Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. ersun yanal'ın sakalı yasaklaması

    sporcu adamların işid militanı gibi gözükmesini istemediğindendir.

    doğru karar.

  • 2. 65 yaşında kutsal kitabı okuyunca dini terk etmek

    ahzab suresi 53. ayet: ey iman edenler, peygamberin evlerine, vaktine dikkat etmeksizin ve yemek için izin verilmedikçe girmeyin; ancak çağrıldığınızda girin, yemeği yediğinizde de hemen dağılın; sohbet etmek için de izinsiz girmeyin! çünkü o, peygambere eziyet veriyor, üstelik sizden utanıyor; ama allah, gerçeği söylemekten sıkılmaz. bir de hanımlarına, gerekli birşey soracağınızda bir perde arkasından sorun! öyle yapmanız, hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha çok temizdir. sizin, allah'ın peygamberini incitmeye hakkınız yoktur; arkasından(peygamber öldükten sonra) hanımlarını nikahlayamazsınız da. çünkü, bunlar, allah katında çok büyük bir günahtır.

    şimdi biri bana bu ayetin günümüzde yaşayan insanlara ne gibi bir mesaj ilettiğini açıklayabilir mi?

  • 3. yaşar nuri öztürk

    tanrıdan el almış dört dörtlük müslümanlar tarafından hükmü verilmiş adam. allah yardımcısı olsun

  • 4. saray'a 650 milyon tl'ye opera ve kütüphane yapımı

    devlet zenginleştikçe, binaları büyüdükçe halk fakirleşir. bence harika oluyor, yiyin beyler daha çok yiyin. sizi destekleyenler de ölsün açlıktan. sizi desteklemeyecek kadar zekası olanlar aç kalmamanın yolunu bir şekilde bulur ne de olsa.

  • 5. 9x4/2x2+3-6/3

    37'yi bulacak aynştaynların arandığı soru.

    ekleme: inanılır gibi değil. ben soruyu soran yazar milleti trollüyor, ilk 37 yazana "aha bu da aynştayn sazan!" diyecek diye düşünüp yazmıştım. yalnız ahalinin durumu içler acısı. bir ara hep beraber toplanıp matematik çalışalım arkadaşlar. ya da yönetim ekşifest programına 1 saatlik "dört işlem" bölümü falan eklesin bence.

  • 6. game of thrones

    --- spoiler ---
    (yazı, faceless men ve arya'nın onlarla olan ilişkilerinden bahsedeceği için hem kitap ve hem de dizi spoilerları içermekte)

    sanırım üzerinde en çok kafa yorduğum ve onlarca kez fikir değiştirdiğim karakterlerden birisi arya stark'tır. hatta bunu yapan sadece ben de değilim. george r. r. martin de, kitap için yazdığı ilk taslakta arya ile jon arasında duygusal bir ilişki planlamış, sonra bundan vazgeçmiş. 3. kitaptan sonra, hikayede 5 yıllık bir ara planlandığında da, arya'nın faceless men eğitimini 5 yıl aldıktan sonra 4. kitapta karşımıza çıkarmak istemiş ama 5 yıllık arayı da sonra çöpe atmış. bütün bu bölümler tekrar baştan yazılmış. faceless men ile geçirdiği zamanın kısalması arya'nın karakter gelişimine darbe vurmuş.

    dizide de, arya'nın faceless men hikayesi bir süredir aynı noktada takılıp kalmış gibiydi. bu karakterin, ana hikayeye nasıl bağlanacağı sanırım dizi yapımcılarının da kafasını kurcalayan bir soruydu. grrm, bunu nasıl planlıyor tam bilmiyorum ama dizi yapımcıları artık arya'yı westeros'a döndürmek istiyorlardı. çünkü, 10 küsür bölümdür arya'nın waif'ten dayak yiyişini göstermekten onlar da bıktı. dizinin bitimine 18 bölüm filan kaldı ve artık arya'nın bir şeyler yapması gerekiyordu. o yüzden, dizi arya'nın faceless men'i terkettiği bir yola doğru girme kararı aldı. ama gerçekten arya, bu son derece tehlikeli tarikatı terk mi edecek? yoksa işin içinde başka bir iş mi var?

    bu konulara girmeden önce, faceless men ile ilgili bildiklerimizi kısaca yazalım.

    bu tarikatın kurucuları, targaryenlerin de eski memleketi olan valyria'nın volkanlarının altındaki madenlerde çalışan köleler. bu madenlerin, volkanik lavanın her tarafından aktığı ve muhtemelen dünya üzerindeki en ağır çalışma şartlarına sahip yerler olduğu söyleniyor. ancak, madendeki çalışma şartlarına dayanamayan kölelerin intihar etmeleri, kölelerin efendileri tarafından yasaklanıyor. (büyük ihtimal ailelerini tehdit ederek yapıyorlar bunu). bir noktada, bu kölelerden birisi, ölmek isteyen arkadaşlarına "hediye" olarak ölüm vermeye başlıyor, yani bir nevi ötanazi hakkını kullandırıyor. bu işi başlatan kişi de ilk faceless menoluyor. tarikatın, daha sonra kendi efendilerine de bu ölüm hediye ettikleri söyleniyor ama bunu nasıl yaptıklarına dair bir bilgi yok. o yüzden, valyria'nın sonunu getiren felaketin sorumlularının faceless men olabileceği spekülasyonu da var. valyria'nın volkanik bir olay yüzünden lavlar tarafından tamamen yok edildiğini biliyoruz ama tam olarak ne yaşandığı yazılı tarihte detaylandırılmıyor. madenlerde çalışan kölelerin, bir şekilde tektonik bir felaketi tetiklediği olası senaryolardan birisi.

    sadece faceless men değil, aslında bütün braavos şehri valyrian imparatorluğundan kaçan köleler tarafından kurulmuş. hatta, bu şehir 100-200 yıl arası tamamen gizli kalmayı da başarmış. sonrasında, iron bank of braavos'un merkezinde olduğu ticarete dayali ekonomisiyle kalkınmış. coğrafi ve ekonomik yapısı olarak geçmişin venedik'ine benziyor aslında. iron bank of bravoos ile faceless men arasında organik bir bağ olup olmadığı da bu şehir üzerinde yapılan spekülasyonlardan birisi. iron bank'ın borçlarını ödemeyen müşterilerine ağır yaptırımlar uyguladığı biliniyor. böyle bir bankanın aynı zamanda bir suikastçi tarikatını kontrol etmesi tabi ki müşteriler açısından oldukça ikna edici olurdu. ama bununla ilgili somut bir kanıtımız yok, işlerini oldukça gizli yürüten bir banka ve bir tarikatın da bunu afişe etmesi mantıklı olmazdı zaten. ama aynı şehirde, aynı kişiler tarafından kurulmuş bu iki kurumun birlikte çalışıyor olması çok da şaşırtıcı olmaz. bu ilişkiyi bir seviye yukarı çıkarıp fm'in bir iron bank tarafından kontrol edildiğini söyleyenler ve hatta paraların üzerinde yüz olmasından yola çıkarak 'many faced god', yani çok yüzlü tanrının da 'para' olduğunu iddia edenler de var.

    son olarak, bir anti-valyria hareketi olarak doğmuş olan braavos şehrinin simge kurumlarından birisi olan faceless men'in, valyria kökenli ailelere ve burada doğmuş olan büyü ve ejderhalara düşman olduğu da süregelen spekülasyonlardan birisidir. hatta, aynı citadel maesterları gibi, dünya üzerinden büyüyü silmeyi amaçladıkları da söylenir. valyria'dan çıkan en meşhur aile olan targaryenlere hala bir düşmanlık beslerler mi, onların altını oymak için herhangi planları var mıdır pek bilinmez. faceless men'in "all men must die" söylemini kelime anlamıyla anlamak isteyenler, bu tarikatın bütün insanlığı öldürmek için white walkerlarla çalıştığını falan da iddia ederler. bütün bu teorilerden hangisinin kafanıza yattığına siz karar verin. bunların hepsinin doğru olmadığı kesin gibi ama bu tarikatı anlayışımıza derinlik kazandırmaları açısından oldukça yararlılar.

    teorileri bir yana koyarsak, aslında faceless men hakkında kesin olarak bildiklerimizin çok fazla olmadığının farkına varıyoruz. tarikatın ismen bildiğimiz sadece 3 üyesi var. patron gibi görünen kindly man, onun yardımcısı pozisyonundaki waif ve arya'yı işe alan jaqen h'ghar. dizide jaqen ve kindly man birleştirilmiş durumda. kitapta farkli gozukseler de bu ikisinin aynı kişi olma ihtimali var. sonuçta yüzü değişiyor bu elemanların, kimin kim olduğunu bilmiyoruz. bunun dışında, arya, tapınaga gelip giden baska üyeleri görüyor ama bunların hiç birisinin ismini öğrenmiyor.

    faceless men'in 3 özelliği çok meşhur: pahalı olmaları, ellerinden kurtulmanın imkansıza yakın olması ve yüzlerini değiştirebilmeleri.

    fm için pahalı kelimesi illa ki parasal bir kavram değil. hedefteki isme ve müşterinin varlık durumuna göre, fm'in fiyatı da değişiyor. mesela, robert, dany'i öldürmek istediğinde littlefinger'ın "onların bir tüccarı öldürmek için aldığı paranın yarısıyla lejyoner ordusu tutarız. bir prenses için ne isteyeceklerini tahmin edemiyorum" dediğini hatırlıyoruz. george r. r. martin, "faceless men'in kapıya astığı bir tarifesi yok" diyor ama bu elemanların fiyatlarını genel olarak müşterinin "varlığının çoğu" olarak özetlenebilir. zengin bir müşteri için bu parasal bir değer iken, fakir birisi için bir evlat ya da verilebilecek son şey olan 'can' olabilir. yani, beş parası olmayan ama kızına tecavüz eden birini öldürtmek isteyen fakir bir baba, oğlunu fm'in hizmetine verebilir yada kendisini house of black and white'a kurban verebilir.

    fiyat böylesine yüksek olunca, alınan hizmetin de kalitesi de yüksek olmak zorunda tabi ki. fm'in suikastlarının 2 temel özelliği var. birincisi, süikast sırasında sadece hedefteki kişinin ölmesi. yani, bütün binayı yıkıp 10 kişiyle birlikte hedefi de öldürmek diye bir şey tarikatın lügatında yok. ikinci önemli özellik de, suikastların çok bariz cinayetler şeklinde yapılması yerine, kaza süsü vermek ve gizemli zehirler kullanmak gibi yöntemlerin tercih edilmesi. kitapta, faceless men tarafından yapıldığı rivayet edilen en önemli cinayet, balon greyjoy'un pyke üzerindeki köprülerden birinden düşerek ölmesi. dizide, bu cinayeti direk euron greyjoy işliyor ancak kitapta, büyük ihtimal, euron bu işi fm'e yaptırıyor. hatta ödemeyi de bir adet ejderha yumurtasıyla yapıyor. yeri gelmişken, dizide euron'un "evet kralınızı ben öldürdüm" diye ortaya çıkmasının ne kadar saçma olduğunu hatırlatayım. normal şartlarda, euron'un orada tutuklanıp ihanetten kellesinin alınması gerekirdi. kitaptaki, euron böyle bir hareketin kendi sonunu hazırlayacağını bildiği için faceless men tutarak yaptırıyor bu işi.

    bu tarikatın çok korkutucu hale getiren en önemli detay, fm üyelerinin yüzlerini değiştirebilme yetenekleri. bunu nasıl yaptıklarının açıklaması kitapta yapılmıyor. o yüzden yüz değiştirme ritüeli tamamen gizemli bir olay. bu konuyla ilgili tek bildiğimiz, grubun tapınağı house of black and white'a ötanazi için gelenlerin yüzlerinin burada daha sonra kullanılmak için saklandığı. ritüelin, sadece yüzden maske yapıp takmak gibi basit bir şey olmadığı belli, çünkü yüzünü değiştiren fm üyesi, tamamen o yüzün sahibinin görünümünü alıyor. yani fm'in ritüeli büyük ihtimal bir face/off stili yüz naklinden daha çok, melisandre'nin de kullandığı "glamour" büyüsüne daha yakın bir şey. hatta, yüzlerin sadece simgesel olarak toplandığı ve aslında işin tamamen büyü olma ihtimali de var. bu ihtimal, fm'in büyüden nefret ettiği tahminiyle çelişiyor gibi gözüküyor ama kendi işlerine gelince kullanıyor da olabilirler.

    fm'in kendi işine geldigi gibi kullandığı bir başka mesele de, din meselesi. gerçek dünyadaki karşılıkları olan haşhaşi tarikatı gibi faceless men'in de bir dini altyapısı var. many faced god adlı bir tanrıya taptıkları söyleniyor ve bu tanrının bütün dinlerde farklı bir şekilde adlandırılan ölüm tanrısı olduğuna inanılıyor. bu halleriyle ingilizcede "cult" olarak tabir edilen bir yapıya denk geliyorlar. ben de, buna yakın gördüğüm için "tarikat" kelimesini tercih ettim zaten. çok yüzlü tanrının tek başına bir din olduğunu söylemek zor çünkü tek bir tapınakta, tek bir iş yapan bir oluşumdan bahsediyoruz. house of black and white, müritlerine ötanazi yaptırmaktan ve karşılığında onların yüzlerini almaktan öte bir iş yapmıyor. o yuzden, faceless men'in bir dini takip etmekten daha çok felsefik bir duruşu var bana göre. bu duruş da "valar morghulis - all men must die - bütün insalar ölmeli" ve "valar dohaeris - all men must serve - bütün insanlar hizmet etmeli" sözleriyle tanımlanabilir aslında. bu sözler onların köle geçmişlerinden kaynaklanan nihilist dünya görüşlerini simgeliyor. kölelikten kurtulmuş olsalar da, dünyanın hala hizmet etmekten ibaret olduğuna ve ölümün kötü bir şey olmaktan çok, bu hizmeti sonlandıran bir hediye olduğuna inanıyorlar. ilginç olan, nihilist bir dünya görüşünün, fm'in materyalist uygulamalarıyla çelişiyor gibi gözükmesidir. bu konudan arya ile ilgili bölümde tekrar bahsedeceğimiz için bu çelişkiye şimdilik girmiyorum. bu kadar fm arkaplan bilgisi yettiyse, arya ile ilgili bölüme geçeyim artık.

    faceless men ile tanışmamız, jaqen h'ghar karakteriyle oluyor. ned'in idamı sonrası, arya'yı winterfell'e kaçırmaya çalışan yoren'in, king's landing zindanlarından toplayıp duvara götürdüğü suçlular arasında jaqen de var. ekstra tehlikeli olduğu düşünülmüş olsa gerek ki, jaqen ve iki diğer mahkum rorge ve biter bir kafesin içerisinde yolculuk ediyorlar. jaqen ile ilgili soru işaretleri daha burada başlıyor aslında. yüz değiştirebilme yeteneğine sahip, dünyanın en meşhur suikastçi grubunun üyesi olan jaqen'in, sıradan bir suçlu gibi yakalanıp hapse atılmış olmasının pek mümkün olmadığını varsayarsak, onun bir amaç için zindanlarda olduğu tahminini yürütebiliriz. bu konuyla ilgili en meşhur ama en temelsiz teori, jaqen ile syrio forel'in aynı kişi oldukları teorisi. söz konusu olan kişiler yüz değiştirebildikleri için bu tip teorileri yalanlamak bayağı zor. ancak syrio, arya'yı takip etmek isteseydi, bunu yapmak için önce hapse girmeyi tercih etmesi oldukça saçma olurdu. yoren'in hapisteki mahkumlarla beraber arya'yı da grubuna alacağını nereden bildiğini de açıklamamız oldukça zor. syrio, belki braavoslu olabilir ancak buradan olan her adamın da fm ile ilişkisi vardır diye bir şey söz konusu değil. illa bir teori olacaksa, syrio'nun fm'e arya'yı tavsiye ettiğini söyleyebiliriz. ama bu da kör bir tahminden öteye geçmez.

    jaqen'in syrio olup olmadığını ya da syrio'dan tavsiye alıp almadığını bilmiyorum. benim daha çok üzerinde durduğum ihtimal, ilk karşılaştığı noktadan itibaren, jaqen'in arya'yı gözüne kestirmiş olması. birlikte yolculuk ettikleri süre içerisinde jaqen, arya'nın kişiliğini yakından tanıma fırsatı buluyor. onun, cesur, gözüpek, akıllı birisi olduğunu yakından gözlemliyor. arya'nın intikam ateşiyle yanıyor olması ve kendine ait bir öldürülecekler listesi olması da ayrıca ilginç detaylar. hatta arya'nın çömez de olsa braavos dövüş stilini kullanması bile ilgisini çekmiştir diye düşünüyorum. ama bana göre, arya'yı, jaqen'in gözünde fm için uygun hale getiren en önemli iki detay var.

    bunlardan ilki, arya'nın seyahat ettikleri süre içerisinde 3 farklı kimlikle jaqen'e gözükmesi; yolculuk sırasında öksüz oğlan arry, harrenhal'da weasel ve bunların altında yatan asıl kimlik olan intikam peşindeki arya stark. yani, arya daha faceless men olmadan önce bile farklı kimliklere girip çıkabilme kabiliyetini gösteriyor ki, bunun faceless men'in "no one" felsefesiyle çok güzel örtüşen bir şey olduğunu söylemek gerekir. yeri gelmişken bu konuyu da biraz açmak istiyorum. faceless men, arya'yı bir "hiçkimse" yapmak isterken, aslında onun geçmişini unutmasını, hafızasını silmesini istemiyor. zaten, bunun imkansız olduğunu bilecek kadar akıllı adamlar bunlar. illa geçmişi olmayan birisini isteseler, daha bebekken öksüz yetimleri toplayıp beyinlerini genç yaşta yıkarlar. çok daha risksiz bir yol olur bu. burada "no one" diye bahsedilen şey, aslında bir çok kimliğin hiçbiri ve hepsi olabilime yeteneği. yani, bir fm üyesi olarak arya, üzerine giyeceği kimliklerin hiç birisini diğerlerinden üstün tutmayacak ama bu bu kimliklerle ilgili herşeye unutacağı anlamına gelmiyor. arya, artık arya stark değil ancak arya stark onun kimliklerinin bir parçası. yani arya'ya "sen kimsin?" diye sorduğunuzda, size bir cevap vermesi mümkün değil çünkü onun onlarca kimliği var ve bunlardan hiç birisi bu sorunun cevabı olmaz. doğru cevap "hiçbirisi ama hepsi" gibi bir şey olabilir belki. arya'nın ned stark'ın idamı sonrası aranan bir kişi halini alması ve kimliğini gizli tutma konusundaki başarısı, onu jaqen için ideal aday bir hedef haline getiriyor. dizide işlenmese de, arya, 5 kitap içerisinde tam 12 tane takma isim kullanıyor. "hiçkimse" olmak için bundan daha iyi bir aday düşünemiyorum ben.

    arya'nın jaqen'i etkileyen bir başka özelliği, aslında dizinin son bölümünde arya'nın kullandığı takma isimde saklıydı: "mercy (merhamet)". arya ve jaqen'in tanışması, arya'nın jaqen'in azılı bir suçlu olduğunu zannetmesine rağmen, onu bir kafesin içerisinde yanmaktan kurtarmasıyla oldu. yani, arya'nın jaqen ile olan ilk iletişiminin temelinde "merhamet" vardı. arya, jaqen ile olan seyahati ve harrenhal günlerinde, sadece ailesini katledenleri ve ona işkence etmeye çalışanları öldürmekten bahsetti ve listesini de bu şartlara uygun isimlerle doldurdu. bana göre, bu jaqen için önemli bir göstergeydi. arya, savaşmaktan hoşlandığı için ya da kötü bir insan olduğu için cinayet işlemek istemiyordu. ailesini paramparça eden insanların peşindeydi ve böylesine tramvatik bir durumdayken bile azılı bir suçluya merhamet gösterebilecek bir kalbe sahipti. bana göre, jaqen için bu da önemliydi. çünkü, her ne kadar çok ünlü bir suikasçi tarikatı da olsalar, faceless men'in bünyelerinde psikopat katiller istemediğini söyleyebiliriz. yani arya, eğer ramsey bolton kafasında bir karakter olsaydı, sanırım jaqen'den onay alamazdı.

    fm'in arya'yı merhametli olabildiği için tercih ettiğini kabul edersek, daha önce bahsettiğim nihilist dünya görüşü ve materyalist uygulama çatışmasına geliyoruz. faceless men, gerçekten onlara parası/gücü yeten herkes için cinayet işleyebilen materyalist bir grup mu; yoksa üyelerinin bir takım değerlere sahip olmasını isteyen ve bir takım felsefi temellere sahip olan bir tarikat mı? arya'nın seçilmesi bana hep ikinci ihtimalin doğru olabileceğini düşündürüyor. yani, faceless men, üyelerini ve kurbanlarını seçerken bir takım ahlaki değerleri göz önünde bulunduran bir grup. çünkü, sadece gösterilen hedefi vuran hiçkimselerden oluşmak isteselerdi, arya onlar için berbat bir üye olurdu. bu nedenle, fm'in hedef seçerken de bir takım ahlaki kurallara uyduğunu düşünüyorum. bana göre, dizide jaqen'in arya'yı, iyi bir insan gibi gözüken lady crane'i öldürmeye göndermesi de bu ahlaki temelin testi olabilir. bu kadın özünde iyi birisi ama cersei lannister'ı oynuyor, onun kıskanç bir meslektaşı tarafından öldürtülmesine aracı olabilir misin arya? bana göre, jaqen, arya'nın bu cinayeti işleyemeyeceğini adı gibi biliyordu. hatta, bunu yapmayacağı için arya'yı seçtiğini anlatmaya çalıştım. jaqen, bu cinayetin işlenmesini isteseydi, bu göreve mercy'i degil waif'i yollardı. bana göre, merhameti secen arya ahlaki temellerinin sınandığı testi geçti ve bu testi asıl geçemeyen kişi waif. arya tapınağa ayak bastığından beri ona anlamsız bir nefret besleyen ve bu nefretin şiddete dönüşmesine izin veren taraf kendisi. belki bölümün sonunda jaqen, waif'i arya'yı öldürmeye göndermiş gibi gözüküyor ama acaba jaqen, waif'i arya tarafından öldürülmeye mi yolladı? ahlaki testi geçen arya'nın, fiziksel testi de waif ile olan karşılaşması olacak sanırım. eğer onu öldürebilirse, her iki testi de geçmiş olacak. zaten eğer bu bir test değilse, arya'nın waif'i öldürmesinin pek bir önemi olmaz çünkü başka ve daha iyi bir faceless man takılır bu sefer arya'nın peşine. arya'nın hayatının geri kalanını fm'den kaçarak geçirmesini istemediğim için bunu bir test olmasını umuyorum.

    bu noktada, jaqen'in arya'yı seçmesinin nedenlerinden birisi olma potansiyeli olan, ancak dizide henüz işlenmeyen, arya'nın warg yetenekleri konusuna da değinmek istiyorum. kitapta, arya kör olduğu testi, bir kediye warg olup onun gözünden görerek geçiyor ve hatta onu kör etmelerinin sebebi de büyük ihtimal arya'nın bu yeteneğinin farkına varmasını sağlamak. dizi, henüz bu konuya hiç girmedi ama "arya vs waif" karşılaşmasında gösterme ihtimalleri var.

    bir de, jaqen'in arya'ya verdiği gümüş para ve onu braavos'a yollaması olayı var mesela. o parayla arya'nın bindiği gemi olan titan's daughter, cok buyuk ihtimal jaqen tarafından ayarlanmış. eğer, arya'nın gemiye bindiği saltpans limanına bakarsanız, o geminin rotasıyla çok alakasız bir yerde olduğunu görürsünüz. zaten, "al bu parayı, braavos'tan olan kimse versen seni bize getirir" lafı biraz şüpheli. braavos gibi, tam 100 adadan oluşan bir şehirde herkesin faceless men ritüellerini bildiğini iddia etmek zor. bana göre, jaqen bu işi şansa filan bırakmıyor ve arya'yı alması için fm için çalışan kaptanlardan birini, arya'ya en yakın liman olan saltpans'e yönlendiriyor. zaten arya limana geldiğinde ilk amacı kuzeye giden bir gemi bulmak ama limanda tek bulabildiği gemi titan's daughter oluyor. çok önemli bir detay olmasa da, bu da jaqen'in arya'yı özellikle istediğine dair bir ipucu olarak aklımızda kalsın.

    yazının en başında, "dizi arya'yı westeros'a döndürmek istiyor" demiştim ama eğer waif karşılaşması bir test ise, arya'nın bu testi geçtikten sonra tekrar faceless men'e dönmesi gerekebilir. bu dizi yapımcılarının pek isteyeceği bir şey değil. onlar, arya'nın fm'den gerçekten kaçtığı ve kendi başına westeros'a döndüğü bir senaryoyu tercih edebilirler. böyle bir senaryoda arya'nın çok uzun yaşaması saçma olur. "westeros'a kaçtı kurtuldu fm'den" diye bir şey olması söz konusu olamaz. ama yapımcıların kitaptan ayrıldıkları yerlerde saçma sapan işler yaptığına daha önce şahit olduğumuz için bunu yapmazlar diyemem. bana göre, arya'yı yakın zamanda öldürmek istemiyorlarsa, böyle bir yola girmemeliler.

    eğer test olayını dizide işleyeceklerse ve arya faceless men'e katılacaksa, o zaman belki jaqen, arya'yı westeros'taki bir hedefe yollayabilir. arya, hem o hedefi hem de kendi listesindeki isimleri vurabilir.

    bana göre, en fantastik senaryo, arya'nın listesindeki isimlerden birinin öldürülmesi için birilerinin faceless men kiralamış olması olur. diyelim ki, bu isim walder frey olsun. jaqen, arya'nın listesinde walder frey'in olduğunu daha ilk tanistiklari gunden beri biliyor ve arya'yı istemesinin sebeplerinden birisi belki de buydu. arya, faceless men'den kaçtığını zannediyor ama walder frey'i öldürerek hala onlara hizmet etmiş olacak. (arya'nın listesinde 3 isim kaldı bu arada: walder frey, cersei lannister ve ilyn payne).

    bütün bu zırvalamanın sonucunda, faceless men'in hangi amaca hizmet ettiğini anlayabildiğimi söylersem yalan olur. nihilist bir tarikat görünümündeki bu elemanlar, gerçekten herkesi öldürmek isteyen fanatikler grubu da olabilirler, sadece para ve ticarete tapan materyalistler de, bir takım ahlaki değerler için cinayet işleyen vigilanteler de. emin olduğum tek şey, arya'yı bilerek seçtiler ve onun hafızasını ve kimliğini silmek gibi bir amaçları yok. bu kadar uzun yazmamin sebebi konuya ilgisi olan herkesi düşünmeye zorlamaktı. eğer kafanızdan geçen teorileri tartışmak istiyorsanız, çekinmeden yeşillendirin. böyle tartışmalardan bir çok iyi fikir çıkardım son bir kaç haftadır.

    tl;dr: valar morghulis!

    --- spoiler ---

  • 7. beymen para tutacağı

  • 8. dünya istanbul'dan nasıl yönetilirizi konuşuyor

    yiğit bulut: balkanlar'da, ortadoğu'da, afrika'da halk istanbul'dan nasıl yönetilirizi konuşuyor.

    kaynak

    o jölenin içinde radyasyonlu bir madde var sanırım, beyin eriten, gaipten sesler duyuran.

    ------- alıntı -------
    yiğit bulut'un trt haber'de yaptığı açıklama şöyle: "balkanlar türkiye'ye doğru dönüyor. balkanlar bu coğrafyanın merkezine dönüyor. yunanistan'da romanya'da bulgaristan'da bunlar konuşuluyor halkın arasında. avrupa birliği'ni boşver türkiye'yle birlikte yeni bir senaryo ne olabilir.

    bu halkın arasında şu anda konuşuluyor. belki alman hükümetinin baskısıyla hükümetler konuşamıyor ama halk şu anda osmanlı imparatorluğu'nu da çok iyi bilerek, istanbul'dan nasıl yönetilirizi konuşmaya başladı. bakın bu çok açık.

    ortadoğu'da istanbul'dan nasıl yönetilirizi konuşuluyor. orta asya'da nasıl yönetiliniz konuşuluyor. afrika'da istanbul'dan nasıl yönetiliriz konuşuluyor."
    ------- alıntı -------

  • 9. üniversite diplomasına ulaşılamayan cumhurbaşkanı

    bosa zahmete girmislerdir. sanki yarin ciksa "evet lan diplomam yok, n'olacak" dese biri cikip da bir sey yapacak. en iyi ihtimalle "milletim beni burada gormek isterken bir kagit parcasinin ne onemi var diyecek", hooop oylar %60.

    yolsuzluga dair ses kayitlari ayaga dustu. ustune oylari artti. ne yaptiysa hep daha cok destek gordu. bu isin sonu da universiteleri kapatiyorum haci'ya gelebilir valla. (bkz: comaristan hukuku)

  • 10. gökhan gönül dokuz senede iki defa şampiyon olmuş

    tüm takım arkadaşları 9 senede 5 kere şampiyon olurken kendisi 2 kere olup çok ayıp etmiştir.
    mesela aziz başkan tüm takımı geçti, 8 kere şampiyon oldu 9 senede.

  • 11. kazayla tıklanmak üstüne kurgulu reklam sektörü

    ekşi sözlük'ün de iş aldığı tuhaf bir sektör. sayfanın aniden kayması şeklinde taktikler geliştirmişler; bir linke tıklayacam derken reklama tıklaman sağlanıyor. geneli tırt şeylerin reklamı aslında, gerçekten çok anlamsız şeyler var.

  • 12. nusret gökçe'nin puro saran kadını taciz etmesi

    kadının o an ki yüz ifadesini farketmeyen ve ardından sen baldır da seversin dediğini duymayanlar, tacizin ne olduğunu bilmeyenler için taciz olmayan durum. sen bunu bir de burda denesene nusret. asker arkadaşın mı? işini yapan bir kadının, fakirdir zaten, bacağına, ki bayağı yukarı değiyor el, dokunmanın taciz olmadığını söyleyenlere inanmıyorum olric. resmen tacizdir.

  • 13. gezi hareketi'nin unutulmaz karakterleri

    (bkz: adblock adam)

  • 14. muhtarlara yeşil pasaport verilmesi yasa teklifi

    chp istanbul milletvekili mahmut tanal tarafından hazırlanmıştır:

    "tbmm başkanlığına sunulan teklif, pasaport kanunu'nda değişiklik içeriyor.

    teklif, köy ve mahalle muhtarlarına "hususi damgalı pasaport" verilmesini öngörüyor. teklifin gerekçesinde, kamu hizmetini halka ulaştırmada yerel yönetimin vatandaşa en yakını olan muhtarların yasal görevlerinin yanı sıra
    mesleki çalışmalarda bulunmak, bilgi ve becerilerini artırmak için yurt dışına çıkma ihtiyacının olduğu belirtilerek, "muhtarlara hususi damgalı pasaport zaruriyeti, görmezden gelinemeyecek kadar aşikardır" ifadesine yer verildi.

    birinci, ikinci, üçüncü derecede bulunan devlet memurları ve sözleşmeli olarak çalışan devlet memurları, il ve ilçe belediye başkanlarının da yeşil pasaport aldığı vurgulanan gerekçede, yasa teklifiyle, seçimle gelip kamu
    hizmeti sunan muhtarlara da yeşil pasaport alma imkanı tanınarak bu haktan yararlanmaları ve mağduriyetlerin giderilmesi amaçlanıyor."

    http://www.ntv.com.tr/…klifi,kspmqbgvh0enwxut3ak2hg

    götümüzde ayı bağırırken muhtarların yeşil pasaport alabilmesi için yasa teklifi hazırlamakla meşgul olan chp milletvekilini alkışlarla yerine uğurluyoruz.

    (bkz: chp'den ne köy olur ne kasaba)

    not: chp

  • 15. life is drunk

    bugün debeye giren uydurma hikayesini (#60850784) bir yerlerden biliyorum ama şu anda hatırlayamadım. bakalım arkasından ne çıkacak.

    mesajlar üzerine edit: orijinal hikaye burada: #27393065

  • 16. ismail köybaşı'nın efsanevi pozisyon alma videosu

    https://twitter.com/…status/737607544336572417?s=08

    linkte göreceğiniz videodur. böyle bir positioning görülmemiştir.

  • 17. et yiyen virüs tehlikesi

    allah'ın virüsünün bile bizden sağlıklı beslendiğini gösteren durum. bize yine tavuk döner.

  • 18. erdoğan'ın rusya'yı değil pilotumuzu suçlaması

    yahu adam rus pilot için diyor. ne uzattınız konuyu be...

    adamlara cahil, beyinsiz diyip kendi ettiğiniz laflara bak,

    mk zorla uzunu savunduruyorsunuz ya bana...

  • 19. beşiktaşlı yöneticinin yazdığı gelecek sezon 11'i

    hangi yönetici ? hangi toplantı ? sen nereden gördün ? haberde neden imza yok ?

    (bkz: türkiye'de spor haberciliği)

  • 20. kupayı almak için cebimden 5 milyon verirdim

  • 21. penis görünümlü doğum günü pastası

    kocasına hep ben mi yiyeceğim demek istemiş olabilir.

  • 22. bir hayvan için yazılmış en güzel şarkı

    arkadaşım eşek'tir elbette.

  • 23. asgari ücret 1007 tl'ye düşecek

    üzüldüm mü?

    hayır.

    (bkz: itfaiyehortumvesukardeşliği)

  • 24. survivor 2016

    lan herkes final konuşmasını ne güzel hazırlamış döktürüyorlar resmen, ibrahim'in ağzından çıkan ilk söz;

    "dana.. dananın kuyruğunun koptuğu yerdeyiz."

    olm sana kim oy atar şu danalığınla bilmiyorum :d

  • 25. 31 mayıs 2016 jatomi fitness'ın iflası

    o değil de fitness salonuna 5 yıllık kayıt yaptırmak neymiş aq bu insanlar gelecek yılları nasıl bu kadar rahat öngörebiliyorlar anlamıyorum ben şahsen önümüzdeki 5 yılda cinayet işlemeyeceğimden bile emin değilim, bırak düzenli spor yapmayı.

  • 26. caner erkin

    yabancı sınırının esnemesi sayesinde düşünmeden gidebilmiştir.

    eğer hala yabancı sınırı olsaydı, caner'e fb senelik 3 milyon teklif edecek, adam da inter'de alacağı paranın 2 katına ülkede kalmaya devam edecekti.

    yabancı sınırı kalktığından beri futbolcuların ülkeden nasıl tıkır tıkır uzaklaştığını görüyor musunuz? bu durum 3-4 sene sonra gösterecek asıl etkisini. milli takımda çok daha "kültürlü" (farklı oyun tiplerinden kaynaklanan kültür) bir kadromuz olacak.

    yolu açık olsun. telles geri döner bundan sonra. şimdi dursun düşünsün.

  • 27. hamza hamzaoğlu

    (bkz: hamza kuduro)

  • 28. oğuzhan özyakup

    bu çocuğa balon demek için hem kör hem sağır olmak lazım. ya da biraz eksik zekalı.

  • 29. mario gomez

    ben beşiktaşlı olsam, mario gomez hakkinda bizim medyada yer alan haberlere bakmazdım bile. bizim spor medyası için eşi bulunmaz bir fırsat mario gomez. bir yaz boyunca konusunu aç, dur. mario gelecek mi? mario xxx'e mi gidiyor? aziz yıldırım kurmaylarına talimat verdi: mario'yu alın!

    beşiktaş şu anda fenerden de bizden de on kat daha avantajlı durumda. takımın başında çok iyi bir teknik direktör ve çok iyi bir yönetim var. fikret orman var la her şey bir yana. mario gomez 1000 euroya transfer olma opsiyonunu kullanmadı mı? e kardeşim zaten sevr anlaşmasından beter o mukaveleyi fiorentina'ya imzalatan fikret orman yönetimi değil mi? gomez bu turnuva sonrasında beşiktaşın yolunu tutmak isterse fiko onu her türlü alır. ben buna kefilim. yok mario istemiyor mu türkiyeye dönmeyi? almeida gitse kimi alıcaz abi diyen beşiktaşlıları demba ba ile coşturup, sonra onu çine postalayıp mario gomezi inanılması güç bir sözleşmeyle beşiktaşa bağlayan kişiden bahsediyoruz. mutlaka gomezin de yerini doldururlar. hem de gomez'in satışından gelecek pay düşünülürse, beşiktaş yine karlı çıkabilir.

    farz edelim beşiktaş mario'nun yerini doldurabilecek kalibrede bir oyuncu alamadı. yahu cenk var, daha da önemlisi burak yılmazı "kral" yapan şenol güneş var takımın başında. cenk ile yarışacak bir oyuncu alır beşiktaş, sene sonuna kadar şenol hoca cenk'i bu ligin gol krallığı listesine oturtur bir şekilde. telaşa mahal yok gerçekten.

    şimdi "sen burada ne ötüyorsun" diyenler olabilir. ben galatasaray taraftarı olduğum kadar futbol taraftarıyım. beşiktaş kulübü, yönetiminden teknik kadrosuna, oyuncularına kadar bu sene ciddi bir katkıda bulundu türk futboluna. o emeğin bir karşılığı olmalı diye düşünüyorum. beşiktaş güzel bir yola girdi, bunu istikrarla birleştirebilirlerse tüm türk futbolu açısından bir model olacaklar. büyük başarılar için çok büyük harcamalar yapılması gerekmediğini ispatlamış olacaklar. işte bir futbol seyircisi olarak beni heyecanlandıran da bu.

  • 30. osmanlıda 4 mustafa varken 2. orhan olmaması

    orhan ismi orta asya kökenli türkçe kelimedir. şehrin hakimi anlamına gelir. mustafa ise arapça kökenli bir kelime. osmanlı tarihinde tek bir orhan'ın, buna karşın 4 tane mustafa'nın olması şunu gösteriyor: osmanlı'nın ilk yıllarında orta asya etkisi hala devam ediyordu. bu etki yok olmasa da zamanla azaldı. son zamanlardaki padişah isimlerinin neredeyse tamamı arapça kökenli olması da bunu gösteriyor..

  • 31. küçük beril için acil trombosit gerekiyor

    selam arkadaşlar,

    10 yaşında yani henüz hayatının baharında olan beril için çok acil 0+ trombosit ihtiyacımız bulunuyor. kendisi uzun süredir bursa uludağ üniversitesinde lösemi tedavisi görmekte. etrafında olan onca insan elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyoruz. maalesef ülkemizde kan/trombosit/organ bağışı gibi hayati önem arz eden konulara olan duyarlılık oldukça az. ulaşabileceğimiz kanallar kısıtlı. ulaştık diyelim bağış için gönüllü bulmak çok zor. durum çok acil olduğu için başlık açmam gerekti, lütfen mazur görün.

    şimdilik paylaşacaklarım bu kadar, detayları ilerleyen anlarda paylaşmaya devam edeceğim.

    irtibat için bana özelden ulaşabilir veya 0 542 202 87 24 numaralı telefondan arayabilirsiniz.

    güzel günlerimizden bir kare(:

    maalesef insan, bu tarz talihsiz durumlar kendi başına veya bir yakınının başına gelmeden algılayamıyor, durumun ciddiyetini ve yaşam dışında geri kalan tüm meşgalelerin önemsiz olduğunu fark edemiyor. çok sonra anlıyor belki ama sanırım çok geç kalınmış oluyor. kan veremeyecek olan ama en azından destek olmak adına arayan tanımadığım, daha önce ismini, cismini, varlığını bile bilmediğim tüm iyi insanlara sonsuz sevgi ve saygılarımı sunuyorum. o güzel dilekleriniz bile beril için, bizler için yeterli olacaktır. güzel insanların varlığını bilmek çok güzel. var olunuz.

    edit: ekleme

  • 32. bir erkeğin bir kızı reddetmesi

    erkeğin dış görünüşe önem veren yüzeysel bir yaratık olmasındandır. kız ne kadar çirkin olursa olsun erkek bunu yaparak kızın gururunu kırarsa öküzdür, ayıdır, ataerkil düzenin tuğlasıdır. halbuki kızlar tamamen iç güzelliğe bakıp reddeder. erkek kesin bir hata yapmıştır ondan yani.

    bu feminizm iyiymiş lan kafası şimdi geldi bak.

  • 33. sevgilili erkeğin sürekli kızları kesmesi

    (bkz: sevgililililili)

  • 34. yakışıklı bir erkeğin yalnız olmasının nedenleri

    parasi yoktur.konu kilit.

  • 35. atalay filiz

    müge anlı'nın çok zeki çok akıllı diyerek hakkında yanlış mesaj verdiği katil.
    bu katil anlaşılan gençlik yıllarında bazı seri katil/sosyopat portrelerine özenmiş ve onun taklidi cinayetler işliyor.
    tv programında sürekli çok zekiymiş, çok başarılıymış, oyun oynuyor denmesi kendisine yeni cinayetler için motivasyon olabilir. madem oyunumu beğendiler ben de yenilerini hazırlayayım diyebilir. zaten tüm cinayetleri ortada olduğundan yakalanana kadar yenilerini işlememesi için fazla sebebi yok.
    yahut ona özenen yeni gençler ortaya çıkabilir.
    televizyon kanallarında bu şekilde anlatılmasının yanlış olduğunu düşünüyorum.
    özgeçmişi(eğer doğruysa) kendisinin elbette belirli bir kapasitenin üzerinde olduğunu ispatlıyor buna hak veriyorum. ancak bu olaylar tv'de özendirici olacak şekilde sulandırılmamalı.

  • 36. intihar etmek istiyorum

    ya arkadaş intihar edecekseniz de güzel bir sebebi olsun, bir başkası vicdan azabı çeksin diye intihar etmek nedir ya denilesi hayatını sonlardırmak isteyen insan cümlesi.

    hey dostum, uğruna hayatını sonlandıracağın kişi 2 hafta vicdan azabı çeker ya da çekmez, sonra hayatına devam eder. yeni aşklar, yeni tadlar bulur, sen öldüğünle kalırsın.

    anladık hayatın boktan, sana köpek muamelesi çekiyor da, azıcık götünle değil aklınla düşün.

    insanlar hayata tutunmak için yapmadıklarını bırakmazken, çaba gösterirken "ay ama bana bakmıyor, beni sevmiyor" diye kendini öldürmek nedir?

    hayır illa öleceğim diyorsan bari, beyin ölümünü gerçekleştirip vucudunu sağlam bırakacak yollarla öl. ve organ bağışı işini es geçme. başka hayatlar kurtulsun en azından.

  • 37. sırf zengin diye bir kadınla evlenmek doğru mudur

    sünnettir.

  • 38. viennetta yemiş efsanevi nesil

    magnum'u filan siktir edin asıl efsane nesil bu herhalde. öyle de bir reklamları vardı ki türkiye'de sadece erdal acar filan alıp yiyor herhalde bunu diyodum çocukluğumda. hala fiyatını bilmiyorum.

    http://sortandpaper.com/…tail_vienetta_vanilla2.png

  • 39. kitap okumanın hiçbir faydasının olmaması

    doğrudur efendiler, kitap okumak insana pratik pek fayda sağlamaz. bilakis varoluşun farkındalığını arttırır, acı verir farkındalık, varoluşunun en fazla farkında olan insan en fazla acı çeken insandır. varoluşun ağırlığı ve o ağırlığı tüm bedeninle, fiziksel varlığınla hissetmektir acı olan.

    okuduğun romanlarda daha önce hiç hissetmediğin acıları, mutlulukları, heyecanları tadarsın. gerçek dünyaya döndüğünde roman karakterlerinin yaşadığı-var olduklarını henüz öğrendiğin- acıların bir gün başına gelebileceğinden korkarsın artık mesela. ya da öyle bir mutluluk yaşamıştır ki bir karakter; onu kıskanırsın dünyada öyle bir mutluluğun var olduğu öğrenirsin ve ona ulaşmaya çalışırsın artık, ulaşamadıkça kendini yersin. çevrendeki rutin mutluluklar yetmez sana çünkü mutluluk eşiğin artmıştır. doymazsın. insan doymaz. hep daha fazlasını ister. insan bencil bir varlıktır bu onun doğasıdır çünkü diğer her şey gibi insanın bütün mekanizmaları da güç istencine göre çalışır. bir romanda okuduğun trajedi sonrasında hiç bir zaman " iyi ki benim başıma böyle bir şey gelmedi" diye düşünmezsin "ya aynısı benim başıma da gelirse" dersin. insan denilen makine bu şekilde çalışır. insan bir güç odağıdır ve çevresinde gördüğü tehlikelerden bedenini ve bilincini korumak üzere programlanmıştır; bu "gücü korumak" anlamına da gelir.

    var olduğunu; katı, sıvı ve gaz bir takım partiküllerden oluştuğunu bildiğin düpedüz bir taş, toprak gibi yol üstünde üzerine kara sineklerin konduğu bir at boku gibi bir madde, bir materyal olduğunu bildiğin zamana acı çekersin. ötesinde metafizik bir öze dair bir umut beslersin elbette. elbette "ben bir at bokundan farklıyım" demek zorundasın çünkü sende bir bilinç var. bilincin sana at bokundan daha kutsal daha yüce bir varlık olduğunu söyleyecek. böyle de olmalı, bilincin vazifesi budur çünkü. seni zerre zerre atomlarına ayırıp da epeyce geniş bembeyaz bir cam lamelin üzerine tek sıra halinde dizdiğimiz takdirde fiziksel olarak at bokundan bir farkını göremiyoruz: karbon, hidrojen, azot ve oksijen atomları vs. var; sende de at bokunda da. keşke seni at bokundan ayıracak bir tanecik metafizik atom bulabilseydik sende ancak yok lanet olsun ki hepsi fiziki. ama sende o atomlar öyle bir kombinasyonla birleşiyor ki bir bilinç elde ediyorsun. at bokunda o yok, at boku bilinçsiz; ondaki karbon, azot, hidrojen ve oksijen atomları çok boktan birleşmiş; sendeki kadar nizami ve ulvi birleşememiş.

    at boku kitap okuyamaz, öğrenemez, bilemez, yorumlayamaz, düşünemez ya da inanamaz. at boku bir atın götünden yola düşmüştür. başka bir güç ona etki edene, onda bir şeyleri değiştirene kadar olduğu yerde durur, acizdir, hareketsizdir. belki at boku var olduğunun farkında olsaydı o da kendini geliştirmeye çalışırdı mesela at boku olmaktan kurtulmaya çalışırdı. ama var olduğunu bilmiyor o kadar rezil bir halde at boku. oysa sen biliyorsun. var olduğunun farkındasın. bir vücudun içinde biyolojik mi yoksa metafizik mi olduğu bin yıllardır tartışılagelen bir bilinçsin. içinde hapsolup kaldığın bedeninin dışında ne varsa sürekli değişiyor, bedenin de değişiyor sabit kalan tek şey bilincin. sen ufacıksın, senin dışında kalan şeylerin toplamı çok büyük. ve sen senin dışında kalan şeylerin neler olduğunu öğrenmekten kaçıyorsun. çünkü korkuyorsun. öğrendikçe ne kadar küçük, ne kadar aciz olduğunu anlayacaksın. at boku gibi olmak istiyorsun çünkü at boklarının ne kadar küçük olduklarına dair korkuları yoktur. at bokları başlarına gelecek en büyük felaketleri, mesela tezek yapılıp da bir sobada yakılacak olmayı dahi umursamazlar. umursayacak fonksiyonları gelişmemiştir.

    bilmek, sadece bilinci olanların yeteneğidir. bir bilinç bilmekten kaçıyorsa eğer, öğrenmeyi, düşünmeyi reddediyorsa eğer at boku gibi olmak istiyordur muhtemelen. o tür bir bilincin nirvanası, gelebileceği nihai nokta, en büyük hayali at boku gibi olmaktır. ne mutlu onlara, bilmekten kaçanlara, öğrenmeyi reddedenlere, varoluşu ile yüzleşemeyenlere; mutluluk aşağı yukarı o anlama geliyor çünkü: farkındalığa sahip olamama durumunun geçici ve kısa bazı süreçleridir mutluluk. hem mutlu hem farkında olunmaz; ya mutlu olacaksın ya da farkında. mutluluk basit olmaktır, basit yaşamaktır, bilinci kapatmaktır. mutluluk at boku olmaktır. işte bu yüzden belki de marx komünizme giden yolda yapılması gerekenler için koca koca kitaplar yazıp, külliyatlar düzüp de komünizmin kendisini " başka hiçbir şey yapmak zorunda olmadan öğlen bir kaç balık tutup akşam da yemekten sonra biraz eleştiri yapacak bir hayatı yaşayabilme özgürlüğü" şeklinde tanımlar. iktidar mücadeleleri, savaşlar, devrimler, koca koca silahlar, makineler, uçaklar, bürokrasi ve demokrasi aygıtları, bütün bir eğitim düzeni bu kadar basit bir amaç uğrunadır sadece: insanın özüne dönmesi, insanın tekrar doğal olabilmesi, insanı "bilinç" denilen ve sürekli doğallıktan, kendinden, özünden koparan o virüsten kurtarabilmek. bilinç, dış dünyayı sabote eden bir tür virüstür. insan bilincinin olmadığı yerde doğa ve uzay trajedi sözcüğünün tanımlanmasının dahi mümkün olmadığı bir düzende olması gerektiği gibi kendi kendine kurduğu mekanizmalarla çalışır gider. dış dünyaya meydan okuyan ve onu geri dönüşü olmayacak şekilde değiştirebilen tek canlı insandır. insan bunu sadece bilerek ve inanarak yapabilir. bilmek ve inanmak da bilincin eseridir.

    varoluş ile yüzleşmeyi istememek bir tercih ya da bir mecburiyet olabilir; 60-70 yıl boyunca 2 kilometre çapındaki çevrenin dışında olup bitenlerle ilgilenmeden, merak etmeden geçmişi ve geleceği tefekkür etmeden yaşayıp da ölüp gidecek olmak özgür iradenin ya da deterministik gücün bir sonucu. iki durum da kimseye böyle elim bir vakayı yargılama hakkı vermiyor. mesela adam bir at boku gibi var olmak, var olduğu çevrede biraz zaman geçirmek, ardından yok olmak istiyor. kendi odağındaki gücü korumanın yolunu bunda bulmuş, bu "bulma"nın bir iradenin eseri mi yoksa deterministik bir sürecin sonucu mu olduğunu bilmiyorsun ve senin bu trajediyi yargılama ya da ötesine de geçip aşağılama hakkın yok. seni asıl kahreden şey karşındakinin varoluşla yüzleşmesinden kaçışı değil; senin varoluşla yüzleşmekten kaçamıyor, onun gibi olamıyor oluşun. oysa ne kadar mutlu olabilirdin bilincin eski düzende çalıştığı gibi algısı kapalı, farkındalığı düşük halinde devam edegitseydi. bu kadar çok şey bilip de ne kadar aciz olduğunu farketmeseydin hiç. reseptörlerini kapayıp da kendini gerçekten bir şeyler sanamaya devam etseydin güzel olmaz mıydı? güzel olmaz mıydı sen de nihai hedefi at boku gibi olmak olan bir bünye olaydın?

    iş işten geçti. sen varoluşunun farkındasın artık ve bu yolun geri dönüşü yok. geçmişte bilincin ilüzyonunun eseri olan o mutlu günler geri gelmeyecek, daha yalnızlaşacaksın geçen zamanla, daha uzak olacaksın her şeye, mutluluğa dair elinde umut sözcüğünden başka kalan hiçbir şey yok. sen kırmızı hapı aldın, matrix'i reddettin ve reel dünyayı seçtin. bu dünyada sorgulamaktan ve "her şeyi bilene kadar" bilmek için çabalamaktan başka çaren yok. yarıda bıraktığın zaman daha fazla acı çekeceksin. her şeyi ama her şeyi en ince ayrıntısına kadar bilmek için öğrenmek senin hayatının anlamı oldu. hayatın anlamı senin için değişti. hayatta kalmak için bilmekten; bilmek için de okumaktan, düşünmekten başka çaren yok.

  • 40. ahmet altan

    2009'da taraf'ta kaleme aldığı yazıdaki;

    "sadece türkiye’deki savaşı durdurmadı, dışişleri bakanı davutoğlu’nun da büyük katkılarıyla, bütün bölgeye barış getirecek “açılımlar” yaptı."

    kısmı ile mevcut durum analizinde,

    "yakında ermenistan kapısı da açılacak, yüz yıllık düşmanlık sona erecek, suriye ile sınırı kaldırdık bile, kürdistan’la iki sınır kapısı açılacak, türkiye enerji hatlarının geçiş yolu olacak."

    bölümü ile de gelecek öngörüsünde ne kadar başarılı olduğunu göstermiş köşe yazarı.

  • 41. alışveriş yapan kadını cin çarpması

  • 42. 2016 turizm krizi

    burdaki turizmci tayfanın en komik argümanı da şu: arap turist gelir bak! vah vahhh

    arap turist mi gelecek. olum arap turistin gelmesi yetmez bi de siksin lan sizi. bize ne lan? arap turist gelirse, ki inşallah gelir, sizi daha rahat sikmesi için vazelin bizden.

    ikinci argümanları da, bizi korkutmak için, islami otellere dönüşürmüş. dönüşsün amk. bize ne?

    mına koduklarıma bak, para kazanacağı adamı beğenmiyor. abi hakkaten batın ya siz. biz batın abi aç kalın. şımarıklığa bak. türk turisti zaten beğenmiyorlarmış. para kazanan orta ve orta-üst sınıf artık gelmez kardeşim sizin işletmenize. gelmeyecek de. alışın artık.

    meyve ve sebze üreten köylüler aç kalacakmış....zaten simsarlar para kazanıyor, köylülerin öyle büyük paralar kazandığı yok. simsarlar da kazanmasın kardeş.

    tercihim, orta dünyadan geçit açılıp orc'ların gelmesi turizm için ama arap da gelirse olumlu.

  • 43. tinder

    tinder türkiye'de bir muhtar seçecekse bilin ki o benim.
    başlıktaki genel konulara sırasıyla cevap veriyorum.

    1. yurt dışında kızlar çok harika da burda kızlar çok hölölö
    * kadın olarak bunu her okuduğumda çok gülüyorum çünkü aynı hölölölük erkekler için de geçerli

    2. kızlar match olup konuştuktan sonra hep matchi kaldırıyor, zaten de türk kızı hep bööle lölölö
    * insan neye inanmak istiyorsa ona inanır, ancak o kız seninle konuşup "hadi bi şans daha vereyim belki muhabbeti toparlar" ınlarının hepsinde sen muhabbette sıçarsan, iki kelimeyi zor bir araya getirirsen üstüne bi de tipin (malum türküz abi hepimiz birbirimizi şii yapmayalım) de işi toplayamayacaksa kız seni naapsın..
    bu swipelı programların hepsinde olduğu gibi zaten bi milyon alternatif var, aradan zeka, tip ya da bi şekilde sivrilmeniz lazım ki bi şansınız olsun. aynısı kadınlar için de geçerli...

    3. milattan önceki fotoğraflarınız
    - adam 30 yaşındaki halini koymuş, evlenmiş üstüne şu an 50 yaşında
    - takım elbiseli resmini koymuş, meğer düğünündenmiş fln gelini croplamış -çüş- (aldatcaksanız evlenmeyin düz mantığındayım, başka kapıya)
    - hep şapkalı fotolar, bir geldi sırma saçlı görünen abimizin kafanın üstü bal dök yala.. bu arada ben kel kaslı severim ama bu adamın kelliği değil sorun, sorun kendine güvensizliği.. ezik ezik saklamaya çalışmasa o zaman çekici gelicek zaten..
    siz kendinize güvenmediğinizde biz de size güvenmiyoruz.

    4. muamele
    * şimdi açık olalım tinder inanılmaz bir sosyal çeşitlilik sağlıyor.
    plazasına hapsolmuş ben, 7 gün köle gibi çalışırken, kısıtlı sosyalleşme zamanlarımda sosyal sorumluluklarımı yerine getirmek için debeleniyorken, elimin altında bir bekar erkekler kataloğu oması bana çok zaman kazandırıyor.

    kahve ise kahve, aşk ise aşk, muhabbet ise muhabbet... herkesle herşey yapılmaz..
    bazı insan ile sadece kakara kikiri yapılır, bazı insanla ise sabahlar olmasın.
    bir kadın bir erkeği gördüğünde 3 saniye içinde sexe karar vermiştir. içgüdüsel bu.

    zaten tinderin temeli de bu:
    - buna veririm sağa at
    - buna vermem sola at di mi...

    sex konusunda kadın karar verdikten sonra tabii ki aksiyona geçmesi kendi karar ve planı ile doğru orantılı olur.. eğer abiye proje gözü ile bakıyosa abi az kalbur üstü ise efendime söyliyim stratejist modunu açar, falan filan. (ilişkide stratejiyi onaylamıyoruz ama yapan da var)

    bazı kadınlarda da bu yoktur, "adamı beğendiyse, 3 ay bekletsem de vercem bari beklemeyelim" der ve hiç bi baskı altında kalmadan da abimizle takılır.

    niye? çünkü kendi kararlarını verebilir ya o ablamız... özgür ya...

    dolayısı ile sexe karar vermiştir o abla zaten.. öte yandan; sizle yatmak zorunda mı?
    diyelim ki mal mal konuşuyorsunuz çok afedersiniz.
    diyelim ki garip garip cinsel eğilimleriniz var, abla da sizi sevmedi
    diyelim kanı ısınmadı
    diyelim dediniz ki, "benim siyasi görüşüm haricine inanan herkes salak" fln gibi saçmaladınız...
    diyelim o yer altı edebiyatı konuşan abimiz kadına davranış konusunda sınıfta kaldı
    diyelim karşımızdaki adamlar garsona kaba davranıca biz insaniyetimizden içimize ağladık
    diyelim ki sex için yalvaran erkek görmek çok sıkıcı artık
    hatta bi de diyelim ki kendi gücünü eline almış kadın görünce saklanıcak yer arayan erkekler de çok üzücü, kariyeri senden iyiyse, hayatı on numara ise, göz önünde özgür ama ölçülü ise, hiç bir baskı yoksa üstünde... ama yine de seninle yatmamayı seçiyorsa, çok can sıkıcı di mi, geriye tek seçenek kalıyor, sizi beğenmememiştir, ondan ilerletmiyordur.

    5. "ben sizi de anlıyorum erkekler çoh kötü tabi güvenemiyonuz, kesin ondan"
    şimdi en sevdiğim başlık da bu, 500 kez yaşadım, içim şişti, işin doğrusunu yazıyorum böyle düşünenler iyi okusun:

    * kardeş erkekler sürekli delik peşinde bu bariz, ama sizin salakça ve mantıksız taleplerinize "hayır" dememiz erkeklere "hayata" güvenimiz kırıldığından değil, siz salak olduğunuz için oluyor inanın. misal:

    - gece olmuş 11.00, kıza diyorsun ki şehrin öbür ucuna gel de bana bira ısmarla, ya bi s.g. çok afedersin.
    - yeni tanışmışız ve sosyopat gibi görünüyorsun, dışarda program yapmışken bi anda "evde sana sofra hazırladım bana gel ama evim de pendikte, sen leventte mi oturuyorsun olsun atla gel, ben sosyopat gibiyim kimseye sormadan da ortak yapılmış planı bozarım, senin adına karar veririm. çünkü ben erkeğim" dersen, elinle çıkarsın o date e
    - "senin ayva göbeğin var ama yhaa bu çok çirkin" derse bir adam ve pipisi 3 cm ise cevap vermiyorsak sevye düşmesin diye emin olun, fiziksel kritiğe girersek türk kadını değil erkeğinin elinde kalır umutları, olsun umut fakirin ekmeği
    - "yaa ne çok şey sığdırmışsın 32 yıla" diyorsa bir erkek bilin ki onu son görüşünüzdür lol, egosu sizin benliğiniz altında ezilmiştir.
    - bi de ilk buluşmada borç isteyen varmış, ya o bana denk gelmedi bi gelse de çok eğlensem hsauhsauhsau

    tinder hikayelerim için ayrı başlık açmaya karar verdim. çoluğa çocuğa rehber olayım.

    peki tinderdan hiç mi insan gibi insanla tanışmadım.
    çok tanıştım.
    1 tanesi ile şimdi müzik grubu kurduk
    1 tanesi ile dost olduk
    1 tanesi ile komşuymuşuz akşamları yürüyüşe çıkıyoruz
    1 tanesi bir türk kızının rüyalarındaki damat ve adam ciddi ilişki istiyor, ancak kendisinde gönlüm yok
    1 tanesi yazar ve günlerce konuş dur adamla bıkmazsın...
    1 tanesini sanırım intihardan döndürdüm, umarım şimdi mutludur...
    vs vs

    çünkü insan her yerde insan...
    bi de unutmayın dünya çok küçük.. yeminle bak...

    biriyle tinderda tanışmış olman onun seninle yatmaya razı olduğu anlamına gelmez. belki sadece canı sıkıldı, belki derin bi ilişki arıyor, belki yalnız, belki sex istiyor ama seni beğenmedi, di mi...

    peki sex dönmüyor mu?
    oooo alayına dönüyor, neler oluyor... off millet çığır açıyor fln. match match üstüne, gruplar mı dersin fetişler mi dersin, yasak ilişkiler mi başlamıyor dersin.. hepsi eminim gani gani dönüyordur.
    o yüzden reddedildiğinizde tinderda ya da türk kızı şööle bööle cümleleri yerine, kendi tavrınıza bi bakın derim...
    kendi davranışlarınızı analiz edince belki siz de "niye kimse düşmüyor burdan"ı görebilirsiniz.

    saygı abicim saygı, bu eksik ama ben inanıyorum toparlar bu ilkenin güzel adamları

  • 44. tüm türkiye'ye yeşil pasaport dağıtılması

    avrupalı ülkelerle vize muafiyeti için uğraşmadan tüm türkiye'ye kısa yoldan vize kazandıracak çılgın proje.
    devlet "tc kimliği olan herkes benim kamu görevlim sayılır" diyerek döşeyecek herkese yeşil pasaportu ve avrupalının kriterlerini yerine getirmekle uğraşmadan vizeyi kapmış olacağız. (bkz: beyin bedava)

  • 45. 3 mart 2076 suriye asıllı devlet başkanı seçilmesi

    salı gününe rastladığı için olmayacak durum. hafta içi seçim mi olur allasen?

  • 46. benzin ışığı yandıktan sonra araba kullanmak

    benim ki hiç sönmediği için problem etmediğim ışık. alıştım artık onun orada yanmasına.
    sanki aksesuarmış gibi geliyor.
    yanıyor öyle turunç turunç.

    amına koyduğum ışığı!

  • 47. erken boşalma kriteri

  • 48. person of interest

    5x10'unda muazzam bir michael emerson şov içerir. bir an benjamin linus'u gördüm sandım karşımda. federal ile konuştuğu sahneyi görüp bu adama bir emmy vermezlerse o emmy jürisinin bir kere daha aklını sikeyim (daha önce hugh laurie ve house'a ödül vermedikleri için bol bol sikmiştim akıllarını).

    son olarak...

    sayın cbs yetkilileri,
    avradınızı sikeyim sizin.
    saygılar.

  • 49. kadın yazılımcı

    bakın açık söylüyorum.
    doktoram bitti.
    ikinci master bitmek üzere.
    işime de tapıyorum.
    ama hiçbiri beni "kod yazan kadın" olmak kadar havalı yapmıyor.
    yeni başladım, keyifle devam ediyorum.
    resmen "girl talk"tan sıyrılıp "man talk" olayına giriyorsunuz.
    masaya onlarla birlikte oturuyorsunuz.
    "man the maker"a kafa tutuyorsunuz.
    "solu birleştirecek kodu buldum:
    <div style="text-align:left;">"
    gibi salak geyikler bile yapabiliyorsunuz.
    buradan tüm hemcinslerime sesleniyorum:
    yo kızlar bunu hak etmiyoruz!
    yo kızlar bunu kabul etmeyelim.
    yıllarca "teknolojiyi getiren erkek" miti ile uyutulduk. persil yeşil adam ve mr. muscle bile bu fikri ekti beyinlerimize.
    inanın kolay!
    inanın salak diziler izlemek, popüler edebiyat okumak yerine buna zaman ayırsanız dünyayı değiştiririz.
    avm tipi aile kadını olmayın nolur!
    tüketen değil, üreten biz olmalıyız.
    hepimize güveniyorum.

  • 50. finallerin bittiği gün

    bütlerin yaklaştığı gündür.

    (bkz: büte gelmek)