Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 7 ocak 2017 iphone'ların kapanması

    abi ne kadar bilincsizsiniz, iphone lar cumartesi gunu mesai yapmiyor ki..

    android gibi amele mi sandiniz.

  • 2. 7 ocak 2017 kemal kılıçdaroğlu açıklamaları

    baş edit: link isteyenler oluyor. ben direkt aktardım sözlüğe. link veren arkadaşlarımız var. onlara tıklayabilirler. ama adam dedi yani bunları. inanın.

    bu sefer konuşurken sinirinden önündeki kürsüye vurmaktadır.
    konuşmasından kesitler;
    - devlet çökmüştür, şimdi çıkıp bana kızacaklar, devletin dimdik ayakta olduğunu söyleyecekler, değildir, öyle olsa bir tek vatandaşımızın burnu kanamazdı.
    - sizin aklınız, fikriniz, bilginiz, birikiminiz, inancınız yok mudur? ışid kandırdı, fetö kandırdı, el nusra kandırdı, pkk kandırdı. illa birinin size yol mu göstermesi gerekir? kendi yolunuzu çizemiyor musunuz?
    - numan kurtulmuş geçtiğimiz gün itiraf etti, suriye politikası tamamen yanlıştır. itiraf etti yani. binlerce şehit verdik sorumlu kim?
    - simitçi mi sorumlu? manav mı? vatandaş mı?
    - diyorlar ki vatandaş önlem alsın. yani biz alamıyoruz. vatandaş alsın. devlet çökmüştür.
    - kendi toprağından kaçan adam kahraman değildir. süleyman şah türbesi'nin bulunduğu toprak bizim toprağımızdır. kaçtık. türbeyi kaçırdık. kahraman falan değilsiniz. kaçan adamdan kahraman mı olur?
    - ışid'in kaçırdığı askerlerimizin yakıldığı iddiaları var, söyledik yine söylüyoruz. çıkın açıklayın. 15 günden fazla zaman geçti. açıklama yok, askerler hayatta mı? bilgi yok. nasıl bir yönetimle karşı karşıya olduğumuzu çok iyi bilmeliyiz. yönetilemeyen, savrulan bir ülke var şu anda.
    - adam girecek bir eğlence merkezine girecek tarayacak, sis bombaları atacak. 200 metre ötesinde karakol olan bir eğlence merkezi burası.
    - ankara'da büyükelçi öldürüldü. 15 dakika sonra fetö'cü olduğunu açıkladılar. 15 dakika! madem bunu biliyordun neden görevde tuttun?

    edit:
    - el nusra'ya terör örgütü diyemeyen bir devlet terörle mücadele etmiyordur.
    - 15 yıldır çıkarmak isteyip de çıkaramadığın bir kanun var mı?
    - şimdi de rejimi değiştirmek istiyorlar. bir sabah kalkacağız ve cumhurbaşkanının meclisi feshettiğini göreceğiz. sebebini bile soramayacağız. türkiye'yi kurtaran bir adama, mustafa kemal atatürk'e verilmeyen bir yetkiyi, devleti yönetemeyen ve devleti soyan bir adama veriyorsunuz. buna evet diyene vatan haini dememizin sebebi budur binali yıldırım!
    - bunların milli iradeden kastettikleri sarayın iradesiymiş. bir adamın iradesiymiş.
    - hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. aradan 100 yıla yakın süre geçti, hakimiyet sarayın olacak diyorlar. bunun adı ihanettir.
    - bizi chp yapan, dünyanın köklü 4 partisinden biri yapan, bizim gibi düşünmeyenlere de duyduğumuz saygıdır.

    edit 2:
    - bir adam, bir sabah kalkıp müsteşar olma şartına "bizim köyden olma" ya da "ilkokul mezunu olma" şartını koyabilir.
    - hem cumhurbaşkanı olacak, hem partinin genel başkanı olacak. ama cumhurun da başkanı olacak, nasıl olacak? hem taraflı olacak hem tarafsız olacak. böyle şey olur mu? meclise gelip nasıl yemin edecek? hangi devirde yaşıyoruz? devletin çivisini söktüler!
    - evet oyu kullanacaklara samimi bir uyarı yapmak isterim. çocuklarınızı düşünün, verdiği demokrasi mücadelesi için canını verenleri düşünün. totaliter rejimin hakim olduğu saygın bir ülke yoktur. herkes elini vicdanına koymalı, türkiye'yi düşünmelidir. sorun chp'nin değil ülkenin sorunudur, sosyal demokratların, muhafazakarların, ülkücülerin, atatürkçülerin, hepimizin ortak sorunudur. ortak mücadele etmek zorundayız.
    - hukukun üstünlüğü ve demokrasinin hakim olmadığı bir ülkede gelişme olmaz. saygınlık olmaz.
    - bu kadar gazetecinin hapiste olduğu bir ülkede de demokrasiden söz edilemez.
    - atilla taş dün açıklama yapmış, içerde daha güvende olduğunu söylemiş. güvende değiliz.
    - 15 gündür pek çok fabrikaya elektrik verilmiyor. arıza deniyor. yahu arıza varsa 24 saatte çözersin. ne arızası bu?

  • 3. saç ekimini gerçekleştirdiğimiz şehidimiz

    tam olarak "saç ekimi için tedavisini gerçekleştirdiğimiz kahraman şehidimiz fethi sekin için allahtan rahmet yakınlarına sabır diliyoruz..." olması gereken başlık.

    http://hizliresim.com/bvga4m

    bu rezil gönderiyi paylaşan ise yıllardır izmir'de kaçak olarak saç eken ve doktor barındırmayan güzellik merkezi likya estetik. insanların hayatını kurtaran kahraman bir polis üzerinden reklam yapmak ancak bunlara yakışırdı. reklamdan öte hasta mahremiyetini bilmeyen ehliyetsiz ve etik değerlerden yoksun bir firma.

  • 4. ahmet kural

    türkiye'deki kalitesizliğin bir diğer simge ismi.

    mizahı kamera önünde şebeklik yapmak sanan, genel kültür düzeyi düşük, " enüşte nabün yeaaaa" gibi şive saçmalıklarıyla filmden filme koşan boş adam.

    iyonya'dan, frigya'dan, hititler'den tutun da bizans'a, selçuklu'ya, osmanlı'ya kadar yüzlerce uygarlığın yaşadığı ve birçok kültürün biriktiği bu topraklarda böyle kalitesiz tipler ne ara yıldız oldu anlamak mümkün değil. böylesine bereketli bir coğrafyanın insanlarındaki ucuzluğa bakıp üzülmemek işten değil.

    şekilden şekle girip maymunluk yapmanın adı mizah oldu, bunu yapanlar da usta mizahçı. halbuki bu ülkede devekuşu kabare vardı, hem ülkenin halini anlatır hem de gündelik yaşamdaki gülünç unsurları zekice işlerlerdi. bir demet tiyatro aynı şekilde ustalıkla yazılmış ve siyasetten günlük yaşama kadar birçok konuyu güzel söz oyunlarıyla işlerdi, bunun gibi nice oyunlar, filmler vardı. oyuncular da bunun gibi kültürsüz boş tipler değildi, metin akpınar'dan nezih tuncay'a, nevra serezli'den cihat tamer'e, demet akbağ'dan erdoğan dikmen'e..

    bir de bu şebeklerin filmlerine bakıyorsun, böğürme, anırma, küfür, saçma sapan danslar, abuk subuk hareketler. gerçi ülkenin başına bak ki halk sana fikir versin, bunun gibilerin mizahçı anılmasına niye şaşırıyorsam..

    ekleme : bazı arkadaşlar yukarıda yazdıklarımdan " rol yapamıyor" dediğimi çıkarmış. okuduğunuzu önce bir doğru anlayın lütfen. kendisi rol yapabiliyor, örneğin şahan gökbakar da rol yapabiliyor. sokakta görebileceğiniz sıradan bir öküzü gayet güzel canlandırıyor. ama mizahı kaliteli değil. biraz perspektifinizi genişletin, mizah ne demek biraz araştırın öğrenin. " ben çoh seviyom çoh ğomik yüzünü süper buruşturuyor tömöm mööö " diye bağırmadan önce tiyatro sanatını, sinema sanatını bir inceleyin. bu memleket batıyorsa " ben seviyorum o zaman kaliteli lan " diyen ucuzcu tahammülsüz anlayış yüzünden böyle. sanatta da siyasette de, sporda da ülkenin durumu bu.

    ekleme 2 : bazı yazar arkadaşlar " senaryoyu o yazmıyor ki, sen daha aradaki farkı bilmiyorsun " diye itham etmişler. mizahçı olmak sadece yazmak demek değildir, bunu bir öğrenelim. metin akpınar demiştim, oynadığı oyunlarda senaryolar kendisine ait değil, fakat söyleşi ve konuşmalarında nasıl bir mizahi altyapısı olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz. ek olarak bir oyuncu, hiçbir senaryoda zorla oynamıyor. o yüzden senaryo zayıf diye oyuncuya " ama o ne yapsın "demek çocukça bir savunmadan öteye gidemiyor. keza sadri alışık da öyledir, sinema camiasında en çok eleştirildiği nokta zayıf senaryolu filmlerde oynamakken, kendisi o zayıf senaryoyu ayağa kaldıran kişidir ve senaryodaki tipe "kendinden katar ". zaten bu oyuncuyu savunurken " toplumun anlayacağı işler yapmayı bilerek tercih ediyor " şeklinde vahim bir ifade kullanarak arkadaşın kendi cebini sanatsal etkinlikten, mizahtan, kaliteden çok önde göstermişsiniz, ben bunun üzerine bir şey diyemiyorum. sanatçı topluma ışık olmakla, toplumu ileriye götürmekle yükümlüdür, toplumun eksik taraflarını kendi hesabına kullanarak rant sağlamak ve zaten aşağıda kalmış düzeye ayak uydurarak yolunu bulmak başka bir meslek grubunun işi. "sanat toplum içindir " kavramı bunu ifade etmiyor.

    son olarak bu arkadaşı mimik ustası olarak gören yazar arkadaşlar en temelinden metin akpınar, nejat uygur, şarlo izlesin bir zahmet. belki her vasata usta deme hastalığı bu yolla biraz olsun törpülenir. usta olmak bu kadar mı kolay artık?

  • 5. doktor çıkışıdır lütfen park etmeyiniz tabelası

    aynı egodan ambulans ekiplerinde de var. ay herkes beni sevsin, bana yol versin tripleri, artistik tepe süsleri vs. patlama, bekle, değil mi yaa?!

  • 6. kılıçdaroğlu hariç herkesi oynarım

    chp iktidar olsa "kılıçdaroğlu'na saygımdan öyle dedim" diye kıvırır muhtemelen aynı zat.

    güce tapmak böyle bir şey.

  • 7. uefa kupası bende çok fazla heyecan yaratmıyor

  • 8. miss helsinki 2017

  • 9. karda arabayla kayarken röportaj veren adam

    görüntülerdeki asıl garip olay kayan son arabanın üzerine ''dur'' işareti yaparak yürümekte olan polisdir :)

  • 10. başak purut'un nevşin mengü'ye verdiği ayar

    ben başka video mu izledim. "sokup sokup çıkarma" nerde la. güzel kız gayet mantıklı sorular soruyo tombiş adam da yeaa bizim yapacağımız bişey yok direnemedik emir demiri keser minvalinde cevaplar veriyor. sırf video izlensin diye saçma sapan entry giriyosunuz amk.

  • 11. mhp milletvekillerinin numaralarının paylaşılması

    akp seçim propagandası amacıyla telefon numaramı bana sormadan alıp mesaj atınca terbiyesizlik ve suç olmuyor da, milletin vekillerinin telefon numaraları paylaşılınca mı terbiyesizlik ve suç oluyor.

    bizim sözde vekilimiz olan bu insanlara ulaşmaktan daha doğal ne olabilir.

    anayasa oylamasına evet diyen bütün milletvekilleri tarihin sayfalarına kara leke olarak yazılacak.
    ülkede kan gövdeyi götürürken, tek derdi diktatörlük olan bir adama evet demek vatana ihanetten başka bir şey değildir.

  • 12. kadıköy metrosunda gördüğü kızı arayan genç

    bir gün birinin bi eşi- kızı fln çıkacak sonra adamda sen misin arayan diye sikecek arayanın belasını, anca öyle kapanacak bu konu.

  • 13. tc nin doğusuna gidildikçe penis boyunun uzaması

  • 14. kilolu kadın iticiliği

    evet iticiyiz. katılıyorum ama veremiyoruz arkadaşım napalım. seviyoruz yemek yemeyi. kazandibi mi yakışıklı bir erkek mi deseniz kazandibi derim..

  • 15. bende erdoğan hastalığı var şifa istemiyorum

  • 16. suriyeli mültecilerin vatandaşlığa alınması

    korkulan oldu. siktiret avukatı, doktoru, oy deposu oy. iki kelime türkçe konuşamayana tc vatandaşlığı verecekler. e zaten 90'ların başında 400.000 ıraklı kürt alınmıştı. şimdi de 5 milyon arap. türkiye'nin dempgrafik yapısı sonsuza kadar değişti arkadaşlar. ilerde bir de pkk benzeri arap terör örgütü olmaz umarım.

    ömrüm yabancılara türkiye'nin arap olmadığını anlatmakla geçti artık iki dükkandan birinde arapça tabela var. esenyurt'ta ana dil arapça olmuş. kendime bile inandıramıyorum. başkasını nası inandırayım.

  • 17. taksicilerin çift tarife istemesi

    amerikalı uzmanlara göre bu durumla karşılaşan kişi şartı kabul edip araca binmeli ve gidilen yerde taksicinin ağzını burnunu sikmek suretiyle ödemesini yapmalıymış.

    bu şekilde ağzı yüzü yer değiştiren her 10 taksiciden 11'i düzelme belirtileri gösteriyormuş

  • 18. tropik meyve varken elma kemiren çomar

    bu kadar aptalca bir iddiayı ilk defa görüyorum. troller bile bu kadar saçmalamıyor.

  • 19. barbaros şansal

    günlerdir olanları bi köşeden izliyorum. videosunu açıp bakmadım açıkçası ama anladığım kadarıyla "bokunuzda boğulun" demiş. e pek haksız olduğu söylemez, boğuluyoruz zaten.

    şimdi senin klavye başından salladığın barbaros şansal kimdir, söyleyeyim mi? önceliklerinde belki de ilk sıralara koyma ihtimalinin olmadığı sokak hayvanları için dahi ilk uçağa atlayıp gelen, direnen, bağıran, dayak yiyen, yazan ve ne zaman çağırsan yanında dimdik yürüyen kişidir. barbaros, eylemin kendisidir. sen "şunu şöyle mi yapsak?" diye ellerin çenende düşünürken hiçbir karşılık beklemeden şehirleri aşıp yanına gelendir. senin gibi klavye başından 1492 soundtrack dinleyip dünyaları fethetme peşinde değil filliyatın içindedir.

    bundan 4 sene önce teröristin çantasında roketatar yakalanan izmir adliyesi'nde öldürülen kedi yamuk'un davası gibi dertlerimiz vardı bizim. şimdiyse etrafından ölülerimiz toplanıyor. yok milleti aşağılama da bilmem ne. sen her gün geç dönem osmanlı köylüsü gibi aşağılanıyorsun zaten. terzi yamağı deyince mi dokundu?

    edit: söyleyeceklerim bitmedi. barbaros şansal üzerinden ülkedeki kötülük pornosunu izleyebilirsiniz. bakın bir sözlük yazarı ne demiş? "ıceride kari yapacaklar kendisini." dört sözcükten ibaret bu aşağılık cümlede kadın aşağılamadan tecavüzü meşrulaştırmaya kadar her şeyi bulabilirsiniz. şükür ki kanzuk bey geldi de sözlükteki seviyeyi yükseltti. bu ülkede 13 yaşında 26 kişinin tecavüzüne uğrayan n.ç. davası vardır mesela bildin mi? malatya yetimhanesi var, ensar var, var oğlu var. aralarından biri linç edildi mi? linç ihtimali hiç güzellendi mi?* oysa barbaros 26 tecavüzcüden daha kötü bir şey yaptı değil mi? ayrıca görüyorum ki eşcinselliği ve terzi yamaklığı üzerinden kendisini güya aşağılamaya çalışanlar var. birincisi, benim bildiğim eşcinsellik eğer bir akıl hastalığınız yoksa aşağılanacak bir şey değildir. ikincisi "terzi yamağı" diyerek bu adama hakaret ettiğinizi düşünüyosanız kendine terzi yamağı dedirttiren ve terzi yamağından başka bir şey olmadığı tevazusunu gösteren bizzat kendisidir.

    http://www.iletisim.com.tr/…ejimi/8183#.whewexuls00

  • 20. 7 ocak 2017 abd'nin avrupa'ya askeri sevkiyatı

    obama'nın siktirip gitmeden önce son çırpınışları. geçen hafta da rus diplomatları sınır dışı etmişti.

    trump da putin de bu götverenin gitmesini bekliyor, 20'sinden sonra yeni bir sayfa açılacak.

  • 21. kim milyoner olmak ister

    hanım kızımız galatasay lisesini yatılı bitirmiş,
    boğaziçi üniversitesine türkiye onbirincisi olarak girmiş.
    sosyal bilimler uluslararası ilişkiler falan bitirmiş.
    yurtdışına master için kabul edilmiş.

    3. soru şu
    ben bu filmin rejisörüyüm diyen kişi kimdir.
    a)yönetmen
    b)yapımcı
    c)senarist
    d)başrol

    hanım kızımız liseyi fransızca, boğaziçini ingilizce okumuş.
    hanım kızımız b
    yani yapımcı dedi

  • 22. ölümün en iyi tanımı

    ölenler ölümü bilmez, ölüm kalanlar içindir. - şükrü erbaş

  • 23. barış için akademisyenler

    herhangi bir terör örgütüyle alakası olmayan, hiçbirisi ile iş birliği olmamış topluluk. ne bir görüşme ayarlayıp masaya oturmuş, ne de ne istedilerse vermişlerdir. bu insanların tek dilekleri doğudaki savaşın bitmesi, daha fazla insan ölmemesi, daha fazla kan akmamasıydı. fakat bilmiyorlardı ki karşılarında savaş ve kaos manyağı, farklı düşüncelere saygısız ve düşüncesiz bir kitle vardı. sonuç ortada.

  • 24. cnn türk'ü canlı yayında panikleten vatandaş

    dayının mikrofonun üzerinde yazan kanal ismini okumaya çalıştığı bölüm videonun en güzel yeridir.

    ayrıca sabah bu haberi canlı izlemiştim, bundan bir önceki röportaj yarmıştır,

    yerdeki karları küremeye çalışan soğuktan bembeyaz olmuş bir dayı;

    muhabir: merhabalar sanırım elinizde kürek var.
    dayı: evet elimde kürek var.
    muhabir: buraları temizliyorsunuz galiba?
    dayı: galiba.

  • 25. 7 ocak 2017 ahmet hakan köşe yazısı

    bir mumdur
    *
    iki mumdur
    *
    üç mumdur
    *
    dört mumdur
    *
    on dört mumdur
    *
    bana bir bade doldur
    bu ne güzel düğündür ha ninnah
    ha ninnah ha ninnah
    hooooooooooooooobaaaaaaaaa

    (bkz: bir mumdur iki mumdur)

  • 26. 8 ocak 2017 sürmene orman yangını

    stada gelen katar'lı için bölgede yatırım yapacak, helikopterle gezdik demişti zat-ı muhterem!
    umarım çamburnu üstünde değildir.

    dünyada sarıçam ormanının denizle buluştuğu iki noktadan biriymiş çamburnu. son zamanlarda birilerinin yaptığı gibi basit bir yaftalama olarak değil, gerçek anlamıyla vatan hainidir sorumlusu.

  • 27. astrolog semavii'nin türkiye yorumları

    gezegenlerin sürekli türkiye aleyhine çalışmasından anlaşıldığı kadarıyla nasa yakın bir zamanda güneş sisteminin adını "15 temmuz demokrasi güneş sistemi" olarak açıklayacak.

  • 28. sevgilisinin telefonunu kurcalayan insan

    aaa bu sefer falanı filan eden kız değil de falanı filan eden insan diye açılmış başlık, inanılır gibi değil!

    insan olmasıyla beni şoktan şoka sürükleyendir.

  • 29. türk askerinin başika'dan çekilmesi

    büyük türk düşünürü devlet bahçeli'yi akla getirmiştir.

    şunu demişti o büyük düşünür.

    neyse o başkan yardımcılığını alsın da, gerisi önemli değil.

    (bkz: başika'dan çekilmek hakkari'den çekilmekle aynı)

  • 30. trt'nin arşivini internete yüklemesi

    1998 yılından beri adam akıllı internet kullandığımız türkiye'de yıl oldu 2017 ama trt hala adam akıllı bir şekilde arşivini internete yüklemedi. yıllardır halkın vergileri ile yaptığı programları ne için saklıyor bilemiyoruz. sahip olduğu arşiv o kadar geniş ki içinde klipler, türküler, diziler, filmler ve adını bile bilmediğim binbir çeşit türde yapım var.

    tüm arşivi bir tarih belgesi niteliğinde olan trt'den bir an önce böyle bir çalışma yapmasını ve de bbc gibi internet üzerinden kendi platformu üzerinden paylaşmasını bekliyoruz.

    edit : change.org kampanyası başlamıştır.

  • 31. kar

    bana mental olarak iyi gelen bir yanı var.

    ne çok uzun ne de kısa sayılabilecek bir zaman diliminde, azı şahsi, çoğu toplumsal pek çok kötü olay beni iki büklüm etti, öfkeyle ayağa kaldırdı, mutsuzlaştırdı, sessizleştirdi, korkuttu, tepkiselleştirdi.
    1 senedir içimde "metrodan sağ çıkamama korkusu" diye bir şey kök saldı. eve gelirken ipçiye uğradığıda yeni bir ip gelmesiyle bile mutlu olabilen, kimseyi birbirinden ayırmadan ortamına göre değerlendirmeye, kim zorda kalsa yardımcı olmaya çalışan, otobüste ağlamaklı birini görse konuşturup avutan bir insandan, yarın ölme sırası gümüşsuyu'na inerken bende mi, kadıköy'e arkadaşımla buluşmaya geçerken mi bende yoksa diye düşünen, kendine bir şey katmak adına neredeyse 3 aydır hiçbir şey yapmayan, uzaklarda bir yere uzun uzun bakan, erteleyen, insanları kolayca kıran, gözünü her kapattığında hayallerini değil reina saldırısına sevinen, izmir'de neden patlama olmuyor diyen mahlukların twitter'daki küçücük profil fotoğraflarını ayrıntısıyla gören, çok kolay öfkelenen, çöken, okumayan, izlemeyen, cevap vermeyen, hem çok şüpheci hem de çok kolay kanan ve kapılan birine dönüştüm.
    yaşadıklarım yıprattı, korkularım hata yaptırdı, işittiklerim üzdü.
    yaşayan bilir anca bu hissi, kendimin iplerini elimden kaçırdım sanki.
    tüm bunlardan kötüsü ve tehlikelisi, böyle bir insan olmaya alışmak hissiydi. böyle bir insan olmaya alışanları vapurda gördüm, sokakta gördüm, yakınımda gördüm. aynada görmeme çok az kala, neşemi, insan sevgimi, yardımseverliğimi gözüm kapalı tek tek elden çıkarırken en kıymetlim, demirbaşım gururumun ucundan kırılması, filmlerde kaza yapmış, cayır cayır yanan arabanın içinde baygın yatan karakterin ayılıp kendini çeke çeke oradan çıkması gibi kendi kendime döndürdü beni.
    ve sonra dediler ki kar yağacak, hepimizin sızım sızım sızlayan, ateşi düşmeyen yaralarının üstüne, söndürmek, mikrobunu kırmak için. koşa koşa gittim kendime bir paul auster hediye ettim, başka bir hediye için kırmızı yün yumak aldım, birkaç film indirip müzik listesi yaptım. sabah evden "sizi tanımak güzeldi" diye el sallayıp gazete almaya giderken arka üstü kara yatıp göğe baktım.

    kar yağacak, bitecek, yine bahar gelecek, korkumu yenip vapura bineceğim, atıştıracak bir şeyler alıp maçka parkı'nda çimlerde yuvarlanacağız, ter içinde karaköy'de buluşup karaköy'ü yereceğiz, yine kayalardan denize atlayacağım, yine batı karadeniz'de bir dağ evinde ağustosta akşamları soba yakılacak, yine yapraklar düşecek, sonra yine kar yağacak.
    ölmez de yaşarsak, kendimiz olarak kalırsak, kara camın arkasından bakmak yerine içine dalacağız. bence karın hepimize iyi gelen bir tarafı var.

  • 32. ilk laik şeytandır

    şeytan, cehennemde sonsuza kadar yanacağını bildiği halde tanrı'ya karşı gelmiş. sizin gibiler 3-5 kuruş için ciğerinizi satıyorsunuz. şeytan sizden daha delikanlı.

  • 33. erkeklere çekici gelen kadın meslekleri

    yılların hostesiyim, şurada bahsedilen ilginin yarısını görmedim.

    aileler tarafından sevilen meslek grubu değildir. ancak alkolik filan olup zengin aile tarafından gözden çıkarılmış oğullarına layık gelin olarak görülür.

  • 34. avokado

    pazar kahvaltılarımın vazgeçilmeziydi kendisi. rakı mezesi olarak da oldukça severdim.

    tabi burada yazılanları okuyunca tadının boktan hallice olduğunu ve sadece "türkiye'de yetişmiyor" diye sevdiğimi anladım. oysa ben antalya'da üretilenlerinden yediğimi sanıyordum, cehalet işte.

    bugünden itibaren ağzıma bile sürmem.

  • 35. cenaze evinde eğlence olmaz

    5 ocak 2017 izmir adliyesi saldırısı sonrası, hafta sonu olmasına rağmen, izmirdeki eğlence mekanlarının ortak aldığı kararla kapalı kalmalarının sloganı.

    ne bir genelge, ne bir emir. sadece sağduyu. seviyorum bu memleketi.

  • 36. hayalimizdeki yeni türkiye'den haber başlıkları

    suriye'li sığınmacılardan, kalan son kafile de bugün ülkesine döndü..

  • 37. ilişkinin düşmanları

    kız arkadaşın en yakın arkadaşı.

  • 38. 8 mart 2014 malezya hava yolları uçak kazası

    madem başlık hortlatılmış bende birşeyler yazayım.

    ya hamileydim uçak kaybolduğunda, şu an oğlum 2,5 yaşında!

    geride bıraktıkları 2,5 senede bir çocuk dünyaya geldi ve büyüdü. yakınları için böyle durumda olan varsa çok acı.

  • 39. tecavüzün cezası ne olmalı

    bugün düşündüm de bence hadım, idam falan çok klasik. çok farklı bir şey olmalı. şu olabilir:

    bütün tecavüzcü, çocuk istismarcısı gibi pislikleri bir adaya toplayalım. ada özel olmalı. herhangi bir alet edavat ile silahlanamayacakları bir yapıda olmalı. mesela her yer, her metrekare buz gibi beton kaplı olabilir. yatıp uyumaları, barınmaları için de köpek kulübesi şeklinde beton kutular olabilir.

    kıyafetleri olmamalı. yani tam hak ettikleri gibi, it gibi domuz gibi çıplak olmalilar. yemek olarak sadece çuval çuval patates verilebilir. bilemedim. yetkililer düşünsün. yemek sadece yaşam desteği olacak şekilde olsun.

    neyse anladınız siz konuyu, asıl eğlenceli tarafa geliyorum.

    bu adaya düzenli olarak tecavüzcü dövme, istismarcı joplama, götlerine balık sokma turları falan düzenlenmeli. turların içeriği genişletilebilir. hayal gücünüze kalmış. ama düşünsenize, sabah 8de adaya yanaşan ve içinde 50 tane joplu, sopalı psikopatın olduğu bir vapurun onlara yaşatacağı psikolojiyi. müthiş bir şey. hak ettikleri bu.

    dahası, bu ada adeta truman show gibi, adeta bbg evi gibi ulusal bir kanalda yayınlanmalı. yayınlanmalı ki aklından tecavüz geçiren potansiyel orospu çocukları başına gelecekleri görsün.

  • 40. sevan nişanyan

    25 aralık 2016'da blogunda yayımlanan yazıdan:

    --- spoiler ---
    nuray mert

    devran değişti, nuray mert’i takdirle, hatta yer yer alkışla okuyacak hallere geldik. ne demiş atalarımız? tempora mutantur, nos et mutamur in illis.
    değiştik mi sahiden? emin olamıyorum. perspektif ve bağlam değişti şüphesiz. ama mesela kemal ve kemalizm hakkında söylemiş olduğum her sözün arkasında dururum. 2007’ye dek süren askeri vesayet hakkındaki görüşüm de, beterini görünce nüans kazandı belki, ama özünde değişmedi.
    belki üslubumuza daha dikkat etmeliydik. belki heyecanımızı gemlemeliydik. belki siyah-beyaz çözümlere itibar etmemek gerektiğini kendimize daha sık hatırlatmalıydık. belki nuray’ın da bir dediği var diye kulak kabartmalıydık.
    --- spoiler ---

    türkiye'deki liberal güruh -ki geneli karl popper'ın her türlü totalitarizm ve otokrasi kötüdür açık toplum olmalı ütopyasının peşine takılmışlardan oluşur- islamcılar 2013 yılında mutlak anlamda otokratlaşana dek ve hatta bazıları daha sonrasında bile türkiye'nin bir seküler despotluk ülkesi olması gerektiğini algılayamadılar. memlekette elinde resmi yetkiler olan birilerinin topluma seküler ahlak dayatmasını antidemokratik buldular. nişanyan da bunlardan biridir. böyle olmasının sebebi elbette bu arkadaşların islamcılık ideolojisini hafife almış olmalarından kaynaklanıyor ve hatta islamcılık ideolojisinin tanımından bihaber olmalarından... batılı kaynaklardan okudukları islamcılık tanımları islamcılığın sünni selefi itikadının ideolojik bir uygulaması olduğunu öğretti bunlara çünkü batının derdi hep müslüman kardeşlerdi, el kaide idi ve bin ladindi. oysa sünni sufi temelli islamcılık selefi olanından çok az noktada ayrışır. ve bütün gayesi tıpkı selefilerde olduğu gibi cihat yapabilmektir. bu ideolojinin resmi kaynakları cihatın tarifini şu şekilde yapar:

    *devletler ikiye ayrılır: darül islam (hukuk sistemi şeriat olan) ve darül harp (hukuk sistemi şeriat olmayan)
    *eğer darül islam'da yaşıyorsan sana farz olan darül islam sınırları dışında kalanları islama davet etmektir kabul etmezlerse gücün yettiği ana kadar bekleyip yettiği anda onlarla savaşmaktır. (bkz: bütün islam tarihi, mekke isimli köyden hint denizi ve atlantik arası bölgeye savaşlarla ve "kahramanlık destanları" ile yayılma hikayesi)
    *eğer darül harp'te yaşıyorsan (mesela laik türkiye cumhuriyeti) sana farz olan darül harp olan ülkeni darül islama dönüştürmek için fikrinle, zikrinle, bedeninle mücadele etmektir.

    bu tanımdan habersiz olan liberaller "islamcılar da bu toplumun bir parçası ve onların fikirleri de değerlidir" tavrı takındılar. "onların fikirleri nedir?" sorusu sorulduğunda cevap verme zahmetinden kaçındılar çünkü onların fikirlerinin "mevzu hukuk yerine tarihi hukuk kaynaklarından imam-ı azam temelli islam hukukunun tesis edilmesi ve insan hakları evrensel bildirgesinin hukuk normları hiyerarşisinden çıkarılması; yani herhangi bir mecliste oylama yapmadan şu yasaları değişmez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez olarak ceza hukuku ve medeni hukuk normlarına eklemek: bir erkeğe iki kadın şahit, mürted öldürülmeli, hırsızlığın cezası el kesme, kadının had cezası davalarında şahitliği kabul edilmez, gayrimüslüm iki kat fazla vergi öder, namaz kılmayana devlet eliyle sopa, köle hukuku, savaş esirinden köle almanın meşruluğu, cami minberlerinin aynı zamanda siyaset arenası olması" vs. vs." olduğunu bilmiyorlardı. bunların tümünü "yok canım bunları 20. ve 21. yüzyılda hangi aklı başında insan isteyebilir, islamcılara haksızlık ediyorsunuz, bu kadar irrasyonel değiller onlar" şeklinde bir fikirle savuşturma gayreti içinde idiler ve hatta bugün hala o kafada olanları çoğunlukta.

    dünyada medeni ülkelerin hepsinde tüm hukuk normlarının tepesinde "insan hakları evrensel bildirgesi" bulunur. bu bildirge de varoluşunu ilk maddesinden alır: herkes eşittir ve hür doğar. bu madde geçmişteki ilkellikten kopan ve adaleti eskiye göre daha iyi uygulayabilen (mesela önceden seni köyünde biri gelip öldürse kimsenin umrunda olmazdın, olay yeri inceleme mi vardı? parmak izinden suçluyu mu bulacaklardı?) modern dünya toplumlarının en temel hukuki doktrinidir. oysa sünni islam hukuku mesela hanefi mezhebi fıkhı bu bildirgenin kökü ve özü olan ilk maddesine bile muhalefet etmektedir:

    *bütün insanlar değil bütün sünni erkekler (köle olanları hariç) eşittir ve hür doğarlar
    *kadınlar erkeklerle eşit değildir çünkü şahitlikleri bazı davalarda kabul edilmez bazılarında bir erkek şahit yerine iki kadın şahit gerekir.
    *gayrimüslümler müslümanlarla eşit değildir çünkü daha fazla vergi öderler.
    *gayri müslümler müslümanlarla eşit değildir çünkü yeni ibadethane (kilise, havra) açma (ve hatta mevcut metruk olanı tamir etme) hakları yoktur.
    *dinden dönenler vatan hainidir dolayısıyla öldürülmeleri islam devleti üzerine farzdır.
    vs. vs.

    yani sizler liberaller olarak bu fikirleri sahiplenen insanların söz hakkı ve hatta iktidar hakkı olduğunu savundunuz. bunlarla mücadele edenleri gerici, statükocu, otokrat, totaliter olarak yaftaladınız. bugün hala biraz pişmanım ama çok da pişman değilim diyorsunuz.

    gerçekten hala daha türkiye'deki totaliter islamcıların "insan haklarına, insanların eşitliğine ve hürlüğüne" inanmadıkları türkiye'deki totaliter sekülerizmcilerin ise "insan haklarına, insanların hürlüğüne ve eşitliğine" inandıkları ama "islamcılığın bitmek bilmez cihat anlayışı"yüzünden bunu uygulamada başarısız oldukları tezine ikna olamıyor musunuz? eğer modern hukuk normunun tepesindeki doktrine bağlılığa ve eşitliğe olan inanca göre sınıflandıramayacaksak insanları neye göre sınıflandıracağız? popper'a göre mi? totaliter islamcılığın karşısına "totaliter başka birşeycilik" gelmeden bu mücadele kazanılabilir mi? totaliter islamcılık'ın hukuk kaynakları sabit ve değişmezken onu devirecek, yerine geçecek ve bu sayede topluma nüfuz edecek, toplumu totaliter islamcılıktan soğutacak bu sayede totaliter islamcılık tehlikesini tarihin tozlu raflarına kaldıracak diğer "totaliter başkabişeycilik" , bu kutsal emeline ulaştıktan sonra hala totaliter mi kalacak/kalabilecek sandınız?

    yaptıklarınızın ve söylemlerinizin iran'da "devrimi" destekleyen sosyalistlere ve örneğin ruhullah humeyni hayranı fransız filozof michel foucault'a ne çok benzediğinin farkında mısınız? iran'da 100 yıl önce kaçar hanedanı zamanında "sosyalister" diye bir güruh yoktu. türkiye'de de 100 yıl önce osmanlı döneminde "laikliği savunanlar" diye bir güruh yoktu. bu güruhlar her iki ülkede de 20. yüzyılın ürünüdür. 20. yüzyıldaki medyanın, iletişimin, şehirleşmenin ve sistemli eğitimin ürünleridirler. iranlı solcular ve sosyalistler "daha iyi bir iran uğruna" şah ile savaşmayı göze alırken aynı sizin burada yaptığınız gibi iran'ın iç dinamiklerinin islamcılık olduğunu, şah'ın islamcılığın mutlak nicelik üstünlüğüne rağmen iran'a hükmettiğini, iran islamcılarının kaleyi yıkabilmek için surda sadece ufak bir gedik beklediklerini, islamcılığın "cihat" diye bir farzı olduğunu ve bu farzın hukuk sistemini mevzu hukuktan tarihin çöpüne gönderilmiş bir hukuka çevireceğini tıpkı sizler gibi ya bilmiyor ya da bilmezden gelerek umursamıyorlardı. şah, devrildikten sonra her biri kaçacak delik aradılar. bir kısmı tecavüzden kaçamadığı için keyfini çıkardı. bugün onların çocukları azılı islamcı milislere dönüşmüş durumdalar. inanır mısınız 1978'de tahran'da "20. yüzyılda kadın erkek eşitliğine aykırı ideoloji mi olurmuş, şah gitsin de islamcılar o kadar irrasyonel olamazlar ya demokratik bir orta yol bulunur" diyenlerin hemen hepsi 40 yıldır yaşadıkları ile bugün şahı ve onun islamcı ideolojisini alkışlıyorlar, beğeniyorlar; şahlarına bağlılar. evet ısırılmış bir zombi gibi dönüştüler.

    michel foucault'nun humeyni yorumu:

    --- spoiler ---
    “kuşkusuz, bu bağ (15 yıldır sürgünde olan humeyni ile onun şeriatçı halkı arasındaki bağ) üç şeye bağlıdır: humeyni orada değildir. on beş yıldır, kendisinin gelip şah’ın gitmesini istemekten başka bir şey yapmadığı bir sürgünde yaşar; humeyni hiçbir şey söylemez, hayır demekten başka hiçbir şey. şah’a, rejime, bağımlılığa hayır! nihayet humeyni bir politikacı değildir: bir partisi olmayacaktır, bir humeyni hükümeti olmayacaktır. humeyni kolektif bir iradenin bağlantı noktasıdır."
    --- spoiler ---

    evet bu satırları 1979'dan önce yazdı foucault ve şah gittikten sonra humeyni'nin bir partisi olmayacak dedi. humeyni'nin "mutlak dini lider" titri ile devlete ve onun tüm organlarına, tüm sendikalara, mahkemelere, orduya ve sivil toplum kuruluşlarına tek başına sahip olduğunu da gördü elbete küçük michel 1984 yılındaki ölümünden önce. 1989 yılında humeyni öldükten sonra yerine geçen ali hamaney ise bugün hala tüm bu güçlerin mutlak ve tek sahibi. iran'ın cumhuriyet ordusundan bağımsız sadece kendi kontrolünde 120 bin kişilik bir orduya sahip: devrim muhafızları ordusu. humeyni'nin iktidarı eline alır almaz yaptığı ilk şeylerden biri şeriatı geri kalan herkesten ve hatta cumhuriyetin kendisinden ve ordusundan bile koruyacak bir "şeriat devriminin muhafızları ordusu" kurmak oldu. bu ordu sadece ve sadece dini liderden emir alır. islamcılar bir çok konuda yetersiz ve eğitimsizler ancak mesele eldeki şeriatı koruma dürtüsü olunca arkalarında bin yıllık bir gelenek var.

    en son geleceğiniz yer bu mu olacak? foucault gibi rezil rüsva mı edeceksiniz kendinizi?
    sizde geçmişten ders alma bilinci yok mudur? islamcılardan insan haklarına saygı gösteren ve inanan ortalama normallikte bir insan, farklı görüşlere saygı duyan bir demokrat olmayacağını anlayamadınız mı hala? ne zaman anlayacaksınız? nişanyan'ın beğenmediği nuray mert'in evveliyatını da biliyoruz ya neyse, değinmeye değmez.

    sevan nişanyan'ın fikirlerinin bir çoğundan tiksinirim ancak ağır kemalist biri olarak itiraf etmeliyim ki kendisi benim hocamdır. ondan öğrendiğim çok şey var ne yazdıysa okumuşumdur yazdığı hiç bir cümleyi kaçırmam, takip ederim. mesela "hakikat" kelimesinin ne anlama geldiğini ilk ondan öğrendim. bir an önce özgürlüğüne kavuşması dileğiyle.

    edit: gelen sorular eşliğinde ekleyeceğim üç beş fikir daha var yazıya.

    1- islamcılığın bir kez mutlak hakim olduğu iktidarlar değişir ve başka siyasal görüşlerin eline geçebilir mi?

    mutlak gücü ele geçiren ve karşı devrim muhafızları örgütünü oluşturabilen islamcı iktidarların (mesela mısır'da mursi henüz oluşturamamıştı) dış müdahale haricinde kendi iradesi ya da kendi iç dinamikleri ile değiştiğini görmedim ben hiç (atatürk devrimi hariç). bu teze karşı gelebilmek için iran'da ya da suudi arabistan'da islamcı iktidarın nasıl değişebileceğini açıklamanız gerekir. islamcılık klasik libarel tezlerle açıklanamaz görüşündeyim çünkü en despot ideolojilerden biri olan komünizm bile insanların eşitliğine inanırken islamcılık buna inanmıyor: yani islamcılık mevcut politik düzlemin dışında kalan aykırı bir ideolojidir.

    2- despotluk ile seküler bir baskı karşı tarafta kin üretir ve bu kin bir kan davasına dönüşür.

    baskının kin ürettiği tezi 70 yıllık sovyetler tarihi ile yerle bir olmuştur. sovyetlerin türki halkları 100 yıl önce bugünkü islamcı türkiye türklerinden daha az islamcı değillerdi bugün hemen hepsi islamcılıktan nefret ediyor. seküler despotluğun "rasyonel bir siyasi düzlemin" elemanı olması mümkün olmayan islamcılık ideolojisine karşı liberalinden, solcusuna; milliyetçisinden komünistine tüm kesimlerin birleşmesi gereken müşterek bir amaç olması gerektiği görüşündeyim.

    3- islamcılar geçmişteki bir takım mağduriyetlerden beslenerek iktidarı ellerine aldılar ve safları güçlendirdiler gelecekte farklı iktidarların farklı mağduriyetlerden beslenerek saflarını sıklaştırabileceğini bunun böyle bir çıkmaz içinde sürüp gideceğini göremiyor musun?

    türkiye'de demografi konuşur: mezhepsel, inanç ve inanacın tanımındaki farklılıklar odaklı, etnik köken ve yaşam tarzları arasında ayrışmış ve bu yüzden demokrasiyi "en iyi genel çıkarı sağlayacak olana oy ver" ideali ile uygulaması mümkün olmayan bir siyasi çatışma ortamı var. islamcıların yaptığının rövanşının alınması bu saatten sonra mümkün değil. bu yüzden liberal aydınların en baştan bu demografi mücadelesini öngörmeleri gerekirdi diye düşünüyorum sadece. yani yarın chp iktidar olsa bile islamcılara hesap sorulmasına toplumun "muayyen" kimlikteki kesimleri dışında kimse destek olmayacak. çünkü hemen herkesin bakış açısı kimliksel.

    4- seküler muktedirin eline geçirdiği gücü istismar etmeyeceğinden emin misin?

    kesinkes bu gücü istismar edeceğini düşünüyorum. muktedir gücü olan demektir, gücün olduğu yerde onun karşısında en az onun kadar güçlü rakip bir güç yoksa şiddet ve adaletsizlik kaçınılmazdır. gelişmiş toplumlarda muktedirlerin gücü islam ülkelerindeki gibi istismar edemeyişlerinin tek açıklaması toplumun kamuoyu oluşturabilme kabiliyetidir. türkiye son islamcı otokrasi tecrübesi ile gelişmekte olan kamuoyu becerisini toptan kaybetti. susurluk aydınlatılsın diye "sürekli aydınlık için bir dakika karanlık" eylemleri yapılabilen bir ülkeydi burası. onu da kaybettik. bu nedenle seküler ahlak topluma nüfuz edene kadar (muhtemelen 50-60 yıl daha) bu gücün yapacağı istismarlara istemeye istemeye fitim, aklı başında herkesin de fit olması gerektiğini düşünüyorum. alternatifi çok daha beter bir şey ve bu toplum ile bu demografi ile üçüncü bir alternatifi mümkün değil. mümkünse nasıl mümkün olabileceğini tarif ediniz.
    eğer türkiye'deki islamcı otokrasi gerçekten demokrasi yolu ile iktidarı farklı bir gruba teslim ederse tezlerimin tümünün yanlış olduğunu kabul ederim, tükürdüğümü yalarım o noktadan sonra kimsede mağduriyet yaratmayacak bir idare kurulsun ben geçmişteki hataların muhasebesini yapıyorum burada; 50-60 yıllık seküler bir despotluğun gerekli olduğu eğer islamcılar gerçekten iktidarı hakkı olana teslim ederse, seçimlere şaibe karıştırmazsa, temel hak ve özgürlüklere yapılan tacizlerde geri adım atarsa geleceğe dair bir temenni değil , böyle yapmayacaklarını düşündüğüm için geçmişe dönük bir nedamet. başkanlık referandumu da geçerse demokratik yolla iktidar değişiminin artık belki 10-15 yıl içinde muhtemel lider değişiminden sonra bile mümkün olmayacağına ikna olmaya başladım sadece.

  • 41. 7 ocak 2017 ihraç edilen akademisyenler

    6 ocak 2017 de yayınlanan khk ile ihraç edilen akademisyenlerdir. cumhuriyet tarihinin en büyük rezaleti olan olaydır.

    (bkz: şükrü boylu)
    'profesör doktor şükrü boylu' kendisi adnan menderes üniversitesinin eski rektörü olup, rektörlük yaptığı dönemde üniversite içinde cemaat ve abiler gibi yapılara en büyük tepkileri gösteren ve yaptırımlar uygulayan adamdır. kendisini tıp bilimine ve bilim adamları yetiştirmeye adamış bu adama fetö soruşturması açıldı ve dün yayınlanan khk ile ihraç edildi.

    ihraç edilen diğer akademisyenler,
    http://www.akademikpersonel.org/…n-tiklayiniz_1.pdf

    edit link: http://www.ntv.com.tr/…sonel,rdmfyr6v2kkq1q4wuvrdtw

    kimse ilgi göstermeyecektir bu konuya eminim ama bir gün haksız yere sırf muhalif oldukları için atılan bu bilim insanlarının hesabı sorulacak.

  • 42. diktatör olunca yapılacak ufak şımarıklıklar

    projelerimle geldim.

    -ihsan oktay anar'i zindana hapsettirip zorla kitap yazdirmak (yaz ulan!). omur boyunca surekli kitap yazacak ve bu isten emekli olmasi yasak.

    -tarkan'i baska bir zindana kapattirip zorla 90'larda cikarttiklari gibi bir album cikarttirmak. oyle cuppa cuppa filan yok. duzgun bir album cikmadan tarkan da cikamayacak. ayni ceza levent yuksel'e de uygulanacak. ayrica yillar evvel guzel bir album cikartip sonra yillarca yan gelip yatan tum sanatcilar adam gibi bir album cikartana kadar ev hapsine alinacak.

    -cem yilmaz'a stand-up disinda is yapmak yasaklanacak. ciksin en iyi yaptigi isi yapsin. hatta bunu niye cem yilmaz'la sinirliyoruz ki, herkes sadece bir meslek secip onu yapacak. yok oyle 100 tane ise girisip hepsini yarim yamalak yapmak.

    -umut sarikaya zindana kapattirilip surekli uretim yapmasi saglanacak. yok yok, umut'u zindana atmak olmaz. onu mankenlerle dolu bir malikaneye kapatmak lazim ama yine de gerekirse zorla kah yazi kah karikatur seklinde surekli uretim yapmasi saglanacak.

    -ligdeki 4 buyukler haric tum kulupler kapanacak. dort buyukler birbirini yesin dursun. ha anadolu halki futboldan mahrum kalmasin diye maclar her hafta farkli bir sehirde yari yariya bolunmus tribunlere oynanabilir.

    -yok efendim arabesk-rap, arabesk-rock, arabesk-pop, arabesk-ilahi gibi arabesk kirmasi muzik turleri yasaklanacak. arabesk yapmak isteyen direkt arabesk yapsin ama diger muzikler arabeskten kurtarilsin (sana soyluyorum duman evladim).

    -erhan guleryuz bir muzik turu sececek ve sadece o muzik turunde calismalar yapabilecek. bir albumde arabesk, rock, pop gibi bir suru muzigi harmanlamak yasak. rock yapacaksan rock yapacaksin, pop yapacaksan pop yapacaksin guzel kardesim.

    -beyaz bmw kullananlardan ozel vergi alinip bu parayla ulkenin bir cok yoluna sirf onlara ozel bir serit eklenecek. o seritte takilsinlar ve birbirlerini yesinler. geri kalan halk da selektorsuz bir yasama "merhaba" desin.

    -herkesin gunde 3 klise kullanma hakki olacak. gunde 3 kliseyi asandan ek vergi alinacak. artik her dakika klise uretmek yok, onlari tasarruflu kullanacaksiniz.

    -adnan oktar'in dans etmesi ve espri yapmasi yasaklanacak. bu yasak her kirildigina bir tane kedicigine el konulacak.

    -kimsenin olmadigi bos bir araziye sirf eglence olsun her turlu bomba atilacak ve halk uzaktan havai fisek gosterisi izler gibi izleyecek.

    -ulkenin dort bir yaninda stadyum seklinde is makinesi izleme tesisleri kurulacak. halkimiz bilet alarak is makinelerini izleme sansi elde edecek.

    -herhangi bir ortamda filmlerden, dizilerden, kitaplardan spoiler verenler western filmlerindeki hapishanelerde oldugu gibi 6 ay balyozla tas kirma cezasina carptirilacak (spoiler: sonunda tas catirdiyor).

    -hayvanlara karsi islenen suclar insana karsi islenmis gibi cezalandirilacak (yeme-icme icin ozel izinle sinirli sayida hayvan kesilebilecek). durup dururken sokakta bir kopek mi oldurdun? adam oldurmus gibi yargilanacaksin.

    -agir suc isleyip hapse girenler oyle yan gelip yatarak ekmek elden su golden yasayamayacak. hapishanede sucun agirligina gore yine western filmlerinde oldugu gibi agir sartlar altinda calisarak ekmeklerini kazanacaklar. bu durumda idama gerek kalmayacak cunku agir sartlar altinda kole gibi omur boyu calismak idamdan daha beter bir ceza.

    -sanatcilarin bir tane guzel album yapip omur boyu o albumun ekmegini yemesi yasaklanacak. surekli konser yapmak isteyen sanatcilar surekli uretim yapmak zorunda kalacak. konserlerde sadece son 5 yilda cikmis albumlerden sarkilar soylenebilecek (erkin koray'a istisna yapalim).

    -evlenmek isteyenler 6 aylik bir evlilik egitiminden gecirildikten sonra lisans alabilecekler. evlendikten sonra 6 aylik bir deneme sureci olacak ve bu surecte taraflardan biri pisman olduysa sorgusuz sualsiz bosanma gerceklesecek ve nafaka da olmayacak. ayrica evliliklerin ilk 3 yilinda cocuk yapmak yasak olacak. henuz daha evliligin yuruyup yurumeyecegi belli degilken bir de cocuk yapmak o cocuga zulmetmek gibidir.

    -her evli cifte 2 cocuk yapma hakki verilecek. cocuk yapmak istemeyen veya sadece 1 cocuk yapmak isteyen aileler haklarini 2'den fazla cocuk yapmak isteyen ailelere satabilecek. tabi bu isin bir borsasi ve kendi piyasasi olacagi icin cocuk yapma hakkinin fiyati zamanla epeyce artabilir ve sadece gercekten imkani olanlar ve isteyenler 2'den fazla cocuk yapmis olurlar.

    -muzo ile yastik sohbetleri programini sansursuz bir sekilde geri getirtmek ve programda ne derse nesin asla ceza almayacagina dair garanti ve dokunulmazlik vermek.

    -haluk levent'e omur boyu dokunulmazlik verilecek. adam o kadar cok hapse girip cikti ki sirasini savdi.

    -izinsiz agac kesenin cuku kesilecek. ayrica ulkedeki birkac sehir tamamen bosaltilip dogal alan ve milli park haline getirilecek.

    -daha ilk gunden gecirilecek olan kanun hukmunde kararname geregi nihat dogan'in yaninda surekli bir koruma gezecek ve nihat dogan her agzini actiginda odunla agzina agzina vurulacak. evet, korumanin amaci nihat dogan'i korumak degil, milleti ondan korumak.

    -istanbul gecici olarak tamamen bosaltilacak, sonra sehirde devam eden ne kadar yol, metro, tunel, altyapi calismasi varsa hepsi hizli bir sekilde bitirildikten sonra insanlarin geri tasinmasina izin verilecek.

    -bos bir sehre genis ve duz bir yol yaptirip o yolda haftada bir spor arabayla hiz denemeleri yapmak.

    -adnan hoca'nin cemaati tum mal varliklari ve kedicikleriyle beraber inlerine girilerek kamulastirilacak ve halka acilacak.

    -okullarda tarih dersleri paradox interactive oyunlari (crusader kings, europa universalis, victoria, hearts of iron) uzerinden ogretilecek. boylece olaylarin tarihlerinin ezberlenmesi yerine sebepleri ve sonuclari uygulamali olarak irdelenebilecek.

    -bir dizinin veya tv programinin 5 sezondan fazla cekilmesi yasak cunku 5. sezondan sonra boku cikmayan dizi ve tv programlari yok denecek kadar az. okan bayulgen gibi ayni programi isitip isitip farkli isimlerle yayinlayanlara karsi onlem alinacak.

    -kubat'in beyaz show'a konuk olma sayisi sinirlandirilacak. artik kubat yilda en fazla 5 defa beyaz show'a konuk olabilecek. gerci bir yukardaki 5 sezon kuralina gore beyaz show da olmayacak.

    -ahmet kaya, yildiz tilbe, cem karaca, baris manco ve muslum gurses'in sarkilarinin cover'lanmasi yasak cunku kimse hakkini vererek yapamiyor.

  • 43. atilla taş

    nihat doğan'ın vatandaşı olduğu ülkede milli kahramandır, omuzlarda taşınmalıdır.

  • 44. kemal kılıçdaroğlu

    şu anda konuşmaktadır. bu sefer konuşurken sinirinden önündeki kürsüye vurmaktadır.
    konuşmasından kesitler;
    - devlet çökmüştür, şimdi çıkıp bana kızacaklar, devlerin dimdik ayakta olduğunu söyleyecekler, değildir, öyle olsa bir tek vatandaşımızın burnu kanamazdı.
    - sizin aklınız, fikriniz, bilginiz, birikiminiz, inancınız yok mudur? ışid kandırdı, fetö kandırdı, el nusra kandırdı, pkk kandırdı. illa birinin size yol mu göstermesi gerekir? kendi yolunuzu çizemiyor musunuz?
    - numan kurtulmuş geçtiğimiz gün itiraf etti, suriye politikası tamamen yanlıştır. itiraf etti yani. binlerce şehit verdik sorumlu kim?
    - simitçi mi sorumlu? manav mı? vatandaş mı?
    - diyorlar ki vatandaş önlem alsın. yani biz alamıyoruz. vatandaş alsın. devlet çökmüştür.
    - kendi toprağından kaçan adam kahraman değildir. süleyman şah türbesi'nin bulunduğu toprak bizim toprağımızdır. kaçtık. türbeyi kaçırdık. kahraman falan değilsiniz. kaçan adamdan kahraman mı olur?
    - ışid'in kaçırdığı askerlerimizin yakıldığı iddiaları var, söyledik yine söylüyoruz. çıkın açıklayın. 15 günden fazla zaman geçti. açıklama yok, askerler hayatta mı? bilgi yok. nasıl bir yönetimle karşı karşıya olduğumuzu çok iyi bilmeliyiz. yönetilemeyen, savrulan bir ülke var şu anda.
    - adam girecek bir eğlence merkezine girecek tarayacak, sis bombaları atacak. 200 metre ötesinde karakol olan bir eğlence merkezi burası.
    - ankara'da büyükelçi öldürüldü. 15 dakika sonra fetö'cü olduğunu açıkladılar. 15 dakika! madem bunu biliyordun neden görevde tuttun?

    edit:
    - el nusra'ya terör örgütü diyemeyen bir devlet terörle mücadele etmiyordur.
    - 15 yıldır çıkarmak isteyip de çıkaramadığın bir kanun var mı?
    - şimdi de rejimi değiştirmek istiyorlar. bir sabah kalkacağız ve cumhurbaşkanının meclisi feshettiğini göreceğiz. sebebini bile soramayacağız. türkiye'yi kurtaran bir adama, mustafa kemal atatürk'e verilmeyen bir yetkiyi, devleti yönetemeyen ve devleti soyan bir adama veriyorsunuz. buna evet diyene vatan haini dememizin sebebi budur binali yıldırım!
    - bunların milli iradeden kastettikleri sarayın iradesiymiş. bir adamın iradesiymiş.
    - hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. aradan 100 yıla yakın süre geçti, hakimiyet sarayın olacak diyorlar. bunun adı ihanettir.
    - bizi chp yapan, dünyanın köklü 4 partisinden biri yapan, bizim gibi düşünmeyenlere de duyduğumuz saygıdır.

    edit 2:
    - bir adam, bir sabah kalkıp müsteşar olma şartına "bizim köyden olma" ya da "ilkokul mezunu olma" şartını koyabilir.
    - hem cumhurbaşkanı olacak, hem partinin genel başkanı olacak. ama cumhurun da başkanı olacak, nasıl olacak? hem taraflı olacak hem tarafsız olacak. böyle şey olur mu? meclise gelip nasıl yemin edecek? hangi devirde yaşıyoruz? devletin çivisini söktüler!
    - evet oyu kullanacaklara samimi bir uyarı yapmak isterim. çocuklarınızı düşünün, verdiği demokrasi mücadelesi için canını verenleri düşünün. totaliter rejimin hakim olduğu saygın bir ülke yoktur. herkes elini vicdanına koymalı, türkiye'yi düşünmelidir. sorun chp'nin değil ülkenin sorunudur, sosyal demokratların, muhafazakarların, ülkücülerin, atatürkçülerin, hepimizin ortak sorunudur. ortak mücadele etmek zorundayız.
    - hukukun üstünlüğü ve demokrasinin hakim olmadığı bir ülkede gelişme olmaz. saygınlık olmaz.
    - bu kadar gazetecinin hapiste olduğu bir ülkede de demokrasiden söz edilemez.
    - atilla taş dün açıklama yapmış, içerde daha güvende olduğunu söylemiş. güvende değiliz.
    - 15 gündür pek çok fabrikaya elektrik verilmiyor. arıza deniyor. yahu arıza varsa 24 saatte çözersin. ne arızası bu?

  • 45. 7 ocak 2017 istanbul kar yağışı

    sabah uyanıp da tipi şeklindeki karı gördüğümde aklıma ilk gelen şeyin; "bu karda hiç bir terör faaliyeti felan olmaz. heryer bomboştur zaten. eylem yapacak olan da ertelemiştir. iyi bari." olmasına sebep olup, delirmenin bir adım uzağında olduğumu anlamamı sağlayan doğa olayı.

  • 46. ssg'ye suikast iddiası

    dik dur orta boylu adam. bu millet arkanda!

  • 47. escort olmayı kötü bir şey sanmak

    yanılmamaktır. evet escort olmak kötü bir şeydir.

    çünkü biraz genel kültürü olan biri cinsel yolla bulaşan hastalıkların sadece aids'den ibaret olmadığını bilir. hepatit, herpes, epstein barr gibi sürüyle virüs var ve kondom bunları önlemiyor.

    escort ile birlikte olan erkeklerin önemli bir çoğunluğu evli ve bu insanlardan kaptıkları hastalıkları eşlerine hatta çocuklarına bile bulaştırıyorlar. çok günahsız insan bu yüzden kanser oluyor, hepatit oluyor veya ölüyor. gerçekten yazık. eşinin sapkın dürtüleri yüzünden eşinden kaptığı hastalık akabinde karaciğer nakli bekleyen ev hanımının günahı ne mesela ? bu konuda inanılmaz bir cehalet var. bu virüsler hakkında zerre bilgisi olan biri zaten değil fuhuş yapmak iyi tanımadığı biriyle sevgili dahi olmaz.

    özetle erkek ya da kadın fark etmez. kim fuhuş yapıyorsa eleştiririm. cinsiyetçi yaklaşmıyorum konuya bir kadın olarak. çoğu escort için de meselenin ekmek parası değil lüks yaşam olduğunu biliyorum.

    tanım : kısa yoldan zengin olmak isteyen ve bu yüzden tüm etik değerleri ve toplum sağlığını hiçe sayan insanların sanrısı. fuhuş her iki kesim için de kötü bir şeydir. aciziyet göstergesidir. kusura bakmayın.

  • 48. istanbul erkek lisesi öğrencisinin isyanı

    başlığın aslı; `istanbul erkek lisesi'nde yatılı okumak isteyen öğrencinin isyanı ve mek`tubu olacaktı. aynen aşağıya aktarıyorum. biraz uzun bir yazı, ama sonuna kadar okunmayı hakediyor.

    ön edit: konuyla ilgili istanbul erkek liseliler derneği'den bazı bilgiler geldi. konu zaten dernek tarafından takip edilen bir husus. bu mektubun sosyal medyada da ses getirmesinden sonra bazı şeyler biraz daha hızlanmış durumda. en kesin çözüm yatakhanenin yeniden inşası. halihazırda eski mezunlardan ahmet davutoğlu konu ile ilgili bilgilendirilmiş, yine eski mezunlardan murat ülker maddi olarak yeniden inşaya yardımcı olacağını belirtmiş. geçmişteki yenileme çalışmalarında katkısı vardı zaten kendisinin. ancak kısa vadeli çözüm arayışları devam ediyor ve ciddi bir fon desteği gerekliymiş. bağış yapmak isteyenler www.ielder.org.tr adresinden güvenli ve yasal bir şekilde bağış yapabilirmiş. ayrıca hesap bilgileri de var havale icin. ancak hesap bilgilerini burada paylaşmam ne denli doğru bilmiyorum açıkcası. bu konu hakkında bilgi vermek isteyenler ve hesap numaralarını öğrenmek isteyenler mesaj atabilir.

    -----

    bugün 3 ocak 2017, istanbul erkek lisesi’nde 2016 mezunları okul müdürü konuşma yaparken sırtlarını döneli ve ülke gündemine oturalı 7 ay oldu; bense daha bu okulda okuyan ve olanların sonrasındaki tüm yaptırımlara maruz kalan bir öğrenciyim, geleceğimi belirleyecek bir sınava, etrafımda neler döndüğünü anlayamadan çalışıyorum. son yıldan bu yana neler mi değişti, gelin anlatayım.

    bundan 4 sene önce ailemi ve şehrimi geride bırakıp 14 yaşımda tek başıma yaşamaya başladığım, ikinci evim dediğim yatakhanem mühürlendi. içerisinde bulunan insanların davranışları birilerini rahatsız ettiği için yıllardır söylenegelen depreme dayanıksızlık bahaneleri kullanılarak, evim dediğim yer kapatıldı. her gün okula girerken içinde çocukluğumu bırakıp gençliğe ilk adımımı attığım anılarımı barındıran o binanın bomboş haliyle bakışıp, sessizce yoluma devam ediyorum.

    ben 18 yaşında bir gencim, ülkesini ileri taşıma hedefleri olan, hayata karşı hala iyi niyetle bakan.

    beni ve sizin deyiminizle arkadaşlarımı benim deyimimle kardeşlerimi, kitap deposundan bozma bir yer olan çapa fen lisesi’nin yatakhanesine sürdüler. artık sabahları o büyüleyici binaya bakarak uyanmıyorum, o ruhtan olabildiğince uzak bir yerdeyim. sabahları tamamıyla dolu tramvaya kendimi zorla sokmaya çalışarak gidiyorum artık okula. mutsuz yüzler görüyorum çevremde, huzursuz suratlar.

    ben 18 yaşında bir gencim, ülkesinde yaşayan her bireyin mutlu olmasını isteyen, kimseyi ayırmayan, yaşam koşulları herkes için en iyisi olsun isteyen.

    tramvayda iğne atsan yere düşmeyecek kalabalıkta, herkesin yüzünden birer hikâye çıkarıyorum, en çok da kadınlar taciz edilmesin diye bakışlarını beğenmediğim adamlarla arasında kocaman bir çantayla (o çanta ki içinden türkiye’nin geleceği çıkacak, o çanta ki aydın beyinler yetiştirecek, o çanta ki her türlü kötülüğü masumiyetle defedecek) durup, kendimce iyi bir şeyler yapıyorum. buraya sürülmemdeki çok az olan tesellilerimden biridir bu, en azından birileri taciz edilmiyor benim küçük çabamla.

    yeni yaşadığım yerden bahsedecek olursam, adeta bir cemaat yurdundan hallice tüm kir ve tozu tutan halıfleks ile kaplı, girişindeki ayakkabılıktan berbat bir koku yayılan bir yere geldiğimi anladığımda başladı bu yazı aklımda ve ilmek ilmek dokundu zamanla. sene başında bize zorla dayatılan ‘‘ayakkabı ve terlik ile gezmek yasak‘‘ sözlerine karşın, 500 kişinin bastığı yerden mikrobun ne çabuk yayılabileceğini, ayak mantarı ve bilimum enfeksiyon içeren hastalıkların çok kolay bir şekilde bulaşabileceğini bize karşı kulaklarını tıkayan görevli ve idareye anlatmaya çalıştık defalarca, suçlu ilan edildik, gelenek bilmez dendik. oysa bizleriz anadolu’dan gelen, evine girerken annesinin ‘‘çorapları çıkar, hemen ayaklarını yıkamaya banyoya‘‘ dediği çocuklar.

    ailelerimizin bizler için yaptırdığı ayakkabılıklar aniden kaldırılıp ayakkabılarımızı ortalık yere atılmış bulduğumuzda, eğer odamızda yere ayakkabı bırakırsak toplanıp atılacağı söylenince “ev hissinin” artık esamesi okunmuyordu, dolapların içine, tepesine ve hatta masalarımızın üstüne gazete serip ayakkabılarımızı bırakarak aciz bir duruma düşünce artık ne gülebiliyorduk ne de mantıklı düşünebiliyorduk.

    okuldan dönünce büyük bir motivasyonla ‘‘duş alıp, kahvemi alır ders çalışırım‘‘ dediğimde, bu basit isteğimin dahi karşılanmayacağını görüyorum her seferinde. duş almak için gittiğimde sıcak su bulamayıp, üstünde kapatılamayacak şekilde pencere varken buz gibi suyun altında hem rüzgâr hem soğuğun etkisiyle titreyerek yıkanıp, su içmek için tüm yatakhaneyi aradığımda, bulabildiğim tek şey sözde ‘‘arıtma suyu‘‘, özünde çeşme suyu olan, boğazımdan geçerken kirecini, klorunu hissettiğim su oluyor.

    hayatımızı belirleyecek sınava hazırlanmamıza karşın, 8 kişilik odalara ‘‘tıkılıp‘‘, bu odalara 4 çalışma masası koyulup ‘‘2 kişi bir masada çalışsın masalar büyük‘‘ denilen, odalara sadece 1 elektrik prizi koyup, sanki hiçbirimizin kilometrelerce uzakta onu merak eden ailesi yokmuşçasına, bizlerin kendi harçlıklarımızla aldığımız uzatma kablolarını bizler dersteyken habersiz toplayan, herhangi bir açıklama yapmayan idare çeşidiyle de karşılaşınca huzursuz hissettiren bu durumla bizler için zor olanlar iyice ağır geliyor genç omuzlarımıza.

    uyuduğum 8 kişilik odanın pencereleri sadece üstten ve çok az açılıyor ve inanın içeri giren temiz hava içerideki ben ve arkadaşlarım için hiçbir şey değiştirmiyor. her gün yetersiz oksijenden dolayı vücuduna demir prangalar bağlamışlar gibi yorgun uyanıp, adeta gece karanlığında tıklım tıklım dolu tramvayımızla bilim öğrenmeye gidiyoruz.

    gittiğimiz yuvamızda artık bize anne-baba olan öğretmenlerimiz de yok, hani her derdimizde yanına koştuğumuz, bize tavsiyeler veren, bizleri çocuğu gibi gören o insanlar bir anda dağıtılıverdiler şehrin dört bir yanına. ne evimiz kaldı, ne ana-babalarımız. öğretmenler günü’nde ‘’gül yayla annem olsana’’ diye hep bir ağızdan inlemeyecek artık bu taş bina, ‘’muhteşem çoraplı’’ artık yok. en azından diyorum, en azından başımızda duran öğretmenimiz hazırlık sınıfındayken korktuğumuz daha sonrasında aile olduğumuz o güzel insanlar olsaydı da, bize destek olsalardı. sanki onlar ‘’bu zor günler de geçecek oğlum’’ demeyince geçmeyecekmiş gibi bir his işte, sanki böyle kalacakmış gibi.
    ben 18 yaşında bir gencim, ülkeme dair güzel hayallerim var, herkesin refah içinde yaşadığı, çocuğundan yaşlısına toplumu mutlu olan bir ülke hayalim.

    çıkan yemeklerden ve üzerimizdeki farklı mobbinglerden bahsetmek istemiyorum, çünkü biliyorum, hepinizin üstünde bir o kadar dert var. ve bizler de birlik olarak olabildiğince üstesinden geliyoruz bu durumların.

    bu portrenin bir de fedakâr kısmı var, değinmezsem eksik kalacağını bildiğim. sırf anadolu’dan hayallerini gerçekleştirmek uğruna gelenler ‘‘yatakhane kapatıldı gelmeyin, yer yok‘‘ sözünün acımasızlığıyla karşılaşmasınlar diye, yuvamızın artık yuvamız olmayacağını öğrenen son sınıf öğrencileri, mezun ağabey ablalarımızın büyük özverisiyle 2 ay gibi çok kısa bir süreçte kendilerine alternatif başka yerler bularak, ‘‘bir istanbul hayali‘‘ ile olacaklardan ve karşılarındakilerden habersiz gelen tanımadıkları hazırlık sınıfı kardeşlerine yatakhanede boş yer yarattılar. böylesine zor şartlarda maddiyatla ölçülemeyecek erdemi gösteren, karşımızdaki ruhsuzlar topluluğuna ‘‘ağabey-kardeşliğin‘‘ en cömert örneğini sergileyen hepsine tüm kardeşleri adına bir teşekkürü borç bilirim.

    etüt salonu kalabalık, gürültülü ve havasız olduğu için kendimce alternatif bir çözüm bulmuş, okul çıkışlarında beyazıt kütüphanesi’ne gidiyor ve orada çalışıyordum. şimdi orada bombalı saldırı tehlikesi varmış, annem telaşla arayıp ‘‘oğlum n’olur gitme oralara, başına bir iş gelir.‘‘ dedi. tamam diyebildim sadece ‘‘gitmem annecim.‘‘. ben artık ne gürültülü, havasız ve kalabalık ‘‘sürgün evimde‘‘ çalışabiliyorum, ne de bir alternatifim var. ‘‘çobanlık yapıp birinci oldu‘‘ haberleri gibi benim de haberimi yaparlar mı acaba ilerde ‘‘bombadan kaçarken çalışarak başardı‘‘ diye.

    ben bir gencim aynı sizin olduğunuz gibi, aynı sizin olduğunuz gibi, evet ve güzelliklerin hayalini kuruyorum, istikbali peşi sıra kovalıyorum.

    ve sormak istiyorum:

    benim çalışma ortamımı hazırlayacak, bana refah sağlayacak büyüklerim nerede?
    benim sürgünde olmak için işlediğim suç ne?

    beni ve hayalleri olan bu genç dimağı, okuma hayalleriyle daha çocuk denebilecek 14 yaşında ailesini geride bırakabilmiş bu insanların suçu ne?

    devletim, ailemden kestiği vergileriyle neden bana bu kitap deposundan bozma yeri ‘‘müstahak gördü‘‘, ne vermemiz gerekirdi ki içilebilecek ve yıkanılabilecek devamlı su için?

    ben 18 yaşında bir gencim, okulundan aldığı ikinci diplomayla almanya’nın en iyi üniversitelerinde okuma ve avrupa birliği öğrencisi haklarına sahip olabilme imkanlarına sahip olan. tüm bu olumsuz şartlara ve birçok kişinin önüne çıksa direk gideceği çıkış biletini elimde bulundurmama rağmen iyiliğe inancımla kalacağım. ben ülkesinin insanını bir görmek, mutlu ve huzurlu görmek isteyen bir türk genciyim, ve benim hala umudum var, bunlara rağmen bizi sürekli dışarı itenlere, ülkesine küstürmeye, korkutmaya çalışanlara kısacası bizlere bunu müstahak görenlere ise bir çift sözüm var:

    elektriğimizi, suyumuzu kaybetmiş olabiliriz ama insanlığımızı, ideallerimizi kaybetmedik. büyük güçlüklerle ilerlemeye çalışıyoruz. her şeye rağmen gülmeye ve birbirimize tutunmaya devam ediyoruz. biz hala ülkesinden umutlu, enerjilerini doğru yerde, bilimde, sanatta, edebiyatta kullanan gençleriz.

    hepinize selam ve saygılarımızla.

  • 49. sözlükteki hdp'lilerin ortadan kaybolması

    sözlükteki ve sosyal medyadaki hdplileri son eleştirecek kesim yancı mhplilerdir.
    partiyi ve tabanı saray'ın ayaklarına peşkeş çekenler öncelikli olarak bir omurga tedavisi uygulasınlar.
    hani 7 hazirandan önce uluyor dunuz ya?
    hdp ile akp anlaştı başkanlık gelecek!
    en azından hdp'nin rengi belli. başkanlığa karşıyız dedi ve bedelini ödüyor hemde em ağır şekilde ama henüz eyvallah sa etmedi.
    sizin gibi yanlamadı, götü başı oynamadı.
    evet, 7 haziran sonrası hdp'nin ve tabanınında yanlışlari var şüphesizki.
    bu konuda her türlü eleştiri yapılabilir.

    aktroll seviyesi ise maşallah tavan yapmış durumda.
    hadi hdpliler haksız olduğu yerde ortada yok ya siz?
    sizin kadar algı yönetimi yapan ve üç kuruş menfaat için karakterini ve tüm değerlerini bir kenara bırakan var mı?
    mesela ırak vs başika ve ibadi konusunda başbakan ve cumbaba attı tuttu ve siz sabaha musul'dayız diye entryler girdiniz.
    eeee? daha bugün kapatacaz dediniz başika'yı sizi o başlıkta görmedik.
    ve tabi ki başika giderse hakkari gider diyen yancılarınız mhplileri de.
    esad katildi, rusya tarihsel düşmandı.
    nasıl da suriye'de zorda kalınca koştura koştura gittiniz yanlarına.
    bugün kahramanlık destanı yazıyorsunuz ama rusya'nın izni ile yapılıyor fırat kalkanı operasyonu.
    halep'i ve ordaki çeteleri nasıl sattiniz bir çırpıda. sonrada yaptınız algıyı halep'te katliam var diye sonra rus elçi öldü.
    korkudan ortodoks olacaktınız.
    bu rusya değil miydi? gecen sene türkmendagında sizin adamları düz eden.
    israil can düşmandı ama 20 milyon dolara sattınız mavi marmara davasını.
    siz sayın karaktersiz aktroller ve yancıları.
    yıllarca fetö'yü yaladınız, ergenekon diye millete kan kusturdunuz sonra prdn cnm kandırıldık diye af dilediniz.
    ve hala da başkalarını eleştirecek yüzü kendinizde buluyor sunuz?
    pes yani.

    hdp konusunda dengesiz eleştiri yapan chplileri ise allah ıslah etsin.
    merak etmeyin bu siyasal islamcı ve yavru kurt koalisyonunda ne yazık ki sıra size hızlı gelecek böyle giderse.

  • 50. havuz medyasının pkk ve ışid'den farkı yoktur

    bir kemal kılıçdaroğlu cümlesi. kendisine sonuna kadar katılıyorum. şerefini, namusunu, meslek ahlakını ve diğer tüm kutsal değerlerini satılığa çıkarmış sözde gazetecilerden oluşan bir örgüttür havuz medyası. türkiye'nin geldiği durumun en büyük sorumlularından ve geleceği açısından da en büyük tehlikelerden biridir.