Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. bir memenin kaliteli olduğunu anlamanın yolları

    kadın sırtüstü yattığında memeler sert bir yarım küre görüntüsü veriyor ve yayılmıyor ise silikonludur onlar. doğal olan hiçbir meme öyle durmaz.

  • 2. 2016 sgk primi tavan ücretinin aşırı artması

    2015 temmuz - aralık döneminde 8277 tl olan sgk primi tavan ücretinin enflasyon oranının çok çok üzerinde arttırılarak 2016 ocak ayında 10705 tl'ye yükseltilmesi. buyrun link:

    http://www.verginet.net/…tavan_taban_tutarlari.aspx

    peki bu ne demek oluyor? normalde enflasyon şartları göz önüne alındığında en fazla 9000 tl'ye kadar gelmesi gereken sgk primi tavan ücreti beklenmedik bir şekilde artırılarak 10705 tl'ye yükseldi. yani yüksek maaşlı kesimden her ay fazladan minimum 238 tl prim kesintisi olacak. yani devlet, iddia ettiği gibi asgari ücretinin sgk priminin bir miktarını kendi kaynaklarından karşılamak yerine, zaten yeterince yüksek vergi veren beyaz yakaya yüklüyor. oysa yapılması gereken, vergi sistemini düzenleyip, vergi toplayamadığı kodamanlardan vergi almaktı. en çok vergiyi veren ücretli kesime yüklenmeye devam. şu an kimsenin bu durumdan haberi yok gibi duruyor. 2015 toplamında aldığınız net ücret ve 2016'da alacağınız toplam net ücreti karşılaştırdığınızda vay emenike diyeceksiniz.

    (bkz: asgari ücretin 1.300 lira olması)
    (bkz: ekonomi çoh eyi)
    (bkz: göte giren şemsiye açılmaz)

    edit: imla

  • 3. ankara'daki inanılmaz kavşak

  • 4. suriyeli öğrencilere ayda 1200 lira burs verilmesi

    alman vatandasi turk ogrencilerden bursunu esirgeyen devletin, suriyelilere para dagitma olayi. dunyanin hic bir yerinde yabancilara, kendi milletinden daha fazla deger veren ulke yoktur.

    ogrenci cok basariliysa hadi bir nebze dedim ama 2.0 not ortalamasi nedir amk.

    ek olarak universite okuyan turk ogrencilerine burs yanilmiyosam 400 tl civari. bu suriyelilere neden 1200 tl?

  • 5. parmak uçları kesik eldiven giyen insanın amacı

    (bkz: tek cümle mi lan o)

  • 6. türkiye'deki interneti pahalı sanmak

    süper güç türkiye'nin kıyaslandığı ülkelere bakıldığı zaman tutarsızlığı görülen karşılaştırma.

    ya almanya bizi 3. havalimanı yüzünden kıskansın

    ya da

    türkiye kendisinin afganistan'dan hallice bir ülke olduğunu kabul etsin.

    bu iki kulvardan birisine artık karar vermeli.

    ikisi beraber ters mıknatıslanma yapıyor.

  • 7. tv8 4 büyükler salon turnuvası

    beşiktaş'ın kalesinde fevzi tuncay'ın olduğu turnuva. salon turnuvasında bile rahat yok mk.

  • 8. bim'de 3 tanesi 1 liraya satılan prezervatif

    kibrit kutusu ebatında küçük paket ve let's diye bir marka.
    1 yıl sonra aynı mağazada bebek bezi ve mama kovalamak için büyük fırsat.
    not: aldım. fakat herhangi bir canlı üzerinde denemeyeceğim.

  • 9. aslı çakır alptekin

    böyle harcadım demek kolay mı yahu. vatandaşın 1 türk lirası borcu olsa hemen vergi dairesi ihbarnamesini dış kapıya yapıştırmasını biliyorsun devlet baba, haksız kazanıldığı ispatlanan 2.5 milyon türk lirasını nasıl tahsil edeceksin çok merak ediyorum.

  • 10. george r. r. martin

    bence olaylari baglayamayacagini anlayinca yazmayi birakti, spoiler konusuna "yes and no" diyerek de senaristlerin 6. sezon icin yazdigi olaylardan begendigi kisimlari apararak yazacagi 6. kitap icin yol yapiyor. orospu cocugu.

  • 11. fernando muslera

    15 milyon euro'luk gökhan töre'nin 20 milyon euro'dan aşağı satılmamasını söyleyenlerin (bkz: #57419992) gelip burada bonservis bedelini sorguladıkları futbolcu. tamam hava soğuk kafan güzel de, eleştireceksen her maç yediği hatalı gollerle rahmetli annesine sövdüğünüz kalecinin bonservis bedelini eleştirsene renksiz?

    silerse diye: http://imgur.com/odss1uw

  • 12. satrançta at mı fil mi daha değerlidir sorunsalı

    çocuklara satranç öğretilirken taşların basitçe puanlaması yapılır böylece takaslarda ve yapılan ufak oyunlarda kazanç kayıp durumu daha kolay idrak edilebilir. vezir dokuz, kale beş, piyon bir, at ve file de üçer puan verilir. tabi bu anlatıldıktan sonra tüm öğrencilerin kafasında 'at mı yoksa fil mi?' sorusu akıllara gelir. sanılanın aksine oyun sonunda fil, oyunun orta döneminde at daha değerlidir gibi genellemeler yapmak pek de doğru değildir. her taş oyunun konumuna göre, taşların verimliliğine ve şahın korunmasına göre en önemli taş haline gelebilir. bu sekansta tüm doneleri alt alta koyup bunun sonucunda doğru kararı verebiliriz. satrançta biraz ileriye gitmiş oyuncular oyun içerisinde filleri iyi fil- kötü fil diye ayırırlar. bazen iki filiniz de etkili bazense ikisi birden etkisiz olabilir. maçın gidişatına göre bir ikisi de birbirine üstünlük sağlayabilir ve oyunları da kazandıran bu muhakemeyi iyi yapıp hangi taşları ne zaman kullanmasını bilendir. tüm yazdıklarımı yutarak illaha ki bir genelleme yapmak gerekirse, at oyunun daha sıkışık olduğu, fil ise açık oyunlarda daha iyidir diyebiliriz.

  • 13. beynimizin kullanmadığı %90'lık bölüm

    "insanlar (ve muhtemelen beyni olan hayvanların tümü), beyinlerinin %100'üne yakınını kullanmaktadırlar. beynimizin kullanılmayan hiçbir noktası yoktur. kimi koşulda, bazı bölgeler daha fazla, bazı bölgeler daha az çalışıyor olabilir. ancak bu "kullanılmadığı" anlamına gelmemektedir."

    ilgili makale: beynimizin yüzde 10'unu mu kullanıyoruz?

    merak eden makaleyi açar ve okur. usb'ye dönüşme, "güç içimizde!" gibi olaylar yok; hepsini kullanıyoruz.

  • 14. öğretmenlere havadan 1000 tl verilmesi

    bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıp diyelim ve bu genç dostumuza anlatalım.

    bu paranın adı hava parası değil promosyon,sadece öğretmenlere değil kamudaki birçok meslek grubuna verilir,misal sağlık çalışanları.verilme sebebi memur hakedişlerinin bu bankalara tarihinden iki ya da üç gün önce yatıp bankanın bu parayı kullanması karşılığıdır..

  • 15. golf oynamayı bilmeyen erkeğe elimi tutturmam

    mordor güzellik kraliçesinin beyanıdır.

  • 16. suudi arabistan

    kuran'i ana dilinde okuyup anlayanların ülkesi, dolayısıyla gerçek islamın yaşandığı ülke. sağolsunlar ateist olmamda katkıları çok büyük. 4 ay kaldım, bulunduğum her dakika mustafa kemal atatürk'e hayranligim, bağlılığım arttı.

  • 17. beymen'de 15.785tl'ye satılan salata kasesi

    çok lüks. olum, bu kaseye 2 liralık marul doğranır mı lan?

  • 18. adil kullanım kotasına ağlayanlara çözüm önerileri

    internet kotasının sadece pornoyla harcanabildiğini düşünen oksimoronlar tarafından verilmiş olan tavsiyelerdir. evet kişi kendinden bilir işi.

  • 19. halkımı katletmem diyerek istifa eden polis

    kaynak: (a)med (t)oday

    (bkz: at yalanı sikeyim inananı)

  • 20. öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

    diyelim ki bir web sitesinde iki hesap açmak istiyorsunuz. ama ikinci mail adresi almak istemiyorsunuz. eğer gmail kullanıcısı iseniz xxx@gmail.com şeklinde olan adresinize ek olarak xxx@googlemail.com adresini de kullanabilirsiniz. çünkü ikisi de farklı domain olmasına rağmen tek hesap.

  • 21. batuhan karadeniz

    (bkz: mario naber lan)

  • 22. 170 cm'den uzun 90c sütyen bedenli zayıf kız

    90 sirt olcusune sahip kadin diyorsun, zayif diyorsun, sen ne diyorsun?

    ıstisnasi markalar haricinde o sutyen bedenindeki sayi kismi sirt genisligini, harf de cup buyuklugunu gosterir.

    senin aradigin kiz 75d, ben sana diyeyim de sonradan sasirma.

    edit: ulan allahsizlar siz de bana ciddi ciddi su entryyi yazdirttiniz ya...

  • 23. hasan karakaya'nın mağdur ettiği kişiler

    kendi avanesi (onu besleyenler, onun besledikleri ve onu besleyenlerin besledikleri) dışında hemen hemen herkes. bir şekilde iktidarla aynı safta olmayan herkes. kendisini savunamayacak durumda olan herkes!

    cumhuriyet'in derlemesi

    1- hem “demokrasi” diyeceksin, hem “demokratik tepki hakkımı kullanıyorum” diyeceksin, hem de polise taş ve molotof atarken yüzünü “maske” ile gizleyeceksin!.. ulan “köpek oğlu köpek!” ulan pezevenk!.. ulan kaltak!.. (1 temmuz 2013 – gezi direnişi sırasında)

    2- “resmi araçların camları”nı tuz-buz eden, başbakan’a ve müşavir’ine“hakaretler ve küfürler” savuran, “kravatından tutup darp etmeye” çalışan bir “provokatör”ün hakkı “kötek”tir!..“tekmelerine sağlık yusuf!” (16 mayıs 2014 tarihli yazıdan – soma katliamı sonrası)

    3- ne malûm dövülerek öldürüldüğü,belki,kafasını taşlara çarpmıştır!..belki de koşarken dengesini kaybedip kafasını duvara çarpmıştır!ya da,ne bileyim, merdivenden düşmüştür!” (15 temmuz 2013 tarihli yazısından – ali ismail korkmaz’ın ölümünün ardından)

    4- şu mübarek ramazan günlerinde “sapık eğilimleri meşrulaştırıcı” bir eylem yapmak, üstüne üstlük “müslümanın inancına saldıran bir slogan”atıp, pankart taşımak, düpedüz “orospuluk”tur!..kadınının da, erkeğinin de yaptığı, tek kelimeyle “orospuluk”tur!.. (2 temmuz 2015 tarihli yazısından – polisin saldırdığı taksim’deki onur yürüyüşü sonrası)

    5- şimdi onun ardından nutuklar atılıyor!.. şöyle bilim insanıydı, böyle çağdaştı falan, filân!.. hep öyle olur ya; kel ölür, sırma saçlı olur ya, türkan saylan da kıymete bindi!..
    ama, açık ve net söylüyorum: türkan saylan, hayatı boyunca benden, benim gibi düşünenlerden ve inançları gereği örtünen hanımlardan/öğrencilerden hep nefret? etti!.. (…) geçirdiğiniz tüberkülozun, sizde bıraktığı bir izden dolayı böyle bir yola tevessül ettiniz!.. (19 mayıs 2009 tarihli yazısından – türkan saylan’ın ölümünün ardından)

    6- uludere’ye hemen her gün ve hemen her fırsatta ‘ağıt’ yakanlar, ‘pkk’nın ekmeğine yağ’ sürmektedir…açık ve net söylüyorum uludere için akıtılan ‘gözyaşı’,pkk için ‘cansuyu’dur!.. ben bunu bilir, bunu söylerim!..” (19 mayıs 2012 tarihli yazısından – roboski katliamı sonrasındaki tepkilere dair)

  • 24. hesap gelince elini yalandan çantasına götüren kız

    bir de bunlarin hic bir sekilde elini cuzdana cantaya goturmeyen tipleri vardir..
    simdi biriyle tanisiyorsunuz ortak bir karar alip bulusuyorsunuz. amac kahve icmekken biraya yoneliyorsunuz. daveti siz yapmadiniz bu arada, ortak karar. biralar geliyor gidiyor, cerezler merezler derken hesap oluyor 150 lira.

    kalkalim artik moduna gelince erkek tarafindan hesap isteniyor, garson hesabi erkegin onune birakip gidiyor.
    bu asamada karsidaki insanin nezaketen veya yalandan bile olsa ne gelmis ben de vereyim ayy olmaz gibi cumleler kurmasini bekliyorsunuz. tum erkekler ister, bekler.

    ya da be bileyim bir daha ki sefere bendeniz gibi bir cumle duymak isteriz.
    yok aga hic bi sey olmamis sanki ben davet ettim zorla?! o hesabi erkegin odemesi gibi bir algi olusturuluyor.

    bakin 150 lirasinda degilim neye vermiyoruz o parayi ama az nezaket, biraz samimiyet yahu.
    bu yuzdendir ki elini yalandan bile olsa cantasina goturen kiza aferimdir.

  • 25. eski sevgilinin evlenmesi

    evlenmiş. yetmiyor gibi bir de baba olmuş. evlendiği kadın aynı zamanda beni aldattığı kadın. önce kızdım sonra neyse ki evlenmiş gelip geçici bir şey değilmiş diye sevindim. epey uzağa taşınmışlar. istemeden üzüldüm, karşılaştık. neden o kadar uzağa taşındınız be dedim. niye kahve içmeye mi gelecektin bizim hanıma diyor it.
    evet canım ismimi taşıyan bebenizi sevmeye gelecektim. karın ortamıza girerdi yine belki, bu kez dilek tutmak için.

  • 26. steam

    abi hırsızlığı falan geçtim de, steam'e alışınca torrent çok amele geliyor. uğraşmaya hiç değmez. 4,5 tl'ye witcher 2 aldım mesela. bunu torrentten bulacaksın da, bozuk çıkmayacak da falan filan. gerek yok heyecan aramaya. ayrıca nasıl kitap alıp kütüphane dizmek keyif veriyorsa insana, bunda da oyunlardan oluşan bir kütüphane yaratmak o kadar zevkli.

  • 27. türkü söylerken kazaya denk gelen dayı

    özgecan vahşetinden sonra "dolmuşta kadın yolcu varsa inmiyoruz" diye başlık açan, kadınlara karşı birden bire müthiş bir şekilde hassaslaşan, duyarlılık abidesi kesilen erkek tayfası, öküz birinin hiç tanımadığı kadınlara "amına kodumun orospusu" diye küfretmesini normal karşılıyor, bunu eleştirenleri eleştiriyor bir de.

    bu kadar açık ve net aslında her şey. siz, gayet normal bir şekilde yolda yürürken bile bu toplumun erkeklerinin çok büyük çoğunluğunun gözünde orospusunuz hanımlar. o kamyoncu adamı falan baz alarak söylemiyorum bunu. şu sözlük'te de görülebileceği üzere eli kalem tutan, okumuş yazmış, üniversite eğitimi almış adamlar için bile orospudan daha fazlası değilsiniz.

    otomobilin biri kamyonun altına giriyor, arkasından üç otomobil daha çarpıyor, içindekiler öldü mü, ağır yaralı mı, belli değil, hasbelkader canını kurtarmış iki kadın yolun kenarına kaçıp olayın şokuyla beklerken, "amına kodumun orospusu" oluyor ve bu tepkiyi komik buluyor bu adamlar. kazada yüzde yüz suçlu olup olmamaları değil konu. kadına bakışın tam da bu olması.

    sizden aynen böyle bahsediyorlar her yerde ve her şekilde; amına kodumun orospusu!

    toplu taşıma aracında herkes gibi seyahat ediyorsunuz, sıradan bir gün sizin için. ayakta gidiyorsunuz. adamın birinin manzarasını kapatıyorsunuz diyelim. "orospu, geldi tam önümde dikildi" deniyor sizin için.

    herhangi bir dükkana girip herhangi bir şey alıp çıktınız. sizden sonra bir erkek müşteri geldi. son bozukları size verdiği için yeni gelen müşteriye para üstü çeviremeyen dükkan sahibi, "orospu, bütün bozuk paraları aldı gitti" diyor.

    işiniz gereği başka bir firmayı arıyorsunuz. üniversite mezunu, kariyer sahibi bir adamla konuşuyorsunuz telefonda. sizi beklemeye alıyor adam, yanındakine soruyor; "yav, şu orospunun işini ne zaman teslim ediyoruz?"

    hastanedesiniz. sıranız geldi ve muayene için odaya girdiniz. dışarıda bekleyen iki adam var. birisi diğerine, "şu orospu çıksın, doktora bir şey soracağım" diyor.

    herhangi bir yerde birine herhangi bir şey danışmak için bekliyorsunuz. sizi gören adamlardan biri ötekine işaret ediyor; "bak bakayım şu orospuya, ne istiyor?"

    bu örnekler saymakla bitecek gibi değil. bunu yapanlar da öyle eğitimsiz, cahil, "alt tabaka" denen erkekler falan değil. mühendisinden avukatına, doktorundan mimarına kadarına geniş bir yelpazeden söz edebiliriz.

    herhangi bir yerde; okulda, barda, kütüphanede, plajda, iş yerinde sizi beğenen ve bir şekilde sizle konuşmak isteyen bir erkek, sevgiliniz olduğunu öğrenince aynen şöyle söylüyor arkadaşına; "tokmakçısı varmış." bu... bu kadar yani... çünkü siz ortalık malı bir orospusunuz, kullanım sıranız da o an bu cümleyi kuran herif yerine bir başkasında.

    "kadınların iflah olmaz satılık bedenler olması" diye başlık açıp, varoluşunuzun bile orospu olmanız yeterli sebep olduğuna yönelik argümanlar sıralayan adamların cirit attığı memleket burası. öyle üç tane beş tane hayvandan söz etmiyoruz. şu başlık altında kamyoncu adama arka çıkan, bir kazadan kurtulup şok içinde bekleyen kadınlara bile "amına kodumun orospusu" denmesinde bir beis görmeyen, üstelik buna gülen, bundan rahatsız olup eleştirenleri de "duyar kasmak"la itham eden adamların arasında yaşıyorsunuz. sırf yaşadıkları coğrafya nedeniyle, oy verdikleri parti nedeniyle farklı kültürleri, ırkları, inanç mensuplarını aşağılayıp kendilerini aydın ve ilerici sayan adamların durumu bile bu kadar işte. kendilerinin kadına değer verdiğini söyleyip farklı toplulukları aşağılayan, hakaret eden adamlar bile herhangi bir kadının "amına kodumun orospusu" olarak tanımlanmasını son derece normal ve kabul edilebilir görüyor.

    kamyoncu adamın inip yardım etmemesi, hayati risk içerebilecek bir kazaya sosyopat tepkiler vermesi, diğer tavırları falan neyse... o adamın, o durumdaki kadınlardan bahsederken "amına kodumun orospusu" demesi ve buna ekşi sözlük'ün erkek yazarlarının yaklaşımı, türkiye'deki erkek bilinçaltında kadının tam olarak nerede durduğunu gösteriyor. bu küfürden, bu yaklaşımdan rahatsız olmayanlar, aynen bu kamyon şoförü gibi hiç tanımadıkları kadınları bile tanımlarken doğrudan "orospu" sıfatını yakıştırıyor işte.

    siz bu ülkede "tokmaklanmaktan" başka bir işlevi bulunmayan "amına kodumun orospusu" olarak sürdürüyorsunuz hayatınızı ve erkek bilinçaltını bu kamyoncu dışa vuruyor. onayını da başlık altına yazılan entry'lerden görebilirsiniz hanımlar.

    bu adamların, "kadın cinayetleri", "kadına yönelik şiddet", "kadına seçme ve seçilme hakkının verilmesi" gibi konularda atıp tutarken takındığı o sözümona duyarlılık, ikiyüzlülük ve hatta yavşaklık, bu adamın o kamyondaki tavırlarından bile daha mide bulandırıcı.

  • 28. sherlock

    uzun bir aradan sonra gelen ve bir çocuk gibi sevindiren bölüm oldu.

    bölüm şahane olmuş, ama çok ince göndermeleri olduğundan ilk izlemede kaçabilir. spoiler vermeden söylemek gerekirse bu bölümü 80'ler bbc yapımı "the adventures of sherlock holmes" * dizisini izlemeyenler tam taktir edemeyeceklerdir. bu ikonik dizi sherlock karakterinin popüler dünyadaki algısını üreten yayın olmuştur. ve bütün bölüm bunun üzerine. açıklayayım;

    --- spoiler ---

    - 221b baker street sokağının tasarımı, içi, dizinin giriş ve çıkış sekansları (evin camından bakan sherlock'tan sokağa geçiş ve sokakta insanların ve atlı arabaların ilerleyişi) bu eski dizide oluşturulmuştur. dizi bunları hem kopyaladı, hem de arada üzerinden küçük espriler veya göndermeler yaptı.

    - dizide hep tartışılan watson'ın yazıları ile gerçek arasındaki farklar aslında doyle'un kitapları ve eski dizi arasındaki farklardır. bu nedenle hem hikayeleri okuyan hem de dizi izleyenler yıllardır bazı şeyleri tartışırlar. mesela aslında hikayelerde holmes'un hiç elementary * dememesi, şapkasının tamamen dizinin uydurması olması (bu eski sherlock bölümlerinde de giyilmeyerek markaja alınmıştı, bu şapka holmes'un kafasında göründüğü anda olay bitti bende), karakterlerin birbirine devamlı soyadları ile hitap etmeleri, "point of interest" geyiği, kısaca çoğu gönderme bu dizi ve hikayeler arasındaki çatışmalar ile ilgili idi. daha da fazla bulan varsa yeşillendirsin.

    - mycroft olayını sıkıcı bulanlara gelince; arkadaşlar sherlock için abisi kendisinin bir antitezi gibi işlenir. birisi kaotik, başına buyruk, sistemin dışından işleyen ve düzensiz bir karakterdir. abisi ise organize, devlet içinden ve tamamen insani yanlarından kopmuş bir varlıktır. bütün hikayelerde mycroft daha akıllı gibi gösterilir ama aslında anlatılmak istenen sherlockun bu zekasına rağmen insani bir karakter olduğudur. bunu olmadığı taktirdeki versiyonu mycroft'tan anlarız.

    - moriarty olayını abartı bulanlara gelsin; bir kere m sadece bir suç kralı değildir, daha sembolik bir karakterdir. m sherlock'un kötü halidir, yani aynı çıkarımcı dehanın suç için kullanılan halidir. bu nedenle holmes'un en korktuğu, en kafasını kurcalayan ve öldürmek için kendini feda ettiği karakter olmuştur. bu nedenle basit tek bölümlük bir karakter değildir. hikayelerde de özellikle şelaleden (hikayede şelale gerçek bir olay tabii) sonra izi hep hissedilir. burada unutmamak gerek ki holmes moriarty hadisesinden sonra asla eski haline dönemez. akli dengesi sarsılmış bir karakter olarak hayatına devam eder.

    - son olarak bölüm şöyle okunursa gerçekten güzel olduğu görülebilir; moriarty sherlock'un her hareketini tahmin edebilen, kafasını tamamen okuyabilen bir suçludur ve onunla ilk karşılaşmasında sherlock'u tamamen altetmiştir. çünkü aslında holmes'u bir adım öne çıkaran onun ölmemesi olmuştu. sherlock'un bu durumda moriarty'nin de kendisi gibi bir numara çekerek ölmediğine kanaat getirmesi gerekli. çünkü aksi taktirde kendine güvenini tamamen yitirecek ve asla altedemediği bir düşmanla karşı karşıya olduğuna kanaat getirecek. bu nedenle zihninin derinlerine iniyor ve bu olasılığı elemeye çalışıyor. bazılarınız "olm çok kolay kafası patlayan herif ölür işte, bunun için bir buçuk saat düşünmek ne amk" diyor ama işin zevkli tarafı sherlock gibi bir karakterin, dehanın bu kesin kanılara nasıl ulaştığını izlemek. sonra da nasıl buldu lan dememek için. mesela watson bir iki olaydan sonra "olum hayalet bu" diye ikna oluyor, bizimki ise emin. işte sherlock'un bazı şeylerden emin olma süreci böyle oluyor.

    --- spoiler ---

    bir yandan güzel bir cinayet çözülmüş olsa da bölüm bir character study idi. hatta öylesiydi ki, sadece hikaye içinde değil, meta yaparak farklı üç medyadaki tasvirleri (kitap, yeni dizi, eski dizi) üzerinden de işlenmiş bir hali. bu klasiğe cinayet çözme yerine benim gibi sherlock holmes (ve dr watson tabii ki) karakterleri için bağlandıysanız, emin olun izleyeceğiniz en iyi bölüm olacaktır.

  • 29. 31 aralık 2015 hasan karakaya'nın ölümü

    uzunca bir suredir bir insanin bu kadar cok kisinin ahini alarak, lanetlere ozne oldugunu, olumuyle nese sactigini gormemistim. iki gram onuru, ahlaki olan biri de cikip hak etmedigini iddia edemez.

    ayni serefe mazhar olacak, hatta kendisini sollayip gececek sadece bir kisi biliyorum. o gun geldiginde olmez de sag kalirsak daha buyuk bir nefret patlamasi gorecegiz.

    kendisi de cok iyi biliyor.

  • 30. bazen ingiliz olmak istemek

    olmamak icin 700 sene mucadele vermis irlandali olana sor sen bunu bi' de dedirten baslik

  • 31. hakan bebeğe yardım edelim

    bugün büyük gün öncesinde son gün.
    öncelikle belirtmek isterim ki şu an 243.000tl güncel bakiye mevcut ve hedeflenen rakam 342.000tl.
    yani kampanya sonlanması için 99.000tl daha toplanması lazım.

    peki neden pazartesi büyük gün?
    kendimizce bazı sebeplerimiz var. mesela bankaların eft emirlerinin pazartesi günü hesaba yatacağı gibi. yurt dışından gönderilen bir çok miktarın pazartesi hesaba yatacağı gibi. ve tabi ki pazartesi günü gün içerisinde gelecek olan diğer bağışlar gibi.

    tahminimiz pazartesi sabahına minimum 285.000tl ile güne başlamak. bu rakam 09:15 sularında tam netlik kazanacak ve yine baba tarafından bana veya diğer arkadaşlarımıza bildirilecek, bizlerde buradan sizinle paylaşacağız.

    şayet bu düşüncemiz bizi yanıltmazsa pazartesi günü 305.000tl ile sonlanabilir ve salı günü kampanyanın son günü olabilir.
    ama biz hakan için 1 gün 1 gündür diyoruz ve bu işin pazartesi günü bitmesi için harekete geçiyoruz. evet doğru okudun pazartesi günü o hesapta 342.000tl genel toplamı görmek istiyoruz, bunu sizinde görmenizi istiyoruz.

    neler yapabiliriz?
    1- öncelikle bu entry'i beğenin ve pazartesi günü debe'de olmasını sağlayın. bu şekilde bir çok insan kampanyadan haberdar olacaktır. ve eş zamanlı olarak bağış miktarıda artacaktır.
    2- lütfen tüm sosyal medya kanallarınızdan bu kampanyayı paylaşın.
    3- ulaşabildiğiniz her kesimden insana ulaşın ve hakan için elinizi taşın altına sokun.
    4- "benim çok param yok" diye düşünme. kenarda kıyıda olan 1tl peşindeyiz biz. damlaya damlaya göl olur mantığının bilincindeyiz. o sendeki 1tl bizim için çok önemli.
    5- az veya çok, maddi olmasa bile manevi olarak senden destek bekliyoruz.

    sen yeter ki hakan'ı görmezden gelme!

    ***************************
    ***************************
    ***************************

    türkiye iş bankası hesap sahibi hakan demir

    tl hesabı ıban:
    ıban no: tr 940006400000112170521533

    usd hesabı ıban:
    tr150006400000212170282196

    eur hesabı ıban:
    tr790006400000212170282208

    yurtdışından göndereceklere adres gerekiyor ise:
    hasan demir adres: maden mahallesi peri sokak no 18 kat 3 sariyer ıstanbul.

    aile iletişim bilgileri;
    (baba) hasan demir: 0533 482 5140
    internet sitesi: http://www.hakandemir.info/
    facebook destek sayfası:https://www.facebook.com/…anbebekicinsendebiradimat
    mail adresi: biradim@hakandemir.info

    kampanya sosyal medya üstünde başladı ve galiba burada bitecek gibi görünüyor. değerli medya mensupları. sizin burayı deli divane takip ettiğinizi biliyoruz. neden destek olmadınız? niçin hakan'ı görmezden geldiniz? neden başınızı çevirip dilsiz ve kör şeytan gibi davrandınız? bu çocuğun ailesine niçin kendilerini ifade etmeleri için bir imkan tanımadınız? şurada 1 haftada toplanacak olan rakam siz destek verseydiniz çok daha kısa sürede toplanabilirdi.
    en çok dokunan ise ayşe arman oldu. evet ayşe sen kendini nasıl hissediyorsun bilmiyorum. yok, hayır bunu laf çarpmak adına değil gerçekten bilmediğim için "bilmiyorum" diyorum.
    ayşe senin duruşunla bağdaştı mı bu sence? (bkz: #57399733) ve hala onca çağrıya.. neyse, gerçekten neyse. umarım bundan sonra tutamayacağın sözleri vermezsin. çünkü bu verdiğin sözlerin yerine gelmemesi hakan 'ın ailesini inanılmaz üzmüş. bunu bil. artık bunu nasıl telafi edersin, o senin büyüklüğünün göstergesi olacak.

    hadi arkadaşlar, bu işi pazartesi bitirelim ve konu artık mutlu mesut şekilde kapansın. işin en basit ve kolay kısmı maddiyattı, esas mücadele bundan sonra başlıyor. haydi hakan, sanırım artık top sende. at ulan şu golü!!

  • 32. kediyle konuşmak

    ağladığımda ya da olağan dışı bir ses çıkardığımda (boğulmak, şiddetli öksürmek, bir yere çarpınca bağırmak) uykuda bile olsa uykusunu bölüp koşa koşa yanıma gelip gözlerimin içine içine bakan bir kedim var. daha doğrusu iki kedim var ama diğeri dünya yıkılsa pek umrunda olmaz. resmen "ne oldu?" der gibi bakıyor her seferinde. ben de her seferinde dayanamayıp derdimi anlatıyorum, kediyle konuşuyorum manyak mıyım acaba diye düşünürken resmen tonlamalı şekilde mırıldayıp miyavlayarak cevap veriyor zilli. bir de muhabbetin sonunda "uykunu böldüm hadi git uyumana devam et" dediğimde son bir miyavla kalkıp gitmesi., mutlu olma sebebi değil de ne, beni yargılamadan dinleyen, beni önemseyen biri var.

  • 33. stephen curry

    hiç gobelliğe gerek yok, adamın dediği kafamda en iyi benim, çünkü rakiplerimin karşısına başka bir düşünce ile çıkarsam başarılı olamam. gayet doğru laftır, aradan cımbızlamak ta ayıptır.
    iyi topçudur.

  • 34. 100 km'de 10 litre benzin yakan 1.6 lt motor araç

    (bkz: honda civic)

    bir de daha önce de söylemiştim ama;

    (bkz: chevrolet cruze)

    ibretlik arabalardır ikisi de ama honda'nın hakkını vereyim en azından bastığın zaman gidiyor, cruze'da o da yok.

  • 35. bizim israil'e ihtiyacımız var

    öyle demedi böyle dedi timini yine devreye sokmuş erdoğan açıklaması.

    dikkat edin, bu tim erdoğan'ın tartışma yaratan her beyanında devreye girip, olayı örtbas etmeye çalışıyor.

    aynı şey, 400 vekil verin ve bu iş huzur içinde çözülsün olayında da oldu, şu anda hitler almanyası'nda da başkanlık sistemi vardı beyanında da oluyor.

    özellikle twitter'da gazeteci görünümlü pr elemanları, "erdoğan'ın sözleri çarpıtıldı" diye bir yaygara koparıyor, bunların sözlükteki versiyonlar da devreye giriyor hemen.

    ulan adam açıkça, "israil'e ihtiyacımız olduğunu kabul etmemiz lazım" demiş. daha ne desin?

    neymiş, karşılıklı muhtaçlıktan bahsediyormuş.

    (bkz: ya bsg)

  • 36. mervelerdeyiz diyen kızın asıl gittiği yer

    (bkz: vermeler)

  • 37. kyk geri ödemeli kredi geri alınmasın kampanyası

    şu isi anlamıyorum. gercekten ihtiyacı olanları tenzih ediyorum onlar devletten burs almayı hakediyor.
    sen okuyup is sahibi olabilmek icin belli dönemde belli bir miktara ihtiyacın var. sana o para temin ediliyor. ki bu miktar tüm ihtiyacı karsılamasa da önceki yıllara nazaran cok iyi. biz üc ayda bir alır parayı yurt taksidine verirdik.sonra o para istenince isteyen kötü oluyor. tamam ödenme sartları vakti düzenlenebilir. atıyorum karsılıgında kamu hizmeti yapılır, ise girince ödenme sartı kosulur falan. ama sen bu parayı alırken bunu bile bile almışsın. o zaman banka kredilerini de ödemeyelim anasını satayım. bu kafayla o okullara girip nasıl okudunuz ki.

  • 38. 2 ocak 2016 iran-suudi arabistan gerilimi

  • 39. ankara vs viyana

    (bkz: göt donduran vs göz dolduran)

  • 40. kas yapayım derken vücudu pişti

    amın oğlu esteban10 farklı steroid almış, birileri gelmiş protein tozu, aminoasit falan diyor. ey haberi yapan vatandaş, vücudu pişti ne demek, 42 derece vücut sıcaklığı ne ?

  • 41. the martian

    1080p ripi torrent'e düşünce torrent eleştirmenlerinin hakkında eleştirilere başladığı film.

  • 42. vodafone arena

    bak arkadas,

    milli takim demek, düne kadar volkan-emre demekti,

    bugün hala cenk tosun dururken, israrla gs kontenjaninda cagirilan bitmis umut bulut, burak yilmaz demek.

    "ne mutlu türküm diyene" demek dururken, ya allah bismillah demek.

    cok istisnai durumlar disinda istanbul-ankara demekken, son yillarda konya demek, kayseri demek.

    milli takim demek sponsor demek, yandas'a verilen hediye bilet demek.

    normal sartlarda vodafone arenaya gelemeyecek hirsiz, soysuz, seref stribününde oturacak seref yoksunu politikacilarin yuhalanmamak icin isid sempatizanlarinin senin benim tribünlerime doldurulmasi demek.

    sen bunlari görürken rahatsiz olmuyorsan zaten carsi, besiktas, semt, arena lafini agzini alma, git yozgatta, konya'da yasa ne isin var amk dolmabahce'de?

    pesin edit: "dimek dimek" diye espriyi yapana da kafam girsin.

  • 43. sınavdan 98 aldım diye ağlayan öğrenci

    6 yıldır 70' ten yukarı çıkamadım . allah'ınız yok mu lan sizin ?

  • 44. unutursam fısılda

    --- spoiler ---

    sen unutan olacaksın, ben hatırlayan;
    tam tersi olmalıyken en hakkaniyetli olan...

    --- spoiler ---

  • 45. friends

    diziyi izlemek için asgari şartlardan biri beyin sahibi olmak arkadaşlar. jeneriğe gıcık olup, diziyi bir dakika izleyip kapatsam herhalde utanıp söylemem kimseye.

    konudan bağımsız olarak; dünyada sevmediğim insanların çoğunda bir ortak nokta var, ön yargı.

  • 46. 17 yaşında cincinnati üniversitesi'ni bitiren türk

    klasik olacak ama (bkz: urfa'da oxford vardı da biz mi gitmedik)
    öncelikle takdir edilesi bir çocuk kesinlikle. ama kalkıp da bu çocukla türk gençlerini kıyaslayıp buradaki gençlere ''göt peşinde koşup caddelerde piyasa yapan'' benzetmesinde bulunmak da yanlış.

    kulvarlar aynı değil, yetiştirme şartları aynı değil, iki ülke arasında dağlar var, zihniyet aynı değil, ekonomik imkanlar aynı değil. değil de değil yani. kim bilir ailesi eğitimi için ne kadar para harcadı? belli değil. türkiye'de ortalama 1500-2000 lira maaşla geçinen ailelerin çocuklarının elbette böyle imkanları olamaz. tamam, elbette abd'ye gitmekle otomatik başarılı olunmuyor, büyük başarı. sadece abd'yle alakalı değil, ama türkiye'de yetişmemekle de çok alakalı. çocuk röportajda da belirtmiş zaten. başarısını babasının göç kararına ve abd'nin eğitim şartlarına bağlamış. babası da diş hekimiymiş.

    türkiye'de büyüseydi, bu zihniyetin içindeki bir birey olsaydı şu an aynı konumda mı olurdu? sanmıyorum. yine başarılı olurdu ama böylesine sansasyonel bir başarı değil de, üniversite sınavında iyi bir derece yapıp türkiye'nin sayılı üniversitelerinden birine girerdi.

    ha, türk gençlerinin çoğunluğu ayrı bir konu. yazılan genellemeler doğru ama bu kıyaslama için malzeme olarak kullanılamaz.

  • 47. 2 ocak 2016 istanbul kar yağışı

    kar lastiği olmayan insanlarımıza seslenmeme vesile olmuş kar yağışıdır.

    kar lastiği olmayan şahsiyet sözüm sana: otur oturduğun evde. bin metroya metrobüse öyle git gideceğin yere. senin maddi inadın yüzünden biz sıkıntı yaşıyoruz. ulan adamlar 3 gün için kar lastiği mi alınır diye ortalarda geziniyorlar. hatta kar lastiği alan arkadaşlarıyla dalga falan da geçiolar. ha eski lastiği koyacak yer bulamıyosan mesela beylikdüzü'ndeki lastikciler senin eski lastiğini 30-40liraya 1 seneliğine falan deposuna alabiliyor. aklında bulunsun. senin semtinde de aynı prosedürü uyguluyorlardır. bak kış uzun bu kar gider yine gelir.

  • 48. big brother türkiye

    evde hüseyin diye bir kütük var. bizim mahalledeki kardeşler kıraathane sakini gibi.

  • 49. hayat felsefesi yapılabilecek en güzel söz

    dünyada iki tür insan vardır. bazı insanlar aslandır, bazı insanlar sırtlan. sırtlan, hiçbir zaman aç kalmaz; çünkü leş yer. yani aslanın yediklerinden arta kalanı. aslan leş yemez, yiyeceğini kendi avlar. ama her zaman av bulamaz, aç kalmak da var. sırtlan olup tok olacağına, aslan olup aç kal.

  • 50. hatunların efendi adam yerine piç tercihi

    biraz uzun olacak ama çok önemli bu. bir diğer "iyi dinleyin dostlar" geliyor benden, iyi dinleyin yine.

    önce efendi erkek ve piç erkeği tanımlayalım.

    efendi erkek = karşısındakine çok önem veren, seven, sayan, ilgi, şefkat gösteren, emek harcayan, kendi zamanından, birikiminden, isteklerinden ç/alıp karşısındaki kadına veren, önce karşısındakini mutlu etmeye çalışan, bu uğurda götünü yırtan erkek.

    piç erkek = piç erkek, sağa sola küfür eden, kavga eden, hayvanlık yapan erkek değildir. piç erkek aslında kendi doğruları olan, kendi istekleri doğrultusunda ilerleyen, kendi kurallarını tanımlamış ve bu kurallar doğrultusunda ilerleyen, yalnız kendi mutluluğu için çalışan erkek.

    bir tane kızla konuşuyordum bir aralar, aramızda canımlar cicimler hayatımlar tatlımlar gırla gidiyor ama tabii ki benim aleyhime olacak bir oranda. ben 20 canım diyorsam o 1 cicim diyor, ben 7 hayatım diyorsam o 2 hayatım diyor, ben 121987 tatlım diyorsa o 1 diyor. ben de salak aşık erkekliğe giden yolda, onun bana her gülüşünde, samimi laf söyleyişinde mutlu oluyorum, "sen bana 1 adım atarsan ben sana 121987 tarzı" son derece manasız, ezik ve aptalca şeyler söyleyip hem onun egosunu tatmin ediyordum hem de kendimi küçük düşürüyordum. onu hediyelere boğasım geliyordu, onun için dağları devirirdim, jüpiter'e uçup geri gelirdim, bunları da sık sık söylüyordum ona; onun tepkisi ise sadece "hıhı, evet" oluyordu. hiç sallamıyordum bu durumu, daha da kötüsü, durumun da farkına varamıyordum, halimden mutluydum daha ne olsun. düşünsene bir kız bana tatlım diyor. bir kız bana tatlım diyor. kız bana tatlım diyor. kız tatlım diyor. kız tatlım. tatlım. tatlı. tat. taaaaa ebesini. neyse sustum.

    aşkın ateşi yakarmış ateşi, duydunuz mu aşkın ateşini; hangi ateşte yanmayı dilerdin, pişmeyene söyle ne denirdi?

    çiğ mi? haha.

    evet çiğdim amına koyim, kafama gökten atyarrakları yağsın.

    her neyse, bir gün bana bir kız arkadaşından bahsetti konuştuğum kız. bu kız arkadaş, sevgilisi olduğunu bildiği bir erkekle birlikte oluyormuş, çok mutluymuş, sevgilisi olmasını da pek önemsemiyormuş. neden mi mutluymuş? çünkü her sevişmelerinden sonra bu çocuk, kıza sarılıyormuş, öpüyormuş, ne kadar güzel ve tatlı olduğundan bahsediyormuş. daha önce seviştiği hiçbir erkek, sevişmelerinden sonra kıza tatlım dememiş, bütün erkekler çok kötüymüş ama bu çok iyiymiş, o nedenle de seviştikten sonra çocuk sevgilisine gitse bile umrunda değilmiş, ne de olsa ona seviştikten sonra sarılıyormuş. bunu benim konuştuğum kıza anlatmış, konuşurlarken de aklıma ben gelmişim benim kızın, benim ne kadar iyi ve muhteşem biri olduğum gelmiş, ona her daim tatlım, hayatım, böcüğüm, öcüğüm dediğim gelmiş, gelmiş de gelmiş. (vayy be ben neymişim.)

    birkaç gün sonra ise bana hanımefendi aynen şunları söyledi:

    "hayatımda gördüğüm en zeki, en akıllı, en etkileyici, en ***aldatmayacak***, en bla bla erkeksin. seni seviyorum, senden hoşlanıyorum bla bla bla."

    ve sonra gitti.

    neden mi gitti? çok basit. beni, hiçbir çaba harcamadan elde etmişti, daha neden çabalasın ki. ben tüm efendiliğim, saygım ve sevgim çerçevesinde, ona her şeyimi vermeye razı gelmiştim bir kere. bu da, benim gizemimi kaybetmeme neden olmuştu. iktisat'taki düşün. elinin altında yüz bin tl varsa hazırda, o para oradadır zaten, sana ilgi çekici gelmez ki, heyecanlandırmaz bile. yeni yüz bin tl'lerin, yeni paraların peşine düşersin. ne zaman elindeki parayı kaybetme korkusu yaşarsın, o zaman parana sıkı sıkıya sarılırsın. dünya üzerinde kadın-erkek ilişkilerinde arz-talep dengesi abartı şekilde kadınların lehine işliyor. sen gidersen, en az elli tane başka hırbo gelir kızın götünde dolanacak, üstelik hiçbir çaba göstermesine de gerek kalmadan. kadınlar -hangi formda olursa olsun- güce tapar, bu çoğu zaman paradır, kimi zaman yakışıklılıktır, kimi zaman cv'dir, kimi zaman çenedir, bazen de diğer kadınlar tarafından arzulanan erkeklerin çekiciliğidir. bir erkek, başka kadınlar tarafından da arzulanıyorsa, diğer başka kadınlar da o erkeği elde etmeye çalışır. kimsenin siklemediği sümsük, paso ağlayan, zırlayan bir erkeği hiçbir kadın çekmez ve istemez. eminim, kızın o kız arkadaşının seviştiği çocuğun 50 tane daha seviştiği kız olsa ve kız bunu bilse, o kız o çocuktan yine ayrılmazdı. neden? çünkü başka kadınlar da çocuğu istiyor, bu da ister istemez merak, gizem ve istek uyandırıyor. benim aldatmayacak olmam vs o çocuğun diğer 50 kadınla birlikte olması. gayet eminim ki, eğer ben o aşamada, bana ilgi gösteren diğer kızlara ilgi gösterseydim, o da gitmezdi, hatta daha bir tutkuyla bağlanırdı bana.

    peki sonra ne mi oldu? zaman içinde maymun gözünü açtı tabii. ahan da:

    (bkz: ilişkilerden edinilen tecrübe/@larker)

    "mutluluğunuzu illa başkaları üzerinden tanımlamak zorunda değilsiniz ki"

    (bkz: hayatın bir numaralı kuralı/@larker)

    "xxiii- aşk ilişkilerinizde ihtiyatlı olun - hiçbir zaman "seni seviyorum" diyen ilk kişi olmayın; karşı cinsi hayatınızın odağı, kaynağı, amacı yapmayın; gizemli olun, kendinizi merak ettirin; oyunu onun kurallarıyla oynamayın, kendi kurallarınızı dikte edin; ona her istediğini vermeyin, ona istediklerini yavaş yavaş verin, ödülünü zamana yayın; ona tek seçeneğinizmiş gibi davranmayın, ona tek seçeneğiniz olduğunu hissettirmeyin, ona ondan başka seçenekleriniz de olduğunu gösterin, ona ondan başkalarının da size ilgi duyduğunu gösterin, bunu onun gözüne gözüne sokun; çok mecbur kalmadıkça özür dilemeyin; karşınızdakinin fiziksel güzelliğini gözünüzde çok büyütmeyin, hatta unutun gitsin mümkünse; özgüveniniz her daim en üst seviyede olsun; çok ama çok iyi sevişin; onu kaybetmekten asla korkmayın, gerektiğinde, size zarar vermeye başladığında, mutsuz ettiğinde, etmeye başladığında resti çekin; kimsenin peşinden koşmayın."

    ********************************

    bu noktada, bir subreddit olan, the red pill'den bir iki alıntı yapmak istiyorum (çevirileri de derinlemesine değil hızlı ve sadece konuya odaklı yapacağım):

    https://www.reddit.com/…bad_boy_traits_women_crave/

    "growing up, i remember being very upset over the fact that women wanted assholes instead of nice guys like me. it didn't make any sense at the time and it frustrated me. now i see it the "asshole" for who he really is: a man with the self respect to take what he wants out of life without getting caught up in women's nonsense. he doesn't play her games and he sure as hell isn't trying to be whatever he imagines she wants him to be. he's got his own life, he does his own thing and she can either follow him or get the fuck out of the way."

    "kadınların efendi erkek yerine piç erkekleri tercih etmeleri beni hep üzmüştü, bu durum bana çok manasız geliyor ve beni şaşırtıyordu. şimdi ise gerçek bir piç erkeğin ne anlama geldiğini iyi görüyorum: hayattan ne istediğini bilen ve karşısındakinin saçmalıklarını umursamayan özgüvenli erkek. bu erkek, karşısındakinin oyunlarını oynamaz, karşısındakine göre şekillenmez, kendi hayatı ve sahip oldukları vardır. bu durumda, karşısındaki kadın ya oyunu onun kurallarına göre oynar ya da siktir olup gider."

    https://www.reddit.com/…ss_she_is_not_on_your_side/

    "when your woman is feeling low, she’ll try to access your “human” side, whether that’s trying to make you angry, trying to make you sad, trying to make you horny, trying to make you apologize or admit something – she wants you to reveal a chink in your armor, because she feels bad about herself and needs you to look more human so she knows she’s still good enough for you. that chink in your armor means she still has some control over you.

    ıt’s a difficult and misleading situation, because she likes to feel that way. ıt makes her feel good, even happy for a bit. and you care about her, so you want her to feel good and happy for a bit. and you want to open up a little bit for her and let your guard down a bit, because it feels good to be accepted and validated.

    but the red pill figured out something that you don’t want to accept--the hardest part of this whole thing for you to swallow: affection is not the same thing as attraction. women don’t want to fuck weak men, even if they like them. they say they do – hell, just look around reddit. reddit is apparently the single largest bastion of special snowflakes in the world. ıf you take women at their word, reddit’s chock-full of women with exceptionally high libidos who soak through their panties every five minutes thinking about their skinny, laid back, underachieving, nerdy, overemotional boyfriends that can barely keep up with them sexually."

    "kadın mutsuz ve depresif hissettiğinde, karşısındaki erkeğin insancıl tarafına ulaşmaya çalışır. bunu yaparken de bu durumun, erkeği üzdüğünü, azdırdığını ya da bir şeyler itiraf etmeye çalıştığınızı önemsemez. sadece zayıf noktanızı, duygusallığınızı ve şefkatinizi deşifre etmeye çalışır çünkü bu durum onu mutlu kılar. oysa şefkat ile çekicilik farklı şeylerdir. kadınlar şefkatli erkekleri sever ancak çekici (güçlü) erkeklerle sevişir."

    son olarak da epey uzun olduğu için çevir(e)meyeceğim ancak okumanızı tavsiye edeceğim bir diğer post var:

    https://www.reddit.com/…f_frame_holding_in_my_life/

    "ı held frame and she crumbled. she recognized her ridiculous behavior, apologized for it, and wanted me to crumble and say come lay back in bed."

    "dimdik durdum ve o, saçma hareketini anlayıp, benden özür diledi."