Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. dünyanın en değerli böceği kürdistan'da bulundu

    biz onu imralıya tıkmamış mıydık zaten dediğim haber.

  • 2. beyoğlu'unda içkili mekanlar kapatılsın kampanyası

    (bkz: hoşt)

  • 3. çay house'un yaptığı tesettür özgürlüktür videosu

    sayesinde kadınlara bakmadığımızda , kadınların " amaaan, kimse bana bakmıyor , gidip tesettüre gireyim bari " dediğini öğrendiğim video. ya bazen düşünüyorum, ülke için hayal kuruyoruz, dayak yiyoruz , gazlanıyoruz falan ya. hakkaten gerek yok lan.

  • 4. öğretmenlerin şaka maka 3000 lira alması

    şunlara isyan edeceğinize özel sektörde 6 ayda bir araba değiştiren, tüm hane halkına lüks araba alırken asıl işi yapan işçisine asgari ücreti reva gören patronlarınıza isyan edin. emin olun daha çok faydalı bir şey yaparsınız.

  • 5. protein tozu

    arkadaşlar saçmalamayın bu işlere hiç bulaşmayın. kaynımın 3. taşşağı çıktı bunu kullanmaktan.

  • 6. can simidiyle 1 km açığa sürüklenen bebek

    denizden kilometrelerce oteye acilabilen amcalarin torunudur.

    belki de türkiye'den siktirolup gitmek istiyordu; bilemiyoruz. gıyabında konuşmayalım.

  • 7. hiç yapılmadığı için gurur duyulan şeyler

    hiç survivor, o ses, biri bizi gözetliyor filan izlememiş olmak.

    (bkz: sadece belgesel)

  • 8. sevgilisinin üstsüz güneşlenmesine kızmayan erkek

    sevgilisine plaj kapatmış erkektir.

  • 9. 30 yaşına gelmeden önce yapılması gereken 30 şey

    bittiyse 31e devam edilmesi gerekir.

  • 10. çok yüksek hızlı tren

  • 11. beyin yakan sahte para sorusu

    olaya şu gözle bakılabilidiğinde oldukça basittir. 3 kişi var. sahtekar, bakkal, pastaneci.

    sonuçta pastaneciye giren çıkan var mı? yok. adam 100 tl verdi ve son işlemde 100 tlsini aldı çıkıp gitti.

    geriye kalan iki kişiden birinin kârı öbürünün zararı olacaktır. sahtekarın karı ne? 95 + sigara. dolayısıyla bu kime kaçtı? evet baggala.

  • 12. izlanda'da dine küfretmenin serbest bırakılması

    (bkz: huzur izlanda)

  • 13. porno izleyen kız

    nolmuş lan izliyorsak? sizden bir şey öğrenemiyoruz bari izleyip görelim. boyu devrilesice erken boşalan bamyalar.

  • 14. bir erkeğin seksten daha çok hoşuna giden şey

    football manager'de ara transfer döneminin açılması ( yüksek özellikli oyunculara imza attırıp bedava alma şansının doğmasından dolayı)

    football manager'de içinde bulunulan sezonun genç oyuncularının açıklanması ve wonderkid bulmak için fellik fellik rakip takımların genç kadrosunu araştırmak.

    oyhşşş yazarken bile bi hoş oldum beyler.

  • 15. 3 temmuz 2015 ekşi sözlük yönetimi rezaleti

    ekşi sözlük yönetim içinde yaşanan rezalettir.

    iki tane troll şu başlığı açar;

    (bkz: amed vs ankara)

    (bkz: kürdistan'in girişine yazılması gereken söz)

    akabinde sözlüğün çalışan karagözlerinden kolombre, herhangi bir siyasal polemik ve kanzuk'un şu başlıkta dediği gibi; (bkz: #52738508) ( bkz : 7 madde)

    infial yaratmamak için kolombre adlı yazar'da, türkiye cumhuriyeti topraklarında olmayan bir şehir ismini ve başlığı;

    haklı olarak (bkz: diyarbakır vs ankara)... diye değiştirir.

    akabinde

    türkiye cumhuriyeti toprakları içerisinde kürdistan diye bir ülke olmadığı için de, trollerin bir daha aynı hatayı yapmaması için o başlığı da;

    (bkz: neverland'in girişine yazılması gereken söz)... diye değiştirir.

    ne mi olur? kanzuk bey'e anında sözlükteki çok hümanist(!) pkk pardon hdp sempatizanları kanzuğa baskı yaparlar ve kanzuk başlıkları tekrar değiştirip akabinde

    sözlükte en fazla başlık taşıma işi konusunda emekleri olan, başlıkları değiştiren kolombre'nin karagözlüğünü alır ve kolombre sözlüktende ayrılır. veda yazısı: (bkz: #52871254)

    yani 3,5 tane paçavra için sözlüğün eski kaptanı ssg bile amed saçmalığına onay verir, debeye girince o başlıktan bir entry.

    (bkz: amed vs ankara/@ssg)

    daha kendileri amed'in süryanice'den geldiğini bile bilmezler, dil bilimci takılırlar ya orası ayrı bir komik tabi.

    agamemnon'u '' spam'' yalanı ile uçuran kanzuk, daha bakalım kaç tane yazara bu işkenceyi yapacak göreceğiz.

    bu konuda da elbet bir mantıklı açıklaması vardır, hani debe listesine müdahele ediyorlar ya ya '' infial'' yaratmaması için, sözlüğü pkk sözlüğe çevirirken sıkıntı yok ama türkçe isimlerde sıkıntı var sanırım, anladığımız kadarıyla.

    not: başlığın caps'ini alın. anladınız siz.

  • 16. himmet paralarını kızlarla yiyen kumarbaz paralel

  • 17. 34 uk 7537 plakalı kamyonetin cana kastetmesi

    yine bir şehir magandası ile karşı karşıyayız efendim,izliyoruz ;

    https://www.youtube.com/…d/_43c7egkbf8?wmode=opaque

    edit : hala "polise ihbar et",hak,hukuk,diyenler var şaşıyorum...lan bu ülkede kutularla para çalındı,polis,savcı ne yaptı ? bu ülkede her gün kadınlar öldürülüyor,polis,savcı ne yaptı ? şikayet etsek sonuç alınacağına inanlar var,şaşıyorum. sanırım bu öneriyi sunanlar isviçre'de, finlandiya'da falan yaşıyor. ayrıca, motosikletin ne işi var lan yolun ortasında, sol tarafta kocaman kaldırım var oradan gitmesi lazım değil mi sayın motosiklet düşmanları ?

    edit 2 : youtube'da videoyu paylaşan arkadaşın yazdığı not ;

    "olay 20 aralık 2014 16:25 de meydana gelmişti. video tarih ve saati doğru. bu kadar süre yayinlamamamin sebebi videoyu emniyete ve bimer e göndermistim fakat bir sonuç çıkmadı. bende paylaşmak istedim son zamanlarda artan maganda videolarindan sonra. olay sonrasi sirket ile görüştüm olayı anlattım verdikleri cevap seni tanimiyorlar ki neden canına kastetsinler oldu video yu gondereyim izleyin dedim ne şahsi mail adresi ne de facebook kullanmiyorlarmis."

    bazı arkadaşlar ilgili firmayı şikayet için aramış ve "gereken yapıldı cevabı" alınmış.. bu açıklamaya baktığımızda da bi bok yapmadıklarını anlıyoruz ve bu adamlar halen etrafımızda araç sürmeye devam ediyor. aman dikkat....

    edit 3 : "@dota 2 ci genc" uyardı, ilgili firmayı aramış ; "adamı işten çıkardık" demişler..

  • 19. survivor all-star

    "doktorların doktoru metin abimiz" dedi acun.
    adam 120 gün kırık çıkık yanık yırtık bulantı grip herşeye su ve buzla müdahale etti.

  • 20. robin van persie

    fener'e gelmeye yakın huntelaar'dan kötü olmuştur.

    geldikten sonra emenike daha iyiydi falan diyecekler heralde.

    beynine atladığımın kedisi.

    sfhsfskhfsksfkjsfjsö

  • 21. nefret edilen kız isimleri

    aleyna'dir. sirf arapca, kuran'da geciyor diye almislar monte etmisler turkce'ye , bir de kiz cocuklarina isim olarak koymuslar, yazik. bildigin "ustune, uzerimize" demek* lan o. baya baya (bkz: zarf) yani. olm bari bi anlami olsaydi.

    anlam duzeltmesi icin apisto'ya tesekkurler.

  • 22. turabi çamkıran

    survivorda turabi çamkıran,
    sinemada recep ivedik
    siyasette recep tayyip erdoğan

    bizim şampiyonlarımız.

  • 23. birleşmede amaç çoğalmak değilse bu haramdır

    cuma namazı öncesinde camiye vaaz veren imamın sarf ettiği sözler. ne yani her seferinde çocuk mu yapalım ? ne demek istiyorsun sayın hocam ?

    edit: nerede yazıyormuş gibi sözlerle götümüzden salladığımızı düşünenler olmuş. adam camide cuma namazı öncesi vaaz verirken söyledi millete. ses kaydı mı yapalım illa ki ? yer: kocaeli gebze merkez çoban mustafa paşa camii.

    hutbe konusu ile karistiranlar olmus. hutbe konusunda bundan bahsetmedi. oglen ezani okunmadan once konusurken söyledi.

    bundan sonra bir sey basiniza gelirse diye her an kamera kaydi veya ses kaydi yapmaniz gerekir yoksa size inanmayip piç denebilir. evet ben bunu yazdigim icin piç diyorlar. görüntü hay ben sizin aklınızı...

  • 24. beştepe millet camii

    osmanlı imparatorluğu'nda bir kural vardır: padişahlar, vezirler, devlet büyükleri asla ama asla "devletin parası ile" cami yaptıramazlar.

    o gördüğünüz süleymaniye, fatih, selimiye, şehzade, mihrimah sultan, yeni cami gibi görkemli dev camilerin hiç ama hiçbiri devletin bütçesi kullanılarak, halktan toplanan vergilerle yapılmamıştır.

    kabe'nin çevresine yaptırılan revaklar dahi devletin parası ile değil, sultanların, padişahların, vezirlerin "maaşı"ndan artırdıkları ile uzun yıllar boyu yavaş yavaş inşa edilmiştir. hazineden, halkın vergilerinden karşılanmamıştır.

    bir padişah cami yaptıracaksa, maliyetini kendisine verilen "maaş"tan ve fetih ganimetlerinden biriktirdikleri ile karşılar.

    bir vezir cami yaptıracaksa, maliyetini maaşından ve fetihlerden payına düşen ganimet ile karşılar.

    bir komutan cami yaptıracaksa, o caminin tüm masraflarını maaşından karşılamak zorundadır.

    bir şehzade veya sultan cami yaptıracaksa, maaşından karşılamak durumundadır.

    bu kuralın tek bir istisnası vardır; o da sultan ahmet'in yaptırdığı sultan ahmed camii. bu caminin masraflarının büyük bölümü devlet hazinesinden karşılanmıştır. bu nedenle, cami bittiğinde istanbul halkı bu camiye "haram parayla yapılmıştır" diyerek uzun yıllar uğramamıştır bile. sultan ahmed camii, 10 yıldan uzun süre "boş" ve cemaatsiz kalmıştır.

    dev camiler devlet kesesinden yaptırılamaz. bu hem selçuklu, hem de osmanlı ananesine aykırıdır.

    siz topkapı sarayı'nın içinde dev bir cami görüyor musunuz? o çok övülen ceddimiz oraya binlerce kişinin gidebileceği (müthiş ihtiyaç var olduğu halde) cami inşa etmiş mi?

    dolmabahçe sarayı içinde cami var mı? sarayın dışına "halk da kullanabilsin" diye inşa edilen görece küçük boyutlu dolmabahçe camii haricinde bir cami inşa edilmiş mi?

    devlet hazinesinin malı, gösterişli yapılar için harcanamaz. eğer günümüzde bir devlet başkanı (başbakan, cumhurbaşkanı vs) dev bir cami inşa ettirmek istiyorsa, bunu kendi kesesinden karşılamak zorundadır.

    ceddinize layık olun biraz...

  • 25. cihada gidiyorum deyip kötü yola düşen türbanlı

    "ortaokuldan ayrıldıktan sonra 3 yıl boyunca kuran kursuna giden ve son 1 yıldır evde bulunan kevser’in..."

    bu zihniyetin nasıl türediğini pek düşünmeye gerek yok.

  • 26. annelerin garip huyları

    bizimkisi yılda bir kez memleketten gelir, evde son kullanma tarihi yaklaşmış tüm ürünleri tüketir;

    misal krem mi var sürer, ketçap mı var kullanır, vanilya kakao mu var her gün pasta yapar yeter ki ziyan olmasın israf olmasın.

    en son geldiğinde yaptığı şey evlere şenlik, hala gülüyoruz:

    - oğlum o dolaptaki tarihi gelmiş ilaç var ya, ananenle bacağımız ağrıyo getir de içelim.

    - anne o mide ilacı

    - olsun oğlum bacağa da iyi gelir sen getir.

    annem son gelişinde dolaptaki tüm ilaçları oram ağrıyo buram ağrıyo diye içti lan. kendi yetmezmiş gibi ananeme de içirdi, anne senin belin ağrıyodu di mi bak oğlanda bel ilacı varmış diye kadına böbrek ilacı içirdi valla lan. anneannem de annem ne verse sorgusuz sualsiz löp löp götürüyo. böyle tutumluluk olur mu? allahtan son kullanma tarihi geçmiş ürünlere bünyeyi alıştırmışlar hiç bişey olmuyo.

    evde tüketemediğiniz ürün varsa annemi göndereyim, ananem de yanında eşantiyon. annem ne verirse sormadan içiyo, götürüyo. annem bir tazmanya canavarı evet.

  • 27. where is us air force esprisine gülen zihniyet

    (bkz: where is us air force)

  • 28. türklerin anadolu'da kurdukları şehir sayısı

    (bkz: siklenmedi)

    edit: fava almak like etmek değildir gençler, yarın bir gün favorilere bi bakayım dediginizde elle tutulur bir şey olsun, cer çöp degil. alip durmayin şunu fava amk.

  • 29. bir kadının seksten daha çok hoşuna giden şey

    yine erkeklerin atıp tuttuğu başlık. he alışveriş he.

    -kadın mı dedin? dur hemen alışveriş ve ayakkabı yazayım, hah dedikoduyu unutmuşum.

    ha bunu yazan da erkek. hemi de sözlük erkeği. her şeyi bileninden.

  • 30. borsa

    zaman zaman insanlar borsa'nin (menkul kıymetler borsası'ndan bahsediyorum) tam olarak ne oldugu, nasil isledigi, fiyatlarin neye gore belirlenip neye gore degistigini, sirketlerin neden halka acilip bundan ne kazanip ne kaybettigini anlamak istiyorlar ama ortada bunu cok basit bir sekilde bilal'e anlatir gibi anlatabilen cok az kaynak var. iste bu entry'nin amaci bu boslugu doldurmaktir.

    simdi bir mahalle dusunun ki mahallede cesitli is dallari var. mahalledeki is alanlarinin bazilari sunlar: bir bakkal, bir kasap, bir manav, bir kiraathane, bir firin, bir berber. simdi bu is alanlarinin hepsinin bir sahibi var, mesela firinin sahibi nusrettin baba* ve bu islerin hepsi ozel tesebbus. yine bu islerin hepsinin bir piyasa degeri var. mesela bir ise yatirim yapan biri parasini x yilda cikartmak ve bundan sonra kara gecmek ister. ornegin bir yatirimci bir bakkal dukkani satin aliyorsa ve amaci parasini 10 senede cikartip 11. senede kara gecmek istiyorsa o bakkalin yillik karinin 10 kati bir ucret verip o bakkali satin almasi gerekir. mesela bir bakkalin aylik kari 2 bin liraysa o bakkalin yillik kari 24 bin lira yapar. bu durumda bu bakkalin 10 yillik kari 240 bin lira yapar. bunu kenara yazalim, buraya geri gelecegiz.

    simdi bakkal amca her gun ise gidiyor, cokomel satiyor ve para kazaniyor. yine her gun ayni bakkal amca evine ekmek goturuyor ve bu ekmegi bir guzel yiyor. yani bakkal amcanin kari belli, harcamalari belli, bu parayla yapabilecekleri bellidir. simdi bakkal amca biraz buyumek istiyor, baska bir mahalleye bir bakkal daha acmak istiyor ama cebinde bunu yapacak para yok. bakkal amca ne yapiyor, bakkalini halka aciyor.

    bakkal amca diyor ki "benim su anki yillik karima gore bu bakkalin degeri 240 bin lira. ben halka acilinca gelecek olan parayla yeni bir bakkal dukkani daha acacagim ve boylece sirketimin degeri 480 bin liraya cikacak. sirketin degerini 350 bin lira olarak gosterip halka acilacagim ki hisselerimi alanlar da kar etsinler."

    simdi bakkal amca 350 bin lira piyasa degeriyle halka acilacak. bakkal amcanin sirketi 10 bin parcaya bolunuyor ve her parca 35 lira degerinde. buna da hisse deniyor. bakkal amca diyor ki "ben sirketimin hisselerinin %20'sini satsam elime 70 bin lira gececek, bu da yeni bakkal acmak icin yeterli miktar" ve sirketin %20'sini halka arz ediyor. halk da "buyuyen ve gelisen bir bakkala hisse basi 35 liraya sahip olabiliyoruz" deyip kesesince birkac hisse aliyor. tabi buyuk sirketlerde cogu zaman milyonlarca, hatta bazen milyarlarca hisse olabiliyor ama mantik ayni. bir sirketin hisseleri o sirketin ufacik parcalara bolunmus hali gibidir. bir binanin tuglalarina bolunup her tuglanin farkli birine satildigini dusunun.

    tamam, halka acilma boyle oluyor, peki nasil oluyor da hisse fiyatlari her gun degisiyor, ve degisen fiyatlari kim belirliyor? iste orada market devreye giriyor. genelde hisselerin fiyatlarinin gunluk oynamasina sebep olan sey spekulasyonlar veya gunluk haberler oluyor. simdi bakkal amcanin dukkanini 10 bin parcaya (hisseye) bolup %20'sini halka actik ve halkin elinde 2 bin hisse var. bu hisseler buyuk ihtimalle onlarca farkli kisiye dagilmis durumda ve her gun bakkaldan hissesi olup da satmak isteyenler ve bakkalda hissesi olmayip da satin almak isteyenler borsada alisveris yapiyor. simdi bakkalimizin hisselerinin tanesi 35 liraydi degil mi? biri cikiyor ve diyor ki "elindeki hisseleri 37 liraya vermek isteyen varsa 10 hisse almak istiyorum" ve o satis gerceklesirse hissenin fiyati 37 liraya cikiyor. adamin birinin borcunu odemek icin nakite ihtiyaci var ve birilerinin 35 lira vermesini bekleyecek vakti yok. adam hisselerini 33 liraya satisa cikartiyor ve bu indirimi goren baska bir yatirimci satin aliyor. boylece hissenin son fiyati 33 lira olmus oluyor. tabi buyuk sirketlerde her gun milyonlarca hisse alinip satildigi icin bu rakamlar cogu zaman dakikada bir, hatta 5-10 saniyede bir anlik olarak degisiyor.

    mesela yatirim bankalarindaki analizcinin biri cikiyor ve etrafindakilere "bakkal amca ilk kez bu sene dondurma satisina baslamis, bu yuzden bu seneki kari beklenenin uzerinde olacak. hisselerinizi satmayin" diyor. bu kez hisse alanlarla satanlar arasindaki denge bozuluyor ve hisse satanlardan cok daha fazla sayida alanlar oluyor. mesela normal bir gunde bakkalimizin hissesini almaya niyetli 10 kisi ve satmaya niyetli 10 kisi varsa bakkalimizin beklentileri gececegine dair bir dedikodu yayilinca almaya niyetli kisi sayisi 14'e cikiyor, satmaya niyetli kisi sayisi 6'ya dusuyor. simdi elde bir suru satin almak isteyen var ama yeterince satan yok. bu durumda hisseler acik arttirmayla gidiyor. 35 liralik hisseye biri 36 oneriyor, digeri 37 oneriyor, bir baskasi 38 oneriyor ve hissenin fiyati artiyor. kotu haber geldiginde de tam tersi oluyor ve fiyatlar dusuyor.

    yukarda dedigim gibi, sirketin aylik kari 2 bin lira, yillik kari 24 bin liraysa sirketin 10 yillik kari 240 bin lira ediyor. sirketler her zaman 10 yillik karlariyla degerlenmiyor ama bu ornekte daha kolay anlasilsin diye 10 yili kullandim. diyelim ki bakkalimiz yilin sonunda 24 bin lira degil de 26 bin lira kar gosterdi. bu durumda 10 yillik kar 260 bin lira ediyor ve sirketin borsadaki degeri de yukseliyor. buyuk sirketlerde insanlar surekli spekulasyon yaptigi ve beklentiler her gun degistigi icin fiyatlar da her gun degisiyor. adamin biri cikiyor "ford bu sene 2 milyar dolar kar aciklayacakmis" diyor ve ford ona gore fiyatlaniyor. ertesi gun baskasi cikip "ford bu sene 2.2 milyar dolar kar aciklayacakmis" diyor ve ford yeniden fiyatlaniyor. sirketle ilgili her turlu gelisme sirketi yeniden fiyatlandirmada kullaniliyor. ford kullanan biri kaza yapip olse ford'un hisselerine (az da olsa) anlik olarak yansiyabiliyor cunku bunlar sirketin karini etkileyebilen olaylar.

    yalniz sadece sirketin durumunu takip etmek yetmiyor, cunku ekonomiyi de takip etmeniz gerekiyor. genelde ekonomi iyi giderken borsadaki hisselerin %80-85'i surekli yukselir ve ekonomi kotu giderken borsadaki hisselerin ezici bir cogunlugu duser. sonucta ekonomi iyi giderken bakkalin isleri acilacaktir ve ekonomi kotu giderken bakkalin isleri zora girecektir. bu kucuk sirketleri de buyuk sirketleri de bir sekilde etkiler. hatta cogu zaman ekonominin gidisati buyuk sirketleri daha cok etkiler. ornegin bakkal amcamiz zengin bir mahallede konumlanmissa ekonominin iyi veya kotu gitmesi onu cok az etkiler ama bakkal amcamizin dunya'nin 150 ulkesinde bakkal dukkanlari varsa, bu ulkelerden bazilarinda yasanacak olan bir kriz bu ulkeleri etkiler. ornegin gecen sene abd ekonomisi gayet iyi bir yukselise gecmesine ve cogu amerikan sirketinin hisseleri artista olmasina ragmen caterpillar'in hisseleri %20'ye yakin dususe gecti cunku cin'deki is makinasi satislari dususe gecmisti. aldiginiz hisselere gore ya sehir ekonomisini, ya ulke ekonomisini ya da global ekonomiyi de takip etmek durumundasiniz.

    ekonomide surekli bir veri akisi oldugu ve surekli yeni bilgiler geldigi icin sirketlerin hisse fiyatlari da buna gore surekli guncellenir. bu guncellemeleri beklentiler belirler. bir hisseyi satin almak isteyen 100 kisi, satmak isteyen 80 kisi varsa arz-talep nedeniyle hisse fiyati yukselir, tam tersi durumda hisse fiyati duser. tabi bazen bir hisseyi satmak isteyen 50 kisi, almak isteyen bir kisi oluyor ama o bir kisi epeyce zengin oldugu icin adam tek basina hisselerin degerini arttirabiliyor. yukardaki ornegin daha iyi anlasilabilmesi icin herkesin esit sayida hisse alip sattigini varsaymak gerekiyor.

    borsa ayni ev alip satmak gibi ama daha kolay. yatirim olarak ev alirken bir suru form doldurursunuz, bir suru prosedurle ugrasirsiniz ve satarken de bir suru ugrasmaniz gerekir. borsada ise bir hisseyi alip satmak (ozellikle gunumuzde) bir internet sitesine tiklama kolayligindadir. bunun hem avantajlari hem dezavantajlari var. avantaj tabi ki alip satim islerinin gayet kolay olmasidir. en buyuk desavantaj da budur cunku alip satislar kolay olunca insanlar en ufak bir heveste hisse alip en ufak bir panikte satisa yoneliyorlar. bu da fiyatlardaki dalgalanmalari arttiriyor. siz yatirim olarak ev aldiktan sonra ev fiyatlari biraz dusse ev satmak zahmetli oldugu icin sabir gosterirsiniz ama hisse alip satarken en ufak bir dususte bir suru insan ellerindekini bir an once satarak dususun siddetini arttirmaktan baska bir sey yapmiyor maalesef. borsada alim ve satimlar cok kolay oldugu icin sabirli olmak en onemli seylerden biridir.

    unlu futbolcu johan cruyff'a atfedilen bir soz var: futbol basit bir oyundur ama zor olan basit futbol oynamaktir. aynisini borsa icin de soyleyebiliriz. piyasada belli basli koklu ve karini her sene arttiran, ustune temettu veren sirketler var. cogu zaman insanlar bu sirketlerin hisselerini almak yerine kumar oynayarak yarin ne yapacagi belli olmayan ufak sirketlerin hisselerini aliyorlar ve ellerindeki parayi da kaybediyorlar.

    2010 yilinin sonunda universite sonrasi ilk ciddi isime baslayinca biriken paralarimi degerlendirmek icin borsaya girmeyi denedim. tam da yunanistan krizinin patladigi, avrupa hisselerinin yerlerde surundugu, apple gibi en kaliteli amerikan hisselerinin bile surekli dustugu donemlerde epeyce para yatirdim ve ilk yilimda epeyce para kaybettim. en basta panikledim ama borsadaki ilk yilimdi. o zaman soyle dusundum: "insanlar ilerde iyi bir is sahibi olup iyi para kazanabilmek icin universiteye gidiyorlar, bir kamyon dolusu masraf yapiyorlar. borsada ilk yil kaybettigim parayi da sanki bu isin okuluna odemisim de ders almisim gibi gormeliyim." genelde borsada para kaybedecekseniz kariyerinizin basinda kaybetmeniz sonunda kaybetmenize tercih edilir cunku kariyerinizin basinda kaybedeceginiz para cok daha azdir ve onunuzde bunu telafi edecek cok vaktiniz var. kariyerinizin sonunda kayiplariniz daha buyuk olacak ve telafi edecek vaktiniz pek olmayacak.

    borsada bir anda tum paranizi yatirmayin. borsa bir savas gibidir, cepheye tum askerlerinizi ayni anda salarsaniz savasi kazanma ihtimaliniz artar ama savasi kaybettiginiz anda herseyi kaybedersiniz. geride her zaman yedek asker (yedek para) birakmalisiniz. ornegin birikmis paranizin tamamini microsoft'a yatirdiniz ve 40 dolara microsoft hisseleri aldiniz. 2 ay sonra microsoft'un hisse fiyati 35 dolara dustu ve para kaybettiniz. halbuki paranizin ucte biriyle microsoft hisseleri almis olsaydiniz, 2 ay sonra yine paranizin ucte birini kullanarak 35 dolara microsoft hissesi alabilirdiniz. boylece elinizdeki hisselerin yarisini 40 dolara, yarisini 35 dolara almis olurdunuz ve ortalama alis fiyatini 37.5 dolara duserdi. ilk senaryoda hisseler daha sonra 40 dolara cikinca yerinizde sayiyorsunuz, ikinci senaryoda kara gecmis oluyorsunuz.

    2011'i zararla kapattiktan sonra 2012, 2013 ve 2014'te epeyce kar ettim. her aldigim hisse para kazandirmadi, kah kar ettim kah zarar ettim ama bu sure icinde birikimlerimi dolar bazinda neredeyse uce katladim. gerci bu tamamen benim basarim degil cunku son birkac yilda amerikan borsasi zaten yukselisteydi. borsaya girecekseniz once 1-2 kitap okuyun, sonra hic para yatirmadan sanal portfolyo olusturun (yani kagit kalem alip x hissesinden 50 tane, y hissesinden 30 tane" gibi liste yapin ama hisse satin almayin. bir sure performansinizi takip edin ve kafaniz rahat oldugunda az bir parayla borsaya giris yapin. zaman icinde tecrube kazandikca borsada degerlendireceginiz parayi da arttirirsiniz.

    borsa ile maclara bahis oynamak arasindaki iliski nedir diye soranlar da olmus. borsa ucundan kenarindan bahis oynamaya benziyor ama arada bariz farklar mevcut. bahis oynarken "bu haftaki barcelona-real madrid macini barcelona kazanacak" deyip paranizi koyuyorsunuz. eger barcelona kazanirsa para kazaniyorsunuz, mac farkli bir sekilde sonuclanirsa koydugunuz tum parayi kaybediyorsunuz (ya hep ya hic mantalitesi). borsada bir sirkete para yatirdiginizda o sirketin karini arttiracagina veya daha iyi degerlenecegine dair bir bahis yapmis oluyorsunuz. macin aksine bu bahsin kapanma suresi yok. yani bu haftasonu oynanacak bir maca bahis oynadiginizda mac bittigi anda bahsiniz yaniyor. borsada bir hisse satin alinca isterseniz 10-20 yil satmadan o hisseyi elde tutabiliyorsunuz. yani bahsiniz bugun tutmasa yarin tutma sansi var. bahsiniz tutmasa bile paranizin tamamini degil bir kismini kaybediyorsunuz. ozellikle koklu ve kar yaptigi bilinen koc gibi sirketlere yatirim yaptiginizda isler istediginiz gibi gitmese bile kisa vadede yatirdiginiz paranin en fazla %10-20'sini kaybedersiniz. halbuki bahiste yatirdiginiz tum parayi kaybediyorsunuz.

    hissesini satin aldiginiz sirket bir mahalle bakkali da olsa, global dev bir sirket de olsa mantik ayni isler. siz sirketin piyasadaki binlerce (veya milyonlarca) parcalarindan bazilarini satin almissinizdir ve sirket kar ettikce siz de para kazanirsiniz. siz artik o sirketin kucuk bir ortagisinizdir. bu yuzden borsada yatirim yaparken bir sirketin karliligi, surekliligi gibi konular cok onemlidir.

    ayrica: (bkz: borsa/@diesel1907)

  • 31. istanbul'u itici yapan detaylar

    - aşırı kalabalık, sıra oluşmayan hiçbir yer yok. ki halkımızın sıra kavramını düşünün. evet istanbul halkı daha bi cahil.
    - suriyeliler her tarafta. özellikle geceleri çıkıyorlar, berbat.
    - pahalılık. sonradan görme halk. en kötü ev 1000 lira olur mu??
    - yemek olayı. "yok o orda yenir yok bu burda yenir" diye diye, dışarda yemek yemek ateş pahası, her yer isminin başına "tarihi" eklemiş. kim kimi dolandırabilirse.
    - eminönü'yü hiç söylemeyeceğim. hayatımda gördüğüm en kaos ortam. bir deniz kenarı bu derece "bok" edilebilirdi.
    - aşırı dar sokakları ve trafiği de söylemeyeyim.

    iyi yan say deseniz cidden zor. insanlar ayda bir deniz görebilmek için deli gibi çalışıyorlar. facebook mutlusu o insanlar. "beykozda kahvaltıya geldik xdxd" emin olun gelmeden önce 2 saat trafikte takılıp, mekan önünde de 1 saat kahvaltı sırası beklemişlerdir. (evet orada da sıra var)

  • 32. en düşük öğretmen arabasının 2012 model olması

    eşim öğretmen 1800 tl maaş alıyor
    öğrencilerin sınav kağıtlarının fotokopisini bile eşim kendi cebinden ödüyor
    her hafta çocuklara ödül verebilmek için kolisiyle gofret şeker bir şeyler alıyor
    nispeten dar gelirli öğrencilerine kitap veya e-learning sitelerinden üyelik alıyor
    geçen ay 850 tl'lik bir eğitim seti aldı cebinden
    arabamız var çok şükür 1998 model tüplü

    komşumuz polis
    baz maaşı 3700 tl + ek mesai + nöbet + yıpranma cart curt ortalama 5000 alıyor
    işe devriye arabasıyla gidiyor. kendi arabası var otoparktan çıkmıyor. haftada bir yıkar.
    iş yerinde günde 65 çay içiyor, 10 maç özeti izliyor, 100 twit beğeniyor.
    her yer klima, çay ocağı, fırını, kıçının altında deri koltuk ve 150 ekran led tvl falan var.
    yemek içmek bedava tüm giderler karakolun bütçesinden
    karakola işi düşen vatandaşı 3 saat kapısında bekletip sonunda taşak geçiyor siktir çekiyor
    cep telefonu müziği dombra olduğu için karada ölüm yok istediğini döver istediğini sever
    kıyafetlerine kadar devlet veriyor. ucuz kantinleri, beleş tesisleri (hatta özel beach club ) bir sürü yardım çekleri var.

    askerler de aynı şekilde,
    savcıların sadece kendine özel çaycısı, kapıcısı, şoförü falan var.
    valiler devletin memurunu pazara yollayıp alışverişini resmi araçla eve bıraktırıyor

    öğretmenlerin kendi parasıyla aldığı arabası götünüze mi battı ?

  • 33. turabi'nin 1 milyon kazandığı ülke

    denizinde karpuz kabukları yüzen,kpss soruları çalıntı,kimsenin yargıya ve polise güvenmediği,3 milyon mültecili,sevgilisi olan kadına tecavüzün caiz sayıldığı ülkeden başkası değildir.

  • 34. 2 temmuz 2015 mhp'liden ermenilere nefret söylemi

    mhp'li adana büyükşehir belediye başkanı hüseyin sözlü'nün bu dönem parlamentoya giren 3 ermeni vekil için sarf ettiği söz.

    --- spoiler ---

    mhp'li hüseyin sözlü, twitter'dan ermeni kökenli türk genelev sahibi matild manukyan'ı kastederek "manukyan'ın adana'daki yeğeni mutludur. üç teyze çocuğu daha meclise girdi. akp, chp ve hdp den. ne kadar gururlansa azdır" diye yazdı.
    --- spoiler ---

    sevgili kardeşim; geçtim dünyayı algılama kapasiteni, fikri alt yapının ziyanını, birisi çıkıp "manukyan'ın yıllarca vergi rekortmeni olduğu ülkenin okullarında okuyup, camilerinde ibadet eden, devlet yardımlarını alan şanlı türk evladına da böyle bir söylem yakışırdı" dese, mahçup olursun, sıkıntı duyarsın.

  • 35. fetullah gülen'in evini zenci silahlılar koruyor

    artık kaç kere söylememiz gerekiyor bilemiyorum şu akitlerin linkini vermeyin, veren varsa da tıklamayın sakın amına goyayım. bakın denklem çok basit sen linke tıkladıkça adam reklam alıyor, palazlanan akit sürüleri iyice palazlanıyor, sıçmıklarına gönül rahatlığıyla devam ediyor.

    madem gerekiyor tanım da vereyim: zenci sever birinin attığı manşet.

  • 36. hayat felsefesi yapılabilecek en güzel söz

    "konuştuğun zaman sadece bildiklerini tekrar edersin ama dinlersen yeni şeyler öğrenebilirsin."

    demiş dalai lama. ne güzel demiş.

  • 37. bahçeli'nin kılıçdaroğlu'na sunduğu teklif

    bir süre düşündükten sonra bulunan neden

    (bkz: osuruklu göte arpa bahane)

  • 38. türk erkeklerinin seks yapmayı becerememesi

    75 milyon erkeğin altına yatmayı gerektirir diyebilen sözlük yazarlarını göstermiştir. be amına koyduğumun sığırı ülkenin hepsi erkek mi, hiç mi kadın yok?

  • 39. öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

    ilk klimalı araba; 1938 yılında üretilen studebaker commander marka araçtır.

    ilk abs'li araba; 1978 mercedes s'dir.

    ilk otomatik vitesli araba; vikipedi'de yazdığına göre daf, "sonraki yıllarda kendi lisansıyla motor tasarım ve üretimine, 1958 yılından itibaren de otomobil üretimine başlamıştır. 1975 yılına kadar kendi tasarımı variomatic tam otomatik vites aktarma sistemli otomobiller üreten firma, daha sonra bu üretim tesislerini volvo firmasına satarak bu alandan çekilmiştir. variomatic aktarma sistemli otomobiller, avrupa'da üretilen ilk tam otomatik vitesli otomobiller olma unvanını elde etmiştir.

    ilk merkezi kilitli araba; 1914 yapımı scripps-booth'dur.

    ilk dört çeker otomobil; ingiliz üretici jensen'in 1966 yılında ürettiği ff modelidir.

    ilk cuise control (hız sabitleyici) kullanan otomobil;1957 ımperial'dır.

    ilk navigasyonlu araba; italyanlar tarafından 1930 yılında geliştirilen ilter avto isimli navigasyon cihazı, bugünkü gibi uydu sistemi aracılığıyla değil haritaları içeren makara sistemiyle çalışıyordu. ilk yer bildirim cihazı da modern cihazlar gibi arabanın gösterge panelinde yer alıyordu.
    hız göstergesine bağlı çalışan navigasyon sisteminin ekranı, katedilen yol üzerinden yaptığı hesaplamayla araç ilerdekikçe aşağı kayıyordu. cihazın kullanımında en büyük zorluk, rota kaybedildiğinde haritanın yeniden yüklenmek zorunda olmasıydı. incelenen navigasyon cihazının içerdiği haritadaki bilgilerin torino yakınlarındaki brandizzo kasabasına ait olduğu görüldü.
    --------------------------------------------------------------------------------------------------------
    mercedes

    1886 : dünyanın ilk motorlu otomobili
    1901 : ilk çağdaş otomobil
    1936 : ilk seri üretim otomobil
    1954 : direkt püskürtme
    1959 : güvenlik kafesi
    1978 : abs
    1981 : airbag
    1994 : yakıt hücresi
    1995 : esp
    2002 : pre-safe
    --------------------------------------------------------------------------------------------------------
    citroen

    -1934 yılında citroen dünyada ilk önden çekişli otomobilin seri üretimine başladı.

    -1938 yılında citroen dünyanın ilk "hydropnömatik süspansiyonlu" otomobili la 15 six’i icat etti.

    -1955 yılında citroen dünyanın fren disklerini standart olarak sunan ilk otomobili ds’i icat etti. yüzyılın otomobili olarak övgülere doymayan ds, “gerçekleşen bir düş, bir mucize” olarak tanımlanmıştı.

    -1978 yılında dünyanın ilk en hızlı turbosuz otomobili la cx 2500 diesel'i icat etti.

    -aynı yıl yine dünyanın ilk tam elektronik ateşleme sistemine sahip otomobili la lna'yı satışa sundu.

    -1989 yılına gelindiğinde citroen, herkesi yine şaşırttı; dünyanın ilk hidroaktif süspansiyonlu otomobili xm sahnedeydi.

    -1994 yılında citroen ax eco 2,7lt/100 km ile yakıt ekonomisinde dünya rekorunu kırdı.

    -2000 yılının kasım ayında, citroen otomobil endüstrisinde bir ilk olan ıso 9001 (versiyon 2000)’i aldı.
    --------------------------------------------------------------------------------------------------------
    volvo

    1944 güvenlik kafesi
    1944 lamine edilmiş ön cam
    1954 ön camdan buzlanmayı engelleyeci
    1956 cam silecekleri
    1957 önde 2 noktalı emniyet kemeri
    1958 arkada 2 noktalı emniyet kemeri
    1959 önde 3 noktalı emniyet kemeri
    1960 doldurulmuş ön panel
    1964 ilk arkaya dönük duran çocuk koltuğu denendi
    1966 ön ve arkada ezilme bölgeleri
    1966 güvenli kapı kilitleri
    1967 arka koltuğa emniyet kemeri
    1969 etkileşimli çarklı emniyet kemeri
    1971 emniyet kemeri hatırlatcısı
    1972 arka koltuğa 3-noktalı emniyet kemeri
    1972 arka dönük duran çocuk koltuğu kullanılmaya başlandı
    1972 arka kapılara çocuk emniyet kilidi
    1974 çok-basamaklı darbe emici direksiyon
    1974 ampul sensörü
    1975 ana silindirli basamaklı fren sistemi
    1978 çocuk güvenlik artırıcı minder
    1982 "anti–sualtı" koruma
    1986 arka orta koltuğa üç noktalı emniyet kemeri
    1990 arka orta koltuğa dahili çocuk güvenlik minderi
    1991 sıps – yan darbe koruma sistemi
    1991 yüksekliği ayarlanabilir otomatik emniyet kemeri
    1992 station modellerde güçlendirilmiş arka koltuklar
    1995 arka dış koltuklarda dahili çocuk koruma minderi
    1997 rops – ters dönme koruma sistemi (c70)
    1998 whıps – omurga koruma sistemi
    1998 ıc – hava perdeleri
    2001 scc – volvo güvenlik konsept arabası
    2002 rsc – ters dönme sabitleme kontrolü
    2003 yen ön yapı (volvo ıntelligent vehicle architecture (vıva)) (s40, v50)
    2003 arka koltuk emniyet kemeri hatırlatıcı (s40 ve v50)
    2003 ıdıs – akıllı sürücü bilgi sistemi (s40 ve v50)
    2003 volvo'nun trafik kaza araştırma timi'nin bangkok'da açılışı
    2004 blıs – kr nokta bilgilendirme sistemi (s40 ve v50)
    2005 dmıc (kapılara monte edilmiş hava perdeleri) (yeni volvo c70)
    2006 pcc - kişisel arama iletişimcisi (s80)
    2006 cwbs - fren destekli çarpma uyarısı (s80)
    2007 ppb - power park freni (s80)
    2007 dac - sürücü dikkati kontrolü (v70, xc70)
    2009 city safety - saate 19 milin altında gidiyorsa, önde bir arabanın belirmesi durumunda arabayı otomatik durduran sistem (xc60)

    edit: ilk tok kapı sesi; volkswagen golf

    kaynak

  • 40. ramazan'da cuma namazı vaktinde rakı balık yapmak

    diktatorluge karsi olmakla iliskisini kuramadigim eylem

  • 41. reddit

    çökerse 9gag de çöker. durum ciddi olm, birbirinize ehoeheoeh bak 9gag ne gomik ehoeheoe diye mesaj atamayacaksınız.

    hatta düşündüm de 9gag'i geç; buzzfeed, huffington post, mashable, onedio, listeli misteli bilimum site, haber portalları, milliyet, hürriyet falan... sitelerin %90'ı falan orijinal içerik yaratmak yerine reddit'e çöküyor. piii internet çöker valla, işsiz kalır bunlar hep.

  • 42. sözlükçülerin en tiksindikleri şey

    kaynağı korku olan saygı.

  • 43. ümraniyeli kızların kavgası

    (bkz: meme yok beyler)

  • 44. bilal erdoğan'ın mizah yazarı olması

  • 45. fenerbahçe

    3 temmuzdan ayakta kalan tek kurum.

    ortada ne savcı kaldı, ne hakim ne köşe yazarı. akp hükümeti bile darbe alıp koalisyona gitti düşünün artık.

    tek ayakta kalan kurum fenerbahçe. her şeye ve herkese inat bağırın ulan fenerbahçe çok yaşa diye

  • 46. erkek doğurmak marifet ister

    kendi annesi ve babasını marifetsiz olduğunu kabul eden kaynana sözü.

  • 47. birbirlerine sarılıp ölen 75 yıllık evli çift

    california'da yaşamış alexander ve jeanette tozcko adındaki çifttir. erkeğin kalçası kırılınca kadın da yatağa düşmüş ve aynı gün içerisinde birbirlerine sarılarak ölmüşler. 8 yaşından beri de birbirleriyle flörtleşiyolarmış.

    ne aşklar var be

  • 48. sevişme öncesi duş alıp dişlerini fırçalayan erkek

    erken boşalmıyordur.
    kimse 3 dk için bu zahmete girmez...

  • 49. sizi kim badi listesine almış

    (bkz: sazan.avi)

  • 50. öğretmenlerin yan gelip yatma döneminin başlaması

    yanlış saptama.

    yan gelip yatmıyorum, sırtüstü yatıyorum. birazdan yüzükoyun yatacağım.

    toparlanmaya hazırlanıyordum ama bir saat de başlığı açan arkadaş için yatmaya karar verdim. :*