Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. tek yolcusu mezun olunca kapanacak tren hattı

    yine japonya'dan bir güzellik... japonya demiryolları, tek bir öğrenci yolcusu kalan tren hattını kapatma kararını, öğrenci mezun olana kadar ertelemiş...
    ekleme; kapatma kararı istasyonla ilgili ancak o yöre insanı için istasyonun kapanmasıyla hattın anlamı kalmayacak...

  • 2. freud'un ensestine hımm diyanetinkine oov demek

    eğer freud kalkıp "en geçerli ahlaki kurallar benim, bana uyacaksınız yoksa cehennemde cayır cayır yanarsınız" diyorsa riyakarlıktır.

  • 3. çankaya'daki sapığı şikayet ediyoruz

    ankara çankaya'da bir şerefsiz (twitterda @ankaraucuncu. 1 aydır ise @dev_ank hesabını kullanıyor acmanızı tavsiye etmiyorum. +18) arabasının içinde masturbasyon yaparken kadınlara yol soruyor ve gözlerinin içine baka baka eylemine devam ediyor. sonra bunları videoya çekip twitter'a koyuyor.

    https://twitter.com/…gazi/status/685833872832081920 şu twitle haberim oldu benim de, arkadaş mail atmış cankayailce@ankara.pol.tr adresine.

    ben hem mail attım hem de https://m.egm.gov.tr/onlineislem/ihbar şu adresten online ihbar yaptım. ne kadar ihbar o kadar dikkat çekmek demektir. 1 dakikanızı ayırsanız belki el atarlar şu olaya.

    ankara il emniyet müdürlüğü- çankaya'yı seçip şöyle yazdım:
    konu: çankaya'daki sapık
    metin: twitter'da '@ankaraucuncu' hesabını kullanan şahıs çankaya'da arabasının içinde masturbasyon yaparken yoldan geçen kadınlara yol soruyor ve video çekip twitter'a koyuyor. gereğinin yapılmasını rica ediyorum. (aracın beyaz fiat fiorino olduğu söyleniyor)

    (bkz: #57601256) şuraya yüzünün gözüktüğü bazı fotoğrafları koydum. ihbara ekleyebilirsiniz linkleri.

    yanılmıyorsam yalnızca tck 105 (cinsel taciz- 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezası) ve 225 (hayasızca hareketler, teşhircilik- 6 aydan 1 yıla kadar hapis)'ten sorumlu tutabiliriz. 225 için şikayet gerekli değil ama 105 için mağdurun şikayeti gerekiyor. şu iğrenç harekete maruz kalan biri bunu okuyorsa daha fazla ceza alması için şikayetçi olabilir. gerçi şu halde de 225. maddeyi 6 kez ihlal ettiği için 6 yıla kadar hapis cezası alabilir.

    edit: 6 demişim de @dk13617391 şu hesapta da var. normal şartlarda 10-15 yıldan az ceza yememesi gerek bu herifin.

    diğer hesapları: @dev_ank (şu an bu hesabı kullanıyor) - @dk13617391 - @1sen1o1ben- @ank_skci (3-4 günde bir hesap değiştiriyor öncekinin şifresini unuttum diyor)

    @3455celik bunu da twitter'dan biri bildirmiş, benzer hareketleri yaptığı videoları koymuş hesabına. pek değerli cumhuriyet savcılarımız cumhurbaşkanına hakaret suçlarındaki gibi duyarlı olup el atarlar umarım.

    -----------------------

    edit: olay gerekli yerlere intikal ettiğine göre facebook hesabı paylaşılmasını şahsen doğru bulmuyorum. yakalanacaktır bugün yarın. facebook hesabının paylaşılması ailesine zarar verir.

    ayiboluoama eklememi istedi: "belki de o değildir kesin olmadan yapılan şey doğru değil. bir suser bana adres tc ve doğum tarihini attı adamın. polisle paylaştım yarına kesinleşir."

  • 4. debe'nin kaldırılması

    vakti geldi de, geçiyor bile..
    sözlük seviyesi yerlerde mâlum. kayda değer birşeyler okumak gerçekten zor. şu anki haliyle sözlük; yapımcılığını rahmetli osman yağmurdereli'nin yaptığı bir televizyon dizisini andırıyor. hatırlarsınız, ''macera devam ediyor'' diye başlayan dizilerin, 10 bölüm geçmeden ''kahkaha devam ediyor'' diye sunulduğu günleri.

    kutsal bilgi kaynağı'mızı da, el birliğiyle komikli bakınız verme yarışması'na çevirdik ve bundan hiç rahatsız olmuyoruz.
    debe'ye girme aşkına, sözlüğün içine sıçıyoruz ve bundan keyif alıyoruz. bunun en büyük sebebi de, günden güne kalitesi ve seviyesi düşen debe listesi.

    bundan 4-5 yıl önce, facebook'taki caps sayfalarında yapılırdı buna benzer birşey. üyeler, sayfa admini bir paylaşım yapsın diye hazırda beklerler ve 'ilk yorum' yazabilmek için yarışırlardı. o sayfalardan hiçbir farkımız kalmadı. biri bir başlık açsında, hemen altına bakınız verip debe'ye girelim diye bekliyoruz.

    ''yetmiyor''

    arkadaşımızın hesabından nick'lerden meslek tahmini yapmak başlığı silinsin diye başlık sıçıyor, hemen altına #57548479 diyoruz. neden? çünkü debe'ye girmemiz gerekiyor.

    olmadı mı?

    karadeniz müziğinde yarım bırakma samimiyetsizliği başlığı açıp ortalıyoruz, ve goool. #57578807
    neden? çünkü güzel espri bu.

    henüz yeni bir yazar sayılırım. saçma çay efsaneleri reklamınız olmasa, daha uzun yıllar çaylak olarak kalacaktım belki de kimbilir. bu yüzden bana düşmez bunları söylemek.

    sırf debe listesi'ni okumak için sözlüğe giren yüzbinlerce kullanıcı vardır ve bu çok büyük bir kazanç kapısıdır eminim. ancak bu hızla kirlenmeye devam edeceksek, onay sırasındaki binlerce çaylağı bekletmenin hiçbir mantığı yok. daha çok paraysa olay, alın hepsini içeri.
    daha çok dürümse, koyverin gitsin..

    önerim; bir süreliğine de olsa debe listesinin kaldırılması. kaliteli entryleri, geçen haftanın en beğenilenleri istatistiğinden de takip edebiliriz.
    şimdilik sadece biraz temizlenmeye ve bilgi kaynağımızı kutsamaya ihtiyacımız var hepsi bu.

    haa yok iyi böyle diyorsanız, eksi hemen altta, solda.

  • 5. arda turan

    messi'ye sponsorlar yardımıyla asist yaptı az önce.

  • 6. farklı rolleri aynı oynayan oyuncular

    (bkz: johnny sins)...

  • 7. 9 ocak 2016 kanal d açıklaması

    kısa özeti;

    "sakın bize kızmayın hazretlimiz, 7 haziran seçimlerinde bir hata yaptık ama 1 kasım günü nasıl döndüğümüzü ve %50'yi gördüğümüz anda nasıl aniden bir milli irade bağımlısı haline geldiğimizi siz de çok iyi biliyorsunuz. beyazıt'ı da ciddiye bile almayın siz; yıllardır yaptığı samimiyetsizliğin doruklarındaki programına, her zaman olduğu gibi etliye sütlüye karışmadan cici cici devam edecektir."

  • 8. umut bulut'un tolga zengin'le teke tek kalması

    umut'un dışarı giden topunu tolga'nın içeri almasıyla sonuçlanır.

  • 9. 9 ocak 2016 umut bulut'un kaçırdığı gol

    kartlık bir pozisyon. kırmızıyı verip atacaksın arkadaş böyle futbolcu olmaz diye.

  • 10. tsk çekilirse çocukların ölmeyecek olması

    kürt milliyetçisi zırvası. bu kürt milliyetçileri kürt ölünce sevinen propaganda malzemesi çıktı diye sevinen aşağılık taşeronlardır. barış sürecinde bölgeye silah yığan terörist köpekler amacına ulaşamayınca propagandaya başladılar. bu faşist propagandaları kürtçü çomar milliyetçilerden başka kimse yemez. halklar kazanıyor çomar taşeronlar kaybediyor.

  • 11. recep tayyip erdoğan'ın ölmesi

    (bkz: bir an heyecan yaptın itiraf et)

  • 12. diyanet'e itibar suikastı yapan çete

    gezicilerdir. ha yok pardon paralelcilermiş. dış mihraklar da olabilir bence. amaaaan, bunlardan birisidir işte. seç beğen al.

  • 13. kavga etmekten korkan erkek

    benim de icinde bulundugum insan turu. aslinda onceleri boyle bir insan degildim. ufak tefek olmanin verdigi kompleksten midir nedendir bilmem asiri saldirgan bir yapim vardi. cocuklugum da dahil olmak uzere fiziksel boyuttaki munakasalardan hic cekinmezdim. ebat olarak iki katim kutleye ve hacme sahip insanlarla bile kavga etmisligim vardir. bir de pistim tabi ornegin biri kavgadan kacinmak icin "eyvallah" dese "hah anani boyle sikerler" der, tahrik ederdim. cok dayak yemisligim vardir ama, dovdugumden fazlasindan sopa yemisimdir.

    sonra bir gun, benden uzun ve agir biriyle karsi karsiya kaldik. benim avantajimsa boks yapiyor olmamdi ayrica ilk yumrugu atarsam hic yemeden ve rakibin gardini almasina izin vermeden seri yumruklarla hatta diz ve dirsek de kullanarak galip (!) gelecegimi umuyordum. nitekim karsi taraf hem kilosuna guveniyor hem de beni cok hafife aliyordu. bu psikolojik durum acikca haksiz olmasina ragmen kendisi icin cok keyifli olmaliydi saniyorum. nitekim en klise hatayi yapti ve agzini yayarak bir cumle kurmaya basladi. "bilaaderrr", "bizzz", "-sana" gibi kelime ve ekler o cumle bitene kadar siddetin baslamayacagina delalettir. tabi bu soyleyen icin gecerli, dinleyen icin degil. ben de boylelikle aradigim firsati buldum ve taktigim tamamen ise yaradi. bu kisim onemli degil. onemli olan ben isimi bitirdikten sonra adamin suurunu yitirmesi oldu. cenesinin bir sara hastadi gibi kilitlenmesi ve sıkılı dislerin arasindan sizan kani gordugumde korkudan aklimi yitirecek gibi oldum. o anda biri olecekse o kisinin ben olmasini diledim. bu sekilde aglayarak ne kadar sure gecti bilmiyorum, sonunda baygin adamj alip hastaneye goturduler, beni de merkeze. polisin birinin "seni nasil salalim belki afam olecek" demesi hayatimda isittigim en korkunc cunleydi. neyse sonunda iyilesildi, helallesildi konu kapandi gitti.

    simdiyse biri dumduz yuzume kufretse "haklisin abi" deyip gecerim. yumruk atsa sadece defansta kalirim, karsilik vermem. evet o anlatamadigim korku bana yetti. size de tavsiyem budur, zorda kalsaniz bile siddete yonelmeyin. birini sakat birakmak, oldurmek ihtimallerini hic deneyimlemeyin. erkek adam isinde ekmeginde okulunda hayata karsi savasan adamdir gerisi hikaye.

  • 14. beyazıt öztürk

    lan manyak mısınız? adam kanalda canlı yayında. ne dese gg. aşağı tükürse sakal yukarı tükürse bıyık. bu konu o kadar hassas ki adam ne diyeceğini bilememiş. hayvanlık yapıp telefonu da kadının yüzüne kapatmamış. "tamaam siyaset yapma kapat" dememiş. adamakıllı dinlemiş. allah bütünlüğümüze zeval vermesin diyerek tüm ülkeyi ve tüm halkları düşünmüş.
    fikrimce beklenmedik bir durumu ve beklenmedik bir bağlantıyı düzgün ve güzel bir şekilde karşılamış sunucudur.

  • 15. umut bulut

    ama pres yapıyor topçusu. hep guiza denen hıyar yüzünden bunlar. zamanında çok taşak geçtik, allah bizi 2 tane guiza ile sınıyor şimdi.

  • 16. 8 ocak 2016 diyanet işleri başkanlığı açıklaması

    her şeyi en baştan ele alalım:

    bir babanın öz kızına duyduğu şehvet, karısıyla olan nikâhını düşürür mü?

    diyanete bu sorulmuş.

    diyanet ne cevap vermiş:

    “babanın kendi öz kızını öperken şehvet duyması durumunda nikâhın ne olacağı konusunda görüş ayrılığı vardır. bazı mezheplere göre, babanın şehvetle kızını öpmesi ya da şehvetle ona sarılmasının nikâha bir etkisi yoktur (bkz. ibn rüşd, bidayetü’l-mücdehid, mısır 1975, ıı, 33; ibn kudame, el-muğni, vıı, 486; ibn cüzey, el- kavaninü’l fıkhiyye, 138). hanefilere göre ise; babanın, kızını şehvetle öpmesi, kızına şehvetle sarılması durumunda kızın annesi bu babaya haram olur. ancak bu tür sonuç doğuracak tutmanın, teni tenine değerek olması ya da altının sıcaklığını iletecek kadar ince bir örtüden olması gerekir. kalın elbiselerden tutarak ya da vücuduna bakıp düşünerek, şehvet duymak, bu tür bir haramlık oluşturmaz. ayrıca kızın, 9 yaşından büyük olması gerekir. şehvet duymanın işareti, erkeğin organında bir uyanma, uyanıksa uyanışının artması, kadının da kalbinin heyecanla çarpmasıdır.”

    ibn-i rüşd'ün cevabı hanefi fıkhından değil kendisi endülüslüdür. maliki mezhebinden bir babanın oğludur. ispanya'nın sevilla şehrinde kadılık yapmıştır. o dönem malikiler ve zahiriler yaşardı endülüste. zahirilik bugün ehli sünnet mezheplerden kabul edilmiyor, o vakitler kabul edilirdi. ibn-i rüşd mesleğini maliki mezhebinin fıkhı üzerine icra etmiştir. kendisi ise ağır bir aristo aşığıdır. gazaliyi ve eşari okulunu eleştirmiştir. elbette ibn-i sina ve farabi gibi filozoflara da bazı eleştirileri vardır ancak temelde gazaliye karşıdır. felsefeye merak sardıktan sonra ibn-i rüşd'ü endülüsten kovarlar, fas'a postalarlar bütün kitaplarını da yakarlar.

    hanefi fıkhına göre el ihtiyar hanefi fıkhı isimli eserin nikah kitabının "kıza dokunmak sebebiyle karının haram oluşu" babında diyanete sorulan sorunun cevabı vardır buyrun ekran görüntüsü: http://i.hizliresim.com/5my7zm.png

    "bir kimse cinsi münasebette bulunmak için şehvet çağındaki kızı ile birlikte uyumakta olan karısına yönelir de karısı zannederek kızına elini vurup onu şehvetle çimdikler veya tutarsa; karısı artık kendisine haram olur."
    (el ihtiyar, hanefi fıkhı, nikah kitabı)

    türk islam sentezinin, cemil meriç'in bahsettiği o muazzam mazinin, gizli hazinelerimizin bir diğer muhteşem ahlaksal çıkarımını daha paylaşayım sizlerle. bu sefer "dört mezhep fıkhı" isimli eserden gelsin: http://i.hizliresim.com/mlkpan.png

    "adamın biri bir cariyeye (kadın köleye) sahip olur, bu cariyeyi sahih bir beye satar ama henüz müşteriye teslim etmeden önce onunla cinsel temasa girerse ne mehir vermesi gerekir ne de had cezasına (kamu/allah davası olarak genel hukuka aykırılıktan verilen el kesme, kafa kesme, falaka, sopa gibi cezalar) çarptırılır. fakat müşteri, eğer bu cariye bakire ise bakireliğini yitirmesi nedeniyle eksilen değeri oranında fiyatında indirim yapabilir. ama bu cariye bakire değilse cinsel temas nedeniyle fiyatında indirim yapamaz."

    (dört mezhep fıkhı, nikah kitabı, şüphe ile yapılan cinsel temaas babı, abdurrahman cezeri)

    birileri ışid cariyelerin ırzına geçip geçip başkasına satıyor mu diyordu? ışid gerçek ehli sünnet müslüman değil mi diyordu? al işte en insani fıkıh denilen hanefi fıkhı budur; hanbeli fıkhı daha beter ondan. ışid birebir hanbeli fıkhını uyguluyor. ışid tutarlı siz değilsiniz. hala ben sünniyim diyorsunuz. sünni isen kölelerin olacak. onların ırzına geçeceksin. bazıları bakire olacak. bakire olanları birine satmaya uğraşırken pazarlık sırasında bakire olduğu için karşı taraf senden indirim isteyecek. eğer bakire değilse pazarlıkta avantajlı taraf sen olacaksın. cariyeyi yatırıp tecavüz edeceksin. sonra da parayla aynı bir mal gibi satacaksın onu. mezhepçi islam budur güzel kardeşlerim. ehli sünnet fıkhı, o muhteşem mazi budur. o müthiş osmanlının ahlaksal sistemi budur. o muazzam selçuklunun sosyal düzeni budur. oysa akıl nasıl bir şey? her insan; rengine, diline, dinine, ırkına, cinsiyetine bakmadan eşittir diyor akıl. ehli sünnet islam ise ırkına bakılmaksızın bütün sünni erkekler eşittir kadınlar eşyadır cariyeler ırzına geçilebilir metalardır diğerlerinden haraç vergisi alın vermezlerse de öldürüp kadınlarını cariye yapın diyor. bu çelişkiler hiç mi rahatsız etmiyor sizi. allahını seven açıp biraz fıkıh okusun ulan!!!!!!!!! çıldıracağım!!!!!!!!!!

    işte mehmet görmez efendi böyle durumlar. şimdi diyelim ki seni oyuna getirdiler. yukarıda kaynağını gösterdiğim ehli sünnet fıkhı da mı yalan? diyelim ki seninle oyun oynuyorlar, seni rezil etmeye çalışıyorlar. islamı küçük düşürmeye çalışıyorlar. hanefi fıkhı da mı yalan? senin işin değil mi hanefi fıkhı? senin mesleğin bu fıkhı insanlardan saklamak değil mi? ne zamana kadar saklayacaksınız? daha da önemlisi kendinizden ne kadar daha saklayacaksınız? kendinizi ne kadar daha kandıracaksınız?

  • 17. akp döneminde dinden soğumak

    aslın şu başlıkta bile kanlı-canlı örneğini görebilirsiniz. adam "akp din istisnarı yapıyor, din adına yapılanlar hukuksuz ve akıl dışı" diye meramını belrtiyor aldığı cevap, islam düşmanı ve gerizekalı olduğu. bakın ne kadar kıvrak ve akıl dolu bir kontr-argüman.

    kendisini "gerizekalılık" rütbesini vermeye ehil gören bu çok zeki arkadaş gibi milyonlarcasının bir araya gelip yönettği ülkede, normaldr. aksini beklemenz naifliktir.

  • 18. diyanet işleri başkanı skocax olsun kampanyası

    tanrının izni ile başkanlığa talibim. hem de maaş, yol, sgk, koruma, saray ve mercedes gibi özlük hakları talebim de yok.

    babanın öz kızına şehvet duyması konusundaki fetvayı diyanetten çok önce vermiştim. buyrun inanmayan baksın:

    (bkz: fıkıh/@skocax) (sondan ikinci paragraf kendi kızına dokunmak suretiyle nikahın düşmesi başlıklı kısım)

    bende bütün din ve şeriat işleri beleş. maksat vatandaşa hizmet.

    ehli sünnet üzerine kadılık eğitimi almış adamım. ilahiyat okumuş yakınlarım var, bir bok bildikleri yok. türkiyede ilahiyat eğitimi ve ilahiyatçıların kendileri çok zayıf. bütün başarısız öğrenciler ilahiyata gidiyor. belki yüzde doksanı analitik anlamda ortalama iq'nun altında adamlarla dolu. imam hatiplere katsayı uygulamasını en çok ne için destekliyordum biliyor musunuz? ilahiyatlara biraz zeki insanlar da gitsin diye. imam hatip mezunu adam öss' de eskiden 180 soru vardı, 150 net yapmış mesela; kırpılmış okul puanını ekleyince cücük gibi kalıyor toplam puanı. tıp istiyor, hukuk istiyor, mühendislik istiyor toplamda puanı yetmiyor. mecbur kalıyor ilahiyata. böylece akademik anlamda kafası çalışan insanlar da ilahiyata gitmiş oluyor, güzel değil mi? ankara üniversitesi ilahiyat fakültesi bugün reforma hazırlanıyor. dün müydü biri bana bir cevap yazmıştı türkiye kemalist rejimden kurtulunca akepe döneminde hermenötik yapmaya başladı diye. öyle değil bebeğim. akepe mehmet görmezdir. mehmet görmezin en korktuğu şey de hermenötik'tir. hermenötik reformun anahtarıdır. kuran "öldürün" der mesela bunu hermenötik yaparak "hayır o dönem orta çağdı herkes birbirini öldürüyordu, polis yoktu mahkeme yoktu devlet sınırları ve sınır karakolları yoktu, kuranda öldürün yazıyor diye bugün şu demokrasi ortamında kimse kimseyi öldürmek zorunda değil, ya meclisle çöz sorununu ya da bir masaya oturup uluslararası antlaşmalar yap yeter ki kavga etme" şeklinde akla uygun olarak manipüle edersin. çünkü başka çaren yoktur. çünkü modernitenin içinde onun verdiği rızk ile yaşıyorsun. bugün sana rızkı allah vermiyor yahudinin üstün tohum teknolojisi sayesinde doyuyor 77 milyon. reform yapmış domuz yiyen almanın tavuk üretim sistemi sayesinde vatandaşına tavuk yedirebiliyorsun. danimarkalının gemileri sayesinde balık tutabiliyorsun. sen rızkını moderniteden alıyorsun, aklı icat edenlerden alıyorsun.

    akademik kafası basma ile sınavlardan alınan puanların korelasyonu var. duygusal zeka vs. dersiniz itiraz etmem kimseye de geri zekalı dediğim yok ama ilahiyata neden en düşük puanlı insanlar gitsin ki? manav murtaza efendi mi yapacak islamda reformu? reform din adamlarının işidir. protestan reformunu sokaktaki adamlar yapmadı. siyasal ortam müsaitti, reforma açtı, reforma susamıştı ve reform gerçekleşti, din adamları kendi aralarında yaptılar reformu ve yığınları da ikna ettiler. bugün islam dünyası da reforma aç bir durumda. reforma müsait bir ortam var. neden? hergün 3500 arap birbirini öldürüyor. suriyeliler, ıraklılar kucaklarında bebekleri ile "kafir" avrupadan ekmek dileniyorlar. din 1500 parçaya bölünmüş halde. herkes kendini gerçek islam ilan ediyor. bu durumda herkesin gerçek islam telakki ettiği şeyin herkesin kendi gerçek islamı olduğu ama başkalarının islamlarına da kimsenin karışamayacağı bir ortam lazım yani kamusal alanlardan bütün gerçek islamları def etmek yani demokrasi yani adalet, sekülerizm, medeniyet. bunun için diyanetin başına dinden anlayan bir ateist geçmeli belki de.

    ehli sünnet fıkhı apartman hayatına uyum sağlayamadı dostlar. ehli sünnet fıkhı asfalt yolda gidemiyor eski toprak yollara muhtaç. ehli sünnet fıkhının kanalizasyon sistemi öngörüleri yoktu; suyun içindeki bok/ölü hayvan/leş oranına göre içtihatlar hazırladı ehli sünnet fıkhı. ehli sünnet fıkhı medya ile sosyal medya ile mücadele edemiyor. bugüne kadar nasıl böyle gelmiş bugün dünyadaki 1.5 milyar insanın, islam aleminin %80'inin kimliği neden sünni açıklayayım:

    elinize her hangi bir dört mezhep fıkhı kitabını alırsanız içinde yazılı olanların en az %70'inin saçmalık olduğunu görürsünüz. ancak kalan %30'u da müthiş kapsayıcı, barışçıl, akrabaya yardım etmeli, fakiri kollamalı, haksızlığa karşı baş kaldırmalı, ahlakı yüceltmeli, komşusu açken tok yatmamalı öğretilerdir. ehli sünnet denen form oluştuğundan beri yani abbasilerin son halifeleri ile selçukluların ilk hükümdarları ve özellikle vezir nizamülmük ile imam gazali'den beri camilerde insanlara bu %30'luk hoşgörülü kısım anlatılıyor. kalan %70 ise kritik durumlarda ortaya çıkarılıyor. araplar dışında kuranı kendi kendine anlayabilen kimse yok çünkü mesela ilk tam türkçe kuran meali elmalılı hamdi yazırın atatürkün direktifi ile hazırladığı mealdir. fıkıh da ulemanın elindedir eski devirlerde. halkın elinde okuyacak bir şey yoktur. sadece camii hocası vardır islamı öğrenebileceği. türkçeye hala çevrilememiş fıkıh kitapları var. işte sizin dedeleriniz islamı bu şekilde tek bir harf dahi görmeden hocanın anlattığı o yüzde otuzluk hoşgörülü kısımdan öğrendiler. siz de onlardan öğrenen babanızdan. gidip de bir tek fıkıh kitabı açmadınız; acaba bu gerçek sünni islam neymiş diye. yalan mı?

    kuranda mesela enfal 60'da "düşmana karşı atlarınızı hazırlayın" der. hadi hazırlayın amk. rusya ile savaşıyoruz diyelim hazırlayın lan atları... yanına da eşek ve katır koyun hatta yardımcı olur. rusların tankları var sürün üstüne atları, atlar tanklara kafa atsın ve savaşı kazanalım. ama allah bize at hazırlamamızı emretmiş. ne yapacağız? allahın emrine karşı mı geleceğiz? allahı yok mu sayacağız? allaha şirk mi koşacağız?

    bizim iki yüzlü müslümanlarımız bu ayeti "ya orada at ya da binek hayvan diyor ama bugünkü at tanktır, savaş uçağıdır" diye çevirirken kurandaki şeriatın diğer meselelerini, ibadet, cihat, kadınlara karşı tutum, dört kadınla evlilik, kadını dövmek, eşcinsellik, tesettür vs. olduğu gibi almaya kalkıyorlar. bu iki yüzlülük değil mi? islamı apartmanda, şehir merkezinde, asfalt yolda, içme suyu sisteminde, kanalizasyon sisteminin olduğu bir dünyada yaşanır hale getirmek zorundayız. bunun için de ehli sünnet fıkhından, şii fıkhından kurtulmak zorundayız.

    açık ve net bildiğim bir şey var: bütün müslümanlar birleşip de gazali'ye ana avrat sövmeden zilletten kurtulamazlar.
    gazalinin ihyasının diyanet müfettişi ahmet serdaroğlu çevirisinin üzerinde "ehli sünnetin gözbebeği" yazar. bugün türk sünnilerinin yaşadığı dini bütün detayları ile yazıya döken kişi gazalidir. gazaliden sonra gazaliye muhalif olanların tümünü dinden çıkarmış aforoz etmişlerdir: mesela ibn-i teymiye. ibn-i teymiye ehli sünnet hanbeli mezhebinden olduğu halde sırf gazaliye itikadi anlamda muhalafet etti diye dinden çıkardılar. bugünkü ışid ibn-i teymiyecidir. ışid'e de sırf bu yüzden sünni değil diyorlar. halbuki köküne kadar sünni/hanbeli ışid. ebu bekir bağdadi'nin namazı hanbeli mezhebine göredir. kıyamda elleri göbeğinin üzerinde bağlar. maliki değildir malikiler hiç el bağlamaz. şafii ve hanefiler de bizim camiilerdeki gibi zaten.

    gazaliden önceki gazali muhaliffleri de ve hatta ibn-i sina, farabi gibiler de dinden atılmışlardır.

    bana sen türk islam sentezine kurban ol diyorlar. türk islam sentezi gazalidir.

    her neyse biz fıkıhtan devam edelim. ehli sünnet fıkhının ilginç noktalarından size bir demet sunayım. gelecekte mehmet görmezgiller bunları da yumurtlarsa şaşırmayın:

    *bir kişi dinden yani ehli sünnetten çıkarsa karısı ona haram olur karısı ile yaptığı seks zina olur. çocukları olursa dinen veledi zina (orospu çocuğu) olur.

    * eğer bir erkek zinaya zorlanırsa zekeri (siki) kalkmadan zina yapamayacağı için günaha ortak olur.

    *ehli sünnet olmayan; yahudi, hıristiyan, mecusi vs. ve hatta günahkar sünni hiç kimsenin şahitliği hiç bir mahkemede kabul edilmez.

    * köle efendisine efendi de kölesine şahitlik edemez.

    * azad edilmemiş köleler mülk edinemezler.

    *kendini kadına benzetenler, erkek gibi davranan kadınların, ölünün arkasından ağıtçılık yapan kadınlar ve insanlara şarkı söyleyen kadınların hiç bir mahkemede şahitlikleri kabul edilmez.

    *faiz yiyenlerin şahitliği kabul edilmez.

    *satranç ve kumar oynayanların şahitlikleri kabul edilmez.

    *sokakta yürürken bir şey yiyen kişinin şahitliği kabul edilmez.

    *selefi salihine (yani muhammedi dünya gözü ile gören, onu görenleri gören ve onu görenleri görenleri gören müslümanlara mesela muaviye ve yezide) açıkça söven kişinin şahitliği kabul edilmez.

    *avcılıkta besmele çekmeden vurulan avın eti yenmez.

    *suya düşen veya vurulduktan sonra yuvarlanıp uçurumdan bir mızrağın ya da demirin ucuna düşen av yenmez. (illa avcının besmele çekilmiş oku ile ölmeli av)

    *avlanan su kuşunun yarasına su isabet ederse yenmez.

    *eğer biri vasiyetinde tüm varlığını kafir, günahkar ya da köle olan birine bıraktı ise vasiyet bunlara geçmez şeriat tarafından vasinin yakınlarına verilir.

    evet türk islam sentezi yani hanefi fıkhı ne kadar süper değil mi?

    kaynak: el ihtiyar, hanefi fıkhı.

  • 19. 9 ocak 2016 barcelona granada maçı

    bazı ahlaksız yayıncı kuruluşları burada ifşa edeceğim maçtır aynı zamanda. bakın efendim:

    şu ahlaksızlar italyanca yayın yapıyorlar aynı zamanda hd kalitesinde.

    bu ahlaksızlar ise aynı kalitede rusça yayın yapıyorlar acestream üzerinden oluyor tabi bunlar.

    burada ki ahlaksız kuruluş ise acestream istemeden 6 farklı link üzerinden yayın yapıyor bu kadarını ilk kez görüyorum bende.

    son ahlaksız kuruluşumuz ise akksini doldurmuş ama yinede acestream üzerinden izlemek isteyen arkadaşlar için 480p 5 dilde yayın yapıyorlar. isterseniz 1080p 3 dilde yayınları da var. bu en ahlaksızı olduğu için sona sakladım bende.

    olur da bu ahlaksızlardan maçı izleyemeyip işten güçten maçı kaçırdınız. tüm avrupa liglerinin özetini hd yayınlayan bu mide bulandırıcı adamlardan takip edebilirsiniz.

    gerekli makamlara tabi ki şikayet edeceğim.

    edit: benim en çok hangi kuruluşu şikayet ettiğimi soranlar var ben 1. kuruluşu hep şikayet ediyorum ama hala kapatmadılar. görüntüsü de böyle

  • 20. yatakta çıkardığın sesleri sınıfta çıkarma

    söyleyen kişiye bir şey olmazken, söylenen öğrenci okuldan uzaklaştırılmıştır.

    http://www.hurriyet.com.tr/…uzaklastirildi-40038018

    --- spoiler ---
    "yatakta çıkardığın sesleri burada çıkaramazsın, burası sınıf ortamı" diyen öğretim üyesi e.l.'ye ceza verilmezken; kız öğrenciye "yüksek öğretim kurumu personelinin kurum içinde ya da dışında şeref ve haysiyetini zedeleyen sözlü veya yazılı eylemde bulunduğu" gerekçesiyle iki hafta okuldan uzaklaştırma cezası verildi.
    --- spoiler ---

  • 21. hastasını attığı yumrukla öldüren doktor

    türk hastaları rus doktorlara emanet etmek gerekliliğini gösteren hadise. aynı dili konuşuyorsunuz hem ne güzel.

  • 22. hiçbir zaman evlenemeyeceğini anlamak

    hic kimsenin seni evlenecek kadar sevmeyecegini anlamaktir bazen.

  • 23. orta doğu teknik üniversitesi

    eski okulum. görebildiğim kadarıyla öğrencilerinin hatırısayılır bir kısmında gözle görülür bir sığırlık baş göstermiş.

    tezimi yazmak için sessiz ve dikkat dağılmayan bir ortam olsun diye kütüphanesine geldim. yer yok. ama bütün masalarda çalışan insanlar olduğu için değil. eşyalarını (çanta, laptop, defter vs.) masaya bırakıp giden insanlardan dolayı.

    kütüphanede çalışan bir kişi kısa bir süreliğine kantine, kitap araştırmaya, tuvalete vs. gidebilir, bunda sorun yok. öte yandan görebildiğim kadarıyla bu hareketi gerçekleştiren sığır kitlesi sabahtan gelip çantaları atıp "yer kapıp" istediği zaman gelip çalışma peşinde.

    sanırım bu olay uzun süredir gözle görünür bir sorun olmuş ki etrafa "30 dakika kullanılmayan masalar diğer öğrencilerin kullanımına sunulur" diye uyarılar döşenmiş. öte yandan attığım birkaç turdan görebildiğim kadarıyla eşyalarını bırakıp saatlerce ortadan kaybolan sığırlar var.

    tabii masalara konulan eşyalar 30 dakika geçtikten sonra kişinin eşyalarını kenara itip kendinizin oturması için bir engel değil.

    düzenleme: kenardaki kırmızı koltuklara oturup boş bir sandalye için 30 dakika kadar bekledim. 30 dakika geçince eşyaları kenara çekip oturdum. oturmamdan yaklaşık 50 dakika sonra eşyaların sahibi geldi. daha sonra da "burada ben oturuyordum n'oluyoruz" ayaklarına girdi. masadaki uyarıyı gösterince "ben gideli 30 dakikadan fazla olmadı" diye bir de yalan söylemeye çalıştı.

    kendisine kenarda beklemeye başladığım ve masasına oturduğum saatleri söyleyince "yani burayı mı işaretlediniz hocam, bu mu yani" diye tripli konuşmalara girdi. üzerine bir de "eğer 30 dakikadan çok boş bırakırsanız ben de gelip kaparım" diye afra tafra yaptı. ben de "merak etmeyin, ben uzun süreli olarak masadan kalkacağım zaman eşyalarımı da topluyorum" dedim.

  • 24. 1 ocak 2016 ttnet adil kullanım kotası rezaleti

    aranızda öyle dingiller var ki interneti lüks bir tüketim ürünü haline getirmek için nerdeyse maaş aldıklarını düşünmeye başlayacağım. 75gb kota bu devirde normal bir internet kullanıcısının ihtiyaçlarını karşılamak için absürt düzeyde az. (gerçi normalde kota 50gb ben ekstra para verip 75 aldım.)

    ben 24mb 75gb fibernet abonesiyim, kotam ayın ilk haftasında kesin doluyor. nasıl dolduğunu özetleyeyim neresi adil değil siz karar verin.

    1) netflix abonesiyim, yani yasal olarak belgesel ve film izliyorum. harcadığı data şu şekilde

    low (0.3 gb per hour)
    medium (sd: 0.7 gb per hour)
    high (best video quality, up to 3 gb per hour for hd and 7 gb per hour for ultra hd)

    yani hd kalitede 2 saatlik bir film 6gb veri kullanıyor. ayda 10 belgesel/film izlense ortalama 60gb harcanıyor.

    2) steam kullanıcısıyım ayda bir oyun satın alıyorum ortalama 30gb, artı sahip olduğum oyunların updateleri ile toplamda 40gb veriyi buluyor.

    3) youtube üzerinden takip ettiğim yasal içerik üreten kanallar mevcut. imkanım olsa okullarda bile yayınlanmasını isteyeceğim bilimsel güncel içerik sağlayan yerler bunlar. vsauce, veritasiyum, scishow, engineerguy, numberphile gibi. youtube data kullanımı bir saatlik video için şöyle;

    240p ~ 150 mb
    360p ~ 250 mb
    480p ~ 400 mb
    720p ~ 800-900 mb
    1080p ~ 1.2 -1.4 gb

    yani 480p için günde bir saatten 10gb gibi bir veri gidiyor.

    daha henüz sosyal medya demedim, haber demedim, windows update demedim, satın alınan programlar demedim. ay sonu sıfır illegal faaliyet ile data kullanımım 200gbı buluyor. siz nasıl oluyor da 75gb üzeri bir kullanımı suistimal düzeyinde algılıyorsunuz bana bunu açıklayın.

    kötü niyetli birilerinin tüm interneti profesyonel amaçla sömürmemesi için oluşturulan bir barajın beni engellemesinin mantığı nedir. kota 200gb olsa bu bir korsana yeter mi sanıyorsunuz. amaç belli ki size daha fazla ödetmek. normal bir kullanıcıya ancak yetecek veriyi size parayla satmak.

    sizin hakkınızı size anlatmaktan şeker hastası oldum yıllar içinde. yapmayın gözünüzü seveyim.

  • 25. 4 milletvekilinin 1 makam aracı kullanması

    tek başına koskoca saray yaptırıp kullananlar var, peki ona ne diyeceksin kamil.

    bi de böyle düşün aq.

  • 26. lionel messi

    bu adam dünyanın en iyi takımında oynamadı. bu adam barcelonayı dünyanın en iyi takımı yaptı.

  • 27. spor salonunun soyunma odasında sevişmek

  • 28. the shawshank redemption'ın çok abartılması

    sinema bilgileri imdb top 250'deki 80 sonrası çekilen filmlerden ibaret olanların the shawshank redemption'ı en iyi sinema filmlerinden biri sanmasından ötürü doğan abartmadır. en iyi filmlerden biri değildir, genel beğeniye en çok uyan güzel bir filmdir. bu tarz bir tartışmaya normalde girmem, girmemim sebebi bunu belirttiğin zaman dahi ekşi sözlük'te tepkiyle karşılaşma durumu ve kimsenin analiz etmemesi. gayet güzel filmdir, ama genel beğeni en iyi film demek değildir, başka faktörlere de bakmamız gerekir en iyi filmi belirlemek için.

    bana -ve birçok eleştirmene- kalırsa, "dünyanın en iyi filmi" hatta "dünyanın en iyi filmlerinden biri" etiketini alan bir filmin bu yükümlülükleri üzerinde taşıyabilmesi için belli başlı gerekliliklere sahip olması gerekir. bu tüm sanat dalları için de geçerlidir. mesela beethoven senfoni no. 9 klasik müzik tarihinin en büyük yapıtlarından biridir, neden ? çünkü döneminin üzerinde, hala etkisi devam eden, yeni şeyler sunan, birçok besteciyi etkilemiş, geçmişten farklı, orijinal, sadece müzikle ilgilenleri değil toplumu etkilemiş, formun üzerine çıkmış, yaşam ve insan üzerine bir anıttır, bu yüzden kimse tutup da yadırgamaz en büyük eser denmesine. yine aynı şekilde charles baudelaire'nin les fleurs du mal eserine veya rembrandt van rijn'in gece bekçilerine benzer "en büyük yapıt" söylemini söylerseniz kimse kolay kolay bir şey diyemez çünkü beethoven'ın 9. senofinisi için müzikteki anlamına eşdeğer güçtelerdir.

    sinema dünyasında da böyle bir aramaya girişsek the shawshank redemption bu yakıştırmayı ne kadar hak eder ?
    başta da dediğim gibi, "dünyanın en iyi filmi" hatta "dünyanın en iyi filmlerinden biri" etiketini alan bir filmin bu yükümlülükleri üzerinde taşıyabilmesi için belli başlı gerekliliklere sahip olması gerekir, öznel bir hitabı kadar nesnel bir gücünün de olması gerekir.
    bu film bu gerekliliklerin hiçbirini tam manasıyla karşılamıyor. ekşi sözlükte gereksiz yere putlaştırılan şeylere hatta dünya çapında benzer bir konumda olması nedeniyle bunu tek tek incelemek istedim.

    sinema için sözünü ettiğim gereklilik nelerdir, öncelikle onlara bakalım:

    * müthiş bir yönetmenlik örneği mi ?

    * efsane bir oyunculuk mu içeriyor ?

    * kusursuz, çoklu alt metne haiz ve orijinal bir senaryoya mı sahip ?

    * yönetmenleri etkilemiş mi ?

    * sinema ve diğer sektörleri etkilemiş mi ?

    * sinemaya bir yenilik (teknolojik vesaire) getirmiş mi ?

    * zamanında sosyokültürel bir etkisi olmuş mu ?

    * zamanının ötesinde mi ?

    * çok mu sanatsal ?

    * çok mu felsefi ?

    * çok mu orijinal ?

    * çok mu yaratıcı ?

    * farklı unsurlarda da kusursuz mu ? (soundtrack vesaire)

    bir filmin "en iyiler" kervanına katılabilmesi için bence bu gibi kriterlerden çoğunu karşılaması gerekir. bu film ise bence hiçbirini tam manasıyla karşılamıyor. halbuki karşılayan başka filmler var sinema sanatında. şimdi her kriteri tekrar tekrar daha detaylandırıp inceleyelim:

    * müthiş bir yönetmenlik örneği mi ?
    frank darabont iyi bir yönetmenlik çıkardığını söyleyebiliriz ama a sınıfı bir yönetmen olmadığı gibi bu filmde a sınıfı yönetim yok. darabont'un uzun metrajlı sadece 4 filmi var ve sadece iki tanesinin önemli olduğunu söyleyebiliriz (biri bu diğeri de the green mile), ama yine de film sayısı bir yönetmenin iyi olup olmadığını göstermez. andrey tarkovski, ingmar bergman, federico fellini, robert bresson, françois truffaut, krzysztof kieslowski gibi yönetmenlerin çektiği en basit sahne bile bir resim tablosunu ya da psikoloji romanı etkisi uyandırabililir; karakterin düşüncelerini ve duygularını dışavurumunun kusursuzluğu ve düşsel analtımı ile etkilenebilirsiniz. ya da daha popüler ve günümüze yakın yönetmenleri ele alalım; david lynch, tim burton, quentin tarantino, martin scorsese gibi gibi; beğenmeyebilirsiniz ama hepsinin kendi tarzı ve karakteristik bir çekim anlayışları vardır, kamera açılarından kullandıkları müziklere veya dekorlara kadar filmlerinde birçok yerde kendi imzaları vardır. frank darabont ise böyle bir yönetmen değil. filmin yönetimi iyi olsa bile atıyorum alfred hitchcock gibi bir yönetmenin filmi ile karşılarştırmak güçtür, gülerler.

    * efsane bir oyunculuk mu içeriyor ?
    büyük bir filmi büyük yapan etmen senaryo ve yönetmen ile oyunculardır. başröl tim robbins, yardımcı rol morgan freeman. ikisi de rollerinin hakkını vermiş, buna bir şey diyemem, iyi de oyuncular. fakat "dünyanın en iyi filmi" unvanını alan filmde ikonik bir oyunculuk beklememiz de hakkımız. 1928 tarihli la passion de jeanne d'arc filmindeki maria falconetti'nin jeanne d'arc rolü,on the waterfrontdaki marlon brando'nun oyunculuğu, smultronstället'te eski deha yönetmen victor sjöström, lawrence of arabia'daki lawrence rolü ile peter o'toole, dr. strangelove'da tam birbirinden farklı tam 3 karakteri oynayan peter sellers, sunset blvd'da gloria swanson, one flew over the cuckoo's nest ve the shining'de farklı şekillerde deliren jack nicholson, der untergang'de hitler'i canlandıran bruno ganz vesaire örnek çeşitli ikonik oyunculuklardan bazıları. bu filmde ise bunlara eşdeğer bir oyunculuk söz konusu değil.

    * kusursuz, çoklu alt metne haiz ve orijinal bir senaryoya mı sahip ?
    filmin senaryosu stephen king'in 1982 tarihli rita hayworth and shawshank redemption romanına dayanıyor, senaryonun bir roman adeptesi olması "en büyük film" bazında baktığımız zaman - hane olarak değerlendirebiliriz ama bunu bir kenara bırakıyorum çünkü senaryo belirtmeliyim ki sandığınız kadar orijinal değil, daha önce benzerleri çekildi. un condamne a mort s'est echappe (1956), escape from alcatraz (shawshank redemption buradan bayağı bir beslenmiş) ve the great escape (1963) bazı ünlü örnekler. temeller ve bazı detaylar bu filmlerden alınma. filmin senaryosunda olup da bu filmlerde de olan fazlaca detay var. ki şahsi görüşümüme göre atıyorum un condamne a mort s'est echappe çok daha kaliteli bir filmdir esaretin bedelin'den ama neyse girmeyelim bunlara.
    esaretin bedeli birden fazla altmetin barındırsa da çok güçlü olduklarını düşünmüyorum, çok daha yönlü ve çeşitli senaryoya sahip filmler var. ve tabii orijinal olan.

    * sinema teknolojisine katkısı olmuş mu ? (özel efektler)
    hayır. ama aynı dönemlerde çıkan forrest gump, jurassic park gibi filmlerin böyle bir etkisi bulunuyor.

    * yönetmenleri etkilemiş mi ?
    büyük ölçüde hayır. elbette etkilenen isimler olmuştur ama büyük çapta ve isimlerde değildir. kimi filmler vardır her yönetmeni etkilemiş, geleceğe yön vermiştir. örneklemeye üşendim şuan.

    * sinema ve diğer sektörleri etkilemiş mi ?
    hayır. kimi filmler sinema dahil tüm diğer sektörleri etkiler ama bu filmde böyle bir şey söz konusu değil. mesela etkileyenlere örnek: star wars.

    * zamanında sosyokültürel bir etkisi olmuş mu ?
    hayır. kimi filmler vardır; dönemin moda algısını, beğenilerini, müzik zevklerini, trendlerini, ilgilerini tümden etkileyebilen; ama bu filmde böyle bir şey söz konusu değil. etkileyenlere örnek: jurassic park (dinozor çılgınlığı) veya rear window (grace kelly'nin giydiği v yaka kostüm kadınlar arasında çok popüler olması)

    * zamanının ötesinde mi ?
    hayır. filmin çıktığı 1994 yılından 22 sene geçti belki bu değerlendirmeyi yapmak o yüzden doğru olmaz, fakat 90'lardaki filmlerden fazla bir şey sunmuyor. zamanın ötesi denilen film o yıllarda kimsenin çekmeyi akıl edemeyeceği ve günümüzde bile şaşırtabilecek şeyler olmalı. örneğin 1927 tarihli metropolis.

    * çok mu sanatsal ?
    sanattan ne anlaşıldığına göre değişir. fakat bir tarkovski, bunuel ya da godard filmi kadar sanatsal olmadığı gayet açık.

    * çok mu felsefi ?
    hem hayır hem evet. holywood filmleri için derin bir film olduğu söylenebilinir ama uzakdoğu, avrupa ve rus sinemasına ile karşılaştırdığımızda sığ bir filmdir, felsefi derinliği yoktur. az çok düşünüp sorgulayan birinin bu filmden çıktıktan sonra derin düşüncelere dalacağını düşünmüyorum.

    * çok mu orijinal ?
    benzer filmlerin olduğunundan bahsetmiştik.

    * çok mu yaratıcı ?
    hayır. bize yeni bir dünya yaratmıyor ya da jean cocteau vari şiirsel bir masal dünyası da yok.

    * farklı unsurlarda da yeni bir şey sunuyor ya da diğer büyük filmlerden önde mi ? (soundtrack vesaire)
    hayır.

    işte bu sebepten abartılmış bir filmdir. iyi güzel filmdir ama sinema tarihine damga vurmuş, kusursuz, yönetmenleri etkilemiş, yön vermiş aynı zamanda izleyeciye de hitap eden onlarca film varken esaretin bedeline "gelmiş geçmiş en iyi filmlerden biri" yakıştırması yapmak yersiz oluyor... böyle bir şey için öznel beğeni yetersizdir.

    edit: kimsenin zevkine laf ettiğim veya daha bilgiliysem daha zevkliyimdir de gibi bir söylem içerisinde değilim. çok bilgili olup zevk sahibi olmayan nice insan var, onlardan biri ben de olabilirim pekala. demek istediğim oldukça yalın ve basit: bir filmin en büyük olarak anılabilmesi için genel beğeninin yanında farklı faktörlere bakmanın da gerekliliği, ve bu doğrultuda baktığımızda esaretin bedeline "en büyük film" yakıştırmasının yersiz olması. en güzel film ile en iyi film farklı şeyler. imdb'i genel olarak en beğenilen filmleri listeliyor ister istemez, fakat nesnel bir bakışla en beğenilen film en büyük film olmuyor, kısacası demek istediğim bu.

  • 29. ateistlerin diyanet nedeniyle vergi iadesi alması

    haktır. hem de çok doğal, çok net, ve çok temel bir hak. devlet, bu yaşıma dek hiç kullanmadığım, ömrümün sonuna dek de kullanmayacağım sözde bir hizmeti bana dayatarak zorla paramı gasp edemez. benim talep etmediğim bir kurum oluşturup, bana danışmadan, fikrimi sormadan, benim onayımı almadan, oluşturduğu bu kuruma benden cebren alınan paralarla maaşları ödenen çalışanlar atayamaz. benim paramla, kullanmadığım bir tanrıya para akıtamaz, başkalarının yararlanacağı ve hayati bile olmayan bir hizmeti sağlayamaz. kendisine biricik bir din seçerek, başka dinlere mensup insanlardan para toplayıp, "sizin dininize hizmet etmiyorum" diyemez. bu insanların parasının karşılığını vermemezlik yapamaz. bu, nitelikli dolandırıcılıktır. devlet, vatandaşını dolandıramaz!

    türkiye cumhuriyeti, vatandaşlarından elde ettiği haksız kazancın hesabını vermeli ve bu paraları son kuruşuna kadar iade etmelidir. türkiye cumhuriyeti, vatandaşlarını dolandırmaya derhal bir son vermelidir.

    edit: geçtiğimiz ay vergi iadesi alabilmek için isyan edip topluca dinlerini değiştiren izlandalılarla ilgili haberin linkini de şuraya ekliyorum http://www.theguardian.com/…-gods-tax-rebates-zuism

  • 30. 9 ocak 2016 lemmy kilmister cenaze töreni

    28 aralık'ta kaybettiğimiz, rock ve metal dünyasının efsanevi ismi lemmy kilmister ağabeyimizin cenaze töreni motörhead'ın youtube hesabından saat 00:30'da canlı olarak yayınlanmaya başlayacak.

    yayın linki şurada

    bu da haberi

    #riplemmykilmister

    edit: yayın saat 01:00'da başlayacak deniyor.

    edit 2: başlamıştır.

    edit 3: an itibariyle 250 bin kişi izlemektedir.

    edit 4: tsi kimler konuşuyor şeklinde editlenecektir.

    01:03 grubun menajeri konuşmaktadır.

    01:07 oğlu paul konuşmakta.

    01:24 mikkey dee konuşmakta.

    01:41 tanıdık simalar geldikçe editlenecektir.

    02:05 matt sorum konuşmakta.

    02:12 slash konuşmakta

    02:29 rob halford konuşmakta.

    02:33 scott iankonuşmakta.

    02:45 lars ulrich ve robert trujillo konuşmakta.

    02:56 dave grohl konuşmakta.

    03:08 tören bitmiştir.
    02:13 geçte olsa hepsi editlenecektir.

    kimler var editi:

    ozzy osbourne
    rob halford
    lars ulrich
    slash
    dave grohl
    robert trujillo
    scott ian

    bitti editi: bitmiş olan törendir, muhtemelen defin işlemleri vs. olacak ama yayın buraya kadardı.

    son edit: yayının tamamı yüklenirse yayın linki editlenecektir.

    son olarak r.i.p lemmy kilmister

  • 31. ekşi sözlük yazarlarının içtiği bira markası

    çok da önemi olmayan.

    ama benim budweiser lan. neden? çünkü amerika'da içtim. amerika'ya gittim lan ben. 2.75 dolar amerika'da.
    bira içtim yani hem de amerika'da...

    barlara gittiğimde içtim budweiser. amerika'da...

    aylarca içtim. amerika'da kalırken. aylarca kaldım ben amerika'da.

    evet bildiğiniz amerika birleşik devletleri. erazmuzu gibi değil yani...

    amerika'ya gittiğimi söylemiş miydim?*

  • 32. martin linnes

    "galatasaray, 2 senede bir sağ bek transfer eden ve sonunda sabri sarıoğlu'nun oynadığı bir takımdır."

    (bkz: gary lineker)

  • 33. javier mascherano

    hüseyin çimsir izlememiş bünyelerin en iyi olarak bahsettiği ön liberodur.

  • 34. ekşi itiraf

    bazen gerçekten çok salak olabiliyorum..

    geçen hafta ki kar yağışını hepiniz hatırlarsınız. o akşamlardan biri. saat 9 sıraları işten çıktım. iş yerim ile evim arası mesafe epey uzak, bu yüzden araç kullanmadan gidip gelmek imkansız. minibüs bekliyorum ve yok böyle bir soğuk, insanın götü donar.
    20 dakika falan bekledim, ne gelen var ne giden.

    ısınmak için, ellerim cebimde dans etmeye başlamıştım ki; bir araç durdu yanımda. benim yaşlarımda, gençten bir arkadaş.

    -ne tarafa dostum.
    +çarşıya kardeşim.
    -gel bırakayım, bekleme daha fazla.
    *

    bindim. bir yandan ısınmaya çalışıyor, bir yandan muhabbet ediyoruz ve tahminen 20 dakikalık bi yolumuz var.

    henüz daha 3-4 kilometre gitmiştik ki; yolun sağında otostop çeken 3 kişi daha gördük. yavaşladık ve yanlarında durduk. *

    -bizim mahallenin çocukları bunlar. müsaade eder misin binsinler.
    +estağfurullah. ne demek müsaade, binsinler tabi ?!?
    - yanlış anladın sen beni :) senin inmen gerekiyor.
    + ??!?? *

    dışarısı -10 dereceydi, eve daha 15 dakikalık mesafe vardı ve eleman bana resmen siktir git diyordu. beynimden vurulmuşa döndüm.

    -sıkışırdık be dostum.
    +ne sıkışması be kardeşim. bi müsade et hadi dondu çocuklar.
    -senin ben yapıcağın iyiliği sikeyim usta.
    +??!?

    bir anlık hışımla indim arabadan. inerken farkettim, araç tek kapıymış ve eleman " bir müsaade et şu koltuğu yatıralım" demeye çalışıyormuş.
    geri de dönemedim küfür ettiğim için ve hızla uzaklaştım..

    yarım saat daha minibüs bekledim ve eve gittiğimde vücudumu hissetmiyordum..

    demek ki neymiş; " düşünmeden konuşmamak gerekiyormuş. "

    " bu da bana kapak olsun!! "

  • 35. o ses türkiye

    yeni formatıyla çatır çatır yarışmacı kıyımı yapan program. adamı seçmişsiniz bari 2 şarkı okuttursaydınız be. seçim aşamasında gruba dahil etmek için 40 takla attıkları kızların eleme aşamasında yüzüne bakmıyorlar (mecazi değil gerçek anlamda) bu ne saygısızlık.

  • 36. yerel gazetecinin aykut kocaman'a ateist demesi

    bunlar solcu, bunlar ateist, bunlar terörist!...

    tanıdık geldi mi?

    bir atasözü der ki çocuklarınızı eğitmeye başlamadan önce kendinizi eğitin. zira onlar ebeveynlerini örnek alırlar.

  • 37. ikea'nın tersten okunuşunun aeki olması

  • 38. cadillac marka aracı yerli oto diye yutturmak

    bu konu da seçimle beraber rafa kalktı bitti gitti.

    akpliler bir dahaki propaganda dönemine kadar yerli araba ne oldu diye sormayarak hükümete olan bağlılıklarını göstermeye devam edecekler anlaşılan. seçim dönemi yaklaşınca da medya verir gazı, verir dumanı kaldığımız yerden devam ederiz.

    ben şimdiden manşetleri de yazayım sonradan sıkıntı olmasın;

    "yerli otomobilin son üç somunu sıkılıyor."
    "ön siparişler seçimden iki hafta sonraya alınmaya başlanacak"
    "yerli otomobil kalem pille 4000km gidiyor"
    "saab firması açıkladı; o arabayı zaten türkiyeden çalmıştık."
    "yerli oto sıfırdan yüze 0.2 saniyede çıkıyor. avrupa şokta."

    dev gibi proje hakkında bir tane teknik döküman, resmi tanıtım filmi, gelinen aşamayı açıklayan bir belgesel yayınlanmaz mı bu kadar sürede birader. açıklanan rakamlar doğru ise biz test platformu olacak cadillac bls'nin tasarım mühendislik hakları için ödediğimiz vergilerden kamyonla para bayılmışız vatandaş olarak.

    nereye gitti bu para, ne aşamadayız, neler oluyor.

    arabayı ortaya çıkarın demiyorum bak. bilgilendirilmek istiyorum.

    bir yetkili alsın yanına projede çalışan mühendisleri çıksın kameraların karşısına şu şu şu yapıldı, şunlar şunlar yapılıyor, öngördüğümüz takvim şu desin. teknik broşürler evraklar yayınlansın istiyorum. çok şey mi bu? akpli güzel kardeşlerim gelin sen haksızsın deyin ona da razıyım.

    yeter ki susmayın lan.

  • 39. sözlükteki kadın yazarların ilk regl deneyimleri

    "3 gün boyunca kanayan ve ölmeyen yaratığa asla güvenme" al bundy

  • 40. yaran inci sözlük entry'leri

    https://scontent-ams2-1.xx.fbcdn.net/…e&oe=57139ae9

    hüzünlendirdi :)

  • 41. mutsuzluğun asıl sebebi

    belirsizlik.

    allahın belası. hayatımın her yerinde sanki.

  • 42. ovakışla cumhuriyet ilkokulu'na yardım kampanyası

    peşin edit: maddi yardım talebimiz bulunmamaktadır.

    arkadaşlar sizlere ihtiyacı olan ovakışla cumhuriyet ilkokulu minikleri için öğretmenlerinin başlatmış olduğu bir kampanya var ve değerli sözlük yazarlarından bu konuda yardım beklemekteler.

    bitlis'in ahlat ilçesine bağlı ovakışla beldesinde bulunan ovakışla cumhuriyet ilk/orta okulu; bitlis merkeze 80km, ahlat'a 18km mesafede yer almakta.

    okul öğretmenleri miniklere ellerinden geldiği kadar destek olmaya çalışsa da, ihtiyaçlarının çokluğu hasebiyle yetersiz kalabilmektedirler. örneğin; defter ve kalemi dahi temin etmekte güçlük çeken öğrenciler maalesef var. okul öğretmenleri her ay gerekli yardımları yapmaya çalışıyorlar. bunların haricinde siz değerli sözlük yazarları için yapmış oldukları ihtiyaç listesini paylaşmak istiyorum.

    kırtasiye malzemeleri :

    • a4 kağıt
    • okul çantası (50 adet)
    • ürün dosyası (100 adet)
    • eğitici posterler
    • türkçe sözlük (100 adet)
    • ingilizce sözlük (100 adet)
    • kalem (50 düzine)
    • silgi (100 adet)
    • kalemtıraş (100 adet)
    • defter (100 adet)
    • resim defteri
    • boya (kuru, sulu ve pastel)
    • keçeli boya (50 adet)
    • renkli fon karton (100 adet)
    • 1-2-3 ve 4. sınıflar için hikaye kitabı : (30 adet)
    • 1-2-3 ve 4. sınıflar için testler ve soru bankası
    • teog'a yönelik testler ve soru bankaları (20 adet)
    • 5-6-7 ve 8. sınıflar için konu anlatımlı ders kitapları (50 adet)
    • anasınıfı için eğitici oyuncaklar
    • renkli fon kartonu
    • spor malzemeleri (futbol ve basketbol topu, voleybol filesi) (3'er adet)

    okuldaki öğrenci sayısı hakkında bilgi:

    anaokulu: 25
    ilkokul: 165
    ortaokul: 148

    okul adresi: ovakışla cumhuriyet ilkokulu ve ortaokulu, ovakışla-ahlat/bitlis

    önemli not: okula ptt kargo gelmektedir

    ekleme: yardımda bulunmak isteyen çaylak arkadaşlar için iletişim maili; cumhuriyetovakisla@gmail.com

    iletişimde bulunmak isteyenler için kampanyayı başlatan öğretmen arkadaşlarımız;

    veysel ayaz : 0 507 926 74 75
    dilek hançerli: 0 505 965 00 47

    şimdiden siz değerli ekşi sözlük yazarlarına ve çaylak arkadaşlara teşekkür ediyoruz.

  • 43. haziran 2013 taksim barikatları

    bunlar güya barış, birlikte yaşam filan istiyorlardı. barikatlarla mı istiyorlarmış? devlet içinde devlet kurarak 20 gün boyunca özyönetim uygulamışlardır.

    barış istiyorsan önce o barikatları kaldıracaksın delikanlı. elindeki o attığın taşları, bira şişelerini bırakıp öyle geleceksin devletin karşısına.

    barikat kurup özerklikçilik oynayan bu teröristleri kahraman türk polisi oradan postalayarak ikinci bir çanakkale destanı yazmıştır.

    bu entriyle yeterince gerizekalı ulusalcı olabildim sanıyorum?

  • 44. 9 ocak 2016 beyaz show telefon bağlantısı

    pkk yandaşları bu ülkede pkk'ya olan nefreti algılayamıyor ve anlamlandıramıyor. onun için bu kadına verilen tepkiyi de zihninde bir yere oturtamıyor.

    o kadar çok asker ve polis, o kadar çok masum sivil pkk tarafından katledildi ki, siz bunların uzaydan geldiğini falan düşünüyorsunuz herhalde. ve bu ölümlere o kadar çok sessiz kalındı ki, o kadar görmezden gelindi ki..

    şimdi çıkıp pkk'nın sebep olduğu ölümlerden ötürü örgüte müzahir ağızlar gibi konuşan bir ağzı desteklememizi, olumlamamızı bekliyorsunuz.

    olmuyor işte. o iki genç polis uykularında katledildiğinde çıkıp tv'ye bağlanıp bu polisler niye öldürüldü dedin mi? demedin.

    o zaman hangi hakla ve yüzle bizden duyar bekliyorsun? üstelik devletsiviller zarar görmesin diye bu kadar ince eleyip sık dokurken.

    çok zorunuza gidiyor biliyorum ama şöyle bir gerçek var. devlet bugün cizre'yi haritadan silmek istese muhtemelen birkaç f-16 ile bu işi yarım saatte bitirir.

    bakın dünyaya, kimse bize gık diyemiyor. ab mülteci sorunundan ötürü gık diyemiyor, abd ise çıkarlarından ötürü ses edemiyor. devleti sivil öldürmekten alıkoyan hiçbirşey yok şu an. ülkenin batısındaki kürtler bile tepki vermiyor. lan ülkenin batısını geçtim, doğusunda hendek olmayan yerlerde bile önemsenmiyorsunuz.

    ve tüm bunlara rağmen devleti çocuk öldürmekle itham ediyorsunuz. hepiniz mankurtlaşmış zihniyete sahip propaganda makinesinden ibaretsiniz.

  • 45. 9 ocak 2016 gs ksk taraftarları arasındaki kavga

    olm bu karsiyaka`nin olayi ne lan? hayir gercekten bilmedigimden soruyorum. bugun besiktas- buyukcekmece macina gittim,buyukcekmece taraftari mac boyuncs karsiyaka`ya kufur etti. buyukcekmece lan, ne isi olur karsiyaka ile? nabiyonuz olm siz?

  • 46. penisin pis kokan bir organ olması

    ben çamaşır suyuna basıyorum mis gibi domestos hijyeni.

  • 47. ortağa kızıp arabayı uçurumdan aşağıya atmak

    tck 289'a göre hacizli mala zarar verme suçunu işlemiştir. karşılığı 3 aydan 2 yıla kadar hapis ve 3 bin güne kadar adli para cezasıdır, bu bir. araç bankaya rehinlidir. rehinli mala kasıtla zarar verdiği için tck 155'e göre 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası vardır bu da iki. kasıtla araca zarar verdiği için sigortadan ancak babayı alır bu da üç. kasıtla aracı ormana sürerek ormaniyeye zarar vermek sureti ile orman kanununa muhalefet etmiştir, 2-3 sene de oradaki çeşitli maddelerden alır etti mi dört. hacizleri koyan alacaklısı eğer iyi bir avukata sahipse adamın götünden kan alırlar kamil, kan.

  • 48. yaşından küçük göstermek

    üniversitenin son senesinde staj yapıyorum. çalıştığım yerin yanında da lise var. öğle arasında çıktım iş yerinden. bi servis şoförü kapıları açık olan servisten bağırdı, nereye gidiyorsun gel seni de bırakiyim diye, ben de bizim şirketin servisi sanarak bindim. ee niye bu saatte çıktın dedi, ben de bugün yarım gün dedim, adam fatal error verdi tabi çünkü bayram değil seyran değil okul niye yarım gün olsun asdgmjmg sonra kaçıncı sınıfsin dedi, ben orda çaktım naneyi, son sene dedim, aslında teknik olarak yalan değil ama lise değil üniversite son tabi:) iki dakika sonra sevinsem mi üzülsem mi napacağımı bilemez halde indim servisten.

  • 49. teröriste gerilla demek

    giriş notu: bu entry "gg" gerekçesiyle silinmişti. bununla aynı anda bir entry daha silindi. ikisinin ortak noktası, içinde polisle ilgili ifadeler olmasıydı. diğer entry, "dilek doğan'ın vurulma görüntüsü" başlığına girilmiş bir entry idi ve entry'de, sözlük'te bulunan bir başlık bkz olarak verilmişti. silinme gerekçesi bu yani. bu entry'de de "tekirdağ'da polisin kadın pazarlaması" başlığını refere ederek bir ifade kullanmıştım, polis arkaaşlar ondan rahatsız olmuş sanırım. peş peşe silindi iki entry. şimdi o ifadeyi çıkararak tekrar giriyorum eski entry'i. entry'nin orijinalinde yer alan "ekleme" vs kısmını ise bozmuyorum.

    **********

    ferhan şensoy, "bir insan neden polis olur" diye sorduktan sonra şöyle devam eder: "bir şey çaldığında ona hırsız değil, polis desinler diye."

    mustafa kemal milli mücadeleyi başlattığında, padişah tarafından "vatan haini" ilan edilmişti. ekmeğini yiyip suyunu içtiği imparatorluğun liderine ihanet etmiş, emirlerini dinlememiş, ona karşı gelmişti. eğer mustafa kemal başaramasaydı, bugün tarih dersi kitaplarında "hain mustafa ayaklanması" konusunu işliyor olacaktık. başardığı için o vatan hainliğinden devlet liderliğine terfi ederken, koskoca padişah da düşman işbirlikçisi konumuna geçti.

    filistin kurtuluş örgütü'nün (fkö) lideri yaser arafat, bir dönem terörist bir örgütün terörist lideri olarak anılırken, daha sonra devlet başkanı sıfatıyla masaya oturmaya başladı. fkö milisleri, "terörist" ile "gerilla" sıfatları arasında gidip geldi.

    1988 yapımı rambo 3 filminden de hatırlanacağı üzere sovyet rusya'yla savaşan afganlar, usame bin ladin de dahil olmak üzere tabii ki abd tarafından "afgan mücahitler" olarak tanınıp "bizim çocuklar", "özgürlük savaşçıları" vs cici sıfatlarla anılırken, 1991'de sscb'nin çöküşü sonrasında kendilerine gerek kalmadığından, aynı abd tarafından "terörist" olarak nitelendirilmişlerdir.

    görüldüğü gibi, her şeyden önce terörist tanımı, tanımı yapan kişinin konumuna göre değişiklik gösterir. hatırlayın, gezi zamanı hepiniz teröristtiniz.

    gerilla ise, yukarıda da tanımlandığı şekliyle düzenli bir ordu olmayan, kendine özgü savaş yöntemleri bulunan yapılardır. senin devletinin o yapılara terörist demesi, onların gerilla olduğu gerçeğini değiştirmiyor. terörist de olsalar gerilla, olmasalar da gerilla.

    yine görüleceği gibi teröristin tanımı zamana, koşullara ve güç sahibine göre değişirken, gerillanın tanımında herhangi bir değişiklik olmuyor.

    tabii bunun bir de "eli kanlı katile kahraman demek" versiyonu var. mafyasınız ve birini öldürdünüz diyelim. cinayet işlediğiniz için size katil denmesi gerekir. ancak terörün ve teröristin tanımını kendi işine geldiği biçimde yapan devlet, bu mafya liderine katil demek yerine onu kahraman ilan edebiliyor. aynı şekilde devlet ağzıyla konuşup derin devletin savunuculuğunu yapanlar da o katilleri kutsuyorlar.

    buradan da, sadece terör ve teröristin değil, katil ve kahraman tanımlarının da "işine geldiği gibi" değiştirilebildiğini, esnetilebildiğini görüyoruz.

    ferhan şensoy'dan devam ettiriyorum mantığı o halde: bir insan neden polis olur? birini öldürdüğü zaman katil değil, polis desinler diye olabilir mi mesela?

    ekleme: birkaç mesajda nelson mandela da örnek gösterildiğinden ve mükemmel de bir örnek olduğundan, onu da ekleyelim listeye.

  • 50. reddit

    hakkında hergün yeni bir şey öğrendiğim site. en sonuncusu da türkiyeden yüzde 90 civarında nsfw subreddit trafiği olduğu oldu. ilk gördüğün bilgiye asla inanma desturu ile aynı bilgiye ben de ulaşmak istedim ve google hazretlerinden değişik varyasyonlarda arama yaptım mamafih böyle bir bilginin varlığı söz konusu olmadığı gibi bu bilgiye ulaşmanın ziyadesiyle zor olduğu kanısına vardım. lakin tek seçenek kalıyor o da tüm türkiyeden reddit'e girenlerin başını beklemekdi. yani diyeceğim o ki; başını mı bekledin pezevenk? yüzde 90 beklemiş bi halin de var gibi aslında.