Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. merve büyük'ün sirenle emniyet şeridini kullanması

    bu, doğrudan sisteme bir saldırıdır. toplumun düzeni için olması gerekli istisnaları istismar etmek, kendini sistemin üstünde görmektir. sonucu, sisteme olan güvenin kaybıdır. bu ruh hastalığı son 20 yıldır çok arttı.

    tıpkı zamanında ambulans tutan iş adamları gibi ama bu daha kötü, eğlence, ruhunu tatmin için yapılıyor.

    edit: bazı yazarlar "olması gereken istisna" ifadesinden kişilere özel istisna anlamışlar. burada sözü geçen istisna "rutin kuralların istisnası"dır, yani doğrudan görevin gerektirdiği ve görevinin bulunması ile sınırlı olarak polis, itfaiye ve ambulanslara tanınan trafik kuralı istisnasıdır. istismar etmek ise arabasına düdük taktırıp insanların kurallara saygısını istismar etmektir.

    edit: etik anlayışımca milletvekili olmak da bir istisna değildir. trafikte millet ne kadar hakka sahipse vekili de o kadar hakka sahip olmalıdır.

  • 2. 22 mayıs 2021 jahrein kemal kılıçdaroğlu yayını

    amınakoyduklarım bir de adama liderlik vasfı yok diyorlar, liderliği sadece herörörö rerörörö bağıran ilkellikte bulan tipini siktimin habeş maymunları. adam gandhi tarzı bilge liderlik sergiliyor bu yüzyılda dünya çapında 3 tane adam bulamazsın bu şekil yönetici, yıllardır yaptığınız algıyı sikeyim oruspu evlatlar miss gibi lider adam miss gibi.

  • 3. 2021 eurovision şarkı yarışması

    bu sene hayatımızın her noktasına burun sokulmuş olmasından ötürü geliştirdiğim protestlikle size neyi beğenmeniz gerektiğini söyleyecek değilim, hatta bahis sıralamalarından bile bahsetmeyeceğim ama çıkış sırasına göre bazı hikayeleri yazmak istedim:

    1- güney kıbrıs: el diablo isimli şarkı lady gaga'nın bad romance'ine benzetiliyor ve adı nedeniyle sürekli memleketlerinin ortodokslarından tepki görüyor.

    2- arnavutluk: kadın mankenmiş.

    3- israil: set me free'nin pandemi ve lockdown meselesiyle ilgili olduğu iddiaları var. eden'in kavrukluğu etiyopyalığından geliyor, şarkının sonlarına doğru whistle note denilen çok yüksek sesi var, o dikkat çekici.

    4- belçika: hooverphonic baya kariyerli bir grup. mad about you şarkısı özellikle hafızalara kazınmış. vokalistleri sürekli değişiyor, geçen sene iptal edilen yarışmada daha genç tıfıl biri vardı, bu sene eski vokalistleri geike var. şarkı "yanımda yatıyorsun, nereye saklanacağımı bilemedim, yanlış yerdesin, johnny cash tişörtümü giymeden git" diyor.

    5-rusya: manizha tacik asıllı, bu sene rusya'nın sjwlere göz kırpmak istemesi nedeniyle seçildiğine yemin edebilirim. rus kadını şöyle güçlü, böyle güçlü diyor; rus adamlar da 'e iyi tamam da sen rus değilsin, ayrıca şarkın kötü" diyor, bu da batı basınına "ama beni memleketimde sevmediler, esmerim diye hor gördüler" diye konuşuyor. kimse de ona, madem sevmediler neden seçtiler demiyor.

    6-malta: destiny chukunyere kardeşimiz, daha önce junior eurovision'u kazanmış. şimdi de juniorlıktan pek çıkmış sayılmaz, 18 yaşında ve aşağı yukarı "düşsün chukun yere" anlamına gelen bir şarkıyla aramıza katılıyor. iyi söylüyor ama şarkının mesajı ve fiziksel olarak israil adına 2018'de kazanan netta'yla karşılaştırılmaktan pek kurtulamadı gibi. geçen seneki şarkısında böyle bir karşılaştırma yapmak mümkün değildi ve daha karizmatik gözüküyordu açıkçası.

    7-portekiz: biz ailecek portekiz'i her sene aynı insanın farklı kılıklarda temsil ettiğine inanmaya başladık.

    8-sırbistan: hurricane isimli destiny's child görünümlü gruptaki sanja vucic 2016'da jamala kazanırken 18. olmuştu. açıkçası tüm deneyimi en çok eğlenerek yaşayan insanlarmış gibi gözüküyorlar. şarkı loco loco, "seni çıldırtırım, aklını başından alırım" diyor. malta'nın tersi gibi düşünün.

    9-ingiltere: james newman abi sevimli sevimli, "aşkımızı küllerinden doğuracağız" diyor. aslında bakarsanız bbc'nin son yıllarda gönderdiği en kaliteli işlerden ama bu sene yarışma çıtayı baya yükseltti. şarkısının söz-müzik yazarı da kendisi. geçen sene yarışma iptal olduğunda yapılan belgeselde onun için çok içlenmiştim: https://youtu.be/fk9rjja7eiy

    10-yunanistan: stefania güzel kız. hollanda melezi, bir kaç sene önce hollanda'yı junior eurovision'da da temsil etmiş. bu sene kıbrıs dışında bir de hollanda'dan 12, hatta 24 puanı garanti yani. şarkı dua lipa'nın başlattığı 80ler nostaljisi akımından etkilendiğini gizlemiyor bile, şovda bolbol yeşil ekran kullanıyorlar.

    11-isviçre: gjon muharremaj, yani türkçesiyle can muharrem aslında arnavut. "tüm evren" isimli şarkısının özel bir anlamı vardı, zorlukları beraber aşma teması diyordu ama unuttum açıkçası. zanaatine odaklanmış durumdayım. şarkının prodüktörü 2019'u kazanan arcade'inkiyle aynı, o yüzden bir ara benzetildi ama piyanonun başından kalkıp ayakta durma ilüzyonuyla tüm işitsel benzerlikleri yok etti, evet.

    12-izlanda: netflix'in filminde olduğu gibi izlanda kazanmasın da ülke borç batağına düşmesin isteyen güçler var gibi, yoksa başlarına gelenleri açıklayamayız. geçen sene açık ara favoriyken ve ünü eurovision sınırlarını bile aşmışken, bir anda covid movid her şey iptal olmuştu. bu sene de provalarda bir iki boy gösterdikten sonra grup üyelerinden ikisi covid oldu, ve semptom da göstermemelerine rağmen grupça öyle sen ben gibi ev ortamından, hatta daha kötüsü otel ortamından izleyecekler aksiyonu. ama bugün "bizim için üzüldüğünüzü söylemeyi bırakırsanız daha çok yardımcı olacak" demelerinden de anlıyoruz ki üzülmek yerine sadece destekliyoruz, eurovision'un resmi uygulamasını indirip sanal alkışlar gönderiyoruz. zaten prova görüntüleri kullanılacağı için görsel olarak bir şey fark etmeyecek bize.
    geçen sene şarkıyı yeni doğan bebesine ithafen yazmıştı, bu sene de 10 senelik ilişkilerini konu alıyor, sahnedeki kadınlardan kızıl olan eşi, karnında da ikinci çocukları var!

    13- ispanya: 2020'de babaannesini ve babasını kaybeden blas, bu şarkıyı onların anısına ve bu kayıpların acısını iyileştirmek için yazmış.

    14-moldova: bilen bilir rusya ve balkanların ünlü ismi philip kirkorov'la çalışıyor natalie. 2006'da bir projeye kadın vokalist olarak dahil edilip eurovision sahnesine çıkmış ve o günden beri, yani 15 yıldır kendi projesiyle gelebilmek için didiniyormuş. bir de röportajında şunu anlatırken çok sevdim: geçen sene "prison"dı şarkısının adı, sonra hapishane gibi bir yıl geçirdik dünya'cak, bu sene tamamen aksi yöne gitmiş ve şeker gibi bir dünya için şeker diye şarkı yapmış.

    15-almanya: "nefret etmiyorum, sadece üzgün hissediyorum. o orta parmağın dönüp dolaşıp sana gelir, valla üzülmem" isimli şarkısından nefret mi etseniz, etmese misiniz bilemiyorsunuz. zaten "sinir bozucu" yazan kolyesiyle amacının bu karmaşa olduğunu o da itiraf ediyor.

    16- finlandiya: bir orta parmaklı şarkıdan diğer orta parmaklı şarkıya geçiş yapıyoruz. bu abiler de pandemi nedeniyle turneleri iptal olunca, adrenalin ihtiyaçları için eurovision'a katılmayı uygun görmüşler. ulusal finallerde finliler uzun zaman sonra gördükleri ilk rock şarkıya deli gibi oy yağdırarak seçti onları. bizi karanlık tarafa, 27ler kulübüne, yaşlanmamaya davet ediyorlar. ergenken bir başka finli grup olan him'e "baby join me in deaaath" diye eşlik etmişlikleri var galiba onların da benim gibi.

    17-bulgaristan: 1997 doğumlu kız, 23 yaşında ve "büyümek yaşlanmaktır, yaşlanmak büyümektir" diye tespit kasıyor. babasına als teşhisi konulmuş, onunla ilişkilendiriyor vs ama işte 2017'de portekiz "kalp nakli olcam" diye diye kazandığından beri böyle hikayelere prim vermiyorum. vaktiniz olduğunda geçen seneki şarkısını dinleyebilirsiniz, tears getting sober daha umut verici bir emo balladıydı.

    18- litvanya: bu grup iki sene üst üste ulusal finalleri açık ara farkla kazanıp katılma hakkı elde ettiler ve başbakanları özel destek verdi gelmeden önce. litvanya'nın 2006'da aldığı en iyi derece olan 6.lığı geçmeyi umuyorlar. "evi diskotek yapabilirim, dans edebilirim" gibi sözleri olan, yalnızlığımızda eğlenme şarkısı. sarı ceketinin dikişsizliğini seviyorum yayınlandığından beri, evet. müsait olduğunuzda geçen seneki şarkıları on fireı da dinlemenizi tavsiye ederim.

    19-ukrayna: çernobil temalı bu şarkı. yani, çernobil halk ezgilerinden direkt alıntı yaptılar önce şu hazmat tulumlu kliplerinde ama sonra çok alıntı olduğundan değiştirmek zorunda kaldılar. yine de o etnik kimliği ve orijinalliği koruyor.

    20-fransa: fransız kültürünü özetlemek için kullanabileceğiniz bir şarkı ve şov hazırlamış barbara. bak buradayım, şarkı söylüyorum diye söyleniyor efsanevi fransız şansonlarının havasıyla. junior eurovision'un bu seneki galibinin yazarıymış, her yerde bunu söylüyorsa önemlidir, grammy gibi bir şeydir.

    21-azerbaycan: efendi de çifte dikişlerden, ikinci kez katılıyor, geçen seneki kleopatra şarkısı içerik açısından daha zengindi kanımca, zaten bu seneki şarkıda da göndermeler var. mata hari de güçlü bir kadınmış, 1. dünya savaşı'nda almanya adına ajanlık yapan hollanda doğumlu bir dansçı. hollanda'ya hollandalıya ithafen bir şarkıyla gitmesi hoş. bir de bir senede imajını iyi geliştirdiğini düşünüyorum. ama tabi eurovision obsesifi değil de sıradan bir türkseniz, iki kelimem var size: konyalım yürü.

    22- norveç temsilcisi tıx azeri kızımıza yazıyor, o yüzden neredeyse sahneye beraber çıkıyorlar, yedikleri içtikleri ayrı gitmesin diye organizatörler böyle uygun görmüş. tıx'in tikleri var, o nedenle oldukça fazla zorbalıkla karşılaşıyor, çocuklar alnına "tikler" yazıyor vs. tıx de bu ünvanı sahipleniyor ve alnında tikler yazan bir bandanayla popstar bile oluyor.

    23-hollanda: surinamlılar hollanda'da oldukça çok ve jeangu da onlardan, aslında sözleri dinleyince 1944 light gibi, geldiler kahramanlarını yaktılar, toprağını zehirlediler ama seni yıkamazlar diyor. özellikle "ritmin isyanındır" demesine bayıldım. ayrıca kostümü oldukça enteresan.

    24-italya: arkadaşlar, şuna bir açıklık getirelim, italya'nın kötü bir şarkı gönderme ihtimali yok. san remo gibi eurovision'dan eski, eurovision'un ilham perisi olan bir yarışma bu işin seçme süreci. 20-30 tane kaliteli şarkı arasından seçiliyor. üstüne italyanca faktörü var. yani her sene italya'ya haksızlık yapılıyor diye bakılıyor ama bu açıdan bakınca italya'nın hep kazanması gerekir, diğerlerine haksızlık olur. her sene kaliteli şarkıyla gelecekler, kabullenelim bir. bu grup baya tıfıl gençlerden oluşuyor ama şarkıyı daha da önce yazmışlar, kötü şeyler söyleyen hayranları azarlıyorlar. biraz almanya gibi tema olarak ama öyle değil böyle verilir mesaj.

    25-isveç: tusse 13 yaşındayken kongo'dan tek başına mülteci olarak gelmiş isveç'e, şu an da zaten 19 yaşında. keşke girdiğim ortamlara böyle hızlı adapte olabilsem.

    26-san marino: senhit 2011'de katılmış san marino adına eurovision'a. o zaman finale kalamamış ama, şimdi daha güçlü hem de ünlü olduğu iddia edilen amerikalı rapçi *flo rida eşliğinde bu ufak sorunu düzeltti.

  • 4. 2021 monaco gp

    q2'de redbull ve ferrari muhteşem bir kapışmaya girdiler. mercedes'in olmadığı her şey çok güzel. umarım q3'te uçuşa geçmezler de toto wolf'un ''araçta bizim bile bilmediğimiz 978 beygir daha varmış, hamilton onu buldu'' gıygıylarına maruz kalmayız.

  • 5. bütün iyi erkeklerin kapılmış olması

    hayatta herkes bedel ödeyecek. sıkıldıysanız da kırmayacaktınız, es geçmeyecektiniz o salak adamı. sonra "vay efendim adam kalmadı, ah kalmadı, hepüsü kapıldı"...

    gece eve topuklularınızın sesiyle dönerken anlayacaksız. duvar köşesine çökeceksiniz az içinizde sevgi kaldıysa. bizden daha melankoliksiniz, yatağın en köşesine sığınacaksınız.

    hep yükseğine, güçlüsüne yükseldiniz, sulandınız. güdünüze soksunlar. hadi hayat sizin; biraz ilgiyi görünce dötünüz başınız oynadı. yürüyün bakalım yol nereye çıkacak. iyi yolculuklar, şans sizinle olsun, sevenlerinize derdi kalmasın.

  • 6. insanı çocukluğuna götüren koku

    bakkaldan alınan pilastik top kokusu nedir bilir misiniz; direkleri olmayan çift kale maç yapılacak onunla.

  • 7. pandemide kadına şiddette artış tolere edilebilir

    bu bakanliga ozellikle mi seciyorsunuz bu kadin dusmani tasrali zihniyetleri ?

  • 8. 22 mayıs 2021 samsunspor altınordu maçı

    samsunspor'un elenmesi iyi olacak. bir karadeniz takımı daha müthiş lig'e çıkarsa lig gerçekten çekilmez bir hal alabilir. bol bol marmara ve ege takımlarının olduğu lig iyidir.

  • 9. 22 mayıs 2021 fatih terim'in attığı tweet

    başkana acil şifalar dileyerek neyi kast ettiği bariz bellidir.
    bu adamdaki kibir uzun'da yok.
    türk futbolunun kanseridir bu adam, sikmişim kupalarını şampiyonluklarını.

    yıllardır yanmayan mesaj kutumu şenlendiren terimçomarlara ortak bir cevap vereyim:

    "mevcut başkana şuan için yapabileceğim şey, kendisine acil şifalar dilemek olacaktır..."

    twitin son paragrafı bu, bu paragrafta kendini kulüpten üstün görmek, başkanlığı bir kenara bırakın kendinden yaşça büyük birinin hastalığıyla daşşak geçmektir bu.
    "mevcut başkan" ne demek? yani şimdilik öylesin, ilerde değilsin diyor.
    "şuan için yapabileceğim tek şey" demek ne demek? başka zaman olunca ne olacak? özellikle seçilmiş tabirler.
    "acil şifalar dilerim.." sonuna 3 nokta koymak ne demek? acil şifalar dileyip mektubu bitirmek ne demek?
    başkanın hastalığı için şifa dilemediği bariz belli.
    başkana alanen akli dengesini yitirmiş, allah şifa versin diyor.

  • 10. 22 mayıs 2021 bitcoin çöküşü

    ana paradan sadece anam kaldı

    yazmış adamın biri..

  • 11. bitcoin

    5-10k kaybedince stres oluyordum ama paranın yarısı gidince bir gevşeme geldi bir rahatladım anlamadım.

  • 12. haziran'da 20 yaş üstü herkes aşılanacak

    her gün aşılanıyoruz. yakında bu kadar çok aşılanmaktan bahsedildiği için zihinsel olarak aşılandığımızı düşünüp aşıya ihtiyaç duymayacağız. ya da en azından sn. bakan (bkz: fahrettin husband) böyle düşünüyor.

  • 13. süleyman soylu

    trthaber’deki canlı yayında aynen şu sözleri söyledi;

    "ben ömrümde bir tek güvenlik makalesi okumamış bir adamım. okumadım yani. ben içişleri bakanlığı ile ilgili bir şey biliyorum dersem yanlış olur."

    pek yankı bulmadı ama ülkenin komple özetidir.

  • 14. polonya'nın 24 adet bayraktar tb2 satın alması

    bu vesileyle pkk'lı arkadaşlara teşekkür etmek farz oldu.
    bu aletlerin gelişiminde gerek güneydoğuda, gerek suriye'de bu eşekleri kobay olarak kullanarak çok tecrübe edindik sayelerinde.
    adamlar ürettiğimiz her silah, mühimmat vs'nin gönüllü kobaylığını yapıyorlar, ne kadar teşekkür etsek az gelir.

  • 15. üzüntüden bir daha izlenemeyen filmler

    (bkz: hachiko a dog's story)

  • 16. akp'den çıkan en namuslu ve dürüst kişi

    abdüllatif şener
    neyin ne olduğunu anlayıp ilk kurtulandır kendisi akp'den!

  • 17. nerelisin sorusuna ilçe ismiyle cevap veren insan

    biga diyerek cevap veren insan örneğinin en sinir bozucu olmasıdır.

    çanakkale gibi muhteşem ve medeni bir ile bağlı olup da bu kadar verimsiz ve boktan insanlarla dolu olan ilçenle de övünür gibi bigalıyım demezsin be kardeş.

  • 18. doktorların hiçbir hastayı sallamaması

    genelleme yapmak yanlış olur elbet ama dün gittiğim psikiyatri doktoru beni çileden çıkardı. muayene boyunca hiçbir cümlemi tamamlamama müsaade etmedi. son zamanlarda hayatımdaki belirsizlikler sebebiyle artan kaygılarımla artık başa çıkamama noktasına geldiğim için gittim. zaten canımdan bezmişim. bi şey söylemeye çalışıyorum sözümü kesip aptalca yüce yorumunu belirtip evet şikayetinize dönelim diyo. ne iş yapıyorsun diye sordu, geçen yıl ikinci lisansım olan psikoloji bölümünü bitirdiğimi ama henüz çalışmadığımı söyledim. yüksek lisansa hazırlanıyorum ama klinik psikoloji programları çok pahalı ve burs alamazsam okuyamayacağım ve bu bende çok kaygı yaratıyor diye anlatacaktım. ama daha çalışmaya başlamadığımı söylediğim gibi ağzını yaya yaya "psikolojiden meezun olunca öyle hemen çalışılmıyo zaaten önce klinik psikoloji okumanız laazım sonra süpervizyon filan almanız laazım ondan soora ancak" dedi. yapma yaa. göt herif. o dakikadan sonra bi şey anlatmaya çabalamadım zaten sorduklarına evet hayır diye cevap verdim çıktım ve reçeteye bi baktım bana anafranil yazmış. konuşmama fırsat verseydi anafranil'in benim için çok riskli olduğunu çünkü kronik kabızlığım olduğunu ve halihazırda ameliyat edilmeyi bekleyen hemoroidim olduğunu söylerdim çünkü psikofarmakoloji biliyorum, lisansta dersini aldım ve yan etkilerine hepsi ezberimde.

    edit: anafranil prospektüs kronik kabızlığı olan hastalarda dikkatle kullanılmalıdır.

    ayrıca bkz. (bkz: anafranil) kaç kişi kabızlıktan bahsetmiş.

    bi tane daha edit: ben de doktor kadar bilirim ya da bunları bildiğim için doktor sayılırım iddiam yok. aptal değilim. doktorun yazdığı ilacı açıklama/söyleme zahmetinde bulunması yeterliydi. ama hasta ne anlar tabii ki, ne gerek var bunlara, yaz geç.

    son edit: doktorlar alındı arkadaşlar, kaçalım. bu kadar savunma yapacak neden alındılar anlamadım. genelleme yapmanın yanlış olacağını söyleyerek başlamışım yazmaya zaten. kabızlık benim için çok büyük bir sıkıntı olduğu için ben başka branşlara da gittiğimde mutlaka soruyorum/söylüyorum ve bu muayeneye de bunu planlayıp gittim. ama doktor sürekli sözümü kesmeye başlayınca rahatsız oldum ve söylemedim. doktor hastalığınız var mı diye de sormadı. hoca derste anlatırken klomipramin'in yanına kabızık yapar diye not aldığımı net şekilde hatırlıyorum. böyle bir sorunum olduğu için algıda seçicilik belki de. bana yazdığı ilacı söyleseydi ben de benim kronik kabızlığım ve hemoroidim var bu ilacı kullanmam riskli olur mu diye sorardım o da bana açıklardı. şimdi kabızlık yapıp yapmadığını ilaca başlayarak deneyimlemek zorundayım ve bu riski göze alamayacak kadar kabızlıktan bezmiş bir hastayım. bu kadar basit.

    gerçekten burada yazılanları ve gelen mesajları okuyunca üzüldüm ve bu entryi girdiğime pişman oldum. başlığı ben açmadım ama keşke genelleme yapmak doğru olmaz demek yerine yeni başlık açsaymışım, hata etmişim evet bunun için üzgünüm. elbette ki işini çok iyi yapan doktorlar da var. ve bana da hep böylesi denk gelmedi bugüne kadar. ama doktorların hastalara olan tavrının bazen kişisel bir tercih olduğunu kabullenmek bu meslek grubu için neden bu kadar zor bilmiyorum. her şey sistem yüzünden, hastalar mal, cahil doktorlar mükemmel insanlar agümanı da en az bu başlık kadar yanlış bir genelleme oluyor bence.

    biri de demiş ki muhtemelen doktora meslektaşız filan dedi. ahahahhahaha. o doktora böyle bir şey desem yıkıl karşımdan diyip kellemin uçurulması emri verirdi muhtemelen. ne iş yapıyorsun sorusuna psikologum bile demedim, psikoloji mezunuyum dedim.

    (bkz: psikiyatristin iyice dinlemeden ilaç yazması)
    keşke biraz daha aramaya inansaymışım.

  • 19. unutulmaz pc oyun müzikleri

    the sims

  • 20. siha ihracatıyla övünen türkiyeli

    büyük devletler ihracat yapıp halkının refah sevisini yükseltirken sıkıntı yok bizimkiler yapınca mı militarist oldu aq.
    türkiyeli diyen ağzını s.

  • 21. türkiye'ye 270 milyon doz aşı geliyor

    bunun 70 milyonu suriyeye gitmezse yüzümü tükürük yağmuruna tutun.

    edit; yazar arkadaslar uyardı 50 milyon da filistinli arap kardeşlere gidermiş.
    ettimi size 120 milyon.

  • 22. 22 mayıs 2021 soylu'nun istifa edeceği iddiası

    henüz bir iddia.

    yerine de süleyman soylu'nun laciverti gelecekmiş.

  • 23. 21 mayıs 2021 musab turan'ın açıklaması

    adam sırf akpli diye linçleyen ekşicileri gördükçe gerçekten bu ülkenin geleceği ile ilgili umutsuzluğa düşüyorum.

    adam kendi işini, hayatını riske atıp sedat peker iddiaları ile ilgili soru soruyor onu niye konuşmuyorsunuz? adam çıkıp "bu süleyman soylu akp'den daha mı büyük" dedi ya la? şimdi burada adamı sırf akpli diyen linçleyen piçler, kaç taneniz gidip bir bakana bu soruyu sorabilirsiniz lan korkmadan?

    ulan ne sikik adamlarsınız ya 5 tane yorum yapılmış hepsi yok adam akpliymiş bilmem neymiş de. ne olursa olsun yaptığına bakın siz.

    kaldı ki videoda da kötü veya yanlış bir şey söylemiyor. kendince akp eskiden daha adaletliydi eski ayarlarına dönsün diyor. siz bu adama helal olsun kendini riske atarak böyle bir soru sormuş diyeceğinize hala daha yok akpliymiş bilmem neymiş.

    ağır gerizekalısınız yemin ediyorum ya. bu sabah akşam çomar dedikleriniz kadar çomarsınız çoğunuz.

    edit: yıllardır malum partinin uyguladığı tek bir politika var. "karşıdakileri düşmanlaştır, kendi tabanını konsolide et." yani anlayacağınız dilden şöyle söyleyeyim "ben sizdenim, onlar değil. onlar iktidara gelirse size düşmanlık güdecekler"

    yıllardır uyguladığı bu politikaya sayesinde ülkeyi yönetiyorlar adamlar. niye biliyor musunuz? sizin yüzünüzden.

    siz her gördüğünüzün ne dediğine bakmadan "akpli" dedikçe, siz şu sözlükte paso "türbanlıların erkek doktor istememeleri" bilmem ne gibi başlıklar açtıkça malum parti tabanına diyorsunuz ki

    "cb haklı biz sizi sevmiyoruz, size üstten bakıyoruz, o yüzden siz en iyi dört elle sarılın ona"

    adamlarda sarılıyor tabi doğal olarak. işte 20 yıllık siyasi tarihimizin özeti bu. siz akplilere kızıyorsunuz ya, hiçbir farkınız yok onlardan. zira en az onlar kadar bu partinin seçim kazanmasında emeğiniz var hepinizin.

    o yüzden daha bu anlattığım konuyu bile çözemeyip insanları ötekileştirecek kadar aptal olduğunuza bakmadan insanları eleştirip durmayın, sırf inandıkları şeyler için. yapmanız gereken neden yanlış düşündüklerini izah etmek, malum partinin istediği gibi insanları küçük görmek değil.

  • 24. aldatmamak için en geçerli sebep

    ahlak ve karakter sahibi olmak.
    uzun uzun yazmaya gerek yok.

  • 25. sedat peker

    moderatörler başlığı ”reis sedat peker” olarak düzeltsin. ben yeğeniyim.

  • 26. army of the dead

    hala "zombi filminde mantık aranmaz" yazan davarların olduğu film. kardeşim kimse zombi filminde mantık aramıyor, saçma sapan diyaloglar, boş beleş espriler, saçma sapan oyuncular, en baştan başlayan klişe sahneler filan filmi izlenmez kılıyor. esas senin mantıkla her fantastik filmi çok beğenmen lazım, çünkü fantastik filmde mantık aranmaz o yüzden herkes beğenmek zorunda.

  • 27. avrupa ve abd'de sokak kedileri olmaması

    istanbul kedilerinin fare avladigini sanmak da ne bileyim.
    hepsi keyif pezevengi olmus anca zevk icin kelebek falan avliyorlar. fare gorseler kacarlar.
    avrupa ve abd evsiz sokak hayvanlarini gecici olarak barinaklarda misafir eder, sahiplenen cikmazsa iki hafta icinde uyutur. bu yuzden sokaklarda hayvan yoktur.

  • 28. gençlerin mafya liderlerine duyduğu sempati

    yanlış önermedir. z kuşağı mafyaya en az işgi duyan kuşaktır. yaşlıların daha cahil , eğitimsiz ve mafyalara değer verdiği açık bir gerçektir.

  • 29. bir kadının en güzel bölgesi

    bir kadının en güzel yeri gülerken gizleyemediği memeleridir.

  • 30. 22 mayıs 2021 hadi özışık'ın evinin basılması

    hakkında suç duyurusu yapıldıktan 5 gün sonra arama yapılmaz. yapılırsa da hiçbir delil bulmamak için yapılır. gerçek baskınlar suç duyurusu ile eş zamanlı yapılır.

  • 31. iyi erkeklerin nerede olduğu sorunsalı

    iyi erkekleri sıkıcı buldunuz ve umursamadınız. birileri dipten topladı ve yatırım yaptı.

    o erkekler gezdiler, gördüler ve yeşerdiler.

    size de göbek yapmış, zamanın eğlenceli görünen serserisi, şimdilerin ayısı kaldı.

  • 32. evlendikten sonra eşten sıkılmaya başlamak

    elde edildikten sonra sıkılmadığımız bir şey var mı? sıkılmasak bile normalleşmeyen, sıradanlaşmayan?

    ne demiş shakespeare:

    'şiddetle başlayan hazlar, şiddetle son bulurlar. ölümleri olur zaferleri, öpüşürken yok olan ateşle barut gibi. en tatlı bal bile tadıldıkça bıkkınlık verir, aynı tat isteği, iştahı köreltir. onun için, ölçülü sev ki uzun sürsün sevgin. hedefe hızlı giden, yavaş kadar geç varır.'

    evlenince o tutku, aşk, hepsi geçecek. tutku güzel ama yorucu ve sonu olan duygu. birlikte saçmalayabileceğiniz ve eğlendiğiniz biriyle evlenin. yanında savunmasız olmaktan korkmayacağınız biriyle. tetikte olacağınız biriyle değil.

  • 33. orta asya'dan geldiysek neden çekik gözlü değiliz

    çayınızı kahvenizi alın kafanız rahatsa başlıyoruz bu konu burada noktalanacak.
    esasında sebebi oldukça mantıklı fakat anlatımı pek basit değil.
    bugüne kadar kimse konuyla alakalı detaylı bir bilimsel araştırma yapmamıştır.
    konu 10-20 bin yıl öteye gittiği için tarihçilerin hipotezleri bu noktada birincil olarak dikkate alınmamalı.

    konuya açıklama getirmeye çalışanların yaptığı bir kaç hatadan ya da konuyu anlamak için kalıp şeklinde oturmuş yanlış bakış açılarından başlayalım:

    1. oğuz türkleri mavereünnehir bölgesinden "çıkma" değildir. oğuz-kıpçak ayrımı çok yakın dönemde yapılan bir ayrım olup. tüm ilk türkler altaylarında kuzeyinden sibirya steplerinde ve botai kültür bölgesinde doğmuştur.

    2. %10 ortaasya bağı bilimsel verilerin manipülasyonuyla ortaya atılmış geçersiz bir iddiadır. söz konusu çalışmalar başka konular üzerine dizayn edilmiş olup materyal-metod açısından örneklemi yetersiz bilgi ile tekrar değerlendirmek bilimsel değildir. bu düzmece iddia üzerine %10 iddiasını kıpçaklarla ilişkilendirmek yanlış önermeye yanlış cevaptır.

    3. kıpçaklar şayet "safka" değilse ki safkan çok yersiz bir niteleme mevraünnehirden "çıkma" oğuzlarında kıpçaklar tarafından "farslarla" karışmış "safkan" değil bu oğuzlar deme hakkı saklı olabilir mi acaba.

    4. batıgöktürkler içinde yer alan oğuzları tasvir eden ermeni-fars-arap kaynaklarından oğuzların oldukça farklı tasvir edildiğini öğrenebilirsiniz fakat konumuz bu değil on binlerce yıl öteye gitmemiz gerekiyor bir kaç bin yılın konusu değil türklerin dış görünüşü.

    5. "gerçek türkler" sarı saçlı-mavi gözlüdür. kısmen doğru kısmen yanlış bir önerme demeyeceğim alakasız bir önermedir. mavi göz bir mutasyondur 8 bin yıl önce karadenize yakın olduğunuz kadar vardır fakat d vitamini sentezi için açık ten şarttır hele ki kuzeyde güneş ışınları dik açıyla gelmiyorsa.

    6. çekik göz nedir neden gelişmiştir. buzul çağına gitmeliyiz. kaldı ki orta asya'da ki türkler çekik gözlüde değildir. düşündüğünüz gibi değildir en azından. japonlar, koreliler, çinlerden daha çok tatarlar volga almanlarına benzer.

    maddeleri uzatmadan başlıyoruz,

    öncelikle şu çalışmayı dikkatlice dinleyin: https://www.youtube.com/watch?v=2g2hinu28nm

    dünya üzerinde hiç bir milletin ulaşamadığı kadar geniş topraklara yayılmış olan türkler. sibirya'nın soğuk tayga ormanlarından sahra çölünün sıcak kumlarına yenisey, ganj, sarı nehirlerden tuna, nil, dinyeper boylarına uzanan yaklaşık 45 milyon kilometre karelik uçsuz bucaksız topraklarda 100'ün üzerinde devlet kuran türkler kimdir? gerçek türklerin fiziksel özellikleri günümüze değin bazen ideolojik bazen psikolojik bazense multidisipliner bilimsel yaklaşımdan uzak hatta tamamen hamasi yorumlara konu olmuştur. peki türklerin fiziksel özellikleri nelerdir ve modern bilimin ışığında türk milleti nasıl şekillenmiştir. genetik, antropoloji ve tarih bilimlerinin bu soruya cevabı sizi oldukça şaşırtacak.
    20.yüzyılın başlarında türklerin fiziki özellikleri ile ilgili gerek dünyada gerekse türkiye'de bir çok makale ve tebliğ hazırlanmıştır. fakat bu çalışmalar gerek dönemin bilimsel yetersizliği gerekse avrupalıların 19.yüzyılda avrupa haricinde yaşayan insanlara ırkçı yaklaşımı buna karşılık olarak bazı türk tarihçilerinin avrupalıların yanlış hipotezlerini baz alarak savunma noktasını aşıp hamasi yaklaşımları sonucu herhangi bir tutarlılığa sahip değildir. afet inan'ın ön ayak olmasıyla 1930 yılında hazırlanan araştırma türklerine kökenine dair yanlış avrupalı yorumuna büyük oranda yanlış bir cevap vermiştir. elbette dönemin bilimsel yetersizliği ve dna'nın henüz keşfedilmemiş olması türklerin dış görünüşü ve kökenine dair yorumların hipotez aşamasına dahi ulaşamamasının sebeplerinden biridir. türk tarih tezi olarak yayınlanan bu çalışmaya döneminin dünya çapında önemli bilim adamlarından olan türkolog zeki velidi togan ve akademik geleceği oldukça parlak olan fuad köprülünün öğrencisi hüseyin nihal atsız gibi isimler karşı çıksa da zeki velidi togan akademik camiada geri plana itilmiş nihal atsız ise üniversiteden atılmıştır. günümüzde halen dönemine göre bilimsel olan fakat şuan geçerliliğini yitmiş olan bir çok veri kabul görmekte ve türklerin dış görünüşü ile ilgili yorumlar bu veriler üzerinden yapılmaktadır. avrupalıların âri ırk teorisine bir cevap olarak hazırlanmış olsa da belli noktalarda ari ırk teorisiyle türk tarih tezi kesişmektedir. öyle ki ari ırk teorisinin kurucularından olan kont arthur de gobineau ârilerin anavatanını sogdiana (günümüz özbekistanı) olduğunu savunmuş ve orta asya’yı tüm medeniyetin beşiği olarak kabul etmiştir. aynı teoriye göre ari ırk mensupları ilk metali işleyen ve atı evcilleştiren insanlardır. orta asya'dan göç etme sebepleri ise kuraklıktır. bu teoriye göre ari ırkın insanlık tarihinin öncülleri olmasının sebebi ise diğer insanlara göre zeki ve üstün olmaları ile bağdaştırır. ayrıca türkler aynı önermeye göre ari ırka mensup değildir türkler daha aşağıda olan mongoloid sarı ırka mensuptur. 1. türk tarih kongresi sonrası hazırlanmaya başlanan türk tarih tezi ile ilgili çalışmalar her ne kadar avrupa'nın ırkçı tarih tezlerine bir tepki olarak ortaya çıkmış olsa da herhangi bir ırkın biyolojik üstünlüğünü kabul etmemektedir.aynı dönemde, döneminin ilerisinde çalışmalara imza atan dünyaca ünlü antropolog eugène pittard, ırkların renklerden ziyade kafataslarına göre sınıflandırılmasını savunan bir bilim adamıydı ayrıca türk tarih tezinin savunduğu gibi dünya üzerinde herhangi bir saf ırk olmadığı ve göçler ile ırkların karıştığını öne sürmekteydi. ünlü antropolog ilerleyen yıllarda afet inan'ın hocası olacak ve türkiye'de 64 bin insan üzerinde yapılacak olan antropolojik çalışmalara ön ayak olacaktı.

    aynı dönemde özellikle avrupa'da fiziki antropoloji oldukça önem kazanmıştı ve genel düşünce “medeniyetin brakisefal kafa yapısıyla yakın bir bağının olduğuydu. bir diğer deyişle ve kaba bir ifadeyle, brakisefal olmak uygarlık sembolüydü. dolikosefaller ise ancak brakisefallerle melezleşerek ileri toplumlara açılım sağlayabiliyorlardı. anadolu insanının kafa ölçüleri türklerin uygarlık kıstası olarak algılanıyordu. bu amaçla atatürk’ün direktifleriyle, 1937 yılında o güne kadar dünyanın en büyük antropolojik çalışması 64.000 kadın ve erkek üzerinde başlatılmıştır. bu kapsamlı çalışmasının sonuçlarına göre;boy ortalaması: erkeklerde 1 metre 652, kadınlarda 1 metre 522 (cins farkı 13 santim) idi. doğu bölgelerimizde boy daha uzun, batıda ise daha kısaydı. iskelik karinesi erkekler (93,91) makroskel, kadınlar ise (87,86) mesatikseldi. baş karinesi erkeklerde 83,33, kadınlarda 83,78 idi. bu sonuca göre türkiye sekenesi aşağı yukarı % 75 brakisefaldi. bölgelere göre brakisefallik oranı değişiyordu: orta anadolu’da % 93,16, doğu anadolu’da % 62,61, batı vilâyetlerinde % 76,69 idi. burun karinesi erkeklerde 65,04, kadınlarda 64,05 idi. türkler bilhassa kadınlar dar ve küçük (leptorriniyen) burunluydu. göz şekli düzgündü; genel olarak mongoloit vasıf yoktu. nüfusun ancak % 5’inde mongoloit vasıf görülmekteydi. bu moğol akınının bir sonucu olsa gerekti. burun şekli düzdü; kartal burun nadirdi. çıkıntılı burun kadınlarda biraz vardı. baş arkası ekseri düzdü. bu dinarik’lerin tesiri olsa gerekti. cilt rengi nadiren yanıktı. göz ekseri açık, bazen da mavi veya çakır renkti. türkiye’de doğu vilayetleri müstesna, koyu kahve renginde göze hemen hemen rastlanmıyordu. saç rengi zannedildiği oranda siyah değildi. az miktarda sarışın, çoğunlukla da orta kestane rengindeydi. afet inan, kitabının son sayfalarında, eski orta asyalı beyaz ırkın yüksek kültürüne dikkat çekiyor, bu insanların ön asya ile avrupa’ya yaptıkları göçleri, oralarda yaydıkları maden, bilhassa demir kültürünü vurguluyordu. uygarlığı simgeleyen bu kültürün ön asya’daki merkezi anadolu idi ve avrupa’nın medenileşmesinde ve yükselmesinde anadolu’nun göz ardı edilemeyecek bir önemi vardı.
    afet inan'ın yürüttüğü çalışmalar ve tarih kongrelerinde sunulan daha bir çok çalışma döneminde bilimsel açıdan tatmin ediciydi hele ki o dönemde ırk olarak bilinen farklı fenotiplerde ki insan topluluklarını sınıflandırma noktasında renklerin ötesinde yeni bir antropolojik yaklaşım disiplini doğurmuştu.
    fakat yıllar içerisinde biyokimya, fizyoloji gibi bilimler gelişirken 21 şubat 1953'te james watson ve francis crick insanların ve tüm canlıların kodlarını saklayan mucizevi yapıyı dna'yı keşfedecekti. bilimin gelişmesi ile geçmişte bilimsel olarak kabul edilen verilerin anlamsız hale gelmesi yeni bir olay değildir. dna ile birlikte yeni neolitik ve kalkolitik çağ yerleşim bölgelerinin keşfi ile insanoğlunun kökeni ve göç yolları ile ilgili sis bulutu dağılmaya başlamıştır.
    uzun yıllar modern insanın günümüzden 160 bin yıl önce etiyopya'da ortaya çıktığı düşünülse de afrika'nın farklı bölgelerinde saptanan yeni fosiller modern insanın doğumunu 350 bin yıl öncesine kadar götürmektedir. insanoğlu ilk defa günümüzden 125 bin yıl önce süveyş kıstağı üzerinden afrika'dan çıkmış olmasına karşın bu insanların soyu fazla uzun sürmemiş ve yok olmuştur. fakat günümüzden 85 bin yıl önce ilk defa kızıl deniz üzerinden bir grup arabistan'a ayak basmış ve bu insanların torunları afrika haricinde kalan dünyayı keşfetmeye başlamıştır. bu noktada günümüzde afrika haricinde yaşayan tüm insanların ortak atası 85 bin yıl önce arabistan'a ayak basan bu insanlardır. öyle ki günümüzde kullanılan genetik testlerin ve afrika haricinde kalan haplogrup piramitlerinin zirvesi her zaman bu insanlara bağlanır. bu sebeple afrika dışında yaşayan insanların genetik havuzu afrikalılarla mukayese edilemeyecek kadar yenidir.
    elbette 85 bin yıl önce dünya coğrafyası günümüzden biraz farklıydı somali ile yemen arasında henüz deniz yoktu ve bu iki coğrafyayı birbirine bağlayan dar bir kara bağlantısı su üstündeydi. 85 bin yıl önce afrika'dan çıkan insanlar günümüzden 45 ila 40 bin yıl önce ilk defa iran, hindistan ve çin üzerinden orta asya'ya göç etmeye başlamıştır. 40 bin ile 25 bin yıl öncesine kadar ise orta asya'da çoğalan insanların bir kısmı daha kuzeye sibirya'ya bir kısmı daha doğuya kore üzerinden japon'ya ve bering boğazına bir kısmı ise batıya hazar denizinin kuzeyinden doğu avrupa'ya göç etmiştir. ön türklerin genetik atalarının 45 bin yıl önce orta asya'ya geldiğini söylerken unutmamak gerekir ki on binlerce yıl boyunca insanoğlu küçük gruplar halinde taş ve hayvan kemiklerinden yaptıkları silahlarla avcı-toplayıcılar olarak hayatını sürdürecek ve modern milletlerin atalarını oluşturan insanlar günümüzden sadece bir kaç bin yıl önce belli sosyoekonomik şartların etkisiyle siyasal birlikler kurarak ortaya çıkacaktır. insanlık tarihi ile modern milletlerin tarihi arasında ki farkı anlamak açısından şöyle bir mukayese yapılabilir. şayet insanoğlunun tüm tarih serüveninin 24 saat olarak düşünürsek 23 saat 30 dakika boyunca insanlar sadece av hayvanlarının peşinde koşmuş ve hayatta kalmak için daha elverişli topraklar aramıştır son yarım saatte tarım yapılmaya-at evcilleştirilmeye, madenler işlenmeye, yazı yazılmaya, sanat eserleri- devasa binalar yapılmaya başlanmıştır. aynı 24 saatin son bir kaç dakikasında insanoğlu atomu, hücreyi, dnayı keşfederken uzaya ulaşmıştır.
    farklı milletlerin dış görünüşleri son bir kaç bin yıl içinde farklılaşmamıştır daha doğrusu farklı coğrafyalarda yaşayan farklı dış görünüşlere sahip insanlar farklı uluslar kurmuşlardır. ancak farklı ulusların kurulmasındaki en önemli etmen coğrafya ve bu insanların karnını doyurmak için gerçekleştirdiği ekonomik faaliyetlerdir. gelecekte türk milletini oluşturacak olan insan topluluklarını birleştiren en önemli etkende orta asya ve güney sibirya coğrafyasının genellikle tarıma elverişli olmayan fakat bazı yerlerde insan boyuna ulaşan otları ile alabildiğine uzanan çayırlarıydı. günümüzden yaklaşık 12 bin yıl önce sonlanmaya başlayan buzul çağında gelecekte türklerin atalarını oluşturacak olan 10-15 kişilik gruplarla avlanan insan toplulukları öncelikle geyiği evcilleştirmiş sonrasında ise geyikten çok daha güçlü ve dirençli bir hayvan olan atı yaklaşık 5500 yıl önce dünyada ilk defa evcilleştirmişlerdir. atın ilk defa evcilleştiği dönemde dünyada henüz millet kavramı bulunmamakla birlikte ortadoğuda ve indus vadisinde küçük yerleşim alanları kuran insanlar tarım yaparak karnını doyurmaktaydı. atın evcilleşmesi sonrasında orta asya'nın kuzeyi ve sibirya'nın güneyinde yaşayan bu insanlar için uzun mesafeler kat ve kat kısalırken çoğalan nüfusla birlikte çoğalan küçük baş hayvan ve at sürüleri için yeni topraklar bulmak kaçınılmaz olmuştur. at ilk defa günümüz kuzey kazakistanında bulunan botai topraklarında evcilleştirilirken botai topraklarının doğusunda kalan altay dağlarında madenler işlenmiş daha kuzeyde yenisey vadilerinde ise ilkel bir iletişim aracı bir nevi yazı olan türk tamgaları taşlara kazınmaya başlanmıştır. güneyde ise günümüzde kurumaya yüz tutan aral gölü civarında evler kurarak yerleşik hayata geçen insanlar balıkçılıkla karınlarını doyuruyordu. 4000 yıl önce gelişmeye başlayan ve hazarın kuzeyinden altaylara uzanan toprakları kapsayan andronova kültürü ise gelecekte sakalara ve hunlara can verecek kültürün beşiğiydi. aynı döneme kadar ve sonrasında hiçbir kültür bölgesi bu denli geniş bir coğrafya üzerinde etkili olmayacaktı. peki türklerin ilk ataları neye benziyordu dış görünüşleri nasıldı?
    geçtiğimiz yüzyılın başında bilim çevrelerince, sıcak yerlerde yaşayan insanların yetişkinliğe erken gireceği için boyunun kısa olacağı görece serin yerlerde yaşayan insanların ise uzun boylu olacağı düşünülmüştür. bu önerme sonucu güney bölgelerde yaşayan oğuz türklerinin orta boylu kuzey bölgelerde yaşayan kıpçak türklerinin ise görece uzun boylu yada kısa boylu olduğu ileri sürülmüştür fakat güncel çalışmalar ekvatora yakın olan bölgelerde vücut sıcaklığını dengede tutmak için insanların daha zayıf ve kiloya göre uzun boylu olduğunu, kuzeye gidildikçe ısı kaybını önlemek için insanların daha iri fakat kiloya oranla kısa boylu olduğunu göstermiştir. iklimsel farklılıklar sonucu doğal seçilime uğramış insanların boyları arasında belirgin bir fark olmamasına karşın vücut kitle indeksleri arasında belirgin bir fark bulunmaktaydı. fakat insan boyuna en ciddi etki eden faktörün kültürlerin beslenme rejimleriyle alakalı olduğu bugün su götürmez bir gerçektir. öyle ki sanayi devrimi sonrası iyi beslenen avrupalıların boyu belirgin şekilde uzarken 2.dünya savaşı sonrası okullarda beslenme rejimlerini değiştiren japonların boy ortalaması kısa sürede 10 cm civarında bir artış göstermiştir. sadece 70 yıldır iki farklı ülkede yaşayan korelilerin boy ortalaması dahi yaklaşık 8 cm farklıdır. soğuk iklimde ön türk kültürü şekillenirken ön türk vücut yapısı çeşitli coğrafyalarda farklılık arz edebilmekteydi. besinin bol olduğu bölgelerde görece uzun az olduğu bölgelerde ise görece kısaydı fakat tarihsel olarak dirençli ve boyuna göre kilosu fazla olan soğuk iklimde hayatta kalma şansı yüksek bireyler ön türklerin atalarıydı diyebiliriz. binlerce yıl boyunca soğuk iklimde yaşayan bu insanlar arasında soğuğa karşı en dirençli vücut yapısına sahip bireyler yaşarken genellikle uzun boylu ve düşük kiloya sahip bireyler gen havuzundan temizlenmiştir.
    göz rengi ile ten rengi belirleyen genlerde birbiriyle ilişkili olduğu düşünülmekle birlikte. mavi göz rengi geçtiğimiz yüzyılın başlarında yetersiz bilimsel veriler ile hazırlanmış hipotezler de olduğu gibi kuzeyde yaşayan insanlarla yada ışığın az olması sonucu gözlerin loş ışığa adapte olması ile ilişkili değildir. renkli gözlü insanların ortaya çıkmasını anlamak için 85 bin yıl önceye gitmek gerekir. 85 bin yıl önce güneşin her zaman tepede olduğu ve insanoğlunu kavurduğu afrika kıtasından çıkanlar 10 binlerce yıl boyunca asya ve avrupa kıtalarına yayılırken yeni doğan nesillerde giderek açık ten rengine sahip bireylerin yaşama şansı artmıştır. insanoğlu, güneş ışınlarının dik açıyla geldiği afrika kıtasında deriye rengini veren melanin pigmenti sayesinde folat diğer adıyla b9 vitaminin güneş ışınlarının etkisiyle vücutta bozulmasını önlenirken çeşitli deri kanserlerinin ortaya çıkmasını engellemiştir. elbette derisi yeterince siyah olmayan bebeklerde günümüzden 10 binlerce yıl önce afrika kıtasında dünyaya gözlerini açmıştır fakat bu bebekler pek uzun yaşayamamıştır yada yaşayan az sayıda birey deri rengini gelecek nesillere aktarabileceği tıpkı kendisi gibi bireylerle yeteri kadar uzun nesiller boyunca üreyememiştir. günümüzden 100 bin yıl önce afrika'da doğan açık deri rengine sahip bir çocuk çeşitli deri kanserleri yada ağır folat eksikliği kaynaklı zayıf bağışıklık sistemi sebebiyle hayatını genç yaşlarda kaybetmezse yine folat eksikliğinin bir sonucu olarak erişkin çağında üreme fonksiyonları zayıflamış yada kısır bir birey olacaktır. yine folat eksikliğinden ötürü kolay yorulacak henüz halen avcı-toplayıcı olan insan kabilelerinde zayıf bir birey görülürken üreme şansı oldukça düşecektir.
    fakat 85 bin yıl önce afrikadan ayrılarak kızıl denizin öteki tarafına yemen'e ilk adımı atan siyah tenli insan kendisi için küçük o güne kadar zayıf ucubeler olarak görülen beyaz tenli bireyler için büyük bir adım atmıştır. insanoğlu afrika'dan daha doğrusu ekvator çizgisinden uzaklaştıkça güneş ışınlarının tahrip edici etkisinden kurtulmuş ve doğan açık ten rengine sahip bebeklerin yaşama ihtimali artmıştır. ayrıca açık ten rengine sahip bireyler afrika'da ki gibi folat eksikliğinden ötürü hastalıklara karşı zayıf, çabuk yorulan kabileye faydası olmayan dolayısıyla üremek için eş bulamayan eş bulsa dahi genellikle kısır olan bireyler değildi. hatta açık tenli bireyler daha da güçlenirken afrika'da güçlü avcılar olan koyu tenli bireyler kuzeye gittikçe zayıflamaya, çabuk yorulmaya, enfeksiyonlara karşı dirençsiz olmaya başlamıştır. hatta afrika'nın öncelikli üreme hakkına sahip siyah tenli avcıları asya ve avrupa kıtasında travmalar sonrası düzelmeyen kemik kırıkları sebebiyle hayatlarının geri kalanında bir daha hiç avlanamama tehlikesiyle yüz yüzeydi. artık afrika'nın ucube beyaz tenli bireyleri asya'nın kudretli avcıları ve kabile şefleriydi. bu avcılar için afrika'da lanet olarak görülen açık ten renkleri asya'da şanslarıydı. siyah ten rengine sahip bireyle 10 binlerce yıl önce beyaz ten rengine sahip bireylerle aynı kaderi yaşıyordu. güneş ışınları, ekvator çizgisinden uzaklaştıkça zayıflıyor ve daha eğik açıyla gelirken melanin pigmentinden zengin siyah derilerin içine gerektiği kadar nüfuz ederek hayat için vazgeçilmez d vitaminini aktive edemiyordu. d vitamini eksikliğinde kalsiyum ve fosfor yeterince emilemediği için siyah tenli doğan bebekler zayıf bağışıklık sistemlerine rağmen yaşasalar dahi erişkin yaşlarında zayıf ve güçsüz muhtemelen erken yaşta hayatını kaybedecek bireyler oluyorlardı. 10 binlerce yıl boyunca asya'da dolaşan bu avcı grupları içinde ki açık tenliler daha sağlıklı, güçlü ve yaşama şansları yüksek bireylerdi. dolayısıyla bu bireylerin üreme şansı koyu ten rengine sahip bireylerden daha yüksekti. beyaz tenli bireyler eş seçiminde de çocuklarının daha sağlıklı olması için beyaz tenli bireyleri tercih ederken insan topluluklarında ki siyah ten rengine sahip bireylerin sayısı giderek azalmış ve gen havuzunda açık ten rengine yol açan genler giderek artmıştır. mavi yada yeşil göz renginin hikayesi ise çok daha yakın bir gelecekte günümüzden 10 bin yıl önce karadeniz havzasında başlamıştır. göz renginin ışığın şiddeti ile yada adaptasyonla bir ilgisi yoktur öyle ki kuzey kutup dairesine yakın yaşayan laponlar, iskandinavyalılar, yakut türkleri, eskimolar gibi birbirinden farklı fakat benzer coğrafyalarda yaşayan insan topluluğunda kahverengiden maviye farklı göz renklerine rastlanabilirken ekvatora yakın akdeniz havzasında hatta hindistanın belli bölgelerinde mavi göze rengine daha yaygın rastlanabilmektedir. 10 bin yıl önce göz rengine etki eden herc2 gen mutasyonu sonucu mavi göz rengi ortaya çıkmış ve karadeniz havzası merkez olmak üzere dünyaya yayılmıştır. örneğin kıpçak türklerinde mavi göz renginin yaygın olmasının sebebi kuzeyde olmalarından ötürü değil dünya üzerinde milletlerin ortaya çıkmasından binlerce yıl önceki atalarının bu gen mutasyonundan etkilenmesi sebebiyledir. unutmamak gerekir ki medeniyetin başlangıcı olarak görülen sümer medeniyeti günümüzden en fazla 6000 yıl önce filizlenmiş olup modern milletlerin ilk kökleri sadece bir kaç bin yıl öteye uzanır. diğer milletler gibi ön türklerde küçük kabilelerin belli amaçlar doğrultusunda kültürel etkileşimi ile doğmuştur. mavi gözlü ön türklerin atalarının bir kısmının türk milletini oluşturan tarih öncesi kültür bölgelerinden biri olan karadeniz havzasına yakın andronova kültür bölgesi kökenli olması muhtemeldir yada beyaz tenli fakat kahverengi göz rengine sahip yakut türklerinin ataları yenisey boylarında karasuk kültür bölgesinde yaşarken beyaz tenli yeşil gözlü ön türklerin ataları kuzey kazakistan'da botai kültür bölgesinde veya ten rengi görece esmer ön türklerin ataları yine ön türklerin bileşenlerin biri olan günümüz türkmenistan coğrafyasında ki anav kültür bölgesinde yaşamış olabilir. unutmamak gerekir ki dünya üzerinde ki hiç bir milletin soyu tek bir çiftten yada kabileden çoğalarak ortaya çıkmamıştır. bu görüş gerek arkeolojik verilerle gerekse genetik bilimiyle çelişir öyle ki tek bir ailenin yada kabilenin kendi kabilesi içinde ki bireylerle çoğalması sonucu bir kaç nesil yada on nesil sonra gen havuzu yetersiz kalacak, çekinik sağlıksız genlerin ortaya çıkması dahada kolaylaşacak ve yeni bireyler ya ölü yada genetik hastalıklarla birlikte doğacaktır. belkide bu gerçeği geniş bir coğrafyada yaşayan ön türk toplulukları fark etmiş olacak ki tanrısal bir lanet olarak yorumlayarak ataları aynı olan insanların evlenmesini yasaklamıştır günümüzde halen yakut türklerinde 9 atası aynı olanlar evlenemezken kıpçak mirasını taşıyan kazak türklerinde 7 atası aynı olan bireyler töreye göre evlenememektedir. öyle ki komşu topluluklardan kız alıp verme geleneği göçebe kültürüyle yaşayan türklerde genetik havuzun çeşitlenerek sağlıklı ve güçlü nesillerin ortaya çıkmasını sağlamıştır. tarım toplumlarında ise farklı bir gerçek ortaya çıkacaktır. mülkiyet gerçeği ve mülkiyetin şekillendirdiği toplumsal statü. akraba evliliklerinin tarım toplumlarında yaygın olmasının yegane sebebi mülkiyetin ve toprağı işleyecek insan gücünün geniş aile dışına çıkartılmak istenmemesidir.
    bazı türk gruplarının yanlış bir ifade olarak gözlerinin çekik olması geçtiğimiz yüzyılın ortalarına kadar iki farklı önerme ile ele alınıyordu ilki orta asya'nın çölleşmesinden ötürü kum fırtınalarına karşı insanların gözlerinin çekik bir hal aldığı diğeri ise moğol istilası sonrası moğollarla karışan türklerin çekik göze sahip olduğuydu. kum fırtınaları hipotezine göre orta asya'da kalan türklerin gözlerinin çekik olması türklerin anadolu'ya en yoğun göçünün yaklaşık 1000 sene önce gerçekleştiği göz önüne alındığında modern bilimsel yaklaşıma göre imkansızdır. öyle ki 1000 yıl doğal seçilim ve dna mutasyonlarının gerçekleşmesi için imkansız bir süredir. diğer taraftan bu yaklaşım kuzey kutup dairesi boyunca yayılmış laponlar yada eskimolar gibi halkların neden çekik gözlü olduğunu yada aynı derecede kısa bir sürede çöl ikliminin hakim olduğu kuzey afrika halklarının neden çekik gözlere sahip olduğunu açıklayamaz. dna'nın keşfi sonrasında spesifik gen serileri olan haplogruplar keşfedilmesiyle insan topluluklarının 10 binlerce yıl önceki göç yolları aydınlatılmaya başlanırken enteresan sonuçlarla karşılaşılmıştır. çekik gözlü olarak tanımlanan insan topluluklarının gözleri esasında çekik değildir küçük bir anatomik farklılık gözlerin görüntüsünü değiştirmeye yetmektedir öyle ki bu halklarda göz kapağının ikinci kıvrımı göz bebeğinin üstüne doğru daha fazla inmiştir. esasında çekik gözlü demek yerine göz kapağının ikinci kıvrımı düşük demek daha doğrudur elbette bu insanların diğer insanlar için göz kapağının ikinci kıvrımı daha yukarda olan insanlar deme hakkı da saklıdır öyle ki bu insanların gözlerinde herhangi bir anatomik farklılık yoktur anatomik farklılık göz kapaklarındadır. geçtiğimiz yüzyılın başlarında bu küçük anatomik farklılıktan ötürü tüm aynı göz yapısına sahip insanlar yanlış ve günümüzde bilimsel geçerliliğini yitirmiş şekilde mongoloid yada sarı ırka mensup gibi nitelendirmelerle sınıflandırılmıştır.
    günümüzden yaklaşık 10 bin yıl önce asya ve avrupa kıtalarının orta ve kuzey bölgelerinde hissedilen buzul çağı son bulmaya başlarken 10 bin yıl öncesinde asya ve avrupa kıtalarının güney bölgeleri haricinde kalan coğrafyada hava oldukça soğuktu. kuzeye gidildikçe bitmeyen bir kış kendini gösteriyordu. günümüzden 25 bin yıl önce buz devri etkisini fazlasıyla göstermeye başlarken avrupa'nın kuzey toprakları buzlarla kaplanırken orta asya'nın ve çin'in önemli bir kısmı ile sibirya'nın iç kesimlerinde kuzey doğudan güney batıya genişleyerek uzanan bir hat boyunca iklim görece daha yaşanabilirdi. ayrıca bu hat tarih öncesi türk kültür bölgelerinin bulunduğu coğrafyayı da kapsamaktadır. aynı dönemde anadolu'nun güneyininden hindistan'a uzanan hat boyunca buzul çağının etkilerinin pek fazla hissedilmemiştir. güney çin'in kıyı kesimlerinde ve çinhindi olarak anılan coğrafyada yine buzul çağı fazla etkili değilken çin ile hindistan coğrafyalarını ayıran günümüz myammarında ise buzul çağı etkiliydi. yeni bilimsel veriler, göz kapakların alt kıvrımlarının daha aşağıda olmasının yada çekik gözlerin sebebinin buzul çağı ile ilişkili olduğunu göstermiştir. bu küçük anatomik farklılığa sahip insanlar yoğun kar tabakasının güneş ışınlarını yansıtan etkisinden korunarak diğer insanlara göre daha etkili avcılara dönüşüyordu. doğal bir kar gözlüğü olan bu göz yapısına sahip insanlar böylelikle aynı coğrafyada yaşayan diğer insanlara göre yaşama ve çoğalma şanslarını arttırmıştır. bu sürecin 10 binlerce yıl sürdüğünü yüzlerce nesil boyunca daha iyi avlanan ve besin bulan insanların hayatta kaldığını belirtmemiz gerekir. 10 binlerce yıl süren bu süreç sonunda genetik havuzda göz kapağının alt kıvrımı daha aşağıda olan insanların genleri baskın hale gelirken bu özelliğe sahip olmayan insanların soyları yok olmuştur. ayrıca tarih öncesi çağlarda doğan insanların büyük çoğunluğu erişkinliğe ulaşamamakta ve sadece şanslı olanlar 30'lu yaşlarını görebilmekteydi dolayısıyla küçük avantajlar büyük değişim potansiyelleri barındırmıştır.
    benzer şekilde burunla ilgili genetik mirasın cömert davrandığı insanlar hayatta daha başarılı olarak yaşarken şanssız insanların soyu devam etmemiştir. ön türk kültürünün kurucuları olan güney sibirya ve kuzey orta asya'da yaşayan insanların içinde şanslı olanlar dar ve küçük burunlara sahip insanlardır öyle ki dar burun delikleri sayesinde soğuk hava ciğerlere ulaşmadan önce iyice ısıtılıyor ve hastalıkların önü alınıyordu. geniş burun deliklerine sahip insanlar ise o toplumda hastalıklı ve güçsüz bireyler olarak görülürken üremeleri ve genetik miraslarını torunlarına aktarmaları oldukça zorlaşıyordu. göre sıcak bölgelerde yaşayan insanlarda ise geniş yada dar burun delikleri soğuk iklimdeki kadar belirgin ve bariz bir fark yaratmıyordu. elbette bu değişim coğrafyadan ötürü bir anda büyülü bir şekilde gerçekleşmemiş 10 binlerce yıl içinde geniş burunlu insanların soylarını devam ettirememesi sonucu ortaya çıkmıştır. esasında temel etken gen havuzundaki çeşitliliktir zamanla gen havuzundan geniş burunlu insanların genleri temizlenmiştir. insan dna'sı üzerinde yapılan çalışmalar geleceği değiştirirken diğer taraftan insanoğlunun geçmişini de gün yüzüne çıkartmaktadır. insanoğlunun yüz binlerce yıl süren göçünde günümüzde yaşayan insanların on binlerce yıl önceki ataları haplogruplarla tespit edilmektedir.haplogruplar, aynı tek nükleotid polimorfizmi (snp) mutasyonuna sahip gen serilerinin oluşturduğu gruplara verilen attır. y-dna haplogrubuna bakarak bir insanın baba tarafından nereden geldiği mitokondriyal dna'ya bakarak ise bir insanın anne tarafından nereden geldiği aydınlatılabilmektedir.

    ftdna projesinde saptanan sonuçlara göre türkiye'de haplogrupların dağılımı j2 %26, n %17, r1b %12, r1a %8, j1 %8, g2 %8 şeklindedir. türkiye'de en sık görülen haplogrup j2'yi taşıyan insanlar 19.000 ile 24.0000 yıl önce ortak bir ataya sahip oldukları düşünülmektedir. j2 haplogrubu ayrıca italyanlarda, yunanlarda, lübnan, israil ve kıbrıs coğrafyasında da oldukça yoğun bulunmaktadır. öyle ki medyada rastladığınız "türkiye'de yaşayan türkler aslında romalıların torunlarıdır" şeklinde ki söylemlerin ileri sürülmesine sebep olan haplogrupların en önemlisi j2dir. fakat türkiye'de yaşayan insanların aslında türkleşmiş romalılar olduğu ön kabülüyle hareket eden insanlar ancak bu sonuca varabilir. j2 haplogrubuna sahip insanların en yoğun olduğu coğrafya anadoluya türk göçünün ilk merkezi ve karagahı olarak nitelendirilen azerbaycan coğrafyasıdır. azerbaycan coğrafyasının yunanlarla, yahudilerle, italyanlarla ve roma tarihi ile herhangi bir ilişkisi yoktur daha doğuya gittiğimizde ise karluk türkçesi konuşan özbek ve uygur türklerinde de j2'nin en yoğun görülen haplogrup olduğunu görmekteyiz. geçmişe gittiğimizde ise göktürk, hun ve hazar döneminden kalma kurganlardan alınan örneklerde yine j2a haplogrubuna rastlanılmıştır. 19.000 ile 24.000 yıl önce henüz dünya üzerinde milletlerin var olmadığını ve roma imparatorluğunun orta asya'yı yada azerbaycan'ı egemenliği altına almadığını düşündüğümüzde anadolu türkleri ile yunanların yada romalıların genetik yapısı uyuşuyor bu sebepten türkiyeli türkler aslında türkleşmiş yunandır önermesinin ne saf ifade ile yanlış ve maksatlı olduğunu anlayabiliriz. aynı önermenin aynı hamasi yaklaşımla yanlış karşı önermesi ise yunanların ve italyanların aslında türk olduğudur. yapılmış dna çalışmlarında değişik oranlarda da olsa tüm türk halklarında görülen haplogrup n kuzey doğu asya'da yaklaşık 19.400 yıl önce ortaya çıkmış ve buzul çağının en şiddetli olduğu dönemde kuzey avrasya'da bu insanlar çoğalmıştır. daha sonrasında ise bu insanlar buzul çağının etkisi azaldıkça çin, sibirya ve orta asya coğrafyasına yayılmıştır. farklı çalışmalarda değişiklik arz etse de türkiye'de haplogrup n oranının %16 ile %4 arasında değiştiği düşünülmektedir. fakat en düşük sonuçlar bile türkiye türklerinin komşularında yapılmış çalışmalardan kat kat yüksektir. haplogrup n'nin bir özelliğide türkçenin en kadim dialektlerinden birini konuşan türk coğrafyasının en kuzeyindeki yakut türklerinde bu haplogrubun yaklaşık %80'lik bir oranla fazlasıyla baskın olmasıdır. öyle ki dünya üzerinde yaşayan halklar arasında tek bir haplogrubun bu derece homojen olması oldukça nadir rastlanan bir durumdur. belkide bu sebepten ötürü lena boylarında yaşayan bu insanlar 9 atalarını biliyor ve 9 atalarından biri aynı olan insanları kendilerine eş olarak seçmiyorlardı. böylelikle sınırlı bir genetik havuza sahip oldukları halde olabildiğince genetik hastalıkların çocuklarında ortaya çıkmasına engel oluyorlardı. haplogrup n'nin bir diğer özelliğide saka medeniyetinin merkezi olarak kabul edilen pazırık kültür bölgesinde permafrost tabakası sayesinde bozulmadan günümüze ulaşmış iki soylu erkek mumyasından alınan örneklerde saptanmış olmasıdır. 2015 yılında aleksanr sergeyeviç philipenko tarafından yayınlanan makale saka medeniyetinin iran kökenli bir medeniyet olduğuna dair batılı ön kabulünü değiştirecek mi bilemeyiz fakat haplogrup n günümüz farsi halklarında neredeyse yok denecek düzeydedir. avrupa'da ise bu haplogrubun en yoğun olarak macaristan ve finlandiya gibi ural bölgesinde yaşayan halklarda görülmesi de tesadüf değildir. haplogrup n için özellikle ural-altay halkları için sensitivitesi yüksek bir genetik koddur diyebiliriz. türkiye'de yapılmış olan genetik çalışmalarda en sık tespit edilen haplogruplar arasında yer alan r1b1a haplogrubu yaklaşık 16.000 yıl önce ortaya çıkmış olup atası olan r1b haplogrubunun geçmişi 22.000 yıl önceye kadar gittiği düşünülmektedir. r1b'nin alt gruplarından olan ve tıpkı r1b1a gibi yaklaşık 16.000 yıl önce ortaya çıkmış olan r1b1b ve r1b1c günümüzde, r1b1a ile birlikte batı avrupalı insanlarda en sık görülen haplogruptur tek istisna olarak afrika'da çad bölgesinde ve başkurt türkleri ile kumadin türkleri arasında baskındır. r1b1a'nın m73 ve l23 gibi alt dalları türk topluluklarında yaygın olarak görülmekte olup l23 hem orta asya'da hem anadolu'da hemde batı avrupa'da yaygın olarak görülmektedir. l23 dalının yaklaşık 6000 yıl önce pontik stepleri denilen karadenizin kuzeydoğusu ile hazar denizin kuzeyindeki bölgede ortaya çıktığı düşünülmektedir bu bölge gelecekte deşti kıpçak yada kıpçak ülkesi olarak anılacak olan coğrafyada yer almaktadır. l23 alt grubu ayrıca ermeniler arasında yapılan genetik çalışmalarda da sık rastlanan bir alt gruptur. öyle ki ermenilerin atalarının antik dönemlerde pontik steplerinden daha güneye inerek doğu anadoluya ve günümüz ermenistan'ına yerleştiğine dair hipotezler genetik verilerle uyuşmaktadır. fakat l23 alt grubunun iki halkta da görülmesi bilimsel verileri ideolojik maksatlara alet etmek isteyenlerce türkleşmiş ermeniler olarak sunulmuştur. günümüz ermenilerinin bir kısmı ile bir kısım türkiye türkü yaklaşık 6000 yıl önce karadeniz ile ural dağları arasında yaşamış ortak atalara sahipti tıpkı bir kısım özbek türkü ile bir kısım isviçrelinin de aynı l23 alt grubuna sahip olması gibi. r1b1a ile ilgili asıl türklerin kökenine dair veriler ise kuzey kazakistan'da otaya çıkartılmıştır.
    belki bir gün detaylandırırım konuyu.

    kaynak istiyorsanız:

    dulik, mc; zhadanov, sı; osipova, lp; askapuli, a; gau, l; gokcumen, o; rubinstein, s; schurr, tg (2012). "mitochondrial dna and y chromosome variation provides evidence for a recent common ancestry between native americans and ındigenous altaians". am. j. hum. genet. 90 (2): 229–46.
    eugène pittard ,ırklar ve tarih: antropoloji tarihine giriş, paris ; la renaissance du livre, 1924.
    http://cujhss.cankaya.edu.tr/…/01_c_makale_aray.pdf http://akademiye.org/tr/?p=653
    lewontin, richard c. "confusions about human races." ıs race “real 2006
    cavalli-sforza, luigi luca, et al. the history and geography of human genes. princeton university press, 1994.
    birinci türk tarih kongresi-konferanslar, münakaşalar,1932, devlet matbaası. istanbul inan, afet, 1939,“atatürk ve tarih tezi” belleten cilt ııı sayı.10. ankara liseler için tarih ı ,2003, kaynak yayınları. istanbul (ilk baskı 1931)
    afet inan, türkiye halkının antropolojik karakterleri ve türkiye tarihi – türk ırkının vatanı anadolu (64.000 kişi üzerinde anket), ankara; türk tarih kurumu basımevi, 1947. ( ilk basım afet inanın henüz evli olmaması sebebi ile afet uzmay adı ile 1939 yılında yapılmıştır)
    jeong et al., characterizing the genetic history of admixture across inner eurasia, posted may 23, 2018, doi: https://doi.org/10.1101/327122
    yunusbayev, b., metspalu, m., metspalu, e., valeev, a., litvinov, s., valiev, r., akhmetova, v., 631 balanovska, e., balanovsky, o., turdikulova, s., et al. (2015). the genetic legacy of the expansion of turkic-speaking nomads across eurasia. plos genet. 11
    https://www.haplogruplar.com/…tik-akrabaligi/arthur thomson and l. h. dudley buxtonthe journal of the royal anthropological ınstitute of great britain and ırelandvol. 53 (jan. - jun., 1923), pp. 92-122allentoft et al (2015), population genomics of bronze age eurasia, nature 522, 167–172
    keyser et al (2003), nuclear and mitochondrial dna analysis of a 2,000-year-old necropolis in the egyin gol valley of mongolia, am j hum genet. 2003 aug; 73(2): 247–260.shou et al (2010), y-chromosome distributions among populations in northwest china identify significant contribution from central asian pastoralists and lesser influence of western eurasians, journal of human genetics 55, 314-322pilipenko, a. s., trapezov, r. o., & polosmak, n. v. (2015). a paleogenetic study of pazyryk people buried at ak-alakha-1, the altai mountains. archaeology, ethnology and anthropology of eurasia, 43(4), 144-150.
    shou wh, qiao ef, wei cy, dong yl, tan sj, shi h, et al. (2010). "y-chromosome distributions among populations in northwest china identify significant contribution from central asian pastoralists and lesser influence of western eurasians". journal of human genetics. 55 (5): 314–22. https://www.theapricity.com/…-dynasty-haplogroup-j2 ????????? (2015), ????????? ??????????? ? ???????? ???? (???????????????, ????????????????? ? ???????????? ???????
    derenko, m., malyarchuk, b., denisova, g., wozniak, m., grzybowski, t., dambueva, ı., & zakharov, ı. (2007). y-chromosome haplogroup n dispersals from south siberia to europe. journal of human genetics, 52(9), 763. myres, natalie m., et al. "a major y-chromosome haplogroup r1b holocene era founder effect in central and western europe." european journal of human genetics 19.1 (2011): 95. raghavan, m. et al. 2014. upper palaeolithic siberian genome reveals dual ancestry of native americans, nature, 505, 87–91. raghavan, maanasa; pontus skoglund; kelly e. graf; mait metspalu; anders albrechtsen; ıda moltke; simon rasmussen; thomas w. stafford jr; ludovic orlando; ene metspalu; monika karmin; kristiina tambets; siiri rootsi; reedik mägi; paula f. campos; elena balanovska; oleg balanovsky; elza khusnutdinova; sergey litvinov; ludmila p. osipova; sardana a. fedorova; mikhail ı. voevoda; michael degiorgio; thomas sicheritz-ponten; søren brunak; et al. (2 january 2014). "upper palaeolithic siberian genome reveals dual ancestry of native americans". nature. 505 (7481): 87–91.
    karafet, tatiana; mendez, fernando; sudoyo, herawati (2014). "ımproved phylogenetic resolution and rapid diversification of y-chromosome haplogroup k-m526 in southeast asia". nature. 23: 369–373. underhill, peter a. (2014), "the phylogenetic and geographic structure of y-chromosome haplogroup r1a" , european journal of human genetics, 23 (1): 124–131
    zerjal et al (2002), a genetic landscape reshaped by recent events: y-chromosomal ınsights into central asia, volume 71, ıssue 3, p466–482, ????????, ?. ?. (2013). ?????????? ????? ????????, ??????????? ????????? ? ?????????? ????? ?? ?????????? ??????? ???????, ????????, ? ????? ?????? ??????, ???? ? ???????? ??????? (????????? ?????? ?? ?????????: ????????/????????-?????-???-????-???????/????????). proceedings of the academy of dna genealogy. boston-moscow-tsukuba, 6(2), 267-374.allentoft, morten e.; sikora, martin; et al. (2015). "population genomics of bronze age eurasia". nature. 522 (7555): 167–172.reich, david; pinhasi, ron; frachetti, michael; kennett, douglas; thangaraj, kumarasmy; boivin, nicole; anthony, david; meyer, matthias; lalueza-fox, carles "the genomic formation of south and central asia". biorxiv: 10.http://dergiler.ankara.edu.tr/…er/26/1517/16715.pdf

    not: çalışma benimdir. esasında esas çalışmanın özetidir.

    edit:bu gece ekleme yapacağım

  • 34. süleyman özışık'ın yurtdışına kaçması

    bir gün tüm hırsız ve namussuz akp'lilerin yapacağı eylemi şimdiden yapmasıdır.

    akıllılık etmiş.

    biz de arkalarından kendileri gibi şunu diyeceğiz: ''akıllı olanlar gitti! akılsızlar burada kaldı!''

  • 35. inşaat işçilerinin ayda en az 6 bin tl kazanması

    40 yıl inşaatçılık yapmış bir babanın evladı ve uzun süreler inşaatta çalışmış biri olarak birkaç kelam edeyim.

    inşaatta çalışan işçiler genelde gurbetçi veya mevsimlik çalışan insanlar. yani bu adamlar 5 6 ay çalışır diğer zamanlarda memleketine döner veya çalıştığı iş sona ermiştir. özellikle kış aylarında inşaatlar durma noktasına gelir ve işsiz kalırlar dolayısıyla. 10 ay 6 7 bin almış olsa bile, bir birikimi varsa 2-3 ayda tükenir. hele birde bizim çakal müteahhitler bir iki aylık yevmiyeyi de vermemek için 15 bin takla attığını hiç söylemeye gerek yok.

    diğer konu ise günümüzde teknolojik imkanlar artmış olsa da halen en ağır çalışma şartlarına sahip meslek grubudur. güneşin altında akşama kadar kalıp çakma veya demir bağlamanın ne demek olduğunu çalışan bilir. harç karma, beton dökme her ne kadar eskisi kadar yapılmıyor olsa bile 1 el arabası betonu taşımak birçok suserin günlük yaptığı tuhaf isimli antrenmanlardan daha fazla efor gerektirir.

    işin özetine gelirsek, iyi para diyorsanız o kadar yıl okumayıp inşaatta çalışsaydınız derim. ben daha inşaat işçiliği yapıp zengin olana denk gelmedim. genelde kendi yağında kavrulup giderler.

  • 36. her yazardan bir sakinleştirici müzik tavsiyesi

    in the waiting line - zero 7

  • 37. #cumartesime dokunma

    gözünü para bürümüş patron bozuntularina karşı cumartesi günleri çalışmiyoruz, zaten aldığımız ücretler döviz kuru ve enflasyon karşısında bahşiş kadar kaldi, bari cumartesi günleri çalışmayalim.

    bu zamana kadar cumartesi günleri çalışarak ülkenin gelişmişlik seviyesindede artış olmadı maalesef, dolayısıyla #cumartesimedokunma

    edit; özellikle çalışma hayatına yeni başlayacak arkadaşlar için belirtmek istiyorum, mülakat sürecinde cumartesi günleri ve resmi tatillerde çalışma olup olmadığını öğrenin. eğer bu günlerde çalışma yapıyorlarsa lütfen böyle isyeriyle sözleşme imzalamayın. maaşın bir kısmını elden diğer kısmını bankadan olacak şekilde kesinlikle kabul etmeyin. (eksik sigorta durumuna başka bir başlıkta değinicem.)

    destekleyen yazarlara teşekkürler umarım bu başlık ciddi bir gundem olur.

    birşeyleri değiştirmek için önce kendimizi değiştirmemiz gerekiyor ,

    çalışanlar cumartesi günü için taviz vermezlerse hiçbir patron cumartesi günü çalışılmasını teklif dahi edemez. çünkü sermaye sahibi iş gücüne muhtaçtır.

    çoğunluk çalışanlardır sermaye sahibi ise azınlık. bu tabloda sözünün geçmesi gereken taraf (mavi-gri-beyaz yaka)çalışanlardır

  • 38. tahta göğüslü ama yüzü güzel kız

    bu da genetik galiba. evet göğüsleri ufak oluyor belki ama bazıları var ki, bacakları ve kalçaları iri oluyor, işte onlar çok seksi oluyorlar genelde.

  • 39. aa muhabirinin varank ve pakdemirli'ye sorusu

    muhabir sağlam akpliymiş yalnız.

    “ak parti fabrika ayarlarına dönsün” diyor.

    fabrikayı sattılar birader haberin olsun.

  • 40. türkiye'de kadınların %70'i başörtülü

    bu kaç maaş birden alıyor acaba? beş mi, altı mı? nerede zırlayan siyasal islamcı görsem aklıma o geliyor.

    edit: vallahi kim olduğunu bilmeden yazmıştım. fahrettin'in eşiymiş. beş maaştı değil mi? ahah bir kere de şaşırtın insanı...

  • 41. aziz üstel'in akşener'i manukyan'a benzetmesi

    kaç yaşına gelmiş adamsın daha birilerine yaranma derdindesin
    bu dil, bu üslup kahvede yok yapılan ahlaksızlıktan başka birşey değil.
    sende sağ elin cebinde tv'de programlar yapardın aziz bey
    biz seni kime benzetelim şimdi

  • 42. merve büyük

    şimdi edilen beddualardan dolayı adem'in ayağı kırılsa kazada bişey gelse başına falan parasız kalsa burda üzülürsünüz demi.

    onlar size üzülmez.
    bak trafikte bile seni görmüyor. yere düşersen üstüne basar.

  • 43. cyle larin

    siz iflah olmazsınız ya. sırf daha önce kötü topçu dediğinizden haksız çıkmamak adına larin'i gömüyorsunuz. son iki sezonda penaltısız 49 gole katkı vermiş bir adam larin. üzerine karakteri, özverisi, savunma katkısını ekle. fizik gücünü, bitmek bilmeyen enerjisini, sürekli arayışını ekle. gol averajiyla kazandığın ligde iki maçta 8 gol atmış bir adam bu. üzerine final maçında kitlenen maçı kendi çabasıyla kazandırdığı penaltı ile takımına getirmiş. nankörsünüz, gerçekten nankör. ingiltere piyasasında yer etti gibi görünüyor. 15 m altına satılmayacaktır. gitse para kazandıracak, kalsa katkı vereceğinden şüphem yok. her takıma lazım oyuncu. eğer giderse ben takımımıza olan katkılarından ötürü çok teşekkür ediyorum sana "arka direk larin".

  • 44. rusya ve abd ordusunun işe alım videosu

    üç reklam da sivil topluma hitab etmesi için hazırlanan pr çalışmasından ibarettir. her ülkenin kendine has gündemleri, toplumsal normları ve hassasiyetleri vardır. reklamlar da buna göre hazırlanmıştır.

    bugün abd sosyolojik yapısına baktığımızda irili ufaklı azınlıklardan oluşan heterojen bir toplum görmekteyiz. abd denilen ülkenin kurucularının bile 18. yüzyıl kıta avrupasından gelen ingiliz, fransız göçmenlerden oluştuğunu unutmamak gerekir.

    bir laf vardır mesela, abd yi çinliler inşa etmiştir derler. kısmen doğrudur, kuruluş yıllarında abd altyapısının belkemiğini oluşturan demiryollarının inşasında yüzde doksan oranda çinliler ve afro amerikanlar çalışmıştır.

    böyle bir ülkede, homojen toplumlarda (rusya,çin) olduğu gibi tek bir erdemin (onur,güç) üzerinden propaganda yapamazsın.

    sosyal medyanın da gelişmesiyle azınlıkların sesi hiç olmadığı kadar gür çıkıyor. böyle bir toplumda farklılığı yüceltmekten başka çaren yok. yoksa asayişi kaybedersin. trump dönemi ayaklanmalar ne ilkti ne de son olacak.

    şunu da unutmamak gerekir ki, abd halen gerek bütçe, gerek envanter gerek ise teknoloji açısından dünyadaki en güçlü muharip kuvvettir. ordusuna alım reklamında iki anne ile büyüyen bir kadını öne çıkarması da bu gerçeği değiştirmemektedir.

    bu entry her hangi bir değer yargısı içermemekte olup sadece gözlemlenen bir realitenin yazıya dökülmesinden ibarettir.

  • 45. akp'nin 20 yıldır iktidar olma sebebi

    akp tabanı haklıdır, onları sevmiyorum, üstten bakıyorum çünkü hal ettikleri yer orası. yaptıkları ile hak ettikleri kuyu dibinin derinliğinin hesabını yapamam.

    akplilerin cahil, hırsı aklından bol, yüzsüz, kendini geliştirmekten uzak, kendini geliştirene düşman, yalancı ve de güç sarhoşu olduklarını, bunun sonucunda da ülkenin tam orta yerine sıçtıklarını düşünüyorum.

    bunu bir tek ben de düşünmüyorumdur diye tahmin ediyorum.

    akp başta kalmasın diye bu güruha canım cicim yapacak mide yok bende, olana da selam olsun.

    bu güruha iyi davranamam ben yahu, pusulasız insan sevmiyorum, çıkarcı insan sevmiyorum, ne yapayım?

    benim bundan sonraki adımım seçimde akpye oy vermek kardeşim, gavura vurur gibi mührü ampüle vurmayı düşünüyorum, sebebi de aman akp ülkeye fayda edecek diye değil, bu güruh daha da beter olsun, birbirinin etini kemiğini yesin diye başla bir şey değil.

    yoksa olacak olan belli, yeni gelecek her kimse aldığı enkazla cebelleşirken, yirmi küsür senedir ülkenin kemiğini iliğini, senin benim kemiğimi iliğimi sömürmemişler gibi bak akp gene iyiydi bunlar yapamıyor demek.

  • 46. fatih terim

    faruk süren suçlu
    cecchi gori suçlu
    berlusconi suçlu
    özhan canaydın suçlu.
    ünal aysal suçlu
    demirören suçlu
    mustafa cengiz suçlu.

    fatih terim hep haklı. bir kez bile haksızım dediğini görmedik vallahi.
    bir hata varsa benimdir dedikten 3 saniye sonra herkese salla.

  • 47. türkiye'nin aşı sorunu bitmiştir

    1- aşı sorununu çözüyorum,
    2- ayla'yla aramı düzeltiyorum,
    3- babamı da yanıma alıyorum.
    olay bitmiştir.

  • 48. annenin ilkokul mezunu cahil bir insan olması

    başlık belli ki dikkat çekmek için art niyetli açılmış. lakin şu var ailenin üniversite mezunu olması bir ayrılıcılıktır. evde daha çok kitap olur. hayat görüşü biraz daha gelişmiştir. eğer gelişim psikoloji dersi aldıysa kişi çocuğuna gelişimsel olarak daha faydalı olabilir. öte yandan üniversite mezunu olmak demek çok iyi ebeveyn olmak demek değildir. çocukla ilgilenmek, onu anlamak bazen zordur. başka beceriler ve uzmanlıklar gerekir. bu bağlamda üniversite mezunu aileler bazen büyüklenmeci olabilirler. ben çocuk yetiştirmeyi çok iyi bilirim gibi. aslında burada bağlama bakmak lazım çünkü her aile farklı bir yaşam örüntüsüdür. örneğin kişinin ailesi çocuğa küçüklüğünden beri iş yaptırıyorsa o çocuk kendini daha iş başarır hissedebilir. öte yandan üniversite mezunu ailenin çocuğu eğer kendini gerçekleştirme imkanı tanımadıysa çocuğa, çocuğun kendini yetersiz hissettiği bir ortam oluşabilir.

  • 49. türbanlıların erkek doktor istememesi

    her hastanın doktor seçme hakkı vardır, seçeceği kriterler hastanın kendisini ilgilendirir.

    yalnız hazır bu mesele açılmışken bugün yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum. muhafazakar bir şehirde hekimlik yapıyorum.

    sekreterimin izinli olmasından dolayı poliklinikte tek başıma hasta bakıyorum bir iki gündür. bir türbanlı hasta geldi ve muayene edeceğim sırada kapıyı kilitler misiniz örtümü açtığımda kimse girsin istemiyorum dedi.

    haklı bir istek. (hasta mahremiyeti ilk kural)

    ama sorun burda başlıyor.

    kızcağızın belki aklından bile geçmedi ama ben bir kadın hastayla poliklinikte yalnız kaldığımda acaba bir iftiraya kurban gider miyim diye düşünüyorum.o yüzden ekstra mesafeli yaklaşıyorum kadın hastalara.

    bu çok acı bir durum ama maalesef daha bi kaç gün önce bir diş hekiminin uğradığı iftira ve sokaktaki o hali gözümün önünde. ki buna benzer meslek hayatımda çok örnek gördüm.

    şimdi bir kadın hasta poliklinikten çıkıp dese ki içerdeki doktor beni taciz etti, ben kendimi nasıl anlatırım, nasıl savunurum, neyle kanıtlarım. oracıkta linç ederler beni.

    suçsuz olduğumu ispatlayana kadar da utancımdan ölürüm zaten.

  • 50. mustafa cengiz

    galatasaray'a yeterli transferleri yapmadı diye eleştirilen mert başkan. ulan biz bu kıytırık ligde stopersiz oynayarak son 19 maçtır yenilmiyoruz. orta sahamız sakatlandığında ziya erdal'la oynuyoruz. forvette yatabare ile oynuyoruz. sağlam olan bir stoperimiz var: o da caner osmanpaşa. bu kadroyla ligi 5. sırada bitirip avrupa kupalarına gidiyoruz. son 19 maç (11 galibiyet, 8 beraberlik). galatasaraylılar da fatih terim kışkırtması ile bu adama saldırıyorlar. fatih terim'e şu an rıza çalımbay'ın elindeki kadroyu versen bırak 5. yapmayı ilk 10'a bile sokamazdı. fatih terim hangi adamı istediyse tuttu getirdi daha ne yapsın bu adam? ben bile üzüldüm adamın konuşmasını izleyince. yalnız harbiden delikanlı adammış helal olsun.