Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 7 şubat 2016 beşiktaş'ın attığı gol

    her kaleci hatası şike olsaydı bizim kalecimiz tolga soyadı gibi zengin olurdu amk. şimdi dağılabilirsiniz liseliler.

  • 2. oy kullanırken sınav yapılmayan ülke

    oha anladım lan.. diyor ki; bir ülke düşünün ki burada taşıtlar sınavların ardından kullanılabiliyor, lakin oy kullanmak ve ülkeyi yönetmek için sınava mınava gerek yok..

  • 3. havalimanlarındaki rezalete dur diyecek yetkili

    cok buyuk bir toplulugun takdirini kazanacak yetkilidir.rte mi olur , kk mi ,selo basgan mi, bahceli reis mi ,bilemem.

    rezalet, aslinda herkesin bildigi bir konu: (bkz: havalimanlarindaki fahis fiyat uygulamasi)

    az once, onumde, gariban bir isci vardi .adam, belli ki ilk kez havalimanina geliyor ve buradan da yurtdisina gidiyor. galiba gemide calisacakmis .onumdeki dukkana, su fiyatini sordu . bufeci ,"4 lira" dedi .alamadi...arkadasini , telefonla aradi ve "abi bu ne pahalilik,ben bu kadar para vermemem cok pahali "dedi . gitti ve tuvaletten icti.(telefon nokianin eski modellerinden-simdiden yazayim da...yani merak etmeyin, zengin degildi).

    keza, yasli teyzelerimiz , amcalarimiz da oyle. "aman dur burasi cok pahali ahmet bey ucakta yemek su vardir"diye dayanabildikleri kadar dayaniyorlar. yani, resmen millet eziyet cekiyor.kimse mi buna "dur" diyemez arkadas yav.

    kisacasi ,burayi okuyan bir yetkili varsa , hangi parti olursa olsun, verin bir soru onergesi.bir gundeme tasinsin bu konu. yazin boyle seyleri secim beyannamenize. gayet somut bir problem.

    tabi ki ; sadece sikayet etmek olmaz .bak cozumu de veriyorum: hukumetteysen, belediyedeysen , ac iki tane bel-tur, halk-su-ekmek vb ;millet en azindan suyu normal disardaki fiyata icsin . bu , cok zor olmamali.hadi sadece su satisi kurtarmazsa, tost ,cay ve bir kac sey de sat normal fiyata.zaten digerleri de , az bucuk kendine ceki duzen vermek zorunda kalir.

    su lan bu!"su".ayiptir yav.

    edit: asagida bir arkadasimiz serbest piyasa ekonomisi yazmis. fakat serbest piyasa ekonomisi denilip, bu olayin aklanabilecegini dusunmuyorum. esneklik denen bir kavram vardir ekonomide. ornegin; seker hastalari insulin almak zorundadir(inelastik talep egrisi) . bunu almassa , sagligini kaybeder. bu yuzden, ilac firmalari bunun fiyatini ,fahis yapip ;"e napalim piyasa ekonomisi , alan var "diyemez.cunku ,adam onu almak zorundadir. devlet, bu konularda mudahalede bulunabilir. ayrica ,direk ben tavan fiyat konsun da demiyorum.ac yanina bir beltur, millet istedigi yerden alsin.serbest piyasa kurallarini (ana kurallari) bozmadan (ki bence bu durumda havalimanlarinda 4-5 tesebbusun olusturdugu kartel oldugundan daha sert bir mudahalede bulunulmali), da yapilabilir.
    yani , kisaca bir "luks yemek"ten bahsetmiyorum.hatta, insanlarin dayanabilecegi aclik seviyesinden de bahsetmiyorum. o yuzden, sadece su orneginden yuruyorum . bu yuzden ,suya kritik bir ilac gibi davranilabilir.

    edit2:
    a)asagida yazar arkadaslardan guzel oneriler var.ornek : sebiller veya su istasyonlari. bu oneriler gayet mantikli.hem uygulamasi , benim beltur,halk-su, onerimden cok daha ucuz ve kolay.

    b)"buna gelene kadar o kadar sey var ki"ci arkadaslarin umutsuzluklarini gayet iyi anlamakla birlikte ,onlarin bu goruslerine katilmiyorum.herkes , hayatinda kendi gordugu bir yanlisi soyluyor. evet haklisiniz. cogu sallanmiyor ve gercekten buna gelene kadar cok sey var. fakat ne bileyim,belki tutar,birileri gorur de; bir kucuk yanlisi da biz duzeltmis oluruz. .tekrar soyluuyorum "su" . bedava cay,corba pesinde degilim.sadece suyu, local monopoly veya cartel fiyatina degil , normal rekabetci piyasa fiyatina satsinlar.bakin mutlaka satilacaksa, yine satsinlar. bedava sart degil.

  • 4. 7 şubat 2016 beşiktaş gaziantepspor maçı

    lider dedigin 4 yemez , 4 atar !

  • 5. survivor 2016

    yattara'nin kesinlikle kazanacağı yarışmadır. yıllardır nice yarışmacının palayla pat pat vura vura kırmaya çalıştığı hindistan cevizini adam az önce ağzıyla parçaladı. mandalina gibi soydu herif hindistan cevizini. sonunda da "ijte bu be" dedi ve yemeye başladı. normal yaklaştı yani meseleye.

  • 6. trakyalıların dağa çıkmıyor olması

    nee çıkacam beyaaa

  • 7. 4chan'da paylaşılan +18 gifler

    (bkz: seni debeye sokmayacağız)

    edit: saat 17.50 itibarıyla 77 kişi favlamış malum entry'i. olum siz mal mısınız? bu görüntüleri favlama amacınız nedir lan? eksileyip şikayet edeceğinize adamı debeye sokuyorsunuz. adamın amacıda bu zaten, son günlerde +18 cinsel gifler debe oldu diye adamda böyle alçakça görüntülerle debeyi amaçlıyor. sayenizde girecekte.beyefendi birda mesuliyet kabul etmiyormuşmuş. böyle insanlık dışı görüntüleri sözlüğe sunup debeyi amaçlayan yazarıda, malum entry'i favlayanıda , şikayet etmeyip eksilemeyip görüntülerin kaldırılmasına katkıda bulunmayanlarıda .ikiyim afedersiniz.

    edit2:linkleri kaldırmış , birde pişkin pişkin tebrik bekliyor. hadi ordan si.tir

    edit3:bazı mesajlarda abartmışsın diyenler olmuş.son bir şey söyleyeceğim.ekşi sözlük gibi popüler bir siteye çoluk çocuk bile girebiliyor.yaz bi çizgi film ismi google ilk sayfada ekşiyide koyabiliyor.diyelim ki sol framede çocukluk merakına yenik düşüp bu koduğumunun başlığını okudu ve girdi.çekinerekte olsa çocukluk merakı işte açtı bi gifi izledi ve psikolojisi derinden bozuldu diyelim. kabul etmiyorum desende bunun mesuliyeti kime aittir? bırakın çoluk çocuğu, yetişkin insanlar bile kafayı bozabiliyor.herkez farkında dünyanın 4 4lük olmadığının ancak kötü insan değilim diyip bunları paylaşıpta farkındalık kazandırmak gibi bir amaç olmaz olamaz. madem öyleyse haberlerde bile gösterilir bu görüntüler ve en kralından bilinç kazandırılır her insana.neden haberler göstermiyor bu tarz vahşetleri? demekki bir sebebi var.linkleri kaldırmak bir işe yaramaz.bir çocuk o merakı kazandıktan sonra 1 kere baksam birşey olmaz diye düşünüp netten arayıp bulup izlese ve sonrasında olacakları sen düşün.

    son olarak sözlük yönetiminden ricamızdır acilen bu başlığı ve entryleri kaldırın daha fazla insan,çocuk görmeden.

  • 8. bir gemiye verilebilecek en güzel isim

    (bkz: anlayamazsiniz)

  • 9. tarihteki en başarılı 9 komutan

  • 10. 7 şubat 2016 cizre'de 60 teröristin öldürülmesi

    söz konusu 60 terörist tek binada değil, komple bir sokakta öldürüldü. merkez bina sadece bir taneydi, lakin sokak komple korumalardan oluşuyordu. mehmetçiğimiz bugün komple sokağı sikti attı. merkez binadan kaçamayan elebaşları dahil. kaçanlar daha fazla bence.

    yukarıda okumuşsunuzdur. bazı orospu evlatları çeşitli hikayeler yazmışlar. ana fikri uzun. tayyip'in ordusu, tayyip'in şu su tayyip'in busu. tamamen kara propaganda. vallahi billahi sur'da cizre'de idil'de sadece türk ordusu var. yalan diyenin terminali orada atlar gelir, kendi görür.

    tayyip'i özellikle kullanıyorlar. tayyip'in ordusu diyerek sizi türk ordusundan soğutmaya çalışıyorlar. uymayın bu hainlere. alp er tunga dans etsin onların annesiyle.

    ülkenizi ve ordunuzu sevin.

  • 11. tolga zengin

    harika performans teşekkürler boyko.

    adam kaleye geçmeden kaleyi gole kapattı.

    eyvallah.

  • 12. sovyet sosyalist cumhuriyetleri birliği

    iyi kötü yorum yapmadan sadece bir hatırlatma yapmak istiyorum.

    türkiye'de 1982 anayasa referandumu %91,4 evet almıştır. 1933 yılında naziler %92,11 oranında oy almıştır. 2012 yılında türkmenistan başkanlık seçimlerinde kurbankulu berdimuhammedov %97,14 oranında oy almıştır.

    sscb'de de böyledir demiyorum. sadece bir hatırlatma.

    edit: workers of all world adındaki sovyet sığırı da mesajla hakaret ediyor. naziler %33 almışmış felan. ulan bari önce bir google'a yaz diyeceğin şeyi de bi doğrula ya. sonra gelip burda millete bir sistemi kabul ettirmeye çalışırlar.

    adam sosyalist taklidi yapan terörist seviciymiş ya ben de ciddiye almışım.

    edit 2: almanya seçimleri ile ilgili baya mesaj alınca buraya bir not düşeyim dedim.
    nasyonal sosyalist alman işçi partisi
    1932 temmuzunda almanya federal seçimlerinde %37,27 .
    1932 kasımında almanya federal seçimlerinde %33,09 .
    1933 martında almanya federal seçimlerinde %43,91 .
    1933 kasımında almanya federal seçimlerinde %92,11 .

    ayrıca bir de
    1933 yılında bir referandum yapılmış onla da karıştırılıyor. milletler cemiyeti'nden çıkmak için %95,1 evet çıkmış. .
    1934 yılında da şansölye ile cumhurbaşkanı'nın birleştirilmesi için bir referandum yapılmış. %88,1 evet çıkmış buna da. .
    1936 yılında da rhineland'ın ilhakı için referandum yapılmış ona da %98,8 evet çıkmış. .

    cumhurbaşkanlığı seçimi ise 1932 yılında yapılmış. .

    son seçimde muhalefet partileri yasaklanmış ve bu oy oranına ulaşılmıştır.

  • 13. ağaç kesimi yok mevsimsel değişiklik var

    -ağaçlar güneye göç etti, gelecekler.

  • 14. türkiye'de ırkçılık yok

    bir ulkede irkcilik yapilabilmesi icin insanlarin sabun yapilmasi gerektigini de ogrendigimiz baslik:)

    o mantikla dunya tarihinde nazi almanyasi disinda hicbir yerde irkcilik olmamistir dagilabiliriz.

    fifa'da bosuna kasiyor no racism diye.

    sabun yapilan var mi?
    yok

    o zaman neden boluculuk yapiyorsun ey fifa rejimi:(

    hay allahim ya kafalar super.

  • 15. mario gomez

  • 16. sigara paketlerine rte resmi konulması

    sigara satışlarına bir darbe vuracağına inandığım görüş. örnek

    edit: yaylada cimene uzanip goge bakan savasci isimli yazarın yolladığı örnek. ayrıca link için kendisine teşekkür ederim.

  • 17. öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

    amerika birleşik devletleri'nin şehircilik anlamında çağ atlamış olmaları...

    aşağıdaki liste, amerika birleşik devletleri'nin 50 devletinin 5'er ilinin/ilçesinin google earth ile çekilmiş uzay fotoğraflarını içermektedir. bu yerleşim birimleri tamamen rastgele seçilmiş olup toplamda 250 farklı yerleşim biriminin aynı şekilde planlı bir yerleşim göstermesi, bütün yerleşim birimlerinde de aynı planlı yerleşimin uygulandığını göstermektedir (ki ben çoğunu inceledim, neredeyse hepsi). detaylı incelemeler yapılmak istenirse google earth adlı program indirilerek araştırma yapılabilir.

    dikkat çekmek istediğim, amerika birleşik devletleri'nin bütün eyaletlerinin bütün illeri, ilçeleri ve hatta köyleri planlı bir şekilde tasarlanmış. bütün evler neredeyse cetvelle çizilmiş gibi duran sokak/caddelerin etrafına en planlı bir şekilde yerleştirilmiş.

    amerika birleşik devletleri sevicisi değilim ama denk geldiğim bu üstün başarıyı paylaşmadan geçemedim. bence adamların bu gerçekleştirdikleri gerçekten üstün başarı. hatta denk geldiğim yeni şehirleşmeye başlayan bazı yerleşim birimlerinde daha evler bile yokken adamlar caddeleri sokakları çizmiş. evler bu sokaklara gelecek şekilde yerleştirilecek, belli ki...

    yine dikkatimi çeken bir diğer özellik ise, kuzey ve güney devletlerde nüfus yoğunluğu görece daha az. yeşilliğin çok olduğu ova gibi yerlerin yanı sıra çöl ikliminin hakim olduğu topraklarda bile evlerin yanında kesinlikle yeşil alanlara yer verilmiş. her evin yanında yeşillik mutlaka var. adamların şehirlerinin büyük çoğunluğu yeşillikten oluşuyor. fotoğrafları incelerken bunu fark edeceksiniz.

    beğeninize...

    not: fotoğraflar çok küçük boyutlarda görünüyorsa, ya da tam ekran olarak slayt şeklinde görüntülemek isterseniz, buradan (ilk 125) ve buradan (son 125) bütün fotoğrafları izleyebilirsiniz.

    == alabama ==

    1. birmingham

    2. culman

    3. jasper

    4. montgomery

    5. selma

    == alaska ==

    6. anchorage

    7. bethel

    8. douglas

    9. juneau

    10. skagway

    == arizona ==

    11. brenda

    12. flag staff

    13. phoenix

    14. rio verde

    15. welton

    == arkansas ==

    16. hazen

    17. heber springs

    18. little rock

    19. lonoke

    20. seacry

    == california ==

    21. fresno

    22. madera

    23. merced

    24. san jose

    25. santa cruz

    == colorado ==

    26. broom field

    27. denver

    28. frederick

    29. louisville

    30. thornton

    == connecticut ==

    31. bristol

    32. danbury

    33. plainfield

    34. tolland

    35. waterbury

    == delaware ==

    36. george town

    37. glasgow

    38. harrington

    39. smyrna

    40. wilmington

    == florida ==

    41. cape coral

    42. everglades

    43. miami

    44. port charlotte

    45. venice

    == georgia ==

    46. albani

    47. colquitt

    48. dawson

    49. douglas

    50. fort gaines

    == hawaii ==

    51. hawaiian paradise park

    52. hilo

    53. pahala

    54. volcano

    55. waimea

    == ioaho ==

    56. boise

    57. idaho falls

    58. mountain home

    59. nampa

    60. twin falls

    == illionis ==

    61. bloomington

    62. dekalb

    63. oregon

    64. ottawa

    65. pontiac

    == indiana ==

    66. connersville

    67. greenfield

    68. indianapolis

    69. liberty

    70. rushville

    == iowa ==

    71. des moines

    72. grinnell

    73. iowa falls

    74. marshall town

    75. newton

    == kansas ==

    76. belleville

    77. beloit

    78. lincoln

    79. mankato

    80. russell

    == kentucky ==

    81. benton

    82. bowling green

    83. glasgow

    84. greenville

    85. mayfield

    == louisiana ==

    86. erath

    87. houma

    88. lydia

    89. new orleans

    90. raceland

    == maine ==

    91. augusta

    92. bath

    93. portland

    94. presqueisle

    95. skowhegan

    == maryland ==

    96. bowie

    97. east port

    98. frederick

    99. german town

    100. hagers town

    == massachusetts ==

    101. boston

    102. cambridge

    103. concord

    104. lawrence

    105. worcester

    == michigan ==

    106. battle creek

    107. cadillac

    108. grawn

    109. kalamazoo

    110. troy

    == minnesota ==

    111. baudette

    112. fergus falls

    113. nemidji

    114. park rapids

    115. roseau

    == mississippi ==

    116. jackson

    117. laurel

    118. mendenhall

    119. meridian

    120. stone wall

    == missouri ==

    121. camdenton

    122. chillicothe

    123. lebanon

    124. marshfield

    125. springfield

    == montana ==

    126. ekalaka

    127. glasgow

    128. hardin

    129. miles city

    130. plenty wood

    == nebraska ==

    131. boys town

    132. lincoln

    133. oakland

    134. papillion

    135. weeping water

    == nevada ==

    136. carson city

    137. dayton

    138. johnsonlane

    139. reno

    140. virginia city

    == new hampshire ==

    141. claremont

    142. laconia

    143. lebanon

    144. manchester

    145. suncook

    == new jersey ==

    146. avalon

    147. brick

    148. monmouth

    149. ocean city

    150. vineland

    == new mexico ==

    151. albuqurque

    152. belen

    153. moriarity

    154. mosman

    155. rio rancho

    == new york ==

    156. bronx

    157. brooklyn

    158. nassau

    159. new york

    160. southampton

    == north carolina ==

    161. ardmore

    162. greensboro

    163. lenoir

    164. raleigh

    165. reidsville

    == nort dakota ==

    166. belcourt

    167. cavalier

    168. dickinson

    169. minot

    170. williston

    == ohio ==

    171. bryan

    172. columbus

    173. delaware

    174. findlay

    175. marion

    == oklahoma ==

    176. guthrie

    177. oklahoma

    178. pawnee

    179. perry

    180. stillwater

    == oregon ==

    181. coos bay

    182. dallas

    183. eugene

    184. lincoln city

    185. salem

    == pennsylania ==

    186. buttler

    187. konx

    188. marienville

    189. pittsburgh

    190. rigdway

    == rhode island ==

    191. barnstable

    192. carolina

    193. east greenwich

    194. north kingston

    195. providence

    == south carolina ==

    196. clinton

    197. columbia

    198. green wood

    199. lexington

    200. newberry

    == south dakota ==

    201. forrestburg

    202. fort thomson

    203. mitchell

    204. presho

    205. wessingotn springs

    == tennessee ==

    206. dresden

    207. nashville

    208. paris

    209. spring field

    210. union city

    == texas ==

    211. dallas

    212. parker

    213. post

    214. synder

    215. tarrant

    == utah ==

    216. davis

    217. manti

    218. nephi

  • 18. eksi sözlük caps'li güzellik yarışması

    (bkz: inanmayın 31 çekecek)

  • 19. çok sevdiğini belli etmek

    "bir insana vazgeçilmez olduğunu hissettirirseniz, ilk vazgeçeceği insan siz olursunuz"

    sigmund freud

  • 20. yazarların ilk mp3 çalarlarının hafızası

  • 21. uçur beni kanzuk

    (bkz: kovmirem ulan kovmirem)

  • 22. yüzüklerin efendisi'nin gay hikayesi olması

  • 23. cem adrian'ın vasat bir vokalist olması

    şan eğitimi de almış bir piyanist, besteci ve soprano saksofoncu olarak söyleyebileciğim realite.

    bir insan beğenebilir kendisinin vokal tarzı ona bir lafım yok ama öyle bir noktaya koydular ki kendisini.
    son zamanlarda sürekli duyuyorum cem'in oktavı şöyle, böyle efsane bir vokalist, türkiye'de değeri bilinmiyor ama başka yerde olsaydı dünya çapında olurdu, karşılaştırabilecek kimse yok, işte gerçek sanat bu, adamda hem kadın hem zenci erkek sesi var, ses telleri normal insana göre 3 kat uzunmuş vesaire gibi içiboş söylemleri. üstelik biri kendisine en küçük bir eleştiri getirse "müzikten anlamıyorsunuz" vari çıkışlar da gözüme batıyor. bu her şeyin en iyisinden anlayan arkadaşlara birkaç sözüm olacak, onlar için yazıyorum biraz da yoksa cem mem ilgilendirmez beni ama bilmediğiniz konularda ahkam kesmeyin sadece.

    * birinci paradoks: sesi 7 oktav veya 5 oktav değil.
    öncelikle oktav nedir ? kalın do'dan ince do'ya kadar olan 8 notalık ses dizisi oktav denir. standart bir piyanoda 7 oktav vardır, yani 8 notalık ses dizisinden kalından inceye doğru 7 oktav içerir. en kalın oktav yani birinci aralık diye anılır. en kalın sesin ikinci aralıktaki mi ise (e2) ve çıkartabildiğin en ince ses beşinci aralıktaki mi (e5) ise senin sesin üç oktav olur, beş değil çünkü oktav sayımı birinci aralıktan başlar, çıkabildiğin en ince ses değildir, çıkabildiğin en alçak (kalın) nota ile en yüksek (ince) nota arasındaki mesafedir basitçe. daha somut bir örneklendirme yapacak olursak: freddie mercury'nin stüdyoda ulaştığı en ince ses 6. aralıktaki mi'dir yani e6 (bir konserde f6'ya çıktığı da söyleniyor). fakat bu onun sesini 6.3 oktav yapmamaktadır, çünkü başta da dediğim gibi, oktavın belirlenmesi için çıkarabildiği en kalın sese de bakmamız gerekir. kayıt altına alınanlar arasında en alçak nota da ikinci aralıktaki fa'dır, yani f2. f2'den e6'ya uzanan ses aralığı var, yani 4 oktav bir sese sahip.
    vokalistler arasında ölçülebilen en yüksek oktava sahip erkek 6 oktavdır, adam lopez isimli şahsiyettir, en alçak notası eb2 en yüksek notası eb8. çıkabildiği yerler o kadar ince ki yunus balığının sesini ya da ıslığı andırır bir noktadan sonra. daha fazla ölçülmüş olanlar var fakat onlar vokalist değil.
    cem adrian hakkında söylenen 7 oktav veya 5 oktav muhabbeti ise safsatadan ibaret. kendisini çok iyi bilmediğimden verilen linklerden falan 2 saat civarı dinledim kendisini, bu şekilde bir yorum yapacam. "kedi gibi mıyavlıyor" ve "sesi 7 oktav " gibi söylemlerinin çıkmasının nedeni bilinçsizce kafa sesi ile falsetto çok kullanıyor olması (kafa sesi ve falsetto sanılanın aksine farklı şeylerdir), her şeyden önce bu iki teknik ile çıkardığınız sesler oktava dahil edilmez, sanıldığı kadar zor rastlanır değildir ve duyulanın aksine o kadar yüksek notalar değildir, buna sonra değinecem ayrı maddede. dinlediğim süre zarfınca öyle çok alçak veya yüksek notalara çıkmamış cem adrian, 2.0 ve 3.5 oktav gibi bir aralığı var diyebilirim. standart bir vokalistin de buna yakın olduğu söylenebilinir zaten. ses aralığı belli şartlarda daha genişleyebilir ama şarkılarda kullandığı ses aralığı sanıldığı kadar bir uçtan diğer uca falan değil. tamamen kandırmaca vari şeyler. sesini çok inceymiş "gibi" ya da çok kalınmış "gibi" bir aldatmaca söz konusu. bilinçsiz insanlar da bunları afiyetle yiyor.

    * ikinci paradoks: fazla oktavın olması iyi bir vokalist yapmaz.
    cem adrian'ın oktavı 5 üstü olsaydı bile bu onu iyi bir vokalist yapmaya yetmezdi.
    şöyle bir güzel bir anektod vereyim: piyasaya ilk çıktığı zamanlarda piyanoda inanılmaz derecede hızlı ve fazla oktav (bu oktav ile vokaldeki oktav alakasız) kullanan vladimir horowitz'e bazı piyanistler octavian lakabını takmışlardı ama moriz rosenthal horowitz hakkında "he is an octavian, but not caesar." demişti. aynı şey muhabbeti vokal oktavına da çevirebiliriz fazla oktavınızın olması ya da oktavınzı ustaca kullanmanız sizi octavian yapar ama sezar yapmak için yeterli değildir.
    4 oktav üstü vokale sahip isimler bile oktavının 1 2 cıvarını kullanır genel olarak, yani 2. aralıktan 6 aralığa çıkan bir vokalist genel olarak 3 ve 5. aralığını kullanır.
    ayrıca sesin limitlerini zorlamaya çalışmaya gerek de yoktur zira, belli yerlerde seslerinin esnekliğini gösterirler, en alçak ve en yüksek sesinizın civarına hızlaca gidip gelmek çok zordur ve muhtemelen zarar verir sese. zaten daha çok süslemek için kullanırlar. hani bazı piyanistler vardır, önünde 88 tuş olduğu için hepsine basma zorunluluğunda hisseder kendini ve aşırı çalar, ama aslında bu bilinçsiz ve yetersiz tekniğin anlaşılmaması için yapılan abartmaktadır çoğu zaman, cem'in de durumu bu, vasat ve kalitesiz vokalini böyle kapatmaya çalışıyor. dışında yüksek veya alçak notalarınızı nasıl kullandığınız da önemlidir.
    oktavın fazla olması efektif ve doğru kullanıldığı taktirde vokaliste büyük avantaj sağlayabilir ve iyi bir vokalist olmasında katkıda bulunacağı da bir gerçektir fakat bu bir gereklilik değildir. madonna'nın oktavı aretha franklin'den fazla olsaydı yine daha iyi bir vokalist diyebilir miydik ? veya adam lopez'in oktavının yüksekliğine karşın piyasadaki çoğu önemli vokalist ile karşılaştıralamayacağı da açık. çünkü önemli olan kendi tarzını, ruhunu, ses rengini ortaya koyabilmek çoğu zaman. yani kısacası oktavın fazla olması iyi kullanıldığı taktirde pozitif bir etkisi vardır ama bu bir gereklilik değildir, az oktavlı biri çok oktavlı birinden çok daha iyi bir vokalist olabilir. pavarotti'nin de oktavı o kadar yüksek değildir misal.

    * üçüncü paradoks: kafa sesi ve falsetto'nun sanıldığı kadar zor olmaması ve cem adrian tarafından kötü kulanması.
    kafa sesi ve falsetto'nun oktava dahil edilmediğini, sanıldığı kadar nadir görülen ve zor bir teknik olmadığını başta belirtmiştik.
    cem adrian'ın dinleyiciler tarafından kız gibi ses çıkarabiliyor söylemlerini başlatan ince sesleri çıkarmak için kullandığı teknikler çok zor veya bulunamaz değildir. piyasadaki aşağı yukarı her türlü vokalist bunları yapabilmektedir ama bu kadar abartıp göze sokmazlar genelde, gerektiği yerde kullanırlar. bu arkadaş ise bilinçsiz bir biçimde sürekli kullanıp da kullanmaktadır. işin bilmeyenlerini büyülemektedir ama aslında işin bilenleri tarafından eminim ki yorucu ve kötü kullanıldığı fark edilmektedir. bu noktada, bu tekniğin nasıl efektif, iyi derecede ve kaliteli kullanılabilindiğini bazı isimlere bakarak görebiliriz:
    freddie mercury, prince, michael jackson, brian wilson, philip bailey, barry gibb. gibi gibi...
    sanıldığı kadar zor bulunan veya yapması zor bir olay değildir, üstelik cem adrian bunu oldukça kötü yapmaktadır, yukarıdaki hiçbir isimle karşılaştıralamayacak kadar. oldukça amatör ve göze sokar şekilde.

    * dördüncü paradoks: taklit içeren, karakteristik bir sese sahip olmaması.
    iyi bir vokalistin kendi tarzını ve ses rengini bulması gerekir, cem adrian ise çoğu zaman taklite başvurup duruyor. örneğin milletin öve öve bitiremediği, "hem zenci sesi hem de kadın sesini bir arada çıkarabiliyorrr" vari söylemlerle yücelttiği 2004 tarihli summertime yorumuna bir göz atalım: ray charles ve janis joplin çakması bir vokal göze çarpıyor, en iyi taklit yarışmalarına katılsa derece elde edebilirdi muhakkak ama birinci olacağını sanmıyorum. zenci vari yaptığı çakma vokal bile tam olmamış, başarısız bir taklitten öteye gidememiş. bu işin nihat doğan taklidi yapan tayfadan bir farkı yok bana kalırsa, hiçbir orijinallik ve mükemmeliyetçilik yok, tamamiyle amatörce sergilenmiş. piyasada ünlü olan çoğu vokalistin geçmişten etkilendiği birileri olmuştur muhakkak, michael jackson mesela james brown'dan ya da freddie mercury little richard'dan oldukça etkilenmişti ama zamanla kendi orijinal vokal tarzlarını otuturdular ve orijinalliği sağladılar, vokalleri bambaşka noktaya gedi. robert plant'ın vokali de büyük ölçüde steve marriott'tan araktı ama ona bile taklitçi diyemezdik çünkü üstüne bir şeyler kattı. cem adrian ise bir şey katmak bir yana çok şey götürüyor taklitlerinden. bu zenci gibi ses çıkarmak falan sanıldığı kadar zor değil, üstelik bu düşük seviyede.

    * beşinci paradoks: amatör ve teknik olarak zor değil.
    evet, zor olması gerekmiyor ama öyle bir algı oluştu ki... vokalle alakası olsun ya da olmasın bugün herhangi biri aretha franklin, david bowie, queen, led zeppelin, deep purple, michael jackson, prince, the beach boys, judas priest gibi isimlerin şarkılarını söylemeye kalksa oldukça zorlanır çoğu yeri es geçer; hatta tarkan, zeki müren gibi isimlerde bile bunun geçerli olduğunu söyleyebiliriz. fakat aynı şeyin cem adrian için geçerli olduğunu sanmıyorum çünkü eğitimsiz birinin bile söyleyebileceği bir tarzı ve kolaylığı var, çünkü adam amatör ve vokal tekniklerinden bir haber. çıktığı notalar ve çıkış şekli öyle zor değil. birkaç röportajını okudum adam daha önce defalarca konservatuara girmeye çalışmış ama hiçbirine girememiş, kulaktan kalmış çünkü. şimdi suçu eğitim sistemine ve jüriye atacağımıza cem'e de atmayı bir düşünebilirdiniz belki. vokal zor olmasa da güzel olabilir ama burada demek istediğim öyle müthiş bir vokalist olmaması.

    * altıncı paradoks: "türkiye'de anlaşılmıyor dünyaca ünlü olurdu başka yerde olsaydı" safsatası.
    size şunu söyleyim, amerika gibi bir ülkede doğup büyseydi türkiye'de olduğu kadar bile ünlü olamazdı. türkiye için marjinal kaçsa da tarzı amerika gibi yerlerde kendisi ayarında yüzlerce binlerce kişi vardır. siz dünyaca ünlü olmayı bu kadar kolay mı sanıyorsunuz bu arada ? kendine has orijinal müthiş bir ses rengi yok, sahnesi yok, karizması yok, dans yeteneği yok, farklı bir tarzı yok, bestecilik yeteneği yok, farklılık yaratabileceği çok şey yok.

    * yedinci paradoks: "ama fazıl say kendisini ortaya çıkardı, o da mı anlamıyor ?"
    öncelikle fazıl say anlayıp anlamadığı her şeye burnunu sokmayı çok seven bir tip. lanse edildiği kadar büyük bir piyanist veya besteci de değil dünyada ama bu konumuz değil. cem'in bu noktaya gelmesinde fazıl'ın payı büyük, "hmmm demek fazıl övüyor o zaman hakkaten iyi" düşüncesine sahip binlerce insan olduğuna eminim.

    ayrıca kendisi o ses türkiye benzeri yarışmalara laf atmış. gören de müzik piyasasının çok temiz olduğunu sanacak. eleştirdiği şeyler piyasada zaten var, o durumdan çok mu farklı, bunu prim yapmak için söyüyorsun herhalde ama aynı bokun laciverti zaten müzik piyasası, orada yarışan kişiler albüm çıkarmaya çalışsa müzik şirketlerine gidip neler yaşayacak bir bilginiz var mı ? ne anlaşmalara imza atacak ? komple müzikle uğraşmayın amatör kalın en iyisi söylediklerini destekleyenler.

    sözün özü: vasat bir vokalist; taklit içeren, kendine has tarzı olamayan, öyle iyi bir ses rengi olamayan, teknik bilemeyen vesaire. ama adama laf atmıyorum aslında tebrik ediyorum aksine. böylesine amatör kişiliksiz bir vokalden kendini "vokal ilahı" konumuna ulaştırmayı başarabilmiş bir adamı tebrik etmeyecem de kimi edecem yahu ? böyle devam. 500 yıllık teknikleri, funk ve diskonun kimliği vokal tarzını berbat yapmasına karşın ülkesinde kendi ile özdeşleştirmeyi başarmış bir adamdan söz ediyoruz. insanların süs niyetine kullandığı vokali sesine zarar verici bir biçimde kullanıyorsun bu arada ama, dikkat et.

    edit: fazil say'a dokundurdugum icin bazilari uzulmus ve beni muzikten anlamamala itham etmis. simdi kendimden bahsetmetmeyim fazla ama konser veren prof bir piyanistim. yuzlerce piyanist dinledim sizin hayatiniz boyunca duymadiginiz tarihte, bu konuda yuzlerce kitap okudum, dergilerde yazdim. klaisk muzik cevresince hicbir ciddi alinan elestirmen tarsfindan ovgu ile soz edilemez fazil say, klasik muzigin gostermelik dinletlyecisi tarafindan dinlenir ama isin bilenleri tarafindan ciddi alinmaz. aldigi oduller de bos odullerdir, is populere ve odullere kaldiysa lang lang dunyanin iyi piyailnistidir ama bu na guler herkes. klasik muzikte populer olan iyi degildir. ayrica idil biret, huseyin sermet, gulsin onay gibi muhtemlen dhaa once duymadiginiz turk piyanistlere de bir goz atmanizi dilerim. dunyada en saygin piyanistler bunlardir turk olup yurtdisinda yasyaan biri olarak soyleyim size.

  • 24. fb'nin bjk'yi kevgire çevireceği gerçeği

    dedi ve uykudan uyandı tek farklı galibiyetlerin sığırı... uyandığında apış arasını yoklamış ve ıslaklığı fark etmişti... ağlamaya başladı ve etoo'nun daha bir gün önce kevgire çevirdiği takımının yaşattığı kabusa yani gerçek hayata geri döndü... çıldırmış gibi yatağından fırladı ve ekşi sözlüğü açtı sığır... ıslak rüyasını kaleme almaya başladı... yazdıkça çıldırıyor, yazdıkça içindeki fırtına çoğalıyordu... bir yandan yazıyor, bir yanda da bağırıyordu... "puan farkını artırın, paniklesinler! puan farkını artırın, paniklesinler!"

  • 25. marcelo antonio guedes filho

    vay amk bunu real madrid'li marcelo sananlar var lan bu inter'li efsane sol açık marcelo.

    çok cahilsiniz lan.

  • 26. 50 santim biceps'li vücutçu kadın

    calisma ile degil ekstra testesteron alarak bu hale gelmistir. pipisi bile cikmis olabilir.

  • 27. türk hava yolları

    an itibariyle biz: http://i.hizliresim.com/a5p1mp.jpg

  • 28. estetik bir penise sahip olduğu düşünülen ünlüler

    (bkz: rüzgar erkoçlar)

    (bkz: estetik penis)

  • 29. metallica

    dün verdikleri san francisco konserinden de anlaşıldığı gibi 2016 yılında da döktürüp 2.5 saat boyunca hayvanlar gibi performans sergileyebilen gruptur.

    gidin kanye west, justin bieber falan dinleyin.

  • 30. nikola tesla'yı en iyi canlandırabilecek aktör

    yakın geçmişte ölmüştür.

    (bkz: david bowie)

  • 31. baranba

    kimsenin nick altına olumsuz bir şey yazmak hiç adetim değildir. hatta bu baranba kişisinin bir entry vesilesiyle bana özelden söylediği sert sözlere rağmen bir şey yazmamıştım. kimseye de bundan bahsetme gereği duymamıştım. zira şahsi bir meseleyi sözlükte dillendirmenin lüzumu yok. ama bu özelden kullandığı üslup ve küfürler vesilesiyle, kendisinin zihnen ergen ve henüz gelişmemiş bir canlı olduğunu anlamış bulunmaktayım. bana bu entry nedeniyle cevap vermeden önce, cesareti varsa yazışmalarımızın capsini atsın bu başlığa.

    hadi eski entrylerini boş verin gitsin, ama bugün şöyle (#58326483) bir entrysine denk geldim. yahu bu nasıl boş bir entrydir böyle? bunları yazarken insanda hiç mi yüz kızarması olmaz? ırkçılık, sadece sabun yapmak ya da kamplara yollamakla mı özdeştir? peki 6-7 eylül olaylarına ne diyeceğiz? ya da sivas, çorum, maraş, gazi mahallesi katliamları ne olacak? 90'larda ve bugünlerde doğuda devlet sivil kürtleri bile öldürürken, beyaz tofaşlara atarken kuzey, orta ve batı anadoludan duyulan sevinç çığlıkları? katliam dendiğinde, dünyada akla gelen ilk örneklerden olan dersim ve ermeni katliamlarına değinmiyorum bile.

    bir de kalkmış, bu alevilere karşı olan nefretin zihinlere çeşitli yollarla yerleştirildiği gibi komplo teorileri üretiyor. zaten tek bildiği şey de bu komplo teorileri ve dış güçler... aslında ben bu adama acımıyorum. öyle ya da böyle az çok okumuş biri, ileride doğru kitapları okuyarak bir ihtimal düzelir belki. ama bu adamı ciddiye alanlara cidden üzülüyorum. bu adamı ciddiye alanlarla kadir mısıroğlu'nu "üstad" belleyenler arasında inanın zerre fark yok!

  • 32. super bowl 50

    dünyanın en büyük spor organizasyonu super bowl 50'ye şöyle bir göz atalım.

    1. meşhur super bowl reklamları ile başlayalım. bu sene super bowl’u yayınlayacak olan cbs kanalı, reklamların 30 saniyesine 5 milyon dolar değer biçmiş durumda. bu rakam geçtiğimiz yılın rekorunun 400 bin dolar üstünde. amerika’nın en çok izlenen televizyon kanalını olan cbs’in super bowl sırasında reklamlardan aşağı yukarı 350 milyon dolarlık bir gelir elde etmesi bekleniyor.

    2. lg, pokemon, colgate, persil, buick, paypal gibi markalar bu yıl tarihlerinde ilk defa super bowl’a özel reklam veren firmalar arasında yer alıyor. bünyesinde budweiser, bud light, corona, beck’s, hoegaarden ve leffe gibi bir sürü bira markası bulunduran anheuser-busch inbev firmasının son 10 yılda super bowl reklamları için harcadığı rakam 287.3 milyon dolar. ikinci sırada ise 172 milyon dolar ile pepsi geliyor. pepsi’yi coca-cola, chrysler ve general motors gibi markalar takip ediyor. 2005 ve 2014 yılları arasında 30 saniyelik super bowl reklamı ücreti yüzde 75 oranında artmış durumda. bu dönemde reklam satışından 2.19 milyar dolar gelir edildiği belirtiliyor.

    3. super bowl bilet fiyatları da reklam fiyatları kadar meşhur. bu yılki super bowl, ikinci el piyasası tarihinin en pahalı super bowl’u. seatgeek adlı siteye göre ortalama bilet fiyatı 5 bin 20 dolar. geçtiğimiz yıl bu rakam 4 bin 313 dolar idi. en ucuz biletler «upper end zone» olarak adlandırılan stadın en tepesindeki köşede bulunmakta o da 2 bin 750 dolar. köşeden biraz uzaklaşayım derseniz biletler 23 bin dolara kadar çıkıyor. en pahalı bilet ise, «suite 506»dan bir koltuk. fiyatı 240 bin dolar.

    4. bu yıl super bowl’u amerika’da 117 milyon kişinin izlemesi bekleniyor. cbs, super bowl yayınında tam 70 kamera kullanacak! nfl’in resmi kanalı nfl network ise sekiz buçuk saatlik maç öncesi «super bowl 50» özel yayını yapacak.

    5. super bowl şuanda dünya üzerindeki en değerli spor organizasyonu. bu yılki super bowl’dan en az 620 milyon dolar gelir elde edilmesi bekleniyor. daha önce bir gecelik bir spor etkinliğinden elde edilen en fazla gelir, ülkemizde de büyük yankı uyandıran, geçtiğimiz yılki floyd mayweather ile manny pacquiao arasındaki boks maçıydı.

    6. geçtiğimiz yılın super bowl’una sadece las vegas’ta 115.9 milyon dolar bahis oynanmıştı. patriots maçı son saniyede kazanınca bahis şirketleri de 3.2 milyon dolar kar etmişti. american gaming association, bu yıl amerikalıların maça 4.2 milyar dolar bahis oynanmasını bekliyor. bu rakam geçtiğimiz yıl oynanan bahis miktarından sadece yüzde 8 fazla. ancak 4.2 milyar doların 4.1 milyar dolarının illegal olarak oynanacağı konuşuluyor. super bowl’da neredeyse her unsura dair bahis oynanabiliyor, ilk sayıyı atanın kim olacağından, para atışını kimin kazanacağından, maç esnasında deprem olup olmayacağına kadar, neredeyse aklınıza gelebilecek her konuya ilişkin bahis oynanıyor. maç esnasında deprem olup olmayacağının oranı ise 10/1.

    7. para atışı demişken, super bowl 50’nin baş hakemi clete blakeman olacak. blakeman, bu yıl green bay packers ile arizona cardinals arasında oynanan maçın da baş hakemiydi ve uzatmalardan önce para atışını başarılı yapamayarak büyük tartışma yaratmıştı. blakeman’ın attığı para, havada dönmeden yere düşmüş ve tecrübeli hakem parayı hemen yerden alıp, takımlara «yazı mı tura mı» diye sormadan tekrar para atışı yapmıştı. para atışını kazanan arizona cardinals, ilk hücumda touchdown yaparak packers’ı elemiş ve konferans finalinde carolina panthers’ın rakibi olmuştu. şimdi ise blakeman’ın parayı düzgün atıp atamayacağı üzerine de bahisler oynanıyor. o para atışı şu şekilde olmuştu: https://www.youtube.com/watch?v=-sjayqcv0om

    8. super bowl listelerinin klasik maddesi, türk basının vazgeçilmezi, maçı izleyenlerin ne yiyip içeceği, ne kadar tavuk kanadı tüketileceği maddesinde sıra. super bowl esnasında bir izleyicinin ortalama olarak (yiyecek, içecek, takım kıyafeti) 82.19 dolar harcaması bekleniyor. yapılan anketlere göre maçı izleyenlerin yüzde 53’ü bira içecek. yemek konusunda ise super bowl günü, şükran günü ile yarışan yegane gün. 48 milyon amerikalı dışarıdan yemek siparişi verecek. 12 milyon amerikalı maçı bir barda ya da restoranda izleyecek. domino’s 12 milyon dilim pizza satmayı bekliyor. bu rakam normal bir pazar gününün 7 katı. aynı zamanda pizzacı domino’s dört milyon tavuk kanadı satmayı da hedefliyor. toplamda ise super bowl günü 1.3 milyar tavuk kanadı tüketilmesi bekleniyor. bu alanda geçtiğimiz yıla göre yüzde 3'lük bir artış olacağı hesap edilmiş. başka neler yenecek diyorsanız, 140.2 milyon dolarlık patates cipsi, 90.8 milyon dolarlık fındık ve 93 milyon dolarlık kraker. sağlıklı yemeğe gelince, sebzeler için harcanacak rakam 5.1 milyon dolar. karides kokteyle 22 bin 685 dolar, tortillla cipslere de 20.1 milyon dolar harcanacak. rakamlar uluslararası pazarlama araştırma şirketi nielsen company’nin açıkladığı rakamlardır.

    9. bu yıl super bowl’da ilk defa roma rakamları kullanılmıyor. her yıl kaçıncı super bowl olduğu roma rakamlarıyla gösterilirken, bu yıl 50. super bowl’un gerçekleştirilecek olması, nfl’in böyle bir karar almasına sebep oldu. bu yıl ki super bowl, «super bowl 50» olarak adlandırılırken, gelecek yılın super bowl’u «super bowl li» olarak adlandırılacak. nfl’in bu yıl «super bowl 50»yi kullanmasının sebebinin, «super bowl l» logosunun çok kötü durduğu ve «l» harfinin «loser» (kaybeden) kelimesinin hatırlatması olduğu da söylentiler arasında.

    10. sosyal medya da super bowl’un önemli bir kısmını oluşturuyor. geçtiğimiz yıl super bowl esnasında super bowl ile ilgili 36 milyon tweet atılmıştı. bu rakam bir önceki senenin 25 milyon üzerindeydi. geçtiğimiz yıl, super bowl reklamları twitter’da bir buçuk milyon defa mention’lanmıştı.

    11. gelelim meşhur devre arası şovuna. michael jackson, madonna, the who, the rolling stones, paul mccartney gibi efsanelere ev sahipliği yapmış super bowl devre arası şovunda bu yıl coldplay sahne alacak. coldplay’e beyonce ve bruno mars eşlik edecek. amerikan milli marşı’nı ise lady gaga seslendirecek. daha önce 2013 yılında super bowl devre arasında sahne alan beyonce, böylelikle super bowl tarihinde birden fazla sahne alan ilk kadın şarkıcı oluyor. bruno mars ise, hatırlanacağı üzere 2014 yılında super bowl devre arasında sahne almış ve izleyenlere unutulmaz bir şov sunmuştu. super bowl devre arasında sahne alacak olan coldplay’e herhangi bir ücret ödenmeyecek. ancak geçtiğimiz yılın devre arası şovunun 118.5 milyon kişinin (maç ortalamasından fazla) izlediğini hatırlarsak, super bowl devre arası şovu, coldplay’in ününe ün katması için muhteşem bir fırsat. coldplay’in geçtiğimiz haftalarda turne tarihini açıklamıştı. super bowl devre arası şovu sonrası ünlü grubun bilet fiyatlarının tavan yapması bekleniyor.

    12. super bowl 50, san francisco 49ers’a ev sahipliği yapan santa clara’daki levi’s stadyumu’nda oynanacak. yapımı 1.2 milyar dolara mal olan levi’s stadyumu, 2014 yılında kapılarını açmıştı. santa clara’nın şehir olarak super bowl’dan 220 milyon dolar gelir elde etmesi bekleniyor. geçtiğimiz yıl glendale, arizona şehri super bowl’dan 220 milyon dolar gelir elde etmişti. super bowl 50, aynı zamanda san francisco bay area’da, 1985 yılındaki super bowl xix’dan sonra oynanacak olan ilk super bowl olma özelliğini taşıyor. bugüne kadar california’da 11 defa super bowl düzenlenmişti. en sonuncusu ise 2003 yılında san diego’daki super bowl xxxvii’ydi.

    13. super bowl 50 için levi’s stadyumu baştan aşağı yenilendi. sahaya yeni çimler yerleştirildi. ancak ufak bir aksilik de yaşanmadı değil. saha ekibi, iki endzone’u da yanlışlıkla denver broncos ismi, logosu ve renkleriyle boyadı. tabii bu aksiliklerin sadece maçlardan önce gerçekleşmesi, 2013 yılında new orleans’ta olduğu gibi 34 dakikalık elektrik kesintilerinin yaşanmaması en büyük arzumuz. öte yandan iki yıl önce açılan san francisco 49ers’ın yeni stadı levi’s stadium’un ilk maçını kazanan ekip, super bowl’da sahaya çıkacak denver broncos’tu. denver, 18 ağustos 2014 tarihinde san francisco 49ers’ı 34-0 yenerek, 49ers taraftarları hüzünlü bir açılış yaşatmıştı. carolina panthers ise levi’s stadium’da şu ana kadar hiç maça çıkmadı.

    14. super bowl 50’yi kazanan takımın oyuncuları kişi başı 102 bin dolar ödül alacaklar. kaybedenlere verilecek miktar ise 51 bin dolar. denver broncos’un quarterback’i peyton manning’in bu sezon boyunca aldığı haftalık maaş ise 882 bin 353 dolar idi. peyton manning, kontratına göre denver broncos maçı kazandığı takdirde 2 milyon dolarlık bir prim daha alacak. kariyeri boyunca oynadığı indianapolis colts ve denver broncos’tan toplamda 247 milyon dolar kazanan peyton manning, nfl’in en çok kazanan oyuncusu. ikinci sırada peyton’ın küçük kardeşi eli manning, 188 milyon dolar ile ağabeyini takip ediyor. üçüncü sırada ise birkaç sene önce aldığı ücrette büyük bir indirime gidip «feda» diyen tom brady var, 163 milyon dolar. bu yılki maaşı 15 milyon dolar olan peyton manning, afc finali’ni kazandığında 2 milyon dolar prim almıştı. super bowl’u da kazanırsa, bir o kadar prim daha alacak. öteki tarafta carolina panthers’ın 26 yaşındaki oyun kurucusu cam newton, geçtiğimiz haziran ayında beş yıllığına 103.8 milyon dolara kontratını uzatmış, 2015 yılında imza parası ve primlerle 30 milyon dolar kazanan cam newton’ın önceki çaylak kontratı, 4 yıllığına 22 milyon dolar değerindeydi.

    15. takımların değerlerine geldiğimizde ise yine inanılmaz bir tablo bizleri bekliyor. denver broncos’un sahibi pat bowl, 1984 yılında takımı 78 milyon dolara satın almıştı. broncos’un şuandaki değeri ise 1.94 milyar dolar. bu bakımdan çok karlı bir yatırım yaptığını söylemek mümkün. broncos, şuanda forbes’a göre nfl’in en değerli 11. takımı konumunda. nfl'in en değerli takımı ise 4 milyar dolar ile dallas cowboys. tüm listeye şu linkten ulaşabilirsiniz. pat bowlen, 1984 yılında takımı satın aldığından beri denver broncos, tam 313 maç kazandı. bu rakam ile nfl lideri konumundalar. broncos’un ardından, 1984 yılından beri en çok maç kazanan takımlar, 308 maç ile san francisco 49ers ve new england patriots.

    16. carolina panthers’ın sahibi ve kurucusu jerry richardson, 1993 yılında takımı kurarken 206 milyon dolar harcamıştı. takımın şu anda değeri ise 1.56 milyar dolar, nfl genelinde ise 19. sıradalar. richardson ve ailesi halen carolina panthers’ın yüzde 47 hissesine sahip. carolina panthers’ın sahibi jerry richardson ayrıca eski bir nfl oyuncusu. iki yıl boyunca baltimore colts forması giyen richardson’ın, super bowl öncesi dönemde 1959 nfl şampiyonluk maçı’nda bir touchdown yapmışlığı dahi var. servetini restoran franchise zincirlerinden kazanan richardson, super bowl döneminde bir takım sahibi olan ilk eski nfl oyuncusu.

    17. jerry richardson’ın takımı pazar gecesi peyton manning’in sürüklediği denver broncos ile karşılaşacak ancak bu jerry richardson ile peyton manning’in ilk karşılaşması değil. 2011 yılındaki nfl lokavtı sırasında, toplu iş sözleşmesi pazarlıklarını yürüten takım sahiplerinin başında jerry richardson yer alıyordu. masanın diğer tarafında ise o dönem indianapolis colts forması giyen peyton manning ile new orleans saints forması giyen drew brees bulunuyordu.

    18. super bowl’u kazanan takım dilediği kadar şampiyonluk yüzüğü yaptırma hakkını elde ediyor. 2015 yılında son super bowl’u müzesine götüren new england patriots, super bowl yüzüklerine 36 bin 500 dolar harcamıştı. beyaz altından olan ve her birinde 143 elmas bulunan yüzüklerde, head koç bill belichick’in şu mottosu bulunuyordu: «işini yap» green bay packers’ın 2010 yılındaki super bowl xlv şampiyonluk yüzüklerinde ise 100’den fazla elmas bulunuyordu.

    19. super bowl 50’de kağıt üzerinde ev sahibi olarak gösterilen denver broncos, forma seçimini beyaz formasından yana kullandı. denver 2 sezon önce seattle seahawks’tan 35 sayı fark yediği super bowl’da klasik turuncu formasını giymişti. broncos, en son 1999 yılında super bowl’u kazanırken, beyaz formasıyla sahadaydı. hal böyle olunca genel olarak açık renk formalar giyen carolina panthers, siyah formasını giyeceğini açıkladı.

    20. geçelim sahadaki mücadeleye. super bowl tarihinde ilk defa nfl draft’larının ilk sırasında seçilmiş iki oyun kurucu karşıya gelecek. peyton manning, 1998 nfl draftı’nın ilk sırasından indianapolis colts tarafından seçilirken, cam newton 2011 nfl draftı’nın ilk sırasından carolina panthers tarafından seçilmişti. peyton manning ile cam newton kariyerleri boyunca sadece bir defa karşı karşıya geldiler. 2012 nfl sezonunun dokuzuncu haftasında oynanan karşılaşmayı denver broncos, 36-14 gibi rahat bir skorla kazanmıştı. peyton manning o karşılaşmada 301 yard pas ve bir touchdown pası ile oynarken, maça denver’ın defansı ve özel takımı damgasını vurmuştu. cam newton ise iki touchdown pası ve iki interception ile vasat bir performans ortaya koymuştu. super bowl 50, iki takım arasındaki sadece beşinci karşılaşma olacak.

    21. peyton manning, cam newton’dan 13 yaş ve 48 gün büyük. bu da super bowl tarihinde iki quarterback arasındaki en büyük yaş farkını oluşturuyor. peyton manning, 2007 şubat’ında indianapolis colts formasıyla chicago bears’ı devirip ilk super bowl’unu kazandığında panthers’ın quarterback’i cam newton, 17 yaşındaydı.

    22. 1998 yılında peyton manning draft edilirken, carolina panhters, indianapolis colts’a quarterback kerry collins ve birkaç draft hakkı karşılığında takas önermişti. o kerry collins, yıllar sonra peyton manning’in sakatlanarak kaçırdığı 2011 sezonunda colts’un quarterback’i oldu ancak o zamanlar 38 yaşındaydı. şimdi ise carolina panthers, 39 yaşındaki peyton manning karşısında ilk şampiyonluğunun peşinde.

    23. super bowl’un oynanacağı pazar günü, peyton manning, 39 yıl ve 320 gün ile super bowl oynayan en yaşlı quarterback olacak. bu yaş aynı zamanda peyton manning’e super bowl oynayan en yaşlı beşinci oyuncu unvanını da kazandırıyor. super bowl oynamış en yaşlı isim ise, 2010 yılında indianapolis colts formasıyla super bowl’da boy gösteren kicker matt stover, yaş 42!

    24. denver broncos, toplamda sekizinci defa super bowl’a çıkma başarısı gösteriyor. bu alanda dallas cowboys, new england patriots ve pittsburgh steelers ile zirveyi paylaşıyorlar. denver broncos aynı zamanda beş mağlubiyet ile nfl tarihinin en çok super bowl kaybeden takımı. şuana kadar yedi super bowl’da sadece iki galibiyetleri bulunuyor.

    25. 32 takımın bulunduğu nfl’de, 49 yılda super bowl kazanamamış 13 takım bulunuyor. bunlardan biri de carolina panthers. ancak new orleans saints ve seattle seahawks’ın ilk super bowl’larını peyton manning’e karşı kazandıklarını göz önünde bulundurursak şans carolina panthers’tan yana diyebiliriz.

    26. peyton manning, kariyerinde dördüncü defa super bowl’a çıkarken, terry bradshaw, joe montana, roger staubach ve jim kelly ile birlikte nfl tarihinde en çok super bowl oynayan oyuncular listesinde üçüncü sırada yer alıyor. birinci sırada altı super bowl ile peyton manning’in ezeli rakibi tom brady bulunurken, ikinci sırada beş super bowl ile şuanda denver broncos’un genel menajeri olan, john elway bulunuyor.

    27. peyton manning aynı zamanda iki farklı takımı, birden fazla super bowl’a çıkaran ilk quarterback olarak tarihe geçti. denver broncos formasıyla ikinci super bowl’una çıkacak olan peyton manning, daha önce indianapolis colts’u iki defa super bowl’a çıkarmıştı. manning, daha önceki üç super bowl macerasının sadece birinden mutlu ayrılmıştı. craig morton ve kurt warner ise iki farklı takımda ilk 11’de çıkarak super bowl oynayan diğer iki isim.

    28. olur da denver broncos maçı kaybederse peyton manning, nfl tarihinde üç defa super bowl kaybeden üçüncü quarterback olacak. üç defa super bowl kaybeden diğer quarterback’ler ise john elway (2-3) ve fran tarkenton (0-3). bu alanda rekor ise dört super bowl mağlubiyeti ile buffalo bills’in efsanesi quarterback’i jim kelly’de. üstelik jim kelly’nin bu dört super bowl’u dört yıl üst üste kaybettiğini de hatırlatalım.

    29. super bowl 50 aynı zamanda bir nfl draftı’nın bir ve iki numarasının karşı karşıya geleceği ilk super bowl olacak. carolina panthers, 2011 nfl draftı’nın ilk sırasından cam newton’ı seçerken, denver broncos, newton’ın hemen bir sıra ardından şuanda takımın defansının en önemli ismi olan von miller’ı seçmişti.

    30. bu sezon normal sezonu adeta domine eden carolina panthers, sezon boyunca maç başına ortalama 31.3 sayı atarak takım tarihi rekorunu kırdı. cam newton ve arkadaşları rakiplerine karşı dokuz defa 33 sayı ve üstü skor buldu. buna rağmen super bowl’un düşük skorlu bir karşılaşma olması bekleniyor. bunun sebebi ise tüm sezon boyunca denver broncos karşısında ikiden fazla touchdown yapmayı başarmış sadece üç takım bulunması (indianapolis colts, new england patriots ve pittsburgh steelers).

    31. normal sezonu 15-1 derecesiyle bitiren carolina panthers, eğer denver’ı yenebilirse, toplamda 18 galibiyet ile super bowl kazanmayı başaran üçüncü takım olarak tarihe geçecek. bunu daha önce, 1985 super bowl’un san francisco 49ers ve hemen bir sezon sonra 1986 super bowl’unda chicago bears başarmıştı.

    32. eğer carolina panthers maçı kazanırsa ed dickson, roman harper ve michael oher, iki farklı takım ile super bowl kazanan oyuncular arasına isimlerini yazdıracaklar. aynı durum denver broncos cephesinde peyton manning için geçerli. nfl tarihinde sadece 41 oyuncu bunu başarmış durumda. 2005 yılındaki super bowl xxxix’daki keith traylor’dan beri hiçbir oyuncu iki farklı takım ile super bowl kazanmış değil.

    33. denver broncos’un kadrosundaki 18 oyuncunun daha önce super bowl tecrübesi bulunuyor. bu 18 oyuncunun 15’i iki sene önce broncos formasıyla super bowl xlviii’da boy göstermişti. farklı takımlarda super bowl oynayan denver broncos oyuncuları ise vernon davis (san francisco 49ers), emmanuel sanders (denver broncos) ve antonio smith (arizona cardinals). carolina panthers’ın kadrosunda ise sadece yedi oyuncunun super bowl tecrübesi bulunuyor. ed dickson, ted ginn jr., roman harper, kyle love, kevin norwood, michael oher ve chris scott.

    34. bu yıl oldukça kötü bir normal sezon geçiren peyton manning, kariyerinde ilk defa bir super bowl’a favori olmadan çıkıyor. bahis şirketlerine göre, super bowl xlviii’de peyton manning’in denver broncos’u seattle seahawks karşısına favori olarak çıkmıştı. aynı durum indianapolis colts forması giyerken new orleans saints ve chicago bears karşısına çıktığı super bowl’lar için de geçerliydi.

    35. iki yıl önce denver broncos’un wide receiver’ı demaryius thomas, super bowl’da 13 pas yakalayarak rekor kırmıştı. ancak thomas’ın bu rekoru denver’ın seattle seahawks’tan 35 sayı fark yemesinin önüne geçememişti. peyton manning’in bu sezonki vasat performansını göz önünde bulundurduğumuzda, pazar günü thomas’ın bu rekoruna yaklaşması oldukça uzak bir ihtimal.

    36. bu yıl kariyerinin en kötü sezonunu geçiren hatta kariyerinde ilk defa yedeğe çekilen peyton manning, istatistiksel anlamda super bowl kazanan «en kötü» quarterback olabilir. peyton manning bu sezon oynadığı 10 maçın dokuzuna ilk 11’de başlarken bu maçlarda sadece 9 touchdown pası atabilmiş ve üstüne 17 interception atmıştı. deneyimli oyuncu, bir önceki sezon 39, ondan önceki sezon 55 touchdown pasıyla oynamıştı.

    37. super bowl 50’nin, kariyerindeki 18. sezonunu geride bırakmaya hazırlanan peyton manning’in son maçı olacağı da konuşuluyor. her ne kadar peyton manning bu konuyla ilgili net bir açıklama yapmasa da beklentiler bu yönde. 24 mart’ta 40 yaşına girecek olan peyton manning, eğer super bowl’u kazanıp nfl’e veda ederse muhteşem bir sona imza atmış olacak. super bowl kazanıp emekliliğini açıklayan son efsane ise şuanda peyton manning’in patronu olan, denver broncos genel menajeri john elway idi.

    38. peyton manning, super bowl’u kazanırsa nfl tarihinde birden fazla super bowl kazanan 12 quarterback’ten biri olacak. şuanda ligde birden fazla super bowl kazanan üç aktif quarterback bulunuyor. tom brady (4), ben roethlisberger (2) ve peyton’ın küçük kardeşi eli manning (2). dördüncü super bowl’una çıkmaya hazırlanan peyton manning, ilginçtir ki bu dört super bowl’a da farklı head koçlarla çıkmış olacak. tony dungy, jim caldwell, john fox ve gary kubiak. tom brady’nin tüm super bowl’larına (6) bill belichick ile çıktığını göz önünde bulundurursak, peyton – brady karşılaştırmalarında bu istatistiği de göz önünde bulundurun derim.

    39. carolina panthers head koçu ron rivera ve denver broncos head koçu gary kubiak, kariyerlerinde ilk defa head koç olarak super bowl’a çıkıyorlar. işin ilginci iki isim de görevlerine john fox’un kovulması sonrası geldiler. şuanda chicago bears’ın başında bulunan john fox, 2003 yılında carolina panthers’a super bowl oynatmış ve kaybetmişti, ardından 2010 yılında kovulmuştu. john fox’tan boşalan head koçluk koltuğuna ise ron rivera getirilmişti. aynı john fox, daha sonra denver broncos’un başına geçmiş ve takımına 2013 yılında super bowl oynatıp sahadan mağlup ayrılmıştı. denver broncos geçtiğimiz sezon john fox’u kovarken yerine gary kubiak’ı getirmişti.

    40. carolina panthers’ın head koçu ron rivera, 1986 yılında chicago bears forması giyerken super bowl kazanmıştı. gary kubaik ise asistan koç olarak toplamda üç defa super bowl kazandı. bir defa san francisco 49ers ile iki defa da denver broncos ile. oyuncu olarak tüm kariyerini denver broncos’ta john elway’in arkasında yedek quarterback olarak geçiren kubiak, üç defa da super bowl mağlubiyeti tatmıştı. özetle iki takımın head koç olarak olmasa da oyuncu ve asistan koç olarak super bowl deneyimleri var.

    41. 2010 yılından beri ilk defa bir super bowl’da ligin en iyi iki defansı karşı karşıya geliyor. 2010 yılında istatistiklerde ligin en iyi defansı olarak gösterilen pittsburgh steelers, ikinci sıradaki green bay packers ile karşılaşmıştı. bu yıl ligin en iyi defansı denver broncos, en iyi ikinci defansı carolina panthers ile karşılaşacak. ayrıca bu yılki super bowl, üst üste üçüncü defa normal sezonda konferanslarını lider bitiren takımlar arasında oynanacak (2015: new england patriots – seattle seahawks, 2014: denver broncos – seattle seahawks). öte yandan bu sezon, carolina panthers’ı normal sezonda yenmeyi başarabilen tek takım atlanta falcons idi. falcons, panthers’ı sezonun 16. haftasında 20 – 13 yendi. üstelik 16.hafta itibariyle falcons’ın herhangi bir playoff iddiası bulunmuyordu.

    42. bu sezon touchdown sevinçleri sebebiyle oldukça eleştirilen ve ağırbaşlı olmamakla suçlanan cam newton’dan, super bowl medya gecesinde meşhur «dab dance»ını yapması istendi. cam newton’dan aynı zamanda freestyle rap da yapması istenmişti. 26 yaşındaki oyuncu geçtiğimiz hafta kendisine yönlendirilen eleştirilerin ırkçı olduğunu ileri sürüp büyük bir tartışma da başlatmıştı. cam newton’ın bir super bowl’da ilk 11 çıkacak altıncı siyahi quarterback olduğunu belirtelim. peyton manning ise super bowl’da touchdown koşusu yapması halinde kendisinin de dans edeceğini söyleyerek genç oyuncuya destek çıkmıştı. cam newton’ın «dab dance»leri bu yıl adeta bir fenomen haline gelmiş durumda ve her türlü sporda atletleri bu «dab dance»ı yaparken görmeniz mümkün.

    43. eğer super bowl esnasında iki yıldız quarterback’ten biri sakatlanırsa carolina panthers’ta oyuna girecek isim derek anderson. bu sene sadece maçların koptuğu anlarda oynayan anderson, geçtiğimiz sezon cam newton’ın yokluğunda takımına iki maç kazandırmıştı. derek anderson, 2007 yılında cleveland browns formasıyla pro bowl olma onuru yaşamıştı. evet, cleveland browns! evet, quarterback olarak! öte yandan peyton manning’in yedeği brock osweiler bu sene yedi maçta oynamış ve takımı denver broncos bu yedi maçın beşini kazanmıştı. osweiler, sezonun son maçında peyton manning için tekrardan yedeğe çekilmişti.

    44. pazar gecesi super bowl’da sahaya çıkacak takımların oyuncuları arasında en iri olan isim carolina panthers’ın yedek tackle’ı darryl williams. 201 cm boyunda olan williams, 156 kilo ağırlığında. sahadaki en tüy sıklet isim ise panthers safety’si robert mcclain olacak. 179 cm boyunca olan mcclain, 88 kilo ağırlığında.

    45. denver broncos’un offensive line’ının en önemli isimlerinden olan guard evan mathis, pazar günü sahaya çıkacak oyuncular arasında iki takımın da formasını giymiş tek isim. 2005 nfl draftı’nda carolina panthers tarafından draft edilen mathis, daha sonra miami dolphins ve cincinnati bengals formaları giyip, 2011’de philadelphia eagles ile anlaşmıştı. mathis, pro bowl olduğu iki sezonun ardından 2015 yılında philadelphia eagles’tan ayrılmış ve denver broncos’un yolunu tutmuştu.

    46. kolejde auburn forması giyen cam newton, auburn üniversitesi'nden super bowl’a çıkan ilk oyun kurucusu oldu.

    47. iki takımda da 2000’li yıllara damgasını vurmuş, iki veteran yıldız savunma oyuncusu bulunuyor. carolina panthers’ta 12 yıllık veteran, adı minnesota vikings ile özdeşleşen defensive end jared allen. denver broncos’ta ise yıllarca dallas cowboys’u sırtında taşıyan linebacker demarcus ware. super bowl 50, bu iki efsane ismin de ilk super bowl deneyimi olacak.

    48. dallas cowboys’ta demarcus ware’in head koçluğunu yapan 68 yaşındaki wade phillips bu sezon denver broncos’un savunma koçluğuna getirilmişti. super bowl 50, tecrübeli koçun da ilk super bowl deneyimi olacak. whillips, iki hafta önce new england patriots’ı yenerek super bowl’a çıktıkları maç sonrası twitter hesabından, «benim için güzel bir yıl, işsizlikten super bowl’a!» diyerek herkesin sempatisini kazanmıştı. denver head koçu gary kubiak, houston texans’ın başındayken wade phillips de texans’ın savunma koçuydu. houston texans, gary kubiak’ı 2013 yılında kovmuş ve yerine geçici head koç olarak wade phillips’i getirmişti, sonra onu da kovmuştu. kubiak ve phillips ikilisi şimdi denver’ın başında, yarattıkları muhteşem savunma takımıyla super bowl’da. houston texans ise bu yıl playoff’un ilk turunda 30-0 yenilerek evinin yolunu tuttu.

    49. öte yandan broncos’un head koçu gary kubiak ile savunma koçu wade phillips’in yolları ilk olarak houston texans’ta değil houston oilers’ta kesişmişti. wade philips’in babası bum phillips, houston oilers’ın başındayken, gary kubiak, oilers için top toplayıcı çocuk olarak çalışıyordu! gary kubaik, aynı zamanda bir takımda hem oyuncu hem de head koç olarak super bowl’a çıkan ilk isim oldu.

    50. peyton manning ve cam newton’ın ardından super bowl 50’nin en meşhur oyuncusu olarak carolina panthers’ın sol tackle’ı michael oher’ı gösterebiliriz. 2009 yılında hayatı filme çekilen michael oher, «the blind side» adlı film sonrası büyük üne kavuşmuştu. sandra bullock’a «en iyi kadın oyuncu» oscar’ını getiren film sonrası oher da 2013 yılında super bowl xlvii’de baltimore ravens formasıyla super bowl kazanmıştı. 2014 yılında tennessee titans ile dört yıllığına 20 milyon dolarlık bir kontrat imzalayan oher, sakatlıkların da etkisiyle gözlerden uzaklaşmış ve bir yıl sonra titans tarafından serbest bırakılmıştı. off-season’da cam newton’ın çabaları sonrası carolina panthers’a transfer edilen michael oher, şimdi ikinci bir yüzük için sahnede! belki de «the blind side»a bir devam filmi gelebilir.

    http://nfltr.com/2016/02/50-maddede-super-bowl-50/

  • 33. güllerin savaşı

    en başından delikanlı gibi itiraf edeyim. 27 yaşında bir erkeğim ve bu diziyi ne annemin ne de sevgilimin zoruyla izlemedim. iki sezon boyunca kendi hür irademle bazen sıkılarak bazen de heyecanla izledim. (ki zaten izlediğim başka bir dizi yok)

    dizi artık bittiğine göre uzun uzun yazmak istiyorum düşündüklerimi.

    gülru çelik/sipahi: bahçıvanın kızı iken evin hanımına dönüşme sürecin aşağılık, mide bulandırıcı, sinir krizleri geçirten bir süreçti. hiç şüphesiz müştemilata yerleşen yeni ailenin küçük kızı ayeşgül'den belanı bulacaksındır. o saftirik ömer'e, baş tacı olacak ablacağın mesude'ye, asiller asili ablan gülfem'e, hele ki o minnacık kardeşin çiçek'e yaptıklarından sonra seni darağacına ayakların yukarıda olmak suretiyle ters olarak asmalılar. daha bir sürü şey söylenir sana ama küfür yazmak istemiyorum. vicdansız karı !

    gülfem sipahi: ablacım sen istesende çirkef bir kadın olamazsın zaten olamadında. ilk bölümlerde bazı hainlikler peşinde koşsanda hatalarından ders alman, her zaman var olan insani yönün, asil duruşun, mücadeleci yapın herkesin takdirini topladı. vur de vuralım öl de ölelim.

    ömer hekimoğlu: yahu birader sen tıp fakültesini nasıl bitirdin allahını seversen? bu kadar mallık ergenliğe girmiş bebelerde bile olmaz. aylarca gülru yılanının oyunlarına alet oldun. gülfem gibi kadını terkettin onun için. yetmedi bir de üstüne brooke gibi bir kadını şutladın evinden. en sonunda baktık ki ülkeden kaçıyorsun. oralara gitmişken brooke ablayı bul. zararın neresinden dönsen kardır koçum. haydi aslanım.

    tibet yalçın/aslan kral: seni de taze kan diye aldılar diziye. hep bir cool tavırlar, ben yaptım oldu triplerindeydin. normal hayatta karşıma çıksan dalardım sana kesin. çok akıllı gibi takılıyordun ama gülru'dan son dakika golünü iyi yedin. yine de şanslı adamsın vesselam. gülfem gibi hatunu mumla arasan bulamazsın kereta.

    cihan sipahi: acıların çocuğu, benim canım kardeşim cihan. ben sana bu satırları yazarken sen çok uzaklarda olacaksın. ömrünün büyük kısmını gülru bilmemnesine aşık olarak harcasanda ölmeden önce doğruyu bulmuştun. keşke sevgi hemşire ile az daha takılabilseydin. ölümlü dünya be kardeşim. mekanın cennet olsun.

    mert: mahallenin bıçkın delikanlısı. şu gülru yılanından kendini en az hasarla kurtaran sen oldun bak. onun için adam bıçakladın. cihan kankanı yanlışlıkla vurdun. hatta bir bölümde kendine bir şeyler enjekte edip intihara da yeltendin. ama olsun erken kurtardın kendini birader. ayrıca duygu gibi taş bir kızı kaptın. vallaha helal olsun. mankenlik, oyunculuk filanda cabası. tebrikler kanka.

    yonca çelik: gülru senden çok şey kaptı bence sevgili yonca. hatta o kadar çok şey kaptı ki sonunda sende kötülük namına bir şey kalmadı. kedi bıyık ismail ile el ele tutuşup evinin yolunu tutman hepimizi mutlu etti. biz geçmişi unuttuk sevgili yonca. ne justin bieber kılıklı adamla yaşadıkların ne de onun babası ile fingirdeşmelerini hatırlamıyoruz. ismail'i mutlu et.

    mesude: canım ablam benim. ablaların birtanesi. başımızın tacısın sen. final bölümünün son dakikalarına kadar kardeşine olan sabrını kaybetmedin. yemin ediyorum her eve senden bir tane lazım. o turşucu kılıklı kaynanan ve de tırt kocan olmasa daha iyi olacaktı senin için her şey. ama olsun sen çok temiz bir insansın. memlekete gidip çocuğunu sağ salim doğurursun inşallah ablacım.

    çiçek çelik hekimoğlu: kardeşim seni pek bir seviyordu çiçek kardeşim. hep mantıklı bulurdu senin fikirlerini filan. lakin sen de bazen safa bağlıyordun. şevket babanın mebrure anneni zehirlediğini bir türlü anlayamadın a benim safım. ha bir de justin bieber ile evlisin pes valla. son bölümde gaza gelip ablanların evine kaynak yaptın resmen. mebrure annen olmasa ne halt edecektin acaba yavrucum. kocanla mutluluklar kib.

    halide: ruh hastasısın yemin ediyorum. kafadan çatlak bir kadınsın. ama keşke sondan bir önceki bölümde gülru'yu öldürseydin. inan ben seni affederdim o zaman tüm günahların için. yahu salih efendi gibi sıkıcı bir adama nasıl aşık oldun da bir de çocuk peydahladın nasıl bir ruh hali allah aşkına bu?

    yener ve pakize: yolda görsem ana-oğul olduğunuza inanırım. bir ana-oğul bu kadar mı uyumlu olur pes vallahi. miras miras diye yırtındınız ama en sonunda memlekete gidiyorsunuz. hakettiniz yani ne diyeyim. azıcık dik duraydınız bari. herkese yalakalık yapıp durdunuz. sümsükler sizi.

    salih efendi: ya ben hayatımda senin kadar sıkıcı ve de ahmak bir insan görmedim. hayatta olduğun süre içerisinde şu kızlarını kısıtlayıp durdun. meğerse halide ile ne işler pişirmişsin yıllar önce. utan be ayıp ayıp. gülru'yu bu kadar frenlemesen belki böyle bir canavar ortaya çıkmazdı. (buna kendimde inanmadım şu an hehehe:)

    sevgi hemşire: paytak paytak, fok balığı edalarında bir kızdın. bir halta yaramadın. cihan kardeşimizin yüzünü güldürmek elindeydi. pis beceriksiz.

    psikolog onur: sevgili meslektaşım az mı uğraştın gülfem'i düzeltebilmek için. helal olsun sana valla. ama onun kalbi sende değildi. sende bunu anlayınca çektin gittin zaten. ama o kadar hasta yüzüstü bırakılmaz onur'cum. en azından bana yönlendireydin keşke.

    cahide hekimoğlu: sen tam bir istanbul hanımefendisiydin cahide sultan. hayır tabiki de değildin. sürekli oğullarının hayatına müdahele eden sinir bozucu, içten pazarlıklı bir tiptin. yaptığın tek hayırlı iş ölmeden önce mirasın kontrolünü mebrure'ye vermendi. (şevket'in payı için yani)

    şevket hekimoğlu: ne boş beleş bir adamdın sen şevket. bütün gün elinde tablettir telefondur sürekli bir şeylere bakıp eğleniyordun. sonra yonca'yı filan öldürmeye kalktın haydi bir şey demedik. ama söz konusu mebrure reyiz ise orada işler değişir. layığını buldun.

    taner hekimoğlu: tiki con-con bir tip iken normal adama dönmen biz ekran başındaki milyonları oldukça şaşırttı. her ne kadar iyi bir insan olsanda senden hep bir numara bekledim dizi boyunca. neyse haydi annenin hatrına uzatmıyorum.

    duygu: gözlerimde kalpler çıkabilir her an. ne güzel bir kızsın sen. çok sevdim ben seni.

    kedi bıyık ismail: her ne kadar karına aşkilotam diyerek mahalle raconuna ters davranmış olsan da aşkına sonuna kadar sahip çıkman takdire şayandı ismail kardeşim. helal olsun valla o kadını yola getirdin.

    mebrure hekimoğlu: seni en sona sakladım mebrure reyiz. sen çok başkasın çünkü. türünün son örneğisin hatta. ürkek bir kedi yavrusu gibi dolanıyordun önceleri ortalarda. öyle saftın ki, senin yanında her şey kirli kalıyordu be reyiz. ama zaman geçtikçe sesini çıkarmaya başladın ne de iyi ettin. susup, sabredip en sağlam darbeleri vurdun. bir nevi kontra atağa çıktın anadaolu takımı forvetleri gibi. teofanis gekas gibiydin yemin ediyorum. (ya da eskilerden souleymane youla vardı mesela, hatta bjk transfer ettiydi hey gidi günler) neyse konuyu dağıtmayalım. geçen sezon şevket'in kanlı gömleğini polislere vermen(yonca'yı öldürmeye çalıştığı zamanlar), bu sezon şevket'e biber gazı sıkıp arabayla tarumar etmen ve de en sonunda gülru'nun ipliğini pazara çıkarıp en kilit olaylardan birinde çözüm anahtarı oluşun harikaydı. bu alemde en düzgün insan sensin reyiz. öl de ölelim !

    efendim, sıkıcı bir yaz günü kuzenim izlerken denk gelmiştim bu diziye. ilk başlarda izlemedim hiç. ama kış sezonunda bir cumartesi ailece sıkıntıdan patlarken denk gelmiştik ve de sonra bırakamadık zaten.

    final bölümüne gelince,

    bence türk dizi tarihine geçecek bir finaldi. ne buram buram mutlu son klişesi vardı ne de gerçeklikten uzak bir hava vardı. buradaki bazı arkadaşlar beğenmemişler. açıkçası ben çok beğendim. ömer ile gülru o kadar şeyden sonra birlikte olamazdı. ve yine o kadar kötülükten sonra gülru bir bölümde iyi kız olamazdı. dibine kadar kötü olup etrafındaki herkesi kaybetti. gülfem zaten geçen sezonun ortalarından beri toplamıştı kendini. köşkten ayrılırken kardeşlerinin kendisine gülümseyerek bakması beni çok mutlu etti. çünkü adalet bunu gerektiriyordu.

    gülru ile gülfem'in sarılması şahane bir fikir bencede. iki oyuncuda vermeleri gereken duyguyu eksiksiz verdiler. biz burada gülru ve gülfem'e o kadar laf edip saydırıyorsak ikisi de başarılı demektir zaten.
    (bkz: damla sönmez)(bkz: canan ergüder)

    dizi boyunca yonca, yener, pakize, mesude,şevket ve mebrure en çok beğendiğim diğer karakterlerdi.

    sözlerimi burada bitirirken sizlere şu şarkıyla veda etmek istiyorum efendim. mebrure mebrure, mebrure mebrure, mebruruiyetteennnn

  • 34. karadeniz'deki suriyeli sığınmacı sayısı

    (bkz: türkçeyi nasıl katlettim)

    (bkz: yazım yanlışları benim isyanımdı)

    edit: "entry"mi boşta bırakan moderasyonda ki arkadaş'lara teessüflerimi bildiririm.

  • 35. sözlükçülerin en sevdiği 10 piyanist

    "sözlükte 10 piyanist sayacak kaç tane yazar var" sorusunu akla getiren entry.

    ayrıca bana göre türkiye'nin açık ara 1 numarası için (bkz: rıza silahlıpoda)

  • 36. istanbul'da yaban domuzu saldırısı

    doğal yaşam hala bir yerlerde devam etmiyor! o domuzlar 3. köprü yapımı nedeniyle tahrip edilen kuzey ormanlarından yani doğal yaşam alanlarından mahrum kalan domuzlar. anasını sikeyim bu sözlüğün de büyük harfle yazılmıyor!

  • 37. her zaman kaybedecek erkek davranışları

    karşısındaki kadına, ona değer verdiğini göstermek. çok sevdiğini belli etmek.

    bunu yaparsanız en çirkin kız bile sizinle uğraşmaz. yapmazsanız ise çok güzel kadınlarla zengin olmasanız da ilişki yaşayabilirsiniz.

  • 38. medya

    bir ülkede ortalama insan zekasına asgari saygıyı duyacak şekilde çalışan medya yoksa o ülkenin insanları sefalet ve zillet içinde yaşamaya mahkumdur.

    yaşanılabilir bir ülke olabilmenin çok basit bir kuralı var aslında: yeteneğe saygı, liyakat. eğer tüm insanlar biyolojik anlamda eşitse ulusların inşa edildiği ve birbirleri ile mücadele ettiği yakın çağda kendi içinde en fazla yeteneğe saygı gösteren, liyakatı en fazla önemseyen toplumların diğerlerini medeniyet anlamında geçmesi ve hatta sömürmesi kadar normal bir şey yok. insanlık tarihinde "toplumsal iş bölümünü" yapabilmiş kitleler her daim diğerlerinin önüne geçmiştir. roma'yı kuranlar iş bölümünü detaylı yapabildikleri için dünyaya hakim olmuşlardı. elinizde 80 milyon insan var ve bu insanların tümü biyolojik olarak diğer toplumlarla eşit. iş bölümünü iyi yapamıyorsunuz, eğitilmesi gerekeni eğitmiyor eğitilmemesi gerekeni eğitiyorsunuz. 3 milyon memurun belki %80'i bulunduğu konuma hiç bir teste/sınava tabii tutulmadan, yeteneğine bakılmadan gelmiş. özelde firmalarınız kurumsallaşamıyor neredeyse tümü aile şirketi. tümünün temelinde ne var?

    bu ülkede yeteneğe saygı yok haset var. ve bu haset nereden geliyor?

    memleketimizin diğer bütün problemleri gibi "yeteneğe saygı yerine haset" problemi de temelde din kaynaklı. bu ülkenin ekseriyetini oluşturan mutaassıp insanlar doktora gider tıp dersi vermeye kalkar, mühendise ayar vermeye çalışır, akademisyenlere eğitim vermeye çabalar, öğretmen döver, profesörlerden kıl kapar... ne kadar kendi alanında otorite adam varsa hiç birine zerre kadar güvenmez ancak kalkıp da camisinin hocasına tek laf edemez. çünkü bu insanlar cami hocasını doğru bilginin mutlak kaynağı olarak görürler. geri kalan bilgilerin tümü geçicidir ancak cami hocasının verdiği bilgiler ebedidir onlara göre. bilginin cami içerisinde hoca kıyafeti giymiş biri tarafından verilmiş olması kafi, ötesini de kurcalamazlar. yeteneğe değil imana saygı gösterirler. yani islamdaki güvenilir bilginin kaynağına dair problem sonunda dönüp dolaşıp toplumu yoz ve ahlaksız aynı zamanda yeteneğe saygı duymayarak kendi kendini geri bırakacak kadar dahi önünü göremeyen moron yığınlara çeviriyor.

    son zamanlarda izlediğim konusu en iyi filmlerden biri 2015 yapımı spotlight. belki spoilere girecek ancak senaryo zaten gerçek bir olaydan alıntı. olayın boston globe isimli amerikan gazetesindeki 2002 tarihli orijinal haber linki burada: https://www.bostonglobe.com/…25qkgvbudnm/story.html

    özetle boston'da bir rahibin kilisede eğitime gelen 5-12 yaş arası erkek çocukları el ile, oral seks yolu ile, anal seks yolu ile taciz ettiği gibi haberlerin peşine düşüp boston mahkemelerinin de bu olayı kapattığını farkediyorlar. avukatlar, kodamanlar, rahipler, kardinallar ve hatta amerikan başpiskoposu gibi adamların tümünün birden taciz olaylarından haberdar olduğunu görüyorlar. daha sonra sırf boston'da yüzlerce rahipin aynı şekilde çocuk tacizcisi/tecavüzcüsü olduğu gerçeğine varıyorlar. en sonunda manşetten yaptıkları haber abd'nin bütün eyaletlerinden, güney amerikadan avrupaya ve hatta daha da ötesine kadar içinde hukuk sistemi asgari düzeyde işleyen devletlerde devasa bir etki yapıyor ve binlerce rahip pedofili suçlaması ile yargılanmaya başlıyor. bu haber yapılırken farkediyorlar: bütün rahiplerin %6'sı pedofildir, çocuklara oral ve anal yoldan tecavüz eder.

    aynı durumu türkiye'ye uygulayalım. yaklaşık bin yıldır türkiye'yi bir tarikatlar oligarşisi yönetiyor. son bin yılda sadece geçtiğimiz 90 yıl boyunca bir iktidar kaybı yaşadılar. aslında bütün iktidar hala daha onlardaydı. devletin, medyanın, hukukun uzanamadığı ne kadar sokak arası ne kadar izbe köy ve mezra varsa her yerde bir tarikat ve cemaat vardı. en sonunda aralarında birleşip iktidarı tekrar ellerine aldılar. bugün onların iktidarı altında yaşıyoruz. peki bu tarikatlar ve cemaatler hakkında neler biliyoruz?

    tarikatlarda ve cemaatlerde inanmayacağınız derecede pedofili dönüyor. hocalarından ve abilerinden öte tarikat ve cemaat evlerinde büyük çocuklar küçük çocuklara cinsel taciz uyguluyorlar mesela. bu yazıyı okuyanların içinde elbet tarikat ve cemaat ortamlarını bilenler vardır. korkmayın yazın siz de. tarikatlar ve cemaatler konuşulsun artık türkiye'de. en fazla konuşulması gereken şeyler onlardır belki de. az çok bilirim tarikatları şu geçen havalimanında umre dönüşü eli öpülen fatih nurullah efendinin müritlerinden bile tanıdığım var. içeriğinden, akaidi yapısından, islami kaynaklarından, saadet silsilesinden, kendine rehber kabul ettiği fıkıh alimlerinden filan haberdar olmadığım pek tarikat da yoktur. tümünde en pis işler itina ile kapatılır. araya siyasiler, emniyet amirleri, gazete patronları vs. sokularak pedofilinin haber olması bile engellenir. cinayetler, katliamlar, linç olaylarından medyaya çok azı yansır. şu olay mesela. akibeti ne oldu bilen var mı? ismailağa nam-ı diğer mahmutçuların ininde bıçaklı saldırı ardından cemaatin linci ile caminin ortasında adam öldürdüler. 4 yılda üç savcı değişti dava dosyalar kayboldu vs. sonuç? sıfır.

    cemaatlerdeki cinsel tacizlerin belki %99,9'u medyaya asla çıkmaz. şu haberlerde kuran kursu dedikleri yerler genelde tarikat ve cemaatlerdir ya da cemaatlerin hoca atadığı camii veya kuran kurslarıdır arkadaşlar:

    http://www.hurriyet.com.tr/…yla-tutuklandi-29495136
    http://www.milliyet.com.tr/…ocugunu-gundem-1901968/
    http://www.cumhuriyet.com.tr/…uze_24_yil_hapis.html
    http://www.uludagsozluk.com/…-tecavüz-etmek/1/ters/

    daha önce demokrat parti, anap, refah ve dyp de öyleydi ancak artık akepe neredeyse bütün tarikatların yegane temsilcisi. hepsini idare ediyor. hepsi ile organik bağı var. hepsinden sohbetler aracılığı ile oy topluyor, oy alıyor. her biri başı sıkıştığında doğruca akepeye gidiyor, akepeden devlet desteği, ekonomik destek, siyasi destek alıyor. tıpkı ismailağa camii cinayetinde olduğu gibi. tarikatlar demokrat parti iktidarı ile birlikte her daim siyasetle içli dışlı oldular. çünkü tarikatlar siyasiler için az çaba ile çok oy demekti. said nursi/menderes ittifakını herkes bilir. fetullah ile anlaşan kişi belki milyon tane oy almış demekti. mahmut ustaosmanoğlu ile anlaşan kişi yüzbinlerce oy demekti. menzil tarikatı ile anlaşan partiye yine yüzbinlerce oy gelecek demekti. tarikatlar demokrasinin uygulanmasına müsaade etmezler. demokrasi ile geleneksel sünni islamın bir arada olma şansı yoktur çünkü. geleneksel sünni islamda demokrasi haramdır. çünkü geleneksel sünni islamda şeriatın dışında herhangi bir idari yönetim tarzı istemek küfürdür. çünkü halk kendi iradesi ile şeriat istemez, geleneksel sünni islam halka şeriatı dayatır. halkın kendi iradesinin özgür olması demek şeriat yok demektir. hiç bir halk kendi özgür iradesi ile şeriat altında yaşamayı kabul etmez. başta cehaletten etse bile bir seçim sonra artık etmez. çünkü şeriatın 21. yüzyılda uygulanabilme ihtimali yoktur. suudi arabistan bile bugün şeriatı tam olarak uygulayamıyor. çünkü şeriat 10. yüzyıl öncesinde uygulanabilir bir sistemdir. 10. yüzyılda yazılmış ve "gelecekte değiştirilmesi yasaklanmış" kurallar içerir. diğer bir deyişle içtihat kapısı kapanmıştır.

    bugün türkiye'de medya net bir şekilde ölmüş durumda. ekvador'da tayyip'e yapılan protestonun günün en büyük haberlerinden biri olması gerekirken bir tek kanal bile göstermedi. türk medyası tam olarak ölü bir hayvan leşidir bugün. aşağılıktır. her haber izleyişimde ana avrat sövdüğüm bir şeydir. tümüne lanet olsun.

    eğer adam gibi bir hukuk sistemi kuramazsak sizin çocuklarınız da pedofiliye maruz kalacaklar. istatistikler yalan söylemez eğer amerika'da din adamlarının %6'sı pedofilse burada hayli hayli pedofildir zira pedofiliyi meşrulaştıran taş gibi sahih kütüb-i sitte hadisi de var. işte bu yüzden insanlar osmanlıdaki filozof sayısını merak etmelidir. işte bu yüzden mevcut islam dininin modern hayatı nasıl imkansız kıldığını sorgulamalıdırlar. bugün yaşadığımız dünyayı batı düşüncesi yarattı. bizim mahkeme salonu diye bir geleneğimiz yok. avukatlık diye bir mesleğimiz de yok. asayişten başka bir tek kolluk gücümüz de yok. narkotik, olay yeri inceleme, adli tıp, parmak izi inceleme, cinayet büro, dedektiflik, bilgi işlem, trafik, terörle mücadele: tüm bunlar bize batıdan gelme. bizim kendi paradigmamızın kendi güvenliğimizi sağlayacak kapasitesi yoktu kardeşlerim onlardan gördük ve taklit ettik. hukuk sistemimiz de o şekilde, ticaretimiz, borsamız, bankacılık sistemimiz, eğitim sistemimiz, üniversitelerimiz, sanayimiz ve bilhassa medyamız. tümü birebir fransız, alman, ingiliz ve amerikan sistemlerinin kopyası. atatürk'ün idealindeki muassırlaşma ifadesi de madem bunların tümüne artık muhtacız en azından adam gibi icra edelimden başka bir anlama gelmiyor. bunları almasak ne yapacaktık? mesela 15 milyon nüfuslu istanbul'da emniyet ve asayiş nasıl sağlanacaktı? hukuk sistemi nasıl işleyecekti? suçlu ile suçsuz kalbe gelen ilham ile mi belirlenecekti? medya olmadan dünyadan nasıl haberimiz olacaktı? gazetecilik kelimesinden bile belli doğrudan fransızca bir kelime. bunları almaya mahkumsun. bunları almak da moderniteyi yaratıyor. ya da iran veya suudi arabistan gibi yarım yamalak bir devlet oluyorsun. osmanlıdaki 1839 tanzimat fermanı bir kaybedişin resmi ilanıdır. batılılaşma çabası, fes giyme yasası, pantolon giyme yasası...
    aynısını 1889'da japonya yaptı. japonyanın ilahi gücünü şinto dininden alan tanrı imparatoru meiji 1889'da japon tanzimat fermanını ilan etti. bakınız kendi göreve başlama yemini:

    "bir danışma kurultayı açmalı.
    çağdışı töreleri bırakmalı.
    doğanın akılcılığı ile adaletini
    eylemlerimizin rehberi yapmalı.
    dünyadaki bilgi ve kültürü araştırmalı
    çağdaş uygarlığın tüm birikiminden yararlanmalıyız."

    1889'dan sadece 16 yıl sonra japonya dünyadaki en büyük siyasi güçlerden biri oldu, bizim 200 yıldır savaş kaybettiğimiz rusya'yı 1905 yılında net bir zaferle yendi. 300 bin rus askeri telef oldu. bizim tanzimat fermanımız japonlarınkinden 50 yıl önceye ait olduğu halde 1616 yılında adalarını dış dünyaya kapatıp da 1850 yılına kadar bir tane bile batılı görmemiş japonlar nasıl böyle bir güce ulaşabildiler? bu her geri kalmış islam ülkesi vatandaşının sorması gereken bir soru değil mi? evet japonlar 20. yüzyılın ortalarına kadar batıdan felsefe filan almadılar. saf teknoloji kopyası ile bu güce ulaştılar. ancak onların dini inancı teknoloji kopyalamaya müsaitti seninki değil. şinto dinine göre hükümdar tanrı gibi bir şey ve kendisi direkt söylüyor "çağdışı töreleri bırakmalı" diye sen de ise tanrı yani doğru bilgi ile ahlakın mutlak kaynağı mezhep imamları ve müçtehitlerdir ve bu adamlar öleli bin yılı geçti. senin yaşadığın islam türüne göre "çağdışı töre" diye bir şey yok. bin küsür yıl önce hanefi fıkhında yazan her şeyi 2016 yılında dahi tam olarak yapmak zorundasın "yapmazsan sünni ve hatta müslüman değilsin"

    bugün japon medyasının halini bilemem. ancak türkiye'de medya bir cihat edası ile çalışıyor. islamcılığa zafer kazandırmak adına her türlü namussuzluk, her türlü adaletsizlik, propaganda yapılıyor. bunlar sırf para için yapılabilecek şeyler değil, derinlerde cihat yapmış olmaının verdiği iç huzurla hareket ediyor bütün medya şaklabanları. cihat kaygısı/dini inancı olmayanlar da susturulmuş halde. peki çocuklarınızın uğradığı/uğrayacağı pedofiliyi ne yapacaksınız he? onun haberlerini kim araştırıp bulacak? kolay iş mi herkesin bildiği ama herkesin birbirinden sakladığı bir gerçeği delilleri ile ortaya çıkarıp da haberini yapmak? en beteri de yeteneğe saygı meselesi. eğer yeteneğe saygı duymadan, liyakat yerine torpille adam çalıştırırsanız "sexual abuse scandal in the catholic archdiocese of boston" gibi haberleri yapabilecek kabiliyette adamları nereden bulacaksınız? ben modernitenin a'sını aldım b'sini almasam da olur diye bir şey yok. hukuk sistemi, medya düzeni, ekonomi, bilim, eğitim, sanat; bütün bunlar iç içe birbirini tetikleyen, birbirine bağlı kavramlar. medyasını aldıysan yeteneğe saygı kültürünü de alacaksın. eğitim sistemini de alacaksın. ya da medyanın, adli tıpın, mahkeme salonunun, avukatlık müessesinin olmadığı bir orta çağ düzeninde yaşayacaksın.

    bir tek saç kurutma makinesini bile aldıysan geri kalan her şeyini almak zorundasın batının. saç kurutma makinesi için elektriğe ihtiyaç var, onun için elektrik mühendisine, onun için elektrik mühendisliği fakültesine, onun için üniversiteye, onun için liseye, onun için eğitim sistemine, üniversite sınavına, profesörlük ve doçentlik makamına, elektriği kaçak kullanacaklar için mahkeme salonuna, onun için avukata, tüm bunları ayakta tutabilmek için hukuk sistemine, yasa çıkarabilmek için parlamentoya, parlamento için de seçime ve demokrasiye. bütün bir sistem için de en nihayetinde ya meşrutiyete ya cumhuriyete ihtiyacın var ki bu iki kavram da fransızcadan birebir çeviridir. tüm bunlardan sonra da bunları monitörleyebilmek için medyaya ihtiyacın var. ve bu düzenin alternatifi yok! bu düzenin işleyebilmesi için nihai gayesi şeri düzen olan mevcut yozlaşmış mezhepsel islamın yok olması lazım. bu düzenin işleyebilmesinin başka türlü bir yolu yok çünkü bu islamın fıkıh denen sisteminin değiştirilmesi 10. yüzyılda yasaklanmış. tekrar söylüyorum içtihat kapısı defakto olarak kapanmış. eğer ben bugünkü yaygın islamı bu düzene uyduracağım derseniz ortada ne mezhep fıkhı kalır ne de mezhep akaidi kalır zaten. geleneksel sünni islamı modern dünyaya uydurabilmek için başta gazali olmak üzere bu islam türünün ne kadar tarihi şahsiyeti varsa tümünü yalanlamak ve söylediklerine saçmalık demek zorundasınız. buyrun: (bkz: fıkıh/@skocax) (bkz: hadis referanslı islamı yaşamanın imkansızlığı) bunları durduk yere geleneksel sünni islama düşman bir şeytan olduğumdan da yazmıyorum. çünkü çelişiyor arkadaşım. senin saç kurutma makinesi kullanmanla geleneksel sünni islam net olarak çelişiyor. ya saç kurutma makinesi kullanmayacaksın ya da bu islama tabi olmayacaksın. ikisini birden yapıyorsan çelişki içindesin. japonların inancında çelişmiyordu ancak seninkinde çelişiyor...

    sonuç olarak islam ülkelerinin içinde bulunduğu zilletin bir fragmenti olarak türkiyedeki medyanın içler acısı halinin de yegane sorumlusu hanbel, eşari ve gazali tarafından sistemize edilen geleneksel mezhepsel islamdır. bu islamın iktidarda olduğu yerde medyanın tarafsız olma şansı yoktur, tarihte hiç olmamıştır da zaten. bu islamın bastırıldığı ve onun yerine kemalist idare ya da mısır'da sisi rejimi gibi idarelerin geldiği dönemlerde medyanın bağımsız olma şansı yine yoktur, olmamıştır da. çünkü tarikatlar oligarşisi tarafından dava edinilmiş bu islam türü her daim tetikte beklemektedir. karşı oligarşi medyayı toplum mühendisliği alanında kullanarak düşmanı olduğu tarikatlar oligarşisini zayıflatmaya mahkumdur. ve sonunda olan yine bize yani halka olur. zira medya bodur kalır, ahmak kalır, gerzek kalır, iş bilmezlerin elinde kalır. ve bunun bütün sorumlusu geleneksel islam ile tarikatlar oligarşisidir. darbeci sisi rejiminin ya da kemalist idarenin benim gözümde zerre kadar suçu yoktur. sevgili islamcı gençler; çocuklarınız pedofiliye uğrayacak ve siz bunu saklamak zorunda kalacaksınız. tecavüze uğrayıp saklamaya çalışacaksınız. kocanızdan dayak yiyip saklamaya çalışacaksınız. her an her saniye haksızlığa uğrayıp sesinizi çıkaramayacaksınız. çünkü sizin ideolojinizin içinde `bir meydanda tüm delilleri ortaya dizerek bulunan adalet`e ve tarafsız medyaya yer yok. bu dönüp dolaşıp sizin de canınızı yakacak. tayyip'in bile canını yakacak bu durum. inançlarınızın hayatlarınızı nasıl engellediğini sorgulamadıkça, islamda reformu gerekli görmedikçe işte böyle zillet içinde yaşayıp gideceksiniz. osmanlıda filozof da bu yüzden yoktu... türkiye de bu yüzden belini doğrultamıyor... bağımsız ve tarafsız medya bizim gözümüz kulağımızdır, olmazsa olmazımızdır. zam haberlerini bile yayınlamıyorlar artık. sizin inancınız dönüp dolaşıp sizi kazıklıyor. kendinizi daha fazla zillete batırmaktan başka hiç bir işe yaramıyorsunuz.

  • 39. rhodolfo

    adamın soyadı yok mu? sadece rhodolfo mu yani? bu kadarcık mı?

  • 40. firefox

    benim için bunu bırakmak, bir tiryakinin sigarayı bırakması kadar zordur. yıllardır firefox kullanıyorum, arada diğer tarayıcıları da denemek için kurdum fakat sonunda hep ona döndüm. ve yine bana göre formattan sonra ilk kurulacak programdır.

  • 41. eskişehir'de mükemmel sitedeki kiralık daire ilanı

    bari üstüne gazete örtseydiniz dedirten ilan.

  • 42. eş seçiminde en önemli faktör

    karakter faktörüdür. eş seçilirken sanırım dikkat edilen 4 husus var statü, zeka, fiziksel görünüm ve kişilik. hepsi çok önemli faktörler ama kişilik sanırım hayati önem taşıyor. evleneceğiniz kişi fedakar, sakin, iyi huylu, iyi kalpli, mütevazi, egosuz, sevecen, güler yüzlü olmalı. bu kişi çocuklarınızın anası babası olacak ve bir ömür geçireceksiniz. bunu göz önüne alınca diğer şeyler sanki bir tık daha değersiz gibi geliyor. iyi kalpli bir insanla sevecen şefkatli bir insanla yaşayacağınız her süreç çok daha kolay geçer. boşansanız bile o süreç daha kolay geçer. zeki olsun güzel olsun ne güzel ama bunlar olmadan da bir evlilik yürüyebilir gibi geliyor. ama kişiliksiz birisi ile bir evlilik yürümez arkadaş. hayatın cehenneme döner. kabus olur. zeki olmayan birisi de sevilebilir. çok yakışıklı yada güzel olmayan birisi de sevilebilir. statüsü olmayan birisi de sevilebilir. ama yalancı, kötü kalpli, sevimsiz, asık suratlı, içten pazarlıklı, sinirli, bencil bir insanın nesi sevilir?

    bu nedenle zeka, statü ve fiziksel görünüm istediğinizi sağlamıyorsa kişiliğe gör karar verilmeli. sevgi ve aşkı karıştırmadım dikkat ederseniz, çünkü bu kavramların evlilik ile ilgisi yok. seversin sevmezsin, evlenir sonra seversin, evliyken nefret edersin, bunlar hep mümkün değişken şeyler.

  • 43. ekşi itiraf

    bugün dekore ettiğimiz daireye gitmem gerekiyordu. daire evime yakındı. hava da güzel olunca, ben de yürümeye karar verdim.
    dairenin bulunduğu site apartmanının bahçesinde oynayan 4-5 yaşınlarındaki bir grup çocu, bahçeye bırakılmış el arabasını kaldırmaya çalışıyordu.
    küçükken dedem bizi bu el arabalarına bindirir gezdirirdi. o zamanlar dünyanın en eğlenceli şeyi buymuş gibi gelirdi bana. sırf el arabasına binmek için köye gitmek isterdim.

    o an kendime bunu görev edindim.
    el arabasını tarttım elimle, çocuklardan biri atladı " abi bizi gezdirsene" falan. bindirdim el arabasına çocuğu bahçenin başından sonuna kadar koştur dön.. çocuklar güldü ben de güldüm. ikişer üçer binmeye başladılar el arabasına, onlar gülüyor ben yarılıyorum.. bi süre sonra kendimce hayali parkur yaptım, bilerek engebeli yollara saptım falan. çocuklar bayılıyor tabii, böyle daha aksiyonlu..
    bi kaç kez de kaza yaptık. üstüm başım çimen çamur oldu hep, çocuklarınkiler de öyle. yerdeyken bile kahkaha atıyorum resmen. çocukluğumdan beri bu kadar güldüğünü hatırlamıyorum.

    bir saate yakın oynadık böyle.
    sonra daireye çıkmak geldi aklıma. 10 dakika daireye çıktım. sonra aşağı indim, bahçedeki çocuklara el sallayıp evime yürümeye başladım. bi tanesi eline öpücük yapıp bana üfledi, ben de havada yakalayıp gömlek cebine koydum.(tabii buna da güldüler.)

    mutluluk, çocukları güldürmekmiş sözlük.

  • 44. arkadaşlığın bir üstü sevgililiğin bir altı

    perşembe günü erenköy ethemefendi'de, yapıldığı dönemde lüks, günümüzde ise kentsel dönüşümde yıkılmayı bekleyen bir binanın önünde sigaramı yaktım. saatin üç olmasını bekliyordum. şimdi doksanlarındaysa da, kendi döneminin efsane topçularından biri olan beyefendi ile yapacağım röportajda neler soracağımı düşünüyordum. bir yandan ayazda it gibi titrerken, diğer yandan da ertesi gün yapacağım yolculuk için her şey hazır mı diye kafamdan maddeleri sayıyordum.

    kapının ziline bastım, tonton bir çift tarafından karşılandım. bir saatten fazla sohbet ettik çaylar börekler eşliğinde... konumuz değildi ama sormadan edemedim, 60 yıllık birlikteliğin sırrı ne olabilirdi ki? teyze bir albüm açtı, amcanın oynadığı maçlardan birinde bir tribün. izleyiciler arasında kadınlar ve erkekler var, sanki ingiltere'de at yarışı izlemeye gitmiş gibi görünüyor herkes. kadınların üstünde tayyör, başında şapka, erkekler papyonlu, takım elbiseli, rakip takım izleyicileri yan yana oturmuşlar. amca gülümsedi "sadece o değil," dedi, "biz hiç münakaşa etmedik, birimiz kızgınken, diğerimiz hep sustu."

    fırtınalı bir yolculuktan sonra şehre vardık. kaldığımız otel güler yüzlü, emekli bir karı kocaya aitti, böyle bahçesinde narenciye ağaçları olan bir yer. akşam oldu, katıldığımız düğünden erken ayrıldık. ben biraz sessizdim. televizyonda paralel evrenden yayın yaptığına inandığımız iki kanal arasında zap yapıp biri komedi, diğeri romantik iki türk filmi izliyorduk. her iki filmde de yirmişer dakikalık reklam oluyordu, tek bir reklam:

    "phone 6 mı kazanmak istiyorsunuz? balıklıgöl hangi ilimizdedir? emsalleri 3000 lira değerindeki bu telefonu kazanmak bu kadar basit!"

    biramın yarım kalacağını biliyordum çünkü gözlerim kapanıyordu. filmin yarım kalacağını biliyordum çünkü reklam bitmiyordu. bizim yarım kalacağımızı biliyordum çünkü hiçbir yere gitmiyordu... narenciye bahçesinin ortasında yaşayıp, gelen misafirlerle tatlı tatlı konuştuğumuz bir hayatımız yoktu, artık hiç ama hiç kimse maçlara papyonla gitmiyordu, üstelik biz bir gün değil, her gün "münakaşa" ediyorduk. birimiz bağırırken diğerimiz de susmuyordu.

    “balıklı göl hangi ilimizdedir? ipucu veriyorum: peygamberler şehri olarak da bilinen, güneydoğu anadolu’da bir şehrimiz!”

    haydi kendimizi etiketlerden, kalıplardan arındıralım. en yakın iki arkadaşın yapacağı her şeyi yapıyoruz, sevgililerin yapacağı şeyleri de yapıyoruz, sorun ne o halde? neden tam hızını alacakken tekleyen, sarsan bir arabada gibi hissediyorum? belirsizlikten nefret ediyorum.

    “emsalleri 3000 lira değerindeki bu telefona hiç bu kadar yakın olmamıştınız! sadece gelir gider vergisi ödemeniz yeterli olacak. balıklıgöl’ün hangi şehirde olduğunu söylemeniz yeterli! kopya veriyorum: van değil.”

    kendimi güvensiz, yalnız hissederken bir şey oldu, ağzıma bir mısır patlağı tıkıştırdı. istemiyordum ama yedim. sonra bir tane daha tıkıştırdı, onu da istemiyordum, onu da yedim. gecenin bir yarısı, içmek istemediğim yarım kutu ısınmış biradan başka bir sıvı yokken bir tane daha, bir tane daha… yarım paket bol tuzlu patlamış mısıra maruz bırakıldım. susadım, istemedim ama yedim. mısırın tadı değil ama eylemin kendisi hoşuma gitti.

    “evet, bir yarışmacımız daha aramızda, bizi nereden arıyorsunuz?”
    “kayseri”
    “çok güzel, balıklıgöl hangi ilimizdedir biliyor musunuz?”
    “cevap veriyorum, balıkesir!”

    yan gözle yüzüne baktım. gözlerini televizyondan ayırmıyordu. istifini bozmadan sol kolunu havaya kaldırdı. aradaki boşluğa bırakıverdim kendimi, cevabı gün gibi ortada olan kafamdaki milyonlarca soruya aldırmadan.

  • 45. recep tayyip erdoğan'ın iphone 6'yı beğenmemesi

    (bkz: iphone 6 unboxing with tall man)

  • 46. beşiktaş

    hala anlamadınız değil mi ? bu da oyunun bir parçası, bu hikayenin içinde vay anasını diyebileceğimiz bir ayrıntı..

    herkes sezon sonu bu şampiyonluğu konuşurken,hatırlasanıza lan ilk oynadığımız maçta rodolfo sakatlanmış elimizde iki stoper kalmıştı vay be ne günlerdi diyeceğiz..

    inanın oğlum! bu takım şampiyon olacak..

  • 47. beyaz futbol

    rok:bunları diyen şerefsiz oğlu şerefsizdir
    ertem şener: rasim şerefsiz deme ya
    rok: yahu şerefsiz demiyorum ki şerefsiz oğlu şerefsizdir diyorum.

    survivorun amk tek efsane bu program hacı

  • 48. yürek yakan popo görüntüleri male edition

    geçen ay bronskoskopi yaptırdım. akciğerlerin içerisine hortum salıyorlar. kamera ile bakıyorlar ve ciğerden örnek alıyorlar.

    hortum, ses tellerini geçtikten sonra, boğulma hissi oluşuyor. bu boğulma hissi, genzinize ekmek kırıntısı kaçtığında yaşadığınız öksürük krizinden tamamen farklı. doktor sizin akciğerlerinizi incelerken, size de minik bir pencere açmış oluyor. bu pencereden baktığınız zaman, boğuldu dediğimiz kişilerin aslında şoka girdiğini ve bu şok sonucu kalplerinin durduğunu görüyorsunuz.

    sonra dönüyorsunuz etrafındaki diğer erkeklere bakıyorsunuz. adama hepi topu rektal tuşe yapmışlar; adam 40 yıl travmasını yaşıyor.

    yani arkadaş, bu adam zaten üç günde bir tuvalete kütük bırakıyor. o kütüğün çıkabildiği yere, parmak da girer kol da girer. ben burada boğulma tatbikatı yaşadım, şu rektal tuşe yaptırmış adam kadar tantanasını yapmadım.

    bu heteroseksüel erkeklerin götleri ile ilgili saplantıları hiç bitmeyecek galiba. adamın kendi götü ile ilgili çok ciddi dertleri var. başkasının götüne nasıl tahammül etsin ki!

    ondan sonra homofobi tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır dediğimiz de suçlu biz oluyoruz.

    neyse erkek götü fotolarına bakmayın. ama kendi götünüzle barışmak için çabalayın ve götlü muayenelerden kaçmayın. prostattan kolon kanserine kadar bir çok hastalığın teşhisi için o göte bir şeyler girecek ve çıkacak.

    unutmayın erken teşhis hayat kurtarır.

    not: oturup sakin sakin wikileaks'te beyni kurtlanmış kadın videoları izleyen adamların, iki erkek götü fotoğrafı gördükten sonra " ay çok travmatize oldum" ayağına yatmalarını, ardından da kendilerini "normal" olarak tanımlamalarını bir türlü kafam basmıyor.

    edit: yilansi fare uyardı liveleaks olacak.

  • 49. kürt askeri şehit olarak kabul etmemek

    sorunun aslında "pkk sorunu" olmadığının kanıtı. böyle mallar yüzünden pkk var, böyle mallar yüzünden akp iktidar, böyle mallar yüzünden ülkenin dört bir yanında bombalar patlıyor.

    işte bu mallar "vatansever" olurken, bizler ise "vatan haini" oluyoruz.

    buraya gelip de bu itleri savunmak için geveleyecek olanlar da hayvan oğlu hayvanlardır. net.

  • 50. m16 glock rpg7 ve sınırsız mermiyle 15.yy'a gitmek

    (bkz: onbeş kişiye saldırdım)
    (bkz: vurdum vurdum saymadım)