ülkede bir güvendiğim kurum hapishaneler kaldı. umarım onlar da bozulmamıştır.
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. bebek ırmak kupal'ın otopsi raporu
-
2. jelko obradoviç'in türk basketboluna katkısı
türk basketbolu dediğin şey nedir lan jelko obradoviç çapındaki bir koçun yanında? adamın tek başına bizim ülkenin basketbolundan daha büyük, daha güçlü, daha nüfuzlu olmasını kendinize yediremiyorsunuz. adamın amacı türk basketbolu denen naneye hizmet etmek değil, fenerbahçe erkek basketbol takımına hizmet edip onu üst seviyeye çıkarmak.
ayrıca türk basketboluna hizmet etmek türk oyuncuların seviyesini yükseltmek değildir sadece, türk takımlarından birisini avrupa'nın tartışmasız en başarılı 2 takımı arasına sokmak türk basketboluna hizmet etmek olmuyor mu?
siktirin gidin ergin ataman'la birbirinize sarılıp ağlayın. -
3. cansu taşkın'dan muhteşem twerk
deli dana gibi kendini harab etmiş yavrunun videosu. twerk yapmak yukardaki arkadaşın dediği gibi herşeyden önce göt ister. öyle fotoları şoplamaya benzemez. twerk nedir, nasıl yapılır, ne tür götler twerk için uygundur öğrenmek isteyenleri şöyle alalım;
https://instagram.com/p/badecuyixnx/
https://instagram.com/p/bjuxgvgbdw1/ (she can do it on the d. too)
https://instagram.com/p/bijltz7bmvm/
https://instagram.com/p/blqbijvjzik/
https://instagram.com/p/bkme3ljjza5/
https://instagram.com/p/bkehg9yjfhx/
https://instagram.com/p/bin5xowaklp/
https://instagram.com/p/biou3p8b88p/
emeğe saygı+rep
yoğun istek üzerine bunları da buraya bırakıyorum panpalar hadi yine iyisiniz
https://instagram.com/p/_tcwavg7sg/
https://instagram.com/p/_s_lxka7du/
https://instagram.com/p/64tzeqa7sd/
https://instagram.com/p/6erxyya7dm/
https://instagram.com/p/6d-psfg7c0/
https://instagram.com/p/6c-fglg7ro/
https://instagram.com/p/4tyd-hg7dh/
https://instagram.com/p/4tjv5bg7wo/
https://instagram.com/p/4s8qtog7te/
https://instagram.com/p/bi30hjxbomn/
https://instagram.com/p/bczsk4yhd0r/
https://instagram.com/p/bca81iyoltw/
https://instagram.com/p/bgywp2pvsyy/ (sell me this product:)
https://instagram.com/p/bccty6qpstp/
https://instagram.com/p/bhy1ftsbbpz/
https://instagram.com/p/313kyxcxn4/
https://instagram.com/p/bccbde1ixjf/
(burda gerçi twerk yok ama idare edin)
https://instagram.com/p/bboxeq5cxip/
https://instagram.com/p/bjdpyy4b53z/
https://instagram.com/p/bew4-clgjzg/
https://instagram.com/p/bjzlec4hymj/
https://instagram.com/p/bfu4ouhcxpl/
https://instagram.com/p/be-qiamcxiv/
https://instagram.com/p/6raifqixkw/
https://instagram.com/p/bf5duvocxox/
https://instagram.com/p/bcr3wbmixm9/
https://instagram.com/p/0azjujt3su/
https://instagram.com/p/bhrfnasbihc/
https://instagram.com/p/bg90p13cxt1/
ayrıca isviçreli bilim adamlarının yaptığı son araştırmalara göre twerking selülitlere iyi geliyormuş ve sıkı bir göte sahip olmak için squat kadar gerekliymiş diyerek bu entariyi sonlandırıyor ve hanım kızlarımızı daha çok twerkmeye davet ediyorum.
(bkz: twerk bitches) -
4. devlet bahçeli'nin başkanlık sistemi planı
-
5. 2016 ekonomik krizi
öyle bir durumdayız ki; muhalefet liderlerinden biri olsam ve bana "buyrun, hükümeti size devrediyoruz." deseler almam. çünkü tam bir saatli bomba durumunda.
şimdi bir hane düşünün; dört çocuk ile anne ve baba. bunların da apartmanın altında bir marketleri var. ev ile market kendilerinin, kira vermiyorlar. ancak market çok ufak ve aileyi geçindirmeye yetmiyor. çünkü aile bir şey üretmiyor, eve yeteri kadar para girmiyor. çocuklar sağa sola özenip aileye isyan ediyorlar. anne ve baba da çareyi borçlanıp çocukları zengin yaşatmakta buluyor.
ailemiz birkaç komşudan topladıkları borçlar ile (faiziyle geri vermek suretiyle) bir mercedes, oyuncaklar ve ev alıyor. kendi evleri ve marketlerini kiraya veriyorlar ama hiçbir surette bu kiralar bu evin artık giderlerini karşılamaya yetmiyor; üstelik bir sürü ödenmesi gereken borç içindeler. bu borçları ödeyecek bir gelirleri yok, çünkü üretmiyorlar; ne baba ve anne markette çalışıyor, ne de başka bir iş yapıp para kazanıyorlar....
ailemiz bir süre boyunca bu ödemeler dengesini iyi kuruyor; çocuklar mutlu olsun diye aldıkları oyuncaklar, mercedes ve evin borcunu veren komşuları fatma hanım'a ödenmesi gereken borcun ilk taksidini üst kattaki şevket amca'dan yeni bir borç alarak ödüyor, sonra şevket amca'nın borcunun ilk taksidinin ödeme zamanı geldiğinde, abdülkadir dayı'ya gidip gene borçlanıyorlar ve şevket amca'nın borcunun taksitlerini ödüyorlar. bu terane böyle devam ederken çocuklar (sanırım burada çocukların artık "halk"ı temsil ettiğini anlamışsınızdır.) "hiç olmadığımız kadar zenginiz, 2000 öncesine göre daha zenginiz!" demeye başlıyorlar. ancak inanılmaz bir borç yükünün altında olduklarının farkında değiller.
üretmeden, bu borçları ödeme dengesi, kaynaklar, hatırlar bulunmadığı takdirde bu düzen patlayacak, çocuklar hayal kırıklığına uğrayacak, eski günlerinden daha beter durumlara düşecekler. farkında değiller... çünkü çocuklar ve daha akılları ermiyor.
aile; aldığı borçları apartmanın altındaki marketi büyütmeye (bkz: yatırım-üretim) harcasaydı, çocuklara şirin gözükmek (gerçek hayatta: oy toplamak) için bir daha asla gelir getirmeyecek araba, oyuncak gibi ürünlere (gerçek hayatta: köprü, yol) yatırmasaydı şu an daha büyük marketten daha çok para kazanıp git gide zenginleşeceklerdi.
tek gereken çocukların biraz daha dişlerini sıkmalarını sağlamak ve bu esnada anne ve babanın da sıkı çalışmasıydı.
çalışmadılar, üretmeyi düşünmediler. sadece ve sadece harcadılar. çocuklar mutlu olsun, aileye isyan edip evden kaçmasın diye (gerçek hayatta: oy vermemek) hiçbir getirisi olmayan, gönül eğlendiren şeylere büyük borçlar altına girerek sahip oldular.
günümüzde, yani şu an, çocuklar akılları ermediğinden kendilerini zengin zannediyorlar ama anne-baba rahmetli olduğunda çok ciddi bir borç yükü altında olacaklar. evet, kendilerine kolay gelsin deyip gerçek hayata dönüyoruz:
pamuk ipliğine bağlı bir ekonomimiz var, bu da akp'nin belli bir şekilde çıkar ilişkisinde olduğu araplardan vs. gayrimenkul ve arsa satmak ( hani o ecdadınızın kanıyla aldığı ve yabancıya satılan kutsal topraklarınız!) suretiyle sürekli bu borçları kapatmak için sıcak para geliyor. ya da kendi ekonomimiz için vergi artırarak ya da halktan haraç keserek bu "ödemeler dengesi" kuruluyor.
mesela; gss primi veya zorunlu bes gibi terbiyesizlikler neden var hiç düşündünüz mü? bu gss primi ve zorunlu bes hukukun güçlü olduğu bir ülkede olsa adamı sallandırırlar. sen kimsin ki benim maaşımdan daha benim rızam olmadan para kesip kaynak yaratabiliyorsun? bunlar aslında insan haklarına saygılı bir hukuk ülkesinde bahsi bile açılamayacak şeyler, bırakın yasalaştırmayı... bizde ise ülke birilerinin çiftliği olduğu için yapılabiliyor, koyunlar da ses etmiyor zaten. öyledir, koyunlar ses etmez, güdülürler. ne yapsınlar onlar da, yapıları bu.
akp'nin insan hakları hukukuyla dalga geçercesine yaptığı bu "terbiyesizlik"ler aslında çırpınma belirtileri. senelerdir sürekli borçlandırdıkları on beş senedir bacaklarını zayıflattıları ülkeyi tökezletmemek için ya o kutsal vatanlarının topraklarını satıyorlar, ya da zaten satın alma gücü günden güne düşen halkın cebinden zorla para alıyorlar.
işte bu sebeple 2016 ekonomik krizi veya 2017 ekonomik krizi tamamen baştaki hükümetin cüretine, insan haklarına saygılılığına bağlıdır. insan haklarını hiçe sayar, çiftliği gibi kullanırsa kriz çıkmaz ama halkın günden güne satın alma gücü düşer, yavaş yavaş endonezya, hindistan gibi "büyük ekonomili" ama "fakir" ülkelere evrimleşiriz. (şu an o yoldayız hamd olsun, amin.) ancak gelecek hükümet insan haklarına saygı duyar, hukuka bağlı kalırsa bu ekonomi ellerinde patlar.
"sonra da akp gitti o yüzden ekonomi patladı." denilir. (bkz: yazın yediğin hurmalar kışın kıçını tırmalar) sonra tekrar akp başa gelir ve
dünyada gördüğünüz büyük ekonomili rezil ülkelerin yoluna gireriz. (onlar da böyle bu hale geldi zaten, tarihin tekerrürü bir nevi.)
düşük ihtimal ama; eğer halk yukarıda anlattıklarımı idrak edip vaziyetin farkına varırsa ve "ekonomi, akp yüzünden krize girdi çünkü saatli bomba yaratmışlar, biz sabredelim ve ülkeyi kalkındıralım." derse o zaman işler değişir. bir süre biz yokluk çekeriz ama eğitilerek üretiriz, üretiriz, üretiriz. biz çok çalışırız ama olsun, gelecek nesiller kurtulur.
"neden eziyet çekiyoruz?" diyenlere önemli not:
hiçbir şey vardan yok edilemez, yoktan var edilemez; on beş sene boyunca - hak ederek ve çalışarak değil- borçla sefa sürdüysek (onu da tam süremedik ya, tepedeki fırça bıyıklar sürdü işte) onun bedeli verilecek bir kere. bu kaçınılmaz. hayatta yaptığınız her eylemin bir sonucu vardır, bunu görmek zorundasınız.
ancak bedeli kim verecek, ne kadar sürede verilecek -hindistan gibi yüzyıllar boyunca rezil yaşayıp mı ödeyeceğiz, yoksa bir nesil eziyet çekecek ama gelecek nesiller mi kurtulacak federal almanya gibi- ona halk karar verecek.
seçim türk halkının. akp'nin değil. -
6. türkiye'nin en itici ünlüleri sıralaması
listenin en başına nihat doğan'ı koyarım.
-
7. 28 ekim 2016 ırak ile vizelerin kalkması
irak vatandasi isidli turkiye'ye gelirken vizeyle cok vakit kaybediyordu. artik etmeyecek.
"hayaldi, gercek oldu." -
8. türkiye'nin eğitim alanında sondan dördüncü olması
ekonomik işbirliği ve kalkınma örgütü'nün (oecd) "2016 tek bakışta eğitim" adlı yıllık bir rapor yayinladi.
ve canim ülkemiz, 38 oecd üyesi ülke arasından 35. sırada yer aldı.
1.sirayi finlandiya almis yine, sasirmiyoruz, adamlar medeniyetin bayrak tasiyani olmus, biz daha ortadogu cibani.
oysa gecmis böyle miydi? daha tazecik bir cumhuriyetken, egitim alaninda atilim yapan,cehaletten kirilan anadolu'ya okullar acan, ögretmenler gönderen, bilime hem de kayitsiz sartsiz sekilde yalnizca bilimin yön göstericiligine inanan, yildizi parlak bir ülkeyken, suan rezil rüsva hallerde, düstügü konuma bakin.
icler acisi.
ha evet, ilim bilim bu topraklara pek ugramiyor dimi? egitim seviyesi yerlerde devam ettikce, kolay kolay ugramaz. türk hamamlarinda kaldirma kuvveti neden yoktu? emin capa'nin su ünlü tedx videosunu hatirlayalim.
sonra eksiye ugrayalim ögretmenlerin cektigi cileleri analim:
(bkz: atanamayan öğretmenler)
(bkz: sözleşmeli öğretmenlik)
egitim yok, ne var derseniz:
(bkz: imam hatipler bu ülkenin gözbebeği olacak) -
9. parmesan
izmir tulumuyla karsilastirilmasi abesle istigal olan peynir. evvela parmesan, daha dogrusu parmigiano reggiano, ab yasalariyla koruma altina alinmis bir peynirdir. protected designation of origin etiketine sahip bu urunu kimse kafasina gore uretemez. uzerinde pdo amblemi olan urun bilin ki parma taraflarinda geleneksel tarifine uygun bir sekilde uretilmistir. izmir tulumuysa herhangi bir yasayla koruma altina alinmamis bir peynirdi ve turlu hilelerle uretilebilir. kalitesinden hicbir zaman emin olamazsiniz. izmir tulumu taze peynirken parmesa yillandirilmis peynirdir. biri elmaysa digeri armuttur.
su yozgatta kahvaltida parmesan yiyordun tarzi sig muhabbetlere gelecek olursak. bir insan zaman icerisinde kendini gelistirebilir, farkli kulturleri taniyabilir, kiyaslama yapabilir. yozgatli olmasi sabahtan aksama oturup yer sofrasinda sogan kirmasini gerektirmiyor.
ez cumle. parmesan'i da izmir tulumunu da severim. ikisi de kaliteli ve lezzeti bol peynirlerdir. biri digerini sikip atamaz. kaliteli iki urun icin bunu iddia edenlere riayet etmeyiniz, iki peyniri de hapir hupur goturunuz.
budut: az evvel aldigim harika habere gore izmir tulumunun tescil sureci islemekteymis. yani yakin zamanda izmir tulumunun citasi yukselecek. -
10. battlefield 1'in türkiye'de yasaklanması
yasaklanmasına gerek yok. 250 lira zaten.
zam editi: d&r'ın sitesinde 291 lira olmuş. -
11. 27 ekim 2016 digiturk rezaleti
ödemiş olduğum son 3 faturamı gün itibariyle benim son faturamı ödediğim karttan tekrar çekilmesi rezaletidir.
biraz önce cep telefonuma üst üste 3 defa kartımdan farklı miktarlarda para çekildiği haberi geldi. hemen bankayı aradım, banka bana bu çekimlerin digitürk tarafından yapıldığını söyledi.
hemen digitürk müşteri hizmetlerini aradım.. ödemiş olduğum son 3 faturamı bugün tekrar benim kartımdan çekmişsiniz, bu 3 faturanın toplam 400 tl civarında bir para yapıyor geri ödenmesini istiyorum dedim.
müşteri hizmetleri sistemde baktı ve bana dedi ki.. evet fazla çekilmiş şimdi kayıt oluşturuyoruz 15 gün!!!! bak bak 15 gün içinde geri iade edilecekmiş!!!!
tabi o an kan beynime sıçradı.. sistemde borcum yok! ödenmemiş faturam yok! bu arkadaşlar benden habersiz benim kredi kartımdan daha önce ödemiş olduğum 3 faturayı tekrar çekecekler.. sonra bu parayı 15 gün işletip bana geri ödeyecekler...
müşteri hizmetlerine ben 15 gün filan değil bugün bu paranın geri ödenmesini istiyorum dedim. bana yapamayız dediler.. peki dedim genel müdürlüğü arıyorum diyerek kapattım telefonu.
şimdi genel müdürlüğü aradım.. finans ile görüşmek istedim arkadaşa durumu anlattım , yemeğe çıkmış arkadaşlar saat 1 den sonra arayacaklarmış beni.. yok dedim siz aramasanız da ben saat 1 den sonra arayacağım zaten diyerek kapattım telefonu..
benim gibi binlerce kişiden yanlışlıkla çekilmiş diye 300 500 para çekseler ve bu paraları bir güzel işletip 15 gün sonra iade etseler.. ne güzel para kazanırlar dimi!!
ne kadar güzel ne kadar akıllı bir firmasın sen digitürk!!
şimdi saat 1 den sonra arkadaşlar yemeklerini yedikten sonra görüşeceğim kendileriyle , bu benden çaldıkları parayı aynı gün geri iade ediyorlar mı etmiyorlar mı yapılan şey gerçekten yanlışlık mı yoksa hırsızlık mı göreceğiz.
edit1 : şimdi sosyal medya tarafından bir arkadaş aradı beni, olayı kendisine tekrar açıkladım.. bana verdiği cevap 15 gün içinde ödeme yapacaklarmış.. çünkü digiturk aynı gün parayı geri veremezlermiş.. bankalarla görüşmeler ve iade süreç alıyormuş. tek yapabileceği acil olduğunun kaydını açmakmış.. tamam dedim siz kaydınızı açın ben öğleden sonra genel merkezinizle görüşeceğim dedim.
edit2: bir gerzek fakir işi rezalet demiş!! 400 tl yi beğenmemiş arkadaş! kanımın beynime sıçramasının nedeni 400 tl değil.. biri gelip senin cüzdanından senden habersiz 400 tl paranı çalacak.. sen bunu fark ettiğin zaman tamam çaldım 15 gün sonra öderim diyecek! seni aptal yerine koyacak.. ve sende bunu içine sindirebileceksin!! senin gibi adamlar var olduğu sürece böyle firmalar binlerce kişiden para çekmeye devam eder.
edit3 : şu an genel müdürlükten aradılar.. ve iade işlemini bankaya bildirdiklerini söylediler.. en geç yarın öğlene kadar hesabınıza geçecektir dediler. olayın neden kaynaklandığına dair hiç bir bilgi yok. demek başımıza böyle bir olay geldiğinde 15 gün beklemek gerekmiyormuş.. direk genel müdürlüğü arayıp sözlükte başlık açmak yetiyormuş. ben paranın hesabıma geçtiği tarihi tekrar yazacağım. -
12. türkiye için asit yağmuru uyarısı
helal olsun aklar, gökten kezzap yağdırmaya bile vesile oldunuz lan. istikrar sürsün inşallah önümüzdeki sene meteor yağacak.
-
13. sızan arkadaşın makatına soda şişesi sokmak
ortamlarda arkadaş sokmuş dersin kim bilecek.
-
14. osman gökçek'in ato başkanı olması
bu azimle allah bile olur bunlar.
-
15. d harfi yerine z harfi kullanmak
dick
örneğinden görmüş olduğunuz üzere bizzat ingilizlerin kendileri tarafından da yapılan bir olaydır.
cümle içinde kullanacak olursak; ben eşşeğin zikini gördüm. -
16. 27 ekim 2016 internet kesintisi
26 ekimin devamı. bu olay batıda olsa ayağa kaldırmıştınız lan bütün ülkeyi. iki yüzlüsünüz. sosyal medyada bile bölünmüş. batı ve doğu. batıda olursa sosyal medya ayağa kalkar. haber doğuda mı? osura osura oku geç.
edit: 11:49 hala yok. merak edenler için.
edit1: 14:59 medeniyet geldi arkadaşlar. -
17. kadın istediğiyle erkek bulabildiğiyle sevişmesi
-
18. ankara yüzüncü yıl adıyaman çiğköftecisi rezaleti
bir arkadasimin 23.10.2016 tarihinde ankara yüzüncü yil mahallesinde basina gelen bir rezalettir. arkadasimin istegi üzerine olayi onun agzindan paylasiyorum. olay mahalledeki adiyaman çigköftecisi ve arkadaslarim arasinda cereyan etmistir. burada amaç markayi karalamak degil, insanca hesap sormaya çalisanlarin canina kastedenlerin yaptigi haksizligi bildirmektir, o yüzden yaziyi sonuna kadar okuyunuz.
ön edit: burada kanun-nizam vs den bahseden arkadaslar ya trollüyor yada yaziyi sonuna kadar okumamislar. yada kendilerini yeni türkiye kanunlarini kaniksamaya adamislar (bkz: tahrik indirimi). sözlü münakasalarda adam çagirip milletin agzini burnunu kirmak gayet nizami oluyor, bu mudur? tek dilegim benzerinin basiniza gelmesidir. çünkü empatiden yoksunsunuz.
daha da önemli edit: empati demisken (bkz: #63729082). ama lütfen buraya da 'anasi babasi ne ki o çocuklar ne olsun' ya da 'kanunsuz is yapanin çocuguna ben mi bakicam' gibi yorumlar yazmayin lütfen! onlar daha çocuk, sizin 20-30 yil önceki halinizden tek farklari, daha az sansli olmalari. sadece destek olun, yardim edin. çünkü insan olmak bunu gerektiriyor.
merhaba dostlar,
belki bilmeyenleriniz vardır, bundan bir hafta önce 100.yıl çarşı civarında pilav satarak geçinmeye çabalayan iki teyzenin tezgahına zabıta tarafından el konuldu. biz de tesadüfen teyzelerin yanına pilav almaya gitmiştik ki, bütün malzemeleri ellerinden alınmıştı ve kendilerinde kalan birkaç tencere pilavı satmaya çalışıyorlardı. sonrasında, bu olayın nedenini sorduk kendilerine. ve o sırada, 100. yıl mahallesi, 1516. cadde üzerinde bulunan adıyaman çiğköftecisi işletmecesi olan meral adlı kadının, daha önce, bu iki teyzeyi sözlü hakaret yoluyla rahatsız ettiğine şahit olan bir arkadaşımız geldi ikimizin de aklına. ve, teyzelerin yaşadıklarını kendi ağızlarından dinlemeye başladık. evlerini geçindirebilmek için sattıkları pilavın ellerindeki tek çare olduğunu, çarşıya gelen kişilerle aralarının iyi olduğunu, işlerinden memnun olduklarını dile getirdiler. ancak, meral’in kendilerini sürekli olarak rahatsız ettiğini ve sattıkları pilavı zabıtaya ihbar edenin o olduğundan şüphelendiklerini anlattılar.
meral’in, kendilerini tehditkar ve sistematik bir şekilde pilav satmamaları için baskı uyguladığını, teyzelerin ise cevaben meral’in işine herhangi bir engel teşkil etmediklerini açıkladıklarını belirttiler.
biz de, 23.10.2016, pazar günü, gece saat 22.00 sularında, karnımız acıktığı için çiğköfte yemeye gidecektik ki aklımıza teyzelerin yaşadığı bu olay geldi. durum hakkında diyaloğa geçmek ve zihinlerimizi netleştirmek için adıyaman çiğköftecisi’ne gittik. içeri girdiğimizde, işletmecinin kim olduğunu sormamızın ardından, meral ve sonrasında ablası olduğunu öğrendiğimiz kişinin yanımıza gelmesiyle, teyzelerin bize bahsettiği kadarıyla bildiklerimizi onlara aktardık ve doğru olup olmadığını sorduk. meral bize, ihbar edenin kendisi olmadığını ancak bu ihbarın haklı ve gerekli oduğunu sert bir ses tonuyla söyledi. bunun üstüne, sakin bir şekilde, geçim derdinde olan teyzelerin başına gelenin hiçbir şekilde haklı olamayacağını ifade ediyorduk ki, meral’in ablası olan şahıs deniz’i sert bir şekilde itti ve vurmaya teşebbüs etti. bunun üstüne ani bir gerilim oluştu ve iki tarafta birbirine bağırmaya başladı. orada oturan insanlar, bu gerilimi önlemeye çalışırken, meral bize sürekli sizin ağzınızı burnunuzu kırarım, defolun diye bağırıyordu. biz de böyle bir tavra izin vermeyeceğimizi sözel olarak sert bir şekilde dile getirdik. gerilimin devam etmemesi adına herkes dükkan dışına çıktı ve sakinşleşti. ancak, sakinleşen ortama rağmen, birdenbire,(sonrasında orada çalışan genç kadının sevgilisi olduğunu öğrendiğimiz) bir adam can’ın üstüne yürüdü, genç kadınsa önce can’ın üstüne yürürken sonrasında iki eliyle, hakaretler eşliğinde, deniz’in saçına yapıştı. kendini korumak adına, deniz de kadının saçına yapıştı ve can, oradaki diğer esnaflar, yoldan geçen olaydan habersiz insanlar gelip ikisini ayırdı.
sonrasında, ( çiğköftecinin çağırdığını ertesi gününde öğrendiğimiz) nereden çıktığını anlamadığımız iki adam ve ilk can’ın üstüne yürüyen adam kol kola girerek can’ı tehdit etmeye başladılar. can, onlarla muhattap olmayacağını ve orada bulunma sebebinin pilavcı teyzelerin başına gelen haksızlık olduğunu dile getirdi ve can ile diğerleri arasında ufak bir arbede yaşandı. arbede devam ederken, ortama kavgayı ayırmak için gelen iki genç, birden bire orada beliren ve kim olduğunu anlamadığımız (aynı şekilde çiğköfteci tarafından çağrıldığını öğrendiğimiz) iki adam tarafından biri bayılana kadar diğeri ağzı yüzü patlayana kadar yerde tekmelenmek suretiyle dövüldü. can, yerde baygın yatan çocuğu korumaya çalışırken, bu defa, “buranın çocukları siz değil biziz şiarlarıyla” can’ın üstüne gelmeye başlayan iki adam ve can arasında itiş kakış oldu.
nihayetinde araya giren diğer esnaf, yoldan geçen ve çoğunlukla öğrenci olan insanlar ve ikimizin çabalarıyla arbede son buldu. ancak meral, tehditler eşliğinde (“size gününüzü göstereceğim”, “siz ne içtiniz de geldiniz” vb.) olay yerine polis çağırdı. biz, yaralıların durumundan haberdar olmadan ayrılmak istemediğimizden ve polis gelmeden gitmemizin yanlış olacağını düşündüğümüzden olay yerinden ayrılmazken, çiğköftecinin çağırdığı iki şahıs bir anda paçaları sıvadı.
polislerin gelmesinin ardından, meral’in ikimizden şikayetçi olması üzerine, ikimiz, meral, genç kadın ve genç kadının sevgilisi olan kişi ile karakola gidip ifadelerimizi verdik , biz de onlardan darp ve tehdit nedeniyle şikayetçi olduk. ertesi gün, o bölgedeki esnaflarla teker teker konuştuğumuzda, hepsinden, pilavcı teyzeleri ihbar eden kişinin hakikaten meral olduğunu öğrendik. bu arada, pilavcı teyzelerin tezgahının tam karşısında, 7 yıldır bulundukları dükkanda çalışmakta olan bir kadın kuaförü var. ve meral, dükkanın sahibiyle, kuaförün maddi gücünün yetemeyeceği bir kira karşılığında, anlaşıp, bu dükkanı kendisine kiralamak istiyor. bu nedenle de kuaförde çalışan iki insan işlerini bırakmak zorunda kalmışlar. bizi asıl hayretlere düşüren öğrendiğimiz son bilgiyse, meral’in bu dükkanı pilav satmak üzere kiralamak istediğiydi (bu bilgilerin hepsini, bizzat, kuaförün kendisinden öğrendik).
burada, ekmek derdinde olan insanları, kârına kâr katmak maksadıyla sindirmeye çalışan, kendisine bu durumun etik olmadığını anlatmaya çalışan insanları “adam çağırarak” şiddet uygulayan ve 4 insanın (2 pilavcı teyze ve 2 kuaför çalışanı) işsiz kalmasına neden olan 100. yıl mahallesi, 1516. caddede bulunan adıyaman çiğ köftecisini kınıyoruz. kınamakla kalmıyor, adıyaman çiğköftecisi, bu yıkıcı tavırdan vazgeçene kadar onların ürünlerini tüketmeyeceğimizi ve bu şekilde zalimliklerini beslemeyeceğimizi duyuruyor ve sizlerden de aynı duyarlılığı bekliyoruz.
sağlıcakla kalın dostlar!
*metni birlikte hazırladığımız ve ikimizden birinin ağzından anlatmayı istemediğimiz için, ismimizin geçtiği yerlerde, olayı, 3. bir şahıs anlatıyormuşcasına aktardık. -
19. başkasına aşık oldum diyen sevgili
hiçbir şeyden o kadar emin olmamak gerek. insanın kendisi dışında ki o kişi sevgilisi bile olsa, kimseye gözünü kör etmemesi gerek.
"başka biri var" diye bi mesaj atmıştı. kim diye sormadım. başka bir şey de sormadım. o mesajdan sonra hiç konuşmadım. sadece bir ay sonra askere gittim.
döndüğüm de tahmin ettiğim adamla evlenmişti. anlayabiliyordum onu. öfkem geçmişti. herif hemen her açıdan benden daha tercih edilebilir standartlarda biriydi. ve kimse, kimse için vazgeçilmez değildi. ilişkiler konusunda öğrendiğim bir şey varsa o da sebepler. sonuçlar değil sebepler. sadece sebepler.
üstelik tanışmalarına da ben vesile olmuştum.
evet bu hala biraz acıtıyor canımı. -
20. içerdeçocukvar'a destek kampanyası
kadın ceza infaz kurumu'nda anneleri ile birlikte yaşayan 0-6 yaş arası 500'den fazla çocuk için geliştirilmiş bir proje . bu çocuklar anneleri mahkum olduğu için cezaevinde büyüyorlar. burada çıkan yemekler ile besleniyor, annelerinin yatağında uyuyor ve mevcut imkanlar dahilinde cezaevi bünyesindeki anaokulunda eğitiliyorlar. haliyle, ülkedeki fırsat eşitsizliğinin ve adeletsizliğin en dibinde ezilmekteler. dernekle hiçbir bağım yok, ancak ekşisözlük'te kaç bin tane yazar var, 500 tane çocuğun derdini illa çözeriz gibi de geliyor. kitle olarak yardım yapamayacaksak da, bireysel olarak destek vermeniz mümkün.
önemli not: hayatımda ilk kez ekşisözlük'te başlık açıyorum, anlayışlı olur ve hatta yardım yaparsanız çok sevinirim <3.
10 tl.
projemize türkiye çocuklara yeniden özgürlük vakfı üzerinden bağış yaparak veya yuva yazıp 4528 e sms atarak destek olabilirsiniz. her sms 10 tl değerindedir.
banka havalesinde, açıklama kısmına
adınızsoyadınız/ıcv yazmanızı rica ediyoruz.
hesap bilgileri;
vakıfbank
türkiye çocuklara yeniden özgürlük vakfı (tl)
vakıfbank kadıköy rıhtım şubesi
tr97 0001 5001 5800 7302 9255 63
havale dekontunuzu veya sadece bağış miktarınızı bilgi@icerdecocukvar.com
adresine e-mail atmanızı rica ediyoruz. -
21. kadının tek önemsediği şeyi para zanneden erkek
önce son paragrafı okuyun beyler.
tanım: çok da yanılmayan erkektir. -
22. camiye girişlere +18 kuralı getirilmesi
tacikistan'da büyük başarıyla uygulanan önlem. çocuk ve gençlerin kafasının arap bağnazlıklarıyla bulandırılmaması için her ortadoğu ülkesi bu önlemi almalı.
(bkz: tacikistan/@pembepembepembe) -
23. istanbul'u verip yunanistan'ı komple almak
sırf kavala kurabiyesi - metrobüs işkencesi karşılaştırması için kabul ederim ben bunu..
sonra çok özlersek zamanında bizans için olduğu gibi "ülkemizin arasında kaldınız, ne o öyle çük gibi" der alırız..
edit: kavala kurabiyesini bu kadar çok sevdiğinizi bilmiyordum sevgili sözlük ahalisi..
nutella'yı rafa kaldırmanın zamanı gelmiş demek ki..
ve şu var ki en az onlar kadar tatlı, hiçbir suçu olmayıp annelerinin yanında hapishanelerde olan çocuklar var..
(bkz: içerdeçocukvar'a destek kampanyası)
destek olmanız o kadar da zor değil..
aşağı yukarı bir kutu kavala kurabiyesi kutusu fiyatına.. -
24. vatanım sensin
bi evlilik anında nası travma olabilir gösteren dizi...
- oğlu vurulmak üzere (şok 1)
- kocası yaşıyor (şok 2)
- oğlunu vuracak olan kocası (şok 3)
- kocası yunan üniformalı (şok 4)
fatal error... -
25. game of thrones'un 7. sezonunun sızdırılması
-
26. engelliler asansörünü parçalayanlar gençler
sorsan neden böyle bir şey yaptınız, mal mal yüzüne bakarlar.
-
27. aslında herkesin 21.052 m2 arsası olması
hangi parçanın kime ait olduğu belirlenemeyeceği için yine savaş çıkacaktır. petrolü olan arsa, deniz kenarında olan arsa, sibirya'da olan arsa, adriana lima ile komşu arsa.... bunlar hep savaş sebebi olacaktır. insanın gözü doymuyor aga.
ekleme:
arsa yüzeyi sabit ama nüfus artan yönde değişken. bu durumda nüfus arttıkça kişi başına düşen arsa payları azalmaya gidecek. tapu kadastro müdürlüğünün önünde kuyruklar oluşur, bir sürü simitçi, dilenci falan gelir kuyruğa. -
28. gülerek ben seks yapmayı bilmem ki diyen kadın
gülerek sizi kekliyordur.
anlamı: senin güttüğün koyun kadar ben çoban siktimdir -
29. evde kadın varken erkeğin yemek yapması
benim. seviyorum yemek yapmayı. eşim de güzel yemek yapar. yemek yapmamak araba kullanmak sizi erkek yapmaz. böyle şeylerle erkekliğini ispat etmeye çalışanların bir sorunu var ama nedir bilemedim.
-
30. trende birasını içip sigarasını tüttürmüş nesil
istanbul-ankara trenine binmiş nesildir. vagonları yataklıdır mis gibi uyuyarak yolculuk edilirdi. yemek için ayrılmış özel bir restoran vagonu da bulunmaktaydı. rakılar içilir, müthiş insanlarla tanışılırdı. restoran tek vagonda olduğu için birilerinin yanına oturup kaynaşırdınız. normalde kartviziti ile karşılaşmanın bile zor olacağı insanlarla ne muhabbetler edildi orada.
-
31. eurovision'da 1.'lik getirebilecek türkçe şarkılar
(bkz: reeeceeeep tayyip erdoğaaaaan)
(bkz: dombra) -
32. şenol güneş
beşiktaş'ın efsanesi(!) rıza çalımbay'a karşı beşiktaş'ın hakkını savunan hocamız. yerini ve haddini bilmesi gereken kişi cümlenin içinde geçmektedir.
düzeltme: son kelime 'geçerlidir' yerine 'geçmektedir' olmalıymış evsiz tospaa belirtti. -
33. tehlikeli erkekler
"yumruğu yiyene kadar elinden geleni ardına koymadı."
sevgisiline şiddet uygulamayı bu şekilde meşrulaştırmaya çalışan birinin palavralarını okudunuz. üstelik aynı adam, "niye kadınlar tutkularının esiri oluyüüür" diye ağlıyor. e peki canım sen niye böyle bir kadınla birlikte oldun o zaman? şiddet uygulamayı meşrulaştırmaya çalışacağına ayrılsaydın bu kadından? o şiddet uygulaman için kışkırtıyorsa sen neden kışkırdın? kışkırmasaydın. bu mantıkla, benim sokakta, markette, belediyede, valilikte bilmem nerede maruz kaldığım erkeklerin yarısını öldürmem gerekir?
ha bir de "kadına birey olarak saygı duyanlar asla tercih edilmiyor." buyurmuş hazret. "asla" derken? bir de elalemin gözlemlerine "yerlerde sürünüyor" filan buyuruyor ahah. o zaman senin çevren de belli ki yerlerde sürünüyormuş; zira senin "asla" gözlemine sahip olduğun dünyan nasıl bir yer bilmiyorum, ama bizim dünyamızda onlardan bol bol var. "asla" diye işkembe-i kübradan sallamadan önce dön bir kendine bak, daha senin millete söylediklerinle kendi yaptıkların tutarsız a çapsız.
yürüyün gidin, yalanlarınızı başınıza çalın. "ne bok olduğumuzu biliyor"muş, ulan dön aynaya bak! sevgili olduğun insan seni şiddete meylettiriyorsa, o kadar aşağılık biriyse o zaman onla aynı evde filan yaşama, o seviyeye hiçbir zaman inmemek için kapıyı çek çık, başına tabanca mı dayıyorlar sevgili ol onla diye?
normal hayatta bir boku becerememiş herifler de sözlük'te "beni bile şiddete meyilli yaptılar, ben yani, üfff düşün ki ben nasıl farklı biriyim, ben, beeeennnn" falan diye kendini yücelterek ego tatmini kasmaya yer arıyor yemin ederim. -
34. 82 akp'li milletvekilinde bylock tespit edilmesi
o listeden akp'li olanlar silinir, muhalefetten olanlar ise ifşa edilir diye tahmin ettiğim olay.
-
35. metro turizm'in kadın muavin çalıştırması
-
36. sabancı holding 29 ekim cumhuriyet bayramı reklamı
-
37. khaleesi'nin jon snow'la cinsel seks yapması
jon snow'un halasıyla cinselleşmesidir.
(bkz: dayınla evlenip napıcan) -
38. ahmet kaya
- 1994 yılında çıkardığı şarkılarım dağlara albümü toplamda 4 milyona yaklaşan bandrollü satış rakamıyla türkiye'nin en çok satan albümüdür.
- 1985'te çıkarttığı ilk albümü ağlama bebeğim'i çıkartma amacı esas olarak tekrar hapishaneye geri dönmektir. 12 eylül sonrası bir dönem siyasal nedenlerden dolayı içerde yatmış ve çıkmıştır. çıktıktan sonra dışarının eski dışarısı olmadığını anlayıp tekrar içeri girmek istemiştir. bunun en iyi yolunun döneme ters düşecek biçimde sol tandanslı şarkılar yapmak olduğunu düşünüp nazım hikmet'ten, ahmed arif'ten, sabahattin ali'den şiirler besteleyip albümüne koymuştur. yatacağı sürenin çok fazla olmaması için ise albüme bir tane de mehmet akif bestesi koymuştur. fakat gariptir ki albüm çıktıktan sonra sol cenah içerisinde büyük yankı uyandırır, cezaevine girme planları yaparken yeni albüm çalışmaları yapar olmuştur.
- ağlama bebeğim şarkısında geçen ''çok uzakta öyle bir yer var, o yerlerde mutluluklar...'' sözü nedeniyle hakim karşısına çıkmış ve ''çok uzakta ne var? sosyalizm mi var?'' sorusuyla karşılaşmıştır.
- gülten kaya hayaloğlu ahmet kaya'nın ikinci eşidir. ilk eşi emine kaya ile genç yaşta kısa süren bir evlilikleri olmuştur. emine kaya bir gün ahmet kaya'nın bir türlü iyi gelirli, garanti bir iş bulamaması ve sürekli müzikle uğraşması nedeniyle kızı çiğdem'i alıp evi terk eder. ahmet kaya daha sonra benden selam söyleyin adlı şarkısıyla emine kaya'ya ince bir sitem yollar. kızı çiğdem kaya içinse çiğdem çiçek adlı şarkıyı bestelemiştir.
- yusuf hayaloğlu ile olan birliktelikleri sanılanın aksine problemlidir. ahmet kaya'nın gittikçe büyüyen şöhreti ve maddi kazancı bir süre sonra hayaloğlu'nun tepkisine neden olur. sürekli arka planda kalmaktan ve hak ettiğini bulamamaktan yakınır. bazı albümlerinde ikilinin problemleri nedeniyle yusuf hayaloğlu şiirleri yer almamaktadır. sevgi duvarı ve şarkılarım dağlara albümlerinde olduğu gibi. ilginçtir; bu iki albüm en iyi ahmet kaya albümleri olarak gösterilir bir çok otorite tarafından. yusuf hayaloğlu bu albümlerde yer almamasına rağmen aynı yıllarda ahmet kaya'nın rakiplerinden olan fatih kısaparmak ve ibrahim tatlıses'e şiirler vermiştir.
- içimde ölen biri adlı şarkıyı piyanosu başında beste çalışması yaparken tesadüfi olarak şarkının nakarat kısmını çalmasıyla yapmıştır. daha sonra bu melodinin üzerine söz yazmıştır ve şarkı mevcut halini almıştır.
- yusuf hayaloğlu ahmet kaya'ya hani benim gençliğim şiirini vermesi sonucu, ahmet kaya 10 dakika içerisinde şiiri besteleyip hemen bağlamasıyla çalarak kayıt altına almıştır. şarkı o haliyle stüdyoya girmiş ve üzerinde oynama yapılmamıştır.
- yine de yandı gönlüm adlı şarkıyı sadece 1994'te katıldığı ibo show programında söylemiştir. hiçbir albümünde kaydı bulunmamaktadır. çeşitli ortamlarda yer alan kayıt kötü bir ahmet kaya taklidi olan berhan arısoy'a aittir.
- paris'te yaşadığı sürgün günlerinde türkiye'den kendisini ziyaret eden tek sanatçı aşık mahzuni şerif'tir.
- 1999 magazin gazetecileri derneği gecesinin ödül törenine katılmadan önce fifa 99 oynuyordur ve eşinin ısrarları üzerine son anda bilgisayar başından kalkıp törene katılmıştır. tamamen ayıp olmasın diye ısrar üzerine gittiği tören hayatının belki de sonunu hazırlamıştır.
- 1994-1995 yıllarında kanal d'de ahmet abinin vapuru adında show programı yapmıştır. 13 hafta süren bu programın bir bölümüne serdar ortaç konuk olmuş ve ahmet kaya ile birlikte halay çekmişlerdir. program ahmet kaya'nın zaman zaman yaptığı politik çıkışlar nedeniyle yayından kaldırılmıştır.
- bir dönem jetpa ile bir takım ilişkiler içerisine girmiş, hatta kliplerinde jetpa amblemleri yer almış, kanal 6'da canlı yayınlanan caprice hotel konserleri düzenlemiş, jetpa üretimi olan araçlara binmiştir. bu dönem sonrası sol cenah tarafından dışlanmış, sol radyolarda şarkıları çalınmamış ve kasetleri dahi kırılmıştır.
- henüz ünlü olmadan önce, kısa bir süre de olsa ferdi tayfur orkestrasında bağlama çalmıştır.
- 1994'te ibo show'a katılmış, daha sonra tatlıses'i kendi programı olan ahmet abinin vapuru programına çağırmış fakat tatlıses tarafından reddedilmiştir. bunun üzerine araları bozulan ikili, ahmet kaya'nın tatlıses'e yakamoz adlı bestesini vermesiyle tekrar düzelmiştir. 1996'ta ve 1997'de de ibo show'a konuk olmuştur.
- türkiye'den gittikten sonra köln'de düzenlenen bir konserde ''türkiye cumhuriyeti devletinin devletleşmiş kürtleri; ibrahim tatlıses'leri, mahsun kırmızıgül'leri varsa, kürtlerin de ahmet kaya'sı var! bu da böyle biline!'' şeklinde bir açıklama yapmıştır.
- magazin gazetecileri derneğinin düzenlediği malum gecede yaptığı açıklama sırasında kendisine küfür eden dönemin ünlü playboyu erdal acar'ın yanına gelip kulağına fısıldayarak ''bu işler zamparalık yapmaya benzemez koçum!'' demiştir. bu görüntü o dönem erdal acar'a sarıldı şeklinde yorumlanmıştı.
- tatar ramazan filmi için kendisinden film müziği isteyen kadir inanır'ı kırmamış ve filmin müziklerini hiçbir ücret talep etmeden yapmıştır. ayrıca yine aynı filmde tatar ramazan karakteri tarafından, bir yusuf hayaloğlu bestesi olan şu dağlarda kar olsaydım türküsü ahmet kaya'nın sesiyle söylenmiştir.
- 1995'te katıldığı laf lafı açar programında cem özer'in kendisine program esnasında verdiği bir şiiri hemen o anda besteleyip programda söylemiştir. bu bestenin program kaydı dışında bir kaydı bulunmamaktadır. o zaman çocuktum benadını taşıyor bu kayıt.
- biraz da sen ağla albümünde yer alan sensiz yaşayabilmerem şarkısı ahmet abinin vapuru programında söylenmiş olup stüdyoda temizlenip albüme konulmuştur.
- rekor kıran albümün rekor kıran şarkısı saza niye gelmedin'i çok yoğun ısrarlar nedeniyle söylemiştir. en sevmediği şarkısı olarak bilinir. en sevdiği şarkısı ise ağladıkça'dır. eşi gülten kaya'nın ise en sevdiği ahmet kaya şarkısı suskun'dur.
- askerlik süresi boyunca orkestrada yer almış, aralarında çello, piyano, elektro gitar gibi birçok farklı müzik aletiyle orada tanışmış ve müzikal birikimini geliştirmiştir.
- gençlik yıllarında idol olarak gördüğü ruhi su'nun bir konserine gitmiş ve konser sonrası su'nun yanına gidip kendisinin mahsus mahal türküsünü çalarak söylemiştir. şarkıyı yarıda kesen ruhi su ahmet kaya'ya ''bağlama böyle at tepilir gibi çalınmaz!'' tepkisi vermiştir. ahmet kaya yıllar sonra düzenlediği ilk konserini ''bağlama böyle de çalınır!'' diye duyurmuştur.
- attila ilhan'ın cinayet saati şiirini bestelediği için hakkında soruşturma açılmıştır. sebebi şiirde geçen ''allahına kitabına sövüm saydım'' dizesidir.
- abisi mustafa kaya da şarkıcıdır, hatta bir dönem ciddi anlamda kendisine rakip olmuştur. mustafa kaya'nın anlattığına göre ahmet kaya kendisinden daha fazla albüm yapmamasını, yoluna taş koymamasını rica etmiştir. abisi de abiliğini yapıp kardeşinin bu talebini kabul etmiş ve müzik kariyerini 2 albümle sınırlayarak erken yaşta bitirmiştir. şimdilerde çok uzun süren suskunluğunu bozup yeni albüm çalışmaları yapmaktadır.
- ahmet kaya'nın başarılı müzik kariyerinin en büyük nedenlerinden birisi osman işmen ile çalışmış olmasıdır. ahmet kaya albümlerinin çok büyük kısmında yapımcılık görevini üstlenen işmen'in yarattığı müzikal altyapı kaya şarkılarının bu kadar sevilmesinde ciddi etkendir.
- ünlü bağlamacı ahmet koç ahmet kaya orkestrasında uzun yıllar çalışmıştır. hatta 1990 çıkışlı sevgi duvarı albümünün de yapımcısıdır. anlattığına göre en büyük paraları ahmet kaya orkestrasında kazanmıştır; çünkü kaya kazancından önemli bir payı orkestraya bırakıyormuş.
- magazin gazetecileri derneği gecesinde kendisine atılan çatal bıçaklara siper olan savaş ay aslında geceden önce ahmet kaya ile küstür. fakat o anda bu küslüğü bırakıp hemen ahmet kaya'nın masasına giderek büyüklüğünü göstermiştir.
- bahtiyar adıyla bilinen şarkı ahmet kaya külliyatına 1989'da çıkan iyimser bir gül albümüyle girmiştir. bu albümde gökyüzü ismiyle yer alan şarkı, halkın bahtiyar olarak kabul etmesi sonrasında resitaller albümünde bahtiyar ismiyle yer almıştır. -
39. aleyna tilki
çalışma bakanlığı "18'inden küçük herkes bizim için çocuktur" demiş hakkında... araştırma yapacaklarmış.
şarkı söyleyen 16 yaşındaki "çocuk",
tecavüz edilen 12 yaşındakinde "rızası var mı yok mu" aranıyor... -
40. bedelli askerlik
ben askerliğimi yaptığım zaman yoktu, gittim aslanlar gibi poşet oldum, eğer o dönem bedelli olsaydı aslanlar gibi gider bedelli askerliğimi yapardım.
vatanı nasıl kurtardığıma bir örnek: 10 asker, askeri lojmanın patlayan kanalizasyon boruları nedeniyle bir hafta boyunca bodrumdan el arabalarıyla kürek kürek bok taşıdık. işte biz bu vatanı böyle kurtardık beyler. burda atıp tutanlara da bakmayın hepsinin askerliği bu şekilde geçmiştir. ya da bakarsın askere gitmemiştir henüz. bilmeden vatan millet sakarya edebiyatı yapıyordur. bir grup da sahip olamadığına bok atma mevzusu. şimdi bu 10 asker 180.000 lira eder, e bi vidanjör alınırdı değil mi? üstüne de epey para kalırdı. -
41. türkiye'deki en kalitesiz şeyler
(bkz: insan)
-
42. yaş ilerledikçe korkulan şeyler
anne, babanın ölmesi.
-
43. sonbahar aylarının ingilizcelerinin karıştırılması
ingilizce bilmeyenlerin sorunudur. daha bunda takılıyorsanız though thought tough through thorough ayrımında allah yardımcınız olsun.
-
44. başkanlık referandumundan hayır çıkması
örneğin akp abd tipi başkanlığı oyladı seçilemedi önümüze fransa tipi başkanlığı koyar o da olmadı başka bir ülke.
o da mı olmadı. çıkar "bu millet milli olmayan her şeyi reddediyor görüyor musunuz " der milli model açıklarlar. o zaman da geçmezse sıkıntı büyük millet milli iradeye darbe yapmaktan tutuklanır.
ama bunların hiç biri olmaz. bizim millet taptıkları tayyip ne isterse yapar. -
45. 28 ekim 2016 galatasaray odeabank fenerbahçe maçı
sompo japan sigortasporlulara ne skim oluyorsa artık, onların da takip ettiği euroleague maçıdır. siz geçin şu köşede sigortacılık oynayın birader.
-
46. jan olde riekerink
ilk mağlubiyette yolları ayırmak isteyenleri göstermiştir. olm size bir şey söyleyeyim. bizim bu yaz başında bırak şampiyonluğu, ilk üçe girmesini bile beklemediğimiz takımımıza var ya, kimse gelmek istemedi. eski futbolcularımız gelmek istemedi. yardımcı antrenör bile olmak istemedi üç kağıtçılar. ayhan'a kaldı yardımcılık. ayhan lan. abdullah avcı reddetti lan kafanız mı güzel? birkaç yabancı hocayla konuştular adamlar tenezzül bile etmedi. terim olsaydı dediğiniz terim de gelmedi. kendisinin bildiğin fanboyu olarak söylüyorum. çok mu zordu o karmaşada istifa edip tek kulvarda oynayacak galatasaray'a gelmek? dursun ağzının içine bakıyordu turnuvadan sonra. yani kimse gelmek istemedi bu takıma. bak istemediler, takım o haldeydi. bu adam da dünden razıydı. iki üç çöp gönderdi, bruma birden parladı. eren ve tolga transferleri tuttu. taraftar ümitlendi. kendisi de işini düzgün yapmaya çalıştı. eline bir fırsat geçti ve bunu en iyi şekilde değerlendirmeye çalışıyor.
bir mağlubiyet aldı diye yollayalım mı amk bu ne mantık lan? kaç hoca etti olm terim'den sonra gönderdiğimiz? olm her mağlubiyette bir hoca gönderirsen hiçbir hoca burada kalıcı olamayacağını bilir. sonra da kime gitsen kabul etmez. eski futbolcularından tut anadolu takımlarında çalışan hocalara kadar kimse seninle çalışmak istemez. yabancılar randevu vermez zaten onları geçtim. çünkü böylesiniz amk. bir mağlubiyet aldı sövelim. oyuncu değiştirmedi kovalım. olm siz düşman mısınız lan bu takıma? bizden teklif alan hoca baştan sövüleceği bir ortamda çalışacağını biliyor zaten. baştan huzursuz bir ortamda olacağını biliyor. elimizde bir riekerink kalmış onun da bunlar yiyecek gene beynini.
şampiyon olamasa da olamasın amk yerinde. ilk üçü beklemiyordunuz lan 5 ay öncesine kadar. allah allah acaba noldu da birden bire bu takımın şampiyon olacağına inandınız? şimdi noldu da bu adamın şampiyon yapamayacağına inanıyorsunuz?
bilmem kim olsaydı beşiktaş maçını kaybetmezmişiz. kim önleyecekti chedjou'nun iki hatasından gelen golleri beşiktaş maçında?
serdar aziz alınmış daha lig maçına çıkmadı. cavanda alındı dakkasında sakatlandı. hala toplayamadı götü. de jong alınmış yeni iyileşti. sigthorsson alınmış hala sakat. podolski yeni dönmüş. kusura bakmayın da sakat sneijder'le bitik selçuk'la yasin'le sabri'yle bu kadar oluyor birader. bu adam da ilah değil amına koyim ilk ciddi tecrübesinde ortalığı dağıtsın.
elimizde bir riekerink var onu da bok etmeyin amk ilk mağlubiyetten. çok meraklılarsa gelselerdi istediğiniz hocalarınız. -
47. fetullahçıların ekseriyetle kemalist olması
10 sene boyunca akp ile koyun koyuna olmalarındandır.
(bkz: akplilerin ekseriyetle kemalist olması) -
48. volkswagen scirocco
apaçi arabası.
not: bz metrobüsünden yazıyorum. -
49. zengin koca arayan kızın fahişeden farkı
seçiciliktir tabi ki.
fahişe ve tedarikçi arayan arasında temelde bir fark yok.
fahişe az miktarda kaynağı, çok sayıda tedarikçiden toparlamayı seçmişken, diğeri arzulanabilirliği ile orantılı kaynakları maksimum düzeyde sağlayacak tek bir tedarikçiyle birlikte olmayı seçmiştir.
toplumdaki kuralların büyük çoğunluğu insanların üremesi için düzenlenmiş kurallar. bunu en iyi şekilde düzenleyerek daha çok bebek doğmasını ve bu bebeklerin yetişkinliğe kadar yaşamasını amaçlar.
kurum olarak evlilik, namus, töre, dinler, başlık parası, kan davası, homofobi, milliyetçilik vs gibi şeylerin tamamının altında bu amaç yatar.
daha çok seks yapın - daha çok cocuğunuz olsun - grup güçlensin - büyüsün.
erkeklere yüklenen sorumluluk ve roller daha kolay eş bulmasını ve cocuklara daha kolay bakmasını sağlarken kadına yüklenen geleneksel roller de daha kolay hamile kalmasını ve cocuk büyütmesini sağlamayı amaçlar.
öncelikli olarak :
erkek ne istiyor? seks yapmak.
kadın ne istiyor? korunmak.
fahişe niye kötü ?
çünkü erkeklerin uğruna hayatlarını adayacakları şeyi (seks) ucuzlatıyor. erkek az miktarda para ve sıfır sorumlulukla sekse erişim sağlayabiliyor. toplum bunu ayıplamaz, dışlamaz olsa idi kaç erkek hayat boyu bir kadına bakmayı kabul ederdi ? çok az. kadının doğurganlığı ya da arzulanırlığı azaldıktan sonra bile kadına bakmayı garanti eden bir sistem evlilik aslında. boşanmak bazı dinlerde imkansız ve tüm sosyal kurallarda caydırıcıları olan bir şey.
benzeri bir durum homoseksüellikte var - (bkz: homofobi/@skeptico)
kadın hayat boyu korunma, kaynaklara erişim karşılığında erkeğe seks sunuyor temelde. tüm sosyal anlaşmaları bu iki güdüye indirgemek mümkün.
çünkü insanlık henüz 100 sene öncesine kadar agırlıklı olarak "hayatta kalma" ile meşguldü. bugünkü varoluşçu problemlerimiz, hayatta mutlu olmak gibi endişelerimiz ancak yeterince yiyecek, su, güvenlik vs gibi şeyler mevcut olduktan sonra mümkün olabildi. maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisinde daha yeni yeni yükseliyoruz. eski insanların mutlu olmak gibi bir lüksü neredeyse yoktu - ilk amaç mümkün mertebe hayatta kalmaktı.
bugün o "hayatta kalma" dönemlerinde oluşturulmuş sosyal inşaları (evlilik din geleneksel roller vs) devam ettiren ama aslında hayatta kalma endişemiz büyük oranda giderilmiş olduğu için varoluşçu problemlerle uğraşan bir nesiliz.
ben mesela 200 sene önce yaşasaydım bunları düşünecek vaktim ve enerjim olmayacaktı. tüm gün doğada bedensel işlerle uğraşıp yemek yiyip gece evde karımla seks yapıp uyumayı hedefleyecektim. varoluşçu meraklarım ve endişelerim de din tarafından cevaplanacaktı ve sorgulamam caydırılacaktı. bu tür bir sistemde boşanmanın olmaması ve geleneksel roller gayet mantıklı. evrimsel olarak meyillerimiz de buna göre şekillenmiş halde. erkekler koca popo büyük memeli güzel ve anaç kadınlar ararken kadınlar da korumacı, güçlü ve iyi tedarikçi erkeklere ilgi duyuyor.
mantıken seçmeleri gereken okumuş ilginç kültürlü ufak tefek hipster ana kuzusu efendi erkeklere arzu duymuyorlar. evrim öyle 100 senede değişen bişey değil. sonra "niye bu erkekler böyle rererörö".
hmm.. bu entry'de feministlere sataşamadım.. neyse artık bi dahakine. -
50. anthony davis
takımının attığı 102 sayının 50'sini atan orospu çocuğu. kusura bakmayın böyle hayvanlık yapan birisi için başka bir tabir bulamadım. bizim ömer de 2 sayı atmış amk. ikisi beraber takımın geri kalanının attığı sayıdan fazla atmışlar. ikiz kuleler maşşallah.