yanlış yapan insandır.
bundan rahatsız olanların ortamına girerken
naber lan at yarra, çük kadar beyninle neler yaptın bugün demesi lazımdır.
ayrıca
(bkz: selamün aleyküm)
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. bir ortama girdiğinde selamun aleyküm diyen insan
-
2. %10'luk seçim barajının %3'e düşürülmesi
akp ve mhp'nin oylarıyla reddedilecek önerge.
-
3. deniz baykal'a oy versek dinsizi seçtiniz derlerdi
daha önce bilim adamı zannettiğim ancak son hal ve hareketleriyle sike sürülecek aklı olmadığını düşündüğüm kişinin zırvası.
derlerdi ile yapacağın siyasete sokayım. -
4. regl olup denize girmek
-
5. 2014 yılında 130 bin çiftin boşanması
bizzat arkadaş çevremde 3 tanesini barındırdığım çiftlerdir.
birisi eşinin gelir durumuna göre astronomik isteklerini karşılayamadığı için boşandı. adam evlenirken eve 60 ekran televiyon aldı. eve çıkarana kadar anamız sikildi kırıldı kırılacak diye. herif kirada oturuyor, her sene 1500tl'ye yeni perde diktiriyor. her pazar bir kahvaltıcıya, her salı akşamı sinemaya gitmek gibi maaşına göre fantastik işler yapıyordu. batacağını söylemiştim ama dikkate almadı. kredi kartları, krediler v.s derken 6. senesinde tonlarca borçla berabe eşi kendisini terk etti. nafaka olarakta adamın arabasını aldı. adam 2 evladını annesine bırakıp psikolojik destek almak için hastaneye yattı.
''lan karı yüzünden deli hastanesine yatılır mı, malmısın sen?'' diyerek kendisine gerekli moral desteğini sağladığımı düşünüyorum.
diğer arkadaşım da geçim derdinden boşandı. zaten kızı kaçırmıştı. kendisi alkoliğin biriydi. evlenince adam olur diyorduk ''bu karıyı başka türlü çekemiyorum.'' diyerek alkolle beraber bonzai içmeye başladı doğal olarak karısı terk etti çulsuzu.
''dünyada üstündeki gömleğinden başka birşeyin yok senin neyine kız kaçırmak amk alkoliği, sana kaçan karının taaa...'' diyerek kendisinede gerekli psikoljik desteği verdiğime inanıyorum.
üçüncü arkadaşım ise dershane öğretmenliği yapıp kadro kovalarken evlendi. oğretmelik sürecinde 5 sene evli kaldı. sonra zengin dayısının el atmasıyla bir telefoncu dükkanı açtı. oradan allah yürü ya kulum dedi. araba aldı, bir ev, iki ev derken ''sıra karıyı değişmeye geldi'' diyerek karıyı boşadı 17 yaşında bir kız aldı. şimdilerde kesmemiş olacak ki telefoncuya gelen tazelerin peşinde şerefsiz.
gittiğimiz mekanlarda ''eskidi diye karıyı değişen zengin pezevenk hesabı ödesin.'' diyerek kendisine kitlediğim hesaplarla yine bu arkadaşımada gerekli psikolojik desteği sağlamaktayım.
edit: imla. -
6. zehra çilingiroğlu'nun bikinili yakalanması
ankara'da mı yakalanmış acaba?
-
7. cem yılmaz'ın türkçeye kazandırdıkları
(bkz: sikmeseler bari)
-
8. özelden araplara ve anneme küfür eden yazar
(bkz: japan amateur anal)
(bkz: 3 nigga 1 girl)
(bkz: kısa yoldan zengin olma)
en bombasi
(bkz: big pun capital punishment)
emeklerinden oturu 5/10 -
9. ntvspor'un şenol güneş yayınını kesmesi
ntvspor'un yaptığı sayısız saygısızlıktan bir diğeridir.
teknik direktörümüze küfür eden 20 numaranın suçunu itiraf edip özür dilemediği basın toplantısını başından sonuna kadar veren bu kanal beşiktaş'ın başkanının konuşmasını, teknik direktörünün konuşmasını yarıda kesmekten hiç çekinmiyor. hiç çekinmiyor çünkü yükselen bir ses yok, bir tepki yok, bir şikayet yok. herkes küfürünü edip geçiyor kanalı ama bunun böyle gitmemesi gerek. sabahtan akşama maç tekrarı veren, sporla ilgisi nedir birçok kişi tarafından merak edilen bu kanal beşiktaş teknik direktörünün toplantısını yarıda kesmek için kendinde hak görüp, biz izleyicilerine göstermesi için aldığı reklamları giriyorsa, biz de izleyiciler olarak bu konudan şikayetçi olabiliriz.
bu adamların saygısızlığı sadece bize de değil. galatasaray'ın bomba transferi türkiye'ye geliyor, ntvspor'da yayın yok. fenerbahçe'ye porto'nun 3. kalecisi gelince canlı yayında veriliyor. yapılan programlarda trabzon'dan bursa'dan bahseden de kesinlikle yok zaten. hayır konuşan kişi soba borusu olsa anlarım da konuşan kişi türkiye'yi dünya kupasında 3. yapan, beşiktaş yanında trabzon ve bursa için de önemli bir futbol adamıdır. bu adama saygı duymanız için "oramı çekme buramı çek" diye hareket mi yapması gerekiyo basın toplantısında ?
0212 335 00 00 nolu numarayı arayarak gerekli şikayette bulunduk, lütfen siz de arayın siz de şikayetinizi belirtin. -
10. evlenmeden önce save almak
ne olur ne olmaz ben garantici adamım, dandirik bilgisayar oyununda bile 3 farklı save dosyası açıp sürekli sırasıyla kaydeden insandım ben. ben o 3 katmanı göreceğim arkadaş. evlilik öncesi, çocuk yapma öncesi, bir de özellikle gelin başını yaptırmadan önce alabilirsek mümkünse.. sonradan hiç eski haline gelmeyecek gibi oluyor da allah muhafaza şimdi..
-
11. saray'ı gören yabancılar burası büyük devlet diyor
allah başımızdan eksik etmesin, büyük türk lideri erdoğan'ın türkiye'yi almanya, ingiltere, fransa, çin'den çok daha büyük devlet haline getirdiğinin ispat eden cümlesi.
berlin'de o kıcı kırık cumhurbaşkanlığı köşkünü gören göçmen türkler,"burası ufak devlet" diyip hemen bahcesinde mangal yapmaya başlarlar. aksaray'ın bahsesinde mümkün mü, büyük devlet sonuçta..
washinton'a giden yabancılar beyaz sarayı gördükten sonra oturup başlarını öne eğdikleri, gerçek amerika bu değil dedikleri herkes tarafından bilinir.
fransa halkı ise vefasız, yediği kaba tüküren milletin ülkesidir, eskiden büyük olan devletin başını afedersiniz giyotinlerde kesip, üzerine eşitlik, adalet, kardeşlik ve özgürlük gibi islama uymayan ilkeler getirmişlerdir.
dünyevi hayata iman etmiş yabancilara referans verilmiş sözdür, ancak onlar böyle büyük bina görünce basit sonuçlar çıkartırlar. -
12. arda'nın transferinden sonra sinem'in düşündükleri
esas sinem kobal'dan ziyade benim ilgimi çekecek kısım kenan imirzalıoğlu'nun neler düşündüğüdür. adam her türlü arda turan'dan üstün(fiziksel olarak, entelektüel açıdan vs.) bir adam falan sülalesi rahattı, tek bir olay bu üstünlüğü bozabilirdi o da arda'nın barcelona gibi bir takıma transferi. arda bir adım önde geçti şimdi kenan düşünsün.
şimdi bir şampiyonlar ligi maçı, bir la liga falan izleyemeyecek mi be adamcağız gönül rahatlığıyla sinemciğiyle lan? ben neden dert ettiysem bunları bilemedim ama büyük bir suskunluk yaşıyordur bu çift dün geceden beri eminim. düzelir ama yakında, başarı her şeyin önüne geçer. top kenan reyizde, kendisini bir tarantino filminde falan görmedikçe işi zor valla. -
13. 145 ışid militanını toplu iftarda zehirlemek
(bkz: red iftar)
-
14. didi reklamındaki mantık hatası
bugün dikkat ettiğim mantık hatasıdır. ceza şarkısını söylerken teyze araya giriyor ve "sus allah'ın cezası senin yüzünden ezanı duymadık" diyor. fakat ceza şarkısını söylerken arka planda sofradaki kişiler yemek yiyor ve didi'nin yarısından daha azı bitmiş şekilde duruyor.yani eğer ceza şarkıyı iftardan sonra söylüyorsa teyze neden ezanı duyamadık diyor?iftardan önce söylüyorsa neden yemeklere hallenilmiş,didi bitmiş şekilde duruyor?
edit: evet ağır işsizim -
15. neden herkesin aynı esprileri yapması
-
16. ışid'le savaşmaya giden kanadalı manken
cesaret falan değil. numara. fake. bunların hepsi pyd'ye yönelik pr çalışmasıdır. bu mankeni orada güvenli bir bölgeye götürüyorlar. asker kıyafeti giydirip resmini çekiyorlar. böylece "bak manken bile pyd'e destek oluyor ben niye olmuyorum" hissine kapılıyorsunuz. amaç bu.
-
17. mehmetçiğe saldıran hdp milletvekili
ucuz kurtulmuş milletvekilidir.
bunu yapan bir milletvekili olmasa g3'ü adamın götüne monte ederler.
tam video: https://www.youtube.com/…hpcghrevu&feature=youtu.be
orospu çocuğu teröristler şu bilgileri aklınıza sokun;
- türkiye cumhuriyetinde tek bir ordu, tek bir silahlı güç vardır, o da türk silahlı kuvvetleridir
- kimsenin askerlere "burada ne işin var, buraya gelme, buraya yığınak yapma" deme hakkı yoktur. askerin yolunu kesip dayılanma hakkı yoktur. o asker emrini komutanından alır, başka kimseden değil.
- türk askeri merhametlidir, kendisine el kol hareketi yapan, dayılanan, vurmaya çalışan adamın ağzını yüzünü kırıp orada bırakabilir, ama yapmaz. pkk'lılar gibi vahşi değildir. 5 tane asker bir arkadaşlarını zapt eder ki kendilerine dayılanan milletvekili zarar görmesin.
- yarın bir gün birileri türkiye'ye saldırsa, mesela türkiye'deki ışid hücreleri canlanıp güneydoğu'da kürtlerin kafalarını kesmeye başlasa sizi koruyacak olan yine bu devamlı saldırdığınız, taşladığınız türk askeridir. bunlar pkk sempatizanı, şunlar hdp'li, onlar bilmemne demeden türk askeri bu ülke sınırlarındaki herkesin canını, malını ve namusunu hayatı pahasına korur. geçmişte kendisine silah sıkan adam da olsa korur. görevi budur.
özetle sen kendini askere emir verebilecek bir konumda görüp "askeri abluka"yı protesto etmek için yürüyorsan, asker taşlıyorsan, yol kesiyorsan, askerle şu tavırda konuşuyorsan vay benim kardeşimi vurdular, vay beni tartakladılar diyemezsin. götüne g3 namlusu sokmadıklarına dua edersin, yürür işine gidersin. -
18. kanalı değiştir denilince kumandayı uzatan insan
daha iyisini biliyorsan aç da izleyelim. diyen insandır.
-
19. rte'nin hala hükümet kurma görevi vermemesi
3 kasım 2002 seçim
16 kasım 2002 görev
18 kasım 2002 hükümet
18 nisan 1999 seçim
2 mayıs 1999 yemin
3 mayıs 1999 görev
28 mayıs 1999 hükümet
20 ekim 1991 secim
7 kasim 1991 görev
30 kasim 1991 hükümet
he he teammüllere ! anayasa, devlet çok umurlarındaymış gibi! -
20. türk askerinin milletvekiline saldırması
ahahha götümle güldüğüm haber. sen orda her türlü provokasyonu yap asker müdahale edince föşik tece dövleti bize saldıyor diye sızlan. gerçekten doyduk biz bu numaralara. biraz daha yaratıcı olun amk.
-
21. gece saat 3'te balkonda keman çalan erkek
i.. ibrahim paşa?!!
-
22. ilber ortaylı
kendisinin 14 dil bilip bilmediği meçhuldür. ama farsçanın edebiyat tarihine değil bir roman falan, tek bir dörtlük bile bırakmamış sikik bir lehçesini öğrenmeye gerek duymadığı kesindir.
-
23. giuliano terraneo
adeta 5.gunun safaginda gelen bir gandalf.
-
24. kadınlara manita veya hatun diyen keko
-
25. iş çıkışı spora giden insan
sabah 8 gibi isbasi yapiyorum, aksam 5te spor salonundayim. haftada 3-4 gun...
ufak bir isinma esneme sonrasi, agirliklara yuklenme, toplamda 1-1.5 saat. sonrasi dus sauna vs derken 2 saate yakin kaliyorum bazen spor salonunda.
7de salondan cikiyorum, ya 10 dkda evdeyim ve mis gibi yayiliyorum, yemek ustu playstation, dizi, film kitap bok pusur ya da haftada birkac aksam yaptigim gibi arkadaslarla veya kizarkadasimla bulusuyorum, bir iki bira-muhabbet, belki sinema...
sabah da zimba gibi kalkiyorum genelde, mis...
ha, tabii ki istanbul'da hatta turkiye'de yasamiyorum lan. turkiye'de yasarken haftada 6 gun gunde 10-11 saat calisiyor, ustune her gun 3 saatimi yolda trafikte gecirdikten sonra eve olu gibi geliyordum, ne sporu amk... -
26. robin van persie
fifa 15'te en yüksek overall ratinge sahip 8. oyuncudur. kadrosuna almayan şeker çocuklara duyurulur
-
27. pipinin 6.283 olduğu gerçeği
(bkz: matematik)
madem şaka yapacaksın bilerek şaka yap kardeşim sonra gülelim ortamdan uzaklaşalım.
bak şimdi, sen pi'yi 3.1415 aldın ya, sonra pipi dedin. ikiyle çarpmak değil ki bu, karesini almaktır bu. 9.8690 diye şaka yapsaydın ne gülecektim ha. vallahi bak çok gülecektim. -
28. sabah deniz çarşaf gibiydi diyen amca
yıllardır marmaris'te göremediğim amcadır. eskiden vardı bunlardan. biz çocuktuk. deniz kenarında oteller değil yazlık siteler ve pansiyonlar vardı. bu amcalar ankara'lı, yozgatlı evet yanlış okumadınız yozgatlı, konyalı, antepli falan olurlardı. sivaslı babacan amcalar, elazığlı güzel yemek yapan amcalar görürdük. hepsi sabah erkenden denize girer, çoluk çocuklarına deniz çarşaf gibiydi kaçırdınız derlerdi.
hiç biri yobaz değildi. hepsinin karısı çoluk çocukları vardı. kızları ile arkadaşlık ederdik. herkes herkesle arkadaşlık ederdi. antep yöresinden gelen amca kasaptan kıyma çektirir fırında lahmacunu kendi elleriyle başında durup yaptırır, marmarisli amcaya, ankaralı teyzeye yedirirdi.
bu koduğumun ülkesi 25 sene önce çok güzeldi. hiç yobaz yoktu lan. bizim pansiyonumuz vardı. ağır ceza hakimi şortunu çeker orman şefliğinde odacılık yapan amcayla tavla atardı. kimse kimseyi eziklemez. kimse kimseyi taciz etmez. gül gibi yaşayıp giderdik. herkesin arabası aynı gibiydi. insanlar biriyle arkadaşlık kurarken maddiyata ve sosyal statüye göre değerlendirme yapmazdı.
bu kadirşinas amcalar sanıyorum öldüler. keşke hep yaşasalar ve kendilerini görsek.
lanet olası bir herif var koduğumun misyoneri din satan, it suratlı. bunlar türedi insanlar yobazlaştı. bunlar iktidara yancılarını getirdiler. ülkenin anasını sktiler. şimdide birbirine düştüler.
eski gönül adamları piyasadan çekildi. meydan herşey dahilci, embesil ve dizilerdeki hayatlara özenen tiplere kaldı. eskiden kezban yoktu lan bu ülkede. bu koduğumun din tacirlerinin yetiştirdiği nesiller var şimdi. -
29. yengesi tarafından öldürülen 6 yaşındaki çocuk
(bkz: the things i do for love)
game of thrones s01e01 -
30. eşek kadar adamların adidas nike ve puma giymesi
yıl olmuş 2015, hala insanların giyimlerini etiketlerine göre yargılayan insanlar var. herkes istediğini istediği gibi istediği yaşta giyer aşın artık bunları ya...
-
31. 3 dakikada apo troll'lerinden kurtulma rehberi
yüz bin defa söyledim, bir kez daha söylemekten zarar gelmez. kürt değilim, kürtçe bilmiyorum, anadilim türkçe. türkiye'nin en batısında doğdum, hayatım boyunca ankara'nın doğusunda yaşamadım. hala, ısrarla, inatla benim kürt olduğumu düşünmeye ihtiyacınız var biliyorum, ama bu inattan vazgeçmediğiniz sürece yalnızca kendinize kötülük yapıyorsunuz, kendinizi korkunç bir zavallılığa mahkum ediyorsunuz, yapmayın. "tüm türkler ölsün kürdistandan selamlar" gibi bir ifadeyi bana yakıştırmak zorundasınız, aksi takdirde kendi iğrençliğinizi açıklayamayacağınızı biliyorsunuz, "sen de ırkçısın gabulit" diye sayıklamaktan başka bir şey gelmiyor elinizden, ta ki sizin ırkçılığınız normalleşsin.
kürdistan'a "vatanım" diyormuşum, oha, artık hayal de görmeye başladınız. benim vatanım dünya. yeni ülkelerin kurulmasından, yeni sınırların çizilmesinden ziyade, var olan sınırların kalkmasını istiyorum; türkler, kürtler, ermeniler, araplar, müslümanlar, hristiyanlar, ezidiler, yahudiler şu ortadoğu cehenneminde artık birbirlerine zulmetmeyi bırakıp birlikte yaşamayı, insanca yaşamayı öğrensinler istiyorum. artık bu coğrafyayı kendi elleriyle cehenneme çevirmesinler istiyorum. yeni ulus devletlerin kurulmasını istemeyi bırak, ulus devlet denen şeyin yeryüzünden silinmesini istiyorum, kürt ya da türk olmanın hiçbir anlam ifade etmediği bir dünyada yaşamak istiyorum, eşit ve özgür bir insanlık milleti içinde yaşamak istiyorum. çok şey mi istiyorum? hayır, bence siz çok az şey istiyorsunuz. sizin iğrenç gerçekliğinize teslim olmayıp, en azından bunun hayalini kurabilme özgürlüğümü istiyorum ve hayatım boyunca bu hayali kurmakta ısrar edeceğim.
geçelim, hrant dink'e atılmaya çalışılan iftiraya gelelim.
http://www.haber7.com/…soykirimi-asil-kurtler-yapti
harika bir gazetecilik örneği olan bu röportajı yapan kişi, nagehan alçı.
hrant'ın söylediklerinin hiçbir yerinde, "soykırımı asıl kürtler yaptı" gibi bir ifade yok, buna rağmen haberin başlığını böyle yaparak, nadide bir haberciliğe imza atılmış.
peki ne diyor hrant?
"ama demecinizde 'bu soykırımdır' derken türklüğü aşağılamaya sokuyorlar!
- ama bakın ben bu bir soykırımdır dedim ama bunu türkler yapmıştır demedim.
kim yaptı?
- çok fazla kürt de vardı. 1915'te yaşananlar sadece türk meselesi değildir. en az türk kadar kürt meselesi ve avrupa meselesidir de. zaten o tarihte türk kavramı yoktu. osmanlı vardı."
bu ifadelerden, "soykırımı asıl kürtler yaptı" anlamını çıkarmak ve böyle bir başlık atmak rezilliğin daniskası. sözlükte de bu rezillikten yola çıkarak hrant'ın sadece kürtleri sorumlu tuttuğu gibi bir iftira atmak için cidden fazlasıyla nitelikli bir alçaklığa ihtiyaç var, o alçaklık da sizde fazlasıyla mevcut. soykırımı ve kürtlerin varlığını on yıllarca inkar ettikten sonra, şimdi varlığını inkar ettiğiniz soykırımı varlığını inkar ettiğiniz kürtlere ihale etmeye çalışıyorsunuz aklınız sıra, hrant'ı da buna alet ediyorsunuz utanmadan. adam "sadece türklerin yapmadığını" anlatmaya çalışıyor, yani türklerin kendilerini topyekun soykırımla itham edildiği şeklinde bir algıya kapılmamasını istiyor, soykırımın topyekun bir millete atfedilebilecek bir şey olmadığını anlatmaya çalışıyor, bu yüzden "kürtler de vardı" diyor, "sadece türk meselesi değildir" diyor, siz bu ifadeleri "soykırımı türkler değil kürtler yaptı" şekline çevirmeye çalışıyorsunuz. bu kadar alçaklığı, bu kadar aşağılık olmayı kendinize yakıştırmanız gerçekten çok hazin.
hrant hemen ertesi gün bir açıklama yaptı, dedi ki: "soykırımda herkesin sorumluluğu var demek istedim. 1915'de yaşananları bir kimlik üzerine ve tek bir kesimin sorumluluğuna yıkmaktan kaçındım. şimdi neden sadece kürtlerin üzerine yıkayım ki?" http://www.yenisafak.com/…ri-yine-tartisilacak-8258
hrant hakkında hiçbir fikriniz yok, yazdığı yüzlerce yazıdan tek bir tanesini okumuşluğunuz yok, nasıl bir insan olduğunu, siyasi görüşlerini en ufak bilmediğiniz için, utanmadan böyle alçakça bir iftirayı atabiliyor, hrant'ı kendi ırkçılığınıza alet etmeye kalkışabiliyorsunuz. suratınıza tükürsek tükürüğümüz israf olur.
hrant bu röportajı verdiği sırada, 301'den dolayı, "türklüğe hakaret" isnadıyla 6 ay hapis cezası almıştı, hakkında yürütülen iğrenç, korkunç bir kampanya vardı, her geçen gün gitgide daha da belirgin bir şekilde hedef haline getiriliyordu, kerinçsizler gibi gruplar mahkemeden mahkemeye koşup hrant'ı adım adım kendi sonuna doğru götürüyorlardı, aynı ahmet kaya'ya yapıldığı gibi korkunç bir linç kampanyası yürütülüyordu medyada, bütün söyledikleri çarpıtılıyor, "türk düşmanı" olarak yaftalanıyordu, sık sık tehdit alıyordu. adam böyle bir ortamda röportaj veriyor, ve soykırımdan bahsederken türkleri suçlamadığını anlatmaya çalışıyor, türk düşmanı olmadığını anlatmaya çalışıyor, amacının karşılıklı milliyetçilikleri körüklemek olmadığını anlatmaya çalışıyor, sesini duyurmaya çalışıyor. yani sizin gibi beyinsizlere laf anlatmaya çalışıyor, onu anlamanızı istiyor, en azından öldürmemenizi istiyor.
bu adam alçakça katledildi, siz şimdi böyle iftiralar atarak onu bir kez daha katlediyorsunuz. onu öldüren şey ogün samast değildi, bizzat ırkçılıktı, ve siz onun üzerinden hala ırkçılık üretmeye çalışıyorsunuz, onun katilini onunla beslemeye çalışıyorsunuz hala. bir de utanmadan "çarpıtmaktan", "dezenformasyondan" filan bahsediyorsunuz, gerçekten korkunç.
hrant dink 15 yıl önce şunu yazmış bir adam: http://www.cafrande.org/…n-kurtcemi-istiyorum-2000/
birkaç yazısının daha linkini vereyim, okuyun da biraz tanıyın: http://www.hrantdink.org/…il=314&hrantdink=11&lang=
http://www.hrantdink.org/…il=306&hrantdink=11&lang=
http://www.hrantdink.org/…il=305&hrantdink=11&lang=
yapmayın artık bu kadarını, lütfen yapmayın. -
32. fotosentez yapabilen omurgalı canlı
30 haziran 2015 tarihinde yayınlanan şu makaleye göre biyolojik mühendisliğin aşabileceği yeni bir evrimsel eşiktir. sizi ne kadar heyecanlandırır bilemiyorum ancak ben çocukluğumdan beri böylesi bir gelişmenin hayalini kuruyordum.
terminolojide zorlanacak arkadaşlar için kısaca ve basite indirgeyerek anlatacak olursak zebra balıklarında yapılan bu çalışmada balık yumurtasına enjekte edilen fotosentez yapabilen tek hücreli canlıların (mikroalg) gelişen balık ile olan ilişkisine bakılmış.
bu tarz türler arası hücre transferi ile oluşturulan yeni bireylere chimera diyoruz. çalışma chimera bireylerde doku ve organlarda fotosentetik hücrelerin kısmi olarak yayıldığını daha önemlisi hücrelerin doku içinde hayatta kaldığını ve mutual ilişkiden farklı olarak yeni canlının bir parçası olduğunu gösteriyor.
balığın kayda değer bir bağışıklık tepkisi göstermediği de kayıtlara geçilmiş.
yaşasın bilim, yaşasın aydınlık yarınlar.
edit:
konunun mutual yaşam ile karıştırılmaması önemli. burada bahsedilen ekilen hücrenin o canlının bir parçası olarak yaşamını sürdürmesi. -
33. emmanuel emenike
hakkında "beşiktaş'a transfer olursa gol kralı bile olur" şeklinde yorumlar okuduğum düşük iq'lu futbolcu. beyler bayanlar yapmayın etmeyin. bu adamın birincil problemi fenere uymaması ve başka takımda oynamaya ihtiyaç duyması değil, gerizekalı olmasıdır. altıpastan gol kaçıran adam oynadığı takımdan bağımsız olarak gerizekalıdır. karşı karşıya pozisyonları bitiremeyen, "hangi köşeye vursam acaba, ya da direkt kalecinin ayağının dibine mi vursam" falan diye düşünmeden "sikerim amına koyarım vuruyom ben abanıyom olursa olur" der gibi zekadan tamamen yoksun bir şekilde sağa sola abanılmaz.
şimdi diyelim ki beşiktaş bunu aldı (ihtimal vermiyorum), şenol güneş de tam buna uygun sistem kurdu, takımı bütünüyle emenike'yi besleme üzerine inşa etti ve her maç emenike'yi bir sürü pozisyona soktu. beşiktaş kanseri dediğiniz şey var ya, biz bugüne kadar kanser görmemişiz dersiniz. dost uyarısı olarak alın. -
34. sözlükçülerin favori iç giyim markaları
elbetteki;
(bkz: şahinler) -
35. istanbul başakşehirspor
bu tür takımlara "veteranspor" adı veriliyor.
hiçbir amacı, gayesi olmayan; tek varlık nedeni "orda olması lazım" şeklinde nitelenen takımlardır bunlar. işte, cem uzan'ın istanbulspor'u, fadıl akgündüz'ün siirt jetpaspor'u melih gökçek'in ankaraspor'u, "hükümetin" istanbul büyükşehir belediyespor'u gibi takımlardan söz ediyoruz.
ibfk da bunlardan bir tanesi.
dolaşacak sokakları olmayan, bırakın mahalle kavramını mahalle bakkalı bile bulamayacağınız, sağlı sollu dükkanların sıralandığı bir ana caddeden dahi yoksun "izole siteler" yığını "proje kent" başakşehir'in reklamını yapmak adına uydurulmuş bir takımdır bu.
belediyenin öğrencilere dağıttığı bedava passolig kartlarıyla tribünleri doldurulmaya çalışılan, kimsenin ciddiye almadığı, arkasındaki siyasi destek kesildiğinde amatör kümede dahi tutunamayacak bir yapıdan söz ediyoruz.
dolayısıyla bu "yapay takım" başarılı olsa ne olur, olmasa ne olur? -
36. burnumuzda tütüyor çinli'nin kan kokusu
ülkücü terörizmi denen şeye yeni bir örnektir. adamların tek bildiği kan, katliam ve linç. başka bir şey bildikleri yok. beyinleri sadece işid kafası ekseninde çalışıyor.
zaten amerika'nın kurduğu ve yetiştirdiği bir zihniyetten başka bir şey bekleyemezsiniz. -
37. beşiktaş
geçen sezon ba ve sosa transferlerinden önce yaşanan gerilim taraftarda yine başladı. lan arkadaşım, bi dur. bi sakin.
fikret orman yönetimini yetmiş konuda eleştiririm fakat türkiye' de (çoooooooooook açık ara) en başarılı transfer politikasını yürüttükleri konusunda haklarını da teslim edelim.
ha illa şimdi bu entrye laf çakmak için kendini zeki zanneden malın biri çıkıp "rerörörö sezer öztürk, yalçın, eneramo, dany" falan demeye kalkmasın onun ağzının yayını sikerim bak. adamlar kaç tane transfer yapmış, aradan 3-4 başarısız olunan isim sayıp işgüzarlık yapmayın.
gökhan töre - 92 doğumlu
ödenen bonservis: 4,50 milyon euro
şu anki piyasa değeri: 12,00 milyon euro
performans: tartışmasız takımın yıldızı, şu an yerli statüsündeki en değerli futbolculardan biri
demba ba - 85 doğumlu
ödenen bonservis: 6,00 milyon euro
alınan bonservis: 13,00 milyon euro
performans: oynadığı tek sezonda 44 maçta 27 gol 7 asist
jose ernesto sosa - 85 doğumlu
ödenen bonservis: 3,40 milyon euro
şu anki piyasa değeri: 7,00 milyon euro
performans: ligde 27 maç 5 gol 8 asist
pedro franco - 91 doğumlu
ödenen bonservis: 2,40 milyon euro
şu anki piyasa değeri: 4,50 milyon euro
performans: beşiktaş' ta oynadığı süreç boyunca önce kolombiya a milli takımına yükseldi, sonra da porto' dan teklif geldi.
tolgay arslan - 90 doğumlu
ödenen bonservis: 0,45 milyon euro
şu anki piyasa değeri: 4,00 milyon euro
performans: ilk sezonunda oldukça tatmin edici bir performans gösterdiği sanırım tüm futbolseverlerin ortak görüşü. bu sezon sakatlık yaşamazsa patlama sezonu olacaktır.
cenk tosun
ödenen bonservis: 0,00 milyon euro
şu anki piyasa değeri: 6,50 milyon euro
performans: forma şansı bulduğu dönemlerde oldukça iyi performanslar gösterdi fakat malesef bilic' in mustafa pektemek takıntısının kurbanı oldu. şenol hocayla birlikte bu sezon çok daha fazla konuşulacağından benim zerre şüphem yok.
bunların haricinde son derece düşük maliyetlerle transfer edilen diğer futbolcular şunlar:
(bkz: atiba hutchinson) / bedelsiz transfer
(bkz: alexander milosevic) / 1 milyon euro
(bkz: kerim frei) / 3,15 milyon euro
(bkz: ramon motta) / 1,00 milyon euro
(bkz: ömer şişmanoğlu) / 1,65 milyon euro
(bkz: andreas beck) / 1,75 milyon euro
(bkz: dusko tosic) / bedelsiz transfer
yani demem o ki, bu kadar parasızlığın içinde bunca başarılı transfer gerçekleştiren yönetim mutlaka eldeki bütçeyle çok iyi takviyeler yapacaktır. biraz daha sabır. -
38. akıllı telefon suya düşerse yapılacaklar
bir şey yapılmasına gerek yoktur. telefon akıllı olduğundan yüzerek kıyıya çıkacaktır.
-
39. ekşi sözlük
burada tanıdığım, yüzünü görmeden sevdiğim, çokça saygı duyduğum, arada bir mesajlaştığım, iyi olmasını istediğim, iyi değilse endişelendiğim, iyiyse mutlu olduğum insanlar var. tanımadığı kişiler için düzenlenen yardım kampanyalarına destek olan iyi yürekli kişiler de, derdinizi dert edinenler, önerilerini eksik etmeyenler de burada. tüm olumsuzluklara rağmen bilgisini paylaşmaktan çekinmeyen, burayı kutsal bilgi kaynağı olarak görmese de bir gün bir okuyan bulunur diye yazmaya devam edenler de...
benim burada ne işim var diye düşünen, bilgili, nitelikli yazarların yazmayı yavaş yavaş bırakması, okunacak yazıların ve yazarların gün geçtikçe azalması, sözlük yönetimininse durumdan rahatsız olmak bir yana, gayet memnun olması gerçekten üzücü. elimden gelse bir paralel oluşum başlatıp artık yazmayan o nitelikli yazarları başka bir yerde, insanların işine yarayacak biçimde yazmaya ikna edeceğim de ateş olsam cürmüm kadar yer yakarım.
hiç de uygun bulmadığım bir yolla, 8 mart 2013'te 8284 kadın yazardan biri olarak yazmaya başladığım bu sitede gidişatın yaklaşık iki buçuk yıl içinde bile "kötü" değil "rezil" sözcüğüyle ancak anlatılabileceğini düşünüyorum. yazmayı sevdiğim için, okunup okunmadığıyla ilgilenmeden yazmaya devam ediyorum ama "keşke" demekten de kendimi alamıyorum işte. -
40. ihvan giyim'de 155 liraya satılan kara çarşaf
yasak olması gereken kıyafettir.
osmanlı padişahı ve halifesi sultan abdülhamid bile çarşafı ve aşırı teseddürü yasaklamıştır.
bu nedir böyle arkadaş ?
hangi ayette yazıyor böyle bir teseddür şekli ?
en temel asayiş kurallarına, toplum düzenine ve insan haklarına tamamen aykırı bir kıyafettir bu. -
41. sushico
ataköy plus şubesinde şarap olup olmadığını entry girerseniz hemen öğrenirsiniz. mazallah sakın telefon açıp falan sormayın çok saçma çünkü.
edit: bir önceki entry "ataköy plus şubesinde şarap olup olmadığını merak ettiğim suşici" gibi birşeydi. fyi.
edit2: bu entry kendini 24 saat sonra imha edecek. -
42. sinem kobal
lan kadın erkeğin barcelonasi ile beraber. hala arda muhabbeti yapılıyor. ne ergen mallar var dünya'da.
-
43. yusuf halaçoğlu
istifa etmelidir.
ülkenin dörtte birinden oy almış partiye dinsiz partisi, oy verenlere dinsiz demeye hakkı yoktur.
kampüste oruç tutmayanları dövdükten sonra kantinin arka kapısında sigara içen partilileriyle karıştırdı sanırım. -
44. mini elbiseyle otomobil kullanan teşhirci kadın
-
45. onedio'nun okunuşu
onedio diye yazılır,ekşiden arakçı diye okunur.
-
46. boşanma oranlarının artma sebepleri
erkeklerin yetişkin vücudunda oğlan çocuğu gibi davranmasıdır.
çok basit anlatıcam.
endüstri devriminden beri, erkekler evde annelerin, okulda ekseriyetle bayan öğretmenlerin arasında büyüyorlar. kız arkadaşlarıyla aynı şartlarda eğitim görüyorlar ve kız-erkeğin aynı oldukları mesajıyla beyinleri yıkanıyor.
endüstri devrimi öncesinde babalarının etrafında bulunan çocuklar erkek olmayı bizzat babalardan amcalardan ve dedelerden öğreniyorlardı.
endüstri devrimi sonrası babalar fabrikalara ve ofislere gitmeye, cocuklar okula gitmeye başladılar. baba aksamları eve gelip cocuklarla ilgilenemeyecek kadar yorgun oldugundan baba-cocuk ilişkisi zayıfladı. kız ve erkek cocukların baba rol modeli olmadığından erkekler büyüyünce nasıl davranmaları gerektiğini bilmedikleri gibi, kadınlar da "iyi koca" nasıl olmalıdır bunu öğrenemediler. bu son 150 yıldır batılılaşan ülkelerde bu şekilde cereyan ediyor.
oğlanların, daha ilkel toplumlarda hala görülen "erkekliğe giriş ritüeli" benzeri bir "anneden kopma" olayı yaşanmıyor. zaman geçiyor ve vücudu büyüyor ama kafa yetişkinliğe giremiyor bir türlü. https://www.youtube.com/…ry=boys initination ritual . kızlarda ise blug cagına giriş otomatik bir "kadın olma" ritüeline denk geliyor hala.
bu şartlarda büyüyen erkek 20-25 yaşlarında evleniyor ve anne kucağından inip, karısının kucağına çıkıyor.
erkek karısından, annesinin davrandığı gibi davranmasını, koşulsuz sevmesini ve duygusal olarak destek olmasını bekliyor. kadın da iyi niyetle aslında bu şefkat ve sevgiyi vermeye çalışıyor, ama içgüdüsel olarak kadınlar bu tarif ettiğim tipteki efendi adamları yeterince "erkek" görmüyor, güvenmiyor, adamdan saymıyor, ve evlilikteki şefkat, sevgi, seks - yani kadının çeşme başını tuttuğu şeyler zamanla azalıyor.
"ana gibi yar olmaz" lafı 110% doğru. kadınlar sadece cocuklarını erkeklerin hayal ettiği şekilde sevebilirler. cocukları haricindeki erkekleri o şekilde sevmeleri imkansız. öyle bir programlamaları yok. evrimsel olarak dezavantaj bile sağlıyor erkeğe aşık olmak. cocugunun yaşamı için x erkeği bırakıp y erkeğine gidebilmesi (savaş esiri olursa mesela) evrimsel olarak avantaj. x erkeğine sonuna kadar sadık kalması ve onu cocugunu sever gibi sevmesi bir dezavantaj. özetle kadın erkeğini, erkeğin beklediği şekilde sevmiyor. burada sorun erkeğin beklentisinin yanlış olması.
bir kaç yıldır evli olan çiftlerin 90%ında seks çok düşük, sağlıksız seviyelerde. erkekler lise öğrencisi gibi masturbasyona sarılıyor. kadının umrunda değil. zira evdeki erkek onu çekmiyor. mahalle baskısı sebebiyle başka bir erkek de aramıyor. ya kendini cocuguna veriyor, ya işine, ya alışverişe ya hobilerine vs vs.
erkekler genellikle "bak ben bu aile için bunu bunu yapıyorum, böyle iyi bi adamım her şeyimiz var, ama yatak odamız ölü" diye şikayet ederek arzunun pazarlığını yapmaya çalışıyor.
halbuki iki erkek arasında işe yarayabilecek olan bu pazarlık, kadının gözünde erkeği kemik dilenen köpek seviyesine düşürüyor.
seks için pazarlık eden deniz düşmüş demektir ve bu adamın gemiye geri çıkması imkansızdır. bir an önce evliliği/ilişkiyi bitirip, oturup nerde hata yaptığını düşünüp yeni bir kadınla baştan başlaması gerekmektedir.
tüm doğada kadın reaktif, erkek aktiftir.
flört aşamasında kadın ilk daveti yapar, erkek ondan sonra yakınlaşır derler ya; esasen kadın erkeğin maskülen özelliklerine reaksiyon vermektedir. erkek hiç bir şey yapmadan zaten belli işaretleri vücut diliyle vermektedir. duruşu yürüyüşü görünüşü ve etrafındaki diğer insanların ona davranışları zaten onun nasıl bir erkek oldugunu yeterince anlatmaktadır kadına. kadın sonrasında davetkar sinyaller gönderir. bunu erkek fark ederse gelip ilgisini belli eder vs. vs. kilit nokta erkeğin aktif - kadının reaktif olmasıdır.
erkeğin yapması gereken şey aksiyon almak, geminin dümenine geçmektir. erkek kadınıyla ugrasmayı bırakıp kendine çeki düzen verirse (hayır sadece spora gidip göbekten kurtulmaktan bahsetmiyorum, ama o da bir parçası evet) kadın zaten buna reaksiyon verecektir ve erkeğine arzusu tekrar ortaya çıkacaktır.
karısı, arzusu tamamen öldüğü için hiç bir şekilde tepki vermiyorsa bile, erkek kendine çeki düzen verdiği ve cinsel olarak değeri arttığı için yeni bir eş bulması ve mutlu olması (ilişkiden istediklerini alması) daha kolay olacaktır.
özetle bu işin parayla, sosyal ortamlarla, kadının çalışmasıyla vs doğrudan ilgisi yoktur. bunlar hep ikincil belirleyicilerdir.
kadının çalışmadığı ailelerde, zengin, fakir, orta direk ailelerde, çift anadal bitirmiş çiftlerden tutun ilkokul mezunu adam ve ilkokul terk kadının evli oldugu ailelerde görülen evrensel bir olaydır. rockstarların bile evliliğinde benzer sorunlar yaşanmaktadır. zira kadının arzusu evrimsel bir mekanizmadır ve rockstar falan dinlemez.
milyon yıllık evrimsel süreci ve bunun mirasını sallayıp 40-50 senelik sosyal inşalara bakarak problem çözmeye çalışıyosunuz.
olmaz. -
47. homofobik mekanları ifşa kampanyası
desteklemediğim kampanya.
neden desteklemediğimi de çok net biçimde açıklayayım size. ankara'da bir mekanda eğleniyoruz. iki tane erkek mekanın ortasında sevişmeye başladı. gayet net biçimde sevişiyorlar yani, böyle abartılı öpüşmekten falan bahsetmiyorum ben. daha sonra mekandaki görevliler, bu iki kişiyi uyardı. aynı hareketi daha önce yapan heteroseksüel çiftlere de uyarılar gelmişti, o mekanda sık karşılaşılan şeyler çünkü bunlar.
aradan yirmi dakika geçti, bunlar yine aynı hareketlere devam ettiler. aynı görevliler gelip, bu kişileri kibarca dışarı davet etti. çıkmak istemediler, tartışma başladı. dahil oldukları gruptan birkaç kişi daha geldi ve görevlilere saldırmaya başladılar. ve tabii ki malum son; görevliler bu arkadaşları bir miktar sopalayarak mekandan attı.
sonra iki gün geçti, ben yine aynı mekana gidiyorum. mekana varmadan bir 100 metre ötede o gün dayak yiyen elemanlardan birkaçının da bulunduğu bir grup, kendi bastırdıkları broşürleri dağıtıyorlar. sosyal medya üzerinden de mekanla ilgili bir kampanya yürüttüklerini, mekanın homofobik olduğunu ve insanların oraya gitmemesi gerektiğini gösteren şeyler yazıyordu broşürlerde.
varmak istediğim noktayı anlamışsınızdır ancak ben yine de açıklayayım. bir mekanın, insanların sevişmesine karışmasını eleştirebilirsin ki bence bu pek eleştiriye açık değildir. ben orada senin sevişmeni görmek zorunda değilim. fakat bunların savunmalarının temeli mekanın homofobik olması. yahu aynı hareketi hetero çift yapsa, onlar da uyarılıyorlar. ondan sonra sen adamlara saldırırsan, herifler de senin ağzını burnunu yamultur yani bu doğanın bir kanunudur zaten.
şimdi gelelim bu olaya. sen sürekli saygı beklediğin ki kısmen saygı da gördüğün müslüman insanların kutsal buldukları ayla ilgili pankart hazırla, daha sonra aranızdan üç beş kişi tamamen soyunup sokağın ortasında dans etsin, ondan sonra insanların sana sempati duymasını bekle.
yapılanlar doğrudur ya da yanlıştır demiyorum zira ben genelde kendimi ilgilendirmeyen şeylere bulaşmam. daha net bir ifadeyle bu ülkedeki birçok grup benim sikimde değil, ne yapıyorsanız yapın. fakat sen bir grup insandan saygı ve hoşgörü bekliyorsan, kendi hareketlerini de ona göre şekillendirirsin. kaldı ki bir müslümandan zaten bu konuda saygı ve hoşgörü beklemek bence çok saçma, bildiğim kadarıyla islamiyet bunu kesinlikle yasaklıyor.
adamın kendi mekanıdır, istediğini alır, istemediğini almaz. sen adama rahatça "faşist bunlar hede hödö" diyorsan, o da sana rahatça "ibne bunlar yhaaa" diyebilir. bence ikisi de yanlıştır ancak yukarıda da belirttiğim gibi sikimde değildir. ayrıca polis tabii ki bir grubun sırtını sıvazlarken, diğer grubun karşısında yer alacaktır zira tarafsızlık hiçbir zaman olmamıştır, olmayacaktır.
bu kampanya da eğer bir şekilde başlarsa boku çıkar, ben size diyeyim. mekanda yaşadığı her boku "ama biz eşcinsel olduğumuz için :(((" noktasına getirecek binlerce insan tanıyorum. sonuçta sik gibi ülke olduğumuz için her şeyi on sene geriden takip ediyoruz. bugün sizin yaptığınızı, on sene önce amerika'da zenciler yapıyordu. "ama biz zenciyiz de ondan :((("
iki altıma girilen için not: eğer bu ülke anarşizme sürüklenirse çok mutlu olurum. aynı zamanda insanların kendi problemlerini, kendileri çözmesi gerektiğini de düşünüyorum. takmadığım baş örtüsünü ya da yaşamadığım sorunların kaynağını protesto etmeyeceğim, aynı şekilde benim yaşadığım sorunlar için de insanların bir şeyleri protesto etmesini beklemeyeceğim.
"gruptan çıkan densizler" ifadesine gelirsek. olaylara böyle bakamayız. yani eğer böyle bakacaksak gezi olayları sırasında insanlara satırla -ya da başka bir bıçak işte neyse- saldıran sığır da bir "densiz" oluyor. yahut kafamıza doğru biber gazı sıkan polis de "bir grup densiz" oluyor, sonuçta ben eylemler sırasında birçok polisle insan gibi konuşabildim de. bahsi geçenler "bir grup densiz" değil, grubun ta kendisidir.
son ek yapar kaçarım: başlığın ilk entrysinde "kafanız kabileler olarak çalışıyor, benden olan ve olmayan" gibilerinden bir şeyler söylenmiş. herkesin kafası öyle çalışıyor, çünkü insan olarak çıkarcı karakterlerimiz var. kendimizden olan dediğimiz insanlardan daha büyük fayda sağlayabiliriz. kaldı ki, bunu sen de yapıyorsun. bak mesela ne demişsin:
"şu ayrımcılık meselesini, kıt muhasebeniz ve algınızdan bir çıkarsanız. çok güzel olacak bu ülke. fakat işte olmuyor. kumaş neyse, elbise o: yamalı, biçimsiz, manasız, çirkin, pis."
şimdi senin gibi düşünmeyen adamların kumaşı kötü mü yani? yahut seni desteklemiyor diye muhasebe ve algısı kıt mı oluyor? aaa, sen de yapmışsın ya bu "senden/benden" olayını. hayat ne tuhaf işte, vapurlar falan. -
48. şişman tombiş kızların kendilerini güzel sanması
-
49. emre belözoğlu
bu seneki en büyük transferimiz bu arkadaşı göndermemiz oldu. darısı kaledeki kankasının başına.
http://galeri12.uludagsozluk.com/…tihanı_719342.jpg
not: fb
not: anti-f(a) -
50. civilization v
geçenlerde "ulan ben görünmez uçak yaparken barbar hala kılıçla şehre saldırıyor. şu saçmalığa da bir çare bulamadılar" diye düsünürken aklıma birden ışid geldi. ibret aldım, oyunda emeği geçenlere saygı duydum.