Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. secretcv.com daki inanılmaz ilan

  • 2. 30 eylül 2015 debe rezaleti

    bağımlılık yapan meme gif'i başlığındaki (bkz: #55152689) entry i ile vuku bulmuş olan olay

    bir allahın kulu da çıkıp demiyor ki aga bu nedir

    kutsal bilgi kaynağının 1 numaralı yani en iyi debe entry si +18 nsfw içerikten oluşan tamamen erkeklerin cinsel dürtülerine hizmet eden, hiçbir bilgi içermeyen, kadın memesinden ibaret

    hayır bu kadar meme düşkünüsünüz madem ne diye burdasın. elinin altında internet var. milyonlarca porno sitesi var. iki tane meme sizi insanlıktan çıkarmış. artık nasıl bir şekilde şukuladıysanız. entry 1. olmuş

    ondan sonra bu ülkede niye bilim sanat gelişmiyor. sizin gibi çomarlar yüzünden. adamların birinci önceliği meme. meme hipnozundan kurtulabilirse mağarasından çıkıp ateşi ve tekerleği bulacak kısmetse

    hee bu arada geçen gün nasa marsta su bulunduğunu açıkladı. ve mikroskobik yaşam olup olmadığını araştırdıklarını söyledi.

    geçen gün sözlükte okuduğum bir entry ile bitireyim de bizden niye asla bi bok olmaz herkes anlasın

    japon diyor ki başkası yapabiliyorsa daha iyisini yapmalıyım, kimse yapamıyorsa ilk ben yapmalıyım.

    türk diyor ki başkası yapabiliyorsa ben niye yapayım, kimse yapamıyorsa ben nasıl yapayım.

    yüzünüze tükürmek isterdim ama siz ondan da anlamazsınız ki

    edit: mesaj yoluyla veya nick altına yazarak üzerime gelmenize gerek yok.
    bana benim yazdığım (bkz: #45047280) entry i vererek haksız çıkartmaya çalışmanız çok anlamsız
    benim verdiğim entry de öğrenilecek şeyler var. seks iki kişiliktir seks yaşamınızı çeşitlendirebilirsiniz. yani sadece erkek dünyasına hitap etmiyor
    şikayet ettiğim entry sadece erkekler için yazılmış memeden ibaret. bu iki farkı anlamak çok zor olmasa gerek

    http://i.hizliresim.com/l92d1r.jpg
    http://i.hizliresim.com/xj7gd5.jpg

    bu arada memişlerim küçücük evet. dümdüz hatta. çünkü erkeğim ben.

    edit2: benim asıl isyanım sözlüğün gittiği nokta. kutsal bilgi kaynağı olmaktan çıkıp dev bir forum çöplüğüne doğru gidiyor
    ssg çok akıllı adam vesselam. baktı olay boka sarıyor. bombayı kanzuk'un kucağına bıraktı gitti.
    adamın asıl işi avukatlık. bilmem anlatabiliyormuyum sözlük

  • 3. erdoğan'ın konuşmasında kendinden geçen muhtar

    ben mi duyamadım bilmiyorum ama kurduğu cümle şöyle sanırsam:

    "agdhjagsh ahfshhagd ahsghdjkfl agkfjahv ahhfklshgsj agjfjahhdj ahhfjaksh agırırırııgııt ahgıdıah ahjfıdhwuufb ahıfnebjaı..."

    ben başka bişey duymadım.

    edit: (bkz: tazmanya canavarı)

  • 4. kız çocuğunu tesettüre alıştırmada 18 tavsiye

    tavsiye 1: onun çocuk olduğunu unutmayın.

  • 5. 30 eylül 2015 yakın doğu üniversitesi rezaleti

    30 eylül günü muz cumhuriyeti kıbrıs'ta gerçekleşen olay. lütfen "derdini sikeyim" veya "özel okul piçi" demeden önce okuyunuz.

    cok muhterem üniversitemizin tıp fakültesinde bütünlemeler 30 eylülde yapılmakta. sebebi de öğrenciler yatay geçiş yapamasın. her neyse aylardir herkes bu sinava hazirlaniyor cunku donemin %70i büte kaldi zaten. bu sabah muthis bir skandal ile uyandik. sabahin 8.30'unda okul (internetten de degil panodan) aciklama yapti. 2015-2016 donemine ait okul parasini odemeyenler butunlemeye giremeyecekmis. ama yapilan butunleme 2014-2015'e ait. sebebi ne ? butunlemeden kalip okulu birakmak isteyenlerin de parasini almak. daha da kotusu var. burslu ogrencilere de deniyor ki "siz de parayi odeyin, kalmazsaniz geri alirsiniz". e amina kodugum bu adam burslu. belki imkani yok. sabahin 8'inde nerden 20bin turk lirasi bulup sana getirsin? bu sebeple onlarca ogrenci sinava giremedi. bir yigin insan mağdur oldu. kimseye derdimize ortak olun sesimizi duyurun dedigim yok. tek istegim lutfen.. lutfen ama lutfen bu ticarethaneye cocuklarinizi eslerinizi dostlarinizi gondermeyin. muhendislik vs. gibi bolumler cok kalitesiz oldugu icin tercih edilmiyor zaten. gelen hukuk veya tip icin geliyor. lakin goruyorsunuz durumu. burasi bir egitim kurumu degil, ticarethane. lutfen gelmeyin su boktan kibris üniversitelerine.

  • 6. recep tayyip erdoğan'ın en sevdiği dizi

    kuvvetle muhtemel:

    (bkz: mahallenin muhtarları)

  • 7. tahta üzerinde yemek servisi

    doğal görünüşü nedeniyle, konsept yapalım diye kasan mekanların saçmalamasıdır.
    evet tahta doğaldır. üstüne oturmak için kullanırsan doğaldır. inşaat malzemesi olarak kullanırsan yine doğaldır. ama üstünde yemek servis edeceğim dersen bok yemiş olursun.

    neden mi? tahta'nın yemek sonrası temizliği aşırı zordur. üstü düz değildir. üstündeki çok küçük minik yarıklar nedeniyle elle, bulaşık bezi ile tamamen temizlenmesi neredeyse imkansızdır. endüstriyel makinalar ve ilaçlar ile temizlendiğinde kimyasalları absorbe eder. üstüne konan sıcak ete geri iade eder.

    bir de böyle servis yapan mekanlarda, tahtanın kalınlığı ile hesabın kalınlığı doğru orantılı oluyor.

    edit: tahta üzerinde yemek servisi başlığını gündeme sokmayı başardım. birçok insan bunu okuyacak ve yanlışlığın farkına varacak. bu olay, yapmacık, modern görünümlü, gösterişli gerçek kaliteden uzak tek amacı müşteri düdüklemek olan bir çok mekana baya bi masraf açacak.
    acaip sevinçliyim. *

  • 8. 30 eylül 2015 rusya'nın suriye'de ışid'i vurması

    30 eylül 2015 rusya'nın suriye tezkeresinin geçmesinin hemen ardından homs'ta gerçekleşmiş.

    yalnız bu ruslar fena arakadaş. abd, türkiye, katar v.s. yıllardır goygoy yapıyor, ruslar tek kelime etmeden gitti askerleri yığıdı, tezkereyi çıkarır çıkarmaz da vurmaya başladı.

    edit: bu arada ilk haberler ışid dese de, rusya ışid'i vurduğunu söylese de sahadan gelen haberler rusyanın öso'yu vurduğunu yönünde.

    ha bir de şu var: rusya'nın suriye operasyonunun görüntüleri

  • 9. 1986 yılı efsane gırgır kapağı

    sağcıların 30 yıl geçmesine rağmen aynı yalanları söylediğini gösteren kapak.

    değişen hiç bir şey olmaz mı bu ülkede?

    http://hizliresim.com/3pbp25

  • 10. 30 eylül 2015 chp seçim beyannamesi

    chp'li değilim. hiçbir zaman chp safında yer almadım ve sempati de duymadım.
    hatta sözlükte aktrol diye ilgim olmadığı halde chp ve hdp yazarları tarafından damgalanmışlığım da var.
    ama açık ve net söylemeliyim ki ben bugün chp'nin vaad ettiği böyle bir devlette yaşamak istiyorum.
    sosyal devlet anlayışı tam olarak bu.
    bok atmaya gerek yok arkadaş.
    adam gibi beyanname hazırlamışlar, helali hoş olsun.

  • 11. semih kaya

    çok eleştiriliyor ama hakkında bir anekdot anlatayım size:

    semih geçirdiği kafa travmasından sonra hastanede ameliyat olmuştur. ameliyat bittikten sonra narkozlu halde odasına götürülen semih, hemşirenin gülerek ''çıkıp iyileşince fenerbahçeli olacaksın'' demesine ''çıkartmayın o zaman.'' cevabını vermiştir. fanatik gs'li hemşire de bunun üzerine "illa takımın anasınıskeceksin yani" demiştir.

  • 12. 30 eylül 2015 astana galatasaray maçı

    çin malı şampiyonlar ligi karşılaşması.

    - formalar, stadyum, futbol kötü
    -saati cl maç saati değil
    -rakip orta asya takımı
    -golü atan bilal kısa

    bu kadar kalitesizlik en son hangi cl maçında bir araya gelmişti hatırlamıyorum.

  • 13. kawai'nin personel seçerken yaptığı rezillik

    orada tam tersine "başı açık personel alınacaktır." denilseydi; şu anda cumhurbaşkanının bile konuya karışacağı olay...

  • 14. 1 kasım 2015 hdp'nin barajın altında kalması

    (bkz: hayallerde yaşıyor bazı ibneler)

    asil biz sabirsizlikla bekliyoruz. 1 kasim aksami sizi buralarda gormek isteriz. %15'e dayaninca hdp, gotunuzun tutusmasini izlemek cok zevkli olacaktir sevgili aktrolller.

    unutmus olabilirsiniz bu arada. hatirlatayim.
    (bkz: seni yine başkan yaptırmayacağız)

  • 15. coldplay

  • 16. ekşi sözlük

    bence sözlükteki asıl sorun meme caps'inin paylaşılması, çok beğenilmesi, debe'ye girmesi, an itibariyle 3.200 fav alması falan değil. zaten yazar alımı yapılırken "bu meme caps'i fav'lar, bu fav'lamaz" gibi kıstaslar bulunmuyor. buradaki asıl sorun, yöneticilerin adaletsizliği, çifte standardı ve tamamen erkek bakışından kaynaklanan hastalıklı düşünce yapısı.

    sözlükte erkek yazar olarak kadın memesi, amı, götü paylaşabilirsiniz, bunda hiçbir sorun yok. ancak kadın yazar olarak erkek götü paylaşmak, uçurulma sebebi. örnek için (bkz: sinefilozof)

    bu kadın yazar, sözlükte erkek götü paylaştığı için uçuruldu. evet, bu kadar basit.

    bugün debe'ye giren (sonra debe list'ten kaldırılan) entry'deki pornografik görüntüler (evet, bugün baktım) yoktu sinefilozof'un paylaşımlarında. sadece poponun fotoğrafı vardı. ve ekşi sözlük yöneticileri, yani her türlü kadın memesi, amı, götü vs paylaşımlarına izin veren, en fazla debe listesinden kaldıran ekşi sözlüğün yöneticileri, bu erkek poposu paylaşımlarından ötürü o kadın yazarı uçurdu!

    bu gerekçeyle uçurulmuş bir tane erkek yazar yok şu sözlükte.

    bu zihniyet, bu çifte standart, bu adaletsizlik, sorunlu bir zihniyetin göstergesi değilse nedir?

    erkek yazarların uçurulmasını değil, ama çok daha basit bir şey yaptığı için uçurulan sinefilozof'un yazarlığının tekrar aktif hale getirilmesi gerektiğini düşünüyorum. en azından bu ayıbı üzerlerinden atmış olur sözlük yöneticileri.

  • 17. hamza hamzaoğlu

    evindeki buzdolabını oturma odasına, zigon sehpasını antreye, oturma grubunu mutfağa, tuvalet masasını banyoya koymak istediğim hoca.

  • 18. bir kadını mutlu etmek için gerekenler

    dost gibi dertleş
    baba gibi koru
    adam gibi sev
    hayvan gibi seviş

  • 19. burger king'in ice tea için ekstra ücret alması

    1- öğle yemeğine kaçta gittin ?
    2- bu entry'i ne ara yazdın ?
    3- steakhouse mu övüyorsun ekstra ücreti mi kınıyorsun ?
    4- eşinin, lisanüstünü eğitiminin, ellerini yıkamanın ve ranch sosun konu ile alakası ne ?

    şeklinde sorulara sebep olan elim olay.

  • 20. erkek arkadaşını iphone 6 için aldatan kız

    sonra kız durur mu. gitmiş 1 yıl sonra dahada zengin birinin altına yatmış ve oradan kazandığı parayla çocuğa 12 tane iphone 6s gönderip şu notu düşmüş:

    "la hayvan çalışıp başarılı olman için illa birine düdüklenmem mi lazımdı. adam olaydında çalışıp yuvanı kurtaraydın."

  • 21. mars'ta kurulacak kolonideki kıble sorunsalı

    marstan dünyaya doğru dönüp namaz kılan müslüman, dünyada bulunduğu yerden kıbleye dönen müslümandan çok daha büyük bir isabet kaydetmiş olur.
    şöyle ki, marstan dünyaya hatta mekke'ye doğru döndüğümüz zaman en çok 10.000 - 15.000 kilometre sapma payı olur. rakamları tamamen sallıyorum.
    dünya'dan mekke'ye doğru döndüğümüz zaman, dünya düz bir satıh olmadığı için aslında hepimiz uzaya doğru dönmüş oluyoruz. diğer galaksilere, yıldızlara secde etmiş oluyoruz.
    demek ki insanlığın geleceği marsta. kuran bunu 1400 yıl önce görmüş. artık tövbe edin ve imana gelin kafir ekşiciler.

  • 22. hamza hamzaoğlu'nun yerine gelecek teknik direktör

    (bkz: rot balansoğlu)

  • 23. sabah 8'de başlayan derse full makyaj gelen kız

    ev arkadaşımdı kendisi.

    aynı zamanda sınıf arkadaşımdı da.. bir yıl aynı evde kaldık sonra ayrıldık, ama o istikrarını hiç bozmadı. her sabah benden en az bir saat önce uyanır saçını, makyajını artık daha başka aklınıza ne gelirse işte yapardı. akşamları uzun uzun düşünür ertesi gün ne giyeceğine karar verirdi, ojelerini akşamdan yenilerdi (evet inanması güç ama her ak-şam!).

    ben derse on beş dakika kala uyanır ve ondan önce çıkardım, kudururdu. *

    sonuç 1: aynı yıl mezun olduk.

    sonuç 2: evleniyor, ben evde kaldım.

  • 24. gss prim borcu

    diyorlar ki eskiden hastanelerde kuyruklar vardı, şimdi yok. üniversite hastanesine giderken sevk almak gerekiyordu, şimdi gerekmiyor.

    görelim bakalım 13 senede neler değişti?..

    1) evet artık sevk falan yok, istediğin hastaneye gidiyorsun.

    ama bir tek sen gitmiyorsun, herkes gidiyor. başı ağrıyan, dişi ağrıyan herkes sevksiz mevksiz devlet hastanelerine, üniversite hastanelerine gidiyor. öyle olunca ne oldu? poliklinik sayıları arttı, bir günde bakılan hasta sayısı ikiye üçe katlandı. polikliniklerde bir hastaya düşen süre yarıya indi.

    2) ama kuyruklar azaldı. peki ne oldu da azaldı?

    çünkü hastanelere randevu sistemi geldi. artık sıra yok, randevu var. randevu aldın aldın, alamazsan "bugün git, randevu alınca gel".

    3) ve bazı branşlara randevu alınmaz hale geldi.

    boğazın mı ağrıyor, hiç uğraşma, git evinde yat. kulak burun boğazdan randevu alıp doktora ulaşıncaya kadar iyileşirsin zaten.

    hele ki ultrason ya da mr falan çekilecekse git özelde çektir gel. randevuyu beklersen 3 ay sonraya ancak çektirirsin benden söylemesi. tabi o 3 ay geçene kadar da kanserin falan varsa ilerler. adama amca sende kanser varmış, sen 3 aydır niye gelmedin diyoruz, "e bugüne randevu verdiler" diyor.

    o zaman allah taksiratını affetsin...

    4) 13 sene önce sadece randevu sistemi de değil, muayene ücreti de yoktu.

    herkes istediği hastaneye gidecek denilince tabi ki, muayene sayıları, tetkik giderleri, ilaç giderleri arttıkça arttı.

    ilk önce "hasta sayısı çok arttı, millet gerekli gereksiz ilaç yazdırıyor, sgk zarar ediyor" dediler, polikliniklerde 1 lira muayene ücreti alınmaya başlandı. sonra o ücret 3 lira oldu, sonra 5 lira, 8 lira, 15 lira derken sürekli artıyor, durduramıyoruz.

    5) muayene ücretleri yetmedi, ilaç katkı payı da alınmaya başlandı.

    artık reçetedeki ilaç sayısına göre ve ilaçlardan da belli bir yüzde olmak üzere ilaç katkı payı ve reçete parası alınmaya başladı.

    6) üstelik bu noktada hükümet iki tane uyanıklık yaptı;

    birincisi, bu paralar hastanede değil, eczanede alınıyor, bu sayede halk devletle değil, eczane ile karşı karşıya getiriliyor.

    ikincisi, muayene ücretleri hemen o gün değil, hastane sgk'ya fatura gönderdikten sonra çıkıyor. bu sayede seçim dönemlerinde bu paraları almayıp seçimden sonra 50-100-200 her ne kadarsa topluca alıyorlar.

    7) sonuçta muayene parası, ilaç katkı payı, sorma ver parası derken doktorun yazdığı 5 liralık ilaç için eczanede 15-20 lira ödemeye başladınız.

    ve bu nedenle pekçok hasta ilaçlarını kendi cebinden almaya başladı. bu da sistemin işine geliyordu.

    8) her seçim döneminde milyonlarca yeşil kart dağıtıp, seçimden üç ay sonra iptal etmeyi alışkanlık haline getirdiler.

    9) "isteyen özel hastaneye gidebilir" dediler, her yere mantar gibi özel hastane açılmasına vesile oldular.

    sonra baktılar, özel hastaneler yüzünden faturalar kabarıyor. bu sefer özel hastanelerden de fark ücreti alınmaya başlandı. o fark ücretleri başta sgk'nın ödediği paranın % 90'ı ile sınırlı idi, sonra % 200 oldu, bazı yerler için daha da arttı.

    şu an istanbul'da x özel hastanesinde bir y ameliyatı ücretli hastaya 5000 liraya yapılırken, sgk'lı hastaya 4500 liraya yapılıyor. e aradaki 500 liralık farkı da ücretli hasta azıcık pazarlık ile % 10 düşürtebilir. ikisi de aynı ücreti verecekse ben ne anladım o zaman gss'den?

    10) genel sağlık sigortası için belirlenen primler çok yüksek ve sürekli artıyor. en baba özel sağlık sigortasının primleri bile bu kadar yüksek değil.

    üstelik kapsamı da günden güne daraltılıyor. her gün daha fazla ilaç, daha fazla tedavi sistem tarafından ödeme harici tutuluyor.

    11) genel sağlık sigortası prim borcunuz varsa zaten kullanamıyorsunuz, prim borcunuz yoksa bile her hastaneye gidişinizde bir dolu para ödüyorsunuz.

    e o zaman, bu nasıl sigorta kardeşim?..

    12) genel sağlık sigortası borcu olanların bakılabileceği ve randevu gerektirmeyen sadece acil servisler kaldı. millet acil olsun ya da olmasın buralara hücum etti. acil servisler ana-baba günü. millet ilaç yazdırmaya, kolesterol baktırmaya acil servise geliyor. son bir yılda 139 defa acile gelen hastam var. ve dünya üzerinde toplam nüfusundan fazla acil servis başvurusu olan tek ülke türkiye.

    gerçek hastalar, gerçek aciller gss borçluları ve randevu alamayıp acile gelenler yüzünden arada kaynıyor, mağdur oluyor.

    13) arada bakıyorum; kapitalist amerikan sistemine döneceğiz, parası olmayan, sigortası olmayan gidecek hastane bulamayacak falan deniyor. yahu amerikan sisteminde bile kullanmadığın şeyin, almadığın hizmetin parasını kimse senden istemez, is-te-ye-mez. kimse sana durduğun yerde borç çıkartamaz, bunun adı kapitalizm falan değil, düpedüz soygundur.

    hangi kapitalist sistemde, işi gücü olmayan, bir kuruş dahi para kazanmayan insanlardan böyle bir haraç alınabilir?

    14) 7 milyon kişiye, 9 milyar lira borç çıkarmışlar. bu paralar gerçekten sağlığa harcanıyor olsa, sağlık sistemi ihya olur, kimseden de bir kuruş muayene ücreti alınmaz...

    bu artık genel sağlık sigortasını falan aştı. bu paralar ak-sarayın, örtülü ödeneğin finansmanından başka bir şey değil.

    ödemeyin, ödettirmeyin...

  • 25. 30 eylül 2015 kemal kılıçdaroğlu passolig vaadi

    direk ilk ağızdan "passolig kaldırılacak, isteyen istediği sloganı atabilecek!" demiştir. demedi demeyin, en çok konuşulan vaatlerden biri olur.

  • 26. hdp'nin batıda aldığı oylar lgbt'lere ait

    istanbul'un 1 milyon hdp oyuyla potansiyel amsterdam olduğunu bize göstermiş iddia.

  • 27. vladimir putin

    biz ona rusya'nın lideri ol dedik o gitti ortadoğu'nun lideri oldu. helâl olsun reis.

    suriye zaferi yakın, doğalgazı yakın.

  • 28. erkekleri yatağa atma rehberi

    bir şey diyeceğim.

    ben bir kadın olarak erkekler hakkında "aşama 1: nefes alıyor musunuz , nabız falan kontrol edin.. aşama 2: yatağı gösterin.. bu kadar.." diye ahkam kessem, muhtemelen birçok erkekten "işte bu feministler erkeklere kötü davranıyor, bizi ötekileştiriyorlar, bizden nefret ediyorlar. biz amsalak değil, boş değiliz, düşündüğünüz gibi değiliz!" diye bir araba laf yerim. ki, bunu dersem, laf yemeyi de hak etmiş olurdum. çünkü erkeklere adeta "kafası sikinde, hop desen yatağa atlayacak, seçme güdüsü gelişmemiş, bulduğuna atlayan abazan" muamelesi yapmış olurdum.

    ben erkeklerin tamamının bu kadar basit yaratıklar olduğunu düşünmüyorum. hiçbir insana böyle yaklaşmayı da uygun görmüyorum. kişilerin kendilerinden yola çıkıp milyonlarca insanı genellemesine de bayaa bayaa uyuz oluyorum. çünkü nerden baksan aptallık.

    bence erkekler de kendilerini bu şekilde gösterenlere daha sert bir biçimde karşı çıkmalılar. çünkü erkekler hakkındaki klişeleri tekrar ve tekrar üretmek de, kadınlar hakkındaki klişeleri yeniden üretmek kadar sorunlu. şu başlığın altında yazılanların çoğu, alıntıladığım entry ile aynı minvalde. aykırı sesler pek cılız. okurken belki şimdi komik geliyor, ama sonra kalkıp bir kadını reddettiğinizde, kadın sizin hakkınızda "gay'miş demek" diye düşününce bozuluyorsunuz. oysa, çoğunluğu bizzat hemcinsleriniz tarafından yeniden üretilen espri/şaka/komiklik kisvesindeki söylemlerle, "erkek dediğin hiçbir kadını reddedemez, reddederse demek ki erkek değildir" diye klişeler çakılıyor insanların kafalarına. ben erkek olmadan buna bozuluyorum, siz hiç bozulmuyor musunuz?

  • 29. araba almanın mantıksız olması

    eğer imkanı var ve almayan birisi varsa gerizekalıdır,yahu süslü cümlelerle ne güzel yazıyosunuz.

    hiç kucağınızda 6 aylık bebekle 3 araç değiştirip bir yerlere gittinizmi siz? hani atıyorum şişliden kalktın üsküdara gidicen ve kucağında bir bebek var ( bende var) kapı önünde bebek koltuğu içinde olan aracınlamı gitmek isterdin,yoksa otobüs,minibüs,metrobüsle sürüne sürünemi?

    şimdi eğer işkence çekmek sizin için zevk ise tabiki araç almayın,ama alabiliyor durumda almıyo iseniz sıkıntınız var sizin arkadaş kusura bakmayın.

  • 30. yazarların linç edilme korkusuyla söyleyemedikleri

    insanlarla, yalnız kalmamak, yalnızlığın ve konuşmamanın çok bunaltıcı olmasından ötürü konuşuyor ve ilişki kuruyorum. erkek arkadaşlarımın araba ve futbol sohbetlerinden, kız arkadaşlarımın dedikodusundan vesairesinden nefret ediyorum. sadece konuşma sırası bana da gelsin diyerek onların anlattıklarını merak ediyormuş gibi yapıyorum. günlük hayatta konuşulan hiçbir şey ilgimi çekmiyor.

    insanlarla istediğim gibi konuşamadığım için, yüzde 99'unu salak, isterik veya cahil gördüğüm için, içten içe hepsini aşağılıyorum. kafamda onlarla alay ediyorum. baskıcı muhafazakar bir ailede yetişmiş olmaktan, sırf kendi çabamla bir yerlere gelmiş olmaktan, seneler önce bıraktığım inancımı; ne inançlısına ne de inançsızına gönlümce açıklayamamaktan, her şeyden bir sinir stres çıkmasından nefret ediyorum.

    yaşadığım aşkları da yalan olarak düşünüyorum. kendimi ömür boyu rol yapmak zorunda olacak lanetlenmiş bir insan olarak görüyorum. bu rol bazen o kadar içime işliyor ki, aslında ne olduğumu şaşırıyorum. hiçbir şey benim için hiçbir şey ifade etmiyor. dünyanın böyle oluşuna kızıyorum. her şeyin dilediğince konuşulabildiği, değer yargılarının olmadığı, antik yunan'ın bile ötesine geçmiş, baskısız, yönetimsiz bir toplumun hayalini kuruyorum.

  • 31. hdp'nin ypg marşını seçim müziği yapması

    woow, hell yeah.... 1 kasım'da hdp'ye oy vermeyi düşünen bir türk olarak ufkum iki katına çıktı, müthiş bir aydınlanma yaşadım, gerçekleri daha net gördüm ve kesinlikle oy vermeyeceğim. bunlar ypg teröristleriyle işbirliği yapıyorlarmış meğer! çok sağ ol kardeşim, beni büyük bir yanlıştan çevirdin, allah da senden razı olsun.

    sanırım bunu duymayı bekliyor arkadaş. hdp'nin mitinglerine katılmış, herhangi bir etkinliğinde bulunmuş vs kişiler, o etkinliklerde apo'nun mektubunun okunduğunu görüyor. bundan son derece rahatsız olanlar bile yine de partiye oy veriyorken, ypg marşının kullanılıyor olması bir vazgeçme sebebi gibi görünüyorsa size, dünyaya çok dar bir pencereden bakıyorsunuz demektir.

    apo denen basiretsizi sevmediğim gibi, pkk'ye de gayet uzağım. ama dağa çıkan gençlere de terörist demiyorum, onu da söyleyeyim. onlara niçin terörist demediğim, tüm bu yukarıda saydıklarıma rağmen niçin hdp'ye oy verecek oluşumla aşağı yukarı aynı veya benzer nedenlere dayanıyor.

    tanımı yaparken ne demiş arkadaş? "kürtçe adında uyduruk bir dil." bu yeterli, başka bir neden arama. sen, bu insanların dillerine hakaret ederek, dillerini yok sayarak, inkâr ederek, bir anlamda varlıklarını reddediyorsun. "kürt teali cemiyeti artıkları" gibi bir ifade kullanıyorsun. "artıkları"... bu ifadeyi, bu sözlüğün ırkçıları/faşistleri/ülkücüleri de aynı bu şekilde kullanıyor, pek sevgili atatürkçü kardeşim. sizin sırf bu tavrınız bile, onurlu yurttaşlar olarak bizleri faşizmin karşısında durmaya yöneltiyor; onların, kürtlerin yanında. çünkü ancak böyle yaparsak onların varlıklarını kabul edecek, dillerini kabul edecek, bu inkâr politikalarından (belki) vazgeçebileceksiniz. o hastalıklı zihniyetiniz asla değişmeyecek, bunu biliyorum. ama en azından bu kokuşmuş zihniyetinizi toplumda en aza indirebileceğiz belki.

    amaçlanan şey, ilk paragrafta yazdığım satırlar. ama bunu diyecek bile olsaydım, "kürtçe denen uyduruk dil" ifadesini gördüğüm anda demezdim artık. çeviremezdin yani beni.

    işte tam yine bu sebeple de o dağa çıkan çocuklara, gençlere terörist diyemiyorum. çünkü bakıyorum ki sen onların dillerini yok sayıyorsun, "uyduruk" diyorsun, o da "benim dilim uyduruk değil ve bunu da kimse inkar edemez" diyor ve dağın yolunu tutuyor. anlayacağın, ona dağın adresini bizzat sen gösteriyorsun zaten "uyduruk dil" diyerek.

    durum buyken, isterse ypg marşını besteleyeni milletvekili adayı diye listeye alsınlar, ben o oyu önümüzdeki seçimde yine veririm. çünkü senin tavrın ve zihniyetin, başka şans bırakmıyor bizlere.

  • 32. kadın gibi giyinmeyen kadınlar

    insanların cinsiyetini ancak kıyafetinden ayırt edebilen öküzlere dert olur. kadın gibi ne oğlum? kadın gibi ne? illa ki memesi, kukusu, götü olduğunu soksun di mi gözüne kadınlar? sonra da tayt giyen kadının asıl amacını tartışırsın burada. sakin ol lan biraz, sakin ol! kadınlar senin göz zevkini tatmin etmek, senden takdir görmek, senin tarafından beğenilmek için giyinmiyorlar. ben yağmurda çamurda katır gibi yürüyen bir insanım mesela, senin çipil gözün sevinsin, cılız bacaklarının arasındaki pipin mutlu olsun diye mini etek giyemem. ha mini etek giydiğim de oluyor elbet lakin doğru yerde, doğru zamanda. yine seni sevindirmek ve tatmin için değil o da.

    çin imparatorluğunun lotus ayak geleneğini bilir misin? aferin, biliyorsun. nasıl da garipsiyorsun di mi, kadınlara ne eziyetler etmişler diye. hah işte, o topuklu dediğin de benzer bir şey. kadını narin, yavaş hareket eden, savunmasız bırakan bir şey. kadın bazen narin, yavaş hareket eden, zarif ve savunmasız görünümlü bir varlık gibi davranmak ister, istediği zaman da giyer stiletosunu. sana sormaz.

    moda tarihi boyunca ekseriyetle erkek için tasarlanan kıyafetler ne kadar fonksiyonel ve rahata yönelikse, kadın için tasarlananların çoğu da o kadar kısıtlayıcı ve estetiğe yönelik. pantolon hangi gerekçeyle erkeksi ve erkeğe ait olabilir lan, hele ki erkekte ortada sallanan fazlalığı da düşünürsek.

    sabah sabah canını sıkıyorsunuz insanın.

  • 33. sabah kalkınca ilk düşünülenler

    lan gece niye geç yattıysam ben amk

  • 34. astana fk

    grubun zayıf ekibi galatasaray ı elinden kaçırmış takım.

  • 35. 30 eylül 2015 rusya'nın suriye tezkeresi

    şaşırtmayan karardır.
    rus özel kuvveti spetsnaz'ın birkaç ay önceden suriye'ye konuşlanıp yaptığı nokta operasyonları ile özgür suriye ordusunun belini kırdığını söylemiştik. rusya bu karar ile suriye'nin iç savaşına artık resmen taraf olarak girmiş bulunuyor. amerika ise suriye'de bir rejim değişikliği önceliği olmadığı üzere bu yığınağa bir karşılık vermedi. yani bu gelişmeler hayaller üzerine kurulmuş ve zaten iflas etmiş bir suriye politikasının cenazesini ifa etmekte. ancak gelişmelerden o kadar habersiz bir dış politika mevcut ki kalkıp toki'nin kuracağı mülteci şehirlerinden bahsedebiliyor. ayrıca bizim dünya liderinin bu angajman kurallarını aynen rus hava kuvvetlerine de uygulayıp uygulamayacağı merak uyandırıyor. bence esed artık esad olacak, şimdi yandaşların tornistanlarını izleme zamanı.
    (bkz: stratejik derinlikte vurgun yemek)

  • 36. 30 eylül 2015 halk otobüsünde tecavüz

    olaydaki "şaşırmadığım" başka bir nokta ise hırsızlıktan sabıkalı bir insanın şoför olarak çalışabilmesi.

    ekleme: hırsızlık sabıkası olan birisinin şoför olarak çalışmasına karşı çıkabilir miyim lan hiç? hem de bu ülkede:)

  • 37. emine erdoğan'ın amcasının cenazesi

    trt haber'de naklen verilmiştir. allah rahmet eylesin. dünya çapında bir amca olduğu için canlı yayından vermiş trt. haftaya yapılması beklenen emine erdoğan'ın dünya çapında teyze kızının kına gecesini de canlı yayınlamalarını bekliyorum.

    http://www.diken.com.tr/…nazesini-naklen-yayinladi/

  • 38. sevgiliyi telefona adı ve soyadıyla kaydeden insan

    rafet el roman'ın adımla seslendi nasıl ağırıma gitti dediği parçasının çıkış konusudur.

  • 39. vodafone arena

    amına koduğumun yerinde her boku düzelttiniz, sanırım tek eksiğiniz bu vodafone arenaydı?

    kim ölmüş lan bu stadın inşaatında da, bir kaç işçi daha ölür diyorsunuz? kim sakat kalmış anthony quinn? bir defa kaza yaşandı inşaatta, onda da iki kişi yaralandı. biri işinin başına döndü. diğeri de halen istirahat ettiriliyor. o da en kısa sürede işinin başına dönecek.

    bitmeyen stadın çatısını çökerttiniz, sahayı patates tarlası yaptınız. nasıl bir hazımsızılık lan bu?

    yarakta kafa var, sizde yok vallahi.

  • 40. 30 eylül 2015 selahattin demirtaş facebook yayını

    eğitimle ilgili; "anaokulundan başlayarak sadece müfredata bağlı kalmadan bireyin, ailenin, sivil toplumun katılımının olduğu bir eğitim sürecinden bahsetmeliyiz. nerden başlanmalı diye sorarsanız, öğretmenlerin maaşını iki katına çıkartarak başlamalı derim. eğitimcinin kendisi kirayla boğuşurken öğrencisine hangi moralle bir şey verebilir? öğretmenlik mesleğinin ciddi bir meslek haline getirilmesi lazım, eğitim fakültelerinde yeniden yapılandırmalar yapmak gerek"

  • 41. artık sözlükler dönemi kapanmıştır

    (bkz: lead eden)

  • 42. der spiegel'in volkswagen için kullandığı fotoğraf

    (bkz: rahmetlinin sesi çok toktu)

  • 43. beşiktaş

    bakın hele..

    ben dürûst bir beşiktaş taraftarıyım. maç içerisinde bir şey görürsem doğruyu söylerim. çünku ben; evet, ersan atılmalıydı dediğimde ya da evet ofsayt vardı dediğimde hakem 'aa bakın kopuksenaryo' atılmalıydı deyip ersan'a basmıyor kırmızıyı. yani benim fikrimi beyan etmemin maça hiçbir etkisi yok. maçı, o sahadaki adamlar oynuyor. biz izleyip, yorumluyoruz.

    ben fenerbahçe maçında evet ersan atılmalıydı dedim. bence atılmalıydı. evet ofsayt vardı da dedim. ama ben nani atılmalıydı da dedim; persie'nin golünde top çıkmıştı da dedim. ben gördüğümü, inandığımı açık açık söylerim.

    yalnız buraya gelen fenerbahçeliler, keza arkadaşlarım da dürüst değiller. nani atılmalıydı deyince dünya değişecek sanıyorlar. ya de işte kardeşim; biraz adam ol. adalete fener yak diyen sizler maalesef hiçbir hatanızı kabul etmiyorsunuz.

    ben dürüstüm, sizler değilsiniz. az da beşiktaş hakem hatasıyla kazansın lan diyemediğiniz sürece de kötü insanlar olmaya devam edeceksiniz.

    bir de; ne koyduk ama beee!

  • 44. passolig

    iptal davası başlamış. sonu mutluluk olsun.

    https://twitter.com/…enol/status/649101531313270784

    --- alıntı ---

    passolig'i istemeyenler stada gelmesin. ortalama böyle kalsın. iki seneye zaten ortalama da artar."

    “e-bilet sistemi”nin uygulayıcısı ve savunucusu tff başkanı yıldırım demirören’in geçtiğimiz sezon sonuna doğru söylediği bir cümle bu.

    tabii ki yanlış tahmin etmiş. artmadığı gibi düşmeye de devam ediyor. öyle bir sistem getirdi ki, 2 yılda adeta türk futbolunu kuruttu. boş tribünler vaka-ı adliyeden sayılmaya başladı artık. uygulamanın başladığı ilk yılda dramatik düşüş olmuştu zaten. toplam seyirci sayısı 3.682.103’den 2.389.711’e düşmüş, 1.5 milyona yakın futbolsever, evlerine-kahvelere çekilmişti. 2015/16 sezonun rakamları henüz yok ancak görünen köy kılavuz istemiyor. daha da düştü seyirci sayısı. geçen hafta, “passolig sistemi” uygulanmayan 2. lig’deki ankaragücü-büyükçekmece tepecikspor maçını 20.000’i aşkın seyirci takip ederken, beşiktaş-fenerbahçe gibi dev derbinin seyirci sayısı ona ancak ulaşmıştı!

    evet, futbol “her şeye rağmen” takımını takip etmekten vazgeçmeyenlerin sayesinde “seyirci”li şimdilik. ama gidişat, tersini gösteriyor.. statta maç seyreden taraftar sayısı hızla azalıyor. kümülatif olarak baktığımızda, ikinci sezonunda düşüş oranının yüzde 60’lara ulaştığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

    bugün (30 eylül 2015) saat 10:00 da ankara adliyesi’nde bir duruşma var. geçen seferki ertelenmişti. taraftar hakları dayanışma derneği, passolig uygulamasının iptalini istiyor. tff ve aktif yatırım bankası’nın avukatları ise kahramanlar gibi sistemi savunuyorlar. bakalım ne olacak? adalet nasıl tecelli edecek?

    passolig neden devreye girdi?

    gösterilen en büyük neden “tribün terörü”ydü!

    terör! malum, bu ülkede bir sorunun adını “terör” olarak koyarsanız, konu “terörle mücadele” eksenine oturtulur ve bütün akan sular durur.

    aslında herkes biliyor ki, türkiye tribünlerinde çok büyük bir asayiş sorunu yoktu. hala da yok. bütün tribün gruplarının tümü spor büro görevlillerinin yakın kontrolünde. amigolar güvenlik güçleriyle zaten yıllardır sürekli işbirliği halinde. ekstrem bir-kaç olay dışında, daha çok çağımızın “gösteri toplumu”na layık görüntüler var. hazır pankartlar. neredeyse “yerli malı haftası”nı bile kutlayacak kadar “resmi”leşen tribün anlayışı... taraftar rekabeti, sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla rekabet, zaten iyice sanala çekilmiş durumda. ee, “deplasman yasağı” gibi akıl almaz bir uygulamanın kaçıncı yılına girdiğimizi biz bile unuttuk.

    kısacası reklamlarında yaptıkları gibi taraftarı “savaşa giden bir eşkiya” gibi gösteren görüntüler hiçbir zaman olmadı. olanlar da örnekler de gerçekten “istisna”, bütün futbol taraftarını karalamaya yetmeyecek kadar az; “passolig” gibi devasa olumsuz etki yapan bir sistemin getirilmesinin bahanesi olamayacak kadar önemsiz.

    o halde niye passolig? ve neden bunca kan kaybına rağmen revize edilmiyor, değiştirilmiyor, kaldırılmıyor?

    çünkü konu bence “tamamen duygusal”...

    şimdi, kendinizi gerektiğinde tüm “kapılar”ı açabilecek bağlantıları, ilişkileri olan uyanık bir girişimci yerine koyun. birisi size geliyor ve diyor ki,

    “türkiye’de futbol maçı seyretmek için stadlara giden yaklaşık 5 milyon insan var. bunun bir kısmı sürekli gidiyor, bir kısmı senede 6-7 kez, bir kısmı yılda 2-3 kez gidiyor. öyle bir sistem yapsak ki, yılda 20 maça gidene de 1 maça gidene bir kart alma mecburiyeti getirsek. bunun fiyatını da 30-40 lira yapsak. her yıl yenilenme şartı getirsek. bilet fiyatlarına 2-3 lira eklesek. tamam, hepsi kullanmaz ama o karta kredi kartı özelliği de getirelim, belki onu da kullanan çıkar... eee, bir de o kadar insanın bilgisine, ev adresinden, cep telefonuna kadar tüm bilgilerine sahip olsak ve müthiş bir veri tabanına da sahip olsak?”

    ne dersiniz?

    yepyeni bir pazar.. yepyeni hazır müşteri... potansiyeli, 5 milyon! işler iyi giderse, fazlası da var....

    eee, peki nasıl olacak?

    “önce böyle bir şeye ihtiyaç olduğuna herkesi ikna etmeliyiz.“tribün terörü”? sağlam argüman. dünyada yok mu bu uygulama? denemişler, ama tutmamış. olsun, dünyadaki sistem diyelim, ikna gücünü artırır. zaten spor medyası incelemez, araştırmaz, arkasına bakmaz. herkes günlük maç sonuçları, peşinde....

    ya kulüpler karşı çıkarsa?

    “ikna ederiz. hepsi zor durumda. bir miktar para verirsek evet derler.. bizim bankadan da kredi kullandırırız bunlara. ses çıkarmazlar.”

    ya, taraftar karşı çıkarsa?

    “bir iki ses çıkarırlar, belki 1-2 sezon düşüş de yaşarız ama biz ısrar eder, sistemden geri dönmezsek, hepsi tıpış tıpış stadlara geri döner; dayanamazlar uzak kalmaya...”

    siz, böyle bir yatırıma 50 milyon dolar yatırmaz mısınız? çalık holding’e bağlı aktif bank yatırdı işte.

    evet, bugün ankara’da bir duruşma var.

    kimse bilmiyor, belki kimsenin umurunda da değil.

    ama kulağı orada olan yüzde 60 var...

    bakalım adalet nasıl tecelli edecek?

    --- alıntı ---

    kaynak: http://t24.com.tr/…ir-tribun-cinayeti-e-bilet,12835

  • 45. poyraz karayel

    diziyi bitirip yatmayı planlarken ahmet kaya dinlemeye başladım.

    mutlu musunuz yavşaklar?

  • 46. kadınların gece sokağa çıkabildiği tek şehir

    biraz komik gelebilir ama: tunceli.

    ben daha dışarıda rahatsız edilen bir kadınla ne karşılaştım ne de duydum.

  • 47. 30 eylül 2015 aziz yıldırım açıklaması

    eşzamanlı olarak beşiktaş tv'de bebek dünyası programında ağlayan bebek videoları yayınlanmaktadır.

    http://www.ecanlitvizle.com/bjk-tv/

    edit: yayın bittikten sonra capsi de bulunsun.
    http://i.hizliresim.com/xj7pd5.jpg

  • 48. android'den ios'a geçeceklere tavsiyeler

    paran kalırsa herhangi bir pantolon al.

  • 49. abd rusya esed ortaklığı

  • 50. evrim teorisi

    canlılığı açıkla........

    yaşam formu güzel kardeşim...

    bakteri safsatasını geçin......

    safsata dediği antibiyotiğe göre evrilen bakteri.. okey kuzum. bugün yediğin hurma pardon antibiyotikler yarın götünü tırmaladığında e.coli'ye de bağırırsın böööle "yalan söylüyorsun" diye..

    filden balina falan...

    tabi lannn manyak mısın olma mı?

    hatta anlatayım. bundan 1.500 yıl önce bir fil nasıl aççççççç, nasıl susuzzzz.. allaha dua etmiş. "allahım beni balina yap çocuğumu keserim" diye. bir kalkıyor sabah anam bizim fil balina olmuş. son kez karaya çıkıp, çocuğunu kesmeye hazırlanırken gökten bir koç iniyor. "dur" diyor melek kesme al bunu kes. tam o sırada da koç dile geliyor................ ahahahah.. eminim bu hikaye böyle devam etseydi inanırdınız.

    ama üzgünüm...

    böyle olmadı.. bilimde böyle şeyler olmaz.

    peki gerçekte nasıl oldu?

    biyologlar balinaların metabolizma olarak 4 ayaklı kara memelileri ile akraba olduklarını söylerler.

    yetmez..

    1. metot

    karşılaştırmalı anatomi

    balinalar suda yaşasa da anatomileri bir kara memelileri ile aynıdır. plasentaları vardır, canlı doğum yapar, bebeklerini emzirir, solungaçları yoktur, akciğerleri vardır, tüyleri vardır ve en önemlisi burun delikleri vardır.

    yalnız kara memelileri gibi burun delikleri başlarının üstünde yer alır.

    bir balinanın kafa tasına baktığınızda nefes yoluna bağlı iki çift tepede delik görürsünüz.

    bir diğer ayırıcı özelliği arka bacaklarıdır. balinaların arka tarafında iskeletlerine bakıldığında işlevselliğini yitirmiş bir kalça uyluk ve kaval kemiği bulunur. tıpkı kara memelilerinde ki gibi.

    2. metot

    embriyo karşılaştırması

    balina embriyosu ile insan embriyosu ilk oluşum evresinde tamamen aynıdır.

    kol ve bacak yumruları ikisinde de rahatça görülür. ambriyo geliştikçe işlevselliği farklılaşır.yine balina embriyosu ve insan embriyosunda burun ve delikleri aynen görülür. baline embriyosu geliştikçe delikler yukarı kaymaya başlar.bu da balinaların 4 ayaklı kara memelerinden gelebileceğini gösterir.

    ama yetmez.

    3. metot

    fosil kayıtları

    34 ve 40 milyon yıllık ayrı iki balina türüne bakıyoruz.basilosaurid iskeletinde hava boşluğu arkada değil , önde de değil. tam ortada yer alıyor. tam bir ara geçiş formu.

    yine bu iskeletin arka tarafında bir çift ayak görüyoruz. tam gelişmemiş ama dışarıda. yürütemeyecek kadar küçük. ama gayet düzenli ve seçiliyor. kalça, omur, kaval, parmaklar..

    ne kadar geriye gidersek o kadar kara memelisine benzeyecek evrime göre. doğru mu?

    47.5 milyon yıl önce yaşayan meiacetus iskeleti. bu canlı bir çok sebepten balina olarak kabul edilir. iskeleti deniz canlılarının arasında bulunmuştur. perdeli el ve ayakları ile güçlü yüzücü olduğunu anlayabiliriz.

    dişleri ve kendine özgü orta kulak yapısı hem basilosaurid hem de günümüz balinası ile uyuşuyor. b
    ilim insanları bir çok balinalara benzeyen fosil buluyor ve bu da balinaların kara memelilerinden evrimleştiği fikrini pekiştiriyor.

    4. metot

    dna

    dna bir canlının tarihidir. evrim bilimciler yukarıdaki metotları izlemeden dahi sadece dna'ya bakarak türün yakın akrabalığını anlayabilir.

    ama evrim her zaman kesin kanıtlarla konuşur.

    balinanın dna'sı balıklar, ahtapotlar ve aklınıza gelen diğer türlerle karşılaştırılmıştır.

    çıkan dna sonuçlarına göre balinanın dna'sının yakın akrabası su aygırı çıkmıştır.bu balinaların su aygırılarından geldiği anlamına gelmez.peki ne anlama gelir. aynı ortak atadan geldikleri anlamına gelir.baktığınızda balinalar etçildir, su aygırıları ise otçul. ama dna yalan söylemez.

    ama ayrıntılara bakarsak antik balina kemiklerindeki ön ayak bileklerinin şekli sadece su aygırı ve yakın akrabalarında bulunuyor. su aygırısı da yavrusunu doğuruyor ve su altında emziriyor.ve balina ve su aygırıları vücut içi testislere sahip tek memelilerdir.yani 4 bağımsız metot diyor ki balinalar 4 ayaklı kara memelilerinden geliyor.

    bu yöntemlerle maymunlarla ortak atadan geldiğimizi ve memelilerin süründenlerden evrimleştiğini de keşfettik.

    sürüngenler de amfibi denilen canlılardan evrimleşmiş. amfibiler balıklardan ve balıklar da yeterince geriye giderseniz halkalı solucandan evrimleşmiştir.

    bak balinaların evrimini falan anlattım.. ulan 1000 kere daha anlatırım.. siz bitene kadar devam.. #54792832 balinaların evrimi ve bilimsel metotlarını ve #54815929 kuşların evrimi ve evrim metotlarını anlatmıştım, aynı zamanda bir bonobo evrimi fantezisi #54782993

    ama nasıl olur nasıl yaşam başlar..

    su, hidrojen, nh3, ch4 gibim elementleri ultraviole ışınları ve şimşek çarpması gibi yüklü elektron gibi şoklara maruz kalınca aminosaitler oluşmaya başladı. sırasıyla rna, organik moleküller, kompleks bileşenler ve hücre öncüsü canlılar ortaya çıktı.

    `böylece ilk canlı oluşumu yani tek hücreliler oluşmaya başladı`..

    bak o önündeki hücreye.. sende, bende, kamçılı bakteride, yassı solucanda ve alglerde ortak şey ne biliyon mu?

    şeker enzimi.. hepimiz aynı şekilde sentezliyoruz. heeeeçççççççç deyişik yok aramızda.

    insan genomu muzun genomuna %55 oranında benzemektedir.
    kalıtsal benzerlik

    tüm canlılar evrimsel olarak aynı kökenden geldiği için kalıtımsal materyalleri olan dna’ları da türlerin birbirlerine yakınlıkları oranında benzerlik gösterirler. genetik biliminin ortaya çıkışından çok öncesinde memeli sınıfına ve primat takımına yerleştirilen insanın en büyük benzerliği diğer primatlarla(ve en çok şempanzeyle) göstermesi, diğer memelilerin(bu görselde fareler) bunu takip etmesi şaşırtıcı değildir. görselde çarpıcılık gereği sabit, yuvarlanmış ve en yüksek yüzdeler kullanılmış ancak farklı karşılaştırmalar farklı sonuçlar verdiği ve tek bir çalışma olsa bile hata payı barındırdığı için bu şekilde tek bir değere ulaşmak mümkün değil.

    sence bu tuhaf değil mi diyecemmmmm?

    şaka len şaka...

    adem babadan geldik hepimiz. işte konuşan yılan, havva ana felan.

    bir de elma var yıkamadan yeme. o yılan olmayaydı iyiydi..

    dipnot: aşağılama ühühühü demişler..

    lan herif filden balina diyor. sen diyorsun aşağılama yaaaaa. mümkün mü?

    ama bilmiyor. kardeşim bilmiyor ama öğrenmiyor da.. çok değil daha 2 hafta önce bu başlığa tür tür evrimleri yazmaya başladım.

    gir başlığı ara kısmına, yaz balina.. bak nasıl çıkıyor.

    istek yok, merak yok.. nato mermer, bm kafa..

    sonra sen diyorsun aşağılama.. aşağılayacağım.. cehalet aşağılanır güzel kardeşim. ekmek yapmayı bilmiyorum. ama istersem gidip öğrenirim.