Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 12 temmuz 2015 rte ünlüler iftarı

    tarabya huber köşkünde gerçekleşmiştir.

    katılımcılar:

    mustafa ceceli(ezan okumuş)
    orhan gencebay
    sevim emre
    petek dinçöz
    fatih terim
    eşref ziya terzi
    hasan kaçan
    rıza çalımbay
    oğuz çetin
    rıdvan dilmen
    tanju çolak
    sibel can
    mustafa denizli
    zerrin özer
    acun ılıcalı
    neslihan demir
    gülben ergen
    cengiz kurtoğlu
    hande yener
    yavuz bingöl
    hidayet türkoğlu
    muazzez ersoy
    kenan sofuoğlu
    kenan imirzalioğlu
    fettah can
    gamze bulut
    eser yenenler
    serkan çağrı
    burcu çetinkaya
    mustafa sandal
    murat dalkılıç
    tuğrul odabaş
    aykut kuşkaya
    berdan mardini
    rıza kayaalp
    sinan özen
    ibrahim sadri
    haluk piyes
    osman sınav
    mirsad türkcan
    niran ünsal
    polat yağcı
    necati şaşmaz
    ışın karaca
    harun erdenay
    turgay demirel
    servet tazegül
    gökhan tepe
    hakan duvar
    serdar gökhan
    orhan hakalmaz
    şafak sezer
    tamer yiğit
    murat yıldırım
    tamer zaim
    alişan
    hakan ural
    sera tokdemir
    esat yontuç
    ayhan güngör

    http://m.hurriyet.com.tr/…1&cid=97109&rid=2368#!p=1

    bir adamın yıkılmadım ayaktayım şovuna kendilerinin olan yahut olmayan şöhretleri ile destek vermişler kendilerince.

    *edit: ekleme.

    *açıklama editi: buna fişleme diyen dangalaklar galiba fişlemenin ne olduğundan bihaberler. bu fotoğraflara ve isimlere kendi istekleri dışında ulaşılmış olsa, kendilerinden habersiz bir şekilde ideolojileri, din ve kimliklerine ulaşılsa ve bu bilgiler bir yerde depolansa ve yine kişisel bilgilerine illegal olarak saldırı olsa evet bu bir fişlemedir ama insanların "bak bunları öğrendiğim iyi oldu bir daha dinlemem, izlemem" demeleri tercihtir!

    rte alelade bir siyasi kişilik değildir, kendisi 2007'den beridir ülkeyi canı nasıl istiyorsa öyle yöneten, yasaları ile baskılayan, binlerce insanın hayatını direk ve milyonların yaşamını doğrudan etkilemiş, verdiği emirlerle ölümlere sebebiyet vermiş, binlerce insanın hapse girmesine sebep olmuş biridir.

    kendisine efendim sadece bir yemek yedik diyerek bakamazsınız!

  • 2. bursa'da alacak verecek davasında işlenen cinayet

    adalet bakanlığı'nın "olayları bize gelmeden çözün" teklifini değerlendirmişler belli ki.

    (bkz: adalet bakanlığı'nın bize gelmeden çözün reklamı)

    işte adalet bakanlığı böyle davranırsa, adaleti vandallar sağlar memlekette. gel de çık işin içinden.

  • 3. ateit bir kadınla yatmak

  • 4. kadınlar kulübü'nde dönen kızlık zarı muhabbeti

    daha dördüncü mesajındayım, yani dakika bir gol bir:

    "... vajinanın içini daraltmıyo çoğu doktor sadece yeniden kızlık zarı yapıoo ama benimki vajinanın içinide tekrar eski haline döndürdü daraltabildiğim kadar daralttım dedi..."

    üçüncü köprü yolu bu abladan geçiyormuş sanırım.

  • 5. şirket batarsa batsın maaşımı verin diyen tip

    evde çoluk çocuk yemek bekliyor, ev sahibi kapıya dayandı birikmiş kirayı istiyor, eklektrik-su kesildi kesilecek, bana mı güvendin de şirket kurdun amcık? kendin arabalarla geziyorsun, yediğin önünde yemediğin arkanda. başlatma şimdi uzun vadenden... diye devam eder bu dürzü.

  • 6. eser yenenler

    çghb'da iki lafı bir araya getiremediği sunumları ve bütün skeçlerde ciddiyetsiz bir şekilde gülüp durması sayesinde ünlü olmuş vasıfsız.

  • 7. otomatik vites

    (bkz: selamun aleykum arkadaslar hazirsaniz baslayalim allahin izniynen)

    arkadas bu otomatik viteslerde manuel mod yok mu yahu? hala arabanin kontrolu bende olsun diyen yazar arkadas, ne yapacan sen arabanin kontrolünü?

    hayir ben bazen pistonlarin, krank milinin kontrolu falan hep bende olsun, sübapları kendim indireyim, kendim kaldirayim, diferansiyeli ben yoneteyim falan istiyorum ama olmuyor maalesef.

  • 8. şaka maka suriyeli kızların taş gibi olması

    (bkz: e buraya yazacağına alaydın bitane)

  • 9. demirtaş'ın pkk'ya silah bıraktıramayız açıklaması

  • 10. 13 temmuz 2015 chainard ile buluşma zirvesi

  • 11. robin van persie'nin ramazan ayında su içmesi

    adam belki alevi amk ne hemen eleştiriyorsunuz?

  • 12. tatile çıkıyorum deyip memleketine giden ezik

  • 13. annenin delirmesi

    kız sizinle zor bi durumunu paylaşmış, fikir almak istemiş, belli ki sizin kadar insan içinde değil, paylaşacak fazla insan yok etrafında, yaşça da küçük... sizin verdiğiniz tepkilere bak. yok imla yok bilmem ne.

    az biraz insan olun be. azıcık.

    inanmadıysanız, ciddi bulmadıysanız da "ya gerçektir falan" deyip başka bir başlığa gidiverin, zor değil. bir fikriniz varsa da insan gibi entry girin, yardımcı olun.

    birine yardım etmek iyidir, insan olduğunuzu, yaşadığınızı hissedersiniz.

  • 14. dersanelerin kapatılmasının aym tarafından iptali

    şu an için oy çokluğuyla iptal ettiği söyleniyor. kararın doğruluğu yanlışlığı ayrı bir tartışma konusu belki. ama diğer kararların önünü açması adına umut verici olabilir. önce danıştay'ın saraya iptal kararı, şimdi de bu. selçuk şahin'in gidişi, akp'nin gidişi, yarın da van persie imza atıyor. 2015'i sevmeye başladım.
    (bkz: winter is coming)

  • 15. ilk maaşla yapılanlar

    anneme alyans almak. beni ankara'da okutmak için alyansına kadar satmak zorunda kalmışlardı ailem maalesef, okulu bitirip stajyer avukat olarak ilk kazandığım maaşımla yaptığım ilk iş annemin alyansını almak oldu.

  • 16. ak parti iftarında yenilen pide

    (bkz: dünyanın en komik dini)

    konudışıedit: müziğe gel

  • 17. ülkücüleri karalama kampanyası

    mhp genel başkanı devlet bahçeli de bu karalama kampanyasına "bunlar genç çocuklar. birisi sürükler, bunlar da arkasından gidebilir. hem koreli ile çinliyi ayırt edecek özellik nedir? çekik göz... baktı ki ikisi de çekik göz... fark eder mi efendim?" diyerek katılmıştır.

    hatta ilave olarak ülkücüleri karalamak için "bizim ülkücü gençliğimiz çin'deki zulme karşı hassastır. demokratik haklarını kullanabilmeleri gerekir. bu sorunu kamuoyuna mal etmek, uluslararası arenaya doğru yönlendirmek açısından bu eylemler faydalıdır." demiştir.

    mhp genel başkanının bu karalama kampanyasına katılarak ülkücüleri zor durumda bırakmasını kınıyorum.

  • 18. öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

    new horizons'ın plüton'a en yakın geçişini yapmasına sadece 1 gün 5 saat 10 dakika 22 saniye kaldı: http://seeplutonow.com/

    *new horizons* dediğimiz arkadaş şöyle bi'şey.

    *19 ocak 2006 tarihinde, flordia'dan fırlatıldı, kendisi plüton için yollanan ilk uzay aracı.

    *2007 yılında jupiter'in yanından geçerken dev gezegenin çekim gücünü kullanarak hızını artırdı.

    *yolculuğun jupiter'den sonraki kısmında yıllık kontroller haricinde uyuyan new horizons, 6 aralık 2014'te yeniden uyandırıldı.

    *4 temmuz'da, plüton'a varmasına günler kala zaman karmaşası yüzünden hata vererek dünya'yla olan iletişimini kaybetti. güvenlik moduna giren prob birkaç gün içinde sorunu çözdü ve bilimsel gözlemlerine kaldığı yerden devam etti.

    *dünya'dan gönderilen bir radyo sinyalinin new horizons'a ulaşması ve geri dönmesi 9 saat sürüyor. prob şu an dünya'dan 4,8 milyar kilometre uzakta. yarın plüton ve uydularını sadece 12 bin kilometre uzaklıktan röntleyecek.

    *sayesinde plüton'u 500 kat daha iyi çözünürlükle görüyoruz.

    *new horizons, dünya'dan yola çıktığı sırada doğan çocukların neredeyse ilkokul bitirdiği bu uzun yolculuğunda plüton'un kaşifi clyde tombaugh'un küllerinden bir kısmını da yanında taşıdı.

    *plüton görevinden sonra güneş sistemi'nden çıkıp bize başka bilgiler göndermesi bekleniyor.

    ***

    new horizons'ın yolculuk fotoğrafları:

    ganymede

    europa

    io

    jupiter halkaları

    jupiter'in kırmızı lekesi

    callisto

    plüton

    ganymede-jupiter-europa

    triton

    neptün

    m7 yıldız kümesi

    plüton

    plüton yüzeyi

    8 milyon kilometre uzaktan plüton yüzeyi

    plüton ve charon

    plüton'un uyduları

  • 19. 13 temmuz 2015 komşunun cipini anahtarla çizmem

    4 yavru kedisiyle bir karton kutuya sığınmış anne kediyi taciz etmek uğruna kutuyu ezerek parkeden orospu çocuğu pezevenk evladı s.kilmişe g.t vermiş komşumun jipini çizmem hadisesi. kedileri ağaç arkasına yani bu gavatın parkedemeyeceği bir yere koyduk strafor kutu içinde. umarım sıfatlarını saydığım bu komşum ve diğer şerefsiz insanoğlu yaşamalarına izin verir.

  • 20. tuğçe kazaz'ın domuz öldürmesi

    tuğçe kazaz'ın kitabında yer aldıklarını öğrenen domuzların, kamikaze saldırısıdır.

  • 21. football manager 2015

    monaco'ya sattığım bruma'ya "istediğin zaman gelebilirsin" dedikten sonra "takımın başında siz oldukça hayatta gelmem" dedi. baktım üzerine cevap da veremiyorum. iptal ettim transferi, u21'e gönderdim. 2 yıl boyunca "hocam beni sat dediyse de umursamadım. 2 yıl u21de süründükten sonra lige yeni çıkan adanaspor'a gitti. monaco 4 milyon euro yıllık vermişti, adanaspor 378 bin euro verdi. herkes ayağını denk alacak.

  • 22. sucuk yağının tavada donduğu gibi midede donması

    biyoloji bilgisi ilkokul terk olanların midede donduğunu sandığı yağdır.

    not: dondurmaları hep midemde saklarım, misafir gelince iki parmak atar buz gibi servis ederim.

  • 23. 13 temmuz 2015 akp-chp koalisyon görüşmesi

    kk "bahçeli ile görüşürken fazla gülmemeye dikkat edin" dedi

    ad şaşırdı. "niye" diye sordu.

    kk " gülünce gözleriniz kayboluyor, çinli falan sanmasın" deyince herkes kahkahayı bastı

  • 24. ama bizim 4 yıldızımız var

    (bkz: yalan mı?)

  • 25. kızlık zarı diktirmek yasaklansın kampanyası

    (bkz: önce hele bir namus cinayetleri yasaklansın kampanyası)

  • 26. dershane savaşını paralel yapının kazanması

  • 27. robin van persie

    ben ki yılların bursasporlusu ; geceleri açar açar şampiyon olduğumuz senenin maçlarını izler izler gizlice ağlarım. feneri kadıköy'de 2-3 yendiğimiz maçı izler küfürler eşliğinde coşarım. bu ben kıskançlıktan, fesatlıktan instagram, twitter ve facebook uygulamalarını telefonumdan sildim. bu herif ile ilgili bir şey görmemek için. bir transfer bu kadar kıskandırılmaz arkadaş. bu kadar göze sokulmaz bir transfer. kıskançlıktan kuduruyorum.

    hele hele bir arkadaşım var. herif genetikçi. 2 seneye doçent olacak. kafayı ilimle bilimle bozmuş birisi. futbol ile fanatizm ile alakası yoktur. endüstriyel futbol falan amk diyip diyip futbol tartışmalarımızı bıçak gibi kesip atardı. herif 5 yıldır facebook'a girmiyordu. yıllar sonra facebook'a giriş yapıp ; ismini değiştirmiş amk. mehmet van persie. bu kadar ibnelik yapılmaz. mesaj atıyor hacı naber diye bir de. yavşaklığın lüzumu yok.

    tamam çok güzel aldınız. bize de digiturk aldıracaksınız artık.

    soru : olm madem van persie'yi alacaksınız bizden neden fernandao'yu aldınız. hayvan gibi şey yapıyorsunuz yahu.

  • 28. robin van persie güiza gibi oynarsa olacaklar

    guiza gibi oynarsa eyvallah da kendi gibi oynarsa sıkıntı büyük.

  • 29. pes oynarken barcelona yok lan diyen kız

    (bkz: sinem kobal)

  • 30. luis nani vs ricardo quaresma

    teke tek mac yapsalar q7 yener ama hali sahaya adam lazim olsa naniyi cagiririm.

  • 31. drift yapan adamı dövüp arabasına çarpmak

    onca video sitesi varken papiroom linki verenin arabasına çarpıp dövmek gibi bi eylem sanırım.

    amına kodumun videosunu izlemediğim için bilemiyorum.

  • 32. insanın ölümden korkmasının sebebi

    ölüm bütün insanlar tarafından korkulan bir olaydır.din ya da yaşam görüşü farketmez.

    ama şahsi kanaatimce insanın ölümden korkmasının en önemli sebebi diğer insanların yaşamayı sürdürüyor olmasıdır.yaşamın sürüyor olmasıdır.

    tüm yaşamın sona ermesine sebep olacak bir olayın beklendiğini düşünün, hiç bir çarenin olmadığı.tahminimce insanlar sakince ölümü bekler.ama mesela afrika kıtasının bu olaydan zarar görmeyeceği bilinirse bu defa korku insanı yine tetiklemeye başlar.

    belki de ondandır dinlerde kıyamet gibi yaşamın sona ereceği bir anın vaadedilişi.

  • 33. türk hava yolları

    öncelikle iniş takımları yere değmeden dikey iniş yapmıştır, deymeden yapamaz çünkü "deymek" diye bir fiil yoktur.

    bilinilmeyen şey ise pistin durumuna göre pilotların bazı durumlarda uçağı yere çok sert indirmeleri gerektiğidir. kimse kusura bakmasın ama insanların sağ bir şekilde yere inmeleri, sarsıntısız inmelerinden daha önemlidir.

    nedir peki bu durumlar?

    mesela pistin ıslak olması. böyle durumlarda pistteki suyu sıçratmak ve tekerleklerin piste tutunmasını sağlamak için pilotlar sert iniş yaptırırlar. ya da rüzgarın açısı bazen sert iniş yapmanızı gerektirir. pistin sıcaklığı vs. gibi bir çok örnek verilebilir.

    hatta pilotlar yüzde yüz emin olmadan piste iniş de yapmazlar; yapmamaları gereklidir. en ufak bir şüpheleri olursa pisti pas geçerler ve insanlar bunu "uçağı indirmeyi başaramadı" olarak yorumlarlar. halbuki adam canınızı düşündüğü için pas geçer ama tabi ki yaranamaz.

    şu anda türkiye'nin ve bazı hatlarda avrupa'nın en iyi pilotlarına sahiptir. yerden yere vurmayı çok iyi biliyoruz ama ülke olarak; kıymetini bilmeyiz elimizdeki değerlerin.

    bir siz doğrusunu bildiğiniz için yıllardır dünyanın en iyi havayollarından birisi olarak seçiliyor kendileri. seçen kurumlar yanlış biliyor. paşamıza sormalılar oysa ki, o en iyisini bilir.

  • 34. hamza hamzaoğlu

    saçma beyanlarına yenilerini ekleyen adam.

    - “herkes forvet transferi istiyor ama burak’ın üstüne bir forvet getirirsem onu nerede kullanacağım?"

    fenerbahçe'yle beşiktaş debelenirken bursaspor'un forveti kadar gol atamamış bir adam burak ya. geçen sezonun hayati sayılabilecek son 6-7 haftasında 2 gol atabilmiş bir adam. kullanma abi kullanma. al topla oynayabilen, oyun zekası olan bir forvet; rahat rahat maç izleyelim işte. 5 metreden uzak mesafeden gelen pasları 5 defa dokunmadan kontrol edemiyor senin çok sevgili burak yılmaz'ın ya. yazık bu kulübe ya.

    - "melo gelmezse, yerine birini bulursak alacağız, bulamazsak da elimizde hamit ve selçuk var. hakan balta'yı da oynatabilirim."

    bulursak alacağız çünkü dünyadaki ön liberolara kıran girdi amk yerinde. hamit'le selçuk yerini doldururmuş melo'nun. hakan balta'yı oynatımış. helal be hamza, büyüksün. yürü kim tutar.

    - "fenerbahçe fernandao'yu aldı, van persie de geldi. ikisini de mi oynatacaklar? biri oynasa diğeri kenarda bekleyecek.”

    burak'la umut'taki yeteneği toplasan, çarpsan, bölsen bir van persie çıkmıyor amk. sende de burak oynasa umut, umut oynasa burak bekleyecek. aynı şey mi? çıldırıcam amk.

    - "uefa şampiyonu olan takımda kaç yabancı vardı? yıldızlar kimdi? yıldız demek sadece yabancı demek değildir.”

    kadronda emre belözoğlu, bülent korkmaz, ümit davala, arif erdem, hakan şükür, suat kaya, hakan ünsal ayarında yerliler mi var? hepsi 30'una merdiven dayamış ya da 30'unu geçmiş adamlar bunlar ya. şampiyonlar ligi'nde grup üçüncüsü bile olamayacaksın hamza.

    işte tam bu zihniyet bize ligde şampiyonluğu kaybettirecek, avrupa'daki imajımıza tekrar leke sürecek. tam bu zihniyet.

  • 35. çocuklarla girilen komik diyaloglar

    3 gün önce iftara 5 dakika kala;

    misafir: tuvalet ne taraftaydı?
    aden (3,5 yaş) : kakan mı var?
    ......... misafirin suratında kocaman bir; ne alakası var ya ben yapmam öyle pis pis kaka şeyler ifadesi..........
    ben: oğlum ehehehhe ne kadar ayıp..
    aden (3,5 yaş) : neden büyükler kaka yapmaz mı? çok ayıp mı kaka?

  • 36. baksırınan mı külodunan mı yatıyon diyen kız

    anadolunun böğründen kopmuş kızdır. flört döneminde kafasına takılan her şeyi sorar ki sonradan sorun çıkmasın.

  • 37. yaran olaylar

    bursalıyız, bursa da yaşıyoruz o dönem. ben daha küçüğüm. babamın iş için italyaya gitmesi gerek. ankarada biraz işi var, onları halledecek ve ardından uçağa binecek.

    dayımlar ve babamın 3 iş arkadaşı ankara'ya geldik. işler halloldu, uçağa daha saatler var. haliyle herkes sıkıldı. gazete okuyan babam bir anda "hacettepe-adanademirspor maçı var" dedi. ben yalvarma moduna girip "bıbıcım nılır gidilim " demeyeye başladım. mümtaz abi var babamın iş arkadaşı. gazeteye baktı ve "ben orayı biliyorum hadi gidelim" dedi.

    heyecan içinde stada gittik. gişe falan yok, kapıdaki adamlar girin abi diyor bize. bilet yok bir şey yok. anlam veremeyip gittik. adana gol attı, biz heyecan içinde zıplayıp "adana adana adana" diye tezahürat yapmaya başladık.

    devre arası stad polisleri yanımıza geldi. zaten 15 tane seyirci var, 7si biziz. polisler babama dönüp "abi siz adanalı mısınız" dedi. babam da "yok hayır, ama adanayı destekliyoruz" dedi.

    polisin; " iyi de burda adana yok" demesiyle kendimize geldik. gerçekler o an gün yüzüne çıktı.

    mümtaz amca bizi cebeci stadı diye ulus'a getirmiş. izlediğimiz maç ankarademirspor-keçiörengücü maçı. evet, forma renkleri tutuyordu malesef.

    mümtaz amca bunları okuyorsan allah seni bildiği gibi yapsın:/

  • 38. fenerbahçe'de olup galatasaray'da olmayan şeyler

    vergi levhası.

  • 39. güllaç

    maaşımı yeni almıştım. markete girip sucuk ve beyaz peynir aldım. kasaya doğru giderken güllaç gördüm. paketlenmiş, evde yapmalık kuru güllaçtı. anacığımın yaptığı güllaçtan yemeyeli epey olmuştu. gurbetteydim 2 yıldır, dışarıda da hiç yememiştim. ramazandır dedim, yüksek fiyatına rağmen hemen aldım.

    evde torbaları boşaltırken güllacımı gördüm, mutlu oldum. yemekten sonra sıra ona gelecekti. ancak paketi okurken farkettim; malzemeleri almayı unutmuşum! süt, gülsuyu, tozşeker, hiçbirisi yok evimde.

    ertesi gün almaya karar verdim.

    okuldan sonra çok yorulmuştum; türk marketi yerine evimin yanındaki alman marketine gittim. yanıma listeyi almayı unutmuşum; zaten gülsuyu da yoktur alman marketinde.

    eve gittim; güllaç kutusunu dolabın en üst rafına koydum. garip bir mutluluk hissettim.

    sonra sınav haftası başladı; sabaha kadar ders çalışıyor, acıkınca hazır pizza yapıp, dinleniyor, ve ders çalışmaya devam ediyordum. arada güllaçla gözgöze geliyor, güllacı sınavlar bitince kendime vereceğim bir hediye olarak görüyor, için için seviniyordum.

    sınavlar ve ramazan bitti; arkadaşlarımı çağırdım eve. tüm malzemeler hazırdı; birisi gülsuyu, diğeri fındık getirmişti; toz şeker ve süt bende vardı. sütü ısıtmak için ocağı açmaya yeltendiğimizde farkettik; haftalardır hiç kullanmadığım ocak arızalıydı. sadede hazır pizzaya yüklenmek, okuldaki sınavlarımı geçmeme yardımcı olmuş, ancak ev erkekliği ve obezite sınavlarından kalmama yol açmıştı.

    güllacı o gün de yapamadık, tekrar dolabın üst gözüne yerleştirdim. bir şekilde sevinmiştim olmadığına, alışmıştım dolaptaki o umarsız, mütevazi varlığına.

    dönem tatilinde türkiye'ye geldim. anneme güllaç yapması için yalvardım. annem güllacın ramazan tatlısı olduğuna, aynı pide gibi, ramazan dışında yapılmasının geleneklere aykırı olduğuna dair sosyolojik bir ders verdikten sonra sonra beni sütlaçla teselli ederken, babam da eliyle "çok lezzetli" anlamına gelen parmakları birleştirme hareketi yapıp "ramazanın gülü, gülü" diyerek annemi destekliyordu.

    almanya'ya dönünce ilk iş, dolabı açıp güllacım orada mı diye baktım. sanki nereye gidecekse, orada duruyordu.

    ertesi hafta iş için başka bir şehre gidecek, 1 ay orada kalacaktım. artık bol bol vaktim olur, orada yaparım diyordum. ancak giderken o telaşla yanıma almayı unuttum.

    bir mevsim daha geçti. sonra 2 yıl daha. her dolabı açtığımda vicdan azabı gibi bana bakıyordu güllaç. hızla dolabı kapatıyordum, son kullanma tarihine daha vardı ve elbet yapacaktım o güllacı.

    bu şekilde tam 3 sene geçti, okul bitti. evden taşınma vaktim gelmişti. eski eşyalarımın hepsini arkadaşlara verdim. buzdolabında ve dolaplarda yarım kalan gıdaları da komşulara dağıttım. güllaç hariç.

    güllaca sarıldım, öptüm, kokladım. plastik bir kutunun içindeki nişasta yufkasıyla ne kadar duygusallık yaşanabilirse, o kadar duygusallaştım. ve apartmanın önündeki çöp bidonuna attım güllacı.

    o gün bugündür, her güllaç yiyişimde aklıma gelir o hazır paket. hüzünlenmem de. 12 mark vermiştim, ona yanarım. keşke arasına kıyma falan koyup börek yapsaydım.

  • 40. kadınların evlilik sonrası soyadını kullanabilmesi

    empati yoksunu geri kalmış 3. dünya ülkesi vatanımda bunun bir aşama olduğunu dahi anlamayanları açıkça gösteren karardır.

    kocasının soyadına kıl feministler o kullandığınız babanızın soyadı diyen zavallı cahiller;

    ben 1980 yılında doğdum. benim adım okumak için geldim. bu benim adım. hadi kolaylaştırmak için çok rastlanan bir isim seçelim. benim adım ayşe yılmaz. bu benim adım! babamın soyadı, yok kocamın soyadı diye sıfat tamlaması kurmuyorum. bu b e n i m a d ı m (caps lock on)

    diyorsunuz ki sen şimdiye kadar ayşe yılmaz'dın ama bundan sonra ya ayşe kocasıgil olacaksın ya da ayşe yılmaz kocasıgil. diyorum ki, arkadaşım ben bu ülkenin vatandaşı değil miyim? anayasada kadın erkek eşittir yazmıyor mu. benim adımı, kütüğümü, nufus cüzdanımı neden değiştiriyorsun? kusura bakma bu iş böyle, bundan böyle senin adın ayşe yılmaz kocasıgil.

    ben bireyim, bu ülkenin vatandaşıyım, sadece kadın değilim. benim cinsiyetim üzerinden kimlik oluşturamazsınız! hayır, hayır, hayır. sen bundan sonra ayşe yılmaz kocasıgil sin.

    sonra bir kadın avukat dava açıyor avrupa insan hakları mahkemesine, kazanıyor. aihm diyor ki medeni kanununuz anayasanıza aykırı. türkiyeyi hatırladığım kadarıla 3.000 euro tazminata mahkum ediyor. ama medeni kanun değiştirilmiyor. sonra bir başka kadın daha dava açıyor bu haberdeki gibi, kazanıyor ama kanun değişmiyor.

    düşünün ki ben bu ülkede kendi ismimi korumak, kendime ait olan ismi kullanabilmek için dava açmalıyım. bu bana verilmiş bir hak değil.

    altı yaşında çocuğa anlatır gibi anlattım ama anlayabiliyor musunuz emin değilim.

    bir de zaten bu kafadaki femenist evde kalır diyenlere de iki çift lafım var.

    evde kalmak ne demek? bu nasıl bir hitap!? siz bu ülkede yaşayan tüm kadınların koca delisi olduğunu mu düşüyorsunuz. bu ülke benim haklarımı, birey olarak varlığımı kabul etmiyor diye 13 sene direndim evliliğe. beraber yaşadık ve evlenmedik. nihayetinde eş olarak kanun önünde sahip olacağımız haklar yüzünden evlenmek durumunda kaldık. bunu da memurun odasında imza atarak gerçekleştirdik. o günden beri de takip ediyorum aihm kararının medeni kanuna yansıtılıp yansıtılmayacağını. ama benim ülkem hala bana diyor ki sahip olduğun ismi geri alman için dava açman gerekiyor.

    bu ülkede kadınlar için hiçbir şey kolay değil. bunu anlamalısınız önce. birey olduğunu bilen kadınlar içinse bu ülke bir işkence. yönetici arıyor, görüşmemiz lazım diyor, gidiyorum, ben eşinizle görüşecektim diyor! evin reisi benim bana anlatın diyorum bakakalıyor. güvenlikle konuşuyorum, malik olarak bir talebim var, olmuyor, olmuyor, araya eşimi sokup oldurtmam gerekiyor. iş yerinde, yolda, dışarda, orada, burada daima ve daima önce kadın olarak kabul ediliyorum. hep kendimi anlatmam, kendimi ispatlamam gerekiyor.

    ben bir insanım. önce bunu kabul edin. sonra konuşalım.

  • 41. camimalzemesi.com

    gerçek boyutlu kabe maketi aldığım site artık evimden hacı olabiliyorum. teşekkürler cami malzemesi!

  • 42. 13 temmuz 2015 ankara örümcek rezaleti

    döner ekmek arası olmayınca ben de yiyemiyorum. bi de ayranı iyi sallayıp denemek lazım.

  • 43. otsepeti.com

  • 44. lukas podolski

    türkiye'de şampiyonları alkışlamak gibi bir geleneğin olmamasına sevinecek futbolcudur. en son şampiyon olarak gittiğimiz şükrü saraçoğlu'nda bırak alkışlanmayı stadın elektriklerini kapatıp bir de sulamışlar, hızlarını alamayıp kendi stadlarını ve çevredeki benzinciyi yakıp yağmalamışlardı. ona rağmen yine de kupayı o çimlerin üzerinde kaldırdık, o ayrı.

    ;)

  • 45. türk erkeğinin ortalama kol kalınlığı

  • 46. beşiktaş

    yeni nesil, sekilci, bilic reyizci, iki gozum quaresma'ci taraftarinin hakettikleri:

    baskan: serdal adali
    asbaskan: levent erdogan
    basin danismani: ismail er
    futbol sube sorumlusu: erdal acar
    teknik direktor: tayfur havutcu
    yardimci antrenor: sinan engin
    bas scout: recep cetin
    kebapci: alen markaryan
    bjk tv: ercan saatci
    kutuphane kolu: tugrul yenidogan
    kaptan: ricardo quaresma
    ikinci kaptan: manuel fernandes
    takim doktoru: erol kose
    kartal yuvasi: karl lagerfeld
    sosyal medya: ruzgar sagnak
    onursal baskan: yildirim demiroren
    resmi site: haber1903

  • 47. hüseyin nihal atsız

    said nursi gibi kürtçü ve soba ile konuştuğunu iddia eden bir ruh hastası hakkında birkaç kelam karalama zahmetinde bulunmuş büyük edebiyatçı:

    "saîd-i nursî denilen adam, eskiden 'saîd-i kürd-î' diye bir takım risaleler yayınlayan, türkçe bilmez, daha nokta ile virgülün nerede kullanılacağını bilmekten âciz, şafiî mezhebinden bir kürttür. mütareke yıllarında istanbul sokaklarında millî kürt kılığı ile dolaşarak caka yapmıştır. bu cakacı kürt, kendisine "bedîüzzaman" demekte, müridleri de bu adı bir övünçmüş gibi kullanarak şeyhlerini bu adla ululamaktadır.

    bedîüzzaman, 'zamanın harikası' demektir. kürt said cidden zamanın harikasıdır. yirminci yüzyıl gibi bir zamanda, bu bilgisizliği ve iptidaîliği ile ortaya atılmakta gösterdiği pişkinlikle zamanın harikası, bundan daha fazla olarak da onbinlerce, belki yüzbinlerce türk'ü ardına takmakta gösterdiği başarıyla tam anlamıyla zamanın bir harikasıdır.

    nur risalesi (kendi tâbirleriyle risale-i nur) denilen sayıklama kitapları pek çoktur. beyni örümceklenmiş zavallılar bu sayıklamaları elle yazarak, yahut şapirografi veya taşbasmasıyla çoğaltarak onbinlerce satarlar. bu ticareti yapmak için kasaba kasaba, köy köy dolaşan nurcular vardır. üstelik bunları satarak da sevaba girediğini sanarlar. sözde türkçe olan bu sayıklama kitapları, kürt hamalların fikir seviyesinde yazıldığı için, kimse bir şey anlamaz. anlamadığı için de, onda gizli hikmetler, yüksek gerçekler olduğu kuruntusuna kapılır.

    kendisini nurculuğa kaptırmış olan bir avukatla, geçen yıl aramda küçük bir konuşma olmuş, kürt said'te ne bulduğunu kendisinde sormuştum. soruma cevap olarak 'kur'an'ın en güzel tefsirini yapmıştır.' şeklinde bir ifadede bulunmuştu. bu genç avukat eski yazıyı bilmiyor, kur'an'ın şimdiye dek en büyük islâm bilginleri tarafından üç islâm dilinde yapılan tefsirlerinden habersiz bulunuyordu. bunu kendisine boşuna anlatmaya çalıştım. bir kere çileden çıkmış, aklın ve mantığın dışına uğramıştı. bir safsataya tereddütsüz inananla uğraşmak neye yarar? bugün devlete düşen görev, bunun sebeplerini arayıp bularak tedavisini uygulamaktır."

    h. nihal atsız, ötüken, 7 mart 1964, sayı: 109

  • 48. depresyon kırıcı olarak baba

    .. ilk aşk acısı.
    yedi sene evvel, adamın biri dedi ki ''ben gayet iyiyim, arkadaşlarla zeytinburnu sahilde mangal yapıyoruz, o kadar iyiyim yani. bir daha da beni arama.'' bir daha arama diyeli 16 kez falan aramış olabilirdim. ama bu kez düşündüm kendi kendime, dedim ki, sonuçta arama beni dedi, görme beni demedi. aramam ama aşkın bana verdiği yetkiye dayanarak, gidip görebilirim. zaten zeytinburnu dediğin nedir ki? o zaman araba da yok, henüz şoförlük de. ama baba var. babalar gibi var hem de. zaten yerinde bir babaysa birçok şey var gibidir. hala yerindeyse, çocukluk var gibidir mesela.

    neyse, baba dedim, şöyle bir dolaşsak ya, zeytinburnu sahil, falan. çok sıradanım sanki, her gün gittiğimiz yol. adam da demedi ki, niye zeytinburnu? birazını anladığına, üstünü hissettiğine eminim. atladık gittik, deli gibi dolaşıyoruz. bütün mangalcıların yüzüne, park etmiş arabalarına bakıyorum. bir yüz aradığım. temmuzda, yedi sene sonra, karaköy'de eşiyle birlikte karşılaşabileceğim bir yüz. hayat, hiç pas geçmiyorsun, sokuyorsun gözüme. bir depresyon dövücüsü babam da bütün gün ah etmeden bütün sahili dolaştı benimle, mangal insanını aramak için.

    biz o gün bulamadık. hayatımda hiçbir şeyi aradığım vakit bulamadım zaten, buna geceleri güneş de dahildir. sahil kenarındaki mangalcıları, kolundaki yanığı, sebepsiz aramalarımı, ilk aşk acısının bir tutamını ve bazı şarkıları o gün dönerken içimden denize attım. yüzmediler. okulumun karşısındaki başak tarlasına gökdelen yaptılar. ben yıkıldım. imarsız, iskansız ve olanaksızdım. geçenlerde, metin akpınar'ın, zeki alasya'nın cenazesinde yakasına taktığı en yakın arkadaşının fotoğrafıyla verdiği bir pozdan sonra da, hayatı biraz daha kanıksadım.

    babamın iyiliklerini de asla unutmadım.

  • 49. 30 yaşında bekar kadın

    30 yaşındaki bekar kadınlara saydıran denyolardan ben de bıktım. amma velakin sevgili kızkardeşlerim, lütfen siz de şu denyolara kızıp saçma sapan "savunma"lar geliştirmeyin. nedir o saçma sapan savunmalar? (bkz: #53131934)

    - "sarkmadım, 45'te başlar sarkma." ne yani, sarksan kıymetsiz mi olacaksın? sarkmadığın için, "güzel" olduğun için mi kıymetli otuzlu yaşların? lütfen kendini bu şekilde aşağı görme; güzellik, dirilik vs. üzerinden tanımlama kendini, bunlara ihtiyacın yok.

    - "hayatını bir adamın vasat ev arkadaşlığı ile geçirmek" ne demek? kime göre vasat, neden vasat? belki senin "vasat" dediğin insanla aynı evde yaşayabilmekti o kadının hayali? niye birbirimizin hayallerini küçümsüyoruz? tamam, biliyorum, üstüne çok geliyorlar canım kızkardeşim, ama üstüne gelen erkekler yüzünden sen neden gene kendi cinsinden birine dolaylı laf sokuyorsun ki? "vasat" biriyle mutluysa mutlu olsun, herkes nasıl mutluysa öyle olsun. "benim hayatıma karışmayın" demek yeterli bir savunma, niye illa "hahayt öbürlerinin hayatı çok vasat" tınısını araya sokuyorsun? neden sevgilisiyle yaşayan/evli her kadın "hayatını vasat bir adamla geçiriyor" olsun? onun sevgilisinin "kaslı bir danimarkalı" olmadığı ne malum hem?

    - "içinde büyüdüğünüz baskıyı yenemiyorsunuz" lafı tek başına doğru olabilirdi, sevgilisiyle yaşayan/evlenen herkesi "baskıya boyun eğmiş" olarak kodlamaya çalışmasaydı... biri senin hayatın hakkında laf ettiğinde nasıl saçmalamış oluyorsa, sen de aynı şeyi başkalarına yapıyorsun, farkında mısın? evlenen lezbiyenler sence baskıya boyun eğmek için mi evleniyor, yoksa aile hukukunun herkese sunduğu fırsatlardan eşit derecede yararlanmak için mi? (ve hayır, bunlardan yararanmak istemek "ayıp" değil, haktır. daha önce de söylemiştim, hayat arkadaşım kaza geçirse, evli olmadığım sürece onun hakkında hiçbir şey yapamam, yoğun bakıma bile girip göremem "aileden" olmadığım için. biriyle bir ömür sürmeyi istemek, bunları da düşünmeyi gerektiriyor. düşünmeyene de saygım sonsuz, ama düşünene niye laf sokmaya çalışıyoruz?)

    tek isteğim var, kadınlar birbiriyle didişmesin, zaten yeterince didiştiğimiz şey var. hayatım boyunca kadınları savundum durdum, daha da savunacağım, alnıma feminist yazdırmadığım kaldı bi' hgasdfhsgd. ama çok rica ederim, sevgili kızkardeşlerim de erkeklerin saldırılarından bezip, dönüp kendi hemcinslerine vurmasınlar. saygı beklerken, kendileri saygısızlık etmesinler. "benim hayatım çok değişik, ımmhh, heyecanlı, hareketli, ya sen zavallı evli kadın ahahahahhhyyy" demenin "ayyy zavallı, otuzuna gelmiş evli değil, evde kalmış, yazııık, hep yalnız hep yalnız, bir kocası olsa zaten böyle olmazdı" demekten hiçbir farkı yok. ve no, feminizm bu değil.

    işte o yüzden birbirinizi yemeyin, erkekleri (ya da cinsel yöneliminize göre hangisini seviyorsanız onu) yiyin ^^

  • 50. en korkutucu tehdit cümlesi