Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. tasfiye edilen fetöcüler ne yapacaklar

    epdk mülakatında elendim.

    trt 2 kez mülakatında elendim.

    16 kez kamu kurumlarının mülakatından elenince kimse bana ulan cemaatçiler girecek diye sahipsizleri işsiz bıraktık bu adamlar ne yapacak demedi.

    (bkz: su veren itfaiyenin hortumu)

    hakkımı kimseye helal etmiyorum.

    hem maddi zararım çok büyük hem psikolojik

  • 2. chp mitingi için ulaşımın ücretsiz olması

  • 3. 21 temmuz 2016 akın öztürk'ün suçsuz çıkması

    umarım işkence eden polisleri en ağır şekilde harcar. torpilli çakallara koca komutanı yem yaptılar. 10 aylık kız çocuğuna küfür eden insanlara kaldı ülke.

  • 4. ohal nedeniyle jiplere el konulması

    fakir olmaktan mutlu olacagim hic aklima gelmezdi

  • 5. akp'li vekilin halkı chp mitingine davet etmesi

    akp grup başkan vekili naci bostancı'nın yaptığı çağrıdır.

    http://www.sozcu.com.tr/…-mitinge-katilsin-1324842/

    darbe girişimi sonrası daha cesur, birlik, beraberlik ve uzlaşma mesajları verilseydi ne güzel olurdu.

    anlamak çok zor değil, halk kutuplaşmak istemiyor artık. çok yorulduk lan. kavga etmekten, laf sokmaktan, akrabamızdan nefret etmekten yorulduk.

    biraz daha olumlu adımlar atabilseniz keşke. nasıl seviniyorum mecliste bütün siyasi parti vekillerinin bir odada sohbet ettiği fotoğrafları gördükçe.

    neyse buna da şükür.

  • 6. 15 temmuz 2016 beyaz türklerin makarna kuyruğu

    parasi neyse verip makarnasini alan guruhtur, en azindan bir paket makarnaya oyunu satmamistir.

  • 7. 22 temmuz 2016 kemalist darbe olacak iddiası

    asılsızdır.
    kemalistler yapacak olsaydı "iddia" olurdu.
    "iddaa" ise çomardır. o da olmaz zaten.

  • 8. 2016 ekşi sözlük uzlaşma ve barışma önerisi

    spontane olarak yazıyorum. öncelikle bunun için beni bağışlayın. bizler 1980 sonrası doğmuş, türkiye'nin geleceği olan bir nesiliz. ekşi sözlük bir platform olarak daha çok mevcut iktidara muhalif olsa da son günlerde bir ışık görmüş olduğum için, bu öneride bulunmak istiyorum.

    herşeyi bir kenara bırakarak beraber bu ülkede nasıl barış içerisinde yaşarız bunu düşünmeye davet ediyorum.

    şöyle bir düşününce aslında çok uç fikirli olanları törpülediğimizde muhafazakar da, solcusu da, ateisti de, ülkücüsü de büyük oranda aynı yaşantıya sahip. herkesin bir ailesi ya da çevresi var. takıldığı ortamlar sevdiği insanlar var. kimse kimseye belirli şartlar altında saygı çerçevesinde karışmadığı zaman aslında hiç de sorun olmuyor.

    son dönemde oluşan nefret söylemiyle yaratılan kırılgan ortama rağmen, insanlar yine de dostluğu kardeşliği ön planda tutmaya çalışıyor. aslında öyle de değil mi? bizler aile içerisinde bile farklı görüşlere ve yaşam biçimlerine sahibiz. kızgınlıkla öfkeyle hareket etmediğimizde aslında ayrışma olmadığını deneyenler test edip görmüşlerdir diye düşünüyorum. bu platformda ben de belki nefret ettim kızdım trollük yaptım ancak artık bazı şeyleri gerçekten kenara bırakarak barışma vaktinin geldiğini düşünüyorum. bunun için mesela neler yapılabilir?

    - nefret, aşağılama ve bölücü anlam ve faaliyet empoze eden dezenformatif başlıkları yok edelim ya da ambargo koyalım.

    - farklılıklarımızı birbirimize üstünlük taslamak için değil de karşılıklı anlayışı tesis etmek adına paylaşalım.

    - toplumu iyi analiz edelim, hassasiyetler konusunda ayrım yapmadan birbirimize saygı duyalım. içki içene de, başörtüsü takana da, ak partiliye de, geziciye de, ülkücüye de, aleviye de, sunniye de serbestlik alanı tanıyalım. dinleyelim, küçük görmeden saygı duyalım.

    - darbeye de karşı olalım, gezideki talepleri de dinleyelim. inatçı olmayalım, durumları ya da konuları saptırmadan haris duygularla değerlendirmeyelim. mesela örneğin; taksime kışla yapılsa ne olur yapılmasa ne olur? bu kadar çok önemli mi? herşeye simgesel anlam yüklemeyelim. belki yapılması iyi ya da yapılmaması.bilemeyiz ki.

    - fanatikliği bırakalım. evet rant dönüyor. evet rüşvet var. evet yandaş olayı var. ama bir yandan da küçümseyen dinle alay eden bir kesim var. toplumsal paylaşımda adaletsizlik var. bazı konularda birbirimize yaklaşırsak bizim bu fikir farklılıklarımızdan nemalanan şakşakcı ve eyyamcı kesimin ekmeğinin suyunun kesileceğini bilelim. biz birbirimizi kollayalım. iktidar bir gün değişir bu eyyamcı paragöz kesim taraf değiştirir ama değişen bir şey olmadıkça adalet ve barış olur mu? olmaz.

    - atatürk'ü de sevelim tayyib'i de. necip fazılı da sevelim nazım hikmeti de. ahmet kayayı da sevelim ozan arifi de. ideolojiyi bir kenara bırakalım. bu insanların bize yaptıkları hizmete bakalım. atatürk canla başla bu millete komutanlık yaptı, iyi ya da kötü cumhuriyet döneminde bişeyleri değiştirdi. doğru ya da yanlış olan oldu, biz onun üstüne koyalım. tayyip mesela yanlış doğru bir çok hizmeti var. eleştirirken yapıcı olalım ön yargılarımızı bir kenara koyalım ve saygıyı elden bırakmayalım.

    - dış mihrak denilen guruhun oyununa gelmeyelim. bu ülke hepimizin. biz birbirimiziniz. aramızda bizi birbirimize düşüren cemaat gibi virüsleri temizleyelim. şimdi cemaat olur yarın falan filan derneği, bunlara prim vermeyelim.

    -tarihimizi silip atmayalım, sahip çıkalım. yanlış doğru, tarihten ders alalım ve bugunun toplumsal yapısının dengesini sarsacak çıkışlarda bulunmayalım.

    -hak ve hukuğu gözetelim. varsa gördüğümüz bir yanlış kırmadan nefret yaymadan müdahale edilmesini sağlayalım. bir de meltem banko gibi dalga unsurlarını bırakalım artık. çünkü gerçekten baydı. anlaşılan o ki; kadın rahatsız oluyor. onun da anası babası kardeşi var. biraz empati yapalım. bu arada meltem banko bir örnekti, bu bir çok kişi ve kurum için geçerli, ölene kadar birileri vurmayalım.

    bilmiyorum fikir çok ama nihayetinde biz farklı görüştekiler artık birbirimizi kırmaktan vazgeçelim. barışalım. birlik olalım. ve bunun tesisi için elimizden gelen her türlü çaba ve hassasiyeti gösterelim.

    aslında çok basit, bunu normal hayatınızda uygulasanız rahatladığınızı da farkedeceksiniz.

    edit : baştada belirttiğim gibi spontane yazdım. yanlış kırıcı birşeyler yazmışsam affola. amacımız halis niyetimiz iyi olduğu sürece bence çözülemeyecek sorun yok. yeter ki kindar olmayalım ve nefretimizi ve öfkemizi bir kenara bırakalım. ve bu öneriyi (bkz: up) yapalım. son dönemde kırılan kalplerimizi tekrar neşemizi sevincimi toparlayarak ve birbirimize saygı sevgi inşa ederek tamir edebiliriz.

    edit 2: (bkz: #61866615)

  • 9. türkiye ve iran'ın yer alacağı yeni sscb

  • 10. vatan haini değilseniz ohal size dokunmaz

    sosyal medyada dolaşan ve gerçekten içimizi rahatlatan açıklamalardan biri. balyoz davasından yatanlar tekrar göreve getiriliyor, rus uçağını düşürenler aylar önce kahramanken bugün tutuklanıyor. bu hainlik-kahramanlık olgusu bu ülkede çok oynak ve ben bunu kimseye anlatamayacağımı bildiğimden sıkıldım artık.

  • 11. ak parti'yi fetö'ye kemalistler mecbur bıraktı

    (bkz: he de geç)

  • 12. sabah ezanı okuyan cumhurbaşkanı

    herkes imam demiş ama ezan okuyana müezzin denir.

    bu bilgi seviyesiyle ışid'in eline geçseniz hiç şansınız yok.

  • 13. 21 temmuz 2016 göztepe parkı olayları

  • 14. hayvan gibi kullanılırken tedavülden kalkan ürün

    (bkz: cemaat)

  • 15. fetoculardan boşalacak kadroların doldurulması

    menzilciler, nakşibendiler ve bilimum biatçı başka tekkeler tarafından doldurulacak kadrolardır. 10 sene sonra yine devlette cemaat yapılanmasını konuşuruz.

  • 16. tayland prensinin almanya ziyaretindeki giyimi

    (bkz: transes)

  • 17. akın öztürk

    suçlu olup olmadığı hakkında bilgimin olmadığı general. burada değişik değişik çıkarımlar yapılıyor, bazısı zaten elindeki birkaç bilgi kırıntısıyla kendi çapında yargılamayı bitirdi ve suçlu ilan etti çoktan; bazılarına göre de tipi hiç suçlu gibi değil. ben bunu irdelemeyeceğim zira bir anlamı yok.

    polis bir durum görmüş ki dövmüş diyen, polisi dayak konusunda yetkili sanan yazarlar; daha suçlu olup olmadığı belli değil neden dövüyorsunuz diyenler...suçlu olsun, suçsuz olsun fark etmez; işkence, kötü muamele yapılamaz bu kişilere. ifade alınırken dövülemez, işkenceye maruz bırakılamaz. "suçlu-suçsuz fark etmez". sizin içiniz soğuyor olabilir, intikam duygularınız tatmin oluyor olabilir ama bunun hukuk için önemi yok. tutuklu adamı dövemezsin, suçu kanıtlanmış adamı dövemezsin, hapisteki adamı dövemezsin kaç kere söyleyelim daha? işkence görmenin masumiyet karinesiyle bir alakası yok. kanunda tanımlanan suçun, yine kanunda öngörülen cezası vardır ve adamın suçu ispatlanırsa bunu zaten çekecektir. yani yaptıklarının sonucu olarak cezalar var zaten bir de ayrıca işkence yapmak, dövmek serbesttir gibi bir durum söz konusu değil arkadaşlar lütfen saçmalamayın. cezalar neden var?

    bazı şeylerin yanlış olduğunu anlamanız için mutlaka başınıza mı gelmesi gerekiyor?

  • 18. 21 temmuz 2016 habertürk mete yarar programı

    bu adamları dinledikçe kendimi sikesim geliyor amk!ulan veyis dingili!ben bile ortaokul sıralarında ışık okullarında az buçuk ne boklar döndüğünün farkındaydım.hala kalkmış "90'larda bunlar nasıl kadrolaştı?" diyor.ulan iyi hoş konuşuyorsunuz da allah rızası için 2 kelime de şu hükümete edin!2002'den sonra yaş kararlarına ben mi şerh koydum?cemaat ile ben mi ittifak kurdum?ulan az şeref be!az namus be!

  • 19. gelmiş geçmiş en iyi oyun repliği

    tamam. yaparım. oduncu

    (bkz: age of empires ıı)

    edit: diğerleri de güzel ama ingilicçe.

  • 20. 21 temmuz 2016 darbe girişiminin yeni videoları

    ulan kimse tiyatro demiyor ki artık. şu görüntülere hangi taraftan izlersen izle rezalet. sadece bilinen bir şeydi bu darbenin olacağı. her şey önceden belirlenmişti diyor. akp'nin kendisi darbeyi hazırladı diyen yok yani, sadece bu durumdan haberi vardı ve nasıl istifade ederizdi düşünceleri. benim gözümde halka silah sıkan askerle, askeri kemerle döven aynı. sizin gözünüzde neden farklı oluyor?

    tamam bu insanlar cesur, canlarını, geride bırakacaklarını filan düşünmüyorlar evet bence de takdir edilesi ama kardeşim neden piyon olarak askerin önüne sunulduklarını sorgulamıyorlar. bir savaşta piyon olmak, kahramanlık pahasına olsa bile bana mantıklı gelmiyor. bu insanlar darbeyi kendilerinin durdurduğunu sanıyor, sizce de halk mı durdurdu darbeyi?

    önceden hazırlanan onlarca liste var, 60 gün önce ölen savcının bile isminin hazır olduğu listelerden bahsediyorum. 50 bine yakın devlet memuru görevinden alınmış, bunların bir çoğu eğitim ve yargıdan. her muhalifi paralel diye içeri alıyorlar, ohal'de tüy dikti artık.

    fetö'yü sanki bu adamlar başımıza musallat etmemiş gibi davranmayın artık be. bunlardan boşalacak koltuklara, nahşibendiler, menzilciler, imam hatipliler gelecek. siz hak eden mi gelecek sanıyorsunuz.

  • 21. fethullah gülen cemaati

    yil 1999. kirgizistanin kucuk bir ilcesinde genelde basarili ogrencilerin gittigi okulda 6. sinifta okuyorum. daha once cemaat okullarina sinav olmusuz, sinavdan gecenlere kendi ismine ozel mektuplar geliyor. benim adima da var, tabi cok memnunuz, sinavi gectigimiz icin degil, ilk defa adima ozel mektup var, degerli hissediyor insan. 12 yasindayim. %50 burslu kazanmisim, arkadasim %100 burslu. ama zaten ikimiz sinifin en iyileriydik. ders disinda okulun, ilcenin en sonunda yetinmeyip ilin kutuphanesine surekli gidip kitap okuyan tipleriz. ben gitcem gel beraber gidek diyom, zaten 100% burslu kazanmissin. arkadas annesi izin vermedigi gitmedi.

    benim de annem gitme diyor, baska ilcede yatili okul sonucta, en buyuk cocugunu gondermek istemiyor. ben de tutturmusum illa gitcem diye. babam gercekten gitmek istiyor musun diyor, “evet” diyorum basim egik. babam kirgiz-turk lisesine birakip, ordaki belletmene ‘eti senin kemigi benim’ diyor. zaten o donemler millet bu okullara iyi okusun degil de en azindan dogru duzgun adam olsun diye gonderiyordu cocugunu.

    30 civarinda ogrenci bir buyuk odada soyle ranzalarda su su sekilde de dolaplari kullanarak yasamaya basliyoruz. sicak su yok, yemekhaneden sicak su alarak tuvalette haftada bir defa dus aliyoruz. yemek az, zaten kasik yetmiyor, milletin yemegini bitirmesini bekliyorsun sonra da onlarin kasigini alip sen devam ediyorsun yemege.

    okul basladiktan iki ay sonra iki cocuk geliyor sinifa, sinav fln olmamislar. vali ve kaymakam cocuguymus. o zaman ogreniyom zengin olunca sinavsiz da gire biliyormussun. bizim peder gibi memur degil sonucta, ileride isini gorecekler.

    okul, 1 saat ara, aksam yemegi, 30dk ara, etut sonra da yatis. hafta ici duzen boyle, hafta sonu ise evi yakin olanlar evlerine bizim gibi evi uzak olanlar da orda kaliyor. haftada bir defa sohbet abi ile. sohbette de genel ahlak, hayat fln iste. abi konusuyor biz dinliyoz. namaz fln kimse kilmiyor zaten, sscb’de buyumusuz sonucta. zaten namaz kilin demiyor. daha o chaptere gelmemisiz.

    bir gun abi zamani gelince sen de benim gibi ogrencilere abilik yaparsin artik diyor. ben de icimde ne abisi lan, manyak misin, liselere mi geri gelcem diyom. ama sesli olarak “yaparim abi” diyom saygi duydugum abiye. nerden bileyim o zamanlar tum sistemin bu sekilde kuruldugunu.

    biyoloji dersinde bi ara hocayi cevaplarken “zaten maymunlardan gelmisiz” tarzinda cumle kuruyom. oyle ogrenmisiz sonucta, ailem de oyle biliyor, hatta herkez oyle biliyordu lan sscb zamaninda. arkadas da soz hakki isteyerek “hcm kirgiz babam maymun diyor” diyor. herkes de guluyor. benim yuzum kipkirmizi, arkadasa “benim babama nasil maymun dersin” diycem ama kaynagi benim, diyemiyorum da. anca icimde lan hepiniz ordaydiniz, sizde boyle biliyordunuz, ne zaman ademden geldimizi ogrendiniz diyorum. megerse bunlar belletmenin ozel sohbet verdigi elemanlardan biriymis. benim yakin arkadasim idi. bana niye soylemiyon, bende gelcem diye bende ozel sohbete gitmeye basladim.

    lise bir. artik sohbetlerde soru sorma cureti gostere biliyoruz. eskiden korktugumuzdan degil de oyle ogretildigi icin sormuyorduk pek. nasil oluyor diyoruz, taa odtu, bogazici mezunlari gelmis gelismemis ilcede ogretmenlik yapiyorlar bes kurusa. nasil oluyor bu is diyoruz. sizin amaciniz ne? bizden ne istiyorsunuz? bunun bir cikari olmali size?
    “allah rizasi icin” diyor, baska birsey istemiyoruz. hala kafamiz almiyor, kesin ip var diyoruz.

    lise son. sinifta herkes namaz kiliyor, belletmenlerden kimse namaz kilin demedi, ama sohbetlerden mi etkilendik yoksa bazi ogrenciler basladigi icin biz de koyun psikolojisi ile basladik bilmiyom ama herkes toplu namaz kiliyor. kimse hafta sonlari diskoya, kariya, kiza cikmiyor. herkes dindar, sigara icen bile yok. liseyi diskoya gitmeden sigara icmeden, ornek ogrenci olarak okul birinciligi ile bitirmisim. danisman ogretmenim var, acayip yakiniz, ben gazete cikariyom, ogrencilerle ugrasiyom, ogretmen ile surekli konusuyoz. bayaa da seviyom ogretmeni.

    ogretmenler, belletmenler bizi surekli ya turkiyeye yada kirgizistandaki hizmet universitesine gitmemizi tembihliyor. rus, amerikan universitesine hic gitmeyin diyor, hatta tcnin kirgizistanda actigi universiteye bile gitmemizi istemiyor.

    okulu bitirip turkiyeye giderken baskentte sevdigim danisman ogretmenimi goruyom. ama nasil ozlemisim, ”merhaba hcm”, nerdeyse sarilacagim. “aa sen misin” diyor ve tekrar diger insanlara konusmaya devam ediyor. nasil la diyorum, bir sene danisman ogretmenimdin, surekli beraberdik, her gun yanina geliyordum. cok sevmistim seni. boyle mi olacaktik. sevgilim terk etmis gibi hissettim. ama hala anlamiyorum. nasil olur boyle birsey diye. o benim ilk danisman ogretmenimdi.

    megerse ben onun ilki degilmisim. bu sekilde insana degil sisteme baglanmayi ogreniyorum.

    yil 2004, turkiyedeyim. universiteyi devlet bursuyla kazanmis kyk’da ucretsiz kaliyorum. hizmetin nasil calistigini biliyoruz artik. bir abi gelecek bizi eve goturecek orda yasamaya baslaycaz.
    ılk hafta gecmeden pek istemesemde orda okuyan hizmet kirgiz sorumlusu aldi eve goturdu. neyse buyuk sozu dinlenir.

    hatta ogrenci bile verdiler, yaslari benden buyuk, yasimi 5 yas buyuk soyluyom. hafta sonlari evime geliyorlar yemek yapiyorum, ders calistiriyorum, namaz kildiriyom, sohbet yapiyorum. lisedeyken belletmenin “zamani geldiginde sen de abilik yaparsin” dedigini hatirliyom.

    evdeki diger elemanlarla da aksam sohbeti, cay saati, kitap okuma saati disarisinda pek takilmiyorum, zaten sikici ve surekli degisip duruyorlar, ya beni baska eve gonderiyorlar yada elemanlar surekli degisiyor, yanindaki elemanin en fazla 4-5 ay icinde baska eve gondereceklerini biliyorsun. zaten birisi ile fazla samimi oldun mu direk degistiriyorlar.

    2 sene ayni ogrencileri calistirdim ve polis okuluna hazirlamaya basladim. ılk gelmeye basladiklarinda siz ileride polis olacaksiniz, suan polise ihtiyacimiz var demisti buyuk abi. ben de tabi birsey anlamiyom, herhalde turkiyede polis az fln diye dusunuyorum. ogrenciler de polis olmayi pek istemiyor ama iki sene sonra hepsi polis okuluna girdiler.

    polis sinavina az kalmis, hazirliyom ogrencileri, surekli denemeler yapiyom. sinava 3-4 gun kala buyuk abi son deneme sinavi yapcaz, ama bu onemli diyor. tabi denemeden sonra tum sorulari tekrar cozuyoruz. ıyi hazirlanin son denemedeki sorulara benzer sorular cika bilir diyor.

    gercek sinavdan sonra ogrencilere soruyom nasildi diye, “iyiydi, son denemedekine benzer sorular cikti, cok sansliyiz” diyor. abiler baya iyi hazirlamis diyorum sorulari, ogrenciler de cok dua ettikleri icin, ayni sorular cikmis.

    1 sene sonra bir ogrencimi yolda gidiyorken goruyorum, adam buyumus, polis olmus, ceza yaziyor artik. “abi nasilsin, gel sariliyim” diyor. ben de “vaay sen misin” diyorum, allahtan ismini hatirliyom. eminim ogrencim “nooluyo lan”, daha bir sene once nerdeyse her gun gorusuyorduk en sevdigim abim diyordum diye dusunmustur. “alisirsin” diyorum icimden, insana degil sisteme bagli ol.

    sohbetlerde abiler surekli diyor, universitede hizmeti kotuleyen ogretmenler var mi, isimlerini verin diye. millet soyluyor, su hoca, bu hoca. ben de anlamiyom. konusmussa ne olcak, siz ne yapacaksiniz ki isimlerini diyorum.

    ergenekon zamani idi, sohbette surekli asker, generaller kotulendi. yasar buyukanit itin tekiydi mesela. chp de kotuydu, atayiz idi. acik acik akp’ye oy verin demiyorlardi ama durum ortada diyorlardi. sonra da zaten direk akp icin calisin dediler. ben zaten tc vatandasi degilim ama siyasetle ilgilendigim icin dinliyorum.

    yaz tatillerinde yurt disindan gelen ogrenciler bazen antalyaya giderek harclik kazanirlar. ama bizi gondermiyorlar oraya, bozulursun diye. part time olarak calisiyorum disarida ona bile izin vermiyorlar. birakin kendimi gelistiriyim teori kasarak bilgisayarci olunurmus diyorum. sorun cikartsam da calismama izin veriyorlar. ama tum gorevlerimi de yerine getiriyorum. haftada 4 ayri grupla sohbet yapiyorum, okulda da ogrenci baskaniyim. fazla maneviyatli olmasam da surekli is yaptigim icin evden atmiyorlar. artik yavas yavas sorumlu eleman olmaya basliyom evde. cunku eve ve bolgeye bagli degilim, hizmette ust gorevim var direk buyuk abilere bagliyim onlarin sohbetine gidiyom. ev cemaati ile pek alakam yok. onlarin kitap okuma zamani ile benimki tutmuyor diger ev cemaatini etkileyen sorunlar var. ama en cok kitap okuyan gene benim o yuzden pek fazla soz cikartmiyorlar.

    part-time calistigim sirkette bir kiz var, cok iyi anlasiyoruz. bir gun bana “yaa kirgiz neden bana cikma teklif etmiyorsun” diyor. “ben cemaatteyim, biliyorsun, cikamam” diyorum. kiz da oyle kaliyor.

    artik son sinifta hizmet universitesinde bilgi islemde calisiyorum. departman baskanim da hic tecrubesi olmayan benim sinif arkadasim. genelde tartisma cikiyor cunku tum isi biz yapiyoruz, adam surekli konferanslara gidip duruyor. dekan yardimcisina soyluyorum “takimda kimse sevmiyor”, adam zaten isini bilmiyor, degistirin, takim icin zarar diyoruz. “adam hizmetten atamayiz, idare edin” deniliyor.

    universiteye ise girmeden once amerikaya basvurmusum kabul edilirsem gitcem, tembihlemisim zaten beni ise alan abiyi, sonra sorun cikmasin diye.

    son donemlerimde kirgizistan mezun sorumlusu abisi geri gelmemi istiyor. burda ihtiyac var diyor. zaten kimse sormamisti kendi planin var mi diye. ben amerikaya gitmek istiyorum, orda ise kabul edilirsem gidecegim diyorum. sonra da kirgizistan abisi okudugum sehirde abilere baski yapmaya basliyor, isten cikartilmam konusunda. guya isten cikartilinca ben mecbur ulkeye donecegim, onun dedigini yapacagim. ama okudugum sehirdeki abiler biz onlari dinlemeyecegiz, sadece sen bunlari bil diye soyluyoruz. sen bize lazimsin burda kal, seni isten cikartmayacagiz diyor.

    zaten kisa zaman sonra amerika’dan ise kabul edilince turkiyeden siktir olup gidiyorum kimseye soylemeden. buraya gelince kimseyle irtibat kurmadim. halbuki turkiyede hizmette yurt disi ogrenci temsilcisi, bolge talebe mesulu (btm) ve farkli gorevleri ustlenmistim.
    turkiyede ara sira telefonla konustugum kiz vardi, cemaatten, ayni ulkeden. yakin akrabasi sayildigi bir arkadasima diyorum, hadi evleniyim artik ben bu kizla. “senin ismin cizildi artik, sana kiz vermezler cematten”. ıstediklerini yapmadin. ama diyom, nasil olur boyle birsey.

    evet, bal gibi de oldu, kiz da yalan oldu. “yolumuzu kaybettigimiz” icin artik ordaki eski arkadaslarim bena sadece dua ediyorlardi “hidayet eyle ona” diye.

    evet biz altin nesil olarak yetistirildik, hem dini bilen hem egitim seviyesi yuksek olan. her zaman dediklerini yaptim ama hep ayni soruyu sordum “basari icin hersey mubah midir?” cevap hep hayir idi ama yapilanlar, bana yapmami istedikleri bazi isleri yapmam icin diger insanlarin hakkini yemem gerekiyordu ve yapmadigim icin sorunlu eleman oldum. sadece zaman gazetesinini okumayip, diger gazeteleri de okudugum icin, her dedigini sualsiz yapmayip, bazen neden diye soru sordugum icin, subjektif davranmayip objektif oldugum icin, sadece risale, pirlanta(fg kitaplari) okumayip, ataturk hakkinda kitap okudugum icin, ogrenciligim suresi boyunca hep verdikleri gorevleri yapip bitince, yurt disina kariyer yapmaya gittigim icin istenmeyen ve hatta “yolunu kaybeden” oldum.

    son bes yildir amerikada yasiyorum yurt disindan abd’ye gelmek isteyenlere ekstradan danismanlik hizmeti veriyorum. cematteki en onemli sorun “basari icin hersey mubah”dir ve bu sorun herseydir. cemaat icindeki insanlar kucuk yaslarindan itibaren beyni yikanmaya basliyor ve emin olun cemaat bitse bile adamlar hala ayni dusuncede yasayacaklardir. cocuklariniza ?farkli dusunceleri saygi duymasini ve onlarin fikrini dinlemesini, kendi dusuncesinden baska dusunceler olabilecegini ogretin. hele hele turkiyenin suan cok ihtiyaci oldugu donem, saygi duymak.

    p.s. artik turkceyi bile duzgun kullanamiyorum eskisi gibi, affola.

  • 22. atatürk'ün elini öptürmediği kadın

    çok eski bir harekettir. elini öptürmek istemeyen kişi karşıdakinin eline hafifçe vurur. saygısını kabul eder. herhangi negatif bir mana içermez.

  • 23. gezici vs darbe direnişçisi

    flamingolar, uzun ve ince bacaklara, yine uzun, eğri bir boyuna ve rosa rengi tüylere sahiptir. belirgin özelliklerinden biri kıvrık bir gagalarının olması ve bunun, üst kısmıyla daldırıpta, yiyecekleri su ya da çamurdan çıkarırken filtre vazifesi görmesidir. tüylerindeki kırmızı renk tonları, yedikleri yiyeceklerin içerdiği karotin miktarına göre değişir. esaret altındaki genç kuşlar, çok az karotin içerikli besinler aldığından beyaz tüylere sahiptirler.

  • 24. fantastik general isimleri

  • 25. normal vatandaşlarımız gerçekten müsterih olsunlar

    dinsiz, darbeye, fethullaha ve erdoğana karşı bir bireyim. ben de normal vatandaş sayılıyor muyum?

  • 26. darbe girişimine sessiz kalan ünlüler

    ingiltere kralı,
    rahmetli başkan kennedy,
    taçsız kral pele,
    backenbauer,
    kaleci mayer,
    nadia komanaçi,
    brigitte bardot
    fenerbahçeli cemil

  • 27. bireysel silahlanmanın önü açılırsa alınacak silah

    eğer piyade tüfeklerini de içeriyorsa ak-47'dir. her koşulda çalışabilen bu silahın en güzel yanı da şeriat geldiğinde dışarı çıkıp allahu akbar diye havaya ateş açtığınızda kafanızın kesilmesini engellemesidir.

  • 28. gülen'e hala hocaefendi diyenlerin akıl sağlığı

    eskiden de diyenlerin akıl sağlığıyla arasında fark yoktur. *

  • 29. 16 temmuz 2016 yunanistan'a kaçan 8 darbeci

    acun ılıcalı tarafından teslim alınarak survivor generaller özel programına konuk olacaklardır. oyunlarda her hafta en az sms alan general türkiye'ye teslim edilecek, şampiyon olan ise dominik vatandaşlığı kazanacaktır.

    edit: @nasrettin hocaya ozen motora ters bin önerisiyle en çok sms alan iade edilecek. cumhurbaşkanımız "erkan generali getiriyoruz bu hafta, yüklenin" diye halkımızı operatörlere dökecektir.

  • 30. orduya sadece ülkücülerin alınması gerekliliği

    ordumuza, herhangi bir etnik köken, siyasi görüş, dini inanç baz alınarak yapılacak örgütlenmenin tehlikesinden habersiz kişi beyanı. sonu yugoslavya olur.

    tsk, ordumuz, alevi, sünni, kürt, laz... herkese kucak açan, kozmopolit yapıda olmalıdır. yugoslavya ordusu ve sırp etkisi hipotezimizi güçlendiren en önemli tarihi delildir.

    imza: had safhada bir ülkücü.

  • 31. mit müsteşarını aradım ama ulaşamadım

    vahim hadise hem de çok vahim hadise.

    ben artık cumhurbaşkanına ciddi ciddi üzülmeye başladım. burak zaten kayıp çocuk, bilal'in durumu ortada, sümeyye anoreksiyaya yakalandı, oğullardan hayır yok damatlara bakayım dedi esra'nın kocasını bakan yaptı adam çok güzel hareketler'deki tombul çocuk eser yenerler gibi olup olmadık yerde gülüyor, üstüne üstlük emine çok rüküş.

    adamın aile hayatı ortadaydı ama gördük ki iş hayatı da bombok. en zirvede ama sürekli ardından kuyusunu kazıyorlar. bildiğin kalabalıklar içinde yalnızlık yaşıyor.

  • 32. sözlükçülerin evlerinde bulundurdukları silahlar

    bi deodorant var, marka ismi vermiyim ama nasıl çirkin kokuyor anlatamam.

  • 33. bülent arınç'ın fetö itirafı

    en hafif tabirle;
    aptala yatip sucunu hafifletme cabasidir.

    ben bu orgutun bu kadar tehlikeli oldugunu yeni ogrendim demeyeceksin;
    dinin ne kadar guclu ve tehlikeli oldugunu yeni ogrendim diyecesin. bunu da soyleyemezsin zaten.
    tornistanlara devam. ulan hayat boyle gecer mi demeyin, kivirmayla, laf ebeligi ile din somurusu ile pek ala gidiyor iste arinc'da.

  • 34. 20 temmuz 2016 olağanüstü hal ilanı

    üç ay ohal demek üç ay boyunca parlementer sistemin askıya alınması demektir. umarım okuduğumuzu anlamışızdır.

    üç ay ohal demek üç ay boyunca bu hükümet tarafından çıkarılan yasaların anayasa mahkemesi'ne taşınıp iptal edilememesi demektir. umarım okuduğumuzu anlamışızdır.

    parlementer sistem itiraz edemeyecek. anayasa mahkemesi itiraz edemeyecek. bu şartlarda yasalar tek bir kişinin kararı ile değiştirilebilir ve hatta ohal belki 30 ay da sürebilir. konuşmak için elbette erken ama belki şuralarda gerçekleşen küçük bir başkanlık hayali vardır.

    yorumları okudum, bazı arkadaşlarımız 'fetöcu değilseniz, ne korkuyorsunuz, hayat sizin için aynen devam edecek' demiş hakkında. ah be arkadaşım, sorun da burada zaten. dün ergenekoncu olduğuma karar veren kişi bugün fetöcu olduğuma karar verecek.

    en azından düne kadar ergenekon ve balyoz davalarında kurulan kumpası ve yapılan hukuk dışı uygulamaları nispeten özgür sayılan basın yoluyla paylaşıp, tartışıyor, eleştiriyorduk. ohal zamanı bunları paylaşamayabilirsin. çünkü hükümet o yayın organını da anında fetöcü ilan edebilir.

    hepimize geçmiş olsun. askeri darbeyi savuşturduk ama sivil darbeyi fiilen yaşıyoruz.

  • 35. hakan fidan

    bir enişte değil

  • 36. erkek arkadaşıyla sevişen kızın asıl amacı

  • 37. tinder

    ilk defa biriyle buluştum geçenlerde.

    buluştuğum kız o kadar istekliydi ki, ilk mesajı o attı hadi buluşalım falan dedi, ulan fake olmasın böbrekleri elden teslim etmeyelim diye kızın fotoğraflarını google images'ten arattım. baktım temiz, bi de telefon numarası verdi konuştuk falan avcılarda bi yerde buluştuk.

    hatun yabancı, slovenyalı'ymış, sarışın eli yüzü düzgün, çıtı pıtı minyon bi şey. aha dedim barabas, iyi ki hücum yeleğini yanına almışsın. o günün sabahı da sonunda bi iş görüşmesinde dikiş tutturmuşum, işe kabul edilmişim, akşamına da gayet hoş bi hatunla randevum var, hayatımın en güzel günlerinden biri amk daha ne olsun?

    darbe oldu amk! hatun korkmuş bi şekilde evine gitmek istedi, evine bıraktım. bıraktım bırakmasına da geri döndüğümde ne metrobüs vardı, ne otobüs ne taksi. ulan beni kim bırakacak eve?

    telefonun navigasyonundan baktım tamı tamına 21 km var eve. e-5'ten yardırırken bi şansıma sövüyorum, bi darbeci ibnelere, bi de tinder'a. ilk buluşmaya tankla gidecektim neredeyse amk, askerde de tankçıydım fena olmazdı gerçi.

    saat 2 gibi eve vardım ama yolda giderken yemin ediyorum kendimi fallout evreninde falan sandım. tam bir kaos tam bir post apokaliptik ortam. bi yerde tanklar, zpt'ler askerler ulan daha yeni bitirdik askerliği dedirtiyor, bi yerde erduvan sevdalıları tekbir getirip, haklarındaki düşüncelerimi bilseler kellemi vurmak ister gibi bağırıyor. her sokak başında öbek öbek insan topluluğu küçük reiscikler kornalara asılıyor. felaket senaryosu budur, bu kadar güzel başlayan bir gün ancak bu kadar acayip bitirilebilir.

    aha da böyle bi uygulamadır tinder, kodlayanın amk.

  • 38. cemaat dershanesine gidenlerin gözaltına alınması

    mide bulandırıcı bir iki yuzlulugunuz var. 2005-2008 yılları arasında bayrampaşa anadolu lisesi ve fem dersanesi'ne giden akp ve hoca efendi'ye ( bir aralar feto diyeni linç ederdi akpliler) laf soyletmeyen arkadaşlarım şimdi ne yapıyorlar acaba? o zaman ne dediysem aynı yerdeyim, siz kaç kere döndünüz be hacilar? siyasal ıslam kadar les bir ideoloji varsa o da ırkçı siyasettir. ikisi de kahrolsun!

  • 39. fuatavni

    siradan bir vatandasin attigi su tweet sayesinde yakalandigi iddia ediliyor.
    buyuk resmi gorebilmeyi cok isterdim...

  • 40. akp'nin halkı sokakta tutmasının amacı

    merak ettiğim amaç. şu saatten sonra neye hizmet ediyor? milletin işi gücü var hala sala okunuyor.

    gövde gösterisi mi, göt korkusu mu çözemedim.

  • 41. darbeden sonra akp'ye bir haller oluşu

    doğru tespit; ama

    bilmiyorum altan...

    koyunu kesmeden evvel gıdısını okşarlar, defneler yakarlar, tatlı tatlı dualar okurlar...

    bilemiyorum...

    ulan hiç güvenmiyoruz lan adamlara...

    niye böyle olduk?!

    ...imla...

  • 42. fetöden arındırılan emniyet hangi cemaate geçecek

    köşe yazarı tolga şardan'ın geçen yıl yazdığı bir yazısına istinaden sorulan soru...

    http://m.radikal.com.tr/…nma-kavgasi-mi-var-1494835
    hakyolcular, milli görüşçüler, menzilciler, közcüler vs... hangisi?

    15 temmuz günü kurtardığınızı düşündüğünüz ve uğrunda tankların önüne yattığınızı iddia ettiğiniz demokrasi umarım en azından liyakata dayalı adil devlet yapılanmasını içerir. yoksa fetö örneğinde görüldüğü gibi önü açılan bir tek dini cemaatin bütün devleti ele geçirmesi 14 yıl sadece.

    dönüp dolaşıp geleceğiniz yer cemaatlerle ve tarikatlarla etkin mücadele iken 95 yıldır bunu yapanları suçladınız. demokrasi sarık da takmaz istavroz da çıkarmaz...bunu hiç anlayamayacaksınız sanırım. sarıklı demokrasinizi güle güle kullanın.

  • 43. kickass.to

    en sevdiğim yönü düzenli olması idi. göz sikmeyen, neyin nerde olduğu belli, forum disiplininde bir ortamdı. arşivlik dizileri indirirdim. şimdi kaldık mı arap saçı piratebay'e?

    not: kat.al

  • 44. 21 temmuz 2016 tayyip erdoğan'dan gelen sms

    ben meydanlara çıkmadım diye mi nispet yapıyo anlamadım ki bana niye atmadı mesaj. hayır yani 79 milyon insanı rehberden "tümünü seç" yapıp sonra üşenmeden benim numaramı bulup da işareti kaldırmak nedir.

  • 45. öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

    29 ekim 1933'de cumhuriyetin 10.yıl kutlamaları için bir çok ülkeden davetli çağrılır. sovyetler birliği iki bakan gönderir. bu arada sergey yutkeviç de törene davet edilmiştir. yutkeviç, tıpkı diğer ülkelerden gelen meslektaşları gibi etkinlikleri ve konuşmaları filme alacaktır.

    yutkeviç hazırlık yapmak için sabah erkenden törenin yapılacağı hipodroma gider. diğer meslektaşları gibi kamerasını hazırlayıp konuşmaların yapılacağı kürsüye kablo çekerken utanır. rus kameramanın utancının sebebi kablosudur. diğer kameramanların kabloları serçe parmağı kalınlığındayken yutkeviç'in kablosu neredeyse insan bileği kadardır.

    binlerce kişi hipodromdaki yerini aldığında atatürk ve davetlilerin gelmesini beklemektedir. atatürk, hipodroma bir otomobille girer. topluluğu, herkesi selamlar, kürsüye çıkar ve konuşmaya başlar. bu sırada yutkeviç kamerasını çalıştırıp kayda başladığında o esnada çevresindeki meslektaşları feryat figan koparır. atatürk'ü hipodroma getiren otomobil kamera kablolarının üstünden geçmiş, hepsini kopartmıştır. ortada bilek kalıblığında bir tane sağlam kablo vardır. o da yutkeviç'in kablosudur.

    işte biz o tek sağlam kablo sayesinde günümüze kadar ulaşan tek kayıtla cumhuriyetin 10.yıl töreni ve atatürk'ün 10.yıl konuşmasını hala izleriz.

    10. yıl nutku

  • 46. ilber ortaylı'nın gündemi yorumlamaması

    adam tarihçi diye biliyorum, ben hele bi zaman geçsin yorumlar elbet.

  • 47. fethullah gülen baskılı tshirt giyip dışarı çıkmak

    fethullah gülen'in yüzünü almış pantolon giymekte çok sıkıntılı olur.

  • 48. abdurrahman dilipak

    son yaptığı "silahınızla sokağa çıkın, polisle hareket edin" açıklamasından sonra hakkında yasal işlem başlatılması zorunluluk olan provokatör. adam iç savaş için yanıp tutuşuyor. ohal ilan edildi, meclis'in hiçbir işlevi yok, fiili başkanlık var zaten. illa iç savaş olmak zorunda mı! ne geçecek elinize arkadaş ülke suriye'ye dönünce acaba?

    bu adam vakit kaybetmeksizin ciddi bir soruşturmaya tabi tutulmalı. iç savaş çıkartmaya uğraşıyor bu herif!

  • 49. 21 temmuz 2016 sabahı hissedilenler

    yenilmişlik ve umutsuzluk. artık yenildiğimizi kabul ediyorum ve umudumun tükendiğini fark ediyorum.

    insanlar rusya dönüşünü, israil dönüşünü, cemaat dönüşünü, ergenekon dönüşünü, balyoz dönüşünü, dün akken bugün kara denilmesini kabulleniyor ve daha da korkuncu inanıyor. ülkede darbe olsa oylar artıyor, olmasa artıyor. komşularla ara iyi olsa artıyor, kötü olsa artıyor. birisi birini gösteriyor ve ona kahraman diyor, herkes ona "ooo kahramanımız" diyor. sonra çıkıp aynı kişi "dün kahraman" dediği insan için "bu haindir" diyor. bu kez de "ooo hainmiş" deyip linç başlıyor.

    burası tiksinç bir ülke. utanıyorum, sıkılıyorum. islam örtüsü altında ahlaksızlığın, yalancılığın ve haramın meşrulaştığı bu ülkeden defolup gidemiyorum. allah benim gibi hisseden ve umudu tükenenlere yardım etsin.

  • 50. hulusi akar

    an itibariyle komutanı olduğu ordunun nizamiyelerinde hala çöp kamyonları ve su tankerleri nöbet tutmaktadır.

    yani ordusuna olan hakimiyeti bu kadar mükemmeldir(!) o koltukta ne kadar otursa hakkıdır(!)