Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 3000 yılında da şimdikiyle aynı olacak şeyler

  • 2. paris'te başörtülülere servis yapmayan restoran

    elbette bu tercihin hiçbir kabul edilecek tarafı yok. ancak antep'te "yallah" diye yabancı turistler kovalandığı vakit ölü taklidi yapan ak troll'ler birazdan özgürlük diye bağıracaklar.

  • 3. uzayda bile kürt devleti olsa karşı çıkacak türk

    uzayda bile devlet kursa türkiyeden toprak götürmeye, kaçak elektrik çekmeye çalışacak hewallere dert olan türktür.

  • 4. 27 ağustos 2016 çeşme altınyunus otel rezaleti

    ikinci kez entry girdiğim başlık çok azdır. ama dayanamayıp buna gireceğim.

    birincisi: herkesin çocuğu kıymetlidir. bu kesin. benim o yaşta yavrum olsa canın yanar, panik olurum. sıkıntılı olan bu değil. sorun sakinleşip salim kafa ile bile düşünürken yaşanan akıl tutulmasında.

    ikincisi: sen de suçlusun. 1 buçuk yaş gibi küçük bir çocuğu gözetiminden uzak oynamasına izin verdiğin için. örneğin sen eşinle rahat rahat kahvaltı yapacaksın diye çocuğunu kontrolsüz bahçeye salmamalısın.

    üçüncüsü : kalp krizi, kafa travması vb şeyler yaşansa o zaman doktor olmasa ne olurdu diyen arkadaşlara ambulanslarda doktor var mı bir araştırmasını öneriyorum. çok aramasın çünkü yok. acil tıp teknisyeni var. iki yıllık mezunu adamla, sağlık meslek lisesi mezunu adam müdahale ediyor ambülanslarda. ve yalnızca bizde değil, dünyada böyle. çünkü her ambulansa bir doktor zimmetlemek hem gereksiz, hem pahalı iş gücünü ucuz işte çalıştırmak açısından mantıksız. tekrarlıyorum, ambulansta doktor yok. (insanlarkendinibilebilseydinin bilgilendirmesi ile şehir merkezinde çok acil durumlarda kullanılmak üzere çok nadiren ambulansa doktor verildiğini öğrendim)

    dördüncüsü : üç kuruş verince kendini patron sanan işçi kafası çok komik duruyor. beyaz yakalası, memur 'u fark etmez. özünde işçisin. ve eline ilk güç geçince başka bir işçiye patronculuk oynamak hoşunuza gidiyor. orda asgari ücretle çalışan, gecesi gündüzü olmayan personelden kediyi yakala deme hakkını bir odaya sırf geceliğine bilmem kaç yüz lira vermen sana sağlamaz. adamın iş tanımı belli, görevi belli. garsona işe başlarken kimse bir kedi bir çocuğu tırmalarsa bütün gün kedi peşinden koşacaksın demedi ve o da bunu bilerek işi kabul etmedi. yılda iki hafta tatili olan bir kölesin ve cebinden üç kuruş çıkınca başkasına zulüm etmen çok saçma. kızın için çık sen yakala kediyi.

    beşincisi : bencilsiniz. bu ülkede doktoru olmayan köy var, ilçe var. adamın otelde yok diye ağlamasının tek açıklaması ülkenin ankara'dan doğusunu görmemesidir. bu ülke henüz hastanelerinin acillerini çeviremiyor. mezun doktorun diplomasına sırf bu açığı kapatsın diye 2 küsur sene el koyuluyor. artık yakında tus'u kazansa bile gidemeyecek. dur bir, hizmetini yap diyecekler. yani adam hem bencil, hem cahil.

    altıncısı: illa doktor olsun şımarıklığı. acil müdahale için hemşire kesmiyor çünkü. bu boku diğer tüm alanlarda yediniz. illa 4 yıllık mezunu olsun, iki de dil bilsin diye diye teknikerin işini yapan ingilizceye hakim, orta derece almaca bilen mühendislerimiz, uzmanlarımız oldu. bir otelde otursun, yılın 3 ayı belki biri kafasını havuza çarpar - birini kedi tırmalar da herhangi bir hemşirenin yapabileceği ilk müdahaleyi yapsın diye 6 yıl okul okumuş doktor da yetiştirelim de tam olsun.

    yedincisi: birlikte bir düşünelim başka nerelerde doktor yok. mesela okullarda yok. özel okullarda "belki" var. işyerlerinde de yok. şirketler genelde osb'nin sağlık hizmeti ile anlaşıp doktor bulundurmuyor. kaldı ki altınyunus çeşme merkezde bir otel. sağlık hizmetine ulaşmak çok kolay.

    sekizincisi: hayvanları sevmeyi bilin ve öğrenin. çocuklar ne kadar melekse hayvanlar da o kadar melek. bu dünyanın masumu. farkında olmadan çocuğunuza travma yaşatıyorsunuz. keşke basit davranışlarınızın onlara ne yaptığını görebilseniz.

    son olarak da: steril ortam sağlanamayışını, doğru ve hızlı yönlendirme yapılmayışını eleştir. bunlara tamam. çocuğuna da üzül, panik ol. ona da tamam. ama geri kalan hiçbir şey seni haklı yapmaz, yapmıyor. bir tatilimde voleybol oynarken dizi çıkan adam bu yaptığınızı yapmadı. şehrin ortasındaki otelde bir daha böyle bir olay yaşarsa konunun sahibi (dilerim ki yaşamaz) kış ortasında köyde doğumu yaklaşırken doktor arayan bir kadını düşünüp empati kurmasını tavsiye ederim. belki o zaman her otelde neden doktor olmadığını anlar. umarım ki trollsündür.

  • 5. adnan oktar'ın silivri'deki köşkü

    şuraya kocaman bir entry döşeyecektim.sonra dedim ki 3 dakika önce kredi kartını ödemek için krediye başvurdun , sanki borcun yokmuş gibi bu ayda maaşın yarısını sokakta bulduğun kedi kör olmasın diye harcadın.şu adamın hayatına yazdığın yazı kadar git kendine vakit ayır. boşver adam almış yürümüş zaten.

    yani ne iş yaptığını bilmediğim adam kediciklerini beslesin diye adını koyamadığım bir sarayımsı yaptırıyor.ben , eşim ve kediciklerimizde ayın son 2 günü hesap peşinde koşuyoruz.

    dayanamadım editi : adaletini sikeyim dünya.

  • 6. türkçedeki en çirkin kelime

    (bkz: lohusa)

    yeni annelere bir sözüm yok. hepsini tebrik ediyorum da bu kelimenin okunuşunda bi tiksinçlik var, rahatsız ediyor.

  • 7. tanışma isteği vs taciz

    kadının hoşuna giderse tanışma isteği, kadının hoşuna gitmezse taciz.

    o başlıkta öyle yazıyordu.

  • 8. atatürk cumhuriyeti varken osmanlıyla gurur duymak

    nedenini anlamadığım bir şekilde giderek popülerleşen tutum. bir yanda cumhuriyet gibi harika bir yönetim şekli öbür yanda osmanlı hanedanlığının kölesi olmak.

    osmanlıcılık rüyasının peşinde koşanların hiçbiri osmanlı soyundan da gelmiyor halbuki. dedeleri osmanlı'nın kölesiydi. koyun olmak bir şey galiba. kendi başına birey olamamış insan kendini bir yere ait hissetmeye bayılıyor. eminim ki psikolojide bunun bir karşılığı vardır.

    edit: seri bir şekilde eksileniyorum. ottoman boylar rahatsız olmuş galiba. yaşasın cumhuriyet yere batsın osmanlı.

  • 9. dini yönden zayıf olanların lükse düşkün olması

  • 10. sevişirken araya giren spotify reklamı

    bir müsibet bin nasihatten iyidir, dememe yol açan olayların başlangıcı.

    ben spotify'ın yerinde olsam, kesinlikle premium üyelik satmak için bu insight'tan faydalanırdım.

    varan 1

    sene olmuş 2016, hala spotify'dan premium üyelik almayanlar var... ve bunlardan biri, ne yazık ki benim sevişmek için buluştuğum adam.

    sevgili dostlar, siz hiç "ne lazımsa carrefoursa., bekle bizi fığransaa" diye bağıran bir taraftar eşliğinde, ritmik biçimde sakso çektiniz mi?

    allah düşürmesin.

    gülücem gülemiyorum; vatanımız için var gücümle devam edeyim diyorum, konsantre olamıyorum. lakin adam hiç istifini bozmadığı için, el mecbur, "dıt dıt dıt dııı dı" diyerek takıldım ben o trajikomedinin içinde.

    hayat, tüm hayallerimizin ötesine geçecek kadar saçmalıyor bazen. bunu bir kitapta yazsam "yok artık, saçmalamış" denilecek şey, hayatın içinde sıradanlaşıyor.

    varan 2

    bu elim olayın akabinde, bir başka adamın evindeyiz. ortam kızıştı ve adam, müzik açma vaktinin geldiğine karar verdi.

    lakin o da ne? spotify ekranı.

    ve adamın mavi ekran vermesine neden olan mal tepkim:

    - premium mu o?
    - yööö
    - olmaz; açma!
    - ??
    - benim hesabımla girelim. premium var bende.

    kıssadan hisse

    sevgili dostlar, bir gün bir adam size kalkıp da " abi karı manyak mıdır nedir, sevişmenin ortasında kalkmış, "spotify premium mu?" diye soruyo. hayır diyince de kendi hesabımdan giricem diye tutturdu" şeklinde dedikodumu yaparsa, artık sebebini biliyorsunuz.

    bence şu an marka elçisinin hasıyım.

    evet, belki bir gaste ilanı olamam, belki pazarlama stratejilerine case study olarak giremem, belki brand week'lerde anlatılamam ama kimse, bu uğurda döktüğüm gözyaşlarını ve çektiğim şeyleri (çileleri, hehe) inkar edemez!

    dıt dıt dıt dııı dı...

  • 11. 29 ağustos 2016 vatan bilgisayar rezaleti

    artık dayanamadığım ve vatan bilgisayar müşteri hizmetleriyle çözemediğim rezalettir. biraz uzun ama başka arkadaşlar bu problemi yaşadıklarında benim geçtiğim aylar süren bu yollardan geçmek yerine direkt sonuca varsınlar.

    okumak istemeyenler için özet: vatan bilgisayar istwest şubesinden alınan laptopun arızalı çıkıyor. sonrasında servis ve istwest vatan bilgisayar şubesi arasında mekik dokunuyor ve her iki tarafın değişim olabilir demesi ve yetkili servisin değişim olabilir o yüzden işlem yapılmamıştır raporu olmasına rağmen laptopu değiştirmemesi.

    eski laptopum bozulduğu için 9 haziran 2016 tarihinde istwest vatan bilgisayardan acer marka bir laptop aldım. şubeden satın aldığım gibi de hemen orada kutusundan açtırıp gerekli kurumları yaptırdım. sonrasında diğer işlerimden dolayı laptopu hemen açıp kullanamadım ve tam 2 gün sonra laptopu kullanmaya başladım. programlarımı kurdum işlerimi hallediyorum derken laptopun sağ altından ekran kartıyla ilgili bazı uyarılar çıkmaya başladı. önce yeni olduğu için ve bazı uygulamaları yeni kurduğum için böyle uyarılar çıkıyor zannettim. ekran kartı uyarısı;

    https://postimg.org/image/uo19e94bj/

    sonrasında açılıp kapanırken garip garip sesler çıkartıp windows başlangıç sayfası kitlenmeye ve bilgisayar kendine restart atmaya başladı. bir bankanın it biriminde çalışan arkadaşıma gösterdim yazılımsal bir hata olduğunu, laptopu servise götürmem gerektiğini söyledi.

    http://sendvid.com/30gmu4a7

    ben de laptopu aldığım gibi istwest vatan bilgisayar şubesine gittim.bu arada bu olay olduğunda bilgisayarı almanın üzerinden sadece 10 gün geçmişti. durumu anlattım videoları izlettim ve ekran kartı uyarısını gösterdim. istwest vatan bilgisayardaki müşteri hizmetlerindeki arkadaşa laptopun benim için aciliyetini olduğunu ve işimin direkt olarak bu laptop olduğunu kendilerine anlatarak servise vermek istedim. müşteri hizmetlerindeki arkadaş eğer şubeye bırakırsam servise gidecek ürünlerin önce şubede, sonra genel merkezde toplanıp oradan yetkili servislerine kargolandığını söyledi. bu kargolama işlemi en az 1 hafta sürdüğü için ve durumumuz da acil olduğu için ataşehirde bulunan acer yetkili servisi smsinfocomma kendimiz götürürsek daha hızlı sonuç alabileceğimizi söyledi. bunun yanında zaten 1 ay içinde hiç bir sebep belirtmeksizin değişim talebinde bulunabileceğimi ve değişim olabilir raporunu servisten aldıktan sonra istwest vatan bilgisayar şubesine gelip yeni bilgisayarımı alabileceğimi söyledi.

    ben de işlerim dolayısıyla ancak yarın gidebileceğimi söylediğimde bir problem olmayacağı iletildiği için ertesi gün laptopu kutusu, faturası ve garanti belgesiyle ikitellideki iş yerimden kalkıp ataşehir smsinfocomma gittim. müşteri kabul kısmında bulunan asena hanıma durumu anlattım, fotoğrafları ve videoları gösterdim ve direkt olarak değişim istediğimi söyledim. fakat fatura şahıs adına değil de firma adına kesildiği için 6 ay olan süre bir anda 1 haftaya düştü. fatura firma adına kesildiği için değişim sürem 1 haftaymış ! zaten tüm sıkıntı 1 hafta sonunda başladı. 10 günlük laptopu manyak mıyım da canım sıkıldı değiştirin diye servise götüreceğim ?

    müşteri kabuldeki asena hanım hiç bir şekilde merak etmememi değişim olmasa bile laptopumun gerekirse adan zye içinin değiştirileceğini ve sorunsuz olarak bana teslim edileceğine beni ikna etti. ben de laptop bozulduğu zaman kanıt olsun diye çektiğim fotoğrafları ve videoları kendisine mail atarak laptopu servise bıraktım. şimdi rezalet kısmı başlıyor işte.

    vatan bilgisayardan 3-4 günde biter denen iş bir türlü bitmedi ! araya bayram girdi seyran girdi ve ben laptopsuz kaldım işlerimi hallemedim ! sürekli müşteri hizmetlerini aradığımda laptopun işleminin devam ettiğini söylediler. ve bingoooo!!! smsinfocomm müşteri hizmetleri neredeyse 1 ay tuttuğu laptopum için beni aradı ! sabahtan akşama kadar laptopumda film izlediklerini ve kapatıp açtıklarını hiç bir şekilde bir soruna rastlamadıklarını, zaten değişim için 6 ay sürem olduğunu gelip raporla teslim alabileceğimi ve vatan bilgisayara götürüp yeni laptop alabileceğimi söylediler. bana ilk gittiğimde bu sürenin 1 hafta olduğunu söyleyen servis ne uğraşıyorsunuz gidin yenisini teslim alın dedi yani.raporun üstünde de değişim hakkı olduğu için hiç bir işlem yapılmadığı yazıyordu.

    yine müthiş trafikteki istanbul yollarında ikitelliden ataşehire gidip laptopu "değişim olabilir" kağıdıyla teslim aldım. yani en azından bana teslim eden smsinfocomm bu kağıtla değişim yapabilirsiniz dedi. teslim aldıktan sonra yine istwest vatan bilgisayar şubesine geldim ve raporumun olduğunu söyledim. raporu 11.07.2016 tarihinde sisteme girdiler ve onay için yaklaşık 1 saat beklemem gerektiğini söylediler. akşam saat 17:00 - 17:30 olduğu için yarın gelirim teslim alırım dedim ve şubeden çıktım. ertesi gün sabah telefonum çaldı ve ikinci bingooo! vatan bilgisayar değişim talebimi reddetmiş ! 12.07.2016 tarihinde tekrar şubeye gittim ve bir de ne öğreneyim ? değişim olabilmesi için tüm işlemlerin tekrardan vatan bilgisayar üzerinden olması gerekiyormuş ! tamam dedim yeter dedim illallah ettim ve yine servise değişim talebiyle bıraktım laptopu. laptopum 19.07.2016 tarihinde smsinfocomma ulaştı ve işlemlere başladı. sonra yine aradan günler geçti ve vatan bilgisayardan ürünümü teslim alabilirsiniz diye sms geldi. atladım gittim istwest vatan şubesine. veeeee 3. bingooo! laptopumda hiç bir problem bulunmadığı için bana aynen teslim edeceklermiş !! daha önce bana değişim yapın diyen arkadaşlar hiç bir problem olmadığı için aynen teslim ediyoruz diyorlar !!!

    toplamda 10 gün kullandığım bilgisayarın 3.ekstresini ödememe 5 gün kala, bilgisayarımla kavuştuk.

    işimin aciliyeti olduğu için laptopu teslim almak zorunda kaldım ve 4. bingoo! laptopumun klavyesi çalışmıyor, açılırken saatler süren motor sesleri çıkartıyor ve tabii ki laptopu kullanamıyorum ! yeni aldığım laptop bende neredeyse 15 gün kaldı ve ben sadece 3-4 gün kullanabildim. bana önce değişim olabilir raporu verdiniz ve bilgisayarımı değiştirmediniz. yeni aldığım ve acil ihtiyacım olduğu bir laptopu neden ilk haftasında iade etmeye veya değiştirmeye çalışayım ? bozuk laptopu bana sat, sonra tamam değiştireceğiz de ve sonra da değiştirme ! aylarca süren servis serüveninde bana kendi laptopumu teslim alana kadar başka bir laptop verileceği kendi kalite politikalarında yazıyor. peki bana öyle bir şey yapıldı mı ? tabii ki de hayır ! kalite politikası sadece duvara asılmak için mi var ?

    umarım vatan bilgisayardan alışveriş yapmayı düşünen bir kişi bile bunu okur ve o kadar para verdiğiniz tüm elektronik eşyalar çöp olmaz.

  • 12. samir nasri

    besiktas'a gelince selcuk'tan farki olmuyor ama ayni zamanda bu yil manchester city'de kalip seneye manchester united'a transfer olabiliyor? cunku buralar tam selcuk ayarinda yerler. ahahah. sonra biz tinerci oluyoruz. daha ne yazdiginin farkinda degil adam bok atmaya calisirken.

    gelirse muhtesem bir transfer olur. bu transfer doneminde beni en cok heyecanlandiran isim.

  • 13. şener şen'in vasat bir oyuncu olduğu gerçeği

    (bkz: ölü taklidi yapın gider).

    tosun paşa izlediğim sırada gördüğüm gereksiz, biçimsiz, gece gece derinden bir hassiktir çektiren başlık.

    edit: şu anki dizilerin vasatlığı sizin gibi yeteneksizlerden ötürü olabilir mi acaba ? o zamanki türk sinemasının da başarısı şener şen gibi oyunculardan ileri geliyor olabilir mi ?

  • 14. starbucks

    ilginç bir şekilde halen kahveleri 10 tl diye eleştirilen kahveci. halbuki bin kere yazılmış 5-6 tl civarı. istemeyen yine gitmesin de 5-6 liralık bir kahve aldığın bir mekan seni nasıl popüler yapar, ne ilgisinden bahsediliyor hakkaten merak ediyorum.

    gitmeyenlerin gidenlerden daha çok anlam yüklediği kahveci

  • 15. facebook'ta paylaşılan odtü'lü karikatürü

    ya yediği "şey" odtü kılavuzu değildir ya da hazırlayan odtülü değildir. yoksa "moruk" yerine "hocam" derdi mühendis ayı.

  • 16. 323 ren geyiğinin yıldırım çarpması ile ölmesi

    (bkz: norveç'ten siktir olup gitmek)

    yeter ya, her şey norveç'te oluyor, bu nasıl memleket ya!

  • 17. 2016 ekonomik krizi

    daha hala faiz indirilmeli diyenler var. faiz neden indirilmeli diye sorsak çünkü faiz indirilmeli diye cevap verecek adamlar gelmiş entry yazıyor.

    bak sevgili kardeşim (kavga öncesi nezaketi) faiz indirilirse ne olur ve biz buna hazır mıyızın cevabını oku öğren bir daha orda burda saçmalama.

    önce türkiye'nin yıllık bazda gerçekleşmiş son (2015 yılı) ekonomik verilerini aktarayım çünkü bunlar üstünden yorum yapıcaz.

    bütçe giderleri: 506 milyar tl
    faiz hariç giderler: 453 milyar tl
    faiz giderleri:53 milyar tl

    bütçe gelirleri: 482 milyar tl

    görüldüğü gibi türkiye'nin borçlarına ödediği yıllık 53 milyar tl faiz gideri var. bu kadar faizin borcunu sen düşün artık.

    bu faizin gerekçesi ne?
    çünkü har vurup harman savurduğumuz sıcak paralar bize bedavadan gelmiyor. bu paraları getiren sermaye sahipleri; karşılığında yüksek faiz, siyasi istikrar, güvenilir bir hukuk düzeni vs gibi kendini sağlama alacak şeyler istiyor. bizde bunlardan yüksek faiz dışında hangisi var sence? cevabı duyduğumu varsayarak, o zaman biz faiz oranlarını da indirirsek ve bu sıcak para bizden kaçıp başka ülkelere giderse ne olur?

    1. ülkedeki döviz miktarı azalacağı için döviz kuru yükselir.
    2. bizim ülkemizde talep değil de maliyetten kaynaklanan enflasyon olduğu için artan kur maliyetleri de arttırarak enflasyona yol açar.
    3. enflasyon rahatsız edeceği için mecburen tekrar dışardan para gelsin istenir ve elin oğlu kara kaşımıza kara gözümüze değil vereceğimiz yüksek faize bakar.

    faizi düşüreyim derken hem enflasyonu yükseltip hem de büyük ihtimalle eldeki faiz oranından da yüksek bir faiz oranına çıktık iyi mi?

    sözde faizden uzak durmak isteyen müslüman toplumun değirmeni faiz karşılığı alınan paralarla dönüyor ve herkes halinden memnun. demekki inançlarının bir fiyatı var ve satın alınmış durumdalar. neyse konuyu dağıtmayalım.

    bize sıcak para geçici mutluluk getirir. asıl olay doğrudan yabancı sermayeyi ülkeye çekebilmekte yatıyor. ford'u, siemensi, fiatı türkiye'ye taşıyan koç holdingin yaptığı gibi kalıcı işler yapıp ülke insanı için hem iş yaratmak hem de dünyaya entegre olup egemenlerin ülkedeki huzuru bozmak istemeyeceği bir hale gelmekte mesele. çünkü kimse kendi ayağına sıkmak istemez. çünkü para konuşur. bir hayal kuralım, mesela hakkari'de general electiric'in bi fabrikası olsa bu eşek sikici pkk'lılara kimse sapan bile vermez. şimdi öğreniyoruz ki ısı güdümlü roketatar kullanıyorlarmış.

    türkiye'ye uluslararası net doğrudan yatırım girişi, bu yılın ocak-haziran döneminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 46 azalmış. rakama bakın bu neye işaret sizce?

    bu ülke insanı arapların bilmemkimlerin getireceği paranın faizine mi çalışmak zorunda? 2015 yılı vergi gelirleri 407 milyar tl. yani her 8 kişiden biri faize çalışmış.
    biz bunu nasıl önlerizi düşünmek yerine, daha fazla para çekip seçim yatırımı olarak kullandıkları ve bizim paramızla yapıp bize parayla kullandırdıkları yollar, köprüler yapıp göz boyama derdindeler. ve başarıyorlar da 11 şehidin olduğu gün köprü açılışı yapıp kutlama yapıyorlar.

    kriz yok diyenlere son sözüm şudur. kanıksandıktan sonra varlar yok görünmeye başlar. eskiden 10 şehit verildiği zaman ülke ayağa kalkardı, şimdi insanlar kanıksadı ve doğru düzgün gündem olmuyor. bu sosyal kriz kanıksandı diye kriz yok mu diyeceğiz. elbette var ve yaşanan ekonomik bozulma gibi yavaş yavaş geldi ve çöktü türkiye'nin üstüne.

  • 18. tabletle yavrusunu oyalayan anne maymun

    acaba, her fırsatta yavrusunun üstün zekalı olduğundan bahsedip diğer maymunların kafasını sikiyor mudur? diye merak ettirmiştir.

  • 19. vedat türkali

    deniz türkali twitter'da hayatını kaybettiğini duyurmuş:( üzüldüm. en sevdiğim kitaplardan biri olan "birgün tek başına'nın yazarının yaşadığını bilmek sevinç veriyordu oysa bana.

    "biriyle konuşup bölüşmedin mi, en güzel anılar boynu bükük öksüz çocuklar gibi kalıyor."

  • 20. türkiye'de sıfırdan apple gibi bir firma yaratmak

    yu-ma-tu'nun değerini bilmeyen bir millet için artık çok zordur!

  • 21. olcan adın

    lütfen işinize yaramayan yerli futbolcularınızı bonservisini eline verip çöp diye kapının önüne atmayın, zira fikret orman onları eppek sanıp yiyor.

    tanım: bonservisi elinde futbolcu.

    (bkz: olcan adın'ın beşiktaş'a transferi)

  • 22. öso'nun menbiç'e yürümesi

    tsk'nın yürümesidir o. öso'da o göt yok. anca yancılık eder.

    aynı senin gibi.

    edit: iki alttaki entry ile ilgili olarak. hadi ypg coninin taşeronu. sen kimin taşeronusun? öso'nun mu? bu zihniyet olsa olsa ancak bunların babası olur.

  • 23. jeremain lens

    kendisinin kulüp olduğu asılsız bir söylemdir. futbolcudur.

    kanzuk da eseriyle gurur duyabilir.

  • 24. 29 ağustos 2016 garanti bankası swift rezaleti

    edit : özel mesaj yoluyla ve telefon ile 9 haneli bir numaradan 904kodlu garanti bankası adına bir beyfendi iletişime geçti inceleme yapacaklarını iletti , durum hakkında çarşamba günü bilgilendirme yapacağını da ekledi. umarım sorunu biran önce çözerler. bu yüzden numaramı kaldırıyorum.

    edit 2 : kanıt nerede diyenler olmuş vs. ben açık açık numaramı yazdım , isteyen whatsaptan mesaj atabilirdi , zaten bir kaç kişi geçmiş olsun için attı da.

    kanıt isteyen arkadaşlara internet bankacılığında işlemin gerçekleşti ibresi ile beraber ekran görüntüsünü atabilirim ve veya istediği başka türlü kanıtlar varsa iletebilirim. olayda geçen ali beyin gönderdiği işlemlerin ayrıntılarının olduğu 3 ekran görüntüsü var güvenlik nedeniyle paylaşmadım. neyden cesaret alıpda trollendik vs. gibi şeyler yazıyorsunuz anlamıyorum.

    gereksiz ayrıntıları yazmadım ama gerçekten burası okuduğunu anlama yeteneği dahi olmayan kendini bir bok sanan mallarla dolu , bu yüzden iftira atıp dolandırıcı vs yazan adamlara hiç girmeyeceğim.

    ayrıca üstünde nakit yokmuydu vs. diyenler var tabiki vardı. banka kartının dovize bağlı olup olmadığını mobil app den kontrol ettim orada bağlı yazdığına güvenerek ekstra birşey yapmadım. bunu zaten yukarıda yazdım okuduğunu anlayabilen zaten bu konuyu yazmazdı da çok kişi okuma anlama sorunu çekip aynı şey üzerinden yüklenmiş garip, bide böyle garip garip akıl veren adamların bazılarının edirneden ileriye gitmediği yazdıklarından belli oluyor. kaldı ki ben de ilk defa bir yere gitmiyorum illa şuraya şuraya şu kadar gittim diye belirtmeme de gerek yok. ve ayrıca kredi kartım yok , yılda 1-2 hafta gelmeyi düşündüğüm bir ülkeden neden kredi kartı çıkartıpda gideyim birazcık mantıklı düşünmenizi rica ediyorum.

    mantıklı eleştiren arkadaşlara, destek olan arkadaşlara ayrı ayrı teşekkür ederim. umarım bu sorunun çözümüne biran önce ulaşabilirim ve yaptığım swift işlemini biran önce alabilirim. gelişmeleri buradan sizlerle paylaşacağım , iyi günler.

    ------ okumadan önce şunu hemen belirteyim öyle pizzam soğuk geldi migros çalışanı beni ekledi gibi abuk sabuk rezalet değil yazdıklarım, bu sıkıntının çözülememesi durumunda eğitim hayatımı etkileyecek , okuldan atılmamı ve vizemin iptal olması gibi geri dönüşü olmayan sorunları yaşamama sebep olacak olayları detaylarıyla anlattım.

    herşey bu yaz amerikaya okula transfer olmam ile başladı , 17 ağustosta uçağa bindim okul ücreti vs herşey garanti bankasında bulunan döviz hesabımdaydı. romaya indiğimde birşey atıştırmak için kartı kullanmak istediğimde yetersiz bakiye verdi. noluyor lan diye diye uçağa binip houstona geldim. bide burada deneyeyim diye kartı kullanmak istediğimde yine yetersiz bakiye verdi. bu sefer mobilden girip baktığımda döviz hesabında para görünüyordu ama karttan işlem yapamıyordum. bankayla bir yakınım vasıtasıyla iletişime geçtim garanti bankası her ne kadar ben internet bankacılığından doviz hesabını karta bağlamış olsamda , karttan döviz olarak para çekmem için tl kurunda para olması gerektiğini ve bu parayı ben para çekerken güncel kurdan sistemin çevireceğini söylerek yüklü miktardaki doları tlye çevirmem gerektiğini söyledi istemeye istemeye dolar-tl ye geçirdim , bu bana doviz alış-satış kur farkından dolayı 70 küsür dolara mal oldu. yani 3 tık ile 70 dolar para hesabımdan uçtu. doları tlye çevirip okula gittim ve tuition ödemesi yapmak istediğimde 2. şok geliyorum dedi. pos makinesinden işlem yapmak istediğimde yine olmadı , sinirle eve döndüm , müşteri hizmetlerini aradım , bu sefer bahane elimdeki kartın paracard olduğunu yani bildiğiniz atm kartı , bu kartın işlem limitinin 5 bin tl olduğunu bu yüzden işlem yapamadığım söylendi , e ozaman arttırın limiti dediğimde şubeden bu işlemi yapmak gerektiğini telefonda yapamayacaklarını söylediler , neyse ozaman swift yaparım diye düşünüp herşeyin daha da ilginç bi hal almasına neden olacak günlere girmiş oldum.

    garanti bankası internet bankacılığına girdim swift için dolar satın aldım , bu işlem içinde 30 dolar uçtu kur farkından dolayı , yani hiç birşey yapmadan 100 dolar buhar olmuş oldu. 3390 dolar olan max. limitten yine bana ait olan bank of america hesabıma aynı gün valörlü swift talimatı verdim. 4-5 saat sonra kontrol ettiğimde işlem gerçekteşti yazısını gördüm , çok şükür oldu sonunda diyip bank of america hesabıma girdiğimde 3. şoku yaşadım , para hesapta yoktu. hemen bank of americayı aradım böyle böyle swift yaptım dedim müşteri hizmetleri bize böyle bir para transferi olmadı dedi , biraz bekleyeyim dedim bir gün oldu iki gün oldu para yine gelmedi. yine garanti bankası müşteri hizmetlerini aradım ( tabi bu arada türkiyeyi aramak için avea 30 dk 20 küsür tl olan paketlerden alıyorum ) müşteri hizmetleri yine biz birşey yapamayız şubeniz ile görüşmeniz gerekiyor diye beni sepetledi. annemi arayıp şubeye gidip durumu anlatmasını istedim , annemin telefonu aracılığıyla adana atatürk cad. garanti bankası şubesinden ali bey ile annemin telefonu aracılığı ile konuşmaya başladım durumu anlattım. bankanın hesap numarası istediğini söyledi , ( bank of america iban sistemiyle çalışmıyor 2 numara sistemi var account number ve routing number sonradan öğrendim ki bu iki numaranında işlem yapılırken yazılması gerekiyormuş. ) peki diyip hesap numarasını gönderdim , bana houstonda bankalar 9 da açıldığında 9-10 gibi paranın hesabımda olacağını söyledi. tamam diyip kapattım. bir sonraki gün saat 10 oldu , tabi yine para yok ortada , yine aradım baf(bank of america)ı yine aynı cevabı aldım , bize gelen bir para transferi yok garanti bankasıyla iletişime geçin denildi. bu arada en yakın baf 1 saat mesafede olmasına karşın gittim ve şubeyle konuştuğumda işler dahada ilginç olmaya başladı. garanti bankası swift ekranında yazan bofaus3nınq (wıre transfer ınquıry) - wire transfer swift demek - koda değil, sadece bu koda bofaus3n işlem yapılması gerekiyormuş. (her iki kodda bank of americaya ait bu arada) ayrıca işlem yapılırken account number ve routing numberın aynı anda yazılması gerektiğini bu iki numara olmadan para transferinin olmayacağını öğrendim. ama ortada bir sorun vardı garanti bankası swift ekranında sadece 1 numara yazma yeri vardı 2. bir numara yazılabilecek bir yer yoktu.

    tekrar ali beyle iletişime geçtim. bankanın bana ilettiğini ali beye ilettim , ali bey biz bankaya parayı gönderdik bankada bizden hesap numarası istedi (ben wire transfer için routing numberı yazmıştım işlemi yaparken) para bankada görmemeleri imkansız dedi , 2 foto atıp bankayla olan iletişimlerini gösterdi orada birkaç numara vs. vardı sonra şubeye gittim wire transfer departmanıyla görüştüm ali beyin ilettiği numaraları vs. oradaki bankacı telefondan departmana ilettiğinde departmanın yine böyle numarlarda transfer görünmüyor dedi. ayrıca eğer swift kodu yanlışsa transferin iptal edilip tekrar yapılması gerekebileceğini şuan transferinin kayıp olabileceğini söyledi.

    annemi tekrar aradım bankaya gitmesini söyledim bu gün sabah kalkıp bankaya gitti , telefonundan beni aradı ali bey yine aynı laflarla biz parayı gönderdik genel müdürlükle görüştüm mesaj yazmışlar size iletmeleri lazım dedi , iyide ali bey bankanın ilgili departmanı bizde böyle bir transfer yok görünmüyor diyorlar siz tam tersini söylüyorsunuz dedim , tekrar 2 hesap numarasını verip 2 numaranın aynı anda iletilmesi gerektiğini söyledim , ali bey tamam diyip kapattı. 4-5 saat sonra genel müdürlükle görüştüğünü tekrar mesaj atmalarının gerekmediğini söylemiş genel müdürlük , e ozaman ne olacak dedim bir cevap vermedi , aradan bir kaç saat geçtikten sonra , bu sefer bankadan cevap geldiğini transferin gerçekleşmediğini bank of americanın garanti bankasına ilettiğini söyledi. şuan ne olacak nasıl olacak bilmiyorum , garanti bankası yavaştan biz parayı gönderdik bizene moduna girmeye başladı , bank of americaya göre işlem yanlış yapıldığı için (bunda garanti internet sitesinde 2. numara girememe ve swift kodu olarak yanlış swift kodunu önerme etken )iptal edilip tekrar yapılmalı ve tüm işlemlerin detaylarına sadece garanti bankasının görebildiğini iletiyorlar , garanti bankası biz parayı gönderdik aktarmaları lazım diyor, ortada para gönderdim diyen garanti , ben para almadım diyen bank of america var. ne yazık ki müşterisini ortada bırakan bir garanti bankası var.

    şuan gerçekten çok zor durumdayım ödemem gereken 4300 küsür dolar okul ücreti var ve bu swift gelmeden bu okul ücretini ödeyebilmem mümkün değil.

    buradan sesimi duyurmaktan başka çarem kalmadığı için yazıyorum , bu hafta içinde bu ödemeyi yapamazsam okuldan atılmam muhtemel ve tüm bunların sorumlusu da maalesef bir swift işlemini gerçekleştiremeyip eline yüzüne bulaştıran sonrada ben gönderdim banane moduna giren garanti bankası )

    garanti bankası lütfen bana ulaşıp bu sorunu çözmenizi rica ediyorum.

    işlem tutarı : 3390 dolar

    edit 3 : arkadaşlar hesap sahibi ben değilim , hesap sahibi türkiyeden çok yakın bir arkadaşım sadece bu başlığa ve bu başlıkla alakalı özel mesajlara yazıyorum , kullanıcıya ait diğer entryler ile bu başlıkta bulunan entryleri ilişkilendirip çarpıtıcı şeyler yazmayın lütfen.

  • 25. cheick tiote

    doğum yeri yamoussoukro, tipini gördünüz, bu eleman nasıl adam yemesin amk.

  • 26. jan olde riekerink

    bir fenerbahçeli olarak yazıyorum. galatasaray tarihi bir dönemeçtedir. tıpkı piontek dönemi gibi.
    bu adamdan alabileceği maksimum faydayı alırsa büyük yol alır. süresi çok fazla değil ama belirteyim.
    zira kendisi bir süre sonra la liga veya epl takımlarında olacak.
    oyunu okumayı bilen, yönetmeyi bilen, hem teknik hem duygulara hitap edebilen nadir hocalardan biri.
    futbolu bilmeyen ite köpeğe çok takılmayın siz.
    edit; diet yapan panda kardesimiz uyardi. ne pionteki ulan derwall. ıyice yaslandik piuuu.

  • 27. türkiye'de erkek olmak

    iyi niyetliysen yerin dibine sokulmak, pisliğin biriysen tanrı ilan edilmek demektir.

  • 28. mustafa kemal atatürk

    ışid, el kaide, boko haram vb. şeriatçılarla cennette huri kovalamaktansa kendileriyle cehennemde yanmaya razı olduğum büyük insan.

    (bkz: anafartalar kahramanı)
    (bkz: başkomutan)
    (bkz: gazi)
    (bkz: mareşal)

  • 29. olcay şahan mı bruma mı

    lan demek kulüp ntv hakkında küfürlü bi açıklama yapsa "muslera mı tolga mı" da diyecekler. bi ambargoda bu hale geldilerse...

  • 30. tc'nin fransa'ya vize uygulaması

    orta ve altı gelir grubundaki fransız vatandaşlarının, tatillerini türkiye değil yunanistan'da hırvatistan'da vb. yapmaları sonucunu verecektir. gerçi zaten şu an bile durum bu, ama elimizde son kalan 3-5 turisti de kaçırırız... sanırım başka da bir etkisi olmaz.

  • 31. semih çetin

    bir kel çıkmış habertürkde reyisin asabını bozdu. 30 ağustos gecesi atatürk'ün tartışma konusu haline getirilmesine tahammül edemeyince efendi gibi lafı koydu gitti. şimdi çıldırdı amına koduklarım.

  • 32. orta doğu teknik üniversitesi

    boğaziçinde lisans, yurtdışında ve türkiye'de yüksek lisans* yapmış, ve odtü'de doktora yapan bir mühendis olarak diyorum ki siktir git evladım.

    zaten ülkede işe yarar 3-5 kurum kalmış trollü ayrı, hükümeti ayrı uğraşıyor daha önce siktir git demiştim değil mi kardeş, şimdi tekrar diyorum bak şuradan

  • 33. queen'in tek şarkılık bir grup olması

    acaba hangi sarki diye dusundugume gore queen wins.

    winds of change mi dream on mu whiskey in the jar unforgiven fear of the dark..

    say say bitmiyor, hangi tek sarki?

  • 34. kolbeinn sigthorsson

    bonus olarak yanakson'u da getirecekse 10 numero transferdir.

  • 35. zengin yapınca flört fakir yapınca taciz

    önce, konuyu geçiyorum: tez yazdığını iddia eden bir insan, elinde hiçbir kontrollü veri olmadan böyle sallayabiliyorsa, bir kere onun bilimselliği kafadan gidik. yok, böyle bir veri varsa, bize de sunsun, biz de okuyalım. kişisel çevrenizde yaptığınız üç beş gözlem, en fazla "şahsi gözlem"dir, hiçbir bağlayıcılığı bulunmaz. bu arkadaş gibi olmayıp da gerçekten verilerle uğraşan herkesin bilebileceği gibi, kontrollü deney ve gözlem gruplarında bile farklı farklı özellikleri haiz kişileri seçmezseniz ilk yiyeceğiniz eleştiri grubunuzla ilgili olur. dolayısıyla, sizin kişisel çevreniz, az ya da çok kapalı bir gruptur. bunun üstünden çıkarsama yapılamaz. yapan bu gibi arkadaşlar metodoloji namına hiçbir şey öğrenmemiştir, dahası, kendi çevrelerinden çıkarsama yapıp genel bir durummuş gibi anlatmamaları gerektiği konusunda belli bir etik çerçeveye dahi ulaşamamış demektir. ayrıntılı bilgi için (bkz: genellemek/@polly jean)

    şimdi akademik kısmı kenara bırakıp içimden geldiği gibi yazayım. sizin çevreniz boktansa bunda bizim suçumuz nedir? herhalde (umarım!) feministlerin "her kadın çiçektir, her kadın mükemmeldir, öğğ pis erkekler" sığlığında olmadığının farkındasınız? kadınlar da kötü, yüzeysel, çıkarcı vs. olabilirler, tıpkı erkekler/geyler/queerler vs. gibi. ve fakat, sizin çevrenizin kadınların genelini temsil ettiğine dair bu özgüven nereden geliyor? temsil grubunuzun özellikleri nedir ki biz bu örneklemin temsil gücüne inanalım?

    devam edeyim. arkadaş toplumsal cinsiyet çalışmış madem, bunun kadınların eşitliğine yönelik biçimde çalıştığı ne malum pardon? toplumsal cinsiyet gayet eril bir perspektiften de çalışılabilir, dahası "toplumsal cinsiyet kalıpları topluluğun salahiyeti için aynen korunmalı, devam ettirilmelidir, toplum düzeni için en faydalısı budur" da denilebilir? bir konuda tek bir bakış açısı olmaz ki... dahası, o konuyu çalışmak illa ona karşı gelindiği anlamına gelmez ki? (yok yok, bu arkadaşın formasyonu ciddi eksik, o kesin.) "ben kadın düşmanı değilim" demekle oluyorsa o iş, mahkemede de herkes "ben katil değilim, ben hırsız değilim" diyor zaten? buz gibi faşist olup, "vatanını sevmek faşistlik mi?" diyen mallar da var sonra? "ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz" denmiş, hiç duydun mu?

    e ben işine bakıyorum ayinen misali, benim bildiğim bu konuda hassas olan insanlar, kendi uğramadığı taciz üzerine laf etme hakkını kendinde görmez. (aynı şekilde bir beyaz bir siyahiye neyin ırkçı harekete, ırkçı aşağılamaya girdiği konusunda ahkam kesemez, kesmemeli, çünkü kendisi doğuştan beri zaten ayrıcalıklı konumda olduğu için o tarz yaralayıcı birçok hareketi, sözü fark edemez bile. whiteness studies denen bu araştırma alanı, milliyetçilikten toplumsal cinsiyet araştırmalarına birçok alanda yeni bir vizyon getirdi araştırmalara, biraz güncel çalışmalar mı okusanız acaba?) benim tacizle ilgili birinci elden senden çok daha fazla deneyimim olmasına rağmen, ben başka bir kadının (bazen benim anlayışıma uymayan) taciz tanımı karşısında "o taciz değildir" diye kafadan kestirip atma hakkını bulamıyorum kendimde, sen nasıl oluyor da "şu taciz yea bu değil yeaa" diyebiliyorsun bu kadar rahat? bıktık, yıldık erkeklerin şu yüz bulamayınca "zengin olsak vercektin ama deell mii" yobazlığından! acaba sizin bu tavırlarınız zengin ve görgüsüz heriflere daha kolay taciz etme cesareti veriyor olabilir mi? al bunu oku, bakalım zihninde bir ışık belirecek mi? (bkz: kadınlara göre taciz/@polly jean) hayır neyin taciz olup olmadığını tacize uğramayan birilerinin sözünü öne alacaksak, o işin sonu, tacizci erkeğin "bence memesini sıkmak taciz değil" demesine kadar varır mantıken. tacizi yapan taraf elbette her şeye "taciz diil bu yeaa" diyecek, allah aşkına, tacizci heriflerin kalkıp "evet bu taciz, ben bunu bile bile yaptım" demesini mi bekliyorsunuz? tabii ki "taciz değil bu" diyecek, ya ne olacaktı? azıcık akıl, azıcık mantık yahu... aa mantık dedim ama, pardon. çıkarsama, mantık, metod... canınız cinsiyetçi genellemeler saçmak istediğinde hep unuttuğunuz şeyler bunlar. yanına da koy "ben kadın dostuyum, ben aslında bu konuya çalıştım" ibarelerini, mis. bu konuda kanıtımız ne? sadece senin sözlerin. velev ki doğru, o zaman durum daha vahim. bunca şeye rağmen böyle kalabildiysen o senin adına bir kayıp, bu halde biri bu konuları çalıştım diye maazallah yarın öbür gün bu konuda başkalarına eğitim filan verecekse, bu da toplum için bir kayıp.

    son olarak, le ilgili alınmış ve verilmiş hiçbir bilgi, karşı tarafın onayı olmadan, iş dışında kullanılamaz. hepiniz burada bar bar bağrınıyorsunuz telefon numaralarınız operatörleriniz tarafından şirketlere satılıyor, reklam mesajları geliyor diye, farkı ne? benim iznim olmadan benim bilgilerimi kullanamaz bir kurye. çünkü ona sadece ve sadece iş sebebiyle verildi o bilgiler. bu çok basit bir etik kuralı ulan, bunun neyini anlamıyorsunuz? işin içinde profesyonel bir mesele var, onun adına iş etiği deniyor. normal hayatta birinin sizi eklemesiyle iş ilişkisi içerisinde birinin onayınız olmadan sizi eklemesinin farkı bu. seni tanımadan twitter'da, facebook'ta, bilmeme nerede ekleyen kişi senin telefon numaranı ve/veya ev adresini bilmiyor ve ulaşması da daha zor, ama iş amaçlı verilen bilgiler sayesinde iş bağı olan biri çat diye bulup kullanabilir, ulan bunun nesini anlamıyorsunuz daha yahu?! ikisinin tehdit seviyesi aynı değil, yüz gram zekası olan insan anlar bunu! yolcunun adını ve telefon numarasını koltuk numarasına bakıp biletten bulan, facebook'tan ekleyen şoföre de o yüzden kızıyoruz, kuryeye de... (bakın bu olay özelinde hiçbir laf etmedim. olay feyk bile olsa, mesele çeşitli erkeklerin ve kadınların verdiği tepkiler, tacizi meşrulaştıran, hafifleten tavrı... bu olay olmaz başkası olur, nasılsa hepsinde aynı haltı yiyorsunuz.)

    kısaca, sen bu işten hiçbir halt anlamamışsın arkadaşım.

  • 36. domuz eti yemeyen ateist

    benim.

    tadına baktım ve beğenmedim, bir daha da biri ikram etmediği sürece yiyeceğimi sanmıyorum.

    götünüzden tespit kasmayın.

  • 37. kurbanın akan kanını izlemek lazım

    büyük mütefekkire tuğçe kazaz hanımefendi hazretlerinin bir aforizması.

    " yüce yaradan o kurbanla beraber içimizdeki kini, nefreti ve negatif olan tüm duyguları kesip atmamız için bize kurban kesmeyi emretmiştir. bu durumda, kurban kesmeyelim de birbirimizi mi keselim? asıl sizler kurban kesmediğiniz için bu kadar saldırgan ve tedirginsiniz. o nedenle inanan herkesin kurban kesmesi ve hatta kesilen kurbanın akan kanını izlemesi lazım. böylece o kesilen kurbanla beraber tüm negatif duygularımızdan kurtulabiliriz. "

    http://www.mynet.com/…birbirimizi-mi-keselim/91103/

    doğru yaaa. ortadoğuda hiç kafa kesilmiyor. ortalık pozitif enerji kaynıyor. bu arada sanmayın ki orjinal bir şey söylüyor. çok önceleri sızıntı, zafer gibi uyduruk nurcu/dinci dergilerde bilimsel psikolojik gerçekler gibi yazılmış şeylerdir bunlar. müslümanlar kurban keserek vahşet duygularını tatmin ediyorlarmış da insanlara karşı vahşet pratiği yapmıyorlarmış falan filan.

  • 38. galatasaray

    bir fenerbahçeli olarak fenerbahçe ile şampiyonluk mücadelesi vermesini istediğim takım.

    galatasaray ile yapılan mücadele çok daha zevkli oluyor. yönetim tarafından yapılan hatalar yüzünden her ne kadar şampiyonluk yarışının sonunu getiremesek de, yine de galatasaray ile mücadele etmek isterim.

    geçen sene de yine bir şampiyonluk mücadelesi verdik ve kaybettik. ben bir taraftar olarak geçen seneki kadar yıprandığımı hatırlamıyorum. bunun iki sebebi var: birincisi yönetim ve teknik ekip. ikincisi geçen sene mücadele ettiğimiz takımın taraftarı. o neydi lan öyle? kanser oluyorduk az daha amk. yok bütün dünya bizim üzerimize oynuyor, yok bizi şampiyon yapmamak için uluslararası komplo kuruldu falan filan. açılan başlıklara bir bakın allah aşkına, insan hem gülüyor, hem dalga geçmekten de kendini alamıyor. senelerce galatasaray'a ve galatasaraylılar'a küfür edildi ama geçen sene neyin ne olduğu da biraz anlaşıldı. çünkü görgüsüzlük her şeyden kötü.

    keşke biz de bu sene iyi bir performans gösterebilseydik de galatasaray ile beraber güzel bir şampiyonluk yarışı verseydik.

  • 39. türkiye'nin dünyada öncü olacağı alan önerisi

    (bkz: dublaj)

    bu yabancı ülkeler dublaj yapamıyor arkadaş, eskiden en iyiler arasında olduğumuzu düşünüyordum dublajda, artık diyorum ki en iyisiyiz arkadaş.

  • 40. türkiye ekonomisine çözüm önerisi

    eflak ve boğdan'nın vergilerinin arttırılması.

  • 41. teoman'ın sertleştiği yıllar

  • 42. nigel de jong

    adam futbolcu olarak savaş suçlusu gibi bir yapıya sahip. yaptıklarından ötürü cas değil direk lahey de yargılanmalı. son dakika ancak bu adamı alabildiğimiz için yapacak bir şey yok. mümkünse sen gelme ulan ayı.

  • 43. eren vergiyok

    (bkz: martin şikertel)

  • 44. almanya'da 9000 mülteci çocuğun kayıp olması

    evinde otursa bombalanan kaçmaya çalışsa boğulan avrupaya ulaşırsa kaybolan çocuklar.

    naptınız lan çocuklara deney mi yaptınız organlarını mı çaldınız?

    hepinizden tiksiniyorum mk.

  • 45. 35 yaşından sonra yapılmaması gerekenler

    hayatınızla ilgili ne yapmanız gerektiğini söyleyenleri dinlemek...

    öncelikle klibimizi izliyoruz:

    https://www.youtube.com/watch?v=wagbq3a9hfa

    yaşam hepimizin kişisel serüvenidir. istediğimiz zaman istediğimizi yapabiliriz. 16 yaşında kitap yazmaya başlayabilir, 19 yaşında vazgeçip çöpe atabiliriz. 25 imizden sonra üniversite sınavına girip, 27 mizde okulu bırakabiliriz. 35 inden sonra piyano çalmayı ya da karate tekniklerini öğrenip hiç kullanmayabiliriz. kolomb amerikayı keşfe çıkarken 42, goethe "en büyük eserim" dediği faust' u bitirdiğinde 81 yaşındaydı.

    unutmayın ki insanlar hayal kurmayı bıraktıkları anda yaşlanırlar.

    edit: no one knows who i am dostumuz uyardı, kolombun yaşını yanlış yazmışım düzelttim.

  • 46. 28 ağustos 2016 suriyeli mültecilerin palazlanması

    başlık; 28 ağustos 2016 suriyeli mülteci gençlerin iyice palazlanması

    en az beşer kişilik gruplar halinde yürüyen suriyeli mülteci gençlerin, türkiye'ye geldikleri ilk günlerdeki o mahcup hallerinden eser kalmaması.

    bu gençler artık dışarıda size ters ters bakan, omuz atan, köşe başlarında toplaşıp, kaldırımları işgal eden, yolda yürüyen kadınlara bakıp aralarında gülüşen, arapça bir şeyler söyleyip insanları taciz eden tiplere dönüşmüşler.

    ve asla türkiye'nin kültürüne uyum sağlamaya çalışmak gibi bir dertleri yok.

    yarın bunların çeteleşip, kanunsuz işlere girişecekleri gün gibi ortada.

    ülkeyi bu hale getirenlerin allah belasını versin.

  • 47. 29 ağustos 2016 abd konsolosluğu uyarısı

  • 48. fırat kalkanı operasyonu

    "ypg'yi neden vuruyorsunuz?" dese safı belli olacak. onun için diyor ki abd, türkiye'yi bu bataklığa soktu.
    hayır şeker kardeşim, bu kez öyle olmadı. abd oyalaya oyalaya, güvenli bölgeye karşı çıka çıka, muhalifler için olan eğit-donatı baltalayıp ypg-pyd'yi eğitip-donatıp-özel kuvvetler+hava desteği sağlaya sağlaya senin güney sınırında defakto bir terör devleti inşa ediyordu.
    geçtiğimiz yıl fırat kalkanı operasyonuna "evet" dedi sözde, sonra önce 7 haziran seçimlerinde oyları bölüştürüp polis lojmanlarından hdp'ye silme oylarla bu işi iptal etmeyi denedi, bu oyunu 1 kasımda millet bozunca da fetö eliyle rus uçağını düşürdü ve bir şekilde operasyonu yaptırmadı.
    bu yıl da yine mayıs ayında operasyon hazırlıklarının başladığı belirtiliyor, bu kez ne oldu? 15 temmuz.
    abd, türkiye'yi oyalayıp arada türkiye'yi başını kaldıramayacak sıkıntılara sevk ederek güney sınırımızda terör devletini inşa edecekti. 10 yıl geçmeden de türkiye'de güneydeki terör devleti maharetiyle iç savaş başlatacaktı.
    türkiye, en başında taraflara net bir şekilde söylediği, bütün çirkefliklere rağmen sabırla beklediği çözümü konjonktürün de net bir şekilde kendi lehine dönmesiyle sonunda uygulamaya koymuştur.
    bu plana karşı olanlar hem fıratın hem de okyanusun öbür tarafından fırat kalkanı operasyonunu mal mal izledikleri gibi gelip bu gibi platformlarda dezenformasyon yapmaktadırlar.

    hal böyleyken şimdi siviller ölüyor diye yaygara koparan bir terör örgütünden beklenir ki şayet abd seni kullandı kullandı sonra da bir kenara itti ise gidip bombaları new york'ta boston'da patlatman gerekir, cirze de şırnak da değil.
    sempatizanların ısrarla anlamak istemedikleri şey şu; bu coğrafyada kadim uygarlıklara rağmen devlet kuramazsın, ha olmaz ama diyelim ki kurdun, o zaman ne olur biliyor musun?? o zaman bugün patlattığın bombaların 100 misli her gün senin kucağında patlar, yok olur gidersin. şimdi testi kırılmasın diye vakur ve hassas davranan medeniyetlerin sillesi o zaman pek bir yaman olur.

  • 49. gs'ın furkan güney'in tazminatına itiraz etmesi

    galatasaray'ın 11 yaşındaki minikler judo takımı sporcusu furkan güney'in, şampiyona için kafileyle birlikte gittiği tekirdağ'da merdiven korkuluklarından kayarken düşerek ölmesi nedeniyle açılan dava sonucunda mahkemenin kulübü de kusurlu bularak verdiği 47 bin tl'lik tazminata galatasaray spor kulübünun itiraz etmesi olayıdır.

    kendilerine emanet edilen 11 yaşındaki çocuğa sahip çıkamayıp bir de üste çıkmak istemelerine mi yanayım, transfer dönemlerinde milyon dolarları savuran insanların minicik bir beden için verilen 47 bin liralık tazminata itiraz etmelerine mi yanayım bilemiyorum.

    kaynak

    güncelleme :
    1. çocuğuna merdivenden kaymamayı öğretmediği için aileyi suçlayan arkadaşlar var. sanırım bu arkadaşlar hayata 18 yaşından başlamış veya çocuk yetiştirmemişler.

    2. hukukçu değilim, hukuk kavramlarına normal bir vatandaşın bildiği kadar vakıfım ama böylesi insani boyutu olan bir olayda kulübün daha hassas olması gerekirdi.

    3. haberi yarım verdiğimi iddia edip şeref yoksunluğu ile suçlayanlar olmuş. bu şahısa önce kaynak yazılı kısma tıklamasını tavsiye ediyor, sonra da şeref kavramının insan için en değerli şey olduğunu ve ota boka kızıp insanların şerefiyle ilgili yorum yapmaması gerektiğini hatırlatmak istiyorum.

  • 50. galatasaray'a fetö soruşturması

    evet 30 genel kurul üyesi tutuklu geriye kalan 98 genel kurul üyesi gözaltında olan kulüplere değil de galatasaray'a yapılacaktır.

    rüyalarda tabii.

    bu da bonus: http://media.altersozluk.com/…944/54c9e3f7d54bb.swf