Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. ebru şallı'nın evladını kaybetmesi

    herkes çocuğunu doğduğundan beri vegan besliyor diye sallamış.

    yahu kadının tüm videolarını izleyip yapmış biri olarak her gün yumurtanızı yiyin benim oğlum pançikoya da göz yumurta yapıyorum dediğini kendi ağzından duydum. ayrıca vegan olsa bal falan yemez yedirmezde ama yiyor ve çocuğuna da yediriyor.

    sanki çocuğunun ölümünden kendisi sorumluymuş gibi nefret kusulmasına gerek yok. ölen kendisi değil çünkü. ölen sekiz yaşında bir çocuk.

  • 2. ilgi alanına göre konuşmalık insan veritabanı

    serengeti düzlüklerine bahar gelince usta avcılar fularlı ekşici kılığında ava çıkmış.

  • 3. dornaz alfa

    https://www.pharmac.govt.nz/…covid-19-dornase-alfa/

    dornase alfa covid 19 yazın mart tarihli bir sürü makale var.

    yok arkadaş işimiz gücümüz şov.

  • 4. oyun oynamayıp oynayanın videosunu izleyen nesil

    oyun oynaması gereken ekipmanların fahiş fiyatlara satılmasından dolayı hevesini izleyerek gidermek zorunda olan nesildir.

    empatiden yoksun bireyleri rahatsız edebilirler.

  • 5. 17 nisan 2020 mansur yavaş hakkında soruşturma

    kendi sonunu kendi getiren iktidarlarda bugün.

  • 6. aylık 258 liraya boğazda arazi kiralamak

    cumhurbaşkanlığı iletişim başkanı olan fahrettin altun' un kuzguncuk' ta vakıflara ait olan araziyi kiralaması olayı.
    8 nisan 2020 de gerçekleşen ihalede arsa için en yüksek teklifi vermiş. 10 yıl için 31.000 tl ile.
    hayırlı uğurlu olsun. selam ve dua ile.

    kaynak: https://gazetemanifesto.com/…ttps://t.co/uva9ukra93

  • 7. kediyi sev danayı ye

    (bkz: laleyi sev ıspanağı ye)

  • 8. survivor 2020 ünlüler-gönüllüler

    sercan: nisa gelir misin?
    nisa: efendim?
    acun medya: şimdi reklamlar.
    sercan: nisa biliyorsun burdayız.
    acun medya: şimdi reklamlar.
    nisa: ne diyorsun sercan abi?
    sercan: tamam bi şey yok.*

  • 9. youtube'da dünyanın düz olduğunu kanıtlayan video

    arkadaş 2020 de uçan arabalar bekliyorduk çocukken şimdi evde ekmek yapıp dünya düz diyen insanları izliyoruz internetten ben hiç memnun değilim

  • 10. kısır bir ekşi sözlük yazarının baba adayı olması

    aşağıda yüz erkekten birinin başına gelen erkek kısırlığı ve evlenen çiftlerin yarısını ilgilendiren tüp bebek tedavisine dair infertilite yani kısırlık hakkında tüm aşama ve yaşadıklarımı paylaşacağım uzun bir yazı olacak.

    öncelikle bu konuyla ilgili daha önce paylaştığım 2 entry'i paylaşacağım, genel bir bilgi sahibi olunması için sonra da yazıma devam edeceğim.

    1) #98572427 (bkz: çocuk sahibi olamayan ailelerin sorunları)
    2) #98381925

    2014 yılında evlendim, evliliğimin ilk yıllarında öncelikle yurtiçinde birçok şehir, müze, antik kent, otele ve geziye gittik. sonrasında birçok ülkeye gitme fırsatımız oldu.

    iş anlamında da istediğim işe sahiptim. daha doğarken şanslı doğduğumu düşünüyordum. hayatım boyunca her istediğime sahip oldum.

    2014, 2015 derken 2016 senesi geldi ve yavaş yavaş iş arkadaşları, eş dost çoluk çocuk sormaya başladı. o zamanlarda ben ve eşim 33 yaşındaydık. ikimize de çocuk sahibi olma fikri ilk kez cazip gelmeye başladı ve eşim, kullandığı yasmin doğum kontrol hapını kullanmayı bıraktı.

    6 ay korunmasız ilişki sonrası her ay bir umutla kan testi ve gebelik testi veriyordu eşim ancak, bebek olacağına dair herhangi bir gelişme olmuyordu. hayatımda ilk kez istediğim bir şeye tam anlamıyla sahip olamıyordum ama muhakkak bir çözümü vardır diye düşünüyordum.

    eşim, sağlık konusunda benden daha duyarlıdır, bir jinekologtan randevu alıp gerekli test ve kontrollerini yaptırdı. eşimde herhangi bir problem çıkmadı. eşim, daha sonra başka jinekologlara da gitti ama hiçbiri bir sorun bulamadı.

    muhakkak bir jinekolog sorunu bulacak ve bir hap verecek sonrasında da sağlık sorunumuz giderilip, çocuk sahibi olabileceğimize kendimi o denli inandırmıştım ki spermiyogram yani sperm testi yapmayı hep öteliyor ve inkar ediyordum. neticede ailemdeki tüm erkekler sağlıklı ve üreme anlamında aile geçmişimde herhangi bir problem gözükmüyordu.

    eşimin gittiği bir jinekolog benim bir sperm testi vermem gerektiği bilgisini eşime verdi. peki nasıl olur da üreme konusunda eşimde değil de bende sorun çıkabilirdi? 1 yıl direndikten sonra durumumu kabullenip bir sperm testi verdim ve sonucu 3 saat sonra aldım.

    azospermi yazıyordu test sonucunda, tüm rakamlar sıfır, hareketlilik, zaman dilimleri hepsi sıfır. hala durumumum ne olduğuna dair en ufak fikrim olmamakla birlikte, elimdeki test sonucu ile bir üroloji randevusuna gittim ve bana kısır olduğumu söyledi ‘’ normal yollarla baba olmamın imkansız olduğunu ve birkaç operasyon geçirmem gerektiği ve sperm elde edilmesi halinde tüp bebek tedavisine dair bir umut olabileceği bilgisini verdi.’’

    o günü unutamıyorum, eşimle konuşmaya başladım. kısır olduğumu asla anne olamayacağını ve hatta çocuk sahibi olmayı çok istiyorsa, bebeği ile arasında koca bir enkaz olarak girdiğim için boşanma işlemlerini başlatabileceğimizi söyledim.

    bana, benimle evlendiğini, evlendiği zamanda çocuğunun olmadığını ve bu şekilde hayatını sürdürebileceğini söyledi.

    2 hafta boyunca duvarları yumrukladım, ağladım geceden sabaha, bitik halde işe gittim. odamı ayırdım, kendimi ondan izole ettim.

    sorunlardan kaçmak yerine sorunlarla yüzleşmek ve çözüm bulmanın gerekliliğini idrak edip, daha iyi bir hastanenin üroloji biriminden randevu aldım, bana renkli doppler film çektirmem gerektiğini söyledi, elimdeki filmle tekrar kendisine gittim ve bana varikosel denen bir rahatsızlığımın olduğunu, şansımın olması halinde 1 yıl içinde sperm çıkışımın olabileceğini söyledi.

    varikosel, kısırlık sorunuyla doktora başvuranların yaklaşık %30-40'ında rastlanan, testislerdeki kanı boşaltan toplardamarların varisleşmesidir. varikosel, testis toplardamarlarının bacaklardaki varis tarzı genişlemesine klinikte verilen isimdir.
    o gün bir umut doldu içime. aylardır ilk kez biri bana sorunumu bir operasyonla çözülebileceğini söyledi. daha sonra ege üniversitesine gidip orada da bir üroloğa gözüküp, ayrıca tüp bebek merkezinden de randevu aldım.

    tüp bebek dosyamız açıldı, daha sonra üroloji biriminde varikosel ameliyatı olmaya karar verdim.

    bu arada ege üniversitesi'nde tüm tetkiklerimiz yapıldı: hormon, kan testleri ve en az 3 en fazla 6 ayda sonuçlanan genetik testlerimiz ( 46 x y kromozon) yani kadınlarda iki adet x kromozomu vardır (karyotip: 46, xx), erkeklerde ise bir adet x kromozomu ve bir adet y kromozomu vardır (karyotip: 46, xy). her bir kromozomda kalıtımsal bilgiler taşıyan genler yer alır. tek bir kromozomun bile değişimi kısırlık, doğurganlığın düşmesi veya düşüklere yol açabilir. tüm testlerimiz tertemiz çıkıyor, yine de kısırlığa dair bir bulgu bile yokken kendimi tıbbın en üstün tekniklerinin orta yerinde buluyordum hem de hayatı boyunca doktordan kaçmış bir adam olarak.

    varikosel ameliyat günü geldi çattı. bir sedyeye uzanmış, kaderimi başkalarının ellerine emanet etmiştim. ameliyatta kasık bölgemde ortalama 8 cm kadar bir kesik izi kaldı. herkesin annesinde sezeryan izi kalır, eğer olursa benim bebeğimin babasında da o iz kalacaktı. varikosel ameliyatları sonrasında 6 ay ortalama beklenir ve sperm testi sonucuna göre ameliyatın başarılı olup olmadığına bakılır.

    2017 yılında ameliyat sonrası ilk sperm testimi verdim, umutluydum veri çıkışı olacak ve sonrasında da ebeveyn olabilecektik. sonuç 3 saat sonra çıktı ve koca bir sıfır yani verimsiz azospermi kısırlık devam ediyordu.
    üroloji birimiyle görüştüğümde, erkek kısırlığına dair son çare ameliyatı olan micro tese ameliyatı olmam gerektiğini söyledi.

    mikro tese, mikrodiseksiyon adı verilen cerrahi bir yöntemidir. testisten biyopsi ile sperm elde edilmesi demektir. mikro tese menisinde hiç sperm bulunmayan (azospermi) ya da %100 hareketsiz sperme sahip kişilere uygulanır. yani sizin testislerinize cerrahi müdehale edilerek sperm örnekleri alınır ve 2 hafta içinde sonuç alırsınız. micro tese ameliyatı sonrasında canlı sperm bulunma olasılığı %50 civarıdır. ameliyat sonrası elde edilen spermler dondurulur ve canlı çıkması halinde tüp bebek tedavisine dair umut ışığı olur ve o gün geldi çattı, sonucumu almaya hastaneye gittim. bir yanım yüzleşmeye korkuyor, bir yanım artık yüzleşmem gerektiğini söylüyordu.

    ameliyatımı gerçekleştiren profesörün odasına gittim, biraz bekledim, kendisi benim yanımda laboratuvarı arayıp, sonucumu sordu. bir kaç saniye içinde tüm hayatımın, hayatlarımızın döngüsünü değiştirecek o haberle yüzleşecektim ve derin bir nefes alarak bakıyordum profesörün yüzüne. profesör, bana döndü ve canlı spermin bulunmuş dedi.

    o an dünyalar benim oldu sanki baba olmuşçasına havalara uçuyordum, beni uyardı. her ne kadar sperm bulunmuş olsa da bu benim baba olmam için yetersiz olduğunu, sürecin uzun ve yorucu olduğunu söyledi. o an onu duymuyordum ve anlamıyordum bile. kafamda, spermim olursa artık sürecin aşırı kolay olacağına dair kendimi o denli ikna etmiştim.
    mutlu haberi eşime telefonda bildirdiğimde hüngür hüngür ağlamaya başladı. o ana kadar bana aşırı metanetli davranan kadın, içten içe anne olmayı istiyormuş ve ben bunun farkında bile değilmişim, yıllarca bazı duyguları içine atmış.

    2016 yılında başladığımız evlat sahibi olma fikrimizin üzerinden 2 sene geçmiş ve 2018 yılında nihayet ilk tüp denememizi yapmaya hazırdık. micro tese ameliyatımdan 5 tüp sperm freeze denen ortalama -198 derece ortamda saklanıyor, tüp bebek tedavisi için kullanıma hazır halde çözdürülüyor.
    bu arada eşim üzerinden de birçok test yapıldı: kan, hormon, genetik derken kadınlarda menopoz yatkınlığı yani rezerv azlığının ölçümüne dair amh testi: anti-müllerian hormon testi kısa adı ile amh testi, ağırlıklı olarak kısırlık araştırmasında, kadının yumurtalık rezervini ölçmek için yapılan bir kan testidir. kadınlarda öncü yumurta keselerinin (folikül) gelişmekte olan hücrelerince salgılanan bir glikoprotein türüdür. eğer ki amh seviyeniz 1'in altındaysa ve çocuk sahibi olmak isteyen bekar ya da evli bir kadınsanız acilen yardımcı üreme teknikleri ya da jinekolojik destek almanız gerekmektedir. 1'in altı seviyeler yavaş yavaş menopoz yatkınlığına sahip olduğunuzun göstergesidir.

    tüp bebek dosyamız açıldı ve artık tüp bebek tedavisine dair umut ile tedaviye başladık, kadın üzerinden yürüyen, hormonları etkileyen, karın bölgenize iğne vurduğunuz, bir çok hap kullandığınız bir tedavi yöntemi diye kabaca özetlenebilir. kadına yapılan kontrol sonrası, kadının rezerv durumuna göre kısa veya uzun protokol olmak üzere 2 tip uygulama yöntemi uygulanır.

    rezerv sayınız fazla ise uzun, belli bir sayının altındaysa kısa protokol uygulanır.
    kısa protokol kapsamında gnrha uygulamasına adet periyodunun ilk gününde başlanır. adet kanamasının üçüncü gününden itibaren hmg veya fsh ile tedavi süreci ilerler.
    tedavi özetle şiddetli adetinizin 2. gününde başlar ve ortalama 15 - 18 gün içinde artık tüp bebek için operasyona hazırsınızdır.
    normal bir çiftin o gün sperm vermesi gerekirken, ben 2017 yılının ekim ayında verdiğim tüplerimin çözülme işlemini bekleyecektim eğer ki çözülen tüplerden istenilen verim alınmazsa o gün tekrar ameliyat masasına yatacaktım. korkulan olmadı ve embriyoglar çözdürdükleri spermlerin yeterli seviyede hareketliliğe sahip olduklarını paylaşıp, tekrar ameliyat olmayacağımı söylediler.

    tüp bebek tedavisi kadın üzerinden yürür ve 2 aşamadır: 1 . aşama toplama ve 2. aşama transfer yani yüklemedir.
    toplama işlemi için operasyon günü eşimden toplanan yumurtalardan ve benim çözdürülen spermlerimden oluşan embriyolar laboratuvar ortamında 3 ile 6 gün arasında gözlemlenir ve hücre bölünmesi izlenir. yeterli görününce bu defa transfer yani yükleme işlemi anneye yapılır ve ortalama 10 -14 gün sonra beta hcg testi, hamile olup olunmadığını tespit etmek amacıyla yapılan bir kan testidir. gebe olmayan bir kadının beta hcg değeri 0-10 mıu/ml'dir. beta hcg değerinin 10'dan yüksek olması kadının gebe olduğunu gösterir.

    transfer işlemimiz yapıldı ve 14 gün sonra kan testi verdik. sonuç yine koca bir sıfırdı. çok iyi hatırlıyorum ilk kez inancım ciddi anlamda yıkılmıştı. eşim de psikolojik olarak etkilendi ama bir şekilde aylar geçtikten sonra süreci aşmaya çalıştık.

    psikolojik olarak hazır olduğumuzu hissettiğimiz 2018 senesi içerisinde 2. denememizi yaptık ve 14. gün sonunda ilk kez kan testinde veri çıkışı oldu, kan testi sonunda her iki günde bir tekrar kan testi veriliyor ve ilk testinize oranla 2 katına çıkması gebeliğin sağlıklı şekilde ilerlediği anlamına geliyor ve bizim 2. testimizde ilerleme yeterince olmadığı görüldüğü ve hayatımızın ilk düşüğü yani biyokimyasal gebeliğini yaşadık. doğmuş ve yıllarca emek vermişiz gibi tanımadığım bir bebeğe bağlılık ve yitiklik yaşadıktan sonra en az 1 sene tüp bebek tedavisine ara verme kararı aldık.

    2019 yılında artık izmir’de deneme yapmak istemediğimizi, sağlığın başkenti istanbul’da iyi merkezler olduğunu ve bu merkezlerden birinde deneme yapma kararı aldıktan sonra artık istanbul’da merkez arıyor, görüşüyor ve kendi aramızda merkezleri değerlendirirken içlerinden birisinde karar aldık ve deneme sürecini burada sürdürme kararı aldık, yalnız bir sorunumuz vardı. peki benim kısırlığımla ilgili yanımda taşıyamadığım ve ege üniversitesi içerisinde bulunan dondurulmuş spermleri ne yapacaktım? tekrar mı ameliyat olacaktım?

    merkezimiz özel bir tank eşliğinde spermlerimi taşımamın daha doğru olacağını tekrar ameliyat seçeneğinin en son çare olduğunu söyledikten sonra o tankı istanbul’dan alıp ege üniversitesi tüp bebek birimine götürdüm, ertesi gün sabahına kendi talebim ve yazımla alabileceğim bilgisi ile mühürlenmiş tankı teslim aldım. babam yaşça büyük, abimse o dönem uygun olmadığından internet uygulamasından bir şoför bulup, tankı bornova’dan alıp istanbul’un avrupa yakasına götürmek için yola koyulduk. şoför beye elimdeki tankı, özel durumumu ve tanka dair aldığım yazıyı gösterdim. neticede arabasında 50 cm en ve boyda bir değişik alet vardı. tam olarak 3 saat 15 dakikada istanbul’daki merkeze ulaşıp, tankı teslim ettik.

    2019 senesi başında artık tedavimiz için her şey uygundu ve tekrar aynı sürece girdik, bu 3. denememiz, inandığımız ve üstün teknikler kullanan bir merkezdeydik. bize her ne denilirse yapıyor ve merkeze güveniyorduk. tekrar toplama işlemi ve bana ait spermlerle eşimin yumurtaları laboratuvar ortamında birleşme sağlanıp bu defa transfer yapmak yerine bu merkez düşük riskini azaltmak için embriyolara ngs denen bir genetik bir tarama testi:
    ngs (next generation sequencing), yeni nesil dizileme olarak da adlandırılan bu yöntem genel anlamda kromozom taramasında kullanılan bir teknoloji olarak tüp bebek tedavisinde preimplantasyon genetik tarama (pgt) yöntemleri içinde yer almaya başlayan en yeni ve en kapsamlı kromozom tarama testi yapabileceklerini söylediler.

    bu testte bebeğinizin 24 kromozona daha embriyoyken bakılır ve sonrasında uygun olan embriyo size yüklenir. ngs testine 3 adet embriyo gönderdik, 2’si sağlıklı olduğu 1 tanesindeyse monozomi tespit edildiği söylendi. yani genetik olarak genelde gen testlerinde ortalama 3 adet gönderilen embriyonun 1’si sağlıklı dönermiş ve bizim 2 adet dönmüştü. doktorlar bir heyet oluşturup, ilerleyen yaş ve faktörleri değerlendirip bize 2 adet yerine 1 adet yüklemenin canlı doğum ve sağlık açısından daha başarılı olacağı kanısına vardı ve bizde hekimlere güvenip, 1 adet yüklemeyi onayladık. yüklenen embriyomuz işlem günü çözdürüldü 6aa yani baştaki rakam gün sayısı harflerse kaliteyi gösterir, 6. gün aa 1. kalite embriyo transfer yapıldı.

    bu defa oldu bu iş dedik ve transfer sonrası kan testi verdik ve her şey yolundaydı, tekrar 2. testi verdiğimizde ise yine hüsran yaşadık, ilk kez bu denli inanmış ve yıkılmıştık. tüm öz güvenimiz ve psikolojimiz sarsılmıştı.

    merkezin istediği her şeyi maddi ve manevi yapmamıza rağmen yine hüsrana uğramış ve bir süre daha tüp bebek dosyasını rafa kaldırmıştık.
    2020 senesi geldiğinde kendimizi hazır hissedip, planlamayı yaptık ve 01 şubat 2020 tarihinde transferimiz yapılması planlandı. 31 ocak 2020’de istanbul’a uçuşumuzu gerçekleştirdik, daha sonra operasyon sabahı merkeze geçtik.

    2019 başında dondurulan embriyomuz 4. ve belki son denememiz için 2020’nin şubatının ilk günü transfer işlemi için çözdürüldü ve bir sorun çıkmadan eşime transfer yapıldı. ve yine kan testi için 10 gün bekledik, bu 4. denemimiz ve daha önce 2 kez düşük yaşamış bir çift olarak daha temkinliydik. kan testimizi verdik ve sonuç pozitifti, 2 gün sonra tekrar test verdik sonra tekrar hepsinde istenen çıkış vardı.

    ancak, sonraki günlerde 4 gün arayla eşimden 2 defa aşırı kanama geldi ve hatta 1 defasında pıhtılı şekilde içinden parçacıklar düştü. her yer kan içinde acil servis ve sonrasında da kadın doğuma bir gece yarısı sevk edildiğinde her şeye hazırlıklı olun bu kadar kanama ile kesenin düştüğü ve yerinde olmadığı bilgisini size verebilirim diyen bir doktorun karşısında o kadar çaresiz kalıyorsunuz ki ...

    her iki kanama sonrasındaki kontrollerde de annenin bebeğe, bebeğin de annesine tutunduğunu duymak tarifi mümkün olmayan bir huzurdu o anlarda hissettiğim.

    sonraki haftalarda kese görüntüsü için randevu aldık kese de gözüktü sonra kalp sesi için ve kalp sesini de duyduk. en son 12 14 hafta tarama testleri de yapıldı ve bir sorun çıkmadığı bilgisini de aldıktan sonra artık yıllarımı verdiğim ve hayatımla ilgili kesitleri paylaşmaya değer gördüğüm ekşi sözlük ortamına içinde bulunduğumuz zor günlerde bir nebze umut olması temennisi ile bu uzun entry’i sizle paylaşma ihtiyacı güttüm, bebeğin cinsiyetine dair biraz erken de olsa doktorumuz bir tahminde bulundu, umarım canlı ve sağlıklı doğum haberini de sizlerle paylaşırım.

    6 senesini, her türlü maddi ve manevi imkanını bu işe seferber etmiş biri olarak bu zaman diliminde çok fazla insanla tanıştım. kişisel tavsiyem tıptan sapmayın, tıptan utanmayın, para tuzağı veya alternatif tıp altında şeylere yönelmeyin, gerekli testleri yapmaktan çekinmeyin, erkekler en azından 6 ayda bir spermiyogram, kadınlarsa aile hekiminde bile yapılabilen amh testinizi yaptırın.

    henüz canlı ve sağlıklı doğumumuz gerçekleşmediğinin farkındayım ancak, tek bir kişiye bile bu sıkıntılı işlemler ve sıkıntılı süreçte umut aşılayabilirsem ne mutlu bana.

    toplu zorunlu edit:

    1) burada kendi yaptığım ve 4 sene önceki hatalarımı başka bireylerin yapmaması adına kendi hatamla yüzleştim ve samimi şekilde paylaştım. bir kadınla bebeği arasında bir duvar gibi görme hissi zordur, umarım kimse yaşadıklarımı yaşamaz ve sizler de kendi hatalarınızla yüzleşirsiniz, ben yüzleştim ve pişman değilim.

    2) kimisi erkek çocuk isteyeceğim, kızım olursa üzülebileceğim gibi mesnetsiz imalarda bulunmuş, şık bulmadım. 37 yaşımdayım ve oldum olası çocuklar arasında bir ayrım yapmam, yapacak olsam da kız çocuklarını her daim daha sevimli bulmuşumdur.

    3) dna testi yapın diyen arkadaşlar için hadlerini aşsa da kırıcı olsa da saygıyla karşılıyorum, yapılan çalışmalar özenlidir ve herkesin kendisine ait bir kasası var gibi düşünün, o çocuğunun karışması ile doğum sırasında başka çocukların karışması kadar bir olasılıktır.

    4) evlat edinme konusunda biz de istekliydik, ancak biyolojik anne birgün gelip mahkeme kararı ile yetiştirdiğiniz evladı alma hakkına sahip, 10 günlük evlat edinen bir ailenin elinden 7 yaşına getirdiği çocukları elinden alındı. biz aklınıza gelen her yolu araştırdık ve denedik.

    biyolojik anneye iade edilen çocuk haberi

    5) ayrıca, viral veya reklam konusuna gelince kısırlık sorunumu çok uzun zamandır yazarım.

    ve bir kere bile ne bir hekim ne de işletme adı kullandım. zaten bir reklamı yapacak kişi neden 3. denememizde düşük oldu ve aynı merkezde 4. denememizi yaptık der?

    bu süreçler zor ve yıpratıcıdır, aile bütünlüğünü de sarsabilir. benim amacım yaşadıklarımı yaşamayan insanların durumumuz hakkında en azından empati yapabilmeseydi ve güzel kalbi olan bir çok insan çok güzel şekilde temennilerini ifade etmişler, sağolsunlar varolsunlar.

    herkesin gönlünden geçen neyse ona kavuşmasını gönülden temenni ediyorum.

  • 11. evinin önünde darp edilen sözlük yazarı

    değerli arkadaşlar bu süreçte gelen destek için gerçekten çok teşekkür ederim. gelen mesajların ancak bir kaçını okuyabildim eminim ki hukuk insanlarından gerekli mesajlar gelmiştir. yarın hepsine tek tek bakmaya çalışacağım.

    birkaç saat uyuyabildim, sağ gözüm sürekli nemleniyor ve altındaki yaradan ötürü sızısı hayli arttı, kafamda da bütün o darbelerin etkisi şimdi iyice kendini belli ediyor. yastığın ne tarafına baş koysam kafamın her tarafı sızı içerisinde ve bu şekilde dinlenedildiğim kadar dinlenebiliyorum. kafam aldığım darbelerden burnumu farketmemişim bile onun da şimdi acısı çıkıyor, zaten burnumdan nefes alamıyordum, meğerse içinde kan donmuş. gece kalkınca sıcak suyla yumuşatıp temizleyebildim. bir kaç saat aralıklarla uyuyabildiğim kadar uyuyup, dinlenip kendime gelmeye çalışıyorum. fakat yine de ısrarla belirttiğim gibi kafama aldığım darbeler o kadar çok ki etkisini şimdi sızı olarak gösteriyor.

    bu entry ise şu sebeple yazdım, çoğu insan neden eli boş indiğimi soruyor. ben bu iki kişinin içkili olduklarını bilmiyorum, iki kişi olduklarını bile bilmiyorum. çünkü benim dairem ters tarafa bakıyor, yani sadece komşum olan şahsın yaptaığı davranışları duyup aşağı indim ve inerken de aklımda komşumu dövmek yoktu. ben öğretmenlik yapıyorum, bugüne dek kimseye el kaldırmadım. bu yaşadığım olayda da aklımda olan yine karşı tarafa saldırmak değil önce kendimi korumaktı. fakat birini tutsam diğeri saldırıyordu, saldıranlar da başta tekme ve yumrukla başladığı iş tutmayınca bu kez her ikisi de eline geçen şişelerle vurmaya başladılar. yere düşene kadar en azından birini tutuyordum fakat yere düştükten sonra asıl en büyük darbeleri yere diz çökmüşken aldım. kafamda şişe kırıldı ve içi dolu şişelerle de çok kez vuruldu, yine de dayandım. görüyorsunuz zaten fotoğrafta, onların herhangi biri zaten teke tekte bişey yapabilecek durumda değil, en azından elini tutar darbe almazdım fakat iki kişi olunca birini tutunca ötekini engelleyemedim. herhangi birine bir tokat bile vurmuş değilim. ben bilmiyor muyum sanki onlara sopa ya da başka şeylerle zarar vermeyi?

    fakat benim yapım bu değil, hiçbir zaman da öyle olmadı. şimdi bu kadar sızının, ağrının, çektiğim acıların içerisinde düşünüyorum. ya elimde bir sopa ya da başka bir silah olsaydı, birinin kafasını dağıtmış ya da birini bıçakla yaralamış olsaydım emin olun şu an büyük bir pişmanlık duyardım. şu an bile düşünüyorum elimde bir sopa ile birine vurabilir miydim? hayır bunu yapamazdım, her ne olursa olsun, ben kavga etmem gerektiğinde bile bir silahın gölgesine sığınacak insan değilim. çünkü hiçbir zaman karşı tarafa o üstünlüğü kurmak istemem, belki aptalın tekiyim ama elde sopayla birinin kafasını dağıtmış biri olarak hayatıma nasıl devam ederim? bunun onursuzluğu şu an kaldırabileceğim bu sızılardan çok daha fazladır ve bu sadece yapı meselesi değil, ayrıca öğretmenlik yapan, insanlara örnek olmaya çalışan basit biriyim fakat doğamda birine zarar vermek yok...

    şiddete bu kadar mesafeli miyim, hayır değilim... karadenizde, belki de şiddetin ortası diyebileceğiniz yerde büyüdüm. doğduğum toprakların ne sınır davaları biter, ne ağaç gölge yaptı meseleleri biter. böyle sudan sebeplerden insanlar tabanca çekip birbirlerini öldürürler ve herkesin elinde tüfek, tabanca ne ararsanız vardır. kendim silah kullanmayı da biliyorum, hiçbir şey yapmasam bulundurma ruhsatlı silah alır koyarım kenara, ne de olsa böyle şeylere uzak değilim fakat ben bu muyum?

    dün elimde bir silah olsaydı örneğin o kadar yediğim darbenin üzerine, o kan revan halimde bile sanırım tutup birine silah çekemezdim. birini silahla, sopayla ya da başka aletlerle yaralamak o kadar kolay ki ben böyle şeylerin ardına sığınacak bir insan değilim. bu yüzden diyebileceğim, kavga ederken bile hüda insanın karşısına çıplak ellerine güvenen kişileri çıkarsın...

    bu entry sık sık kullandığım ve hep kendimde uygulamaya çalıştığım chaplin'in şu sözleriyle bitirmek istiyorum;

    "herkes bana gülebilir ama hiç kimse benim yüzümden ağlamasın..."

  • 12. 17 nisan 2020 d-smart tarafından dolandırılmak

    üst edit: yaklaşık 1 saat önce d-smart genel merkezinden "üyeliğimizin iptal edildiğini ve herhangi bir üyelik ücreti yansıtılmayacağına dair telefon aldık. güvenir miyim? güvenmem. o yüzden 1-2 ay daha bekleyeceğim.
    mesaj gönderen ve entry girerek destek olan tüm yazar dostlara teşekkür ederim. aldığım mesajlarda da bir çok kişi aynı durumdan bahsetti. bu ülkede "yok artık olmaz" denilen hiç bir şey kalmadı. her şey mümkün. konuyu güncel tutmasaydınız belkide davalık olacaktım. işin enteresan kısmı ekşi yazarı olmasam halen üyeliğim devam edecek ve haksız yere fatura gönderiliyor olacaklardı. mesaj atan arkadaşlara tek tek cevap vermeye gayret ettim ama artık yetişemiyorum. ne olur kusuruma bakmayın, eksik olmayın. teşekkürler. bağım tamamen kopana kadar, buna emin olana kadar peşini bırakmayacağım.

    olay;
    14.04.2020 tarihinde kardeşimi türk telekom'dan arıyoruz diyerek mevcut türk telekom yalın internet paketimizin taahhütünün bittiğini ve uzatmak isteyip istemediğimizi sordular. kardeşim de uzatılması istediğini belirtti. kendisini türk telekom olarak tanıtan d-smart müşteri temsilcisi modem değişikliği yapılacağını söyledi.

    16.04.2020 tarihinde kapımız çaldı ve gelenler türk telekom değil d-smart personeli idi. içeri almadım. modem kutusu üzerinde d-smart yazdığını görüp siz " bu kutu ne alaka? türk telekom değilsiniz d-smart'siniz dediğimde" fark etmez biz de türk telekom alt yapısını kullanıyoruz dediler. bende bunu bildiğimi ve "d-smart'a üyesi olmak istemediğimi ve internetimin de d-smart'a geçirilmemesi gerektiğini belirtip ilgili teknik personeli evime almayıp geri gönderdim.

    arkadaş gitmeden öncede bayisini arayıp telefonu bana verdi. onada aynı şekilde üye edilmek istemediğimi söyledim. o da "tamam üyeliğinizin iptal edilmesi için sisteme iptal başvurusunu girdim, iptal işleminiz başlatıldı" dedi. arkadaşı kapıdan gönderdim ve hiç bir şeye imza atmadım. ellerinde hiç bir belge yok.

    sonra tabi başıma neler gelebileceğini az çok tahmin ettiğim için d-smart müşteri hizmetlerini aradım. durumu ona da anlattım. üyeliğinizin iptal sürecinde olduğunu ama evinize d-smart tv kurulumunun yapılmış olduğunun bilgisinin girildiğini belirti. adamlerı eve almadım nasıl kurulum yapılmış olabilir? sonrasında öğreniyorumki bunlar herkese aynı şeyi yapıyormuş. yani telefon üzerinden onay alıyor (mevcut internet sağlayıcısı olduğunu belirtip) eve gelip önce d-smart tv kurulumu yaptık ayağı yapıp bir kaç gün sonra da internet kurulumu için geliyorlar. o ara eğer foyaları ortaya çıkarsa ama siz d-smart tv üyeliği kullandınız bunun parasını ödeyeceksiniz diye fatura gönderiyorlar.

    eşim bankacı ve hamile. bu sebeple bankası evden internet üzerinden çalışmasına izin veriyor. eğer evimizdeki internet kesilir, askıya falan alınır ise mağdur olacağız, problem yaşayacağız.

    şimdi ben ne yapacağım? bu ülkede bu kadar kolay mı lan insan dolandırmak? ne belge imzalamışız ne de adamların modemini, tv ünitesin vs. almışız? kaldı ki zaten digiturk kullanıyorum mk niye d-smart'a geçeyim. internetimden de memnunum niye geçiş yapmak isteyeyim? ellerinde hiç bir belgem olmamasına rağmen şu an d-smart üyesi yapılıp borçlandırılıyorum.

    durumu dün cimer'e yazdım. bugün de tekrardan iptal başvurusu oluşturdum ama adamlar o kadar yüzsüz ki halen daha sanki "a... böyle bir şey nasıl olabilir" ayağı yapıp süreci, üyeliğimi iptal etmek yerine. 72 saat içinde haber vereceğiz. süreç işliyor ayağı yapıyorlar. allah belanızı versin. inşallah bu iş bu şekilde devam eder. o zaman görürsünüz ne yapıyorum ne ediyorum. bu başlık burada kalsın. ben uyarımı bu şekilde yapmış olayım.

    edit: şimdi e-devlet üzerinden tüketici hakem heyetinede başvuru oluşturdum.

    edit-2: biraz önce btk'ya da yazdım.

    edit-3: az önce tekrar arandım. bir personel yine iptal işlemi başlatılacağını belirtti ve işlem başlatmaya başladı. sonra da ben işleminizin iptalini başlatamıyorum deyip beni başka bir arkadaşına/birime aktardı. aktardığı arkadaş da "şu an sistemlerimizde bakım var işlem yaptıramıyorum bizi tekrar arayın dedi" şaka gibi ya :) halen daha çocuk gibi kandırmaya çalışıyorlar. çözülen her hangi bir işlemimiz yok. konu halen daha çözülmedi. oradan oraya aktarılıp "sistemde sorun" var diye kandırılıyoruz. utanmadan da siz arayın bizi diyorlar. arayıp her seferinde olayları farklı farklı kişilere anlatıyorum. delirmemek elde değil.

    ibretlik edit: bir olay daha anlatayım da ibret olsun. eşimide 3-4 sene önce millenicom aynı şekilde "türk telekomuz" diye kandırıp internet bağlatma işlemi başlatmışlardı. yaklaşık 20 gün eve internet bağlamamışlardı. iptal etmeye çalıştığımızda da bize bin küsrü liralık fatura çıkarıyorlardı.
    müşteri hizmetlerini aradığımda bana modemin fişini çekip takmam dışında bir şey diyemiyordu. o kadar s*laklarki müşteri temsilcisine "dsl ışığı yanmıyor hanım efendi telefon hattı olmadan internete girmek imkansız" diye iş öğretiyordum. sonra artık bu böyle olmayacak ya gelir "interneti bağlarsınız ya da ben size gelip akşamki ana haber bültenine yetiştiririm" diye tehdit ettim. yaparım da. bilen bilir. kanımızda var avs. sallamadılar. bastım genel merkezlerine kadar gittim. şişli idi sanırım. bulundukları katı buldum girdim içeri. 2 tane eleman var. mal mal bana bakıyorlar. bir tane büyük monitör koymuşlar. abone sayıları yazıyordu 1000 küsür falandı. 1000 tane abonesi olan bir şirket nasıl hizmet veremez gerçekten anlamak zor. neyse onlara da aynı şekilde durumu anlattım. "tamam ekip göndereceğiz siz evinize gidip bekleyin" dediler. bende malım mk. buraya kadar geldim eve döneceğim. dedim; "ya bana eleman verirsiniz beraber benim arabamla gideriz, bugün eve internet gelir ya da bu olayın sonuçlarına katlanırsınız" dedim. sonrasında tabi elemanları arkada ben önde, kendi arabamda eve kadar geldik ve telefon hattındaki problemi çözüp interneti bağlamayı başardılar. özetle millenicom'dan da uzak durun.

  • 13. 17 nisan 2020 cnn'in kullandığı türkiye fotoğrafı

    tabii ki türkiye’de bu fotoğraftakinden daha medeni ve ilgi çekici binlerce yer var ama anadolu’yu da işin içine katınca türkiye ortalaması ne yazık ki esenler’dir.

    bu fotoğraftan utanıp neden bebek, marmaris veya çankaya fotoğrafı koyulmadı diye kızanlar, bu fotoğrafa değil, türkiye’yi esenler yapmak isteyenlere kızın bi zahmet.

  • 14. ilk kez pizza yenilen yer ve zaman

    4-5 yasındayken halam kendisi yapmıstı, zeytinliydi. kusmustum sonradan zehirlendigimi anlamıstık

  • 15. 17 nisan 2020 covid-19 vakasının 78546'ya çıkması

    bakan erken açıklayarak ekşideki favori köpeklerini terse yatırdı. daha hazırlıklı olmanız lazım bu kadar geç başlık açılmaz.*

  • 16. dünyanın en iyi sağlık sistemine sahip ülke

    iki yıl önce annem hastalandı tam 1,5 gün yoğun bakım aradık. aramadığımız çalmadığımız kapı kalmadı istanbulda ortalığı ayağa kaldırdım kadın yoğun bakım yok diye öluyordu az kalsın. özel hastaneler sigortadan paralarını alamadıkları için kabul etmiyorlar hiç bir şekilde illede hastanın çıkış yapıp yatması gerekiyor. inşallah başınıza gelmezde göremezsiniz.

    sonuç.. gecikmeye bağlı organ yetmezlikleri.

    şimdi annem kronik ;
    diyaliz,şeker,tansiyon,piskoz hastası %99 engelli

    babam: kafasında bir kitle belirdi.. gittik hastaneye,hemen ameliyatla alınması gerektiği,aksi halde beyine sıçrayabileceği ve bununda çok tehlikeli olduğu söylendi (bu olaya yakın zaman 4-5 ay oldu.)

    e tmm hoca dedik yapalım. ama dedi bu hastanede randevu bulamazsınız deyince ya hocam kendiniz ciddi,çok acil diyorsunuz sonrada randevu bulamazsınız diyorsunuz bu nasıl iş.

    neysse tek tek aradık devlet hastahanelerini en yakın 3 ay’a randevu bulduk..

    sonuç olarak bezmi aleme 7.500 tl bayıldık çektiğimiz rezillik cabası. orda da yer yoktu neyse anlatmıyayım..

    samatya hastanesi polikliniğine bir gidinde
    aklınız başınıza gelsin. hastane 1860’lardan mı ne kalma. insanlar hastalarını kucaklarında çıkartıyor katlara bunlardan biride benim.

    ve tek başına benim ailem tam 7 kişi her ay düzenli sigorta ödüyoruz.

    sorarlarsa sistem iyi deyin.

    hha bu arada e-devletten ölüm sebebi yazma olayınıda kaldırmışlar buda şeffaflıktan olsa gerek.

    bu adamların hala iyi şeyler yapacağına inanan varsa ağır gerizekalıdır. yada başka bir şey.
    20 ıl kardeşim dile kolay tek başına 20 yıldır ülkeyi yönetiyorlar ve bunların kadar elini vatandaşın cebine sokan başka hükümet yoktur. kurtuluş savaşında bile o kadar iddaa ediyorum.. bunların geçirmediği yer kalmadı.

    gelen mesajlar üzerine edit:

    bakın pis pis konuşup insanın sinirlerini zıplatmayın.

    burdan iyiyiz süperiz demekle olmuyor bu işler.

    ben bilmem kardeşim amerika,küba,almanya.
    burda yaşıyorum burayı biliyorum burayı gördüm. başka bir ülke bilmem.

    adım gibi eminimki burda sistemin iyi olduğunu söyleyenler sadece yüzeysel olarak gidip gelmişlerdir hastahaneye.

    şimdi ben buraya sıkıntıları yazsam sayfa yetmez.

    şunu çok iyi biliyorum bizdeki sağlık sistemi beş para etmez.

    bir düşünde görürsünüz..

    samatya hastanesinde glokom hastalarının çok afedersiniz ama kıytırık bir iğne için neler çektiğini bir odanın içinde kadın erkek üzerlerini değiştirdiğini hayvan gibi üst üste bindiklerini bir görün sonra gelin konuşalım.

    okmeydanı servislerinin o iğrenç lavabolarını görün sonra gelin konuşalım.. camilerin lavaboları daha temizdir.. emin olun.

    engelli odalarının ardiye yapıldığını,doktorların kendi hastalarına ayırdıklarını bir görün..

    sigortanın bir çoğu ilacı karşılamadığını bir görün. diyaliz arabalarının anlaşmada tertemiz gösterilip sonra minübüsten bozma kanılara nasıl dönüştüğünü,takipsizliğini bir görün..

    acil hatta çok acil olduğunuz halde nasıl günlerce koridorlarda beklendiğini bir yaşayında görün.

    devlet hastanesinde doğum yapan ablanız,teyzeniz,kuzunuz,dananız varsa ona bi sorun bakalım nasılmış diye..

    doğum takibi için aile hekimlerinde zorunda olarak yaptırılması gereken testler vardır. burdan yazan çoluk çocuklar bilmez bunları.

    aile hekimi hanımın karnında çocuğun kalp sesinin atmadığını söyledi ama dedi bizim aşetler iyi değil diyede ekledi.. tabi benim şarterler attı.. ya dedim nasıl olur böyle bi şey çocuğumun kalbi atmıyor diyorsun sonrada alet kötü diyorsun dedim madem öyle almayın dandik şeyler.

    bana dediği şey şu sağlık bakanlığı ihaleyi açıyor,adamına paslıyor artık kör topal ne gelirse onu kullanmak zorunda bırakılıyoruz dedi.. bu konu uzun kısa kesiyorum.
    bakırköy devlete gittik aman allahım.. bildiğin karımın karnındaki kızımı öldürdüler.. neyse gittik iyi bi hastaneye bi ton para bayıldık. çocukta hiç bir sıkıntı yok olay sadece cihazda..
    siz bunları bir yaşayında sonra sistemi konuşursunuz bebeler.. hem doğru düzgün teçhizatları yok hemde zorunlu olarak muayeneye gel diyorlar.. sikerler böyle sistemi !

    yani yazdıkça sinirleniyorum.. bakın özelden tek kelime daha bu konuyla sataşan olursa ana avrat düz giderim. götü yiyen varsa her türlü görüşürüm.. insanlıktan çıkarmayın milleti.

    istek üzerine ekleme :
    ben annem için en son sağlık bakanlığını aramıştım. annem ölüyor yoğun bakım bulamıyoruz koca istanbulda dedim bu nasıl iş.
    telefondaki vatandaş ee istanbul ee yoğun şehir kem küm edince

    ona dedimki;
    hemşerim bana ne masal anlatıyorsun daha bana bakamıyorsan milyonlarca suriyeliyi niye içeri alıyorsunuz dedim. bakın benim annem şayet eğerki yoğun bakım yok diye ölürse o ankaradaki sağlık bakanlığı binasını benzin döker yakarım dedim. aynen böyle.
    vatandaş konuşmalar kayıt ediliyor mahkeme falan diye geveleyince iyice zıvanadan çıkmıştım.
    ulan göt ben annem ölüyor diyorum istanbulun göbeğinde sen mahkeme diyorsun dedim.. sonra mahkemininde seninde diye devam ettii.. kapadı telefonu.

    acıbademde vardı yoğun bakım. günlüğüne 25.000 tl istedi.
    florence nightingale 15.000 tl istedi..
    annemin durumu ağır olduğu için bütün branşları olan hastane gerekiyordu öyle kıytırık hastane olamazdı yani..
    tabi bu aramadan 20dk. sonra bağcılar medilife de yer bulundu oraya gittik 45 gün kaldı yoğun bakımda..
    tabi o zaman zarfında maling sendromu denen bir illete yakalandı..
    böbrekleri gitti,gözleri gitti,yatalak kaldı.. falan fistan işte

    yani arkadaşlar bir ton sıkıntı var alavere dalavere var hangi birini anlatayım.

    türkiyenin sağlık sistemide bütün sitemleri gibi göstermeliktir ve bok gibidir. nokta.

  • 17. tayyip erdoğan'ın başarısının sırrı

    fetö bunu başımıza bela etti, ediş o ediş..

  • 18. büyük sürat kargo boykotu

    panik atak geçireceğime, sinir stres sahibi olacağıma 5 - 10 tl fazla para verip sürat kargo kullanmayan yerlerden alışveriş yapıyorum.

    sık sık n11'den alışveriş yapıyorum. şubesi evime yakın olduğu için mng ve yurtiçi kargoyu kullanan mağazaları kullanıyorum.

  • 19. 17 nisan 2020 ekrem imamoğlu hakkında soruşturma

    (bkz: hadi inşallah)

    ekrem imamoğlu'yu cumhurbaşkanlığına taşıyacak soruşturma olacaktır. adam ne yakmış götünüzü be kardeşim. mansur başkan'a da isteriz. 2 kere seçimle çökemediğiniz istanbul'a hadi inşallah eşkıya gibi çökmeye çalışırsınız.

  • 20. kadınların eş seçimindeki en önemli kriter

    tipiniz ve işiniz iyiyse karakter.
    karakteriniz ve tipiniz iyiyse iş.
    karakteriniz ve işiniz iyiyse de tip.

    akıllı kadın hepsine birden sahip olanı alır geçer.

  • 21. türkiye'ye dönme bedelinin 222 pound olması

    bedavaya mi gelmek istemistiniz? thy sizin yol paranizi cebinden mi odesin, ayrica neden odesin?

    krizi firsata cevirmeye mi caliyorsunuz olay nedir anlayamadim.

  • 22. dolar 6.87'ye çakılınca kuyruk kısan ekşici

    (bkz: salak galiba)

  • 23. aleyna tilki'nin yürek hoplatan küvet pozu

  • 24. mola yerinde otobüsün yıkanışını izlemek

    terapi.
    bir de boyle sabaha karsi, sigarani yakmissin, hafiften bir usume soz konusu, az once de karisik tostunu yemissin. dumduz bakip, izliyorsun. bir suru sey dusunuyorsun o sirada en son silkelenip, abi surasini kopuklemedin demistim

  • 25. ispanya'daki türk öğrencilere 320euro bilet fiyatı

    kusura bakmayın da taşşak geçiyorsunuz herhalde.

    ispanya'da virüs kapmayanı dövüyorlar artık. kaç ay geçmiş yeni mi aklınız başınıza geldi türkiye'ye dönmek için.

    benim burada sövdüğüm 300 euro istemeleri değil 300 euro için türkiye'deki tüm vatandaşların canını hiçe saymaları.

    günlerdir evden dışarı adım atmıyoruz. canımızın değeri 300 euro demek.

  • 26. ekşi itiraf

    bu sefer oluyor galiba dediğim ne varsa olmadı sözlük.

  • 27. kişinin büyüdüğünü anladığı an

    lan ben çok geç anladım :) elbise giymeyi çok severim. 1.50 lerde minik bir kız gibi durduğumu düşünürdüm, flört ettiğim çocuk bu elbiseler seni şirin gösteriyor ama yaşın belli yani diyene kadar

  • 28. 16 nisan 2020 hepsiburada rezaleti

    ürün hatalı gelebilir , gelen hatalı ürün iade edilir sorun çözülür fakat ürünü iade etmeden istediğiniz ürünü göndermelerini istemeniz ilginç bir durumdur .

  • 29. 17 nisan 2020 fahrettin koca açıklamaları

    artış hızı düşüyor diyerek, çok ama çok yanlış yapan bakanın açıklamalarıdır. dinleyenlerin yüzde doksanının “eh iyi bari, hasta sayısı azalıyormuş.” dediğine eminim. yapmayın sayın bakan, yapmayın.

  • 30. 30luk sözlük çınarlarına moral desteği kampanyası

    20lik çıtırları düşünsenize 2000 yılında doğmuşlar sözlükte başlık açıyorlar. şaka gibi. :)

  • 31. bir kadının paradan daha çok hoşuna giden şey

    eğer kadınlar paraya erkeklerden daha düşkün olsalardı kumarhaneler ve iddia bayileri erkeklerle dolup taşmazdı.

    kadın kendine refah sağlayacak parayı ister ama erkekler hep daha fazlasını ister. o yüzden param yok ühühühü müjgan bana param olmadığı için vermedi diye ağlamayın, müjgan seni istemediği ve sevmediği için sana vermedi.

  • 32. 17 nisan 2020 abd'de covid-19 ilacı bulunması

    adam yukarıda beş tane kaynak sıralamış. en az üç tanesi kaya gibi. haberler 16 nisan kaynaklı. yani abd saatiyle neredeyse bugün. şu anda haberde adı geçen, testlerin yapıldığı şehir olan chicago'da 17 nisan gece 01:26. adam gelmiş buraya "aynen qanqa ondan her gün 5000 küsür insan ölüyor" yazmış. dur bismillah yiğidim. adamlar faz 3 test sonuçlarını az önce yayınlamışlar. tabii, bizdeki gibi bilimsel buluşlar twitter üzerinden yayınlanmayınca böyle oluyor.

    not: ilacın gerçekten işe yarayıp yaramayacağına dair düşünceden bağımsız olarak yazılmıştır.

    edit: silmiş.

  • 33. fahrettin koca'nın ercüment ovalı'yı eleştirmesi

    gayet haklıdır. daha resmi bir açıklama yapılmamışken, onaylanmamışken, kabul görmemişken herkesin hemen gaza gelebildiği, her şeye inanma potansiyeline sahip olduğu sosyal medya gibi bir ortamda böyle bir açıklama yapmak hiç profesyonelce değildir.

  • 34. 16 nisan 2020 ücretsiz izin yasa tasarısı

    daha önce yazmıştım. tekrar yazayım.

    1) işten çıkaracağın elemanı ücretsiz izne yolluyorsun.
    2) işten çıkarmadığın için, tazminat ödememiş oluyorsun.
    3) ücretsiz izne gönderilen kişi işsizlik maaşı yerine işsizlik maaşından kesilmek üzere günlük 39 tl alıyor. işten çıkarılsaydı asgari ücretten fazla alıyorsa bu paradan daha fazla alacaktı.
    4) işveren işten çıkarmadığı için istediği zaman gel diyebilecek. eğer siz gitmezseniz kendi sözleşmenizi fesih etmiş olacaksınız. doğal olarak tazminat alamayacaksınız. dolayısıyla iş aramanızın da önüne geçilmiş oluyor. hatta sözleşmeyi siz fesih ettiğiniz için işsizlik maaşı dahi alamayacaksınız. (tasarıda işçi de istifa edemez diye değiştirilmiş. yani boynunuzu eğip 3 ay kovulacak mısınız kovulmayacak mısınız onu bekleyeceksiniz. para alamıyorum o zaman başka yerde çalışayım deme hakkınız yok)
    5) işveren işten çıkarmadığı için işler düzelince yeni personel aramak zorunda kalmayacak.
    6) işsizlik rakamları artmayacak.
    7) kısa çalışma ödeneği böylece hikaye olacak.
    8) işten çıkarmayacak firmaları bile ücretsiz izne çıkarmaya teşvik ediyorsun.

    kime yaradığını anlamadığım tasarı.

  • 35. barney stinson'ı oynayabilecek türk oyuncu

    gözlerime inanamıyorum utanmadan isimler yazılmış. lan dünya üstünde neil patrick harris kadar yetenekli kaç oyuncu var? adamlar sarp apak demiş aras bulut demiş yok bence şey oynasın erkan petekkaya

  • 36. gram altın

    yine destek direnç nedir bilmeyenler ama biliyormuş gibi konuşanları toplamış.
    370 dirençmiş altına düşerse 350 gelirmiş
    360 direncini kırmış inmeye başlamış.

    kardeşim vallahi cahil olduğunuz konuşmak yazmak zorunda değilsiniz. komik duruma düşüyorsunuz. direnç deyince inanın havalı olmuyor çünkü bahsettiğinizi sandığınız şey direnç değil destek.

    siktirin gidin bildiğiniz bir bok varsa oraya yazın. milletin kafasnı karıştırmayın.

    edit: aferin biri entry'sini yiyip gitmiş.

  • 37. maskenin 11 gündür gelmemesi

    6 nisan'da pttavm,

    garantiye almak için

    7 nisan'da edevlet üzerinden de verdim.

    her hafta beş adet alma hakkı verildiği için

    14 nisan'da edevlet üzerinden ikinci siparişi verdim.

    ne sms geldi. ne eve maske bırakan oldu.

    toplam maliyeti 0,15 kuruş olan maske 2020 nisan ayında hala elime geçmedi.

    evde bir tane maske bile yok. yarın sokağa çıkma yasağı var ve ben gün içinde marketten alışveriş yapmak durumundayım.

    eczaneden bir tane istesem büyük ihtimalle kod olmadığı için maske vermeyecekler.

    ya da yok diyecekler.

    korona virüs tehlikesi geçince elime geçer diye bekliyorum.

    markete yüzüme fanilayı geçirerek gideceğim.

    bu da onların utancı olsun.

  • 38. arda turan'ın oğlunun ismi

    (bkz: adamantium)

  • 39. çin'de covid-19'dan 1290 kişinin vefat etmesi

    çin virüsü salgınının çin tarafından, dünyayı kaosa sürükleyecek şekilde bile isteye nasıl manipüle edildiğini gösteren itiraf gibi olaydır. bu şerefsiz dikatatörya virüsün bulaş oranını ve öldürme oranını doğru raporlasalardı, bugün bu durumda değildik.

    daha 2 ocak'ta, bakın 2 ocak 2020'de, virüsün yayılımı ayyuka çıkmışken, çin bu haberi yayanları sert şekilde tutukladı. ilgili haber.

    salgın çin'deyken, havadaki sülfür gazı oranı artmıştı cesetlerin yakılmasından dolayı, krematoryumlar full kapasiteydi ama çin çok az ölüm açıklıyordu. salgını bildiren doktorlar, gazeteciler bir anda yok oldular.

    ocak başında salgın hakkında sosyal medya paylaşımı yapanları göz altına aldılar.
    sonra dünya sağlık örgütü ile bir olup virüsün "insandan insana geçmediğini" bildirdiler 14 ocak'ta
    ardından salgını bildiren, durumun vehametini binlerce ölüyü raporlayan gazeteciler ortadan kaldırıldı.

    bu şerefsizler yüzünden dünya şu anda bu durumda. dünyada her gün binlerce insan ölürken, onlar kutlama yapıyor bugün.

    öyle istatistiksel düzeltmelerle bu işin altından kalkamayacaklar, tüm dünya bu şerefsizleri çin virüsü sebebiyle cezaya çarptırmalı.

  • 40. 1 kilo pirzolanın 170 tl olması

    az biledir.

    yarrrrrrrağımı yesin amk halkı.

    önce oy kullanmayı öğrensinler.

  • 41. kötü ilişki vs yalnızlık

    yalnızlık iyidir iyi. huzursuz olacağına yalnız ol.

  • 42. izmir'in maske sorununu otomatla çözmesi

    akp yönetimi bu uygulamayı da baltalamaya çalışırsa şaşırmam.

    t: faydalı bir uygulamadır.

  • 43. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    dün yazdığım entryden sonra çok sayıda mesaj aldım. ve bu sayede sözlükte çok güzel ve akıllı kadınların varlığına olan inancım arttı. beklediğimden fazla mesaj aldım. 2 yazar haricinde hepsine saygilarimi sunuyorum.

  • 44. dünyanın en sevimli hayvanı

    hay sokayım bal porsuğunuza ya , şunun favını verin siktirsin gitsin.

  • 45. alef (dizi)

    tamam istanbul çok güzel kadraj veriyor, evet sağlam bir cast oluşturmuşsunuz, karakterler ve atmosfer olumlu, ama o kadar emek verdiğiniz işlerde artık klişeleri de biraz aşın be yavrum. dizinin ilk bölümünde katil olduğundan şüphelenilen biri ile haliçte karşılaştı kahramanlarımız fakat uzaktan silüetini gördüğümüz şüpheli koşarak uzaklaştı, buraya kadar normal, bu noktada ilk akla gelen nedir, istanbul'un göbeğinde yer gök kamera olan bir yerde çevredeki tüm kamera görüntülerini incelersin değil mi, yok, bizimkiler gidip makale okudu, roman falan araştırdı. hasbinalla. neyse, emeğe saygı, oyna devam.

  • 46. bbc türkçe cerrahpaşa covid-19 videosu

    su haberi yapabilecek bir tane turk kanali yok. bakin bir tane diyorum. siyasal islamcilar butun kurumlar gibi medyayi da bitirdiler. bbc turkce'ye tesekkurler.

  • 47. pelikan yeşil silgi

    bu başlığa entry girerken bile yazdıklarım karardı entry sayfası yırtıldı,o derece lanet bi silgi.

  • 48. lazanyanın türkiye'de tutmamasının nedeni

    eskiden lazanyayı balık sanıyordum.