayranı olduğumuz futbolcuların ismini yazan nesildik.
    bizler ki, tenefüste teneke kola kutularıyla maç yapan nesildik..
    bizler sokakta top oynayan, cam kıran nesildik...
    kim yabancı takımla oynarsa onu destekler, yendiğinde sevinirdik..
    şimdi geldiğimiz hale bak amnk.... birbirimize küfür etmekten başka bir şey yapmıyoruz..

    neyse, bu sezon çok kavga ettik dövüştük beşiktaşlılar, (yine de inşallah siz değil biz şampiyon oluruz :p )
    ama güzel bir stadınız oldu, yuvanıza geri döndünüz...
    çok cefalar çektiniz, ananızın sütü gibi helal olsun..
    hepinize hayırlı olsun..

  • 19. ilker başbuğ'un akp'ye destek çağrısı yapması

    tabi ki cemaat robotları tarafından büyük bir hevesle ve gerçekleri çarpıtan bir başlıkla sözlüğe taşınmış olan mevzu.

    adam terörle mücadele konusunda hükümet kim olursa olsun arkasında olmalıyız demek istemiş.

    ne demesini isterdiniz başbuğ'un?

    iktidar partisine gıcık olduğumuz için hep birlikte terör örgütüne destek verelim mi diyecekti?

    haşhaşı azaltın olum yaramıyor size.

  • 20. 30 yaşında çaresizce koca arayan türk kızı

    sözlük erkeklerinin itinayla bok attığı kadındır. arkadaşım ben de isterim sevgilimle aynı evde yaşayayım, günümü gün edeyim, sorumluluk almaktan kaçayım,iddia edildiği üzere bir imzanın değiştireceği şeyleri yaşamayayım. ama bilmem farkında mısınız türkiye'de yaşıyoruz. bir kadın kaç yaşında olursa olsun ailesine bu sevgilim beraber yaşıyoruz biz, evlenmeyi de düşünmüyoruz diyemez. hele hele uzun süreli bir ilişkiyse bu aileden saklamak da giderek zorlaşır. sevgili yoksa sıkıntı yok yine. böyle bir şey istemeyen kadın sayısı da azımsayamayacağınız kadar fazla. ancak uzun süreli bir ilişkinin üzerine bir kadın evlenmek ister arkadaşım anlayın bunu.

    kendi kız kardeşinize, kendi annenize ya da kızınıza yakıştıramayacağınız bir ilişki şeklini sevdiğiniz kadına yakıştırabiliyorsunuz. iki yüzlüsünüz ve bencilsiniz...

  • 21. eve gelen meleğe para kaptırmak

    - dün zil bastı! kapıyı açtım kim o dedim!

    diye başlayan bir hikaye bu. sonrasında, eve gelen kişi kendini ''melek'' olarak tanıtarak, evdeki toplu paranın okunması gerektiğini söylüyor ve getir ben okuyayım yoksa kızın ölür diyor. tabi arada türlü şakalar oyunlar, yumurta getir domates getir. anne inanıyor onun melek olduğuna ve yıllardır kızının tedavisi için biriktirdiği parayı bir koşu gidip kaynanasından alıp getiriyor.
    http://www.haberturk.com/…-tedavi-parasini-caldilar

    en son konuşan baba ise o para kızımın tedavisiydi eğitimiydi bunlara harcayacaktım diyor ama bence karısının eğitimi için de bir şeyler yapsın.

  • 22. aykut kocaman

    fenerbahçeliler olarak yatmasını beklemiyorduk. o kadar onursuz değiliz. başka takım taraftarları gibi efsane futbolcumuza da bu yüzden küfür etmeyiz, tebrik ederiz.

  • 23. güzel kızların çirkin erkeklerle beraber olmaları

    ilkokul mezunu adamların nasıl zengin olduğuyla ilgilidir bence. düşün. girişimcilerin %90'ı ilkokul mezunu, bok gibi para kazananların %90'ı ilkokul mezunu. çünkü adamın kaybedecek bir şeyi yok, bir iş kuruyor, onu batırıyor, başka bir iş kuruyor, onu da batırıyor, ama sonunda bir iş kuruyor ki bok gibi para kazanıyor.

    çirkin adamlar önüne gelen kıza yazıyor. bir kız reddediyor, öbür kıza yazıyor. adamda ego, gurur yok. çünkü adamın kaybedecek bir şeyi yok. tabii en sonunda saf ve güzel bir kızı sepetliyor.

  • 24. beşiktaş taraftarı

    kasımpaşa beşiktaş maçı öncesinde "rıza yatacak yeaa" diyen ne kadar fenerbahçeli varsa konya maçından önce de "aykut yatacak yeaa" diyen o kadar mensubu var. saçmalamaya gerek yok yani, hepimiz böyle konularda aynı bokuz.

  • 25. fernando muslera

    bu adama laf edeni sikerim net.

    sanki takımın her yeri süper de bu adam sıçıyor amına kodumun salak herifleri.

  • 26. vitor pereira

    5 dakika once hasan ali sakatlandi konyali oyuncu topu disari atti. simdi konyali oyuncu sakatlandi. mehmet topal topu disari atinca vitor'dan azar yedi.

    bu şerefsizlik tarihe yazildı vitor efendi.

  • 27. meral akşener

    vay arkadaş

    yazmiyim yazmiyim diyorum da dayanamıyorum la bu kadar dezenformasyona.

    eeeeyy aktroller! (bkz: bak şuradan siktir git)

    la olm daha 6 ay olmadı başbakanınız davutoğlu meral aksener'e geçici hükumette bakanlık teklif edeli. ne fetoşu ne paraleli lan? siz kendi yediginiz boku temizleyin önce.

    birader biz senin her gün ayakta siktigin çomar tayfasına benzemeyiz. seküler milliyetçinin aklı çalışır, hafızası çalışır.

    60 yaşındaki meclis başkanı kadına porno kaseti var imasinda da bulundunuz. bak gördün mü? biz koyun değiliz, yaptığınız herşeyi hatırlıyoruz.

    10 numara genel başkanlık yapacak olan insandır. inşallah halkın da yeterli oyunu alır ve ülkeyi feraha çıkarır.

    demir lady

  • 28. türkiye'deki suriyelilerin illere göre dağılımı

    3 küçük trakya ilinin bile, koca karadeniz bölgesi'nden daha fazla mülteciye ev sahipliği yaptığını gördüğümüz liste.
    hayır, biz muhacır torunuyuz, mültecilere elimizden gelen yardımı yaparız da, suriye politikasına en çok destek veren karadeniz bölgesi halkının, akp'yi rekor oy oranıyla iktidara taşıyan rize'de mesela neden sadece 500 suriyeli var? ençok onlar istemedi mi din kardeşlerini? neden korkuyorsunuz mültecileri oraya götürmekten?

  • 29. survivor 2016

    antipatik de gelse, başarılı bir yarışmacı olmasa da, en dik duruşu tuğba özay'ın gösterdiği yarışma. bence kendisi yürekli bir kadın.

  • 30. ankara'nın en yaşanılası yeri

    arabanız yoksa hiçbir yer. bir başkent düşünün saat 11'de ulaşımı balkabağına dönüşüyor.

  • 31. arabasız yaşam

    arabasiz yasamayi denedim. ama hergun bir ego soforuyle, bir halk otobusu soforuyle kavga etmekten biktim. kucuk yigenim daha arabadan inemeden kapiyi kapatip cocugun ayagini kapiya sıkıştıran ego soforune gerekeni yaptim. aksama kadar it gibi calisip, gezmeden gelen teyzelere yol vermekten biktim. surekli birilerinin gelip gidip dayamasindan biktim. hangi toplu tasima araclarini kullaniyosunuz soyleyin de biz de satip arabalari kitap okuyalim trafikte.

  • 32. ensar vakfına giden çocukların sessiz aileleri

    oy verdikleri parti uğruna çocuklarını bile feda etmeye hazır dilsiz şeytanlardır.

  • 33. bir ortama girdiğinde selamun aleyküm diyen insan

    bir ateist olarak zaman zaman olduğum insandır. hatta inanmazsınız bazen inşaallah, allah allah falan da diyorum. akıl baliğ bir bireyin kolayca anlayabileceği gibi, bu gibi söylemler artık doğrudan dini çağrışımlı olmaktan çıkmış, dilin ve kültürün parçası haline gelmiştir. abartmayın her şeyi bu kadar.

    ha ayrıca arapçılıkla da ilgisi yoktur, arapça da olsa türkçeye girmiştir bunlar. hayır, belki haberiniz yoktur ama bütün alternatifleri de arapça zaten. selam ve merhaba ne kadar türkçeyse, selamünaleyküm de o kadar türkçedir. isteyen açıp sözlüğe bakabilir. türklerin yüzlerce yıldır kullandığı bir şey artık türkçede kendine yer bulmuş demektir. ister beğenin ister beğenmeyin.

  • 34. serkan kırıntılı

    fenerbahçeli yazarlar nasıl savunuyor görüyor musunuz? içlerinden biri bile çıkıp " bu gol şüpheli arkadaş " demiyor.

    sonra, ivan bebek bizi katletti bize niye destek vermiyorsunuz diyorlardı.

    bu davranışlarınız yüzünden olabilir mi acaba?

  • 35. 9 nisan 2016 west ham united arsenal maçı

    spikerinin yilin espirisini yaptigi mac.
    emenikeyi oyuna almaya hazirlanan bilic icin
    "evet su anda dunyanin en zor isini yapiyor bilic.emenikeye oyun planini anlatmaya calisiyor"
    ashdshfdahsasssda..

  • 36. devlet bahçeli

    umutların katili , akp nin ve akpliler in can dostu ; 3 ay içerisinde ( hemde yağmur gibi şehit verilen bi 3 ay içinde ) partisini yarı yarıya eritmeyi başaran siyasi deha , hayati tbmm başkanlık seçiminde başkanlığı altın tepsi de akp ye sunarak insanların beynine oy versek de değişen bi şey yok fikrini çakan , bizzat akp lileri bile şaşırtan beyimiz dünkü mahkeme kararından sonra çıkmış da :

    2018 e kadar kimse bizden kongre beklemesin. partiyi kolay teslim etmeyiz buyurmuş.

    paşam gideceksin.

    avanelerini de alıp gideceksin.

    sen akp ' nin kaybettiği seçimin akşamında yeni seçime hazırız dediğin an yola çıktın ve tbmm başkanlığı seçimi ndeki tavrın ile de gidişini garantiledin

    o gün yazdım bugün yine yazıyorum :

    gideceksin.

    milyonların ahını aldın .

  • 37. tek çocuklu ve boşanmış kadınlar ordusu

  • 38. çocuklarla girilen komik diyaloglar

    bigün hastanedeyiz ata(3)'dan kan alınacak.

    ben bi süredir ata'ya istemediği bir durumla karşılaşınca 5 e kadar 10 a kadar 20 ye kadar sayarsan geçicek diyorum. mesela banyoda kafasına su dökülmesini istemiyor. say 10 a kadar diyorum. o sayana kadar ben köpükleri duruluyorum.. gibi..

    hemşire elinden iğneyi sokunca ata otomatik başladı : biy.. iykii.. üş.. döyt...

    tabi 10 a kadar sayınca bitmedi kan alma işi.. dedim ki "dedim ki oğlum ingilizce sayman lazım"

    ata başladı : fan tu firi foy fay... derken oldu da bitti falan, ağlamadın aferim sana dedik.

    ata :" keşke önce indilizce saysaydım "

  • 39. ensest ve evrim

    (yazı çok uzun ve bunun için üzgünüm) aslında ensest'in bir tabu olmasının sebebi tamamen kültürel evrimdir. size iğrenç geleceğini bilsem de ensest doğaldır ve doğada da rastlanır.ama doğal olması normal olduğu ve sakıncasız olduğu anlamına gelmez. ensest hatalıdır. şaşırtıcı verilerle başlayalım; aileleri tarafından cinsel istismara uğrayan çocukların %95'inden fazlasında psikolojik travma görülmektedir.

    üstelik veriler tam olarak net olmasa da, toplam çocuk (0-18 yaş) popülasyonun %10-15'inin bu yaş aralığında en az 1 kere aileleri tarafından cinsel temasa maruz kaldığı, %2 civarının ise aileleri tarafından cinsel olarak istismar edildikleri ve cinsel birleşmenin gerçekleştiği rapor edilmektedir. bu, gerçekten büyük bir sayıdır.

    türümüzde bu rakamın büyük olması, her gün duyduğunuz öz kızı, yeğenine tecavüz ve taciz gibi olayların yaşanması aslında her ne kadar iğrenç gibi görülse de bizim hala bir hayvan olduğumuzun reel ispatıdır. maalesef doğaldır. doğa da sık rastlanır.

    aslında en çok sorulan soru bunun evrimsel olarak doğru olmaması. çünkü kendinize ne kadar uzak genlerden eş seçerseniz bir sonraki neslin sağlıklı olma ihtimali o kadar artar.

    öncelikle eş seçimini etkileyen iki faktörden bahsedelim. daha sonra evrimin temel prensiplerine değineceğim.

    doğada bildiğiniz gibi işleri yürüten kokusuz feromon hormonudur. peki insanlarda durum deneysel olarak nasıl gözlemlenmiştir. havayla yolculuk yapan kimyasalların insanların eş seçme davranışları üzerinde etkili olduğunu gösteren araştırmalar da var. bu araştırmaların en ilginçlerinden biri, isveç’li bilim adamı klaus wedekind’e ait. wedekind, 44 erkeğe birer tişört vererek bunları iki gece boyunca giymelerini istemiş. erkekler bu süre boyunca kokusuz sabunlarla yıkanıp kokusuz kozmetik ürünleri kullanmışlar. wedekind bu araştırmada, farelerle yapılmış bir araştırmanın sonuçlarının insanlarda da geçerli olup olmayacağını görmek istiyormuş. daha önceki deneylerde farelerin, kendilerininkilerden farklı bağışıklık sistemi genlerine sahip bireylerle çiftleşmeyi tercih ettikleri görülmüş.

    kısaca mhc (major histocompability complex) adı verilen bu genler, bedenin yabancı hücreleri tespit edip yok etmesine yarayan kimyasalların üretilmesinde rol oynar. genellikle, anne babanın mhc genleri birbirinden ne kadar farklıysa, çocuklarının bağışıklık sisteminin de o kadar iyi olacağı düşünülür. wedekind, giyilmiş tişörtleri kutulara koyarak, araştırmaya katılan 49 kadına bunları koklatmış ve tişörtlerin sahiplerinin, kendileri için ne kadar çekici olduğunu değerlendirmelerini istemiş.

    kadınların herbirine 7’şer kutu koklatılmış. kutuların üçünde, bağışıklık sistemi genleri kadınlarınkine çok benzer olan erkeklerin giydiği tişörtler varmış; kutuların üçündeyse, mhc genleri kendilerininkilerden farklı erkeklerin giydiği tişörtler. yedinci kutuyaysa kontrol koşulu yaratmak için daha önceden hiç giyilmemiş bir tişört koyulmuş. kadınlar, araştırmacıların önceden tahmin ettikleri gibi davranmışlar ve bağışıklık sistemi genleri kendilerininkilere benzemeyen erkeklerin kokusunu tercih etmişler. birçoğu da, mhc genleri kendilerininkilere benzeyen erkeklerin tişörtlerinin, babalarını ya da erkek kardeşlerini anımsattığını; mhc genleri kendilerininkilerden farklı erkeklerin tişörtlerininse eski ya da şimdiki erkek arkadaşları gibi koktuğunu söylemişler.

    wedekind’in araştırmalarını yönlendiren çalışmalardan biri, dişi farelerin hamile kaldıklarında mhc’yle ilgili tercihlerinin değiştiğinin gözlenmesi olmuş. hamile farelerin, mhc genleri kendilerininkilere benzeyen, büyük olasılıkla kendileriyle yakın akraba olan fareleri tercih ettikleri görülmüş. wedekind’in araştırmasına katılan kadınların da küçük bir bölümünün, bağışıklık sistemi genleri kendilerininkilere benzer erkeklerin tişörtlerini tercih ettikleri görülmüş. bu kadınların doğum kontrol hapı kullandıklarını göz önüne alan wedekind, hapların östrojen düzeyini yükselterek hamileliğe benzer bir etki yaptığını düşünüyor.

    bu doğruysa, doğum kontrol hapı kullanan kadınlar, kimyasal nedenlerle yanılgıya düşme riskinde olabilirler. ancak wedekind’in bulgularının feromonların etkisini mi yoksa kokuların etkisini mi gösterdiği kesin değil. kesin olan şeyse, kadınlarla erkekler arasında kimyasal açıdan “bir şeylerin” geçtiği.

    bu şunu gösteriyor. aslında evrim bu konuda bir şeyler yapmış. ama maalesef çok fazla bir şey değil. şimdi evrimin temel prensiplerine gelelim.

    evrimin iki temel prensibi vardır "hayatta kal" "üre".

    üremek içinse, yine benzer binlerce adaptasyon geçirilmiştir; bu defa bu adaptasyonlara sebep olan varyasyonları (çeşitleri) seçip eleyen mekanizmanın, daha doğrusu doğa yasasının adı cinsel seçilim'dir.

    canlılar, kendi zeka kapasiteleri dahilinde ürettikleri düşünceler ile karşıt cinse ilgilerini göstermektedir, buna göre kur yapmaktadır ve başarılı olurlarsa bilinçli bir şekilde üreyebilmektedirler.

    4 milyar yıllık evrim süreci. evrim çok sık hata yapar. evrim akıllı değildir. sadece birkaç yüz genden oluşan canlılardan, binlerce genden oluşan canlılara doğru kademeli bir evrim gerçekleşmiştir. bu süreçte genler sadece canlının özelliklerini belirleyecek faktörleri kodlayacak şekilde özelleşmemiş, aynı zamanda canlıların pek çok olumsuz özelliklerini de taşımaya başlamışlardır.

    bu özelliklerin çoğu doğal seçilim ile genetik olarak elenir ve popülasyondan silinir. çünkü ciddi hastalıklara sahip olan canlılar doğal çevrelerinde elenecektir ve kendilerindeki bu hastalıkların ortaya çıkmasına sebep olan genler de elenmiş olacaktır. ancak bu hastalıklar tamamen elenemez, çünkü genlerimizde özellikler çiftler halinde taşınır çekiniklik/baskınlık durumu nihai hastalığı belirler. bir noktada, bir mutasyon ya da bir diğer evrim mekanizması ile ortaya çıkan bir hastalık,canlılara dezavantaj sağlamaya başladığı noktada ise doğal seçilim ile elenmeye başlayarak baskılanır. ama asla yok olmaz.

    işte yakın akrabalarda, bu hastalıklara ait genlerin çekinik olarak taşınma ihtimali çok yüksektir. çünkü kendilerini meydana getiren atalarında bu genler taşınıyorsa, bunların yavrulara farklı şekillerde dağılması mümkündür. bir diğer soydan biriyle çiftleşildiğinde, bu çekinik genlerin bir araya gelmesi çok daha düşük ihtimaldir. bir oran vermek gerekirse, ensest ilişkiler (insanlarda akraba evlilikleri gibi)sonucunda doğan yavruların sorunlu olma ihtimali, normal çiftleşmelere göre 64 kattan daha fazladır. ve bu sebeple bu bozukluk doğal seleksiyonda eriyip gider. genlerin nasıl seçildiğini kaba halde burada anlattım.

    eğer ailede ne kadar çok akraba evliliği varsa gen havuzu da o kadar daralır, o kadar tehlikeli hale gelir.

    peki evrim bunun için bir şeyler yapabildi mi

    enseste karşı genetik yollarla birkaç mekanizma evrimleşmiştir. bu mekanizmaların etkisini büyük oranda kendi hayatınızda da hissedebilirsiniz. kendinizi zorlayarak aile bireylerinizden biriyle cinsel ilişkiye girdiğinizi hayal etmeye çalıştığınızda bile zihniniz bunu reddedecek ve tiksinme duygusu uyanacaktır. işte bu, genlerimizin etkisinde beynimizin ilgili bölgelerinin bu düşünceye verdiği biyokimyasal tepkiden ibarettir.

    bu durum sadece insanlar için değil, dediğimiz gibi diğer hayvan türleri için de geçerlidir (hayvan dışı canlılarda ise genellikle bu görülmez). üstelik, insan türü de dahil olmak üzere bu hayvanlarda, akrabalık derecesi azaldıkça, cinsel ret durumu da azalmaktadır. yani bir birey uzak kuzenlerine, birinci derece akrabalarına göre çok daha fazla cinsel istek duyabilir; ancak yine de pek çok durumda beyin bu ihtimali reddedecektir.

    ayrıca yine benzer şekilde, algısal olarak akraba olunduğunun bilinci de çok önemlidir. yani kardeşinden, bebeklik döneminde, henüz algılar tam olarak çalışmazken ayrılan bireyler, yıllar sonra birleştiklerinde birbirlerine cinsel istek duyabilmektedirler.

    kuşlar üzerinde yapılan bir araştırmada, aynı ebeveynlere ait olan yavrular, eğer aynı yuvada büyütüldülerse birbirleriyle asla çiftleşmemektedirler.

    ancak aynı ebeveynler tarafından, farklı zamanlarda üretilen yavrular, eğer birbirleriyle aynı yuvada hiçbir zaman bulunmadılarsa, bir araya getirildiklerinde üreyebilmektedirler. bu bize iki noktayı gösterir: kuşların da zekası bulunmaktadır ve tercihler yapabilmektedirler ve ensest ile ilgili evrimleşmiş savunma mekanizmalarımız genler tarafından şekillendirilse de, çevre tarafından çok ciddi bir şekilde etkilenmektedir.

    bu durum da evrimsel biyoloji sayesinde açıklanabilmektedir.

    bilimsel olarak aynı genel çevrede yaşayan kuşların, popülasyon içerisinde akrabalarına denk gelme ihtimalleri 1000'de 1 civarındadır. bu da, oldukça düşük bir orandır (karşılaştıkları her 1000 kuştan 999'u yakın akrabaları değildir).

    dolayısıyla herhangi bir görsel ve anısal bilgiye sahip olmayan bireylerin cinsel ret duymaları yönündeki evrimsel baskı azdır, çünkü doğada zaten canlıların uzaktan akrabalarıyla rastlantısal olarak karşılaşma ve çiftleşme şansları oldukça azdır. ancak yakın akrabalar, sürekli bir arada bulundukarı için, bu bireyler arasında bir engelleme mekanizması zihinsel olarak evrimleşmiş ve genlerle taşınmaktadır.

    hayvanlar arasında ensesti önleyici mekanizmaların başında feromonlar gelmektedir. birbirlerinin feromonlarına kimyasal olarak duyarlı olan bireyler, birbirlerine cinsel çekim duymamaktadırlar; çünkü bu feromonlar biyokimyasal olarak beyni etkilemekte ve cinsel isteği baskılamaktadır.

    insanlar sadece biyolojik evrim geçirmiş canlı türleri değildir. insanlar kültürel evrim de geçirmiştir. işte burada devreye westermarck mekanizması girer. bu araştırma insanların 6 yaşına kadar yakın akrabalarının kokularını net bir şekilde öğrendiğini ve beynin buna göre adapte olduğunu, bu yaştan sonra ise ömür boyunca, bir beyin hasarı gerçekleşmediği sürece, bu kokuların korunduğunu ve cinsel olarak itici bir etki yarattığı ortaya koyulmuştur.

    mark schneider ve ekip arkadaşlarının insan doğası dergisinde yayınladıkları araştırmalarına göre yetişkinler ile çocuklar arasında da bu mekanizma koku duyusuyla sağlanmaktadır. yani yetişkin bireylerin, hiç tanımadıkları çocuklara karşı duydukları cinsel itim de bu mekanizmayla sağlanmaktadır.

    ancak araştırmaya göre, beyin bu işlevi "genelleme" isimli bir yöntem ile sağlamaktadır; yani bir çocuğa (kardeşe, yavruya, vs.) duyulan cinsel itim, tüm popülasyon içerisindeki çocuklara psikolojik olarak genellenmektedir ve her birinin kokusunun tanınmasına gerek kalmadan, beyin her çocukta uyarılarak cinsel iticilik sağlanmaktadır.

    özetle sizin 6 yaşında bir kız çocuğunuz varsa 6 yaşındaki diğer kız çocuklarına karşı cinsel çekim hissetmezsiniz. tebrik ederim. olmanız gereken şeysiniz.

    peki bu bir evrimsel hata mı? üzgünüm evrim mükemmel değildir ve evet ensestlik evrimsel bir hatadır.

    bütün mekanizmalar, genetik olarak bireye kazandırılan; ancak çevresel olarak son şeklini alan mekanizmalardır. sonuçta ebeveynler yavrularına bu mekanizmayı beyinde oluşturacak genleri aktarmaktadırlar; ancak çocuk, bir başka ailede büyütülürse, bu aileye cinsel mesafe duyacak ve kendi biyolojik ailesine herhangi bir cinsel itim duymayacaktır. bu, `çevrenin genler üzerindeki etkisine önemli bir örnektir`.

    bu genlerde meydana gelecek mutasyonlar, mekanizmaların düzgün çalışmamasına sebep olabilir. işte bu durumda birey ailesine karşı cinsel istek duyabilir. benzer şekilde, çeşitli psikolojik etkiler altında ailesine karşı sürekli cinsel olarak kendisini yakın hissetmeye zorlanan bir birey, bir noktada çevresel olarak bu mekanizmanın etkisini yenebilecek ve ailesine cinsel istek duyabilecektir.

  • 40. en geç 6 ay içinde mars'tayız

    kanalmars projesi ile mars'ı jüpiter'e bağlama ihtimalimiz söz konusu. dalga geçilecek bir konu yok ortada.

    onlar konuşur, ak parti yapar.

  • 41. aziz yıldırım

    yaşadığım ülkenin cumhurbaşkanı rte, tuttuğum takımın başkanı bu adam. yıllardır yaşam enerjimi alıp götüren, biraz mutlu olduğumu hissettiğim anlarda üzerime kara bulut gibi çöken adamlar.

    makamınız batsın.

  • 42. beşiktaş

    bu sene şampiyon olmalarını canı gönülden istediğim takım. bunu yöneticisiyle ve taraftarıyla sonuna kadar hak ediyor beşiktaş. ayrıca benim için beşiktaş'ın kalbi olan çarşı'ya da selam olsun bu vesileyle..

    not: fenerbahçe

  • 43. evliyken başka bir erkekle nişanlanan kadın

    nisanlısı eşinden istemeye de geldiyse geleneklere bağlı bir kadındır. ama isteme merasimi olmadiysa onu kınıyorum. direkt nişan adetlerimizde yok.

  • 44. doktor hasta diyalogları

    anlama güçlüğü çeken, ikiz gebelik sahibi bir hasta. bebeklerde gelişme geriliği var. olması gereken gebelik haftasından daha küçükler. bebeklerin beslenmesini gösteren kan akımları iyi ama yine de riskli bir durum. hastaya hastaneye yatış önerdim, kabul etmedi. durumum riskli mi dedi. evet dedim. işte bebeklerin anne karnında iyi gelişemediğini, olması gerekenden küçük kaldıklarını vs anlattım. yatarak takip olmanız gerekiyor dedim. hasta, evde daha rahat ediyorum dedi. 1 hafta sonra kontrole gelmek üzere gitti. ama içim hiç rahat etmedi. çünkü hastanın durumunun ciddiyetini anlayıp anlamadığından emin olamadım.

    içim içimi yedi dayanamadım. sistemden hastanın telefonunu bulup bugün için kontrole çağırmaya karar verdim. sabah kayıtlı telefonu aradım. bir erkek açtı.
    - iyi günler, x hastanesi kadın doğum bölümünden arıyorum. ayşe hanımı aramıştım.
    + he
    - iyi günler, x hastanesi kadın doğum bölümünden arıyorum. ayşe hanımı aramıştım.
    + haaa
    - kiminle görüşüyorum acaba?
    + ahmet
    - ayşe hanımın neyi oluyorsunuz?
    + kocası
    anlattım yine. bebeklerde gelişme geriliği var. bu riskli bir durum. aslında eşinize yatış önerildi ama kabul etmedi. bebeklerin kalp atışlarının düzenli olup olmadığını görmek için nst'ye bağlamamız lazım. kontrol için bugün acile gelebilir misiniz? diye.
    + namazdan sonra gelsem olur mu?(cuma namazı)
    - olur olur. (sen yeterki gel)
    + eşimin de gelmesine gerek var mı?
    - bebekler eşinizin karnının içinde ya. onları kontrol etmek için elbette bebekleri karnında taşıyan eşinizin de gelmesi lazım.

    söyleyeceklerim bunlar hakim bey! ben bu hastayı ya yatırırım, ya yatırırım öyle görünüyor.

  • 45. dursun özbek

    joffrey
    cersei
    ılyn payne
    dursun özbek
    the hound

  • 46. çocuğuna kendi mesleğinden isim vermek

    kız : vize
    erkek : akbil

    edit : kronik öğrenciyim.

  • 47. ersun idman saatlerini orospulara göre ayarlıyordu

    (bkz: ersun idman yurdu)

  • 48. 3 ay içinde türkiye uzay istasyonunu kuruyoruz

    bu söz bir kere yanlış. doğrusu "türk uzay ajansını 3 ay içinde kuracağız"dır ve olayı bambaşka bir noktaya getirir. bu zaten 3-4 yıldır konuşulan bir olaydı ve yasal zemini, kanuni çerçevesi, görev ve sorumlulukları, ıvırı zıvırı derken nihayete gelindiğini anlamış oluyoruz. bu tarz adımların atılması önemli zira artık uzayda çalışma yapmanın maliyeti giderek düşüyor. son spacex inişi de bunun bir göstergesi. bu aşamada türkiye'nin vakit kaybetmeden avrupa uzay ajansı üyeliği alması gerekir. bizim yapabileceğimiz en mantıklı hamle odur. diğer türlü uzay rekabeti için her sene milyar dolarlık bütçeler ayırmak durumunda kalacağız.

    bir şeye daha değinmek istiyorum. iktidar partisinin yaptığı herşeyi bu kadar çaresizce, her yerini didik didik edip umarsızca bir boşluk arayarak, eleştirmeye çalışmak kesinlikle psiko-patolojik bir durum. çünkü bu, bir olaya özgü bir durum değil. bir iktidar partisi üyesinin veya sempatizanının, söylediği bir sözü alıp ona bambaşka bir anlam verecek şekilde değiştirip buraya taşımak ve sonrasında bir çeşit dini ritüel yapıyormuşcasına başlığın altına alaycı veya kin dolu görüşler paylaşmak, burada sık görülen bir davranış oldu. bu grup o kadar tutucu ki, yanlışlarını söylemeye çalıştığınızda anında "aktroll" veya "çomar" falan oluyorsunuz. bir insanın kendisini bu kadar küçük düşürmeyi göze almasının ben başka bir açıklamasını bulamıyorum. bu aslında bir çeşit nefret gösterisi, o kadar sevmiyor ve o kadar saygı duymuyor ki verebileceği her zararı önünü sonunu düşünmeden vermek istiyor.

    bu da iktidar partisinin kesinlikle çözmesi gereken bir sorun. muhaliflerin merkezden bu kadar dışarı itilmesi onları kendi cemaatleri ile dayanışma yapmaya ve iktidarı yıkacak her türlü girişimi desteklemeye itiyor. başka türlü kendisine merkezde yer bulamayacağını düşünüyor. doğru veya yanlış bu algı oluştu ve ivedilikle kırılması lazım.

  • 49. recep tayyip erdoğan

    eşini makyajsız görmediğim kişi.

    iki gün bakıma çekiyorlar sanırım çıkmadan önce.

  • 50. malum şahıs denilince akla gelen ilk isim