Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. italya başbakanının rte'ye verdiği temiz ayar

    rte'nin bugünkü " italya benim oğlumla uğraşmayı bıraksın da kendi mafyasıyla uğraşsın" açıklaması üzerine italya başkakanı matteo renzi tarafından verilen ayardır.

    matteo renzi: bu ülkede hakimler yasalara ve anayasaya uyar, türk cumhurbaşkanı'na değil. buna 'hukukun üstünlüğü' denir.

    http://www.diken.com.tr/…dogana-gore-hareket-etmez/

  • 2. bratislava'da türklerin kalmasını reddeden otel

    en azından "türkiye ve arap ülkeleri" diye ayırarak türkiye'in bir arap ülkesi olmadığını bildiklerini belli eden otel.
    (bkz: vizigotlar ve örümcekler giremez)

  • 3. cemaat sızmadı bunlar devleti teslim ettiler

    kılıçdaroğlu'nun gün itibariyle çıkarıp masaya vurduğu realite.

    "devleti bir tarikata, cemaate teslim ederseniz sonu böyle olur. devlete sızma falan yok. bunlar devlete bilerek ve isteyerek yerleştirildi."

    http://www.cumhuriyet.com.tr/…seniz_boyle_olur.html

  • 4. fuatavni'yi takip edenlerin gözaltına alınması

    (bkz: kandırıldık)

  • 5. arzum onan mehmet aslantuğ çifti

    ya yemin ediyorum kafayı yemiş insanlar. ne magazin konusu oluyorlar ne bir skandalları var, görünene göre mutlu mesut yaşıyorlar işte.

    ip gibi dizilmişler "sıkıcı çift ay çok sıkıcı" falan diye. ne yapsınlar amk siz sıkıcı bulmayın diye söyleyin bari? fileye paraşütsüz mü atlasınlar, ne bileyim ailece köpekbalığı kafesinde falan mı görmek istiyorsunuz? cidden insana yaranmak imkansız, hele ki sözlükte.

  • 6. 72 bakire isteyenler nerede

    e hani bunlar allah için şehit (!) oluyordu . videoya bakacaksak daha çok am uğruna gebermeleri için gazlanıyorlar.

    çok acaip lan.

    (bkz: hayır 72 olmadı 7 bakire oldu o da olumlu)

  • 7. atv haberin darbenin şifrelerini ele geçirmesi

    atv ana haberde 15 temmuz darbesinin şifreleri bulunmuş.

    gtav başlığı altında şu şifreler var

    2wetwtwet
    gsfdsgsdfgdfg

    https://www.youtube.com/watch?v=ytbvza6xj-e

    millet video fake galiba ya. oyuna geldik sanırım.

    edit video gerçekmiş.@jersen uyardı
    edit: dikkatli arkadaşların gözünden kaçmamış gta ıv müş. hileleri yanlış oyuna girmeyin.

  • 8. hala fb'nin şike yaptığına inanabilen insan

    avrupa'daki bütün spor mahkemeleri , uefa , isviçre federal mahkemesi falan.. hepsi fetocu..

  • 9. şaka maka ekonominin baya sağlam olması

    hangi ekonomik verilere baktığınız ile ilgili değişebilecek görüş.
    http://www.ft.com/…54ac-11e6-befd-2fc0c26b3c60.html
    türkiye'nin 2. büyük yatırım firması olan ak yatırım'ın başındaki mert ulker, müşterisi olan yatırımcılarına özel yayınladığı raporda olumsuz görüş belirttiği için lisansı elinden alındı.
    böyle bir ortamda türk ekonomisi için herhangi bir türk ekonomistinin objektif bir biçimde olumsuz görüş bildirmesi, işten atılma, hapse girme gibi sonuçları olabileceğinden mümkün değil.
    o yüzden şaka maka, herkes titanik batarken keman çalan müzisyenlere dönmüş vaziyette.

  • 10. bir bayan kardeşimizin kopan başı çatıdaydı

    --- spoiler ---

    ölen canların hürmetine susun olur mu o yüzden. bu defalık bakın.
    --- spoiler ---

    bu defalik harp okullarinin kapatilmasina ses cikarmayin. bu defalik acilan kadrolara mulakat ile yandaslarin alinmasini gormeyin. bu defalik yargiyi, orduyu siyasilestirmemize ses etmeyin. bu defalik gata'yi saglik bakanligina devretmemizi gormeyin. bu defalik bu defalik diye diye bu devleti cemaate peskes ceken de kim ki acaba?

    bu defalik sozlugu trollere birakan yonetimin de seyine sey etmeyiverelim!

    edit: yasanan aci ve tatsiz olayin anlatilmasina karsi cikma degil insanlara ne konusmasi ne yapmasi gerektigini soyleyen insanlara karsi cikmak vardir. fasizm susmanizi degil ne soylemeniz gerektigini soylemektir.

    bayrak almadigi icin adam dovmek ile nerede ne zaman espri yapilmasi gerektigini soylemek arasinda hic bir fark yoktur. ve evet insanlarin dusuncelerine karsi cikan herkes bence sozluk troludur. troll lafini da dogrudan aktroll olarak algilamak ise bir nevi itirafdir.

    ayrica sivil bir bacimizin basinin koparak sehit olmasi cok aci ve tatsiz bir olaydir. sivillerin basinin kopmamasi icin onlem alinmamis olmasi, fetöcü orospu cocuklarinin o kademelere gelmelerinin altina imza atilmis olmasi, bu teroristlere o imkanlari tanimak da bir o kadar aci ve tatsizdir.

    susmak degil konusmak gerekiyor aslinda. esprili bile olsa konusmak gerekiyor. yalanlarla, "elimizde goruntuler var" yalanlariyla nice gencler esnaf sopasiyla olduruldu bu ulkede. basi koparak sehit olan bacimiz ile esnaf ve polis sopasiyla olen ali ismail kardesimiz de aci ve huzun veriyor bana. yalanci coban hikayesi bosuna anlatilmadi cocukken bizlere. yillarca hep yalanlarla halki kutuplastirirsan bir gun dogruyu soylesen bile sana inanmayacak bir kutup bulursun karsinda.

    ayrica sivil vatandaslarin yeri darbe gecesi sokaklar miydi? "halkimizin can guvenligi icin guvenlik guclerimiz elinden geleni yapiyor. lutfen sivil, masum vatandaslarimiz evlerinde kalsin onlara zarar gelmemesi icin biz de elimizden geleni yapalim" demek cok zor degildi. serefsiz teroristler bombalarla, tufeklerle, ucaklarla saldirirken masum sivilleri sokaga davet etmek ne demektir?

    bunlari sorun, bunlari konusun. esprili bile olsa konusun. bu ulke susa susa "du bakali nolcak" diye diye buralara geldi. ugur mumcu fethullahcilarin tehlikesini anlattigi icin olduruldu. hanginizin sesi cikti o zaman? "bu defalik susun" diyenler bundan 2 yil oncesine kadar bu orgutle birlikte hareket ediyordunuz ulan! biz fetocularin tehlikesini anlattigimiz icin makam mevkimizden edildik. biz o zaman bu gunlerin gelecegini gorduk. ama siz samimi degilsiniz. acilardan bile cikar saglama pesindesiniz!

    asil siz susun artik. suclusunuz. 2 yil onceki muttefikleriniz gibi suclusunuz. adam gibi sucunuzu kabul edip susun artik!

  • 11. melih gökçek bülent arınç kavgası

    ''ankara'nın ana caddelerinde bile asfaltlar cin çarpmış gibi çukurlarla doluyken, dilindeki zifti bana değil, ankara'nın bozuk asfaltlarına dökmesini tavsiye ederim''

    oooo ne dediiiiiii. *

  • 12. kennedy'yi türk dostu diye öldürdüler

  • 13. nevşin mengü

    çok ilginç insan. hem güzel hem çirkin, hem yaşlı hem genç, hem zayıf hem şişman.

  • 14. 7 ağustos 2016 mitingine hdp'nin davet edilmemesi

    hdpliler yolların altına mayın döşeyenlere destek çıktığı için üstünü asfalt ile kapladığı işin ya da ne bileyim ankara katliamını yapanlara taziyeye gittiği işin onu kahramanlaştırıp özgürlük savaşçısı yaptıkları için çağırmamış olabilir. bilemiyorum beyin fırtınası yapıyorum şimdi miting esnasında polis veya askerin şehit olduğu haberi gelirse akp bu riski almaz. biraz empati lütfen çomarlık yapmayın eğer hdpliler çağrılırsa ışidlılar bizim onlardan ne eksiğimiz var bizi de çağırın eğer çağırmazsanız faşist olursunuz bak ona göre diyebilirler.

  • 15. faks çekmeniz lazım diyen kurumlar

    herhangi bir konuda şikayet, iptal vb. talep ilettiğinizde "faks çekmeniz lazım" diyerek başından savan kurumlardır. birçoğu "faks elimize ulaşmadı tekrar gönderin" demekten çekinmemektedir.
    örnek : (bkz: 1 ağustos 2016 akbank dolandırıcılık rezaleti)

  • 16. hakkari ve şırnak'ı yüksekova ve cizre'ye taşımak

    hazır başlamışken turkiyenin adını da isveç yapalım
    yeminle ülke 80 yıl ileri gider

  • 17. galatasaray

    bakın çok ilginç aynı anda hem cemaat, hem aksaray, hem terorist başı apo, hem de fransız takımıdır.

  • 18. ikea'nın kenya west'i reddetmesi

  • 19. mankenleri kıskandıran güvenlik görevlisi

    --- spoiler ---

    (bkz: muhabirin sevgilisi)

    --- spoiler ---

  • 20. 1 ağustos 2016 cnn türk tarafsız bölge yayını

    yıl 1999. dünkü yayında ilker başbuğ bir noktaya özellikle dikkat çekiyor. 'ta 1999 yılında ben bugünlere istinaden cemaat tehlikesi üzerine bir konuşma yaptım' diyor.

    yıl 2002. akp iktidara geliyor. 2002-2006 arasında recep tayyip erdoğan'ın takiyyeci olduğunu düşünen laik, cumhuriyet değerlerine sahip çıkan demokratik kesim yine cemaat ile bağlantılı olarak şeriat tehlikesi üzerine mitingler düzenliyor, kitaplar yayınlıyor, gazete köşelerinde uyarılarda bulunuyor.

    yl 2007. ergenekon davası patlıyor, devamında balyoz, poyrazköy, oda tv gibi davalar peşpeşe geliyor. aynı anda özgür basın adeta bilfiil tecavüze uğruyor. bu davalara itiraz eden herkes, başta recep tayyip erdoğan olmak üzere tüm akp'liler ve onun havuz medyası tarafından sistematik bir biçimde linçe tabi tutuluyor.

    yıl 2008. recep tayyip erdoğan, binlerce suçsuz masum insan hapislere atılırken çıkıp ergenekon davası hakkında 'ben bu davanın savcısıyım' diyor.

    yıl 2011. şifre skandalı patlıyor. recep tayyip erdoğan yine binlerce masum gencin öğrenim, eğitim hakkının gasp edilmesi üzerine 'biz de onların karşısına 5 bin genci koyarız' lafını ediyor.

    yıl 2013. 17-25 aralık yaşanıyor. hemen sonrasında 2014 yılında recep tayyip erdoğan 'ne istediniz de vermedik' lafını ediyor, cemaate sesleniyor.

    yıl 2016. fethullah gülen cemaati ile 2007-2011 yılları arasında bizzat ortaklık yapmış, yapılan tüm adaletsizlikleri, haksızlıkları savunmuş, sineye çekmiş bir adam öncesinde sadece şu lafı ediyor 'kandırıldım'. akabinde 15 temmuz darbe girişimi yaşanıyor.

    şimdi ilkokul mezunu akp seçmenini bir kenara koyun. kendini eğitimli, okumuş olarak gören sözlük kullanıcıların yorumlarına bir bakın şurada: akp'li değilim ama fetö'yü yense yense reis yener. kemalist, laik, alevi, kürt hepimiz yanında olmalıyız. yaşasın reis. allah başımızdan eksik etmesin. heykeli dikilecek adam!!

    bu memleketin en büyük derdi, fırsattan istifade eden diktatörler değil, eğitimlisi cahili hiç farketmez, balık hafızalı aptal bir kitlenin hegemonyası. bu aptal kitle bugün; pkk ile masaya oturmuş, fethullah gülen'in ortağı olmuş, ışid'i aleni bir biçimde savunmuş ve çok öncesinde vatan toprakları için 'ben ülkemi adeta pazarlamakla mükellefim' lafını etmiş bir adamı bu ülkenin kurtarıcısı olarak görüyor. şaka gibi.

    dünkü yayında ilker başbuğ ile şöyle bir konuşma yaşandı:

    ahmet hakan: siz hapse atıldığınızda sayın muhterem, yüce, ulu erdoğan 'yapılan yanlış ama' dedi.
    ilker başbuğ: evet, dedi. ama 7 şubat'da hakan fidan hapse atılmak istendiğinde engel oldu, ortalığı ayağa kaldırdı.

    hiçbir şeyi sorgulayamıyorsanız, en azından bunu sorgulayın.

    sorgulamak istemeyenler; siz sağdan başlayın yine 'akp'li değilim ama reis'i yalamak için içimde inanılmaz bir dürtü var' beyanlarına. bu filmi daha önce gördük ve yine izlemek zorunda bırakıldığımız için size ettiğim beddualar da bana kalsın.

    düzeltme: yine bazı aklı evveller ilker başbuğ'un söylediklerinden rahatsız olmuş olacak ki; eski günlerine dönmüşler. hani bir zamanlar yavşak medya'da ağlama duvarı önünde çekilen türk komutanlarının resmini yayınlayıp yayınlayıp bize vatanseverlik tasladıkları o gülünç yıllara. teki de gitmiş şu bakınızı vermiş, ilker başbuğ'un 'amerikancı' olduğundan girmeye çalışmış olaya. amacım ilker başbuğ'u savunmak değil. yukarıda özellikle bahsettiğim aptallara geçmişi hatırlatmak sadece.

    (bkz: abd'nin ilker başbuğ'a onur madalyası vermesi)

    çok uzağa gitme o zaman;

    (bkz: deliğe süpürmeyin kullanın)

    hatta şu da var;

    (bkz: yahudi cesaret madalyası)
    (bkz: bop eşbaşkanı)
    (bkz: abd askerleri için dua ediyorum)

  • 21. trt olimpiyat oyunlarını yayınlasın kampanyası

    hatırlatayım: bunun yaşandığı ülke, 2020 olimpiyat oyunlarına talip olmuştu.

  • 22. her ateistin aklına gelen soru

    bir ateist olarak hic aklima gelmemis olan sorudur.

    nasil ki bir musluman'in aklina
    "ulan ya apollon varsa"
    "ulan ya thor gercekse"
    "ulan ya ulu cuvcuv dini en degismemis en dogru din ise" sorulari gelmiyorsa

    bir ateistin aklina da bu soru gelmez.

  • 23. solcularda vatan sevgisi olmaması

    bunu söyleyenlerin dedelerinin 6. filo'ya öğle namazı kıldığı unutulmamıştır. gerçek vatanseverlerin torunları.

    https://galeri2.uludagsozluk.com/…lanlar_371890.jpg

    edit: zaten benden önce 5 kişi benzr ayarı gerçek vatanseverlerin torunlarına vermiştir. seviyorum lan sizi, vatan hainlerinin torunları. bunlar gibi gerçek vatansever torunu olmadığınız için seviyorum.

  • 24. sürücü hatası görünce kesin kadın şofördür demek

    eğer erkek çocuğuna 14 yaşında araba kullanmayı öğretirsen, kadınsa 0 yaşından sonra kendi maddi özgürlüğünü eline alıp parası birikince kendine araba alır ve o zaman ehliyet alırsa, tabi "ködön şöfhörlör kötö kullanuyohhhghgh" dersin,

    trafikte kornaya asıldığım öküzlerin hepsi erkek, trafik kurallarına uymamayı iyi kullanmak sayıyorsunuz. kadınların en fazla yaptığı yavaş gitmek. ama esas o yola atlamalar, emniyet şeridinden gidip iki adım öne geçmeye çalışmalar salak ve ezik kasaba kurnazlıkları , girmek için burnunu bi tarafa sokmalar filan hep erkek.

    siz araba kullanmayı bilmiyorsunuz beyler, ehliyetleriniz toplatılmalı.

    not: hepinize nal toplatırım, paşa paşa tüm kurallara da uyarım.

  • 25. yeterli giysi olmasına rağmen aynı şeyleri giymek

    tuhaf bir durum.

    giyecek hatırı sayılır derecede kıyafetin vardır ama yine de o bir pantolon ve t-shirt'e ayakkabıya sarar, yıkar yıkar giyersin. diğer kıyafetlerini eline alır alır geri bırakır yine onlara yönelirsin.

    gizli depresyon belirtisi gibi gelir bana bu durum. bazen de çocukluktan kalma bir hastalık olsa gerek ki o vitrinde duran tabak çanak gibi hep "daha iyi günlerde kullanırım" hissiyle kenara koyar giymeye kıyamazsın.

    bazen zenginlerde de görülür bu durum. adamın malı mülkü vardır ama hep aynı şeyleri giyer. tuhaf bir psikoloji bu. bir gün psikoloji okursam bunun üzerine tez yazacağım.

    edit: başlık taşınmış. o kadar da aradım halbuki
    edit: erken bunama başladı galiba. bu başlığı da ben açmışım. ilk entry de benim üstelik. yerin dibindeyim şu an. selamlar.

  • 26. pokemon go

    ne demiştik? hileciler çabuk sıkılacak, zamanla ingress gibi kendi "community"sini kuracak ve o oyuncular hakim olacak. öyle bir arkadaşlık olacak ki; mavi takımdaki kırmızı takımdan arkadaşını arayıp, "hacı yarım saat sonra benim gold geliyor, idare et" diyecek.

    e hileciler yavaş yavaş zıplamaya başlamışlar.

    neymiş oyun bitmişmiş. reddit'te oyuncuların %20sinin refund yaptığı söyleniyomuş.

    reddit ne diye sorarsanız dünyanın en güvenilir bilgi kaynağı. oralarda yazan herkes birer allah, her söyledikleri ayet.

    tabi.

    amk oyunu daha 0.31 lan. daha türkiye'ye gelmedi oyun amk. daha çıkmadı ki bitsin oyun? adamlar manyaklar gibi şehir merkezlerinde partiler yapıyor amerika, avrupa da.

    he sen hile yapa yapa oyunda amacın kalmadı, bi de arsız gibi millete çelme takmaya çalışıyorsun. kendin gibi iğrenç varlıkları da alıp siktir git şimdi. ananın amına kadar yolun var.

  • 27. recep tayyip erdoğan

    paralel evrenden yazıyorum. bu taraf şu an yaşadığınız evrendeki türkiye'den daha iyi değil haberiniz olsun.

    eğer 4 sene önce fetullah gülen'in kendisinden istediği milletvekili sayısını kabul etseydi, zamanında atamalarını bizzat kendisinin imzaladığı ve bugün darbeci diye içeri attırdığı,halkın üstüne tank sürdüren ve bomba yağdıran generaller görevlerinin başında hiçbir tehdit hissetmeden hayatlarına devam edeceklerdi.

    zaman gazetesi,samanyolu tv,ekrem dumanlı ve hidayet karaca kendisini yalamaya devam edeceklerdi. kendisi de bundan mutluluk duymaya devam edecekti. hakan şükür trt'den 750 milyar maaş almaya devam edecekti. hem de milletvekili olarakta devletin bütün imkanlarını lehine, son zerresine kadar kullanmaya devam edecekti.

    paralel kelimesinin ne demek olduğunu 35 milyon kişi hiç bilmeyecekti. beraber yürüdük biz bu yollarda şarkısını aynı 35 milyon kişi severek dinlemeye devam edecekti.

    fetullah gülen'e feto,fetoş,fetullah gibi kelimelerle hitap edenlerin hapislerde sürüm sürüm sürünmesine dair bir kanun tasarısı önüne gelseydi zevkle imzalayacaktı.

    şu an televizyonlarda izlerken tüylerimizi diken diken eden ve "darbe girişiminden" dolayı içeri atılan, atatürkçü ali türkşen gibi komutanlarımızın hapislerde çürüdüğünü , büyük haksızlığa uğradıklarını dile getirenler de "darbecileri desteklemekten" dolayı sorgusuz sualsiz müebbet alacaklardı,alacaktık.

    ahmet davutoğlu başbakan olarak kalacaktı.

    tapeler asla ortaya çıkmamış olacağı için halkın milyarlarca dolarını çerez parası gibi fetullah'la bölüşmeye devam edeceklerdi. bununla ilgili en ufak bir araştırma yapan en ufak bir soru soran adamı-gazeteciyi doğunun en uzak noktasındaki bir dağa gömdürüp türkiye'de daha önce hiç yaşamamış gibi bütün geçmişini devlet veritabanından sildirecekti.

    "ne istediler de vermedik" gibi bir cümle tarihe kazınmayacaktı. çünkü istedikleri herşeyi almaya devam edeceklerdi.

    reza zerrab'ı, ebru gündeş'e ayı(gezegen) almaya çalışan "masum" bir işadamı olarak tanıyacaktık.

    peki ne oldu? 10 yıllık ittifaklarının bozulması sonucu iç savaştan daha beter bir hale geldi ülkemiz. iç savaş olunca halk dağılır, ordu toparlamaya çalışır mevzuyu değil mi? biz de ise halk yerinde duruyor ve ülkenin sigortası olan ordu, hani o hep bahsettikleri "m.ö 209 yılına, mete han'a kadar uzanıyor" hikayesindeki orduyu bugünlerde baştan aşağı dizayn ediyorlar ve o dizaynın sonunda mesela binali yıldırım gibi bir adam orduya vereceği bir emirle istediği şehri dümdüz ettirebilecek bir güce,kudrete sahip oluyor.

    peki akp böyle bir gücü ilk olarak nerede kullanacak tahmin edebiliyor musunuz? ben size bir ipucu vereyim: içindeki en büyük ukte, gençliğin kendisine geri adım attırdığı tek yer neresidir?

  • 28. ekşi sözlük edebiyat kültür whatsapp grubu

    imlayı doğru kullanmayı öğrendiğiniz gün destek çıkacağım edebiyat grubu. direkt kelimesini doğru yazamayıp edebiyat sanat grubu açmak da biraz ilginç. aslında iyi fikir, sanat konuşmak yerine kelimelerin doğru yazılışları üzerinde çalışabilirsiniz.

  • 29. bursalı kızların çok güzel olması

  • 30. gülen'i televizyonda görünce pompalıyla ateş etmek

  • 31. tinder

    4 sene önce filan, indirdik bu mereti başladık sağa sola kaydırmaya.

    önce, zaman ayırıp kızları inceliyorum filan. gel zaman git zaman fazla eşleşme olmayınca artık incelemenin gerek olmadığına karar verdim. ne gelse basıyorum. arada resimsizler, hatta erkekler çıkmış onlara bile kalp basmışım açık mert korkusuz.

    baktım boşu boşuna kendimi yoruyorum. lan dedim, çalışmıyor bu program. iyi yapamamışlar. sildim attım programı. küfrettim.

    gel zaman, git zaman, arada duyuyorum. millet tanışmış, bilmem napmış. gaza geliyorum. dur dedim bişiy deneyeyim.

    bu aşkı memnu'daki bülent yok mu? küçük çocuk. vucut yapmış filan. zaten küçükken bıçak sırtında filan oynadığından beri severim keratayı. bu elemanın fotoları kullanarak antonio diye bir hesap açtım. kendimi ispanyol diye tanıtıcam. infoya yazdım bişiyler. bu arada belirteyim fake gps ile ülke ülke geziyorum. türkiye'de değilim yani. yoksa tanırlar elemanı.

    aga bak, elemanın boşu yok. herkes deli gibi eşleşiyor. ne kızlar var. ulan manyak oldum. kızlarla konuşuyorum filan. kimisine whatsapp verdim. çünkü kızlar istiyor whatsapp filan. yine belirteyim türkiye'de yaşamadığım için +90 lı whatsappım da yok. uyanmıyorlar davaya yani. aga bir hafta kadar oyaladım kendimi. bir süre sonra olaya kaptırdım. sanki resimdeki benmişim gibi karıları ben etkiliyormuşum gibi bir havaya sokunca aklımda o soru şimşekledi.

    dedim madem hatunlar vücutlu erkek seviyor, vücudu yaparız, o kolay. 2 dambıl kaldırcaz sonuçta. ama ya kızlar bu çocuğu ispanyol diye sevdiyse diye kuşkum arttı. hesabı komple iptal edip, alper adında bir türk hesabı açtım. bu sefer fotoları değiştirdim. başka kızların ilgisini çekecek bir vucut yapmış elemanın fotoları kullandım.

    arada belirteyim, türk dizileri meşhur olduğu için bir kaç yabancı hatun bülent'i tanıdı. sen gerçek değilsin filan dediler. yakalandım da yani. diyorlar ki catfishing yapıyorsun. googleladım hemen. lan hakkaten yaptığım şu olayın literatürde adı varmış ya le.

    her neyse alper olarak yürüyorum kızlara. aga alper'de ne atsa vuruyor. kızlar çatır çatır eşleşiyor bende. yine bir süre takıldım. kızlar whatsapplar. hepsi sanal tabi. bir tanesiyle sesli konuştum. kız aradı beni. nasılda bebek bişiy. buluşalım diyor. türlü bahaneler.

    evet lan bak hatırladım. kızlara uydurcak bahanem kalmadı. söz vermişim kahve içelim diye. kız bida yazıyor. noldu kahve işi diyor. vay babamın çanagı? vay arkadaş.

    bir hafta yine oyalandım. sonra acı gerçekle yüzleştim. yazının başında demiştim ya, benle eşleşen yok diye.

    aga dedim bak herifler çatır çatır eşleşiyor. sorun tinder'da değilmiş. sendeymiş aliminyum, dedim. bir hafta depresyonda geçirdim.

    tabi durum değerlendirmesi yapıyorsun içinde bol bol. hemen spora başladım. hoca tuttum. lan dedim alın kızlar size vucut yapıcam. 2 dambıl indirip kaldırıcam. hemen sikspek.

    aga, yıllarca aşağıladığım o vücutlu adamlar gözümde nasıl büyüdü 2 hafta spor sonrası anlatamam. oğlum ne kadar zormuş o. ben diyordum. peheyy lan zekası yok bunların, ben zekiyim. ağırlık indirmek kaldırmak önemli değil diyordum.

    aga hayvan gibi disiplin isteyen bişiy. zor. sakatlanmaman lazım. proteini takip etcen. diyeti ıvırı zıvırı. ama inat ettim. yapacam abi vucut. kaçarı yok. yıllarca arkalarından konuştuğum büyük vucutlu abilerin, meğer kalpleri de çok büyükmüş. ne yüce insanlarmış.

    neyse biraz çatıyı topladık. tipi düzelttik. yeni imaj yaptık o sıra. çünkü iş sadece vucutta da değil. saç baş yeniledik. tinder'a kendim olarak geri döndüm. aaaaa hakkaten lan, imaj filan yapınca bizim eşleşmelerde oldu. baya akıyor kızlar bana doğru. ilk deneme benim olmayan ama benimmiş gibi duran bir kaslı sikspek resmi de koymuştum. herşey gayet iyi gidiyor yani. dedim bu işi çözdük.

    yine belirteyim ben türkiye'de yaşamıyorum. buluşmalara filan gittim. çok kızla tanıştım. iyi oldu kötü oldu onlar ayrı zaman konusu ama aklıma bir şey daha geldi.

    lan nerdeyse 1000 eşleşmem var avrupada. çoğu ile konuşcak vaktim bile olmadı. ki sıkılıyorsun sürekli baştan muhabbet açmaya. bir de cillop kızlar ile tanışmışım gerçek halimle. eşleşmelerin bazısı da çöp, ama aklımı kurcalayan birşey var.

    türkiye.

    lan hiç türkiye'de denemedim ben bunu.

    açtım izmir, istanbul, ankara, antalya, marmaris. bu arada plus üyeliğe filan da geçtim. artık beğenme sınırım da kalmadı. sabah akşam sağa kaydır babam kaydır.

    abi canım sıkıldıkça ara ara denedim. 1 hafta sonunda, gelen eşleşmelerin hepsi yabancı kızlar. 2 tane türk çıktı. biri hiç konuşmadı. diğeri de foto koymamış. dağ resmi var amk. erkek bile belki de.

    hatta şöyle bir şey oldu türkiye'de. biliyorsunuz bizim kendi iç dinamiklerimiz var.

    tinder'ı yanlış anlayıp anasıyla babasıyla resim koyanlar filan çıktı. baya facebook gibi takılmış abla. lan olum bu öyle bişiy değil.

    içimde kalan bir ukte daha vardı. ama onu yapmaya üşendim.

    taş bir hatun profili açıp, bir süre takılıp, diğer erkeklerin stratejileri ne, neler söylüyorlar, ilk selam taktiği var mı? gibi yöntem avına çıkacaktım. üşendim. yapamadım. yapan varsa yeşillendirsin. taktik öğrenelim.

    sonuçlar:

    +program çalışıyor. ama tr'de çalışmıyor. ben beceremedim. yalnız yalan olmasın, çok yakın bir arkadaşımın bir garip başarısı var. ama istisnalar kaideyi bozmaz. o konuya girmeyelim.

    +sayesinde spora başladım. kendi iç benliğim ile savaştım. acayip keyif alıyorum spordan. elbette tinder tek başına spora başlamam konusunda beni ikna etmedi. ama faydası oldu. dedim aga madem kadınlar kaslı erkek seviyor. haklılar. bende bunu sunmalıyım diye düşündüm. ben meme, göt isterken, renkli göz isterken iyi, hatun kas isteyince kötü mü? hayır. isteyecek tabi. yapacam bende ama seneye ama 4 seneye. hadi bakalım.

    +kaslı vücutlu erkekler ile barıştım. onları aşağılamıyorum artık. hatta onlar beni aşağılasın amk.

    +aşkı arıyorsanız, her yerden çıkabilir. tinder'dan tanışıp aşık olan arkadaşım var.

    +aga ilk kodlayan ne parayı gömmüştür be. ulan türevi bir sürü app var. ama adamlar bu et pazarı olayını çok başka boyuta taşımışlar. (bkz: hesaplayan adamlar)

  • 32. gareth bale'in sevgilisine tagomago adasını alması

    şimdi burada okuyucuyu iki gruba ayırmak gerekiyor. önce sevgiliyi görmek isteyenler ve önce adayı görmek isteyenler. neyse ki haber linki iki grubu da tatmin ediyor.

  • 33. kpss 2010 gk-gy sınavlarının iptali

    biliyorum çok uzun oldu; ama olayları ayrıntısıyla anlatmaya çalıştım. lütfen bir şans verin ve okuyun.

    öncelikle;

    (bkz: normal vatandaşlarımız müsterih olsunlar)

    böyle bir ortamda kurunun yanında yaş da yanarken, bu örgütün bu kadar güç kazanmasına sebep olan ve örgütün zamanında yaptığı haksızlıklara göz yuman; hatta üstünü örtmeye çalışan asıl sorumlular yerine masum vatandaşlar zarar görürken nasıl müsterih olabiliriz?

    2010 kpss'nin mağdurlarından biriyim; ama görüyorum ki mağduriyetim devam ediyormuş. bu seferde katmerli mağduriyet yaşamam gerekiyormuş. ne için? bazı kesimler zamanında haksızlıklara göz yumdukları için. cemaatin devlet içinde kadrolaşması için her türlü adaletsizliği reva gördükleri için.

    o dönemde yaşadıklarımı biraz anlatmak istiyorum. özet geçemeyeceğim, biraz uzun olacak. şimdiden özür dilerim.

    sene 2010 dershanede çok zor şartlarda öğretmenlik yapıyorum. işimi bırakıp dershaneye gidip sınava hazırlanmak gibi bir şansım yok. çünkü ailemin maddi durumu iyi değil. çalışıp kendi başımın çaresine bakmak zorundayım. ancak dershane o kadar yoğun ki pestilim çıkıyor; akşam eve gelip sınava çalışsam olmayacak. kendimce şöyle bir plan yapıyorum. nisan'da askere gideyim. askerde boş vaktim olur, orada çalışır, sınava girerim, olmazsa dönünce dershanedeki işime devam ederim.

    bu plana uygun olarak nisan celbinde askere gittim. acemilik dönemi çok ağır geçti. zaten dışarı çıkma şansımız da olmadı. bu dönemde sınava hiç çalışamadım. daha sonra ilk çarşı izninde gittim kpss cep kitapları aldım. bir de çıkmış sorulardan oluşan bir soru bankası. daha sonra yaklaşık iki ay boyunca işlerden ve nöbetlerden kalan zamanlarda, bulabildiğim her fırsatta sınava çalıştım. diğer askerler orada burada takılırken, voleybol oynarken, gazinoda maç izlerken, ben yatakhanede, avluda, derslikte, kısacası her ortam ve her şartta sınava hazırlanmaya çalıştım.

    nihayetinde sınav günü geldi, çattı. sınava girdim. sınavdan sonra da gayet güzel geçtiğini diüşündüm. ertesi gün sorular açıklandığında gk-gy'den 90 ve eğitim bilimlerinden 91 net yaptığımı gördüm. bu netlerle istediğim yere rahatlıkla atanırdım. bu netlere göre 83-85 puan civarı almam gerekiyordu. askeriyedeki ankesörlü telefondan annemi aradım. müjde verdim. kesin atanıyorum, dedim. sevinçten ağladı kadıncağız.

    sonra puanlar açıklandı. 77 kusur puan almışım. tabi gözlerime inanamadım. bir daha, bir daha baktım. nasıl olabilir böyle bir şey?

    yine annemle telefonda yaptığımız konuşmayı daha dün gibi hatırlıyorum. anne dedim, bir tuhaflık var. standart sapma çok düşmüş; demek ki insanlar çok yüksek netler yapmışlar; ama sınav da oldukça zordu. bir tuhaflık var, dedim. anlam veremiyorum.

    kısa bir süre sonra tuhaflığın sebebi ortaya çıktı. sınavda kopya çekilmişti.

    o dönemde sınavın namusunu ve vatandaşların emeğini korumakla mükellef olan sorumlular ösym başkanı ünal yarımağan, eski milli eğitim bakanı hüseyin çelik (4.11'den itibaren izleyin) ve hatta başbakan recep tayyip erdoğan ayrıca (bkz. tatmin oldum)bu kopya skandalını ört bas etmekle meşguldüler.

    ayrıca şunları da hatırlayalım: bu olaylar ortaya çıktıktan bir süre sonra ösym sonuç açıklama sistemi değiştirilmişti. ayrıca 2011 ygs şifre skandalı ve 2012 kpss soru sızdırma skandallarından sonra da soruların yayınlanmaması uygulamasına gidilmişti. bu ört bas etmek değilse nedir?

    o dönemde konuyu gündemde tutmaya çalışan çok az kişi vardı. bunların başında türk eğitim sen genel başkanı ismail koncuk geliyordu. cemaat bu süreçte türk eğitim sen'i de çeşitli kumpaslarla ve kendi polisi ve yargısıyla yıldırmaya ve kamuoyu nezdinde itibarsızlaştırmaya çalıştı.

    bkz.

    bu süreçte ben memleketime dönmüş, yeniden dershanedeki işime başlamıştım. artık bu yaşananlar yüzünden atanmaktan ümidi kesmiş, devletime olan güvenimi kaybetmiştim.

    çünkü her şey ayan beyan ortadaydı ve hiçbir şey yapılmıyordu:

    1

    2

    3

    4

    5

    (biraz araştırılacak olursa daha da fazla bilgiye rahatlıkla ulaşılabilir; ama şu an hiç kimse o dönemdeki sınav belgelerine; yani soru kitapçıkları ve optiklere ulaşamaz; çünkü savcılık ve polis tarafından söz konusu deliller imha edildi.)

    1

    2

    derken kopya çekildiği iddiaları o kadar ayyuka çıktı ki yetkililer hırsızları yakalamak ve puanları yeniden hesaplamak gerekirken, göstermelik bir şekilde eğitim bilimleri sınavını iptal ettiler. bu tabi hiçbir şey ifade etmiyordu. hırsızlara, kopyacılara hiçbir zararı dokunmadığı gibi sınava yeniden hazırlanmak durumunda kalan vatandaşı mağdur ediyordu.

    ayrıca atamalara bir gün kala sınav geçersiz sayıldığı için atamalara da başvuramıyorduk. bu nedenle 2009 yılında sınava girenlere haksız bir avantaj doğmuş ve arkadaşlar daha düşük puanlarla rahatlıkla atanmış oluyorlardı. ben 90 netle atanamazken, 80 net yapmış bir başka arkadaşımız oluşan bu durumdan ötürü kolaylıkla istediği yere atanmış oldu. ardından bir de bu tarihlerde doğu hizmeti affedildi. anlayacağınız iki üç kere art arda mağdur edildik.

    sonrasında eğitim bilimleri sınavı tekrar edilecek ve herkes önceki yerlerinde sınava girecek denildi. tabi ben memleketimdeyim, askerliği yaklaşık 1000 km ötede, başka bir ilde yapmışım. sınav yerim orası. bir yandan çalıştığım için oraya gitme şansım yok. benim için her şey bitti, demiştim o an. sonra yeni sınav için başvurunun son gününde karar değiştirmişler, farklı bir yer isteyebilecekmişiz. bunu bana saat 3 -4 civarı annem arayıp haber verdi; yoksa ben başvuru yapmayacaktım zaten gidemeyeceğim için. sonra o 1-2 saat içinde başvurumu yaptım. kalan sürede de sınava tekrar hazırlanmaya başladım. (gerçekten şans eseri yaşıyoruz bu ülkede. bütün hayatımız, geleceğimiz böyle tesadüflere bağlı.)

    bu 1-2 aylık süreç benim için çok zorlu geçti. haftanın 6 günü her gün 8 ila 12 saat ders anlatıp akşam da bana kalan 4-5 saatlik sürede ders çalışıyordum. askerdeki kadar da verimli olmuyordu. çünkü askerde sadece bedenen yordun oluyordum; ama zihnen hiç yorulmadığım için çalışmak daha verimli oluyordu. bu süreçte hem bedenen hem de zihnen çok yorulduğum için ders çalışmak tam bir ıstıraba dönüşmüştü benim için.

    bin bir güçlükle sınava yeniden hazırlandım ve girdim. sınav sonuçları açıklandı. aynı neti yapmıştım. zaten bu koşullarda yükselmesi pek mümkün değildi de düşmediğine sevindim.

    ancak puanımda az da olsa bir artış oldu. kopyacılardan sınava girmeyenler, hazırlanamayanlar, tekrardan giremeyenler falan standart sapmayı yükseltti sanırım. 79 kusur oldu puanım. tabi yine de olması gerekenin çok altında. bu puanla ilk atamada atanamadım doğal olarak. sonra haziranda tekrar yapılan atamada her şeyden ümidi kesmiş olarak başka bir ülkeye taşınma planları yaparken adeta son dakika golüyle atandım.

    sonra devlet okulunda öğretmen olarak göreve başladım. asaletim tasdik oldu, memur oldum. 5 yıldır da bu görevimi en iyi şekilde yerine getirmek, maaşımı son kuruşuna kadar hak etmek için canla başla çalışıyorum. bu 5 yıllık süreçte önüme başka fırsatlar çıktı; ancak kazanılmış hakkıma güvenerek ve kendi özel durumumdan ötürü bunları değerlendirmedim. (2 yıl önce öyp'yi kazanmıştım; ancak özel durumlarımdan ötürü son anda vazgeçmek zorunda kaldım.)

    şimdi bana diyorlar ki kendi alnımın teriyle, onca olumsuzluğa rağmen yılmayıp gece gündüz çalışarak kazandığım, anamın ak sütü gibi helal olan işim elimden alınacakmış.

    bütün kurulu düzenim, bugüne kadarki çabam, kısacası bütün hayatım elimden alınacakmış. (iki gündür böyle bir şey olursa karımın yüzüne bakıp da bu durumu nasıl açıklayacağım diye düşünüyorum. evliliğim bitecek, hayatım bitecek muhtemelen. bunun vebalini kim, nasıl ödeyecek?)

    neden? benim bunda suçum, günahım ne?

    cemaat elemanı olmamak mı, soruları çalmak için uğraşmak yerine oturup ders çalışmak mı, devletime güvenmek mi, devletin masum vatandaşlarını asla mağdur etmeyeceğine güvenmek mi, adalete inanmak mı?

    söyleyin nedir benim suçum? neden ben ve benim gibiler mağdur ediliyoruz?

    not:

    2010 kpss kopya skandalı diğer skandallardan daha öne çıktığı için şu an konuşuluyor belki; ama sadece bu skandalın soruşturulması ile adalet temin edilebilecek mi?

    polislik sınavlarında cemaatin soruları çaldığı yıllardır bilinen bir gerçek. ayrıca askerlik sınavlarında da sorunların çalındığı artık ortaya çıkmış durumda.

    14 yıl boyunca soruları çalmışlar

    bunları da geçelim.

    2012 yılında yapılan kpss sınavında da sorunların çalındığı ortaya çıkmıştı. o dönemde ve sonrasında da bu konuyla ilgili hemen hemen hiçbir çalışma yapılmadı.

    1

    2

    ayrıca yine 2011 yılında da ygs sorularının şifreli olduğu ortaya çıkmıştı.

    1

    2

    bütün bunlar ortadayken yine göstermelik bir şekilde sadece 2010 kpss'nin iptali adaletin temini için yeterli olacak mı acaba?

  • 34. kavgada korkutma amaçlı doğu şivesi kullanmak

    böyle bir olay var. gündelik yaşamında gayet normal diksiyona sahip bir vatandaş eğer doğudan bir şehirdense kavga başlangıcında "sean kimsan oğğluam" moduna geçiyor. belki o anın siniri ile öz kültürü bilinçaltından fırlıyor olabilir. genelde bu şiveye geçenlerin karşı tarafı yıldırma amacı güttüğünü düşünüyorum.

    ek olarak: dilin alt geriye bükülmesiyle bu şive kombine edilerek oluşturulmaya çalışılan etki arttırılır.

  • 35. kpss 2010 ile atanan tüm memurların şutlanması

    binali yıldırım böyle dedi, ama devamında da,

    "şahsi düşüncem mahkeme kararını yok sayacak bir kanun düzenlemesi yaparak, o yıl sınava girmiş memurların sınavlarını ve memuriyetteki durumlarını inceleyerek, suçlu kişileri belirleyip, memuriyetten atmaktır" dedi.

    yani 86.000 kişiyi memuriyetten şutlanma gibi bir şey yapmayacaklarını açıkça belirtti.

  • 36. osmangazi köprüsünün 60 milyon lira zarar etmesi

    benzer bazı köprülerin maliyetine bakarsak ,

    port mann bridge, 2000 metre uzunluğunda 65 metre genişliğinde 160 metre uzunluğunda, maliyet 820 milyon dolar

    aizhai bridge 24 metre genişliğinde 1500 metre uzunluğunda, maliyet 610 milyon dolar

    russky bridge, 3100 metre uzunluğunda, 29 metre genişliğinde, 320 metre yüksekliğinde, maliyet 1.1 milyar dolar

    san francisco–oakland bay bridge , 95 metre genişliğinde 160 metre yüksekliğinde , 3100 metre uzunluğunda, maliyet 6.4 milyar dolar

    ama bizim osman gazi 2600 metre uzunluğunda, 35 metre genişliğinde 230 metre yüksekliğinde, burada 6.5, wikide 9 milyar dolar maliyeti olduğu iddia ediliyor. rüşvet, halkı dolandırma maliyetleri içinde

    öyle böyle değil kazığın harbi budaklısı girmiştir bu millete. hayırlı olsun

    ek bilgi. 1. köprü maliyeti, 1973 yılında 21 milyon dolar. dolar enflasyonuna göre hesaplarsan, 2016 yılında 118 milyon dolara tekabül etmekte. yani hala 6 milyar dolar olduğunu iddia eden ak trollere kolay gelsin

  • 37. ucurulsam da dokunacagim

    başlık altında tacizle ilgili yazan yazarlara mesaj atarak "o mesajları ben değil arkadaşım yazdı, hakkımda yazdıklarınızı siler misiniz?" diye tatlış sorular sorduğunu öğrendiğim tacizci.

    insanları -afedersiniz- aptal yerine koymaya çalışan kurnaz.

    arkadaşın ne zamandır sözlük hesabına giriyor? taciz ettiği pek çok kadın yazardan mesaj aldım, farklı zamanlarda farklı farklı kadınlara yazmış aynı zırvaları. ifşa etmemek amacıyla paylaşmıyorum, paylaşmayacağım da. onlar isterlerse kendileri paylaşırlar elbet. ama insanları aptal yerine koymaya kalkma, kimin yazdığını hepimiz biliyoruz. ses çıkarmadıkça daha çok yüz bulmuş ve daha çok kişiyi taciz etmiş bir tacizci. söylediklerim asılsız değildir.

    emin oldum ki bu şahsın ilk tacizi değil, önüne geleni taciz eden birinden bahsediyoruz.

    arkadaşım dediği kişi alter egosuysa bilemem. ama insanlara masal anlatma derim.

    ve daha önce de dediğim gibi: uçurulabilirsin belki ama asla dokunamazsın.

  • 38. instagram

    pokemon go sicti abiciler, simdide instagram bitecekci olmuslar. soyle gelin, biraz anlatalim;

    facebook yaklasik 3-4 yildir snapchati taklit etmeye zaten calisiyordu. yok slingshot yok bilmemne tarzi appler ile denedi. olmadi, gitti 3-5 milyar dolar teklif etti, alamadi, bi sure sonra pesini birakti.

    simdi instagrama bakalim. liselier bilmez, bundan yaklasik 2 yil oncesine kadar video diye bir sey yoktu instagramda. snapchatte de, inanmayacaksiniz ama fotograf gondermek disinda baska bir sik yoktu. bi cogunuz anladigim kadariyla hypetan sonra kullanmaya basliyor bu appleri (heleki snapchat, lan bu yazdan once snapchat mi biliyodun da simdi endiseleniyorsun aq?). bu snapchat manyak mi haberler eklemeye calisiyor stories kismina? adam istiyorki her bilgiyi ordan al, daha da bagimli ol. mesajini da ordan at, haberi de ordan izle, memintolari da ordan paylas.

    video neden geldi biliyor musunuz instagram'a? suruyle ergeni basimiza musallat eden vine yuzunden. o zaman instagramin boku cikacak diye konusanlar vardi aynen su an oldugu gibi. noldu peki, vine inanilmaz derece fazla unlusunu yitirdi, hem turkiye'de hem dunyada. bazilari instagrama kacti, bazilari snapchate. ama kimse su an vay efendim nasil olurda instagramda video olur demiyor? tatil poposunu, tekne turunu, yaz konserlerine eslik eden videolarini filtrelemeden paylasiyor. unutmadan, tasagini gectigimiz hashtagler de twitter'dan arak. hatta dunyadaki tum applerin twitterdan arakladigi bir ozellik soyliyeyim mi size? hani su ekrani assaga kaydirdigimizda feed refresh oluyor ya, bildin mi? ahanda o. cunku o twitterin bile ozelligi degildi ama twitterin satin aldigi alakasiz bir 3. parti twitter appinin ozelligiydi.

    bu surec icersinde, snapchat chat ozellikleri getirdi, stories'i getirdi, hatta daha gecen ay isi gucu birakip profil bile getirdiler. (lan hani snapchatin olayi fotograflarin, mesajlarin silinmesiydi? core producti sikti atti herifler) instagram mesajlasmayi getirdi (herifler bikti comment alti taglemelerden), uzerine newsfeedinizin algortimasini da aynen facebook ve twitterinda yaptigi gibi en yakindan zamandan gecmise dogru olmasini da cikardi (bence facebookta tamam ama diger ikisinde rezalet), peki butun bu kaostan kim faydalandi?

    vine dususte, twitter dususte, facebook live yuzunden periscope dususte, (ki kendisi meerkati cok pis sikip atmistir). bakintwitter'a ait olan 2 urun ve kendisi boku yemis durumda. facebook, instagram, messanger, whatsapp, masallah rekor uzerine rekor kiriyor, bu da zaten facebook hisselerine her ceyrekte yansiyor.

    arkadaslar degisim, calma cirpma bu sosyal medyanin ruhudur, canidir, cigeridir. birbirleriyle rekabet budur zaten - "senin yaptigini senden daha iyi yapicam" olayi, yoksa hala myspace'de en iyi 5 dostumuzu secmeye calisiyor olacaktik. 9gag tum gun redditten ayikladigi icerikle milyon dolar goturuyor kimsenin umrunda degil. bir kere de daha creditverdigini gormedim bu lavuklarin.

    sirf rakip kendi ozelligini caldi diye bir app ya da sosyal platform kolay kolay bitmez. boktansa biter, zamana adapte olamadiysa biter. youtube gaminge kaciniz girip bakiyor? kimse dimi? ee hani twitch boku yediydi?

  • 39. ekşi itiraf

    10 yaşında otizmli bir çocuğun teyzesiyim. kendisi konuşamamakla birlikte oldukça hiperaktiftir.
    doğduğu günden bu yana, toplumda yaşadıkları, karşılaştığı insanlar yüzünden ablam yeğenimle birlikte eve hapsolmuş durumda.
    dışarı çıktığında eğitimsiz, cahil insanların bakışları, çocuklarını sanki yırtıcı bir hayvanmış gibi yeğenimden korumaya çalışmaları ister istemez yaralıyor kadını. o da çareyi, ne kadar yanlış olsa da mümkün olduğunca evden çıkmamakla buldu.

    dün benim de zorlamamla yeğenimi alıp içerisinde çocuk parkı, halı sahası bulunan bir cafe'ye götürdük. amacım, yeğenim oynarken ablamın nefes alması, modunun değişmesiydi.

    çocuk parkını ve halı sahayı gören bir masaya oturduk. gözümüz yeğenimin üzerindeyken, bir yandan da muhabbet ediyorduk.
    bir ara bir kadının yeğenimle konuştuğunu gördük. sevdiğini ve diyalog kurmaya çalıştığını düşünürken, yeğenimin ağladığını farkettik. ne olduğunu anlayana kadar, kadın çocuğu kolundan tutmuş, halı sahanın dışına çıkarmak için sürüklüyordu. bu sırada bizimki hıçkırarak ağlamaya başlamıştı.

    kadının yanına gittiğimizde; kadın çocuklarının yeğenimden rahatsız olduğunu, ona dışarı çıkması gerektiğini söylediğini ama dinlemediğini, bu yüzden de kolundan çekip çıkarmaya çalıştığını söyledi.

    kendisine çocuğun, gördüğü ve tahmin edebileceği üzere engelli olduğunu, tek amacının çocuklarla birlikte oynamak olduğunu söylediğimde, "ama benim çocuklarım onun koşmasından korktu ve oynamak istemediler, kaldı ki oynamak zorunda değiller" dedi.
    "tabi ki oynamak zorunda değiller, anlamak zorunda da değiller ama siz anlatmalısınız, korkulacak bir şey olmadığını onun sizin çocuklarınızdan bir farkı olmadığını öğretmelisiniz." dediğimde "böyle bir zorunluluğum yok, çoğunluk rahatsız oluyorsa çıkmak zorunda" diye cevap verdi.

    kadın dışardan bakıldığında oldukça çağdaş ve bilgili görünürken karşılaştığımız zihniyet bizi darmadağın etti.

    şimdi o kadının yetiştirdiği çocuklar büyüyecek, engelli alanlarına park edecek, down sendromlu gördüğü zaman mongol diye dalga geçecek, engelli rampalarının önüne engel koyacak, çocukları otizmli çocuklar ile aynı okulda okumasın diye imza toplayacaklar.

    insanoğlu yer yüzüne gelmiş en büyük felaketmiş. kim olduğunun, nasıl yaşadığının bir önemi yok. acımasızlık, saygısızlık ve kötü kalplilik her tarafımızı sarmış. ve kendimizden sonrakilere de aşılıyormuşuz.
    10 yaşında, yalan söyleyemeyen, gözlerinin içi gülen, etrafındaki karanlıktan haberi olmadan büyüyen bir çocuğu ağlatmakta, yaralamakta beis göremeyecek kadar hem de.

  • 40. çölemerik

  • 41. bedelli askerlik

    30 senelik ömrümde yaptığım en iyi şey.
    15 temmuz bir kez daha gösterdi ki zorunlu askerlik cinayettir.

  • 42. hulusi akar

    necdet özel'den daha kötü ne olabilir ki diyorduk meğerse hulusi akar varmış.

  • 43. 14 ağustos 2016 2. darbe girişimi

    evleneceğim gün. darbe yapanın ağzına sıçarım net.

  • 44. beşiktaş

    "kehanetimi de açıklayacak olursam ligi ne yapar ne eder şampiyon bitirir, fener ikinci olur beşiktaş'ta üçüncü bitirir."

    kehanete koş..

    rakip taraftarlar tarafından ligi hem şampiyon hem de üçüncü bitireceği iddaa edilen takımım..

    galatasaray'ı, trabzonspor'u deplasmanda güle oynaya yenmişizmişş..
    kar yağdı diye 1 ay maç yapamadı lan takım türkiye'de eşi benzeri var mı bunun?.
    diyar diyar gezerek göçebe bi halde kazandı maçlarını bu çocuklar..
    son yılların en hak ederek kazanılmış şampiyonluğuna bok atmaya çalışacaklar utanmasalar!!

    olm tineri biz çekiyoruz anladık, kafasını siz mi yaşıyorsunuz onu söyleyin ?.

  • 45. adil kullanım kotası

    sıfırlanma tarihinin herkes için ayın 1'i olması altyapı eksikliği bahanesinin bir yalan olduğunun en büyük kanıtıdır.

    bir altyapı yetersizse kullanım için hedef maksimumların en küçüğünü yakalamaktır. yani aylık toplam kullanım 30 birim ise bunun her gün için 1 civarında olması işinize gelir. bu 30 birimlik aylık kullanım 3 gün boyunca üç, 5 gün boyunca 0.2 gibi bir dağılımla elde edilmişse 3 olan günlerde altyapı yetersiz kalacaktır.

    dolayısıyla değişik sistemler deneyip her biri için maksimumlara (ayın en çok tüketim yapılan günü kulllanım miktarına) baktığınızda en küçük olan sistem yetersiz altyapı için en uygun olandır. maksimumun küçük olması yukarıdaki örnekten anlaşılabileceği gibi her gün aynı ortalama kullanım ile mümkündür. (örnekte matematiksel olarak en az 1 olabilir. ne kadar yakın, o kadar iyi ) ancak mevcut sistem bunun tam tersine yol açıyor.

    herkesin farklı bir fatura kesim tarihi olsa adk'nın sıfırlanması ayın 30 gününe dağılacağından çok daha dengeli bir yüklenme olur. neredeyse her gün aylık toplam/30 şeklinde bir kullanım ortaya çıkar ve bu maksimumu minimize eder. ama şu anki sistemde ay başında herkes en yüksek hıza sahipken, ay sonunda yine neredeyse herkes 5'te biri hıza düştüğü için, yani ayın 1'inde kimsede adk diye bir şey olmadığı için maksimumların maksimumu ortaya çıkıyor ve altyapı zorlanabileceği en yüksek seviyede zorlanıyor.

    kısaca adk'ya neden olan şey altyapı filan değil.

  • 46. hristiyanlığın avantajları

    herhangi bir avantaj sağlamaz. belki domuz etinin serbest olması halkın ucuz protein kaynağına kolayca erişmesi sağlardı o kadar. onun dışında kılık kıyafetten ibadete karışmaya kadar hiç bir konu aslında doğrudan dinle alakalı değildir. basit bir örnek verirsek kolombiya veya benzeri diğer latin amerika ülkeleri katolik inanca sahiptir, fransa, belçika gibi birçok avrupa ülkesi de katolik inanç hakimdir. latin amerika ülkelerinde başınıza gelebileceklerin avrupada gerçekleşmesi çok daha uzak bir ihtimaldir. afrika örneğini ele alalım. aynı ülke içerisinde yaşayan hristiyan toplum ile müslüman toplum arasında ciddi farklar yoktur. birbirlerini tavuk keser gibi kolay kesmektedirler.
    mesele dinler üstü bir mesele. yani bugün dünya üzerinde islam dinine sahip olan toplumlar hristiyan ve hristiyan toplumlar da müslüman olsalardı sahip oldukları yaşam tarzlarında kayda değer bir farklılık olmazdı diye düşünüyorum. olay dinin etkisinden daha derinlerde. dinin de bir seviyeye kadar tesir ettiği ancak dinin ötesinde bir kültürel yapı toplumların yaşam biçimlerini belirliyor. çünkü toplumlar dini yorumlarken sahip oldukları kültüre göre hareket ediyor. bu nedenle paris'li, brükselli, madrid'li bir katolik ile sao paolo'lu, lima'lı, meksiko'lu katolik yaşam biçimi olarak birbirlerinden siyah ile beyaz kadar farklı.

  • 47. ryan donk

    galatasaray'ın kasımpaşa'dan iyi bir maliyetle transfer ettiği, daha sonra gelen haberlere göre eren karşılığında kasımpaşa'ya vereceği ama 2 sezon boyunca maaş farkını yine galatasaray'ın ödeyeceği futbolcu. yani adam 6 ayda ilk olduğu yere döndü, karşılığında cimbomun kasadan bir sürü para çıktı, ölüm gibi birşey oldu ama kimse ölmedi.

  • 48. ali türkşen

    siyasilerin 24 saatini ülkeye harcadığını, bunu yaparken de tamamen tesadüfen trilyoner olduklarını iddia eden aktroll tarafından eleştirilmeye çalışıldığına göre çok doğru yolda olan kahraman. halkını cia destekli şizofren bir cinci hocanın yönettiği silahlı manyakların önüne siper et.. kendin saklan.. bu herifleri her gün vatanı için ölmeye hazır bir sat komandosuyla bir tutmak cahillik değil, yobazlık değil, hainlik artık.
    kusura bakmayın da, siz o balık beyinlerinizle unutmuş olabilirsiniz ancak biz unutmadık. ülke 15 senede bu hale geldiyse tek sorumlusu yönetenlerdir. ezik ezik kutlama yapıyorsun her gece, oysa saddam gibi kaddafi gibi gelip alırlarsa sokağa döküp kendi kaçmaya çalışırken ölüme yollayacağı salakların tatbikatı yapılıyor, kafalar o moda sokuluyor şu an. mal..

  • 49. bilal erdoğan'ı italya'da tutuklayacaklar

    lan ne guzel itiraf ediyor bu erdogan her seyi ya. "benim oglumla ugrasmayi biraksin da italyan kendi mafyasi ile ugrassin" ne demek lan.

    benim anladigim "italya'nin kendi mafyasi bitti de mi turk mafyasi ile ugrasiyosun" demek.

    ayrica senin oglunun ne isi var orda? gelsin vatanimizda gostersin ustun marifetlerini. bence oglun italya'yla ugrasmayi biraksin da turk kendi vatanindaki isleriyle ugrassin.

  • 50. caner erkin

    ya oğlum ne adamsın ya. sen kalk türkiye'den italya'ya git sonra şükran ovalı diye bi türk kızı ile sevgili ol. ulan bizim futbolcularda vizyon hakikaten sıfır. evet.