ekşi sözlük yöneticisi olduğum zaman ilk açıklamamda şunları yazmıştım: " katılmadığım yegane husus herhangi bir zümre/düşünce/fikir/fraksiyona ait olanların sözlük dışında itilmesi. hangi görüşten olursa olsun, kim olursa olsun, sırf fikirleri beğenilmediği için sözlük'ten dışlanmak diye bir şey hiçbir zaman olmadı, olmayacak. ancak yazarların fikirlerinden bağımsız olarak sözlük'ü nasıl kullandıkları, fikirlerini nasıl ifade ettikleri eskisinden daha önemli olacak." (bkz: ekşi sözlük/#51126396)
eleştirilerin tamamına yakınını okudum, genel olarak yazılanları ikiye ayırabilirim. 1. ne yazarsa yazsın ama ben bunu görmek istemiyorum. 2. yazamasın.
ekşi sözlük olarak, farklı görüşlerin hepsine eşit mesafede durma tercihindeyiz. burası hiçbir zaman hiçbir fikrin yönetim tarafından diğerine baskın veya yeğ tutulduğu bir yer olmayacak. çoğunluk veya azınlık olduğuna bakılmaksızın her görüşe hukuk ve site politikası çerçevesinde yer vermeye çalışacağız. fikri dolayısıyla başkasını baskı altına almadıkça, nefret söylemi içermedikçe, hukuka aykırı olmadıkça içeriğe ve yazarlara müdahale etmeme tercihindeyiz. ekşi sözlük'ü var eden değer de bu.
ancak yazarların beklentilerini olabildiğince karşılamak da tabii ki önceliklerimiz arasında yer alıyor. sözlük'ün kişiselleştirilebilmesi temel hedeflerimizden. henüz hayata geçmemiş olmakla birlikte, açık mektupta belirtilen şikayetlerin ortadan kaldırılması uzun vade hedeflerimizle de örtüşen, çözümü gayet basit bir durum.
engellenen yazarların açtıkları başlıkların bugün'de ve gündem'de görünmemesini sağlayacak bir özellik kısa zamanda -bir kaç güne diyebilirim- hayata geçecek. engelle tuşunun yanında bulunacak bir seçenekle dilerseniz engellediğiniz kişinin açtığı başlıkları bugün ve gündem bölümlerinde görmeyeceksiniz. hızlı bir çözüm olması adına geriye dönük olarak işlemeyecek ama zaten şikayetlerin ve taleplerin neredeyse tamamı bir günlüğüne gündem olan başlıklara ilişkin olduğu için talepleri karşılamış oluyoruz.
söz konusu açık mektup doğrudan şahsıma hitaben yazıldığı için şahsen cevapladım ancak kurumsal iletişim yönteminin olabilecek en yanlış hali bu. bundan sonrası için bu tür konuların iletişimini şahsen yapmayacağım, sözlük olarak yapacağız, vesileyle paylaşmak istedim. bunun bir çok sebebi var ama benim gerekçem şu: yetkim olmakla birlikte ekşi sözlük'te hiçbir kararı tek başıma almıyorum. tamamen bana ait ve kesinlikle uygulamak istediğim fikirleri dahi tartışmaya açıyorum. bana ait olmayan, ekip arkadaşlarımın önerdiği ve duyduğumda heyecanlandığım, hemen hayata geçirelim diye konuştuğumuz bir çok konu başka türlü hiçbir zaman ortaya dahi atılmazdı. her fikri, kimden çıktığından bağımsız olarak birlikte şekillendiriyoruz. nihai karar ve dolayısıyla tüm sorumluluk her daim benim olmakla birlikte, çok sevdiğim ekip arkadaşlarımın yok sayıldığı, iyi, kötü her şeyi benim yaptığım, benim duyurduğum tek kişilik bir sistem değil sözlük. olmadığı bir şey gibi de görünmesini istemiyorum.
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. 11 kasım 2016 kanzuk'a açık mektup
-
2. oyların %86'sını alan rektör adayının atanmaması
ülkemizde gerçekleşmiştir. temmuz ayında boğaziçi üniversitesi'nde yapılan rektörlük seçimlerinde 403 oydan 348'ini alan gülay barbarosoğlu aylarca atanmamış ve khk ile rektörlük seçimlerinin kaldırılması sonucu rektör olarak mehmed özkan atanmıştır. mehmed özkan söz konusu seçimde aday değildi, onu da eklemiş olalım.
(bkz: boğaziçi üniversitesi)
(bkz: rektör seçimlerinin kaldırılması) -
3. ruhun varlığının ispatı
ilginçtir ki; o düşünemez denen maddede (beyin) hasar olursa, ruha atfedilen özellikler çalışmaz hale geliyor... tesadüf tabi bu.
-
4. apple'ın yeni muazzam icadı ibiophone
muhtemelen biz türklerin biyolojik düzenini tanımaya çalışırken sıçacak telefon..
gece 02.30'da üç çeyrek ekmek kokoreç gömen adamın biyolojik özelliklerini hesaplamaya çalışsan ne olur amk. -
5. bana da şehitlik nasip et diyen bedelli
akp'li gençlik ve spor bakan yardımcısı abdurrahim boynukalın'dır.
bedelli olduğunu gizleyerek böyle bir açıklama yapmaya utanmadın mı?
şehit olmak istediysen neden askerden kaçtın abdurrahim?...sen bedelli için parayı basarken,doğu'da bedenine kurşun yiyordu türk askeri...!cansız paramparça bedenleri ailelerine teslim ediliyordu!
bak doğu orda,suriye orda,ırak orda; türk askeri orda...hergün sayısı bizden gizlenen nice şehitler veriyoruz,
git savaş şehit ol!
öyle sıcak makam koltuğunda,zevk-ü sefa içinde,sırf gösteriş olsun diye şehitlik talep etmekle olmuyor bu işler.
kendisi twitter'da şöyle yazmış;
''rabbim bize de nasip etsin. şehit olalım, göçelim bu diyarlardan. dünya yaşanılacak yer değil...''
http://odatv.com/…yanit-verdi-ki...-1211161200.html
akp eski milletvekili feyzi işbaşaran durur mu, yapıştırmış cevabı?
''parayla şehitlik olur mu? 9 şubat 2015'te 18 bin tl verip bedelli askerlik yapmışsın.
sende zerre kadar utanma olsa, 18 bin tl ile beddeli askerlik yapıp "allah bize şehitlik nasip etsin" demezsin
utanmaz !...''
https://twitter.com/…aran/status/797122819469561856
bu ülkede sadece fakirler fukaralar kimsesizler, şehit olur!
geri kalanlar da bu şehitler üzerinden saltanat yaşar!
kural budur! -
6. mehmed özkan
gülay barbarosoğlu %86 gibi rekor bir oyla seçildiği halde, son khk ile boğaziçi üniversitesi'ne rektör olarak atanmıştır.
boğaziçi'nin rektörü değildir!
üniversitenin iradesine saygı gösterip derhal istifa etmelidir. -
7. kalben'li allianz sigorta reklamı
bok gibi reklamdır.
kanser olursanız allianz burada, çocuğunuz bacağını kırdıysa yine burda. yılda bilmem kaç k para vermeyenler kanserden geberebilir. çocukları çolak kalabilir.
sırf sevdiğiniz şarkıcının müziği kullanıldı diye hemen övgüler, tebrikler... -
8. hiç kimseyi engellemeyen yazar
engellesem ne olacak? devekuşu muyum kafamı kuma gömeyim? bir kişiyi bile engellemedim.
-
9. trump'ın esad desteklenmeli açıklaması
"ışid'e karşı esad ve rusya ile anlaşacağız."
ortadoğu'da -zamanında reagan'ın icadı olan- siyasal islam'ın kurutulması için ilk adım. amerikan kucağında ortadoğu'yu bombalayan suudi, akp ve katar şeyhlerinin de sonu yakın.
korkun ibneler, diğer dünya yok ama bu yeryüzünde mezar bile bulamayacaksınız. -
10. öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler
opet' in açılımını öğrenmekle iki katına çıkan ufka be demeli? bp'nin açılımı da british petrolium.al dörde katla amk.
-
11. 12 kasım 2016 türkiye kosova maçı
arda turan'ın su içme bahanesiyle kenara gelip fatih terim'e galibiyet primini sorduğu maç.
-
12. mühendislerin sanata olan ilgisizliği
kesinlikle yanlış bir tespit. lisansta arkadaşların en az yarısı latin danslarına ilgi duymaya başlamışlardı. gidip kurslara filan katıldılar.
-
13. 2000 favori alan entry'nin debeye girememesi
-
14. b ile başlayan en güzel şeyler
(bkz: boobs)
anket bitti beyler, dağılın. -
15. fatih terim
"bu tuzağa düşmeyeceğim" diyor..
hangi tuzak? kim yaptı? medya mı? soru sordular, cevap verdin..
ukrayna maçı sonunda da "bu sorular oyuncularımın konsantrasyonunu dağıttı" dedin... yani?
"izlanda'ya kaybetmek normal" diyorsun... "euro 16'ya katılmak başarıdır" diyorsun...
izlanda'ya yenilmek normalse, niye bu kadar para harcıyoruz? neden 330 bin euro aylık maaş alıyorsun? izlanda maaşı al o zaman...
neden modern statlar yapıyoruz? neden harıl harıl oyuncu devşiriyoruz?
izlanda devşiriyor mu?
zenginlik içinde yüzerken yaptığınız şımarıklıkların cezasını bile çekmiyorsunuz... size ceza vermeyenler de cezalandırılmalı..
arda, burak, terim milli formanın yüzünü görmemeli.. -
16. engellediğim yazarın başlığı görünmesin kampanyası
bence engelleme konusunda bir kota konulmalı ve bir kişi o kotasını dolduğunda sözlükten silinmelidir.
zira birisi aşırı derecede engelleniyorsa onda bir sıkıntı var demektir.
sözlük çerçevesinde barınmaması ekşi sözlüğün hayrına olacaktır. -
17. neden para basıp borç ödemiyoruz
"neden 1 litre meyve suyuna 1 ton su ekleyip 1 ton meyve suyu elde etmiyoruz?"
-
18. kadınlardan kadınlara tavsiyeler
okumaya bayılıyorum bu başlığı. aşkla ilgili olan bütün tavsiyeleri siktir edin. gelin hemşirelerim, size bikaç bişe dicem.
1. bu tavsiye dahil size aşk tavsiyesi veren herkese ağzı hafif bozuk akli dengesi yerinde olmayan dedeler gibi "hadi siktir ordan" deyin.
2. instagram ayrı bir case. onunla ilgili pek çok şey diyebilirim ama kısaca özetlemek gerekirse allahınız, zeusunuz ya da hiçbir şeyiniz yoksa en sevdiğiniz ev tişörtünüz aşkına infoya "zartın annesi, zurtun biricik eşi, bilmemnenin validesi" falan yazmayın. kendinizi tanımlamak için başka birine ihtiyacınız mı var? gerçi demek ki varmış. buraya düşünen emoji gelecek. spor salonunda allah rızası için aynadan fotoğraf çekmeyin, görenin zekası 50 puan birden düşüyor. buna aletin tam en tepesindeyken çekilmiş fotoğraf da dahil. ne diyosunuz çok merak ediyorum, "ya pardon, birazdan beni tam tepede bacaklarımı 90 derece açarken sırtımı esnettiğim anda çeker misiniz?" mi, ne? geceleri bu soruya yanıt arıyorum. bi de fotonun altına yazdığınız her #kelimenin#başına#boşluk#bırakmadan#nabu#zımbırtıyı#koymayın. özlü söz paylaşmayın, duck face öldü, sunum deliliğinize sıçsınlar.
3. beştaşla tektaşı üst üste takmayın. bu, aslında mutsuz, sıkıcı ve sinirle yüklüyüm demenin kociş zamanında çekimlenmiş hali. öğğğ.
4. okuduğunuz sikko kitapları yanında kahveyle paylaşmayın. zaten sikko kitap okumayanlar bu salaklığa girmiyorlar. böğürtlen kışı evet. fotoğrafın yanına da "kitap zamanı" yazmışsın, evet. kahven de var, görüyorum.
5. kötü müzik dinlemeyin. bakın erkek milleti zerre umrumda değil. zaten erkek milleti üzerinde çok kafa patlatılacak bişey değil ama kadınların kötü müzik dinlemesine katlanamıyorum. açtığınız her irem derici için afrika'da bir saksağan ölüyor:(
6. hem dışarıda oturup hem de "ay kedi gelmesin yaaa ayyy" diye mal mal triplere girmeyin. sen dışarıda oturacaksın diye hayvan metalci liseli gibi odasına girip kapıyı içeriden mi kilitlesin gerizekalı. bu salaklığı yapan henüz bir tane xy görmedim ne yalan söyliim.
7. renkli lens ve dudak botoksu insanlık ayıbıdır. hakkında diyecek lafım yok, aklıma geldikçe ellerim titriyor. sanırım bir sigara yakacağım ve yanında da köpek öldüren içeceğim.
8. instagram kaşı sizi kaşlarına çim biçme makinesiyle şekil verilmiş ido'ya, yarıda bırakılmış kaşsa cengiz han'a çeviriyor.
9. sosyal medyada adeta dünyanın en mükemmel aşkını yaşıyormuşsunuz ya da en aşkullah koca sizinkiymiş gibi triplere girmeyin. çoğunuzun kocişi içeriden çürümüş.
10. tacizci, dayakçı, eril hegemonik pezevenklere sakın susmayın. kendinizi ezdirmeyin.
11. özgürlük harikadır. bir kere elden kaçtığı zaman geri alamazsın. bi kafesin arkasından seyredersin henüz yaşanmamış günlerinin erkekler ve uçkurlarınca yok edildiğini.
12. canım sıkıldı. hasta, yorgun ve ölük bir yaşlıyım. dişlerimi suya koymaya üşendiğim için size sardım. sözcü okuyorum. hoşçakalın. -
19. 12 kasım 2016 dışişleri başkanlığı uyarısı
sevindiren uyarı. ulan bir tek ben mi böyle hissediyorum bilemiyorum ama ne zaman amerikada bir kargaşa olsa, isyan çıksa, insanlar ayaklansa, halk galeyana gelse sevinçten dört köşe oluyorum. haberleri izlerken bir sigara yakıp oh be yansın pezevenkler diyesim geliyor. bu trump seçilince de böyle oldum, ulan hep biz çektik biraz da bunlar çeksin nihaha modundayım günlerdir.
-
20. sözlükçülerin instagram sayfaları
bazı sözlük yazarları bir adriana lima kadar güzel, bir rihanna kadar seksi olduğu için onun o olduğuna inanmadığımız instagram hesapları.
şjlasnflşasnfl. * -
21. 13 kasım 2016 ibb'ye kayyum atanması
(bkz: bu sene iyi kayyum yaptı ha)
-
22. 12 kasım 2016 beşiktaş sj darüşşafaka doğuş maçı
akatlar ve beşiktaş taraftarının özeti;
-ismail seni duyamıyorum şu an...
-ben düşüncelerimi bile duyamıyorum koç! -
23. 12 kasım 2016 abd için seyahat uyarısı
yurtiçindeki vatandaşını koruyamayan bir devletin yurtdışına çıkan vatandaşına uyarısı. nereden baksan ahmakça..
-
24. albümleri rapidshare'den indiren efsane nesil
x grup - x albümü rapidshare download adlı efsane aramalarda gizliydi. yaklaşık 6-7 yıl öncesinde kaldı. hatta zamanla gelişip diskografiyle indirmeye başlamıştık. türlerine göre grupları klasörlerdik. 200 gb arşivimiz var derdik. spotify geldi, mertlik bozuldu.
-
25. alt epidermis
kanzuğa açık mektup yöntemiyle debeye giremediğinden dolayı üzülmüş, bir kez daha uzunca bir entry yazarak şansını denemiştir. madem ilgi istiyorsun, al bi tane nickaltı entryn oldu, sevindirmez ama sonuçta +1 işte.
ulan senin yazdığın eeeey obamaaa konseptli mektuba adam olay butonundan cevap verdi. hepimiz gördük. daha nasıl bi ilgi istiyosun, ne yaşadın sen. nasıl bi ruh haliyse...
sağa sola telefon açıp kanqa caps paylaştım layklasana adamı herhalde. -
26. erdoğan'ı başkanlık seçiminde yenebilecek kişi
(bkz: acun ılıcalı)
tam bir çomar mütehassısı. çomarca yı en iyi bu adam anlıyor, ne yapar eder o seçimi kazanır. -
27. çocuğunu özgüvenli olsun diye şımartan ebeveyn
özgüven, kişinin kendi varlığına, zihnine, kararlarına, varoluş şekline inanç duyması anlamına geliyor.
çocuk büyürken ruhsal yapısı ebeveynin çocuğu ve kendini algılama biçimine göre şekillenir. her ebeveyn bir aynadır. çocuk ebeveyne bakarak, onun yüzünde kendini görür. ebeveynin olumlu duyguları ne kadar fazlaysa, çocuk o aynada kendini o kadar olumlu görür ve algılar. bu yüzden ebeveynin kendi mutluluğu, çocuğun ruhsal gelişimi için en önemli unsurlardan birisi.
her ebeveynin zihninde bir çocuk hayali vardır. ama çocukların bu hayale uyup uymayacağını bilemeyiz. bu fantezi ne kadar keskin kenarlıysa, çocuğun buna uyması o kadar güç olacaktır. bu da ebeveynin çocuğa bilinçdışı bir öfke ve sitem duymasına neden olabilir. bu ebeveyn- çocuk ilişkisini bozan en önemli faktörlerden biri bana kalırsa.
'hocam şöyle ateş gibi bir delikanlı olsun istiyorum. dışa dönük, konuşkan'
bunu söyleyen ebeveyn, 16 yaşındaki oğluyla ilgili kurduğu fanteziyi anlatıyor bana. 16 yıldır çocuğunun nasıl biri olduğuna dair gözlemleri bile o hayali törpülememiş. oysa çocuk zeki, içe dönük ve hassas bir insan. bunu ilk görüşmede ben görebilirken, ebeveynin 16 yıldır bunu görmemesi çok ilginç değil mi?
üstelik hissettiği süreğen hayalkırıklığı, çocuğa da yansıyor. özgüvenini düşürüyor, kendini yetersiz bulmasına neden oluyor. çünkü tüm çocuklar, ailelerinin istediği ve onayladığı biri olmak isterler.
sevilen, değer gören bir cocuk kendini mutlu hisseder. kendine güvenir. olduğum gibi yeterliyim der kendi kendine.
çocuk yetiştirirken yapılan en katastrofik hata, çocuğu arzuladığımız şeye dönüştürmek için uğraşmak diye düşünüyorum. bazen bizim olamadıklarımızı onlar olsun isteriz, bazense bizim kadar 'iyi' olsun.
çocukları oyuncaklara ya da hediyelere boğarak, yaptıkları yanlışları görmezden gelerek özgüvenli yapamazsınız.
çocukları özgüvenli yetiştirmenin yolu,
onların biricik olduğunu, birbirlerinden ve bizden farklı birer insan olduğunu kabullenmek ve oldukları halleriyle sevmekten geçer. -
28. anne kız diyalogları
kızımın yeterince oyuncağı olduğunu düşündüğüm için çok özel bir oyuncak olmadıkça yenisini almak istemiyorum. o ise her çocuk gibi daha çok oyuncak istiyor. bir kumbara alıp verdim. para biriktirip alabileceğini söyledim. dün oyuncak almak istediği için kumbarayı boşaltıp oyuncakçıya gittik.
a: bu parayla x'ten bir tane, y'den iki tane, z'den üç tane alabilirsin.
k: neeee x ne kadar pahalıymış anne. onu istemiyorum.
a: y'den bir tane, z'den iki tane de alabilirsin. ben biraz ekleyebilirim.
k: hayır kendi paramla alacağım. şu üçü olsun.
çıkışta teşekkür ettim anlayışı için ve aferin dedim para biriktirdiği için.
k: anne unuttuğun bir şey var. bu paraları sen verdin. hadi şimdi bir de kendine teşekkür edip aferin de. bunu hak ettin. sen iyi bir annesin. o yüzden ben sana teşekkür ederim.
ağlarım ki ben.. -
29. 8 kasım 2016 izban grevi
ya ben anlamıyorum. bazıları algı yönetimi mi yapmaya çalışıyor yoksa bilgisizlikten kırılıyor muyuz?
herkes aziz kocaoğlu'na sallamış. ben, aziz kocaoğlu'nu günahım kadar sevmem. ama bu grevde faturayı tek başına aziz kocaoğlu'na çıkarmak, ya kötüniyetli bir karalama kampanyası ya da bilgisizlik ve cahilliğin göstergesidir.
izban bir şirkettir ve yönetim kurulu söz sahipleri de ibb ve tcdd'dir. yani belediye tek başına söz sahibi değil ki tek sorumlu olsun. zaten dikkat ederseniz metro çalışıyor ama tren çalışmıyor. metro doğrudan belediyeye bağlı ve iş sürüyor. bu mantıkla bakarsak da sorumlu tcdd. metro çalışanları memnun ama izban çalışanları memnun değilse, olaya çomak sokan ulaştırma bakanlığı oluyor. tabi ki bu mantık da yanlış, her iki kurum da sorumluluğu üzerlerine alıp sorunu çözmeliler, hatta buraya kadar da getirmemelilerdi.
ama ya bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olduğumuzdan ya da belediyeyi karalama amaçlı algı yönetimi ile aziz kocaoğlu üzerinden ibb ve chp yıpratılmaya çalışılıyor gibi geliyor.
aziz'i eleştirelim ona varım, bu güne kadar yaptığı hataları tek tek yüzüne vuralım ama tek sorumlu olmadığı konuda da diğer sorumluların da ipliği pazara çıkaralım.
son söz olarak, versinler işçi kardeşlerim haklarını, olay sulh içinde çözülsün. -
30. 2000 lira verip xiaomi gibi dandirik marka almak
sike sürülecek kadar aklı olanların yadırgadığı eylem.
-
31. boğaziçi üniversitesi
90'lı yıllarda yök seçime dahi ihtiyaç duymuyorken, kendi içinde seçim yapıp yök'e bildirerek "biz bu kişiyi rektör seçtik, haberiniz olsun" demiş üniversite. khk'dan önce tiyatro olarak yapılan seçimler dahi boğaziçi'nin sayesinde yapılmaya başlanmıştır. bu yüzden demokrasi öğretmeye kalkmasın kimse.
türkiye şartlarında bir üniversite ne kadar özgür ve özerk olabilirse, boğaziçi bu standardı belirler. -
32. ayrıldıktan sonra bir daha aramayan eski sevgili
alkol kullanmıyordur.
-
33. burak yılmaz'ın beşiktaş'a transferi
böyle birşey olursa fb ve gs'liler istedikleri herşeyi söyleme hakkına sahiptir, böyle bir hırsızın bırak beşiktaş'ta oynamasını dolmabahçe'de yürürken bile görmek istemiyorum, eğer transfer edilirse açarım ağzımı yumarım gözümü. uzak dursun !!!
-
34. 30+ yaşında olup kendini hala genç gören erkek
haklıdır.
32 ya da 37 ne ki yahu 57 yaşında biri ölünce gençmiş ya tüh demiyor muyuz? -
35. 12 kasım 2016 ekşi sözlük server problemi
(bkz: az dürüm çok server)
-
36. makyajı silmeden yatmak
pamuğa temizleyici döküp ovalamaya eriniyorsanız el altında küçük bir kavanozda hindistan cevizi yağı bulundurarak üstesinden gelebileceğiniz durum. fındık büyüklüğünde miktarını avucunuzda ısıtıp gözlerinizi, yüzünüzü 2 dakika ovalayarak en ağır makyajı bile tık diye çıkarırsınız, jelinizle sabununuzla yıkayın, toplam 3 dakika. sıfır kirpik dökülmesi, sıfır tahriş. mis gibi bitti gitti.
-
37. kuaförün diş hekiminden fazla kazanması
geçtiğimiz aylarda yıllarca okumuş uzman diş hekiminin 2 saat yaptığı kanal tedavisine 250 tl vermem ve saç kesim, dip boya, balyaj üçlemesi ile gittiğim kuaföre 500 tl vermem ile yeniden farkettiğim içler acısı durum.
hadi yüksek eğitimini emeğini geçtim, diş hekimi istediği parayı utana sıkıla yüksek bir meblağ gibi söylerken, saçları meçli ismail yk dinleyen kuaförün ağdalı ağdalı konuşup 500 telee demesindeki rahatlık nedir?
edit: saçlarımın rengini akıtıp bebek kumralı üzerine sıcak sarılar atacağı vaadiyle kandıran ve diğerleri gibi saçlarımı yeşile çeviren ümitköy femme kuaföre ince bir sitemdir. başlığı (bkz: ümitköy femme kuaför rezaleti) diye de açabilirdim ama yapamadım. yeşil önemli değilde, yeşile 500 tl vermek paha biçilemez. ayrıca diş hekimleri artık dus a giriyor. -
38. stephen curry
nba’nin değişen oyun anlayışıyla beraber son zamanlarda nişancı -sharpshooter- diye nitelendirilen oyuncuların yarattığı dominasyon, 2000’li yılların başlarındaki dört ve beş numaraların yarattığı ezici dominantlığı geçmiş durumda. sharpshooter deyince akla ilk gelen isim olan stephen curry, lige ilk geldiği 2009 yılından beri unutulmuş, sürekli yeniden yapılanmaya giden bir takımın, batı konferasında zirve için mücadele eden bir takıma evrime sürecinde baş rol oynamıştır oynamaktadır.
14 mart 1988’de ohio’da dünyaya gelen ve tam adı wardell stephan olan curry, şutörlüğü öğrenebileceği en ideal ortamda büyüdü. babası dell curry, daha önce nba’de shooting guard pozisyonunda oynamış ve oğlu gibi şutörlüğüyle ön plana çıkmış bir sporcuydu. beş farklı takımda olmak üzere nba’de on altı sezon boyunca ter döken baba curry’nin en verimli ve populer yılları 1988 ile 1998 ki charlotte hornets forması giydiği döneme denk gelmektedir.
anne curry –sonya- ise yine oğlu gibi verimli, çalışkan bir profesyonel voleybol oyuncusu. anne ve baba curry’nin tanışması ikisinin de o zaman öğrencisi olduğu virginia tech’deki yıllarına denk gelmekte. muhafazakar ve aile içi bağlara önem veren bir ailede doğan steph’in annesi displin konusunda dominant bir anneydi.(mesela bir keresinde bulaşıkları yıkamayı unuttuğu için annesi tarafından okul maçına çıkması yasaklanıyor. )
anne ve babanın sporcu olmasına rağmen currygillerde aile, dini inanç ve akademik gelecek, başta spor olmak üzere herşeyden üstün tutuluyordu. anne curry diğer sporcu anneler babalar gibi çocuklarına spor konusunda baskı yapmadıklarını söylüyor ki genelde anne ve baba sporcuysa eğer –özelikle varoş bir yerden çıkmışlarsa- çocuklarını da sporcu olmalı kaygısıyla yetiştiriyor.
o zaman gittiği charlotte hristiyan okulunda zaman kaybetmeden yeteneklerini bir bir göstermeye başlamış olan stephen profesyonel oyuncu kalibresinde olduğunu kısa sürede ispat etmiş ve burada kardeşi seth ile beraber iki yıl aynı takımda forma giymiştir. burada başarılı yıllar geçiren stephen ‘kolej için çok sıska ve kısa’(6 feet, 180 pounds) denilerek önemli okullar tarafınca burs verilmesi planlanan oyuncuların dışına itiliyordu ama yüzde 48 şut isabetiyle de aslında ne kadar haketiğini gösteriyordu ancak sonuç olarak işe yaramıyordu. lakin ki ileride onu reddeden okullardan yetişen oyuncuların eline bir bir verecekti.
ilk başlarda çok kolay bloklanabilen bir şut mekaniğine sahip olan stephen’nın şut düzeneği babası tarafından değiştirilecek ve bu konuyu curry, “üç hafta boyunca potaya bir şut bile sokamadım.” diye dile getirecekti. her şeye rağmen stephen, orta seviyede bir kolej olan davidson tarafından kabul edildi her ne kadar babasının ve annesinin eski okulu olan virginia tech favorisi olsa da. stephen, davidson’nun formasını üç yıl boyunca giydi ve bir çok efsane performansa imza attı.
daha freshman yılında bile baş koç tarafından “stephen parlayana kadar bekleyin. onda özel birşeyler var.” diye dikkat çekecek olan stephen, koçun tespitini haklı çıkarırcasına maç başına 21.5 sayı %40 üçlük yüzdesi ve %46 saha içi isabet oranları yakalamıştı. yine bu yılda bir maçta yakaladığı 32 sayı 9 ribaund ve 4 asistle ileride adından çokça anılacağının haberlerini veriyordu. bir freshman tarafından en çok atılan sayı olan 502’yi 366’sı üçlükten olmak üzere 730 sayıyla geçen stephen’nin bu başarısı onu ‘güney konferasında yılın çaylağı’ seçtiriyordu. o yıl usa u-19 takımıyla katıldığı fiba 19 yaşaltı dünya şampiyonasında mvp seçilerek yine adından söz ettiriyordu.
sophomore year
sophomore sezonunda stephen curry için artan baskıdan başka pek değişen birşey yoktu. takımı davidson, stephen curry sayesinde north carolina, north carolina state ve duke gibi isimlerin tekerine çomak sokar hale gelmişti. bu takımlarla yaptıkları üç maçı kaybetmiş olsalar da curry bu takımlara karşı 24.3 sayı ortalaması yakaladı. stephen curry'nin bu sezonda oynadığı en unutulmaz maçı şüphesiz ilk yarısını 21 sayı geride kapattıkları ancak 41 sayı attığı ve kazandıkları unc-greensboro karşılaşmasıydı.her geçen gün zirveye daha çok yaklaşan stephen curry, güney bölgesi(southern division) karşılaşmalarını maç başına 25.9 points, 4.6 rebounds 2.9 asist istatistikleriyle bitiriyordu.
güney konferansını 20-0 normal sezonu da 26-6 bitiren davidson, neredeyse 40 yıl sonra ilk ncaa zaferini stephen curry,nin takımın ikinci yarıda attığı 40 sayının 30'u kendisine ait olmak üzere toplamda 40 sayı bulduğu gonzaga'ya karşı almışlardı. bir sonraki karşılaşma davidson ve favori georgetown arasında olacaktı. bu maçta da hayvanlığını gizleyemeyen curry önderliğinde, 17 sayı geride oldukları maçı 4 sayı farkla kazandılar. curry, bu maçta 25'i ikinci yarı olmak üzere totalde 30 sayı buldu. bir sonraki sınavını ilk beşinde sert bir savunmacı barındıran wisconsin'e karşı veren wildcats, curry'nin attığı 33 sayı sayesinde son sekize (elite eight) giriyorlardı. bu başarıyı en son 1969 yılında görmüşlerdi ama curry sayesinde bir daha görüyorlardı. bölgesel finallerde her rakibine kök söktüren curry ve saz ekibi bu irtifada uçmaya alışık değillerdi ki 30 mart 2008'de iki sayı farkla kansas jayhawks'a elenmekten kurtulamadılar.
kansas yenilgisiyle son bulan sezonda curry, 162 üçlük isabeti ve totalde 931 sayı bulmuştu. bir başka deyişle curry daha o zamandan rekor kırmayı kendi adına çocuk oyuncağı haline getiriyordu. bu istatistiklerle kendi bölgesinin en çok dikkat çeken oyuncusu anlamına gelen "the most outstanding player of the midwest region in the ncaa division " ödülünü de alıyordu. sophomore yılının sonunda curry efsane olmaya daha da yaklaştı.
junior year
2008 yılına kadar sayısız başarıya ve rekora imza atan curry'nin önünde tek hedef kalmıştı: nba. nasıl oldu bilinmez ama davidson kariyerini bir yıl daha uzatma kararı almıştı. bu senesinde oklahoma'ya karşı kaybettikleri maçta kariyerinin en yüksek skorunu -44 sayı- bulmuştu. kariyerinin bir başka "en"ine de winthrop'a karşı yaptığı 13 asisti ekledi. junior sezonunda muazzam başarılara imza atan curry, sadece 83 maçta 2000 sayı barajını geçti. ayrıca davidson tarihinin en çok sayı atan oyuncusu haline de geldi. stephen curry'nin önderliğinde davidson, sadece iki yenilgi aldığı konferans maçlarında on sekiz galibiyet aldı. davidson'nun gösterdiği bu perfonmans ne yazık ki hüsranla bitiyordu. diğer okulların ve koçların lobi faliyetleri karşısında pek tutunamayan curry ve çetesi, ncaa'nın güney konferansında turnuvaya erken veda etmek zorunda kaldı. çeyrek finallerde attığı 43 sayı ile bu turnuvada en çok attığı üçüncü yüksek sayıya ulaştı. yarı finallerde de havlu atmışlardı.
sezonun sonunda curry, ncaa turnuvasının en skorer oyuncusu olmuştu. kolejde oynadığı son maçını 26 sayıyla noktalayan ve sezonu 28.6 sayı 9 rebounds 5 assists ile bitiren curry'e ufaktan nba yolu görünmeye başlayacaktı. sezon bittiğinde de tüm ncaa'nin en iyi beşine de girmeyi ihmal etmemişti.
davidson'da oynadığı 104 maçta 25.3 sayı. 4.5 rebounds 5.7 assists istatistiklerini yakalayan curry, toplamda attığı 2635 sayıya büyük bir kısmını attığı 414 üçlükle ulaşarak davidson'da ayrı bir rekor kırıyordu.
stephen'nin nba kariyeri
curry, onca başarının ardından nba sahnesinde yer alma kararını 2009 yılında almıştı. ilk ondan draft edilebilme şansını, davidson’da yaptıkları kadar 2008 yazında birleşik devletler u-19 takımıyla yaptıkları da arttırıyordu. davidson’da yaptıklarından kasıt da davidson’un en skorer oyuncusu olması, okulun üçlük ve serbest atış çizgisinden en iyi atan oyuncusu olması, otuzlu kırklı attığı maçlar ve tek bir ncaa sezonunda en çok üçlük atan oyuncusu olması idi. yani söylenmesi bile gereksiz ama curry kendi methiyelerini kendisi düzmüştü.
2009 nba draftı
2009 yılı blake griffin, james harden, ricky rubio ve tabi ki de stephen curry’nin ön planda olduğu bir dafttı. los angeles clipplers’in birinci sıradan blake griffin’ı seçeceği yüz kilometreden bile farkedilen bir gerçeklikti. geriye kalan takımları neredeyse hepsinin birincil ihtiyacı belliydi: point guard. minessota, diğer takımlara göre daha avantajlıydı çünkü ilk beşten iki oyuncu seçme hakkını elinde tutuyordu. grizzlies, bir başka darko milicic vakası olacak olan hasheem thabeet’i seçecekti. durant- westbrook ikilisine kısa daha ekleyip trio yaratmayı amaçlayan oklahoma da gözüne harden-rubio-curry üçlüsünden birini kestirmişti. kings de herkesi şaşırtarak tyreke evans’ı seçmişti. herkesin şaşırmasının nedeni de mike bibby çağını tekrar yakalamak isteyen bir takımın point guard seçmemesiydi.
ardışık iki draftta curry ve rubio’yu seçerek potansiyeli yüksek bir ikili yakalama şansına sahip olan minnesota ise ilk hakkını rubio’dan yana kullandı ama yıllar sonra pişman olacağı bir tercih yapmıştı: curry’nin yerine syracuse’nin guardı jonny flynn’ı seçmek. bunda tamamen minnesota’yı suçlamak doğru değil çünkü curry’nin de minnesota’da oynamaya pek niyeti yoktu. bu talihsiz seçim minnesota’nın sadece bir kere başına gelmiş birşey değildi. eğer 2010 yılında seçtikleri wesley johnson’un yerine demarcus cousins’i ve 2009 ylıında curry’i seçselerdi curry-rubio-cousins-love dörtlüsünü izleme şansına sahip olacaktık.
ışte tam bu noktada mike diantoni heyecanla ellerini ovuşturuyordu. çünkü draft öncesi maçlarda izlediği ve perfonmansından etkilendiği oyuncu boşta kalmıştı. o zamanlar knicks, shooting guard pozisyonunda oynayan quentin richardson’u memphis’e takasla göndermişti. senaryo da şöyleydi: knicks curry’i seçecek ve onun önderliğinde daha doğrusu onun etrafına doğru parçaları yerleştirerek başarılı bir takım olmak. tabi o zamanlar kaderin üstünde bir kader olduğunu bilmeyen diantoni’nin bu hain planlarını golden state bozacaktı. (bkz: ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır)
gönlünün efendisine yer ayarlamak amacıyla jamal crawford’u draft gecesi atlanta hawks’a acie law- speedy claxton karşılığında takaslamışlardı. işte şimdi gönüllerin efendisi takıma teşrif edebilirdi. bir başka ilginç anektod da o zaman phoenix suns’ta çalışan steve kerr’den geliyordu “draft gecesi amare- curry takasını gerçekliştirecektik ama gsw yönetimi amare’nin sağlık durumunu ileri sürerek bu drafttan vazgeçti.” bu olayın üzerine golden state warriors’un sahibi larry riley’in sabahlara kadar şükür namazı kıldığı da woj’un “kerr’in ordusu” adlı kitabına konu olmuştur.
iş bu entry beğenilirse devamı çekilecektir. -
39. avm'de erkekler için bekleme odası yapılması
çin'deki vanke adlı avm'de ilk örneği yapılandır. içinde tv, dergi ve masaj koltukları bulunuyormuş. türkiye'ye ne zaman gelecek bakalım.
-
40. devalüasyon olmayacak
(bkz: adam haklı beyler)
devaluasyon türk parasının değerinin bir gecede mesela %15 düşürülmesidir.
dalgalı kurda öyle bir sorun yok. dolar her gün azar azar artıyor. 10 gün sonra bakıyorsunuz %15 olmuş.
devaluasyon olacak diyen vatan hainidir, fetöcüdür, dombilidir. -
41. olcay şahan
kimse kusura bakmasin da hazirlik macinda oyuncusunu isliklayip moral bozan, takimin dengesini etkileyen bilincli taraftari sikeyim ben.
kodumun salaklari iyi bok yediniz. bir de marifetmis gibi ovunuyorlar.
fikret orman size az bile yapiyor. hazirlik macini da 100 liradan baslatmali ki siktiriolup bitip tukenin artik.
isine gelince bilet fiyatlari pahali diye anir, halkin takimi, emekcilerin takimi ol. sonra takımı için gotunu yirtan oyuncunu islikla. yildiz transfer iste.
lutfen siktirip gidin artik bu takimdan. -
42. kıvanç tatlıtuğ
her yaşın bir güzelliği var kuşkusuz bu adam 30'lu yaşlarının ortasında adeta altın çağını yaşıyor. o ne muntazam bir vücut hattı lan allahsız!!! neyse fazla anlatmayayım sonra içi herif çekiyo derler. kıvanç buraları okuyorsan topsun olm aksldaksjd.
-
43. melih gümüşbıçak
hakan hakan hakaaan
arda arda ardaaaa
burak burak buraaaak -
44. metro ve tramvay turnikelerin kaldırılması
avrupa'da çoğu şehirlerde metro, tramvay ve benzeri toplu taşıma sistemlerinde turnike yoktur. vatandaş tek seferlik biletini alır kiosk'a okutur devam eder ya da haftalık, aylık gibi kartı yanında taşır. sistem aslında kendi kendine işlemektedir. bazen kontroller yapılır uymamış olanlara para cezası kesilir.
bu durum türkiye'de olmuş olsa neler yaşanırdı acaba? muhtemelen bilet alana enayi gözüyle bakılır. bilet almadan bindiği metroda kontrole denk gelinirse, en iyi ihtimalle kontrol yapan memuru dövülür en kötü ihtimal bıçaklanır. dört kişilik aile tek biletle biner... örnekleri çoğaltmak mümkün. asıl sorun bizler ne zaman dürüst vatandaşlar olmayı öğreneceğiz? -
45. sınıf başkanlarını cumhurbaşkanının ataması
seçim sırasında oluşan, sınıf içi gereksiz kutuplaşmaların önüne geçmek için gerekli olandır. sınıflar eğitim ve öğretim yuvasıdır, siyaset yapma yeri değil.
-
46. modern insanın en büyük problemi
özgür iradelerinin olmaması. yediğinden , içtiğine, eş tercihine kadar dış etkenler ( diziler, reklamlar vb) tarafından belirlenmesi en büyük problemleridir.
-
47. sözlükteki linçci faşist kemalistler
"yoğun akademik çalışmalarımdan dolayı sözlüğü yeni açabildim" asdfşklaşsksslkdlsks
-
48. türk hava yolları
bazen turk halkinin gereksizlikleri ile ugrasmak zorunda kalan havayoludur. bol sabirlar diliyorum kendilerine.
adam call center'i arayip su ucakta yolcumuz vardi durumu nedir diye sormus call center da dogru olani yaparak adama bilgi vermemis. yolcu bilgilerinin gizliliginden dolayi thy size bir ucakta ucan yolcunun adini/durumunu bildiremez, hele hele birinci derece akraba vs degilseniz hic bir sekilde bilgi veremez.
adam daha da beteri, hasta bir yolcudan dolayi acil inis yapan ucaktaki hasta yolcunun adini sormus ki ne diyecegimi bilemedim. goren de sanir ki sivil havacilik otoritesi bilgi talep ediyor.
eline her telefonu alan call center'i arayip bosandigi karisini, eski sevgilisini, metresiyle tatile cikan kocasini sorgulasin o zaman... ya da ucakta bir arkadas vardi, acil durum, evden cikarken utunun fisini cekmis mi onu soracam inince desin mesela...
sana laflar hazirladim derdim ama bence arkadasi en iyi tanimlayan baslik burada:
(bkz: ekşi sözlük çomarı) -
49. lord eddard stark
kanzuk'un yazdığı #64043714 numaralı entry sanırım en çok bu ve bunun gibi yazarları (!) vuracak. keza böylesi adamların saçmalıklarının gözüne bile ilişmesini istemeyenler direkt engelleyecek ve olay çözülecek.
sıçtın olm lord. -
50. 12 kasım 2016 beşiktaş az alkmaar maçı
sedat, eslem, hamza, enes'in beni hayalkırıklığına uğrattığı maç. atınç zaten bu takımda oynayacak kapasitede değil, sırf altyapı kontenjanı için geri alınması garip. kerim'e eleştirileri anlamıyorum. tolgay, adriano ve oyuna sonradan giren atiba ile birlikte iyi görüntü veren oyunculardandı. az alkmaar seviyesinde bir takıma karşı bu kadar altyapı takviyeli takımla yenilgi bekliyordum.
birkaç sözüm de kapalı üstün en üstündeki 50 dallamaya. yönetim bu maçı çocuklara beşiktaş sevgisi aşılamak için fırsat olarak gördü ve 10 yaşa kadar ücretsiz giriş sağladı. siz ne yaptınız peki? kartal siker, siker siker ağlatır, koy şu götveren alkmaar'a, ananın amına koyayım f.bahçe gibi ne kadar küfürlü tezahürat varsa ısrarla hepsini tekrar tekrar yaptınız. fotomaç mevzuundan başkana vurmaya çalıştınız, hatta içinizden yönetim istifa diye mırıldananlar vardı, yeni açığın organize ettiği, bugün sarı emrah'ın filan pek karışmadığı kapalı set'in de katılmaya meyilli olduğu tezahürat organizasyonlarını bilerek sabote ettiniz. maç skoru umrumda değildi, çocuğumu şu güzel havalar bitmeden bi maça daha götüreyim derdindeydim, sizin küfürlere dayanamadım 70. dakikada çıktım. terbiyesiz, edepsiz, ahlaksız herifler. çocuklara beşiktaş'ı böyle mi sevdireceğiz, 5-6 yaşında kız çocuklarından da mı utanmanız yok.