(bkz: en kötü akşam yemeği 750 liradır)
(bkz: illuminati misin piç o ne öyle ev kirası gibi)
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. 4000 liradan az geliri olan erkek aldatılır
-
2. konularına göre tasnif edilmiş e-kitap arşivi
işi gücü bırakıp hepsini indirmeye çalışmayın. tane tane okuyun. gerçi her gün bir kitap okumaya kalksanız (ortalama 300 sayfa) 2025'e anca biter... bir tane indirin, okuyun. sonra üzerine düşünün, tartışın, özet çıkarın. sonra bir başkasını indirirsiniz. zira hepsine sahip olmanın verdiği hararet ve şehvet, yani 10.000 kitaplık bir arşivi miniminnacık bir flaş bellekte taşımanın verdiği güven duygusu anlaşılır bir şey olmakla birlikle fena bir yük. omuzları göçüren bir yük hem de... ardında samimi ve uslanmaz bir merak olmadığı sürece okumak çok matah bir eylem değil. sadece belirli bir süre kağıdın ya da ekranın karşısında sabrederek oturup yan yana konmuş harfleri deşifre etmek. ereği, menzili, takip edilecek izleği bilerek başlamak mühim olan. gerisi sabır işi... bilmiş bilmiş konuştuğuma bakmayın; ummanda bırakın damlayı, bir atom çekirdeği bile değilim.
okumadan geçmeyin: #44275492 ve #55296035
oxford university press: https://kat.cr/…ford-university-press-t6683133.html
oxford's very short introduction series: https://kat.cr/…tion-series-170-books-t8908693.html
routledge collection: https://kat.cr/…rge-ebook-collection-t10148165.html
criticism of the western society & civilization: https://kat.cr/usearch/criticism of western/
siyaset bilimi: https://yadi.sk/d/bm8cychfgdcyz
ideoloji: https://yadi.sk/d/3toxsfwogd3gt
felsefe: https://yadi.sk/d/vs1ka0fcgdcxe
felsefe ansiklopedisi: https://yadi.sk/d/5dzmw70dgdcx4
kuantum-fizik-evren: https://yadi.sk/d/l-cgspo0kjjg5
mühendislik: https://yadi.sk/d/j05wdkvkkcyj6
sosyoloji: https://yadi.sk/d/biubol4igdcyb
psikoloji: https://yadi.sk/d/ia_x6spqgzbge
psikoloji arşivi 2: https://yadi.sk/d/vfjmjbulh76gc
psikoloji arşivi 3: https://yadi.sk/d/ffs10ipwh76g4
psikoloji arşivi 4: https://yadi.sk/d/3_a7b7n5gdcz2
psikoloji-ek arşiv: https://yadi.sk/d/fkrltblagwnxi
psikanaliz: https://yadi.sk/d/5uu7uulsgswvu
kişisel gelişim: https://yadi.sk/d/jdhzh1c4gdcxi
şiir: https://yadi.sk/d/pxhdbspgfrgzf
veganizm: https://yadi.sk/d/uzujbkf5fjasq
evrim: https://yadi.sk/d/2hv1cg9rghm3n
##################################################################
tarih din ve mitoloji
tasavvuf-sufizm: https://yadi.sk/d/puj-g9rqkhmda
hadis: https://yadi.sk/d/kfavxey5kjyau
mezhepler tarihi: https://yadi.sk/d/ons_jizqkjycm
siyer: https://yadi.sk/d/qijcpu6skjyex
ilmihal: https://yadi.sk/d/1cw3rgcakjyfg
tefsir: https://yadi.sk/d/j9huo43lkjygv
fıkıh: https://yadi.sk/d/1xmn389pke5pe
dini kaynaklar: https://yadi.sk/d/_hbnqjwhgdd3a
dört kitap: https://yadi.sk/d/lwdfuvdlgdczc
orta doğu: https://yadi.sk/d/tvjqoluggrml6
ülkelerden hikayeler: https://yadi.sk/d/tyiuieh4gjrmb
yahudi tarihi: https://yadi.sk/d/7qnbbeuhke5pp
tarih: https://yadi.sk/d/cqoe0zxxgdczp
tarih 2: https://yadi.sk/d/nwtjrj7ygdcxt
çanakkale tarihi: https://yadi.sk/d/w0gvsg_bjtdbq
osmanlı tarihi arşivi: https://yadi.sk/d/npxb_54pjebq4
osmanlı tarihi arşivi 2: https://yadi.sk/d/giwcmwlmhfnvo
türk tarihi ve mitolojisi: https://yadi.sk/d/gnzuaec7hfnah
roma tarihi: https://yadi.sk/d/4x6qxulqgw3qa
roma ve bizans tarihi: https://yadi.sk/d/ls7vh7rhke5s3
selçuklu tarihi : https://yadi.sk/d/ukkmiopckbttg
kuramsal tarih: https://yadi.sk/d/lhd-jpkwgns87
ii. abdülhamit arşivi: https://yadi.sk/d/xjbewy1zgpgzv
ntv tarih dergileri 2009: https://yadi.sk/d/r8cofhufkrqbz
mitolojik-dini eserler: https://yadi.sk/d/vd1bztdskrptm
destan ve mitolojik eserler: https://yadi.sk/d/h-8c78wrfhfdx
destan ve mitolojik eserler 2: https://yadi.sk/d/ulomjprbfhgty
medya iletişim gazetecilik: https://yadi.sk/d/7_ikxwwegcm82
anlam dil göstergebilim: https://yadi.sk/d/p0thtplkdcd7n
dil bilimi ve türk: https://yadi.sk/d/uzsyfbiykcmcg
hz. muhammed: https://yadi.sk/d/thusid4mfvwgd
alevilik - bektaşilik: https://yadi.sk/d/qa54nt4jknntf
alevi bektaşi şiirleri: https://yadi.sk/d/dmyghisahqe8k
milliyetçilik: https://yadi.sk/d/hnzm-cgygajrz
##################################################################
dil
almanca: https://yadi.sk/d/uu-xxvdfhbbrf/almanca
almanca grammar: https://yadi.sk/d/typlj1zmiwvtn
almanca romanlar: https://yadi.sk/d/zvkxeguegp64a
fransızca: https://yadi.sk/d/uu-xxvdfhbbrf/fransızca
fransızca 2: https://yadi.sk/d/wp8mgrdviybpp
fransızca sesli: https://yadi.sk/d/dfxxoriviybi6
fransızca çalışma notları: https://yadi.sk/d/vvwk2ba2cckjs
korece: https://yadi.sk/d/uu-xxvdfhbbrf/korece
kürtçe: https://yadi.sk/d/uu-xxvdfhbbrf/kürtçe
yunanca eserler: https://yadi.sk/d/oe1sc4t3jzkre
yunanca sesli notlar: https://yadi.sk/d/i16wz9mgk2exr
yunanca sesi notlar 2: https://yadi.sk/d/kn-bejw2jku2u
yunanca dil bilgisi: https://yadi.sk/d/oe1sc4t3jzkre
yunanca grammer: https://yadi.sk/d/awpbzs34ijo9b
farsça dil bilgisi: https://yadi.sk/d/flhbols5jwylb
farsça dil bilgisi ve sesli notlar: https://yadi.sk/d/p_7o4komjz8yk
farsça sesli notlar : https://yadi.sk/d/kch5oy5acegfb
japonca: https://yadi.sk/d/bx63opqejzkun
japonca sözlük: https://yadi.sk/i/ryt1vr5oj3bi4
rusça : https://yadi.sk/d/mkev5ocajkfzh
rusça 2: https://yadi.sk/d/uu-xxvdfhbbrf/rusça
rusça 3: https://yadi.sk/d/jmownbmckjasi
rusça 4: https://yadi.sk/d/uey8-kv2jvoav
türkçe: https://yadi.sk/d/uu-xxvdfhbbrf/türkçe
arapça: https://yadi.sk/d/uu-xxvdfhbbrf/arapça
arapça 2: https://yadi.sk/d/hsp5n799jzmah
arapça 3: https://yadi.sk/d/_nfbb-abglst4
arapça hikayeler: https://yadi.sk/d/lnkordwtjy7ym
ingilizce: https://yadi.sk/d/uu-xxvdfhbbrf/ingilizce
ispanyolca: https://yadi.sk/d/uu-xxvdfhbbrf/ispanyolca
italyanca: https://yadi.sk/d/uu-xxvdfhbbrf/italyanca
sözlükler: https://yadi.sk/d/fyr-qzwfgdcy5
sözlükler 2: https://yadi.sk/d/uu-xxvdfhbbrf/sözlükler
ingilizce: https://yadi.sk/d/qlmzbpykhvzw9
inglizce 2: https://yadi.sk/d/038zjc8qgxx6c
ingilizce 3: https://yadi.sk/d/tr6hmecdkub2y
##################################################################
bilim
bilimsel kitaplar: https://yadi.sk/d/hcistqs8krpxz
bilimsel kitaplar 2: https://yadi.sk/d/48adcczsjsbpn
bilimsel kitaplar 3: https://yadi.sk/d/pknj-810gxvdy
tübitak popüler bilim kitapları: https://yadi.sk/d/mj23zlkmkrqwh
uzay konulu dokümanlar : https://yadi.sk/d/ocfzotfvhsnfr
##################################################################
edebiyat, sinema, sanat
sesli eserler: https://yadi.sk/d/daeil4otkqzej
sesli eserler 2: https://yadi.sk/d/wr5fwtfapgsya
kadın kitaplığı: https://yadi.sk/d/m1h_mazcfn6gh
müzik temalı eserler: https://yadi.sk/d/bbqxxxwikje3s
edebiyat konulu eserler: https://yadi.sk/d/f5npsgiagdd2s
denemeler: https://yadi.sk/d/9ipmgxmugxvdm
bağlama ile ilgili dokümanlar: https://yadi.sk/d/jkbyway-h76fq
sinema ile ilgili eserler: https://yadi.sk/d/h5z8t-gvkhgky
sinema ile ilgili eserler 2: https://yadi.sk/d/ftzo4pmkfp2xs
sanat-sinema-tiyatro: https://yadi.sk/d/s1j7kslogdcym
##################################################################
kpss, ales, ygs, lys kitapları ve notları
kpss notları: https://yadi.sk/d/a2spkn5qwll6c
kpss notları 2: https://yadi.sk/d/spcvg-fv8lhaf
kpss notları 3: https://yadi.sk/d/wclc-jjtbbu9v
kpss notları 4: https://yadi.sk/d/hlgu51bebbvbc
kpss notları 6: https://yadi.sk/d/dlmmqvkjj8yff
kpss notları 7: https://yadi.sk/d/5ioiqiu2jexnv
kpss notları 8: https://yadi.sk/d/ub-ybaeakty53
kpds notları : https://yadi.sk/d/sd8jmxwi945tf
iibf için kpss kaynakları: https://yadi.sk/d/lfzgxwhjkjyev
ales notları: https://yadi.sk/d/yoizv8qnkxmhq
ygs- lys hazırlık kitapları: https://yadi.sk/d/vroxcl_cgan6n
ygs- lys hazırlık kitapları 2: https://yadi.sk/d/5havpxwhnme7t
ygs- lys hazırlık kitapları 3: https://yadi.sk/d/o538xicnnmeaf
ygs lys hazırlık kitapları 4: https://yadi.sk/d/nsuxfgqsnmegt
rehberlik yayınları ygs lys: https://yadi.sk/d/xrmk1jnghbuns
***
esas derleyen yahut şahsım gibi c/p eyleyen arkadaşa teşekkür etmeliyiz.
***
dbe durumlarına göre aşk meşk ilanlarına kiraya verilir. bir işe yarasın madem bizim durumumuz yok.
tarife
evlilik teklifi: yunus emreli banknot + kdv
ilan-ı aşk: buhurizade mustafa efendili pangınot + kdv
'çıkma' teklifi: yemeksepeti, avea kontör formlarında ödenebilir.
"kayıp aranıyor" ilanları müessesimizin sosyal sorumluluk politikası gereği ücrete tabi değildir.
***
madem ilk kez bu kadar ilgiye mazhar olduk, yıllardır süren bir arayışımı da açayım.
26 eylül 2012'den beri neşet atkısı arıyorum, hala bulamadım. "bulunmaz hint kumaşı"ndan daha kıymetli gerçi, normal bulunmaması... bilen, gören varsa mesajlasın beni.
http://i.imgur.com/ik6aec6.jpg
***
sevgili halam mesude ile tanıştınız mı?
***
iki gündür burnumun direği sızlıyor, mecnun etti beni.
***
(bkz: raif kürkçü)
senelerdir şu başlıktan bir prim yapamadım, bir ekmek yiyemedim ya daha size ne diyeyim.
***
ent3l qızl@r eqle5in. -
3. arya stark'ın chatroulette'de görülmesi
-
4. işkenceci üvey annenin ceza evinde dövülmesi
tatlı su hümanistleri de teşrif ettiğine göre mükemmel bir haberdir.
edit: bu entry'de hümanizme bir sataşma tespit eden adam, su katılmamış bir gerizekalıdır. solunan oksijene yazık. kadın küçücük çocuklara işkence yapıyor, arkasından oklava sokup bağırsaklarını deşiyor. kendinize gelin.
edit 2: "tatlı su hümanistleri" dedim diye, bu kadın kadar cani olduğumu iddia edenler beni çok şaşırttı ve üzdü. benzer her olayda "oh iyi oldu" diyen bir insan değilim. ama burada o iki çocuğun çektiği eziyetleri görünce bir robot olmadığım, duygularım olduğu için kadının canının yanmasına sevindim. makatından oklava sokulup bağırsakları parçalanan, 2 ay hastanede yatan o güzel çocuğun hayatı bitti. bu travmadan sonra onun güzel bir hayat geçireceğini kimse düşünmesin.
evet, kadının acı çekmesi hoşuma gitti. bu beni o kadın kadar cani yapıyorsa, o zaman buyrun şikayet edin, ben de gireyim içeri. potansiyel bir tehditim sonuçta.
tekrar izleyin görüntüleri: http://www.liveleak.com/view?i=d38_1450956945
ama kulaklık takın, sesi sonuna kadar açın, gözlerinizi kırpmadan izleyin. -
5. gorkem12.tripod.com
hiç unutmuyorum yıl 98 biberon.com u almıştım 1 aylık ücretsiz .com denemesi veriyordu bi yer. öyle ilk web denememdi. lisedeki arkadaşlar "olm beni de koy siteye" falan demişlerdi. ilker vardı bi tane kel, satranç dereceleri falan var onu koyum dedim. ama öyle bi site yapmışım ki her telden çalıyo. en iyi futbolcular, bir iki kısa .vaw, porno güzelleri, bj fotoğrafları vs..
geldim dedim olm koydum seni siteye gir bak. bu da toplamış ailesini "internetteyim ben" hesabı, girmişler siteye. ertesi gün geldi... "ulan orospu çocuğu" diyo, bastık adıma ilker şöyle bi öğrenci bu dereceleri var yazıo, hop altında yalayan bi kadın, ilker şunları sever diyo pat altında domalan bir kadın... rezil oldum tüm sülaleye diyo. bildiğin halası amcasıgiller falan toplanıp 10-12 kişi girmişler siteye. nası savundum kendimi hiç hatırlamıyorum...
bu da böyle bir anımdır... -
6. serdar ortaç'ın euro 2016 için hazırladığı şarkı
(bkz: vallahi tarkan'ı özledik)
-
7. maaşı asgari ücret üzerinden gösteren işverenler
(bkz: dostum işveren demişsin ama bu götveren)
başlığın düzeltilmiş hali, maaşı asgari ücret üzerinden götveren işverenler olmalıdır. -
8. ekşi sözlük
alarmımı yanlış kurmam sonucu işe gitmeyeceğim bu cumartesi günü erken kalktım. fakat ilginç bir şekilde hafta içi yataktan sürünerek çıkan ben gayet zindeydim.
yataktan çıkmadan azcık qeyf yapayım dedim. telefonu aldım elime, sözlüğe girdim. açtım dünün en beğenilen entrylerini, şöyle bi göz gezdirdim. bir başlık dikkatimi çekti; kocasını iki farklı adamla aldatan kadın. dün de baya yazıldığını görmüştüm bu başlığa hatta, tıkladım ve cumartesi sabah belki de hayatımda bu kadar zinde uyanmışken lanet ettim her şeye.
(bkz: #57226054)
--- spoiler ---
bu bir hastalıktır.
samimiyetimle söylüorum yarrağa doyamadığından yapmıştır kadın bunları, oyle çok mutsuz olduğundan falan değil.
--- spoiler ---
dünün en beğenilen 10.entrysi olmuş bu ekşi sözlük'te. ve baktığım saatte tam 101 kişi bunu favorilemişti. ben burada ku klux klan ayin yapıyormuş gibi ırkçılık da gördüm, bizim bekir abinin kahvesinde maç izleyen dayılardan daha sığ futbol yorumları da okudum, yalan yanlış bi sürü bilgi de okudum. fakat bu kadar iğrencini, bu kadar sığını, bu kadar kahvehane ağzını ilk kez görüyorum. bu zamana kadar hep herkes, istediğini yazabilir fikrini savundum, karışmayı kendime hak görmedim ama bu ne ya? allah sizi kahretsin bu ne ya?
bu tarz haberlerin yapılış amacı da ulaşmak istediği kitle de bu aslında. "yarrağa doyamadığından yapmıştır." bak bir de samimiyetiyle söylüyor. kendinden o kadar emin ki kurduğu cümlenin üzerinden etrafa saçılan pisliği görmüyor bile. bu cinsiyetçilik bile değil. bunun adı yok gerçekten. dün ssg'ye tivıtırdan sormuştum bu entrynin kepsiyle. ama bunun dün yazılan entryler içinde en beğenilen 10.entry olabileceğini gerçekten düşünmemiştim. şimdi tekrar soruyorum ssg veya kanzuk bey türkiye'nin en çok tıklanan bilmem kaçıncı sitesinin yaratıcısı ve şimdiki sahibi olarak bugün burayı ziyaret edecek yüzbinlerce kişinin "samimiyetimle söylüyorum yarrağa doyamayan kadındır" cümlesini okuyacak olması hakkında ne düşünüyorsunuz?
evet ben de öyle düşünüyordum zaten. bu kesinlikle bi hastalık. reklama, paraya doyamadığınızdan yapıyorsunuz hep bunları. -
9. 26 aralık 2015 erdoğan'dan yök'e odtü talimatı
cumhurbaşkanı erdoğan, istanbul'da adına düzenlenen gecede odtü'yü hedef gösterdi.
"asım'ın neslinden bir usta recep tayyip erdoğan" programında konuşan cumhurbaşkanı, cnn türk'ün haberine göre;"utanmadan, sıkılmadan odtü’de namaz kılan gençlere saldırıyorlar. yök gereği neyse yapmalı. bunun takipçisi olacağız" dedi.
erdoğan: "doğu ve güneydoğu anadolumuzda pek çok çocuğumuz, gencimiz, evladımız asla kendilerinin olmayan bir kavganın içinde birer ikişer kaybolup gidiyorlar. halbuki biz tıpkı mehmet akif gibi, elindeki çivili sopalarla, eğitim görenlere, namaz kılanlara hücum eden değil, elindeki molotofla, kaleşnikofla, roketatarla devletine, kendi halkına saldıran değil, asım'ın nesli bir gençliği görmek istiyoruz."
la çivili sopa diyor. gezi'de akp gençlik kollarının istanbul'un arka sokaklarında kovaladığı gencecik çocukları, kadınları döverken ellerinde ne var bakmıyor.
eğitim görenlere saldırmak olmaz diyor; olmaz. 19'unda üniversite öğrencisi ali ismail'in kanı eskişehir'de, polislerin, esnafların ellerinde.
molotof, kaleşnikof, roket diyor; kimlerle nasıl pazarlıklar içinde olduğunu alem biliyor. serap'ın bir mit'çi tarafından atılan molotofla yakılarak öldürüldüğünü yapan - yaptıran söylüyor.
mit tırlarında yakalanan silahların kaç bin kişinin ölümünün, infazının işareti olduğunu silahlar biliyor.
devletine, kendi halkına saldıran nesil görmek istemiyormuş.
kendi halkına, birlikte yaşadığına saldırmaz da aklı olan, yine de olmaya devlet cihanda. -
10. batuhan karadeniz
(bkz: batuhan sen misin)
-
11. askerde yılbaşı kutlamış efsane nesil
yılbaşını akşam 20.30 içtimasında sırada kutlayan askerdir. 21.00'da istihkakı olan beyaz leblebi, muz ve yer fıstığı üçlüsünü almış, akşam 22.00 gibi yatağa girmiştir.
- komutanım gece 12'de yemekhaneyi açabilir miyiz, mehmet onbaşı viski de getirecekti?
- seni sikerim asker
- emredersiniz komutanım! * -
12. apple'ın erdoğan'a özel fors'lu mac yapması
(bkz: dark fors)
-
13. jedi'ların aslında terörist oldukları gerçeği
star wars filmlerini her izlediğimde aklıma gelen gerçek. şimdi force awakens'ı izleyince yine depreşti düşünceler.
iyi bildiklerimiz luke olsun, yoda olsun, han solo olsun aslında kötü, kötü bildiğimiz darth vaderlı empire ise aslında iyi olanlar değil mi? empire galakside düzeni, güveni temin etmek istiyor. bu düzeni sağlamak için bizlere antipatik ve zalimce görünen yöntemler seçmişler ama karşılarında da çok güçlü bir radikal, cihad kafasında yaşayan teröristler, rebel'ler var. bu rebel oluşumunun içinde force denen güce ölesiye inanarak yaşayan jedi'lar var. tıpkı dine ölesiye bağlı yaşayan, "may the force be with you" şeklinde alluhu akbar diyerek bağıran ışid militanları gibi. bunları gericiliğe iten yoda isimli sevecen bir tip var. her şeyi bu öğretiyor. elebaşı. daha önce isyanları görmüş geçirmiş, bilge kişi yoda. tıpkı abdullah öcalan, bin ladin gibi. o dışarıdan bakınca iyi dediklerimize nasıl sevecen görünüyor. nasıl tatlı şey diyorlar. ama empire'ın gözünden bakınca gayet tehlikeli bir terörist elebaşı değil mi kendisi? ayrıca bizim jedi militanlarını bu force denen öğretiyi iyice anlamak, kavramak için yıllar süren bir eğitim bekliyor. yine teröristlerin dağlarda, gizli yerlerde eğitim alma süreci gibi. kendilerine özel bir silahları var bunların: lightsaber. işte pkk'nın keleş kullanması gibi. sonra yaşadıkları yer gizli. empire o kadar kaynak kullanıyor ama bu cihadcı radikalleri bulmak çok zor. yaptıkları her şey gizli kapaklı.
sonra yanlarına bir prenses alıyorlar. prensesin kendince haklı sebepleri var ama bu prenses aslında teröre yardım eden "dış mihrak" değil mi? pkk'ya silah gönderen ülkeler gibi tıpkı. ben size yardım ediyorum ama sizde bana yardım edeceksiniz diyor. tam bir mini çakal. güzel, alımlı, güçlü sayılır. karşı konulamaz bir teklif yapıyor teröristlere. birde paralı askerleri var bu grubun: han solo. gel bizimle savaş karşılığında ne istersen veririz. ayıpsın. ama bu herif hırsız değil mi kardeşim aslında? kaçakçılık yapmıyor mu bu? nasıl alçak bir iş yapıyor. ama bu alçak herif öyle güzel görünüyor ki şimdi alçak dedim diye bana küfürler ettirecek kadar. sonra kyle var, pirates var. hepsi namussuzun önde gideni. hepsi suçlu. ama "iyi" olan rebeller için savaşıyorlar. en büyük savaşçıları luke skywalker var sırada. bu adam bu terörist oluşuma nasıl katıldı? savaş suçlusu obi-wan kenobi'nin yalanıyla. çocuğa "senin babanı bu gaddar darth vader öldürdü." dedi. halbuki yoda ve diğer namussuz obi-wan biliyorlardı gerçeği. luke gerçeği öğrenince de pişman oldular. ayıptır. böyle bir yalanı hangi "iyi" oluşum söyler? bide empire'a bakın. hepsi düzeni ve güvenliği sağlamak amacıyla işe alınan profesyonel stormtroopers. kelle avcılarına, kaçakçılara, suçlulara karşı taviz vermeyen resmi görevliler. allah aşkına hangi taraf daha iyi?
gelgelelim şu death star'a. bu namussuz, onursuz, rebel örgütü kandırarak kendi tarafına çektiği militan jedi luke skywalker önderliğinde death star'ı yoketme planı yapıyor. death star bir otoritenin, düzenin simgesi aslında. içerisinde binlerce suçsuz insan çalışıyor ve böyle teröristleri hesaba katmadıkları için ufak bir uçakla yapılacak saldırıya karşı korunmasızlar. tıpkı 11 eylül gibi. neyse, bu luke denen şarlatan bir intihar eylemine kalkışarak, bir canlı bomba olmayı kabul ederek death star'a saldırıyor. onun gibi bu görevi kabul eden bir sürü terörist pilot etkisiz hale getirilse de işte biri başarıyor. bu otorite simgesini ve içinde çalışan binlerce suçsuz insanı yokediyorlar. sonra da gidip böyle bataklık gibi pis bir mağarada saklanıp yakalanmamak için çeşit çeşit taklalar atıyor namussuz terörist. empire da bu rebel denen isyancıları yoketmek isteyince ve gerekirse bu uğurda gezegenleri patlatmayı göze alınca kötü oluyor.
peki bu kadar curcuna neden? bir grup radikal, barbar manyak, daha önce işlevsizliği anlaşılmış republic yerine galakside iktidar olan, düzeni, güvenliği, ticareti ve galakside bütünlüğü sağlamak isteyen iyileri alaşağı edip kendi iktidarlarlıklarını getirmek istiyorlar. -
14. sevgilisiyle 792 saat telefonla konuşan kız
sevgilisiyle 792 saat konuşan erkekle çıkmaktadır. arkadaş, şu cinsiyetçiliğinizden gına geldi.
-
15. evrimcilerin tedavi için veterinere gitmemesi
müslümanların topraktan geldikleri için jeologa gitmesi gerektiği için onlarda sıkıntı yok.çok şükür maymundan geldik ensestten değil
-
16. özyönetim talebimizi bütün dünya görmeli
ihanettir. türkiye büyük millet meclisi milletvekili ve 80 milletvekili olan bir partinin genel başkanı olarak türkiye'nin büyük problemler yaşadığı bir ülkeye gidip bunu söylemek omurgasizliktir.
ayrıca acıyorum sizlere sürekli fırsattan istifade söz hakkı elde ediyorsunuz ve kullaniliyorsunuz. rusya türkiyeye zarar vermek için seni kullanıyor. piyonsunuz işin garip yanı bundan şikayetçi değilsiniz, mutlusunuz. -
17. efkan ala'nın kutadgu bilig ile imtihanı
çok güzel şarkı çıkar bu imtihandan.
educatedear'ı görev başına davet ediyoruz. -
18. cipe binen türbanlı
cipe binen türbansızdan farkı, "gösterişten sakının" diyen bir dine mensup olduğunu iddia etmesidir...
edit: inancı bazı yönlerden güçlü, bazı yönlerden zayıfmış karışamazmışız pardon. gayrimüslimlere din kültürü ve ahlak bilgisi adı altında zorla öğretilen islam dersinde öğrendiklerimizi de götümüze sokarız artık. israf olmasın yani onca emek.
edit 2: islamın sorunu ne biliyor musun sözlük?
islam, insanları doğru yola davet etmeyi ve gayrimüslimleri de kapsayarak insan hayatına müdahale etmeyi kendine hak gören bir din. kimse buna itiraz edemiyor.
fakat gayrimüslim birisi çıkıp bir müslümanı islam kuralları çerçevesinde eleştirdiğinde müslümanlar -islamı bir kenara atarak- liberal bir tavır takınıp 'kimseyi ilgilendirmez' diye kalkan çekebiliyorlar kendi hareketlerine.
günümüz toplumunda islam böyle bir oksimoron işte.
edit 3: islamda gösteriş yasak diye jipine el konulmuş ya da fiili bir cezaya maruz bırakılmış bir türbanlı göremiyorum etrafta. mantık çerçevesinde eleştiriyi yasaklamak da neyin kafasıysa.
ve edit 4: hakikaten ilginç bir tartışma bu bak. yani taraflar ve söylenilenler arasında ciddi bir çelişki var.
'liberal ve islamın yasaklarına karşı olan ben' diyorum ki: islamın kuralları çerçevesinde bunu yapamazsın çünkü gösteriş islamda yasak.
'müslüman ama liberal(?) yazar' diyor ki: sen kimsenin inancına karışamazsın.
ben zaten kimsenin inancına karışmıyorum ki. diyorum ki islam çerçevesinde bu yapılan yanlış. müslümanlar jipe binmesin diye kanun çıkaralım diyormuşum gibi ikiyüzlü olmuşum. benim idealim olan liberal ortamda zaten isteyen istediğini yapabiliyor.
hatta o kadın bu ülkede jipe binebiliyor, araba kullanabiliyorsa islam değil liberal düşünce sayesindedir. yoksa islamın anavatanı suudi arabistan'a gitse araba dahi kullanamayacak çünkü kadına ehliyet vermiyorlar arabistan'da! -
19. her bölümü sonraki bölümü merak ettiren diziler
(bkz: tsubasa)
bir pozisyon 3 bölüm sürerdi anasını satayım. -
20. ronaldo luis nazario de lima
yukarılarda birinin messi ve cristiano'dan daha iyi olmadığını söylediği adam.
bir kere şunu düşünelim, hangisi daha evladır? sistemini ve düzenini sabitlediğin takımda başarıdan başarıya koşmak mı, yoksa gittiğin bir çok takımda başarılı olmak mı? bence ikincisi. zira, bir çok yıldızın farklı takımlarda yapamadığını gördük; owen, ronaldinho, rivaldo vsvs.
ronaldo daha 18 yaşında fifa 94'te brezilya kadrosundaydı ve kupa kaldırdı. hani şu messi'nin henüz kaldıramadığı kupayı. o tarihlerde ronaldo forma giyemedi ama kadroda olması bile yeterdi bence. romario ve bebeto'nun oynadığı hücüm hattından bahsediyoruz.
daha sonra psv eindhowen'de 48 maç 42 gol performansı gösterdi. gol kralı oldu. (1994-1996)
ardından barcelona'da 37 maçta 34 gol attı ve kupa galipleri kupası ile ispanya süper kupasını kaldırdı. gol kralı oldu. altın ayakkabı aldı. (1996-1997)
ardından inter'e transfer oldu. 68 maçta 49 gol kaydetti. uefa kupasını kaldırdı. (1997-2002)
şimdi burada bir parantez açıyoruz. şunu sorabilirsiniz, ronaldo inter'de neden 5 yıl oynamasına karşın sadece 68 maçta forma giydi. bunun bir sebebi var, sakatlık. ronaldo belki de futbol tarihinin en büyük şanssızlıklarından birini yaşadı.
21 kasım 1999'da lecce maçında sakatlanan ronaldo, 12 nisan 2000'e kadar oynayamadı. ama bu dönemde çok çalışarak tedavi sürecini kısalttı. 12 nisan 2000'de lazio maçında sahalara geri döndükten sadece 7 dakika sonra hayatının en şanssız anını yaşadı. aynı yerden ikinci defa sakatlandı. bir buçuk yıl futbol oynayamadı.
2001-2002 sezonunda sadece 12 maçta forma giyebildi.
aynı yıl japonya'da 2002 dünya kupasına katıldı. ve brezilya'yı şampiyon yapan adam oldu. 8 golle gol kralı oldu.
ronaldo dünya kupalarında en çok gol atan ikinci futbolcudur: 15 maç 19 gol. ortalama bazında ise 0,79 golle en golcüdür.
dünya kupasının ardından real madrid'e transfer oldu. 127 maçta 83 gol attı.
bunlar rakamsal istatistikler. bana göre yaşadığı diz sakatlığının ardından futboldan kopması gerekiyordu. 2 yıl ciddi bir süre. ama o, geri dönüp dünya kupasını ikinci defa kaldırdı.
bir de ronaldo'nun yetenekleri ve oyun stiline bakmak lazım. oynadığı her takımda kendini gösterdi. bireysel ve kollektif oynayabiliyor. hem güçlü fiziğe sahip ama aynı zamanda muazzam bir tekniği var. komple bir oyuncu.
kendine yapılan bazı hayvani fauller ve yetenekleri... ahı gitmiş vahı kalmış 33 yaşındaki kilolu ronaldo, rakibini topa dokunmadan kıç üstü yere düşürebilir.
ve dahası, https://www.youtube.com/watch?v=uvuew6x7tm0 -
21. oğlum sağolsun yerine vatan sağolsun diyen anne
toprak ve sınır kavramının tarım devrimi ile başlayan 10 bin yıllık bir kavram, ulus devlet kavramının ise 300 yıl bıle
ömrü olduğunu bilmeyenlerin, kutsadığı anne.
bu tipleri görünce böyle buyurdu zerdüşt'ten su paragraf gelir hep aklıma;
"devletler iki yüzlü köpeklerin en kötüsüdür. kendisinin dünyanın en onemli varlığı olduğunu söyler, ilginçtir insanlar buna inanir." -
22. adü öğrencilerinin çektiği pink floyd klibi
(bkz: adü neresi lan remake v2)
adnan menderes üniversitesi'ymiş. ama onun amü olması gerekmiyor mu? amü vajinayı çağrıştırdığı için mi adü? -
23. atiba hutchinson
gece gece aklınızı sikeyim.
-
24. kırdın beni god damn it
kırdın beni god damn it
açtın kalbimde bir rift
haydi durma admit it
and then şurdan siktir git. -
25. noel babanın gelir kaynağının ne olduğu sorunsalı
(bkz: örtülü ödenek)
-
26. 800 yıllık cep telefonu
(bkz: sümercell)
-
27. otobüsten otobüse aktarılmanın verdiği eziklik
binmişsinizdir minibüsünüze/otobüsünüze akşamın bir vakti. gideceğiniz yere daha çok vardır. pek kalabalık değildir otobüs; herkes yorgun, herkes sessiz. yayıla yayıla oturmuşsunuzdur dakikalardır bütünleşip ısıttığınız koltuğunuzda. hop! o da nesi! "abiler, ablalar yandaki araca geçebilir miyiz acaba?"
birden bir hareketlilik, istemeye istemeye kendinizi oturacak koltuk kapma yarışında bulursunuz. çanta kucakta, otobüsün eski sakinlerinin acıyan gözlerle baktığı bir mülteci grubu ile birlikte girersiniz otobüse. artık o bir önceki otobüste 20 dakikada oluşan huzur dolu, sıcak ortam yerini soğuk ve rahatsız bir kalabalık yığına bırakmıştır. ezik büzük oturursunuz. artık ev sahibi değilsinizdir. demirspor deplasmanına gelmiş ürkek rakip takım taraftarısınızdır artık. etraftan "ah yazık, otobüsleri bozulmuş:(" bakışlarına "yok valla otobüs bozulmadı, şoförün piçliği:(" bakışlarıyla karşılık verirsiniz. "demek şoförünüz sizi yarı yolda bıraktı ha:(" bakışlarını "siz hiç otobüs değiştirmek zorunda kalmadınız mı allahsızlar" bakışlarıyla cevaplandırırsınız. muavinin "zaten bizim otobüse de para vermediniz" bakışlarını "git yiyosa öteki şoförden al lan bana ne" bakışlarıyla savuşturursunuz. "ay pek de çirozmuş şu ortadaki" bakışlarını "yeter amk sikecem ha abartmayın ne baktınız öyle" bakışlarınızla sonlandırırsınız. böyle bakışlar altında yolculuk uzar gider.
velhasılı kelam zordur otobüs değiştiren toplulukta olmak. lütfen onlara acıyan gözlerle bakmayın. unutmayın bir gün sizin de yolculuğunuz "yandaki araca geçebilir miyiz" cümleleriyle zehre dönebilir. cümlelerimi ünlü bir şairin sözleriyle noktalıyorum: "mağrur olma yolcum senin de otobüsünün şoförü götlük yapar elbet." -
28. vodafone arena
hasta hasta yatıyoruz amk, bari amme hizmeti yapalım, şu kapasite mevzusunu bir anlatalım.
stad, bulunduğu araziye yapılabilecek en büyük şekilde yapılıyor. belki zemini biraz daha aşağı çekip, tribünleri biraz daha dikleştirerek 1-2 bin daha koltuk kazanılabilirdi, o kadar. ama bu haliyle dahi stadın zemini (futbol oynanacak çim) deniz seviyesinin 3 metre civarı aşağısında olacak zaten. maliyet etkinliği hesaplanmış, bu şekilde yapılmasına karar verilmiş.
kapasiteyi arazinin yanında yükseklik de sınırlıyor. deniz tarafında tribün eski tribünle aynı yükseklikte. aynı şekilde çatı için belirlenmiş bir üst limit de mevcut, o geçilemiyor. yönetimi de bu sınırlamaları kaldıramama konuda eleştirmek yersiz, zira o araziyi bu kadar borç içinde elde tutmak başlı başına büyük başarı. çatıya 18 milyon euro verilmesinin sebebi de bu yükseklik sınırı. tt arena'daki gibi yüksek çatı yapmaya kalksan, stad kapasitesinin yarısını kaybedeceksin neredeyse. bu arada söylemeden geçmeyelim; yönetim ilk baştaki kapasite 35.000'i geçemez, yeni açığın üstü kapatılamaz gibi yasakları da aşmayı başardı.
şunu unutmamak lazım, stad içinde loca - koltuk dağılımı yaparken baskı unsuru, gelir, görsellik ve fonksiyonellik gibi temel kriterler var. stada 147 değil, 74 loca koyulsaydı ciddi sayıda koltuk kazanılır, kapasite belki 4-5 bin kişi arttırılırdı. ama o zaman da gelir ciddi anlamda azalırdı. yukarıda bir arkadaş asıl önemli olanın loca gelirleri olduğunu, 10.000 kişilik kapasite farkının yaratacağı gelir kaybının aşağı yukarı 20 locaya denk geldiğinden bahsetmiş. aynen öyle. loca sayısı artsaydı da hem tasarım, hem de seyirci sayısı bakımından ciddi kayıp yaşardık. bir de arz-talep dengesinde locaların fiyatları ister istemez düşerdi. ben loca sayısının da, kapasitenin de yapılabilecekler arasında en doğru seçim olduğunu düşünüyorum.
gelelim diğer stadlarla gelir kıyasına. vodafone arena sayesinde 2 sene içerisinde beşiktaş'ın stad gelirleri galatasaray'a yaklaşır, feneri de localardan gelecek gelirlerle geçer.
yukarıda yine bir arkadaş kalkmış, 3 sene sonra bitecek stadın loca satış fiyatlarıyla bitmiş stadın loca satış fiyatlarını karşılayıp tt arena'yı yüksek çıkarmış. bu stad değil de apartman olsa, müteahhit 3 sene sonra bitereceği daireyi bugünden en fazla yarı fiyatına verebilir, hatırlatalım. onu da geçtim, beşiktaş'ın göbeğindeki locayla seyran'ın tepesindeki locanın fiyatı arasında takdir edersiniz fark olacaktır. zira bu localar sadece maç zamanı açık olmuyor, ofis olarak da kullanılabiliyor.
sonuçta beşiktaş loca gelirinde galatasaray'ı yakalar. stadın konumunun getirdiği avantajla da 10.000 kişilik kapasite farkının yaratacağı gelir kaybını restoran kiralarından tut da, otopark gelirlerine kadar pek çok kalemden büyük oranda karşılar. başta da söylediğim gibi tt arena'yı geçeceğini düşünmüyorum ama yıllık gelir farkını 50-60 milyon tl'den 3-5 milyon tl'ye indirir.
stadın bitmesiyle beraber borçlarda ilk 1 yıl içinde çok ciddi bir azalma da yaşanacak. vodafone'un şu ana kadar verdiği para toplamda 10 milyon dolar. stad bittikten sonra yıllık 10 milyon gelmeye başlayacak. demirören'e olan borç hala finansal tablolarda ekside gözüküyor. beklenti tribün sponsorluğuyla bu borcun kapatılması yönünde. stad açılış maçı, ilk resmi maç, ilk derbi derken en azından ilk 1 sene dolu tribünlere oynayacaktır. son yıllarda yıl boyunca yaptığımız hasılatı hemen ilk 2-3 maçta yapabileceğiz. daha bunun kira gelirleri, tribün sponsorlukları, reklam anlaşmaları, kartal yuvası gelirleri, kulübün stada taşınmasıyla boşa çıkacak bjk plaza kirası var.
yönetimi kaleci veya stad bulma konusunda eleştiriyoruz da, 300 milyon tl'lik stad maliyetinin neredeyse 250 milyon tl'si kulübün öz kaynağından harcandı. yola çıkıldığında da zaten 600 milyon tl'lik borç vardı. yönetim stad gelirleri dahi olmayan bir takımda borçlanmayı stad maliyetiyle sınırlamayı başardı. bu, 5 yıl öncesinde stad geliri varken dahi yılda ortalama 50'şer milyon tl borçlanan bir kulüp için çok büyük başarı. unutmamak lazım. -
29. bomba paketine tekme atan adana'lı
- bomba olduğunu biliyor muydunuz?
- evet.
- peki, patlama ihtimalini düşünmediniz mi?
- hayır düşünmedim. -
30. inönü üniversitesi öğrencilerinin odtü protestosu
ilim yuvası inönü üniversitesi öğrencilerinin odtü için kapatma talep ettikleri protesto.
aha da linki
öğrencilerin gözlerindeki ışığı görüyor musunuz? bu gençler bizim geleceğimiz. ohh temiz temiz abdestli gençler. yalnız birilerinin bunların üniversite konseptinin gavur icadı olduğunu, o yüzden odtü yerine külliye mülliye kurmanın daha mantıklı olacağını söylemesi gerek.
kız erkek ayrı durmalarına ne diyeceğimi bilemedim.
edit: "yalnız" yerine "yanlız" yazmışım. fahiş hata. -
31. ev işi yapan erkeğin biraz hafiften şey olması
toplumun arızalı rol dağıtımına biat edenlerin "erkek iş yapmaz" saçmalığıyla 'kesin ılıktır' diye garipsemesine sebep olan durum.
ps: bugün mutfakta yemek yaparken yan komşum olan adamın da elinde bez, evinin camını sildiğine şahit oldum. ne gay'im, ne şu ne de buyum ama mecbur olduğum için kendi işlerimi kendim yapıyorum. ütü hariç çoğu işi de yaparım ve zerre gocunmam bundan, niye gocunayım?
ve bir gün oğlum olursa onu da kadınları ezmeyecek, kadınların emeğini sömürmeyecek şekilde yetiştireceğim ki erkek egemen zihniyet azala azala bitsin tez zamanda diye. -
32. giyinmeye çalışırken avizeye yumruk atmak
öyle görünüyor ki günün birinde yerle yeksan edeceğim bu avizeyi.
-
33. 1.90 cm boyunda kız görmenin pek zor olması
görüldüğünde şahsım tarafından ''oha benden sadece 82 santim kısa kız'' diye tepkilerin verilmesine sebep olandır.
* -
34. 2 trilyon dolar ile yapılabilecekler
ulan bazı dangalaklar da bankaya atıp faiz yerim demiş, şuan türkiye de ki bankaların değeri 3,4 milyar dolar iken 2 trilyon doları nasıl işletip size 15 milyar dolar faiz verecek.
-
35. annenin whatsapp kullanması
annenin yakın arkadaşlarından oluşan bir whatsapp grubuna katılmasıyla asıl etkilerini hissedersiniz. her gün kadim dostlar whatsapp grubunda neden onun da özlü sözler içeren görseller paylaşamadığı, o görselleri bulanların nasıl bulduğu (- "kızları buluyor tabi onların sen bana hiç bulmuyorsun") ama kendisinin bulamadığı, ayşe hanım'ın son gönderdiğine nasıl bir cevap yazması gerektiği ayrı bir olay oluyor. ama grubu okuması çok zevkli ehehe:
- günaydın hanımlar bugün hava yağmurlu
- günaydın neclacığım, evet hava yağmurlu
- kızlar günaydın (her arkadaş grubundaki gönlü genç teyze) burada yağmur var (2 ilçe öteden bahsediyor asdf)
- günaydın, nasılsınız, yağmur berekettir
- günaydın gülerciğim, haklısın. şemsiyenizi almayı unutmayın.
anne: acaba ben ne yazsam, bir şey söylesene.
ben: hepiniz yazınca bugün havanın yağmurlu olduğunu nihayet anladım, saolun kızlar yaz ahahsd.
anne: git. -
36. cizre'de öldürülen meral bebek
iki entryden alıntı vereceğim, arsızlığı, yüzsüzlüğü teşhir etmiş olayım:
"biz insani hasletlerimizi kaybetmedik. bu çocuğu bir türk devlet görevlisinin öldürdüğünü kanıtlayın, bunun bilinçli, sistematik bir organizasyon tarafından yapıldığını kanıtlayın, ben, yıllarca sözlükte pkk terörüne karşı insanları bilinçlendirmek için yazan çizen ben, özür dilemeye hazırım.
bizler, türk milliyetçisiyiz, canavar değiliz. pkk'lı mankurtlaşmış teröristler gibi duygularından arındırılmış ölüm robotları değiliz. son pkk'lı teröristin de öldürülerek etkisiz hale getirilmesi için canımı vermem gerekiyor ise gözümü kırpmadan canımı verecek bir insan olarak söylüyorum bu sözleri. "(bkz: #57239573)
aynı eleman, "insani hasletlerini kaybetmediğini" öldürülmüş bir çocuğun arkasından, çocuk da kürt olduğu için, "türk milliyetçisi" olduğunu vurgulayarak yazan aynı eleman ha, bundan 3-5 ay önce cizre'de çoluk çocuk öldürülürken bak ne yazıyordu:
"..ve evet anlamayacağız sizi, zira siz yıllardır bizi hiç anlamadınız, devlete karşıyız dediniz, türk insanını katlettiniz. evet ümidinizi kesin. acınız acımız değil, ölünüz ölümüz değil, ve en önemlisi siz de bizim kardeşimiz değilsiniz."
(bkz: #54682590)
insani haslet. canavar. türk milliyetçisi. bir daha cümle içinde kullanalım şimdi. -
37. kalecilerdeki şapka takma geleneğinin bitmesi
artık defanslar da burun bandı takmıyor, hakan ünsal hariç o halen evde bile takıyormuş.
-
38. rene adler
çok şükür bugün boş geçmedi. muslera'ya 9 ( ki çok severim muslera'yı) adler için 7.4 veren futbol ulemaları gördük.
aynı mantıkla devam ediyorum.
rene adler: 7.4 ( yetmedi mi)
...
..
.
volkan demirel: 5.3
...
..
.
tolga zengin: 1.9
...
..
.
sade vatandaş: -2.6
oldu mu sayın ulema? -
39. boşalmadan 90 dakika sevişebilen erkek
valla öylesini bulsam ben sevişirim
not: erkeğim, yazmayın -
40. burak yılmaz
burak yılmaz'ı satarsa bu sezon galatasaray'ı desteklerim. çin'e dünyada atılan en büyük kazık, çin mallarına karşı en büyük intikam olacak.
-
41. tabu diyalogları
-
42. türk dış politikası
hafızalarımızı tazeleyelim;
- 22 haziran 2012: radar testi amacıyla silahsız uçuş yapan türk rf-4e uçağı suriye tarafından düşürüldü. iki pilot şehit oldu. uçağın deniz seviyesinden 200 feet yükseklikte, saatte 900 kilometre hızla suriye karasularını 5 dk ihlal ettiği ama ihlalden 12-13 dk sonra uluslararası sularda vurulduğu açıklandı. (genelkurmay'a yakın bazı kaynaklar uçağın rus füzesi ile düşürüldüğünü iddia etti. iddia kamuoyunda yer bulmadı, ilgili haberlerin büyük kısmı silindi).
- 25 haziran 2012: nato ve ab temsilcileri ile olaya ilişkin toplantı yapıldı. nato, türkiye'yle tam dayanışma içinde oldukları açıklamasını yaptı. fakat nato üyesi bir ülkenin uçağı uluslararası hava sahasında düşürülmesine rağmen "toplu savunmayı içeren" washington antlaşması'nın 5. maddesi toplantıda söz konusu edilmedi
- 26 haziran 2012: "dönemin başbakanı" erdoğan'ın açıklaması ile türkiye'nin angajman kuralları değişti: "suriye'den türkiye sınırına güvenlik riski ve tehlikesi oluşturacak şekilde yaklaşan her askeri unsur, bir tehdit olarak değerlendirilecek, askeri hedef olarak muamele görecektir".
- 28 haziran 2012: mgk toplantısı sonrası "test ve eğitim görevi icra eden silahsız bir uçağımızın 22 haziran 2012 tarihinde uluslararası hava sahasında suriye tarafından vurulması olayı ayrıntılı olarak ele alınmıştır" açıklaması yapıldı. olayın ardından sıcağı sıcağına yapılan bazı açıklamalara değinilmedi.
- 3 ekim 2012: dünyanın asker, donanım, mühimmat ve eğitim olarak en güçlü ordularından birisine sahip olan türkiye -hem de yıllardır kendine göre çete büyüklüğündeki oluşumların çatıştığı suriye'den gelecek tehditler için- ulusal hava savunmasının müttefik hava savunma unsurlarıyla takviyesini nato'dan resmen talep etti.
- 3 ocak 2013: nato'nun almanya, hollanda ve abd vasıtası ile sağladığı patriot hava savunma sistemlerinin kurulumu adana, kahramanmaraş ve gaziantep'te başladı.
- 11 mayıs 2013: ışid hatay'ın reyhanlı ilçesinde iki bomba yüklü araç patladı. saldırıda 51 kişi öldü, 140 kişi yaralandı. saldırı, türkiye topraklarında gerçekleştirilmiş o güne kadarki en ölümcül terör saldırısı oldu. fakat buna rağmen kamuoyunda hükümetin saldırı soruşturmasına gerekli önemi vermediği fikir birliği oluştu. olay öncesinde ve sonrasında ışid militanlarının sağlık bakanlığı ambulansları ve kızılay'ın araçları ile sınır ötesine taşındığı iddia edildi, birçok militanın türkiye'deki hastanelerde tedavi edildiğine dair görüntüler ortaya çıktı.
- 11 haziran 2014: musul konsolosluk binasına 900'den fazla ışid militanı tarafından yapılan baskında başkonsolos öztürk yılmaz'ın da dahil olduğu 49 kişi rehin alındı.
- 20 eylül 2014: musul başkonsolosluğu'nda rehin alınan vatandaşlar serbest bırakılarak türkiye'ye döndü. mit operasyon sonrası "hiç ücret ödenmedi, takas yapılmadı" dese de tayyip erdoğan'ın "velev ki bir takas yapıldı, ben vatandaşlarımın kurtarılmasına bakarım" cümlesi büyük tepki topladı.
- 22 şubat 2015: şah fırat operasyonu ile süleyman şah türbesi'nde görevli 38 personeli ülkeye geri getirmek için suriye'ye girildi. süleyman şah'ın naaşı ve diğer manevi değeri bulunan eşyalar alındıktan sonra süleyman şah türbesi ve yakındaki karakol patlayıcılarla havaya uçuruldu. iran, türkiye'nin karakolun kuşatmasını bahane ederek suriye'nin topraklarını ihlal ettiğini iddia etti. suriye rejim yönetimi ise operasyon için kendilerine bilgi verildiğini ama izin alınmadığını bunun "açık bir saldırganlık" olduğunu söyledi.
- 7 haziran 2015: 2015 genel seçimi yapıldı. akp meclisteki çoğunluğu kaybetti.
- 20 temmuz 2015: kobani'ye giderek yıkılmış olan kentin yeniden inşa çalışmasına katılmayı hedefleyen gruba suruç'ta basın açıklaması sırasında ışid tarafından intihar saldırısı gerçekleştirildi. 34 kişi öldü, 100'den fazla kişi yaralandı. saldırının ardından t.s.k. önce ışid'in suriye'deki mevzilerini bombaladı, daha sonra kuzey ırak'taki pkk mevzileri bombalanmaya başlandı. yapılan hava saldırılarında 190 pkk'lının öldürüldüğü açıklandı. sürdürülen çözüm sürecinin bittiği dile getirildi.
- 28 ağustos 2015: moskova’ya giden abd özel suriye temsilcisi michael ratney rus mevkidaşı mihail bogdanov’la suriye krizi üzerine görüştü.
- 3 eylül 2015: rusya ve abd arasındaki suriye krizi görüşmelerinden sonuç çıkmayınca rusya, suriye rejiminin daveti ile birliklerinin bir kısmını suriye'ye sevk etme kararı aldı. rusya bu süreçten itibaren düzenli olarak rakka, halep, şam, idlib, lazkiye, hama, dera, humus ve deyrizor'daki birçok rejim karşıtı hedefi vurdu.
- 10 ekim 2015: hükümetin türkiye'yi suriye'deki savaşa dahil etmesine karşı çıkan "barış bloku" tarafından düzenlenen miting öncesi ankara garı önündeki toplanma alanında ışid tarafından birkaç saniye ara ile 2 bombalı intihar saldırısı yapıldı. cumhuriyet tarihinin bu en kanlı ve vahşi saldırısında 109 vatandaş hayatını kaybetti, 500'ün üzerinde vatandaş yaralandı (yaralılara yardım etmek isteyen eylemcilere, olay yerine ambulanslardan önce gelen çevik kuvvet biber gazı ile müdahale etti ve belki de hayatı kurtarılabilecek birçok kişiye yapılacak acil müdahale yapılamadı. hükümetten yapılan ilk açıklamada "saldırının mağdur duruma düşmek için yapılan bir provokatif eylem olduğu" ve pkk'nın yaptığı söylendi. fakat daha sonra canlı bombalardan birinin suruç'taki ışid'li canlı bombanın kardeşi olduğu ortaya çıktı).
- 31 ekim 2015: mısır'dan rusya'ya giden rus metrojet havayolları'na ait yolcu uçağı havalandıktan 23 dakika sonra 214 yolcu ve 7 mürettebatla sina yarımadası'nda ışid tarafından düşürüldü. teyit edildikten sonra rusya'nın suriye'deki hava operasyonları yoğunluk kazandı.
- 1 kasım 2015: tekrarlanan genel seçimde akp tekrar meclis çoğunluğunu sağladı.
- 13 kasım 2015: ışid, kendisine yapılan hava operasyonlarına en fazla destek veren ülkelerden fransa'da, aynı anda paris'in birçok noktasında gerçekleştirdiği saldırılarla 140 kişiyi katletti. olay sonrası fransa olağanüstü hal ilan edip ülke sınırlarını kapattı.
- 23 kasım 2015: 20 kasım'da der zor'da sadece tek bir operasyonda 600'den fazla ışid militanının öldürüldüğünü açıklayan rusya savunma bakanlığı, 21-22 kasım hafta sonu boyunca 69 rus savaş uçağının 141 sorti yaptığını ve teröristlere ait 472 hedefin vurulduğunu açıkladı.
- 24 kasım 2015: ruslara ait 2 adet su-4 savaş uçağı türk sınırına doğru yönelince 5 dk içinde 10 kez uyarıldı. uyarılara cevap vermeyen uçak hava sahamızı terk etti, onu takip eden ve 17 saniye süreyle türk sınırını ihlal eden uçak hava sahamızdan çıkmak üzere olduğu sırada türk f-16'ları tarafından düşürüldü. uçaktan paraşütle atlayan iki pilottan biri kurtuldu, diğeri muhalifler tarafından açılan ateş sonucu hayatını kaybetti. sağ kalan pilotu kurtarmaya giden ekipteki 1 piyade çıkan çatışmada hayatını kaybetti. uçak düşürülme olayı yaşanmasa, rusya dışişleri bakanı lavrov, türkiye'yi ziyaret edecekti. ziyaret iptal edildi.
- 26 kasım 2015: 400 km menzilli s-400 hava savunma sistemi lazkiye'deki rus hmeymim hava üssü'ne konuşlandırıldı.
evet;
hava sahasını 5dk boyunca ihlal ettiği suriye kendi uçağını düşürünce nato'yu olağanüstü toplantıya çağıran, angajman kurallarını değiştiren, birdenbire ülkesinin sınırlarını nato'nun füzelerine emanet eden türkiye, hava sahasını 17 sn ihlal eden rusya'nın uçağını niye düşürdü?
makul cevap: "uçağın milliyeti bilinmiyordu"...
türkmen tepelerinin güneyi zaten suriye tarafından vuruluyorken, kuzey yamaca yapılacak saldırı sadece uçakların tepenin arkasına dolanmasıyla yani ihlali göze alıp türk hava sahasına kısa süreli girip çıkmasıyla mümkün. zaten 24 kasım'dan önce de birkaç gün üst üste rus uçakları bu rotayı kullandı. işte tam bu noktada "türk dış politikası" devreye girmedi. ankara'ya danışıldı. rusya'yla konuyu diplomatik yollarla çözmek yerine angajman kurallarının uygulanması için pilotlara yetki verildi. işte rusya'nın "uçağın bizim olduğunu biliyordunuz" tepkisi de aslında adresi bu olan "yahu zaten kaç gündür giriyorduk, biliyordunuz" tepkisi aslında.
o halde 3-4 gün boyunca yaklaşık olarak aynı rotada uçan rus uçaklarına hiç müdahale edilmemişken; tam da cumhuriyet tarihinin en büyük iki terör saldırısında 170 kişiyi katledip 700 kişiyi yaralayan terör örgütü ışid'e üç gün üst üste en ağır darbe vurulmuş, militanlar dağılmaya ve kaçmaya başlamışken; ve yine tam da rus dış işleri bakanı lavrov'un önemli ziyaretinin arefesinde;
sadece 17 saniye sınırımızı ihlal eden rus uçağı hava sahamızdan çıkmak üzere olduğu sırada düşürüldü. haber ajansların birçoğuna ve ulusal basına düşmeden t.s.k. düşen uçakların uçuş iz haritasını yayınladı. daha uçağın rus uçağı olduğu teyit edilmeden nato "türkiye'nin yanındayız" açıklamasını yaptı.
kısaca nato "vur" dedi, planlandı, ilk fırsatı bulduk, vurduk. planda olmayan tek şey osman salih komutasındaki türkmen birliğinin düşen uçaktan atlayan pilotları uzun namlulu silahlarla vurmasıydı. pilotlar vurulmasa, hem nato rusya'yı türkiye üzerinden "ışid dışındaki muhaliflerle uğraşma" diye uyarmış ve kendini hatırlatmış olacak, hem de türk hükümeti seçim sonrası iç politikada kullanacağı bir malzeme elde edecek ve rusya'nın türkiye'nin güneyinde kürtleri güçlendirmesi konusunda bir mesaj verilecekti. üstelik 2 saldırıda 170 kişiyi öldüren ama üzerine gidilmeyen, sadece silah ve mühimmat desteği ile değil öfke ile de büyüyen çocukların kısa da olsa rahatlaması sağlanacaktı.
ama gel gör ki uçakları sınırı ihlal ettiği için teknik olarak haksız olan rusya "türkiye ışid'e yardım ediyor" ve "pilotlarımız öldürüldü" savları ve paris saldırılarının da sıcaklığı ile uluslararası kamuoyunu arkasına alıp, türk dış işlerinin yıllardır kıbrıs'a yerleştirtmediği** s-300 füzelerinin daha modernize edilmiş hali olan s-400'leri göstere göstere türk sınırının dibine, ülke coğrafyasının önemli bir bölümünü tehdit edebilecek bir mevkiye yerleştirdi.
gerçekte sadece sınır ihlali olsa bürokratik yollarla basitçe çözülebilecek bir mevzu, planda olmayan türkmen muhalifler ve rusya'nın krizi fırsata çevirmesi ile ele yüze bulaştı.
peki türkiye nato'nun güdümünde rusya ile yaşayacağı tüm bu diplomatik ve ticari zorlukları niye göze aldı? sonuçta muhatap artık hem kuzeyden hem güneyden komşu olduğumuz dünya devi rusya'ydı. işte kardeşlerim, hani meşhur bir deyiş vardı hatırlar mısınız: orospu ile memurun bahşişi işin başında verilir
siz isterseniz hala bu 3 milyar €'nun bize mülteciler için verildiğini düşünün. ben de artık gidiyim facebook'a berner konvansiyonu yoluyla yine facebook üzerinden ihtar çekeyim, kim jong-un ülkenin haritadaki şeklini beğenmediği için 100 kişiyi öldürttüğünü yazayım da biraz "like" alayım.
sevgiyle. -
43. seks isteyen kıza çektim geldim ziyade olsun demek
(bkz: paket yapayım çocuklar siker)
-
44. super mario'nun aslında terörist olduğu gerçeği
en başta bildiğiniz gibi mario'nun suç örgütü lider kadrosu iki kişidir. mario ve luigi. bowser'ı aklamak istemiyorum, o devrimci gibi görünmekle birlikte aslında değildir. benim değinmek istediğim nokta farklı.
birinci oyunda aslında mario'ya doğrudan saldıran sadece hammer bros, lakitu ve her dört bölümün sonundaki bowser dublörleri ve bowser'dır ki 1-2'den 4-1'e, 4-2'den 8-1'ine geçip oyun bitirilirse sadece bowserla karşılaşılıp dublörler boşa çıkartılabilir. onlar da aslında meşru müdafaa yapıyorlardır. her neyse, oyundaki diğer karakter kesinlikle kendi halinde karakterlerdir. mesela goomba'lar. mario'ya saldırmak gibi bir niyetleri kesinlikle yoktur. sadece bir sağa bir sola giderler. başka yaptıkları hiçbir şey yoktur. bunun için cinayet işlenir mi? ama mario işliyor. karşısına koopa'lar geldiğinde kabuklarının üstünde zıplayıp onları diğerlerini öldürmek için kullanıyor. kimi zaman çiçek yiyip onları yakarak öldürüyor. tam bir terörist.
ayrıca bir de uyuşturucu kullanma safhaları var. çeşit çeşit mantarlar tükettiğini sanıyorsunuz ama gerçek öyle değil. yine uyuşturucu etkisi göstermektedir ancak onlar aslında kafası kesilmiş toad'lardır. mario, onları kesip sonra saklamıştır.
kanıt 1
kanıt 2
gördüğünüz gibi mantarın gözleri var. buradan işin vahşiliğini anlayabilirsiniz. gerçek mantarların bildiğiniz gibi gözleri yoktur. şimdiki fotoğrafta ise bir toad'un infaz edilmeden önceki korkusunu ve mario'nun ruh hastası hâlini göreceksiniz.
işte o resim
oyunda gördüğümüz kadarıyla bowser her ne kadar prensesi kaçırmış olsa da kimseyi öldürmemiştir. zaten prensesi kaçırması da meşrudur; çünkü prenses monarşinin başıdır ve güçsüzdür. ancak prensesi kurtardığımızda dikkatimizi bir şey çekmektedir. prenses bağlı değildir! diğer oyunlardan görebildiğimiz kadarıyla prenses zıplayabilmekte hatta belirli bir süre uçabilmektedir. buradan çok istese kendisinin de o lanet olası çekice dokunup bowser'ı yok edebilecek konumda olduğunu görüyoruz. kalenin arka kapısı da mevcuttur, bunu da her dört bölüm sonrası bir sonraki dünyaya geçtiğimizde görüyoruz. yani bowser ile prenses işbirlikçi monarşistler, mario ise halkı katleden teröristtir. yani koşulları prenses hazırlamıştır, en yakın işbirlikçisini mario'ya öldürtüp mağdur rolü oynamıştır. olan halka olmuştur. gerçek budur! -
45. yurtdışında yaşanan dumur olaylar
bir arkadaş ile yolumuz uruguay'in başkenti montevideo'ya düşmüş, küçük bir turistik çarşıda akşam yemeği için bir lokanta arıyoruz. o sırada esmer, uzun saçlı, sıfır kol tişört giymiş, dövmeli falan dombili bir amigo “buraya gelin, burda yiyin” falan diye bize seslendi. biz de gittik ayaküstü konuştuk biraz. türkiye'den geldiğimizi öğrenince herifin otuziki dişi birden gülmeye başladı, sonra bir şeyleri hatırlamaya çalışır gibi başını eğdi daha sonra birden kafasını kaldırıp direk türkçe şu cümleyi kurdu.
-“naber lan bok kafa?”
oha dedim. akabinde “amina koyim abi” dedi. yuh dedim. biraz durduktan sonra “dalyarak” dedi. sonra hatırlamadığım bi kaç tane daha küfürlü cümle daha kurdu. yani bizim kekolar avrupa'da falan millete küfür öğretiyor tamam, küfürlerimiz bizden önce çoktan avrupa birliğine girmiş vaziyette, hatta bugün "siktir" kelimesi "yoghurt"'tan sonra literatüre geçecek ikinci kelime noktasında büyük yol katetmiş durumda ama uruguay lan burası. hani çok uzak bi yer. olmaması lazım artık burda da diye düşünüyor insan.
neyse biz arkadaşla napalım diye kendi aramızda konuşurken arka planda bizim amigo şarkıcı doğuş gibi patır kütür küfürlerine devam ediyordu. en son döndüm ve elimi herifin omzuna koydum “olmaz” dedim “bak bu yaptığının cezai müeyyidesi var” dedim. yok lan öyle demedim. “abi allah aşkına sen millete küfür ederek nasıl türk müşteri çekeceksin ki? yani senin tam olarak amacın ne?” diye sordum. o da “burda çalışan bir türk öğretmişti bana ve sizin türkler çok seviyor küfredince ve gelip burda yiyorlar sorun yok” diye gülerek cevap verdi. vay arkadaş! dünyanın bir ucunda türk müşterisini türkçe küfürle ayartan yerler de varmış ya la burda olsa direk rezalet başlığıyla iki günde kepenkleri indirttirlerdi de neyse biz de girelim dedik ve orda yemeğimizi yedik. -
46. cennette konuşulan dil yahudicedir
(bkz: derdimizi nasıl anlatcaz lan?)
ayrıca yahudice ne demek? ibranice o kardeş. sen bir daha başlık açma! -
47. kocasını iki farklı adamla aldatan kadın
sözlükteki hatunlara iki çift lafım var.
çoğunuz diyorsunuz ya "hastalıklı bir toplumda yaşıyoruz, erkek aldatınca çapkın, kadın aldatınca orospu oluyor" diye, hah işte bu haberdeki adama bir bakın lan.
karısı kendisini iki erkekle aldatmış ama bu adam boşanma davası açtığında aldatmayı konu haline bile getirmeden boşanmış. yapatığı en agresif şey,diğer erkeklere tazminat davası açmak olmuş.
bu adam var ya, işte sizin yukarıda "hastalıklı toplum" un bir parçası olmayan adam. bedelini de aldatılarak ödemiş.
muhtemelen günlük hayatınızda sizin karşınıza çıksa pısırık diye falan yüz vermezdiniz. benim kendi hayatımda gördüğüm kadınlara daha az saygı gösteren erkeklerin kadınlardan daha çok saygı gördüğü.
kadın cinsi,kendine bu kadar az değer verirken, başkalarından daha fazla değer vermesini beklemesin. bakın keşke söylediklerim doğru olmasaydı,en çok ben isterdim ama malesef durum bu. -
48. beşiktaş
medya denen aşağılık ortamda nasıl haysiyetsizce beşiktaş haberi yapıldığına dair yine bir örnek var bugün.
mackolik' te ana sayfada haber başlığı şu: tolgay : eslem' in suçu
bildiğiniz üzere tolgay, sezon başında eslem ile girdiği bir ikili mücadele sonrası çok ağır bir sakatlık geçirmiş ve ilk devreyi kapatmıştı. haber de bunun üzerine. ikili mücadelede eslem' in sert girerek suçlu olduğunu söylemiş tolgay. başlıktan çıkan sonuç bu.
sonra başlığa tıklıyoruz, haberin içeriği şöyle:
"siyah beyazlı takımda kalmayı tercih ettiğini vurgulayan genç yıldız, "almanya'da 5 sene oynadım ve beşiktaş'a geldim. burada çok mutluyum. avrupa'dan transfer teklifi geldi ama gitmek istemedim. sakatlığımdan dolayı yarım sezon kaybettim." dedi.
sezon öncesi kampında genç oyuncu eslem'in müdahalesiyle sakatlanmasına değinen tolgay, "elsem'in bir suçu yoktu. benim hatamdı." ifadelerini kullandı."
*
işte beşiktaş taraftarı böyle böyle geriliyor, böyle böyle öfke doluyor. bu öfkenin bir yerden patlak vermesiyle birlikte de "kırılgan camia" diye adımız çıkıyor. kırılmayı bırak, ananızı siksek az size. -
49. 26 aralık 2015 liverpool leicester city maçı
maç başlamadan 3 dakika önce spiker okay karacan "ve şimdi anfield road'da 'you'll never walk alone' söyleniyor" dedi ve o anda lig tv reklama girdi. teşekkürler zevk sikerler.
-
50. steve jobs tarkan benzerliği
zamanında tarkan steve jobs'a selam çakmıştı hatta.
https://encrypted-tbn3.gstatic.com/…ayx6lnmnb9uisaa