Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. coşmuş bir ekonomimiz var

    kendi ev ekonomisinden bahsediyorsa demek.

  • 2. 27 ekim 2017 katalonya bağımsızlık ilanı

    avrupa'da kartların yeniden karılmasına neden olacak gelişme *

  • 3. sabire meltem banko

    ahahaha kadına tam mesai yaptırıyoruz. yazık yahu. mesleğini de piç ettik.

    + ne iş yaparsınız?
    - diplomalı entry sildiricisiyim.

  • 4. istanbul'u dubai gibi güzel bir şehir yapacağız

    istanbul kültür ve imar vakfı başkanı ali ferhan maktumoğlu, yeniden istanbul gazetesine verdiği roportajda "istanbul'u güngören'den fatih'ten ibaret görenler yanılıyorlar, bugün istanbul biraz makyajla dubai kadar modern ve güzel bir şehir olabilir, bunun belki bir tık ötesindeyiz, inşallah bir sonraki belediye seçimlerinde parti adayımız yüksek bir oy oranıyla kazanır, meclisteki denge yeniden kurulur, bunlar hızlıca gerçekleştirilebilir, eyüp'te edirnekapi'da bir maslak daha inşaa edebilir, bunları tünellerle birbirine bağlayabiliriz." dedi.

    haber linki: http://yenidenistanbul.com/…yeni.aspx?haber_id=1325

    abi dubai ne amk? manyak misiniz? yani istanbul'un dogasi tarihi iklimi kültürü bitti de dubai'ye mi özenir oldu? binlerce yıllık tarihten utanın. ayıp.

  • 5. sadettin teksoy'lu stranger things tanıtımı

    vizyon sahibi bir firma ile çalışınca aslında türkiye'den de ne kadar güzel işler çıkabileceğini gösteren viral film.

    meslektaşlarımı tebrik ediyorum, buram buram kalite kokan bir iş olmuş.

  • 6. opel'in ürettiği otomobili tamir edememesi

    opel’in garanti süresi boyunca tamir edemediği aracı garanti süresi bittiğinde korkunç meblağlar isteyerek tamir edeceğini söylemesi olayıdır.

    2010 model insignia 1.6 turbo 180 hp araç alındığı günden bugüne onarılamamıştır. tüm arızalar ve tüm servis kayıtları mevcuttur. araç hiçbir zaman özel servise gitmemiştir. hep yetkili opel servislerinde işlem görmüştür.

    aracı kullanırken ekranda aniden motor gücü azaltıldı uyarısı çıkmakta ve araç kendisini 20 km/saat hıza sabitlemektedir. bu arıza nedeniyle farklı yetkili servislerce aracın beyni, volantı, debriyaj seti, farklı yerlerinden bilmem kaç tane sensörü, hortumu ve daha birçok parçası gerek garantiden gerekse garantiye girmediği söylenerek ücreti ödenerek değiştirilmiştir. araç tüm bu onarım ve parça değişimlerine rağmen normal hale getirilememiştir. aracı servisten yapıldı diye alarak henüz yola çıktığımızda dahi aynı arıza ile karşılaştığımız zamanlar olmuştur.

    ürettiğin aracı onaramamak nedir ki? eğer hata yetkili servislerdeyse, izmir’deki en büyük iki yetkili servisin de bu işin altından nasıl kalkamadı? nasıl onarılamadı bu araç? hiç mi sorumluluk duygunuz yok? sattım bitti mantığı nasıl bir mantıktır? tamam bazı parçaları garantiden değiştirdiniz eyvallah ama araç normal hale gelmedikten sonra komple aracın her parçasını değiştirsen bana faydası ne?

    aracın garanti süresi bittikten sonra da tarafımıza aracın değerinin neredeyse 1/5 i kadar bir onarım bedeli çıkartılmıştır. fabrika ile yapılan görüşmeler sonucu, bu bedel ile ilgili yapılacak birşey olmadığı söylenmiştir. her ne kadar aracın alındığı günden bugüne aynı arızanın onarılamadığını söylesek ve bunu servis kayıtları ile ispat etsek de firmanın bu konuda yapacağı birşey olmadığı yanıtını aldık.

    kredi çekerek aracın onarım masraflarını ödeyeceğiz. ve tabii ki bu durumu hukuka taşıyacağız. elimizden ne geliyorsa yapacak ve opel markasının ne kadar kalitesiz araç üretip, ürettiği aracı tamir edemeyecek servislerle hizmet verdiğini her mecrada anlatacağız. yurt dışında ne kadar fabrika ve genel müdürlük varsa hepsine yazacağız. üşenmeyeceğiz. emeğimizle kazandığımız paramızın karşılığını alana kadar yılmayacak, inatla hakkımızı arayacağız.

    edit: haklı olarak soruyorsunuz sevgili suserler. araç insan gibi kullanılmıştır ve özel servise hiç gitmemiştir. zamanında standart bakımları yapılmıştır. tüm servis kayıtları mevcuttur.

    edit: gerek dm yoluyla gerekse entrylerle destek olan hepinize tek tek teşekkür ederim. işin peşini bırakmayacağız ve gelişmeleri buradan sizlerle paylaşacağım.

    edit: bu kadar mağdur olduğunu görmek gerçekten içler acısı bir durum. dm den gelen mesajları bir görseniz inanamazsınız. bir yazar arkadaşa da şanzımanı açıp bakmamız lazım deyip bir dünya masraf çıkartmışlar. bize de aynı şekilde motoru açmamız lazım dediler ve kabul ettik. etmez olaydık. karşımıza korkunç bir masraf çıkartıldı. bu masrafı yapınca aracın normal haline döneceği de meçhul. bekleyip göreceğiz. hukuk yolu da bir yandan işleyecek. daha önce de belirttiğim gibi tüm detayları başka mağdurlara da yol göstermesi açısından buradan paylaşacağım.

    edit: farklı bir mecradan bana ulaşan, kendi şikayetinin de sözlüğe taşınmasını isteyen bir başka opel mağdurunun şikayeti de aynen şu şekilde, ben de 25 ağustos 2015 tarihinde opel astra aldım. bir ay önce garantisi biten araç 29.750 km de piston sarmış dediler. aracı bakımdan alalı 25 gün olmuştu. aracın bakıma gittiği yer gürses (sabıkalı) 13.500 tl masraf çıkartılmış kendisine. kendisi, araçsız kaldığıma mı yanayım, ödeyeceğim paraya mı yoksa motoru açıldığı için aracın değerinin düşeceğine mi? diye serzenişte bulunmakta.

    edit: bir önceki editte yazdığım araç garantiden onarılmış. kullanıcı para ödemediğini ama araca binerken artık hep bir kuşku duyduğunu ve içine sinerek kullanamadığını söylüyor. araçtan doğal olarak soğumuş.

  • 7. v. murat av köşkü hamamı restorasyonu

    "arap sen restore etme, bokunu çıkarıyorsun" lafının tam karşılığı olmuş.

    memleketin genel zevksizliği ve beceriksizliği üniversitelere kadar sıçramış. artık yavaşça ölebiliriz.

  • 8. boxun yıldızları

    şimdi bunlar amatör bile degil. fakat kafa korumasi takmadan musabakaya çıkıyorlar.
    ustelik canli yayın. simdi bu arkadaslardan biri ters bir yumruk alsa ne olur?
    sonucta sporcu olmadiklari icin boyun kaslari felan gelismemis. neticede ters bir yumrukta boyunlari bile kirilabilir cunku yumrugu nasil alacaklarini bilmiyorlar.
    dahasi bam gum kontrolsuz bi mucadele var.
    kisacasi kesin bir sakatligin cikacagi program.

    evet para ve reyting ugruna

  • 9. sevgilinin en öpülesi yeri

    memelerinin tam ortasındaki boşluk.

  • 10. coverlanmışı ve orijinali ayrı güzel olan parçalar

    (bkz: bırak seveyim) nazan öncel şarkısidir ama manuş baba da çok iyi söyler.
    (bkz: beni vur) ahmet kaya parçasıdır, deniz tekin de farklı bir yorumla söyler.
    (bkz: üzüldüğün şeye bak) eski bir şarkıdir, birçok sanatçı da söylemiştir ama en güzel sıla söylemiştir bence.

  • 11. hayalimizdeki yeni türkiye'den haber başlıkları

    - erdoğan yüce divan’da hesap veriyor
    - saray’dı, üniversite oldu
    - yurtdışı hesaplarına el konuldu
    - atatürk ruhu ülkeyi kurtardı

  • 12. dolar neden 3.80'e dayandı

    ben chp diye biliyorum.

    ya da akp olsun bu saatten sonra fark etmez, adam istanbulun amınakoyduk diye itiraf etti bir bok oldu mu yok. baktı ki taktik tuttu yarın çıkar ekonominin de amınakoyduk der. ne diyelim sikinize sağlık.

  • 13. nato'nun türkiye'yi üyelikten çıkarması

    biraz zor olur

    yok burada turk ordusu'nun ne kadar guclu oldugundan bahsetmeyecegim. sonucta nato uyesi ulkelerin toplam savunma harcamalarinda turkiye'nin payi %1. nato'nun da ikinci guclu (powerful) ordusu degiliz, ikinci kalabalik ordusuyuz (largest)..zaten nufusu bizden buyuk iki nato uyesi var.

    neden zor olur..

    "20 yıl boyunca yürürlükte kaldıktan sonra herhangi bir taraf, aynlma bildirimini amerika birleşik devletleri hükümeti'ne vermesinden bir yıl sonra taraf olmaktan çıkabilir. abd hükümeti aldığı her aynlma bildiriminden tüm tarafları haberdar edecektir" disinda ayrilma prosedurune dair cok da net birsey yazmiyor.

    "nato'nun ne faydasını gördük"
    soğuk savaş dönemini hadi komple siktir edelim de (bkz: seni pezevenklerin elinden ben kurtardım) mesela türkiye nato üyesi olmasaydı 1990'larda yunanistan'la yaşadığımız krizler bu şekilde sonuçlanabilir miydi yoksa kardak'i falan gotumuze mi sokarlardi?

    türkiye'de laik kesimin batı karşıtlığı'nda değindiğim bir fenomen var..türkiye'de bazı laikler "türkiye'nin en büyük sorunu emperyalizmdir" kafasında. yani bugün incirlik'i kapatsak dolar 2 liraya düşecek, hepimiz el ele tutuşup şarkı söyleyeceğiz falan. yok oğlum öyle birşey.

    dünya'nin tartışmasız en büyük askeri ittifakından niye çıkalım lan..hıyar miyiz amk
    (bkz: yallah pyongyang'a)

  • 14. ekşi itiraf

    eski sevgilimi ınstagramdan araştırıp bulan bir babam var. hayır babamın bulduğu yetmiyor bir de karşılıklı birbirlerini takip ediyorlar. sonra yanıma gelip: "bak buldum onu hala evli değil. sanırım o da seni unutamıyor" deyip, "ben çok sevmiştim onu, böyle ayrılmamalıydınız" diye ekliyor... (boğazım düğümleniyor, yutkunamıyorum o an)

    hadi babam çok sevdi seni de aradı buldu; peki çok değerli eski sevgili, sen ne demeye üzerinden en az 8 yıl geçmiş bir ilişkinin ardından babamın isteğini kabul ediyorsun? neden unutmama izin vermiyorsunuz ha? bunu bana neden yapıyorsunuz?

    ah ulan sözlük ahhh; çok dertliyim şuan...

  • 15. internetten alışverişin fakir ve çomar işi olması

    (bkz: entry nick uyumu)

  • 16. bu başlıkta 1979 yılındaymışız gibi yazıyoruz

    (bkz: sözlüğün iq seviyesi)

  • 17. beşiktaş'a karşı başlatılan sistematik savaş

    bu savaşta beşiktaş ve savaşın karşı tarafı tff/tahkim birbirlerine karşı dondurmalarını çekmiş ve yalamaya hazır vaziyetteler.
    ilk hamle, şenol güneşin rapora geçen küfrünün rapor değiştirilip ceza maddesi farklı uygulanarak geldi.
    bjk buna trabzon maçında talisca'nın bileğe basması ve kart görmemesi hamlesiyle karşılık verdi.
    şimdi de bjk tarafından tahkime götürülmeyen babel'in 2 maçlık cezasının; tahkimin inisiyatif alarak toplanıp cezayı 1 maça indirmesiyle savaş iyice görünür oldu.
    caner'in de cezayı indirip özür dilerlerse savaşta iki tarafta en iyi ve en soğuk dondurmalarını çekmiş ve yalamaya hazır olacak.

    http://www.fanatik.com.tr/yazarlar/deniz-coban/172

    adettendir geçmiş davaları açmak:
    türkiyenin en karaktersiz yabancısı melo, saha dışında bi retweet yapar : 2 maç
    meireles'in oyundan alındıktan sonra oyundan çıkan oyuncuya hareket çekmesi : 4 maç
    robin van persie'nin beşiktaş taraftarına diliyle tosiç çekmesi : 3 maç
    maç içinde hakeme, hakemin dibinden el kol hareketleriyle 3 defa ağır küfretmek : maça devam etme ve 6 maç

  • 18. herkesi ağlatan siyah pantolon hikayesi

    adam, "karşınızdaki insana sevginizi vakit varken gösterin." minvalinde bir şey diyor, kimisi de kendince dalga geçiyor. insanlığımızı bu kadar kaybetmek zorunda değildik.

  • 19. 27 ekim 2017 dolar kuru

    dolar hafiften düşünce ciyak ciyak bağıran hergeleler, 2.80'e inecek diyen ibnetör makarna ekonomistleri nerdeler?

    abd'nin rıza zarrab davasından sonra iran ambargosunu deldiği için türk bankalarına 60 milyar dolar civarında ceza (haraç) kesmeye hazırlandığına dair söylenti var. merkez bankasınınsa ortalama 32 milyar dolar net döviz rezervi var. 27 ekim döviz kurunu bilemem ama bu kışın sert geçeğini öngörmek için ekonomist olmaya gerek yok.

  • 20. doğu perinçek

    yukarıda birisinin "hayatinin 15 yili hapiste gecmistir. gotunun ustunde yorum yapanlar bunu da dikkate alsin" dediği adam.
    e madem öyle apo içinde yorum yaparken buna dikkat edelim. ne de olsa kankası.

    adam hukuk, devletin köpeğidir diyor, mao diyor, türkiye hukuk yönünden zirve dönemini yaşıyor diyor, apoyla çiçekler alıp veriyor ama göt üstünden yorum yapılmayacakmış.

    sikerler.

  • 21. yaş ilerledikçe katlanılması zor şeyler

    size ne yapacağınızı söyleyen insanlar, hiyerarşinin her türlüsü ve millete tepeden bakan tipler.

  • 22. cinsel organı 90 cm olan adam

    yine geyik, yine eğlenceler şakalar, zeka ve yaratıcılık kokan espriler havada uçuşuyor ve uçuşacak.
    adam hasta hasta.
    hastalıktan öyleymiş.
    heyecan yapmayın heemn.

  • 23. şu an gelinen kur seviyesi reel değil

    (bkz: düşünce reel kalkınca deel)

  • 24. tl'ye operasyon yapanlar kim ve neden şimdi

    (bkz: fantastik canavarlar nelerdir nerede bulunurlar)

  • 25. beşiktaş'a ceza vermek için talimat değiştirmek

    bir gerçek.

    profesyonel futbol disiplin kurulu talimatına bugün eklenen kurala göre artık yayıncı kuruluştan alınan görüntülerle ceza uygulanabilecek. talimata bugün giren maddeden, dün beşiktaşlı oyuncu caner erkin ceza yedi.

    beşiktaş'a karşı başlatılan sistematik savaş başlığında mağduriyet mizahı kasanlar, beşiktaş'a yapılan zulmün onda biri kendi takımlarına yapılsa ya kombinelerini, ya statlarını yakarlardı. adalet talebimiz için ağlak yaftası yemeyi çoktan göze aldık.

  • 26. habire götten zarto

    gene ankara'da bir dilekçede "götten zarto" kelimeleri geçmiş. karar veren hakimlerde bizim kadar eğleniyorlar mı acaba?

  • 27. maaşlı işten bıkıp kendi işini kurmak

    kölelikten kurtulup özgür bir insan olmaktır. gereken bir kaç şey var. bence en önemli şey sabır. maaşlı çalışırken patronuma sikerim seni de işini de demiş biriyim. iş bulmakta sıkıntı çekmeyeceğimi bilmenin rahatlığı var tabii.

    ilk iş deneyimim kars'ın digor ilçesinde oldu. oradaki maceralarım için (bkz: digor katliamı) başlığı okunabilir. sonrasında beş yıl içinde didim alanya izmir ankara eskişehir ve bursa'da çalıştım. patrona kafam bozulunca şehir değiştiriyordum.

    sonrasında iş kurmak olmasa da karnımı doyurdum. (bkz: #44991230)

    sonra sürekli yeni yerler yeni şeyler yoruldum. maaşlı bir işe geri döndüm. maaşımı alıp yan gelip yatıyordum. maaşım ise türkiye ortalamasının çok üzerindeydi. ama kendimi özgür hissetmedim. sikerim böyle olayı dedim sırtımdan para kazanıyor bok kafalı herifler dedim kendi işimi kurup özgürleştim.

    şu an işyerindeyim. ay başı geliyor çalışanların maaşlarını nasıl ödeyeceğim onu düşünüyorum. iş var mı. çok. öyle bir rekabet var ki. sigortasıydı vergisiydi. bunlar aslında umurumda değil. üç gün geç olsa da maaşları ödüyorum. sonrasında bakıyorum bana ne kalmış. maaşımın iki katı.

    vay be diyorum. ne harika bir iş yaptım. paranın amına koyuyorum. eskiden her haftasonu olduğum yerde durmazken şimdi hesap yapıyorum. eğer bir müşteri ödeme yapmazsa çalışana maaşı veririm kendim aç gezerim diyorum. iki müşteri ödeme yapmazsa siki tuttum diyorum. o kadar özgürüm ki bu saatte hala işyerindeyim. yarın sabah yedide yola çıkıp başka şehirde bir müşteri adayoyla görüşeceğim. öğlene doğru işe başlayacağım için işim gece yarısı bitecek. o kadar özgürüm ki şu an cebimde iki bira alacak para yok.

    çok miyavlayan bir entry oldu. pişman mıyım değilim. 45 kadar çalışanım var ve onlar sayemde ekmek götürüyor evine. bir matematik üstadıyım. yaptığım tüm hesaplara göre para kazanıyorum. nerede lan bu para diyorum.

    iş kurmak isteyenlere tek tavsiyem olabilir. sürekli büyüyecek bir iş yapın. cebinizde asla para olmaz. çünkü yatırım yeni eleman derken kazandığınız para buraya gider. büyümeyen sabit giden bir şirket vergi borcu altında ezilip yok olmaya mahkumdur.

    ee ben bu işten ne anladım diyen varsa açıklayayım. ben anlamadım. iş büyüyor tek kazanç bu sanırım. işi belli bir yere getirip devrederseniz bir anlamı olur ya da ömür boyu büyüyüp aç dolaşırsınız. büyümezseniz kazanç vergiye gider.

    not: ticaretten anladığım söylenemez. akıl vermek isteyenlerden tavsiye beklenir. tecrübelerimi yazmak istedim.

  • 28. 37 yaşında anne olmak

    burada verilen olumsuz tepki sahiplerine ithafen - verdiğiniz tepkileri emeklilik yaşı için verseniz yasa değişir. 65 yaş öncesi emekli olamayan yazarlar 37 yaşında anne baba olanları gömüyor.*

    komiksiniz...

  • 29. adnan oktar'ın sevgiliye özlem isimli yağlı boyası

    adam hayatin bug'ini bulmus takiliyor. hic cemkirmeye gerek yok.

    (bkz: adnan hefner)

  • 30. ali türkşen'in kötü bir asker olması

    yahu şu adamın neci olduğunu bilen beri gelsin.

    natocu diyorsun ermeni soykırımı reddi için avrupa mahkemelerine koşuyor bu sefer diyorsun türkçü,
    bakıyorsun öcalan'ın ayağına gitmiş gül verirken fotoğrafları var diyorsun pkkcı,
    bir bakıyorsun atatürk fotoğraflarıyla boy boy fotoğraf çektiriyor diyorsun atatürkçü herhalde,
    bir bakıyorsun erdoğan süper bir lider diyor sanıyorsun akp'ci,
    bir bakıyorsun cumhurbaşkanı erdoğan darbeyi planladı diyor, diyorsun ya fetöcü ya muhalif, bir bakıyorsun referanduma destek verelim diyor, diyorsun akp'ci.

    bu herif ne arkadaş bana biri izah etsin?

  • 31. rte'nin söylediği en doğru söz

    eğer bir gün duyarsanız ki tayyip erdoğan çok zengin olmuş, bilin ki haram yemiştir

    rte 1999

  • 32. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    (bkz: düşüyo mu böyle)

  • 33. kütüphaneler gece yarısına kadar açık kalacak

    güzel bir gelişme. bu olaya bok atan arkadaşlar en son kütüphaneye ne zaman gittiklerini zar zor hatırlar orası ayrı konu. özellikle yüksek lisans bitirme ödevini hazırlarken kütüphaneye çok çok gitmem gerekiyordu fakat iş yüzünden mesai saatlerinin bitimine yakın gidiyordum. kimi zaman fotokopi çekmek için kimliği bırakırdım döndüğümde kütüphane kapandığı için ertesi gün alırdım. eminim benim gibi birçok kişinin işine yarayacak bu gelişme. tabi sadece araştırma yapanların değiş ders çalışanların da faydalanacağı bir hizmet olur.

  • 34. ölümüyle üzen roman karakterleri

    nemecsek - pal sokağı çocukları

    çocuk romanında çocuk ölür mü hiç? 12-13 yıl geçti etkisi hala aynıdır.

  • 35. igor tudor

    galatasarayla alakali basliklara arada goz atiyorum, abuk sabuk yorumlar hep ayni gerizekalilar tarafindan yapiliyor.

    oglum sabah aksam izleyip, konusup, tartistiginiz oyunu nasil bu kadar anlamamayi becerebiliyorsunuz ya? nasil bu kadar cahil tutabiliyorsunuz kendinizi, nasil bir gerizekalilikla sinaniyorsunuz siz?

    sezon basindan beri galatasaray 4lu savunma oynuyormus. gotuyle izleyene 4lu savunma var tabi. bir mac insan gibi izleseniz fernandoyu defans blogunun kucaginda, kanat bekleri de ondeki blogun uclarinda goreceksiniz.

    acin bakin opta analiz sirketi bu sene spor toto super lig istatistikleri tutuyor her takim icin. her hafta her stadyuma her mac icin sistem doseniyor. mariano ve lato/linnes'in heatmap'lerine bakin. nerede gecirmisler maci acaba. niye daha yedek forvet yokken yana yakila dominant sol bek arandigini kucuk beyinleriniz anlar belki.

    3lu defans icin de 3 tane cakili kalas gibi topcuyu yan yana gormeye alismissiniz. "kagit ustundeki stoper sayisi + 2" islemini yapabilen beyinleriniz direkt 4lu defansi yapistiriyor. bi istatistik okuyun bakalim fernando ne yapmis, kac atagi defans blogunun icinde karsilamis, nerede pozisyon almis.

    bursa macinda adam ayni anda mariano ve latoyu cikardi. herkesin gotu tutustu lan defans kalmadi diye. ama yerlerine girenlere bakinca adamin kanatlari daha ofansif ve diri kanatlarla degistirdigini fark etmek zor degildi. sonrasinda zaten 3-4-3e dondu, ileri uclude gomisin arkasindaki wide forvetler belhanda ve feghouli oldu. oyle cahil ve sinirli iqye sahip bir ulkede yasiyoruz ki degil bunlari yapmayi akil etmek, insanlar yapilani gordukten sonra bile idrak edemiyor. gunlerce televizyoncular gotunu yirtti bursa taktigini anlatmak icin, ekranlarda interaktif yontemler falan kullandilar, hatta o televizyoncularin cogu bile anlamamisti olayi. halbuki atla deve de degil. ama oyle de embesil, avam bir topluma sahibiz iste.

    size ne lazim, size terim lazim. daha ben demeden kendiniz terim isteruz diyorsunuz zaten. adam bassin hazir kalip taktigi, 4 orta saha 2 forveti salsin cayira, siktirin gidin oynayin lan desin herkes bi yerlere kosarak kaos futbolu oynasin. bos zamanlarinda da mafyacilik oynar. maurizio sarriyi falan siz bilmezsiniz ama tudor biliyor. en azindan adam basarili gordugu taktikleri kopyalamaya calisiyor.

    terimin hucum futbolunu cok cok cok net hatirliyorum, hem gsde hem milli takimda. dalginliktan yenen gol sonrasinda rakip hayvan gibi isirilirdi. o baskida ya gol atilip kral olunurdu, ya da 3-4 kisiye tek defansla yakalanip maci kopartan golleri yerdik. bu 1-2 degil, benim gencligim terim takimlarinin bu sekilde yedigi bir araba golu izleyerek, kahrolarak gecti. simdi bakiyoruz ligde 9 hafta oynanmis, gs 6 tane gol yemis. ben boyle bir gs izlemedim daha once. muslera gibi cok iyi bir kaleci sikko takim defansi yuzunden hic clean sheet yapamazdi. ha bakiyoruz defansif takim miyiz, yo, en cok gol atan takimiz ayrica. en yakin rakibine 9 haftada 9 averaj fark atmissin, bu da mac basina +1 avg demek.

    yildim yemin ediyorum ya. en cok sesin en mal adamlardan cikmasi bu dunyanin en buyuk ibneligi.

    not: savundugum adam degildir. sadece insanlarin gerizekali olmasina kizginim.

    edit: cevap falan gelmis, biseyler anlatilmis. simdi herkes sussun belgeler konussun.
    (1) karabuk'e karsi 2 stoper + fernando
    (2) fener'e karsi 3 stoper

    (1)e bakinca fernando ortada stoperlerin arasina oturmus. savunmada stoperlerle ayni cizgide, hucumda ortadan ileriye diagonal hafif bir hareket soz konusu.
    (2)ye bakinca 3 stoper ayni hizada, ileriye dogru olan hareketi ise serdar aziz yapmamis, ayagi daha duzgun olan maicon yapmis sag taraftan.

    o kadar fark da olsun amk. sahanda karabuk'e karsi oynarken 3 adami defansa ip gibi dizmene gerek yok. fernandoyu bucuk defans olarak kullanirsin, ortayi kalabalik tutarsin mumkun oldugunca. ama fenerle oynuyorsan o lukse giremiyorsun. tudor da derbi macina cikiyorum, biraz daha saglam durayim demis. gol de yemedi takim, fena olmadi. kirmizi yemese atardi da muhtemelen, ama gerizekali belhanda o kadar emegi sikti.

    edit2: zorunlu bir degisiklik yapma geregi hissettim. burada anlatilanlara kohnelesmis futbol anlayisiyla itiraz edenler, taktiklerin statik olmasi gerektigini zannediyor. sahaya adamlari civiyle cakarsin, langirt gibi oynarlar saniyor. transition nedir, hucum/defans gecisleri nedir kimsenin haberi yok. bu adamlara gore sahaya adamlari dizdikten sonra hucum ve defansta bunlar kalip seklinde ileri geri gider.

    yav oglum, sahadaki ayni adamlar, atak/defans durumuna ve anlik taktiksel anlayisa gore 442/244/451/433/352/343 un tamamini akici bir sekilde oynayabilir. oyle buyuk aksiyona da gerek yok, bunlarin rollerini biraz degistirmesi ve pozisyonlarini ufakca oynatmalari yeterli. sabahtan beri bos bos tartismaya calistiginiz 3lu defans mi 4lu defans mi dedigin olay mac icinde 100 kere gerceklesiyor. beklerin hucuma katilip defansif orta sahan emniyete gectiginde defansi 3lemis oluyorsun zaten.

    insanlarin anlayamadigi nokta, mac icinde gereksinime gore uygulanan 3. stoper, fener macini tudor ciddiye alinca dedicated bir stoper ile tam uygulandi. o da zaten bi devre bile uygulanamadi, sakatlik olunca adam eski duzene dondu. sanki tudorun 20 dakikalik macerasinda 5 gol yedik gibi bir hava olusturuluyor, niye bu yapiliyor acikcasi ben anlamiyorum. macin kalaninda ayni duzen oynandi cunku.

    ayrica fener macini "hezimet" olarak niteleme dangalakligina da dusmeyin. en belali oldugun ezeli rakibinle maca cikiyorsun, hem zaten acik ara onde oldugun farki koruyorsun, hem de o hafta oynanan diger maclardan oturu zirvedeki sende baska en onemli 3 takimin hicbiriyle fark kapanmamis oluyor. su ana kadarki en kritik macini hasarsiz atlatiyorsun, taraftar gelmis "ama 5 atamadik :(" diyor. uzucu. ac pes'i orada at canim kardesim. muhtemelen "derbilerin favorisi yoktur" laflarini sen duymadin, is derbiye gelince olayin siralamaya, oyuna, kadroya bakmadigini bilmiyorsun. johnson'un golunde, selcuk sahin'in derbi performanslarinda falan futbol izleyecek yaslarda degildiniz sanirim.

    son olarak adam demis ki tudor iyi degil, iyi teknik direktor olsa 4 puan daha alirdik en az diyor. lan 4 puan alinca 9 haftada 27 puan ediyor, ne istiyorsunuz nasil bir taraftar profilisiniz siz ben cozemiyorum. inaniyorum ki takim handikap yapamadi diye oyuncu isliklayip takimdan gondertiriz ileriki haftalarda, ben bizimki kadar kostek taraftar gormedim acikcasi.

  • 36. çaylak onay listesi

  • 37. caner erkin'e altı maç ceza verilmesi

    her şeyden evvel, sözlük'teki spor başlıklarına artık fazla uğramama kararımı sekteye uğratan elim hadise. bu kadar kültürsüz herifin içinde spordan bahsetmek açma gelmeye başladı zaten uzun zamandır. bakıldığı zaman spor entrylerimin fazla olduğu görülecektir. yani bu saptama, yazılmış hemen her spor entrymden sonra gelen küfürlerden, daha insaflısı olan hakaretlerden sonra alınmıştır. çünkü dünya insanı olamamak, çomar olmak, kültürsüz insanların işidir ve üzülerek söylüyorum ki moderasyon eskisi kadar seçici değil. önüne gelen yazar oluyor ve geceleri ya swinger, fetiş videoları hortluyor, ya da girdiğiniz küfürsüz entryden sonra küfürlü mesajlar düşüyor gelen kutunuza. bu nedenle girmek istemiyorum spor başlıklarına ama, şu karar beni yazmaya sevk etti.

    öncelikle şu anlaşılsın; caner erkin'in küfretmesini, çok küçük bir topluluk hariç tavip etmiyoruz biz beşiktaşlılar olarak. nasıl ki yaşlı başlı kadınlara saldıran gs topluluğu çıkınca ''bunlar bir avuç hergele yav, galatasaray taraftarının tamamını yansıtmaz'' dediler, bu durum da öyledir. holigan, saldırgan bir grup bizde de var ve bunlar azınlıktır. beşiktaş taraftarının tamamını yansıtmaz. bu nedenle, caner'in ettiği küfürlerden ötürü muzdaribiz, pdfk'nın ceza vermesini istiyoruz.

    fakat; verilen cezaya baktığımız zaman, her ne kadar rakiplerimiz kabul etmiyor ve etmeyecek olsalar da, sistematik bir saldırıyı görebiliyoruz. neden? caner, hakeme ettiği küfürlerden ötürü 4 maç ceza aldı. bunun alt ve üst sınırı tartışılır ama, şahsen ben de 4 maç ceza öngörüyordum. şaşırmadım da, üzülmedim de. 4 maç uygundur. gerçi birazdan değineceklerim var ama neyse.

    sonra 2 maç daha ekleniyor işin içine. nedir o 2 maç ceza? caner'in, müsabakanın hakemine yönelik sportmenlik dışı hareketlerinden ötürü, 2 maç ceza. şimdi allah aşkına, geçtiğimiz haftalarda galatasaraylı maicon da gidip hakemin önünde, hakeme doğru bağırarak sevinç gösterisinde bulunmuştu. nerede maicon'un 2 maçlık cezası?

    caner erkin günlerdir gündemde. raporda küfür müfür yok. kamera kayıtları ile verilen bir ceza söz konusu. güzel. volkan demirel'in hemen her derbide ''ananı sikeceğim senin'' küfürlerini ekranlarda defalarca görmemize rağmen, ceza almamasını bana kim açıklayabilir? geçen seneki derbide talisca ve gökhan gönül'e ettiği küfürleri 80 milyon gördü televizyonlarda. görüntüleri de var halen ortalıkta. ceza nerede? talisca demişken, volkan'a gösterdiği orta parmak nedeniyle dava açıldı, nihayet getirilme kararı çıkartılarak ifadeye getirildi. olayın içindeki volkan için neden dava açılmıyor?

    bu konuların gediklisi; emre belözoğlu. bilic'i darp etmeye kalktı, küfürlerini cümle alem gördü, milli forma üzerindeyken küfürler etti, son çağırıldığı milli maçlardan birinde de yine küfrederken görüntülendi kulübede. hani ceza?

    sneijder'in bir sarı kart sonrası "fuck off" çekmesine de video marifetiyle ceza gelmemişti? burak yılmaz? daha bu sene ettiği ve çok net görülen küfründen sonra video marifetiyle ceza aldı mı? hayır.

    beşiktaş maçının öncesinin öncesi, başakşehir takımı sille tokat gazeteci dövdü. iki çiçek götürülüp iş tatlıya bağlandı. as oyuncular ya hiç ceza almaz, ya da sembolik cezalarla kurtulurken, rakiplerimizden fenerbahçe, başakşehir maçında kaleciye su şişesi attı, sahası kapanmadı. bir hafta sonra beşiktaş ile oynuyordu malum, o tribün kapatılmıştı. diğer rakibimiz galatasaray, fenerbahçe derbisinde yardımcı hakemin kafasını yarıyordu, ceza gelmedi. daha doğrusu saha kapatılmadı.

    ama kimin sahası kapatıldı? beşiktaş'ın. hangi eylemden sonra? van'a yapılması düşünülen yardım kapsamında, taraftarların sahaya atkı atması olayından sonra. demek ki hakemin kafasına yabancı cisim atmak, rakip kaleciye su şişesi atmak, gazeteci dövmek doğru, üzerinizde galatasaray veya fenerbahçe forması varken, caner'in ettiği küfürlerin aynısı etmek doğruyken, bütün suç beşiktaş formasında. durum bunu gösteriyor.

    son gs- fb maçında topsuz alanda valbuena'ya vuran bir galatasaraylı vardı, belhanda olabilir iyi hatırlamıyorum, videoda mevcut ama ceza? yok. tam bu olaylar patlarken, talisca ve tosic, mahkeme kararıyla, neredeye kelepçelenecek biçimde karga tulumba ifadeye götürülüyor. bunlara şimdi sizin gönlünüz olacak diye sistematik savaş demeyecek miyiz? sinip oturacak mıyız? biz beşiktaş değerlerini her yerde, her ortamda savunan insanlarız. caner, hakeme küfür etti mi? etti. yazarsın rapora, gitsin en üst sınırdan ceza alsın. destek vermezsem namerdim. ama rapor yok, kamera var. kamera sadece caner için mi var? yukarda bahsettiklerim ne olacak? sadece beşiktaş için mi var bu kurallar? fenerbahçe ve galatasaray'a işlemiyor mu? adalet herkes içindir, herkes.

    velhasıl, yarın başkan da bunlardan farklı şeyler söylemeyecektir. ben 28 yaşındayım, doğma büyüme beşiktaşlıyım. neler gördüm neler. serdar bilgili'nin nasıl gönderildiğini, lucescu'nun nasıl kovulduğunu, nouma'nın nasıl yollandığını, demirören'in nasıl 8 yılımızı çaldığını, kan kusup kızılcık şerbeti içtik dediğimizi hatırlıyorum. yaşadım o günleri. o yüzden, eleştirecek çok şey var takımımda da. ama hava bu kadar puslu, bu kadar aç kurt tepemizdeyken, ne şenol hocayı, ne oyuncuları, ne de bir masörü eleştireceğim. işler yoluna girsin, eleştirecek çok şey var ama bu ortamda beşiktaş'a yazdıklarımla zarar vermeyeceğim. kenetlenme ve bir olma günüdür beşiktaşlı! bu kadar ivme yakalamış bir takımımız varken, yeniden önümüz kesilmesin, yeniden eski mutsuz günlerimize dönmeyelim. biz birlik olursak başarırız..

  • 38. the red pill

    öncellikle tenezzül edip buraya yazdıklarımı okuyan herkesten özür diliyorum. burada yazılanları okumanın artık can sıkıcı olduğunu biliyorum. yazmak da öyle. ama yazılanları okuyunca kendimi tutamayıp yazma ihtiyacı hissediyorum.

    sonsuzluk ve bir gün kadın cinayetlerini diline dolamış. önce kadın cinayetinin ne olduğu konusunda anlaşalım. kadın cinayeti dendiğinde benim anladığım şey, maktulün kadın oluşunun önemli bir etmen olması. yani banka soymaya çalışan bir soyguncunun, alarma basan kadın memureyi öldürmesi değil. ya da bir miras için aileden birisinin bir kadın akrabasını öldürmesi değil. eczacıbaşı- vakıfbank güneş sigorta maçında birbirine giren iki holigan kadının birbirini bıçaklaması değil. ( eved, çünkü kadınlar yalnızca beleybol izler.) neyse sulandırılacak mesele değil. kadın cinayeti dendiğinde benim aklıma iki tip vaka geliyor. birincisi, bir cinsel şiddet esnasında işlenen bir cinayet olabilir. tecavüz ya da tecavüze yeltenme gibi, hatta evlilik içi tecavüz gibi... ikincisi de, namus, kıskançlık gibi gerekçelerle, eş, baba, kardeşler, sevgili, platonik aşık tarafından işlenen cinayetler. böyle bir kelime duyduğumda benim aklıma bunlar geliyor. yanlış ya da eksik biliyorsam lütfen düzeltin. bu iki tip vakanın da ortak noktaları var. mağdurların ekseriyetle kadın olmasının yanın da, ki daha az oranda olmak kaydıyla mağdurlar erkek de olabiliyor, kişinin bedeni üzerindeki tasarruf hakkının yok sayılması. bir başka deyişle kadın bedeni üzerinde tahakküm kurma çabası. yani kadın cinayetlerinin böyle anılmasının sebebi maktullerinin kadın oluşundan ziyade, kadın olmalarının bu cinayetlerde önemli bir belirleyen oluşu. burada bir anlaşalım en temelde. anlaştık mı?

    bu minvalde bir erkek cinayeti kategorisinden bahsedebilir miyiz? yani katledilen kişinin erkek oluşunun önemli bir belirleyen olduğu bir toplumsal şiddet hali var mı? erkeklerin bedeni üzerinde bir tahakküm çabası var mı toplumsal anlamda? eşcinsel erkeklere yönelik sistematik olarak görebileceğimiz namus cinayetleri var ama bunu dert edindiğinizi pek sanmıyorum. eşcinselliğe de karşısınız sonuçta. yine de kıskançlık temelli öldürülen erkekler var elbette. bu ne kadar sistematik ve yaygın bilmiyorum. ama elbette üzerine düşünülmesi gereken bir mesele. fakat kabul edelim ki, maktullerin katlinde erkek oluşlarının önemli bir belirleyen olduğu bir erkek cinayeti meselesi sistematik olsun, bu kadın cinayetlerini yok kılar mı? önemsizleştirir mi? gerçekten bu minvalde sistematik bir erkek cinayeti meselesini dert ettiğinizi var sayalım, (bunu gerçekten dert ettiğinizi hiç sanmıyorum.) neden bunun hakkında farkındalık yaratmak yerine, bunu engellemeye azaltmaya çalışmak yerine, kadın cinayetlerinin önemsiz olduğunu ya da böyle bir kategorinin olmadığını iddia ediyorsunuz? bunun erkek cinayetleriyle ilgisi ne? erkeğe yönelik şiddete mi karşısınız yoksa tek derdiniz demagoji mi? yani bir dertten bahseden birisine, hayır yanılıyorsun öyle bir dert yok asıl dert bu demek gerçekten anlaşılması zor bir davranış. yani hayvan haklarından bahseden birine, sen yanlışsın asıl küresel ısınmayla mücadele etmeliyiz asıl mesele o demek biraz saçma değil mi? erkek haklarından bahsetmek bu konuda mücadele etmek için, kadınlarla ilgili sorunları görmezden mi gelmek gerekiyor?

    yine aynı entride sonsuzluk, "evine ekmek götürürken ölen erkeklerden" bahsetmiş. bahsettiği şey sanırım iş cinayetleri. gerçekten sonderece önemli bir o kadar da yakıcı bir konu bu. fakat bunun kadına yönelik şiddetle alakası ne? bu herşeyden önce emek meselesiyle, iş güvenliğiyle, neoliberalizmle ya da kapitalizmle ilgili bir mesele. evet bu işlerde ekseriyetle erkekler çalışıyor evet ama emeklerinin ve hayatlarının değersiz görülmesi yukarıda bahsettiğim meselelerle ilintili. gelin dürüst olalım. iş cinayetlerini gerçekten önemsiyor musunuz? yoksa bu acılar üzerinden kendinize argüman mı devşirmeye kalkıyorsunuz? emek meselesiyle ilgili fikriniz ne? kapitalizmle, neoliberalizmle, iş güvenliğiyle ilgili fikirleriniz? bu meselelerin gerçekten önemli olduğunu mu düşünüyorsunuz yoksa sizler için sadece bir demagoji aracı mı? sonuçta savunduğunuz öğreti, kurtlukta düşeni yemek kanundur kıvamında. sistemle sorunlu olmaktan ziyade onun açıklarını manipüle etmek temel gayesi. gerçekten emek sorununu önemsiyor musunuz? yoksa önemsediğiniz tartışmadan galip çıkmak mı? kaldı ki bir kısmınız kadının çalışmasına da karşı sanırım. geçenlerde biriniz kadınların çalışmaması gerektiğini söylediğinde, kanaat önderiniz skeptico özel ekleme yaptırmıştı hobi olarak çalışabilirmiş kadınlar. lütfetmiş paşam! şimdi bu kadınlar çalışmayıp sizin elinize mi baksınlar yoksa çalışıp iş cinayetlerine mi kurban gitsinler? tam olarak istediğiniz ne? bir fikir birliğine varın bence.

    bir de şöyle bir entri paylaşılmış honorius tarafından: (bkz: #69490127) üşenmedim okudum. kendi adıma bir kısmını nadiren, bir kısımını da sıklıkla kullandım. bir kısmındansa özellikle kaçındım listelenen davranışların. mesela sosyla bilimler noktasında cahil olduğunuzu sık sık dillendiriyorum. hatta arttırıyorum su katılmamış cahillersiniz bu konularda. belki çok iyi mühendisler olabilirsiniz, ya da astro fizikçisinizdir, müzisyen, heykeltraş neyse artık. ama sosyal bilimlerden hiç anlamıyorsunuz. bir de sık sık genelleme yaptığınızdan da bahsettim. her neyse konu benim yaptıklarım değil sadece tarafsız okumaya çalıştığımı belirtmeye çalışıyorum. ilgili entriyi neredeyse bütün ekip favlamış. peki siz bunları yapmadığınızı mı düşünüyorsunuz? mesela ad hominem yapmıyor musunuz? sizi eleştirenlere, meriç, amsalak, feminazi demiyor musnuz? konuyla alakasız entrilerini gündeme getirmiyor musunuz?

    listede asabiyet suçlaması var, sizde meriçlerin ve feminazilerin sizlere öfkeyle saldırdığını dillendirmiyor musunuz sıklıkla? mesela, istenilmemek suçlaması var; sizin deyiminizle feminazilerin çirkin olduklarını ima etmiyor musunuz? onlara teyze demiyor musunuz? ya da biz meriçlerin sadece bu yolla kadınları etkileyebileceğimizi ima etmiyor musunuz? hatta yanılmıyorsam bu durumda bile etkileyemiyorduk. * itici olma suçlaması da bununla alakalıymış. neyse uzatmayayım. isteyen listeye bakar. 18 madde var. hepsini okudum ve üç aşağı beş yukarı entriyi favlayanların hemen hemen bütün davranışları uyguladığını görünce şaşırdım mı peki? hiç sanmıyorum.

  • 39. iyi parti

    insanların parti programına bu kadar takılmasına şaşırıyorum ben de arkadaş..
    sanki akp'nin parti programında da;
    -hukuku tek kişinin iki dudağının arasına bırakacağım,
    -eğitim sistemini dünyanın en kötüleri arasına sokacağım,
    -demokrasiyi daha iyi tesis etmek adına seçilmiş belediye başkanlarını görevden alacağım,
    -ekonomide üretime dayalı sistemden ithalata dayalı sisteme geçeceğim,
    -vergileri artıracağım yazıyor..
    açın bi onlarınkini okuyun.. isveç olacağız zannedersiniz.
    chp seçim öncesi sadece tarım politikaları üzerine 274 sayfalık kitap yayınladı da ziraatle uğraşan köylü okuyup da oy mu verdi?

  • 40. sabire meltem banko başlığı kaldırılsın kampanyası

    gayet saçma bir kampanyadır. sıkılanlar önce entry sildirenler ile mücadele etmek adına bir kampanya başlatmalıdır.

  • 41. istanbul'da yaşayanların trafiği çok abartması

    aynı trafik ışığında 6 kez yeşil beklememiş kişi beyanı.

  • 42. 26 ekim 2017 patipark'ta köpeklere saldırılması

    fotograf ve videolarina asla bakamadigim, icimi sizlatan basliklardan biri daha.sizi boyle yetistiren ebeveynlerinde, sizin de tez zamanda belanizi bulmaniz dilegiyle. insanlarin kendini koruyamayacak bu zavallilara bu vahseti yapan yaratiklarla ayni ortamda bulunmasi cok tehlikeli.akil sagligi yerinde olmayan, vicdani olmayan, merhametsiz yaratiklarin ortalikta dolasmasi butun canlilar icin tehdittir.

  • 43. emrah'ın şarkıcılığı ve oyunculuğu bırakması

    uzun zamandır sözlükte yazmıyordum, o kadar ki şifremi bile unutmuşum. fakat konu emrah olunca daha fazla kayıtsız kalamazdım.

    lise biteli birkaç yıl olmuş.2000 lerin hemen başı. okul disiplininden kurtulmanın rahatlığı, fiziksel gelişimin büyük ölçüde tamamlanması derken bıyık bırakmıştım. zaman geçtikçe iyice uzadı ve daha sık ve gür gözükmeye başladı.çevreden gelen " ooo süper olmuş,çok yakışmış" gibi iltifatlarla iyice gaza gelmiş ve sanki tüm hayatım bıyıklı geçmiş gibi yeni imajımı iyice benimsemiş ve hayatımın kalanını kadir inanır gibi bıyıklı geçiririm diye planlamaya başlamışım.

    yaz ayları olacak herhalde, annem-babam yazlıkta, evde tek kalıyorum. hayatıma danga vuracak bir pazar sabahı, amaçsızca tv'yi açıyorum, televolevari bit magazin programı. konu : "emrah'ın yeni imajı, emrah bıyık bıraktı."

    nasıl bir refleksse kendimi banyoda aynanın karşısında bıyıksız buluyorum.nasıl bir savunma mekanizmasıysa beynim shut down olmuş, emrahta varsa ben yokum arkadaş demiş ve iradem dışında bıyıklarımı kesmişim.

    bu travma beni nasıl etkilediyse hayatımın geri kalanında bıyık bırakamadım.

    bugün makus tarihimin döndüğü gündür.

    elveda emrah ve hoşgeldiniz bıyıklarım.

  • 44. beşiktaş'ı mağdur etmemek için yapılacaklar

    ağlama duvarı inşa edilip, şenol güneş'in önderliğinde ağlanması.

  • 45. 27 ekim 2017 süper loto'nun şahsıma çıkması

    (bkz: 4 8 15 16 23 42)
    (bkz: lost)

  • 46. sonuna amına koyim yazılabilecek şarkılar

    redd - nefes bile almadan ...

  • 47. abdullah gül tarafsız bir cumhurbaşkanlığı yürüttü

    (bkz: ameliyat başarılı geçti ama hastayı kaybettik diyen doktor)

  • 48. fc barcelona

    premier lige geçerlerse yıllardır süren “messi kendini premier ligde ispatlasın” geyiği de sonunda biter. sırf bu yüzden bu iş olsun istiyorum.

  • 49. katalonya cumhuriyeti

    ispanya topraklarında yaşayıp kendine katalon diyen bir ulusun kurmaya çalıştığı devlet. çağımızda özellikle avrupada yaşayan insanlar geniş haklar ve özgürlükler elde etti. bu haklar ve özgürlükler çerçevesinde unuttukları da bir çok şey oldu tabii. mesela güçlü olanın güçsüz olanı ezdiği gerçeğini. bir rüyaya kapılmış katalonlar, ispanyanın nefesini enselerinde hissedince güçsüz olduklarını kabul edip aşağı oturacaklardır. üç kişi bir araya gelip ben buraya devlet kurdum demek nedir allasen kabile devleti mi bu koca ispanya.

  • 50. tff'nin kanunun geriye yürümezliğini ihlal etmesi

    lafa bir hukukçu olarak diye başlayıp, daha anayasadan haberi olmayanları gösteren durum. cezanın yargıya taşınacağını ve iptal edileceğini düşünüyormuş muhterem.

    anayasa 59/3:
    "spor federasyonlarının spor faaliyetlerinin yönetimine ve disiplinine ilişkin
    kararlarına karşı ancak zorunlu tahkim yoluna başvurulabilir. tahkim kurulu kararları kesin olup bu kararlara karşı hiçbir yargı merciine başvurulamaz"