Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. darüşşafaka'ya evimizi neden bağışlamamalıyız

    -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
    üst edit (1): darüşşafaka'dan aradılar, bir kaç alternatif plan üzerinde mutabakata varmaya çalışıyoruz. akşama kesinleşir ve ben buraya geniş bir açıklama yazarım.

    (2) evet, yukarda dediğim gibi açıklamayı şimdi yazabilirim, gün içinde darüşşafaka'dan burçak hanım tarafından arandım, kendisi akrabama kira yardımının yapılacağını daha önceden söylediklerini ifade etti. ben üç aydır akrabamla bire bir beraberim ve açıkçası bunu duymadım, muhtemelen daha önce söylendi. ancak ben kendilerine 18 mart tarihinde mesaj attığımı, fakat bana olumu ya da olumsuz bir geri dönüş olmadığını ifade ettim. kendisi kibar bir dille bunun bir iletişim kazası olduğunu, konu hakkında ellerinden geleni yapacaklarını, bağışçılarını mağdur etmeyeceklerini, kira yardımı yapılacağını, ya da kurumun kendi evlerinden birinde ev yapılana kadar bağışçının oturabileceğini söyledi.

    akşam ise darüşşafaka emlak biriminden levent bey ve ebru hanım geldiler, bizde bir süre oturduk konuştuk, mailde yazdıklarımın aynısını , noktasına virgülüne dokunmadan kendilerine söyledim. buna karşılık kendileri de yine akrabama ev boşaltılmadan önce kira yardımı yapılacağını söylediklerini ifade ettiler. sonra hep beraber bizden çıktık ve darüşşafaka'ya ait bir iki eve baktık, çok ilgili, kibar ve yardımseverlerdi. muhtemelen yarın yakınlarımdaki bir ev için nihai kararı vereceğiz.

    bir iletişim kazası olduğu belli, hiçbir kurumu karalama amacım yoktu, kimsenin malına mülküne konma, üzerime alamadığımdan dolayı hırs yapıp "acaba?" güdüsüyle kamuoyu oluşturma niyetim de yoktu. tek dileğim, akrabamın hakkı olan yardıma kavuşmasıydı, onu da hem sizlerin verdiği destek, hem de darüşşafaka'nın iyi niyetiyle çözdük. emeği geçen herkese teşekkürler. son olarak başlık altında hakaret eden, içindeki fesatı fırsat bu fırsattır diyerek gün yüzüne çıkaran garip insanları da vicdanlarına havale ediyorum.

    (3) konu ile ilgili darüşşafaka'nın açıklaması: (bkz: #91419295)
    ------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    yazıya şu şekil başlamak en doğrusu olacak sanırım; ben dahil, hiç kimsenin darüşşafaka hakkında olumsuz bir görüşü olamaz değil mi? yani işin normali, olması gerekeni bu… darüşşafaka; hayırseverlerin bağışları ile ayakta duran, annesi veya babası olmayan öğrencileri okutan bir hayır kurumu. bunu herkes bilir…

    ancak şimdi size anlatacaklarım sonrasında mevcut görüşünüz biraz değişebilir, fakat baştan uyarayım, bu olayda darüşşafaka’nın hukuksal olarak yaptığı tek bir yanlış yok. yapılan her şey kitabına uygun. zaten ben de tam bu yüzden kendilerini dava etmek yerine bu yazıyı yazıyorum.

    olay bizzat benim ailemin başımdan geçiyor, ancak rencide etmemek için ismini vermeyeceğim, bir aile büyüğümüz var, uzaktan akrabamız fakat benim üzerinde emeği çoktur. 87 yaşında kendisi. benden başka çoluğu çocuğu, ya da başka bir akrabası yok.

    benim hatalarımdan, hayat gailesine kapılmamdan, iş hayatından ve ardına aslında hiç de sığınılmayacak bahanelerimden dolayı uzunca bir süredir görüşmüyorduk kendisiyle. iki ay önce beni aradı, telefonda uzun uzun konuştuk, çok üzüldüm sesini duyunca “bitsin artık bu kırgınlık” diyerek elimde bir buket çiçekle kapısına gittim, sarıldık, hasret giderdik.

    uzatmayayım, evi kentsel dönüşüme girmiş, yıkılıyormuş. “onur, bana bir ev bulalım” dedi, dedim ki “bulalım, kira yardımı ne kadar veriyor müteahhit, belediyeden de alırız yardım, evin yapılana kadar buluruz sana bir ev.” bu arada kendisinin maaşı var ama ancak gıda ve faturalara yetiyor, başka bir kirayı mümkün değil ödeyemez. “ben evi darüşşafaka’ya bağışladım beş sene önce” dedi. “tamam” dedim “o zaman orayı arayayım, seni orada bırakacak değiller herhalde, bir sorayım ver bana telefonunu.” aldım telefonu, oradan bir kadınla konuştum, “ben konuyu bilmiyorum, öğrenip size haber veririm.” dedi. sonuşta bağışçı, illa ki mağdur etmezler kendisini diye düşünüyorum.

    bir hafta bekledim, sadece kendisi kaldı artık apartmanda, gidecek başka yeri yok, ev bulamıyoruz, huzurevine zaten gitmez, istemiyor, ki istese bile maaşı en kötü yere bile yetmez, ben bir daha aradım darüşşafaka’daki bu kişiyi. bu sefer bana telefonda “hayırdır?” diye saçma bir çıkış yaptı, aslında onlar da haklı, millet akrabaları evi bağışlayınca hemen şahin kesiliyordur, o an akıllarına geliyordur akraba oldukları falan, herkes bir anda melek oluyordur. yine de hiç istifimi bozmadan,”ne oldu bizim kira yardımı, cevap bekliyordum sizden” dedim. bu sefer “bizim öyle bir uygulamamız yok, zaten ben yetkili değilim” cevabı geldi.

    süre kısıtlıydı zaten, apartman yıkılacaktı artık, ben yanıma aldım kendisini. ortada bırakacak halim yok ya. bu arada ev darüşşafaka’nın üstüne olduğu için belediyeden dahi kira yardımı alamıyoruz, yani ben olmasam, ortada kalacak 87 yaşında kadın, sefil olacak. halbuki o bağışı yapmasa, başka bir yaşlılar evinde mis gibi rahat bir yaşlılık sürmesi gayet de mümkündü o bağışla…

    neyse, mail attım darüşşafaka’ya bu sefer, durumu anlattım, dedim ki bakın bağışçınız ortada kaldı, size evi bağışlarken “yaşlılığımda bakılırım” diye düşünmüş, ama şu anda gidecek hiçbir yeri yok, evi kendisinden bağış olarak almışsınız ama ondan sonra ortada yoksunuz, rezidanslarınızda kalmasına müsaade etmiyorsunuz (800.000 tl’lik taşınmaz bağışlanması gerekiyormuş sanırım, internet sitelerinde bu tutar belirtilmiyor) bari evi yeniden yapılana kadar (intifa hakkı neyse ki akrabamda) rezidanslarınızda kalmasına müsade edin, kızıltoprak’ta ev zaten, yapıldıktan sonra hemen hemen o değerde olacak diye.

    oradan bir cevap geldi bir gün sonra, şöyle diyor; “onur bey, konu benim yetki alanımda değil, mailinizi bağış birimimize ilettim, en kısa sürede sizinle irtibata geçecekler”

    tabi ki kimse irtibata geçmedi benimle. bu süre zarfında bir sürü avukatla görüştüm, evi geri alalım, başka bir yere bağışlayalım, kadın burada sefil olmasın, her gün “size yük oldum” diye karşımda kendi kendini yiyor. evinden ayrı kalmış zaten, ne zaman yapılacak diye saatte bir soruyor, o kadar zor ki durumu…

    avukatların dediği şu; sözleşme yapmışlardır ve hepsini tek tek söylemişlerdir kendisine, darüşşafaka akrabanızın taleplerinin hiçbirini yapmaya mecbur değil, evi karşılıksız bağışladı ve olay bitti, bundan sonra hiçbir şey yapamaz.

    evet, haklılar, hiçbir şey yapamayız, ne ben yapabilirim, ne de evi bağışlayan kendisi, artık imzalar atılmış, satış sırasında akıl sağlığı raporu falan alınmış, muhtemelen yapılan sözleşmede “size bakmayacağız” maddesi de vardır. bana göre -beş yıl önce- koskoca darüşşafaka’nın, yaptığı bağıştan sonra bakıma muhtaç olacağı belli olan kimsesiz 82 yaşındaki bir kadının bağışını kabul etmesi asla etik değildir. tekrar ediyorum, hukuksal olarak en ufak bir kusurları yoktur, ama etik olarak korkunç bir vicdansızlıkla karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum.

    işte bence bu yüzden evimizi darüşşafaka’ya bağışlamamalıyız. çünkü yaşadıklarımdan, gördüklerimden yola çıkarak; bu kurum, annesi ya da babası olmayan çocukları okutan bir hayır kurumu olmasının yanı sıra, 82 yaşında kendilerine ev bağışlayan bir bağışçısının 87 yaşında ortada kalmasına göz yuman, onu en azından evi yapılana kadar bile rezidanslarına kabul etmeyen ve bağışçısıyla hiçbir şekilde iletişim kurmayan bir kurumdur. bunun benim ahlaki ve vicdani kıstaslarıma göre savunulacak tek bir yanı yoktur.

    düşünün, 2014 yılında evinizi bağışlamışsınız, ev 2019 yılında kentsel dönüşüme giriyor, apartmandaki herkes gidiyor, sadece akrabam kalıyor ve müteahhit artık telefon ediyor akrabama, evi boşaltın yıkılacak diye, ve bu süreçte darüşşafaka bir kez bile “ne yapacaksınız? nerede kalacaksınız bu sürede?” diye aramıyor bir kere bile aramıyor bağışçısını, halbuki evin yıkımı için imzaları atan kat maliki kendisi, umrunda bile değil, o kadın ne yapacak, nereye gidecek, bağışı aldı ya tamam bitti iş. inanılacak bir vicdansızlık değil bu.

    söyleyeceklerim bu kadar, tekrar ediyorum, hukuksal olarak hiçbir girişimim olmayacaktır, ama darüşşafaka’nın bağışçısına reva gördüğü bu etik dışı uygulamasını da herkese duyurmak benim insanlık görevimdir.

    edit: arkadaşlar bazı yazarlar olayı yanlış anlamış, bir iki tane sıkıntılı entry okudum, cevaben şuraya bırakayım. öncelikle malk, mülk, taşınmazın iadesi gibi bir talebim/niyetim olmadı, olmayacak da. muhakkak dünyanın en mükemmel insanı değilim ama filmlerdeki miras yedi akrabalar ile kendimi ayrı tutabilecek kadar da vicdanım var çok şükür. benim şu anda tek derdim 87 yaşındaki bir bağışçının verdiği bağışın karşılığında, düşkün bir hale geldiğinde ya da çok yaşlandığında, kendisine bağış yaptığı kurum tarafından bakılacağını zannetmesi ve bu beklentisinin karşılanmaması ile ilgili.

    o yaştaki bir insanın ihtiyaç duyacağı bakımı elimden geldiğince yapıyorum ama bu tabi ki sınırlı oluyor, vicdanım bu yönden rahatsız. ikincisi zaten -ki değinilmiş bu konuya- o yaşta insanların alışkanlıkları var, kırk yıldır oturduğu evden ayrı kalması zaten ayrı bir üzüntü vermiş kendisine, ben ilk duyduğumda "bize gel" dedim kabul etmedi, uygun kiralı ev aradık iki hafta boyunca. zorla bizde misafir ediyorum desem yeridir. lütfen içinizdeki kötülüğü fesatlığı yazılarınıza yansıtmayın.

    talebimiz oldukça net; evi yapılana kadar ve bence yapıldıktan sonra -ki inşaat bittiğinde dairenin güncel değeri rezidans için istenen bağış miktarının üstünde oluyor- akrabamın bakımının sağlanması. benim aklım, bugüne kadar öğrendiğim bildiğim insani değerler bunun doğru olduğunu söylüyor.

    edit 2: arkadaşlar bazı arkadaşlar sinirle küfür ediyor, bunu lütfen yapmayın başınız ağrır. belki şu başlık bile kurumsal kimliğe zarar vermekten benim başımı ağrıtır ama lütfen hakaret etmeden ifade edin görüşlerinizi, zira konu hassas. zaten hukuk karşısında haksızız, bir de daha da çok haksız duruma düşmeyelim.

    edit3: kira yardımı konusuna açıklık getireyim, bundan iki üç yl öncesine kadar müteahhitler devletten ayrı olarak kentsel dönüşüme giren evlerin sahiplerine kira yardımı yapıyorlardı, ancak daha sonra ekonomik kriz nedeniyle bu yardım rafa kalktı. sadece belediye aylık 950 tl yardım yapıyor o da beş ay. ancak bu yardımı da alamıyoruz, darüşşafaka da alamıyor, çünkü üzerine bir çok taşınmaz olduğu için devlet "sana sadece bir taşınmaz için yardım yaparım" diyormuş. yani darüşşafaka'nın aldığı/alacağı kira yardımını bize yansıtmaması diye bir şey yok. zaten başından beri yazıyorum, hukuksal anlamda darüşşafaka'nın hiçbir kusuru yok, o yüzden bu yazıyı yazdım diye. hukuksal olarak kusurlu olsa açarım davayı, buradaki sorun tamamen etik. diyorum ki; benim başıma böyle bir olay geldi, bunları ben gördüm yaşadım, ben yaşlandığımda eğer taşınmazım varsa ve bunu bağışlamak niyetindeysem bu kurum darüşşafaka olmaz. sizin de bilginiz olsun.

    edit4: bazı arkadaşlar iki entrym olmasına takılmışlar, internette kimliği gizli birisi değilim, başlığıma tıkladıktan on on beş saniye sonra tüm sosyal medya hesaplarına ulaşmanız olası. 14 -15 yıldır sözlükteyim bilginiz olsun.

  • 2. ekrem imamoğlu'nun küçükkaya'dan soruları alması

    sorulacak soru adedi 1 sayfa a4.
    bunu almak için otelde buluşmaya gerek var mı?

    verecek olan atar bir mail veya koyar bir usb diske yollar.

    tanım : tek haneli iq'su ile bok atmaya çalışan ak it.

    not: basit demedim, it dedim.

    dilek : su babası belirsiz furki şerefsizi ile kuytu köşede denk gelmek.

    edit : mail atarsa izlenir diyen gerizekalılara ithafen, gmailden alakasız bir mail almak 30 saniye. siz gerizekalısınız, bunu beceremiyorsunuz diye herkes sizin gibi değil. alırsın 2 tane mail, birinden diğerine sorulari atıp 2. mailin user/password bilgisini iletirsin ilgili kişiye.

    maili beğenmeyen gerizekalılara ithafen, dosya yükleme siteleri var envai çeşit. yüklersin birine. verirsin linkini whatsapptan.

    rapidshare türevi dosya yükleme sitelerini beğenmeyen gerizekalilara ithafen, koyarsin bir usb sticke word dosyasini sifreli sekilde. imamoğlu'nun adamına elden verir veya verdirtirsin.

    o da mı olmadı, arar söylersin lan alakasız bir kontürlü hattan.

    ha ama bunlar riskli, gündüz vakti şehrin göbeğinde, kameralar dolu bir otelde ulu orta görüşmek daha risksiz değil mi? suç işleyecek olan gizlenir, aleni hareket edenin gizleyecek bir şeyi yoktur.

    herşeyi geçtim, şurada yazı yazanlara programdan once tahminleri sorsak programdaki sorular rahatlıkla çıkar. sürpriz bir soru var mı? yok.. gündem dışı soru var mı? yok. ekrem de, binali de ne çıkar diye oturup düşünse zaten en kötü bu soruları tahmin ederler kendi kendilerine. biraz beyninizi kullanın diyecem de, zor tabi biliyorum...

  • 3. özür dilemedikçe böyle bir makama gelemez

    adam kendini artik milletten de üstün görmeye basladi. sen nasil diplomasiz geldin oraya once onu acikla. bu halk seni oraya nasil cikardiysa indirmesini de bilir merak etme.

  • 4. ben bir kürtle asla çıkmam

    eğer iddia edildiği gibi arkadaşı intihara sürüklediyse üzücü bir söz. insanların bam teli vardır, kimin nereden yaralanacağı belli olmaz.

    peki değdi mi be güzel kardeşim?

    kadın milleti reddederken her türlü bahaneyi kullanır alışın be artık.

    kürtsün der çıkmaz.
    boyun kısa der.
    burnun eğri der.
    zengin değilsin der.
    eğitimin düşük der.

    der de der amk. kadınlarda bahane mi bitecek?

    takmayın amk öğrenin şunları artık. kadının dediği şeyler tamamen o anki duygusuyla alakalı. bugün kürtle çıkmam der, yarın zengin ve kaslı bir kürt görür kucağına atlar.

    şahsi algılamayın, başkasına geçin keyfinize bakın. azıcık duygusal güç sahibi olun, her şeye bu kadar ağır tepki vermeyin, özellikle kadınlarla ilişkilerde. bir de her daim kendinizi geliştirmeye bakın, eksikleri öldüm bittim diye üzülmek yerine törpülemeye çalışın.

    allah rahmet eylesin.

  • 5. kilo vermenin bilinen en kısa yolu

    başınızı sağa sola üç kere hareket ettirmek ve her yiyecek ikram edildiğinde bu egzersizi tekrarlamak.

  • 6. şu 6 kadınla evlenmeyin

    naffake: boşanınca nafaka alan.

  • 7. 18 haziran 2019 sayıştay açıklaması

    anlatılanların hiçbirini yalanlamayıp sadece vakıflar konusunu yalanlayan açıklamadır.
    rant o kadar çok büyük ki sayıştaya açıklama yaptırıyorlar. ama ne olursa olsun
    her şey çok güzel olacak
    ayrıca bu minik kardeşimize destek olabilmek adına (bkz: 9 yaşındaki çocuğun işitme cihazının çalınması)

  • 8. 17 haziran 2019 fransa üniversite sınav soruları

    çoktan seçmeli sınav öylesi kolay geldiği için değil hakkaniyet gözetmek için yapılır. sonuçları tartışma götürmez biçimde nettir.

    lisede sözel bir dersin öğretmeniyim. klasik sınavlarımı okurken sevdiğim öğrencilere ek puan verme eğiliminde olduğumu fark ettim. buna karşın derste bana sorun çıkaran örencilerden de puan kırıyordum ya da kıracak sebep arıyordum. bu sebeple yıllardır sınav sonuçlarını okurken öğrencilerin isim kısımlarını katlayıp kapatıyor, kağıtları karıştırıyor ve sonuçları öyle okuyorum. hatta bazen e okula geçirmek için isimleri açınca 'vay puşt nasıl aldı lan bu notu' diye kendimi tutamayıp kağıtları tekrar gözden geçirdiğim oluyor. test sınavlarda böyle bir sorun yok. cevap net, puan da. herkesin hakkı neyse o.

    türkiye'de halen fakir fukaranın kafası çalışan çocuğu bir yere gelebiliyorsa bu çoktan seçmeli merkezi sınavın sonucudur. fransa sınav tarzına 200 sene sonra bile uygun bir ülke olmayacağız.

  • 9. döneri süper olan mekanlar rehberi

    1.mutlu lokantası-ankara
    aman dikkat: ankara güvenlik caddesinde 3 tane mutlu vardır. esas mutlu lokantası no:69’da
    2. çankaya lokantası - ankara
    3. beşiktaş azim döner - ankara
    4. cic piknik - ankara
    5. dönerci cengiz kulu

  • 10. plajda cinsel ilişkiye giren çift

    herkese açık alanda cinsel ilişkiye girip kimse karışamaz diyeceksek, adam da etrafı istediği gibi çeker istediği yerde paylaşır. özgürlük sonuçta değil mi? sanırım özgürlüklerin nerede başlayıp bittiğini idrak edemiyoruz.

    sırf başlık agresif açıldı diye saldıracaklar ama olsun. kimseye zararı yok diyenlerin evinin önünde ailesinin yanında 31 çekiyoruz arkadaşlar toplanın.

  • 11. 17 haziran 2019 mursi'nin hayatını kaybetmesi

    mursi tipik bir siyasal islamcı ve şeriatçıydı. mursi gücü eline geçirseydi baş örtüsünü zorunlu hale getirecekti. içki içmeyi yasaklayacaktı. mursi gücü eline geçirseydi herkese zorla namaz kıldıracaktı. namaz kılmayanları ve zekat vermeyenleri cezalandıracaktı. sergileri yasaklayacak, sinemaya ciddi sansür koyacaktı. bilime neşter vuracak, demokrasiye kazık çakacaktı. allah’ın sistemini getirdiğini iddia edecekti. buna da şeriat diyecekti. bu sistemle kendisi gibi olmayanların hayatını sikecekti. çünkü şeriat ve siyasal islam bunu gerektirir. şeriat yeni fikirlere kapalıdır. şeriat özgürlüğe kapalıdır. şeriat insan yapısına terstir. şeriat herkese makina gibi bakar. herkesi makinaymış gibi yönetir.

    şeriat senin özgürce yaşamana asla ama asla müsaade etmez. bakın iran devrimine. humeyninin yaptıklarına bakın. başı açık bir kadının gezmesine bile müsaade edilmiyor. iran’da alkol alamazsın. istediğin gibi gezemezsin.

    şeriatçı kafa keser, allah böyle emretti der.

    şeriatçı senin hayatına müdahale eder, allah böyle emretti der.

    şeriatçı düşündüklerine ve yazdıklarına karışır, allah böyle emretti der.

    şeriatçı sana hayatı zehir eder, allah böyle emretti der.

    şeriatçı her boku yer ama kafası çok rahattır. çünkü bir şeriatçı, yediği bokların allah emri olduğundan o kadar emindir ki... o yüzden senin kafanı keserken bile vicdanı sızlamaz.

    çünkü, sen şeriatçının gözünde bir kafirsin. şeriatçının gözünde kafirin katli helaldir.

    şeriatçı ahlaksızdır. ama her türlü ahlakçılığı yapar.

    şeriatın kendisi terör değil de nedir? şeriat terörün sistematize edilmiş halidir.

    işid şeriatı uyguluyor diye terörist ve barbar ilan ediliyor. işid, şeriatı yaşadığı ve yaşattığı için bu kadar tepki görüyor. ama aslında işidin hiç bir suçu yok. asıl kabahat işid’in uyguladığı sistemde. ve bana inanın arkadaşlarım, işid’in yaptığı tam olarak islami şeriattır.

    o yüzden islama da siyasal islama da hayır. dinin her türlüsü kötüdür. dinciliğin her türlüsü kötüdür.

    keşke dünyadaki tüm siyasal islamcılar yok olup gitse de dünya rahat bir nefes alsa.

    mısır, böyle şeriatçı bir liderini kaybetti. mısır böyle terörist kafalı bir lideri kaybettiği için üzülmeli mi sizce? ben mısırlı olsam halay çekerdim.

    içinizde ama amerika, ama emperyalizm diyenler olacaktır. evet amerika mısır’da borusunu öttürüyor doğru. ama hiç bir emperyalist güç bir şeriatçıdan daha tehlikeli olamaz.

    editullah: imla ve ekleme.

  • 12. tayland'a kongreye giden akademisyenler

    herkes akademisyenlerin sikeceğinden bahsediyor ama sikilebileceklerinden bahsetmiyor. ladyboylar çok amaçlı kullanılabilir.

  • 13. sözlükçülerin karayolundaki hız rekorları

    aferin size.

  • 14. dedim dedim inanmadınız

    geçmiş görüntülerde chp'ye ve orduya sallıyorlar ya o dönem devletin ne kadar doğru işler yaptığını anlamamızı sağlamış mini belgesel. aha şimdi bütün kurumların ırzına geçildi, kazanılan seçimi bile tekrarlatıyorlar. o dönemlerde ılık ılık kemalizm'e nefret kasan, yetmez ama evetçilik yapan bütün mallar da mutludur umarım.

    kemalizm bu ülkenin fren sistemiydi. artık fren yok. durum ortada.

  • 15. 18 haziran 2019 selahattin demirtaş açıklaması

    twitter'dan yapılmıştır.
    31 martta olduğu gibi, bir kez daha ekrem imamoğlu'na destek çağrısı yapmış.

    "sanırım kafa karışıklığı, tereddüt yoktur" demiş. "hdp olmadan hiçbir şey yeterince güzel olmaz" demiş.
    bir de "zorla güzellik olmaz" demiş güzel insan.

  • 16. 17 haziran 2019 tkp'nin istanbul seçimi kararı

    karnınız aç, canınız iskender çekiyor ama menüde siyanür ve simit var. doğal olarak simiti tercih ediyorsunuz. boykotçular da diyor ki simiti reddedersek eninde sonunda iskender masaya gelecek. gelmeyecek arkadaşım, öyle bir seçenek yok.

  • 17. ekrem imamoğlu vs muharrem ince

    son zamanlarda iki ismin sıklıkla karsilastirildigini gordugum icin hakkinda tespitlerde bulunmak istedigim karsilastirma.

    -muharrem ince ulusalci/kemalist cizgiye yakindir; ekrem imamoglu merkez sag.

    -muharrem ince tartisma programlarinin yildizidir; ekrem imamoglu sokaklarin, pazarlarin.

    -muharrem ince'nin uslubu serttir, meydan okur; ekrem imamoglu ise yumusak ve naiftir.

    -muharrem ince ızmir'e, trakya'ya, kadikoy'e, besiktas'a hitap eder; ekrem imamoglu üskudar'a, eyup'e..

    - muharrem ince tam bir anadolu solcusudur. ickisini icer, cumaya da gider; ekrem imamoglu daha muhafazakar takilir.

    -muharrem ince cok iyi laf sokar; ekrem sakinligiyle guven asilamayi ve rencide etmemeyi daha onemli gorur.

    -muharrem ince kutuplasma ve gerilim siyasetine hizmet eder; imamoglu uzlasmaci ve ilimli siyasete.

    -muharrem ince'nin estirdigi ruzgar daha buyuktur ama secimi imamoglu kazanir.

  • 18. jinekologtan tüp mide linci yemek

    tüp mide ameliyatı morbid obez hastalarda son çare olarak denenen tehlikeli bir cerrahi yöntemdir.

    32 kilo için bu ameliyatı yapan doktor da şarlatandır. derdi paradır. yaptığı tıp etiğine aykırıdır.

    jinekoloğunuz gerçek doktormuş ki sizi linç etmiş, iyi etmiş çünkü gerçekten cahilsiniz.

  • 19. 18 haziran 2019 iran'ın ırak'ta abd üssünü vurması

    cia şefi, iran sınırına ajanlarını sokup iki roket attırmıştır. mit'ten biliyorum, öyle yapıyor.

  • 20. sanata neden ihtiyaç duyarız

    epey zor bir soru...

    bu sanat; ekmek, su değil ki ona zorunluluğumuz olsun!.. elbette ona muhtaç değiliz ama düşünen, bireyselliğinin farkında olan, hayatını sorgulayan herkes -istisnasız herkes- sanata ihtiyaç duyar, duymak zorunda!

    bir arayışın peşinde olan, kederli olmaktan mutluluk duyan, bazense mutluluktan keder duyan kimse sanatla ilgilidir. onun, bir arayışın parçası olduğunu bilir. robot değiliz nihayetinde, duygularımızı bir şekilde boşaltmamız gerek; bu müzik olur, yazı olur, resim olur, heykel olur... şayet bunları gerçekleştiremezsek ciddi bir ıstırap duyarız.

    sanat, sanatla ilgili olan için ekmek gibi, su gibi ihtiyaçtır. sabahın 6’sında evinden çıkıp gecenin 11’inde eve elinde poşetlerle geldikten sonra uyuyan, ertesi sabah tekrar işe giden; sorgulamaya vakti olmamış, kendine vakit ayıramamış/ayıramayan insanın sanata ihtiyacı yoktur, körelmiştir. birey olduğunu unutup kendi hayatını es geçtiğinin farkında olmayan insanlar sanat kavramının bilincinde değildirler, onlara göre sanat “boş iştir!”. hayatını kendinden esirgeyen insanlar!

  • 21. ekşi itiraf

    bu hayatta nefret ettiğim tek bir insan var. o da benim. kendimden nefret ediyorum ve kendimi değiştirmek için de hiçbir şey yapmıyorum. mal gibi, mucize bekler gibi bekliyorum.

  • 22. 32 bin lirayı havaya saçan adam

    ulan adam havaya para saçıyor, ve hala kınanıyor, ahah.

    ne garip memleket.

  • 23. 2.249 tl'ye satılan düz siyah t-shirt

    oğlum madem iki bin iki yüz küsur etiket koyacaktınız önüne-arkasına çük kadar da olsa "prada" yazaydınız ha. millete fiyatını izah ederken içindeki etiketi göstereceğiz diye köpek götüne döner canım tişört 3 günde katla göster, domal göster.

  • 24. didem arslan yılmaz

    ciner’in bu sene tayyip’le biraz limoni olmasından dolayı habertürk’ün görece doğan dönemi cnn türk’üne benzer bir pozisyona geçmesi sonucu kendisi de sanki tarafsız bir moderatör gibi görünmeye başlamıştır ve fakat bu kendi inisiyatifiyle gerçekleşen bir durum değildir, balık hafızalı olmayın bu seneye kadar neredeydi tarafsızlığı? aynı koşullar altında habertürk’te çalışan fatih altaylı kendisine göre çok daha cesur davranmaktadır şu anda illa kötünün iyisini arıyorsak, bu kadını neden bu kadar abarttınız?

  • 25. beni tahrik etmeye çalışan giyimci kız

    çevre esnafa duyuru: sakın bu arkadaşın önünde eğilmeyin, şak diye saplar...

  • 26. 18 haziran 2019 ibb afişleri

    bugün hukuk geri gelse var ya, ortalık toz duman olurdu ama gitti bi kere işte. elbet geri gelecek ama, elbet. öyle güzel afişler işte!

  • 27. ekşi sözlük yakıt tüketimi veritabanı

    yarım ekmek arasına sığacak miktarda beyaz peynir, domates, salatalık, zeytin ve 500ml su..

    maliyeti evin buzdabından karşılandığında oldukça düşük ama hadi tüm hesabı epeyce yukarı doğru yuvarlayalım ve 5 tl olarak kabul edelim..

    menzilimiz olan 50km boyunca ufak tefek istisnalar hariç düz olan asfalt/beton yolu; toprak zeminde tutunmak amacıyla üretilmiş olan sırtı geniş ve dişli lastiğine ek olarak mekanik direnci de (bakımsızlıktan ve ekonomik ömrünü doldurmasına rağmen kullanılmaya devam edilen hareketli parçaların fazlalığından dolayı) fazla, oturuş pozisyonu itibarıyla hava sürtünmesi yüksek ve ağır sayılabilecek ortalama bir dağ bisikletiyle yaklaşık 2,5 saatte aldım..

    bu şartlar altında bile 1 km'de maksimum 10 kuruş yaktığım göz önünde bulundurulursa; dişsiz, sırtı ve omuzlukları ince bir lastikle, daha bakımlı, hafif ve asfalt zemine uygun aksama sahip bisikletle bu 10 kuruşu rahatlıkla 5-6 kuruş mertebelerine çekebiliriz.. birim zamanda alınan mesafe artacağı için maliyetler düşecektir..

    şimdiki şartlar altında 10 kuruş / km diyebiliriz..

  • 28. ibrahim layık

    paylaştığı instagram fotoğrafının altına:

    "ölümünün sebebini öğrenmek için profilime tıklayın."

    "hikayeme bakın destek olun."

    gibi yazanlar var.

    birinin ölümünden prim kasmak nasıl bir midesizliktir?

  • 29. siyam ikizleriyle dalga geçen gençler

    bu tipleri başımıza saranlar şimdi mağduru oynuyor. inci sözlük denen mal yuvasındaki aptalca şeyleri 'çok iyi yea', 'marjinaller yea' diye göklere çıkarırsanız o zihniyeyin yarattığı orospu çocukları ortaya çıkar ve böyle densizlikler yaparlar. kendi kendilerini sikerlerken umrumda değil de, şimdi 'gerçek insanlar'a bulaşmaya başladılar.

  • 30. düğün yapmak yerine dünyayı gezelim diyen kız

    “olsa da evlensek” ile “benim o”cuları okumaktan öğğ geldi! yani düğünle probleminiz var; ama evlilikle yok öyle mi? çok sıradışı, çılgın ve anarşistsiniz gerçekten. bravo!

  • 31. imamoğlu ilk iş logoyu lgbt logosuna döndürdü

    renklerden bile korkuyorlar. öyle bir açıklama.

  • 32. babaların kızlarına taktığı lakaplar

    birazdan "yazmayin qizlar tuzak baslik bu kadinlari ortaya cikarmak icin afdgsh *" meriçi gelecek.

  • 33. cüneyt özdemir

    sürekli tribünlere oynayan, kurnaz bir youtuber.

    bir de kendisine youtuber denilmesine kızıyor.

    abi youtubersın işte, youtube’da yayın yapan kişiye youtuber denir. dailymotion’da yap mahmut diyelim. bu kadar net.

  • 34. uzun boylu erkeklerin psikolojisinin bozuk olması

    yalnız o tam tersi, literatürdeki adı da: (bkz: napolyon kompleksi)

  • 35. 8 numara denildiğinde akla ilk gelen isim

    zürafa sokak mehtap.

  • 36. kadınlar kamyoncu olsaydı kamyon arkası yazıları

  • 37. 18 haziran 2019 binali yıldırım açıklamaları

    binali yıldırım 21:00'de başlaması gereken toplantıya 20:58'de geldiği için önceden kimse ile görüşmemesi çok normal değil mi?

    edit: daha önceden yapılmış bir görüşmeden bahsediliyormuş.

  • 38. ambulansın luigi datome'yi hastaneye götürmemesi

    ben zamanında ambulans ekibi olarak bütün büyük takımların bir çok branş mücadelesinde sağlık tedbiri amaçlı bulundum.
    şunu söyleyebilirim ki ; hastanın aciliyeti giderildikten sonra başka bir ambulans nakil için gelir hastayı alır çıkar.
    hayati risk gibi saniyelerin önemli olduğu durumlarda ambulansın çıkması gerekirse onun yerine başka bir ambulans gelene kadar müsabaka durdurulur.
    istanbul'da ortalama 10 dakika..

  • 39. ekrem imamoğlu

    bakın bu adamın kefili aslında bizzat akp iktidarıdır.

    geçmişinde tek bir falsosu olsa, şu anda siz bunu çarşaf çarşaf okurdunuz. ülkedeki bütün istihbarat servislerinin aylardır bu adamın geçmişinde bir çizik aradığını düşünmemek için saf olmanız gerek.

    öyleyse şundan rahatlıkla emin olabiliriz:

    imamoğlu bugüne dek tek bir kuruş eksik vergi vermemiştir.
    iş hayatında tek bir kuruş rüşvet vererek kendine çıkar sağlamamıştır.
    belediyeciliği döneminde tek bir usulsüzlük yapmamıştır.
    tek bir yakınını kayırmamış, tek bir tanıdığına haksız kazanç sağlamamıştır.

    bırakın belediye başkanı olarak seçmeyi, pamuklara sarıp koruma altına almalısınız.

    not: en büyük talihsizliği de herhalde, bu niteliklere sahip olup da "ekşisözlük'te sevenleri çok rerörö. o yüzden ben oy vermeyeceğim" diyecek kadar cahil bir kesime dert anlatmaya, onlara rağmen onlara yardım etmeye çabalaması olsa gerek.

  • 40. türkiyeden dahi çıkmamasının sebepleri

    türkiye'den dahi çıkmaktadır.

    lise yıllarımda bir arkadaşım vardı. konya'da öğrenciydik, devlet okulu. okulun müdüründen öğretmenlerine kadar, birkaç kişi hariç herkes oldukça tutucuydu. bu arkadaşımla orada tanıştık.

    lisede pek parlak bir öğrenci değildi ama çok ilginç fikirleri vardı. hep anlatıyordu, çoğu zaman pek kimseyle paylaşamasa da kendi çabasıyla çok ciddi şeyler yapıyordu. her alanda, daldan dala atlıyor, sürekli bir şeyler öğreniyordu. bir süre sonra bunu sadece türkçe ile yapamayacağını söyleyip, kendi kendine ingilizce ve fransızca öğrenmişti. makaleler okuyup, sürekli bir şeyler yapıyordu.

    okulda öğretmenler sevmezdi, niye bilmiyorum. hatta kız arkadaşı var ve okulda "yan yana" yürüyorlar diyerek disipline bile vermişti müdür yardımcısı.

    liseden mezun olma vakti yaklaştıkla kendi çabasıyla çeşitli fonlara başvurdu, hayalinde bir projesi olduğunu anlatıyordu ama o projeyi de sır gibi saklıyordu. tübitak'tan reddedildi. yılmadı, birleşmiş milletler'in sağladığı bir fona başvurdu ve kabul aldı.

    bm fonu ile projesi desteklendikten sonra, daha üniversite sınavına bile girmemişken iki üniversiteden davet aldı. biri cambridge, diğeri mıt. tercihini cambridge'den yana kullandı. üniversite burs verdi, bunun dışında royal society burs verdi, ulaşımını, konaklamasını, yeme içmesini bile karşıladılar. hepsinden öte, akademik olarak yapabileceği araştırmalar için ciddi fırsatlar sundular. oraya gitti, prof. matematikçilerle çalışıyor, kuantum fiziği profesörleriyle fikir alışverişinde bulunuyor. bu kişi, ilk gittiğinde liseden yeni mezun olmuş ve üniversiteye yeni başlayan bir öğrenci olarak gitti. burada ona "labaratuvar" tahsis ettiler. evet, sadece ona ve o sakladığı projesi, hayali için beraber çalışacağı ekibe... (ekipte profesörler ve oldukça önemli bilim adamları var.)

    kendisi sadece başarılı biri değildi, aynı zamanda mensa ve adını bilmediğim birkaç yüksek ıq topluluğuna testler ile alınan, davet edilen biriydi.

    ona ne verdiler?

    -kusursuz bir çalışma ortamı.
    -kendini geliştirebileceği bir çevre.
    -işine odaklanması ve yapması gerekeni yapabilmesi için gerekli maddi destek.

    türkiye ona ne verdi?

    -tübitak'tan red.
    -kız arkadaşı ile yan yana yürüdüğü için disipline verildiği bir lise.

    şimdi bu insan türkiye'den çıktı. cnn ınternational, daha liseden mezun olduğu sene röportaj yaptı. şu an çok ciddi şeylerle çalışıyor.

    birkaç ay önce tekrar konuşma fırsatımız oldu. "türkiye'ye dönecek misin?" diye sordum. biraz uçuk biri, nerede olduğunu pek önemsemiyor. "dönecektim ama olmadı" dedi.

    tübitak, daha yeni akıl edip "tersine beyin göçü" kapsamında iş teklifinde bulunmuş. ve yetişmiş, kendini ispatlamış birini davet etmiş. buraya kadar her şey normal ve olması gerektiği gibi gidiyor... ama kendisine ne bir lab imkanı, ne de orada elinde olan ödenekleri sağlamamışlar. bana üzülerek, "bana bir imkan vermezlerse nasıl bir katkı sağlayabilirdim ki, boş boş oturup bulmaca mı çözecektim" dedi...

    şimdi onun adını okuduğum haberlerde, "türk kökenli ingiliz vatandaşı" gibi şeyler geçiyor. vatandaşlık da vermişler.

    özetle;

    türkiye'den dahi çıkıyor.
    türkiye dahilerini anlamıyor.

  • 41. izmir'in en yaşanılası yeri

    sahilevleri.

  • 42. ankara'daki işkence merkezi

    ıster heval olsun, ister dhkp-c'li olsun. kadin yargilanmamis bile.

    ayrica kadin suc islemis olsa bile cezasini hukuk devleti verir. uc bes tane onun bunun cocugu, cinsel organina ve makatina jop sokarak veremez. periyot donemlerindeki kanli pedi kadinin gozlerinin ustune koyup, kusana kadar bekletemez.

    kadin "hapse girdigimde vucudumda 898 yara vardi" diyor.

  • 43. alaşehir devlet hastanesi seks skandalı

    ben daha çok 'sex' yazmasına takıldım. anadolu dediğimiz yerde böyle olayları artık garipsemiyorum. seks yazmak varken neden sex yazmış yahu.

    haberi yazan arkadaş belli ki porno sitelerden çıkmayan birisi.

    düzeltme: haberi yazan arkadaş temsili

  • 44. digiturk'ün 4 yılda 545 bin abone kaybetmesi

    ben de yeni sezonla birlikte kapaticam. digiturkle hic sorunum olmadi ama bazi arkadaslarla sorunum var. ıngiltere ligi olsun, italya olsun, ispanya olsun onemli mac oldugu gun zabağnan (sabahtan) geliyorlar eve. baba pes atalim baba mac izleyelim. ulan tamam hepsini yapalim ama neden o balkon demiri aromali tuborga alismis agzinla benim ozel biralarimi bitiriyorsun pustun oğli? gelirken al kendine? hele o viski isteyen yaninda popcorn yiyen ailesi asil kendisi hammal arkadasimi dovmemek digiturk operatoru ile konusmaktan bile zordu. sayelerinde ozel viskilerimi konsoldan kaldirdim. pasabahceden viski sisesi alip en dandik viskiyi boca ediyorum. gelene veriyorum. ıstersen kaseye dok ekmek banarak ic itin evladi seni. viskiye 8 buz atiyor. buzlugu tepesine vurup buzlari kafasinda ziplatmamak icin zor durdum. maclara konsantre olamadim.
    kuru et ile viski tadimi yaptigim arkadaslarimla bunlara ayni viski verilir mi lan? bunlar holigan. at sidigi ver yagli patetesle icsin.
    neyse iste. eylul ayinda digiturk biter. gidin cafede izleyin. ben de hem pedere gider izlerim hem anacigimin sarmalarini yerim. dondurma kutusundan dondurma cikinca sevinen cocugun da amk. sarma ciksa da yesek gece gece.

  • 45. recep tayyip erdoğan

    türkiye cumhuriyeti tarihinin, istanbul büyükşehir belediye başkanlığını en düşük oy oranıyla kazanan başkanı olarak, tarihin en yüksek oy oranıyla seçilmiş yeni başkanını görevden uzaklaştırmak için yandaş hukukçuları devreye sokan zat.

    an itibariyle tam bir siyasi enkaz. bitmiş eleman..

  • 46. yazarların şu an duymak istediği söz

    "aslında ölmedim kanki, 21 yaşında ne ölümü? size geliyorum kahve içmeye..."

  • 47. mursi için türkiye'de sela verilmesi

    an itibariyle sivas ulu camii'den sela verildi ve öğle namazından sonra gıyabi cenaze namazı kılıncakmış.

    edit: 2. kez sela verildi.

    "göreve geldiğinde israil cumhurbaşkanı perez'e aziz dostum şeklinde başlayan mektup gönderen, gazze'ye giden yardım tünellerine kanalizasyon suyu basan, yüzde 50 elli katılımlı seçimlerde yüzde elli oy alan alan ihvancı m.mursi, 20 dakikalık savunmasının ardından vefat etmiş."

    unutmadan, eşiniz öldükten sonra 6 saat cinsel ilişkiye girebilirsiniz demişti. merak ediyorum, kendisi öleli kaç saat oldu ?

    edit : arap seviciler bana dm'den sövüyor. yallah arabistan'a.

    edit 2: dm'den şahsıma küfür edenlerin yanına bırakmayacağım. kıps.

  • 48. eski sevgiliye rastlamak

    istanbul'da olacak iş değil. yine de bazen, aklıma düşünce falan; geçtiğim yollardaki, girdiğim mekanlardaki yüzleri şöyle bi tararım. hani olura..

    fakat yine de, şu istanbul'da insan her şeye rastlar da; bir eski sevgiliye, bir arkadaşa, uzak akrabaya, tanıdık bir yüze rastlamaz. rastlasa da rastlamaz. rastladığından haberi olmaz. öyle insan selleri akar gider her gün. ne bileyim.