niye amk onlar da mı kürt diye sorduğum önerme
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. yunanistan'ın borcunu türkiye üstlensin
-
2. migros'un çocukları içkiye özendirmesi
bim de prezarvatif koyuyor. çocuklar sexe mi özeniyor.
-
3. 1500 tl maaş alıp tatilin kralını yapan kız
zenginden alıp zengine veren kızdır.
-
4. türkiye'nin tümünü savaş alanına çeviririz
çevirmezsen orospu çocuğusun şeklinde karşılık verdiğim tehdit.
çevirsen de orospu çocuğusun gerçi. şimdi iki kapı da aynı sonuca çıkıyor: orospu çocuğusun karayılan. -
5. nihat kahveci'ye kurdurulan efsane baraj
keban'dan pahali.
-
6. 29 haziran 2015 nasa görüntüsündeki cisimler
kanki bişeyler olsun artık ya. sıkıldım amk insan görmekten. ama bence var bişeyler bu ibneler dünyaya gelip gidiyor büyük ihtimalle. kovalamak lazım vakit bulamıyoruz ki bilader.
nasa'nın canlı yayını kesmesiyle kıllandıran görüntüler. -
7. andreas beck
beck isminde bek alıyoruz.
artık bundan sonra da bek bek diye sayıklayan olursa odunla kovalanmalı. -
8. tayyip erdoğan'a chinook tipi helikopter alınması
basit bir hesapla içine 110 tane ahmet davutoğlu'nun sığabileceği helikopterdir.
-
9. gece saat 00.48'de ameliyathanede otopsi yapmak
-
10. kazakistan'da bulunan terk edilmiş uzay üssü
aslında biraz tozunu alsan hala kullanılabilir görünüyor. akp hurda halini satın alıp getirse seçimlerde kullansa 2035 de aya gidiyoruz dese yüzde 5 artardı oyu. roketin çalışmayacağı anlaşılınca aya demedim yaya dedim der geçerdin halk alışık nasılsa sonucu olmayan procelere.
-
11. lgbt kutlamasındaki sarışının instagram sayfası
anladığım kadarıyla abla zaten çıplakmış, onur yürüyüşü üstüne denk gelmiş.
tanım: geçimini nasıl sağladığı kimseyi ilgilendirmeyen kadının instagram sayfasıdır. -
12. 29 haziran 2015 roboski'de halka ateş açılması
sen kalkıp adı uludere olan yere, sanki orası farklı bir ülkenin toprağıymış gibi roboski de, kabul edilsin. sonra sen kalk orası farklı bir ülkenin toprağıymış gibi "tc askeri buradan geçemez de", onun da kabul edilmesini bekle.
ya kalkıp oradaki askere saldırmayacaksın, ya da saldırınca ve asker karşılık verince ağlamayacaksın. -
13. ışid'e yakalansanız sağ kurtulabilir misiniz testi
babamı keserek 100 ü kaçırdığım test.
-
14. rusya'da teşhirci kızlara verilen ayar
orospulukla medeni cesareti karıştıran eksici abazaların anlayamayacağı ayar. ortada bir sey yokken soyunmak medeni cesaret olabilir ama para karşılığı soyunmak ne zaman medeni cesaret oldu beyinsiz.
-
15. yeşilçam'ın en güzel kadını
bu dünyanın tartışmaya en kapalı konusudur.
(bkz: gülşen bubikoğlu) -
16. hangi azınlık ülkenin huzurunu bozuyor anketi
gözlerin suriyeliler seçeneğini aradığı anket
-
17. çin'i protesto etmek için çin restoranı basmak
restoran afyon'lu bir dayıya aitmiş. restoran'da çalışan türkistan'lı çocuklardan birini de dövmüşler. lan çocuk türkistan'dan zalimin zulümden kaçmış gelmiş türkiye'ye, burada gerizekalının zulmüne uğramış.
allah akıl fikir versin diyeceğim ama akıl olsa faşist olmaz zaten. -
18. istiklal'in göbeğinde üstsüz lgbt kutlaması
bu saçma ülkenin sevdalısı değilim ama sabahtan beri "işte türkiye'deki tahammülsüzlük bilmem ne" diye yapılan yorumlardan fenalık geldi. türkiye'deki tahammülsüzlük çok konuda eleştirilebilir ama bu olay çok farklı. public sex dünyanın en liberal sayılabilecek ülkelerinde dahi suçtur ve sex offence olarak adlandırılır. bırakın herkesin gelip geçtiği bir meydanda oral sex yapmayı, kapıları kapalı umumi bir tuvalette seks yapmak dahi suçtur. mesela daha 3 gün önce eşcinsel evliliklerinin legalleştiği abd'de 1-2 hafta evvel buna benzer 2 farklı olay yaşanmış ve adamlar soluğu nezarette almıştı. google haberler'de arayın, onlarca public sex davası haberi var avrupa ve abd'ye dair. seksi bırak, mastürbasyondan ceza alan var.
ben ahlak kurallarına karşı çıkıyorum yehuuu, çok da aydın kafalıyım, özgürlükçüyüm ama yobazlar ne bilecek diyerek sadece saçmalıyorsunuz. "başkasına zarar vermiyor bana ne mk" ilkesi buraya hiç uygun değil. başkasına zarar veriyor çünkü. bunun ahlakla filan da alakası olması gerekmiyor illa ki. nasıl ki toplum içinde birinin sıçması, foş foş sümkürmesi, burun karıştırması, kulak pisliğini temizlemesi, çükünü kaşıması diğer insanların sağlığını tehdit ediyor ve/veya tiksinti yaratıyorsa; toplum içinde eşcinsel ya da heteroseksüel bir çiftin/grubun ahlı uhlu sesler çıkararak, sıçtıkları vücut bölgelerini başka insanlara teşhir ederek vücut sıvısı alışverişi yapmaları da her türlü sorundur ve en az diğerleri kadar iğrençtir, rahatsızlık vericidir.
bunu insanların başörtü takmasıyla, mini etek giymesiyle filan kıyaslamak da ayrı bir mallık, ayrı bir embesillik. başörtüsünün ve mini eteğin verebileceği tek rahatsızlık hayat görüşünüze ters olmasıdır ki bunu da demokrasinin gerekleri içinde hazmetmek zorundasınız. elmayla armutu kıyaslamak konusunda üstünüze yok.
işin ahlaki boyutuna bu entry'de hiç girmedim görüldüğü üzere. kendi evinizde göt deliğinizi istediğiniz kişiye gösterin. ama ben görmek istemiyorum. atmıklarınızı da yürüdüğüm sokağa, bindiğim otobüse atamazsınız arkadaşım. "alt tarafı seks yapıyoruz ne bu tahammülsüzlük" şeklindeki mal beyanlarınız cidden çok tatsız ve normal bir hayat özlemi çeken eşcinsel bireyleri de daha da ötekileştirmekten başka bir boka yaramıyor.
edit: yemin ederim gerizekalı dolu burası. adam mesaj atmış diyor ki: "hayatında hiç mi göt deliği görmedin?"
be salak, be düşünme özürlü. velev ki görmedim? velev ki sadece istediğim kişininkini gördüm ya da görmek istiyorum? velev ki aseksüelim? sana ne? senin mantığınla adamın biri açsın sallasın sikini taşşağını ulu orta. kapat diyene de hayatında çük mü görmedin desin o zaman. bu mudur? karşı komşun yapsın bunu mesela annene. bakalım ne düşünecek annen? ne de olsa babanınkini görmüş, komşununkini de görsün o zaman.
nelerle uğraşıyoruz, ne pis ne dangalak insanlarsınız lan. -
19. sabire meltem banko
(bkz: inanma seni silecek)
-
20. 9fbe9e92d241ec34967cac50b2a85781
gta 5'de çakma sarışın avukat olma şifresi.
-
21. lgbt kısaltmasındaki t
"...tipini siktiğim bir de espri yapmaya çalışıyor" diye biliyorum ben.
-
22. karınız sizi bir kadınla aldatsa tepkiniz ne olur
ikisini de sert bir dille uyarırım.
-
23. sahibinden.com'daki az hasarlı bmw
şimdi arabanın orjinal fiyatı 187.883 euro, tl'si 561.676, arkadaş sağ tarafını pert ettiği araca 132.000 euro istiyor yani tl'si şu anki euro kuruna göre 399,96, üzerine 45 bin euro koyuyorum 536,310 tl yani euro olarakta 177.000 euro :). cidden bedavaymış. sıfırını almak varken bunu alırsın mis hasarlı arabayı hem de 10.883 euro karda olarak kapatırsın :)..
(bkz: bi akıllı sensin amk) -
24. 29 haziran 2015 maltepe park carrefoursa rezaleti
oldu bi de carrefoursa'yi uzerine yapsinlar
denilesi rezalet .... -
25. c.başkanımız ben bir faniyim deyince çok şaşırdım
tuğçe kazaz'ın 'derin uyku' isimli kitabında geçen bir olay...
"bu konuşmanın bir detayını sizinle paylaşmak istiyorum. kendisine, şunları söyledim: "sayın cumhurbaşkanım, bu dava, evet, hepimizin davası. bu sancağı taşıyacak ve ileri götürecek yeni bir lider çıkana kadar sizin, gerçekten ne olduğunu anlamış ve birlik ruhunu oluşturabilmiş insanların temsilcisi olarak liderliğinizi devam ettirmeniz gerekiyor. benim görüşüm, naçizane budur." sayın cumhurbaşkanımızın verdiği cevap, gerçekten çok şaşırtıcı ve hoşnut ediciydi: "ben bir faniyim ve insanların davalarını fanilere bağlamaması gerekir. bu sebeple, bu benim değil milletin davasıdır."
bir insan bu kadar şey yani nasıl desem ne desem bilemiyorum ki nasıl olabiliyor da oluyor arkadaş. ben faniyim demiş adam bu da çok şaşırmış neyine şaşırdın ulan. bunca hayatında ölmeyen canlı gördün mü? ya arkadaş ne desem gg olacak mahkemelerde sürüneceğim...
(bkz: insan gerçekten hayret ediyor amk) -
26. atatürk'ün bozkurt işareti yaptığı fotoğrafı
ya arkadaş adam ileriye doğru elini uzatmış neresi bozkurt işareti bunun ?
-
27. yazarların eşcinsel çocuklarına verecekleri tepki
(bkz: kalk karıya gidiyoz)
-
28. tomanın lgbt eylemcisine takla attırması
bazı gavatlara o takla atanın insan olduğunun hatırlatılması gereken olaydır.
-
29. yunanistan
batma sebebi euro bölgesinde olmasidir. yoksa turkiyeden cok daha saglam bi ülke.
turkiye euro bolgesine girse muhtemelen 3 gün dayanamaz.
şöyle düşün; 1500 tl maaş alan bi memur her hafta sonu çeşme beach clublerinde takilsa ne olur?? kısa sürede iflas. yunanistanin durumu budur.
turkiye ise asgari ücretli işçi gibi ama evden dişari çikmiyor. soğan ekmek yiyor (yaşam standartlarimizi temsilen)
bu yuzden daha direncli. saglam ekonomi gibi gorunuyoruz. halbuki hayatlarimiz leş.
ha o zaman eurodan niye cikmiyorlar diye bi soru gelebilir. bu saatten sonra o da sancili olur. borçlar euro cunku.
mustafa pektemekle 1.7 milyondan 4 yillik sozlesme imzalayip 2. sene sonunda seni gonderecegiz demek gibi bir sey bu. istedigin kadar gönder, o 4 yillik maaşi sana ödetirler.
edit: yanlis anlasilmasin. euro herkesi batirir demiyorum. almanya gibi iyi bi uretiminiz ve gucunuz yoksa batarsiniz euroda. turkiyede euroya gecse iflas eder. hatta yunandan beter olur. demek istedigim bu. -
30. boğayı suni tenefüsle kurtaran çoban
maraş'ta su kuyusuna düşen boğaya suni teneffüs yaparak kurtaran çoban.
her şeye yardım başlığı açılan sözlükte bence bu çobana da yardım demeyeyim ama bir ödül verilmeli. özellikle hayvanlara yapılan zulümde ortalığı ayağa kaldıran hayvanseverler ve örgütleri mutlaka bu konuya el atmalı. böylece hayvanseverliklerinin şişli'deki kedi köpekle sınırlı olmadığını halka ispatlamış olurlar.
http://m.milliyet.com.tr/…-kurtardi-gundem-2080533/ -
31. esrar
''panik ataklar var kötü oluyoz içince :s'' denilerek yasallaşmasına karşı çıkılan çiçek. zorla mı içiriyorlar sanki?
karaciğer hastaları var o zaman alkolü de yasaklayalım. madem içmeyi bilmiyorsun, madem bad trip yaşıyorsun, içme. -
32. uçmadan önce açılan son başlık
are you sex? olarak cevirebildigim cumle. dogrulugundan emin degilim.
-
33. on bira yın mezunu
zeka ürünü falan değil araktır. orjinali için : http://4.bp.blogspot.com/…mazan-karikaturleri-7.jpg
-
34. müzik tarihinin en abartılmış grubu
queen diyenin kulaklarini keserim!
-
35. putin'in türkiye'yi tehdit etmesi
kaynağının diyarbakırhaber.com diye dandik bir site olduğu,çok belli uydurma söz.açtım rossiya 1'i araştırdım ilgili en ufak bir haber bile yok hakkında.kaynak götüm durumunu da geçtim bariz kürtçü uydurması.neyse devlet başkanı üslubundan habersiz kekolara laf anlatılmaz şimdi.
http://www.diyarbakirhaber.gen.tr/…bulur-h8177.html
not: siteye girerken bile mcafee alarm veriyor amk düşünün artık.
not 2: ayrıca rossiya 1'deki bu haberden çarpıtıldığını düşündüğüm uydurma sözdür.
http://www.vesti.ru/videos/show/vid/649368/
konuyla en ufak bir alakası olmamakla beraber putin bu haberde rusya ışide karşı savaşacak ürdün,s.arabistan ve türkiye arasındaki diyalogları artırmaya hazırdır falan diyor.iyice keriz sandı lan bu kürtçüler bizi.* -
36. türklerin değil yahudilerin sömürgesi olmak
(bkz: demişti bir filistinli)
-
37. true detective
-
38. arabası olmayan erkek
bi ev arkadaşım vardı, yaklaşık iki yıl arabasızdı ve bunu sürekli dile getiriyordu. araba olsa var ya garıların amuna goyacaz diye. ailesinin durumu iyidi, iki sene sonra bi geldi pejo 406 altında. eleman sonra bi değişti, upgrade oldu yani. haftasonları, olm arabada kızlar var, in evden diye mesajlar gelmeye başladı. at, avrat, silah yerini araba, avrat, kredi kartına bıraktı. o özgüven patlamasına canlı canlı tanık oldum anlayacağınız. ben mi? ben hem arabasız hem de kelim, bu ikisi bir araya geldi mi belasındır bu ülkede :))
-
39. 1 ocak 10000
eğer becerebilirsem 8012. yaş günümü kutlayacağım gündür.
-
40. ronaldinho gaucho
2 saattir kötüyüm, kusuyorum. yeni yeni kendime geldim. radyoterapinin lanet yan etkilerinden biri işte. ama bu adamin, az önce geleceğini kendi ağzından söylediğini duydum. bildiğin mutlu oldum. kusma hissi falan hiçbir şey birakmadi bende.
türkiye ye gelmiş en büyük topçudur kendisi bu yandisinamaz bir gerçek. bana göre de gelmiş geçmiş en büyük topçudur. transferde emeği geçen herkese teşekkürler. süper ligi izlemek için nadir ama ne güzel sebeblerden biri oldu benim için. -
41. lys 2015
(bkz: lys5 ananın amıydı)
-
42. 29 haziran 2015 sol'un çin zulmünü meşrulaştırması
türkiye'de sol algısı türk düşmanlığı ve içi boş bir kürtçülük üzerine kurulduğu için bu çarpık algıdan nasibini alan gazetenin şaşırtmamış eylemi.
-
43. sevgilisi askere gidince başka sevgili bulan kız
fırsat kollayandır.
ulan yeniköy şubesine gidip dekontu verip çıktım. başka sevgili bulmuş. pes. -
44. 29 haziran 2015 ankara depremi
annemle babamı sevişirken yakalamama neden olmuş kısacık depremdir.
o bir saniye tüm dolaplarım sallandı ki hissettiler mi diye annemlere sorayım dedim. yanlış karar. çok yanlış karar. -
45. eşcinsellik tedavisi olan bir hastalıktır
eşcinsellik biseksüellik ve heteroseksüellik gibi insanda tanımlanan üç yönelimden biridir. her şeyden önce bir hastalık değil yönelim farklılığıdır. eşcinselliğin bir hastalık olduğu yaklaşımı 40 yıl önce terk edilmiş ve psikiyatrik hastalık tanı listelerinden çıkarılmıştır. uluslararası ve ulusal hekim örgütlerince eşcinsellik heteroseksüellik gibi sağlıklı bir durum olarak kabul edilmektedir.
yönelim bireylerin tercihleri ile oluşan bir durum değildir. bu nedenle eşcinsellik bir cinsel tercih değildir. kişinin iradesinden bağımsızdır. cinsel gelişim sürecinde çoğunlukla ergenlikte birey tarafından fark edilir. biyolojik ya da sosyal belirleyicileri ne olursa olsun yönelim kişi tarafından ya da tedavi ile değiştirilebilir bir durum değildir. bununla birlikte bir çok toplumda eşcinsellik ile ilgili olumsuz yargılar, yanlış cinsel inanışlar bulunmaktadır. en yaygın olanlarından biri de eşcinselliğin hastalık olduğu yanlış inanışıdır. olumsuz yargılar sonucunda toplumda ötekileştirme aracı olarak kullanılmakta, eşcinsel bireyler cinsel yönelimleri nedeniyle ayrımcılığa uğramaktadır. demokrasi ve özgürlüklerin gelişmesi ile eşcinsel bireyler de çeşitli haklara kavuşmuşlardır. ancak halen bir çok gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkede eşcinsellik gayri ahlaki kabul edilmekte, eşcinseller ağır sosyal ve hukuki baskılara maruz kalmaktadırlar. bu açıdan eşcinsellerin yaşadığı ayrımcılıkla mücadele, insan haklarının gelişimi açısından ayrı bir öneme sahiptir.
tamamı için;
http://www.psikiyatri.org.tr/presses.aspx?press=283 -
46. heteroseksüel yazardan eşcinsellere açık mektup
kafası karışmış yazar beyanı. saygı duymaktan kasıt zaten git önünde domal demek değil. adamın hayatına müdahele etme, yargılama, saldırma, öldürme... senden beklenen sadece bu...
-
47. survivor all-star
sırf merve'yi yalnız bırakıp mağdur edebiyatıyla şampiyon yapmak için gönüllülerin tamamının ödüle gönderildiği yarışma..
olm ne alaka lan? neden oynadı 4 kişi amk? merve kazansaydı tek başına mı gidecekti? hasktir ordan.
yalnız kalan merve'yi koyup acıklı müziği de vermişler, yuh arkadaş sömürüye bak amk.. -
48. yoğurt değil de neden ayran tuzsuz geliyor
yoğurdun lezzeti tuzun belirli bir aralıkta olmasını gerektirir. ayran yapmaya çalışırken kattığın su ile yoğurdu seyrelttiğin için oranı yakalamak için biraz tuz ilavesi yapman gerekir. bu kadar basit. biraz düşüünsen çok basit aslında. basit, basit, basit!
-
49. uyumadan önce saçları açıp sütyeni çıkartmak
-
50. milliyetçilik
sevgili ırkçılar, milliyetçiler, utangaç milliyetçiler, kendini realist zanneden bebeler. size son bir kez bütün mevzuyu özetleyeceğim, sonra bir müddet sözlükten uzaklaşacağım. beni özleyeceksiniz biliyorum, ama ayrılıklar da sevdaya dahil. üzülmeyin, yine gelirim illaki.
sherlock holmes'ün gümüş şimşek isimli hikayesinde, sherlock olayı çözmeye çalışırken, cinayet gecesi olan, köpeğin garip davranışından bahseder. watson sorar, "iyi ama köpek hiç havlamamış ki?" sherlock cevap verir: "garip olan da bu zaten."
ideolojiyi anlamak için güzel bir anahtardır bu. köpekler tanıdıkları insanlara havlamazlar.
michael billig, "banal milliyetçilik" isimli kitabında, ki çok önemli bir kitaptır, milliyetçiliğin gündelik yaşamın her zerresine nasıl sindiğini anlatır. hayatın her alanına yerleşen milliyetçi semboller, öylesine doğallaşır, sıradanlaşır ki, hayatın öylesine doğal bir parçası haline gelir ki, hiç dikkat çekmez. toplumun bilinçaltına öylesine sızar ki, toplum öylesine ülfet peyda eder ki, her sabah güneşin doğmasına ve akşam batmasına hiç şaşırmadığı gibi, milliyetçi sembolleri ve pratikleri de içselleştirir. gazete haberlerinden alakasız tv reklamlarına, milli maçlardan kamusal alanın her yerinde bulunan bayraklara kadar etrafımız milliyetçilikle çepeçevre sarılmıştır, ama biz sürekli yanıbaşımızda çalışan saatin tik-taklarına alışıp hiç duymadığımız gibi, bu doğallaşmış, rutinleşmiş milliyetçiliği de hiç sorun haline getirmeyiz. hele ki bu ülkede, bir milliyetçilik bombardımanının içine doğar büyürüz, ve her saniye yanı başımıza düşen bombalar bizim için gayet sıradan hale gelir.
aynı şekilde, hayatın her alanına sızan, maddi manevi öyle bir devlet şiddeti vardır ki; bu şiddet de gayet içselleştirilir, onsuz bir hayat düşünülemez olur. okullar, en çok bu şiddetin meşruiyetini anlatır, çocuklara içinde yaşadıkları düzenin niçin alternatifsiz olduğunu anlatır, okulun en önemli işlevi budur.
ve bu bombardımanın içine doğan çocuklar, büyüdükleri zaman, milliyetçilikten bir sorun olarak bahsedilmesini kabullenemezler. kabullenebildikleri zaman da, milliyetçilik dendiği zaman akıllarına kürt hareketi gelir. şiddet dendiği zaman akıllarına pkk gelir, sokaktaki eylemciler gelir, üçüncü sayfa haberlerindeki cinayetler gelir, ama asla devlet şiddeti gelmez. polis cinayetleri gelmez, son on yılda sayıları şehit asker sayısını geçmiş bulunan, intihar eden askerler gelmez. polis gibi, ordu gibi, varoluşları bütünüyle şiddetin kurumsallaşmış halinden ibaret olan şeyleri hiçbir zaman sorunsallaştırmazlar, şiddet dendiği zaman akıllarına hiçbir zaman şiddetin tecessüd ettiği bu kurumlar gelmez. devlet demek, örgütlenmiş şiddet tekeli demektir.
bu ülke, devlet memuru sosyal bilimcilerle, tarihçilerle, sosyologlarla, hukukçularla, siyaset bilimcileriyle doludur. devlet için çalışır, devlet için okur, devlet için öğretirler. ucu devletin kırmızı çizgilerine dokunan mevzulara girmez, olan bitene her şeye devletin gözünden bakarlar. 1979'da "ben kürdüm, türkiye'de kürtler de vardır" dediği için 3 yıl hapis yatan, siyasetten men edilen ve avukatlık mesleğini de yapamaz hale getirilen ve böylelikle kürt sorunu dediğimiz şeyi kısaca özetleyen şerafettin elçi'nin hikayesi varken ortada, sırf "ben kürdüm" dediği için diyarbakır cezaevinde insanlıktan çıkarılanlar varken ortada, yani bütün özü "ben türk olarak tanımlanmak istemiyorum arkadaşım, ben kürdüm, niye bana zorla kimlik dayatıyorsun, niye bana kendimi tanımlama hakkını bile vermiyorsun" şeklinde özetlenebilecek bir mesele varken ortada ve onlarca yıldır ülkenin en temel meselelerinden biriyken bu, ilber ortaylı gibi devlet tarihçilerinin bütün bu meselenin özüne dair tek söyleyebileceği şey "türkiyeli diye bir şey olmaz, saçma, türküz biz"den ibarettir. yani, alternatif bir çözüm getirmeye çalışmak gibi en ufak bir derdi bile yoktur, anadili türkçe olmayan, kendisini türk olarak tanımlamayan ve tanımlamak istemeyen insanlara zorla bir kimliğin dayatılmasının saçmalığına dair söyleyebileceği en ufak bir şey yoktur, onlarca yıl bu ülkede yaşayıp, onlarca yıl sosyal bilimlerle uğraşıp, onlarca yıl kürtlerin maruz bırakıldığı bu saçmalığa dair bütün yapacağı yorum bundan ibarettir. devlet tarafından beyni istimlak edilmiş kitlelerin nezdinde büyük tarihçi olur, bir de "hdpliler'in ilber ortaylı'yı sevmemeleri" gibi başlıklar açılır, çok şaşırtıcı bir şeymiş gibi.
bu ülkede en birinci vasfı devlet memuru olmak olan bir medya vardır. son üç beş yılda, akp muhalifliğinden dolayı toplumsal olaylarda devlet şiddetini eleştirmeye başlayabilen medya grupları da, akp'den önce devlet memuruydu. akp medyası gezideki polis şiddetine nasıl tavır aldıysa, onlar da kürt meselesinde on yıllar boyunca aynı tavrı aldılar.
8 gencin hayatını kaybettiği, 15 kişinin kör olduğu, yaklaşık 8000 insanın yaralandığı gezi eylemlerinde, şiddeti bir sorun olarak görüp, eylemcilerin şiddetinden, vandallığından, çevreye verdikleri zararlardan, kırdıkları camlardan bahsetmek ve fakat polis şiddetinden hiç ama hiç bahsetmemek. bunda ahlaksız olan nedir? havuz medyası eylemcilerin şiddetinden bahsederken yalan mı söylemektedir? söyledikleri yalanların elbette bini bir para, ama hiçbir şekilde eylemcilerin şiddetinden bahsedilemeyeceğini söyleyebilir miyiz? kesinlikle söyleyemeyiz. gezide gerçekten de eylemcilerin uyguladığı bir şiddet vardı, gerçekten de polise taş atanlar vardı, camları kıranlar da oldu, arabalara ve daha başka pek çok şeye zarar da verildi.
peki ne hakla akp medyasını eleştirebiliyoruz? niçin ahlaksız olduklarını söyleyebiliyoruz? eylemcilerin şiddeti konusunda bütünüyle yalan söyledikleri asla söylenemez, peki niçin onlara kızıyoruz? eylemcilerin kırdığı camları, yaktığı arabaları vs. göstermelerinde yanlış olan şey nedir?
çünkü şiddet kötü bir şeyse, ve eğer bu eylemlerdeki şiddet eleştirilecekse, yani bu eylemleri izleyen biri, ortaya çıkan şiddeti sorun olarak görüyorsa, her şeyden önce, her şeyden çok polis şiddetine dikkat kesilmelidir. bunun en ufak tartışmaya açık bir tarafı bile yoktur, o kadar açık, o kadar bariz bir gerçektir ki, açıklanacak bir tarafının bile bulunmadığını düşünürüz. iki sebepten: birincisi, polis şiddeti, hem nitelik, hem de nicelik olarak, eylemcilerin uyguladığı şiddetle kıyaslanamayacak kadar muazzamdır; ikincisi, eylemcilerin başvurduğu şiddetin çok büyük ölçüde doğrudan zemini ve müsebbibidir. yani eylemcilerin şiddeti, polis şiddetinden bağımsız olarak ele alınıp değerlendirilebilecek bir fenomen değildir, dolayısıyla ancak ve sadece, polis şiddetiyle ilişkisi içinde ele alınabilir.
ortaya çıkan bilanço da bunun net göstergesidir: 8 kişinin öldüğü, 8000 kişinin yaralandığı eylemlerde, milyonlarca insan sokağa çıktığı ve günler, haftalar boyunca muazzam bir polis şiddetine maruz kaldığı halde, tek bir polis bile öldürülmedi. yaralanan polis sayısı ve yaraların ciddiyeti de, yaralanan eylemcilerle kıyasa dahi tabi tutulamaz. ve zaten eylemlerin bu kadar büyümesi ve bütün ülkeye yayılmasının en büyük sebebi, polisin hiçbir şiddete başvurmayan eylemcilere korkunç bir şiddetle saldırmasıydı. (ve bunun sadece gezi olaylarında böyle olduğunu zanneden nice insanlar vardır bu ülkede, polisin ezelden beri aynı olduğunu bilmezler, ve hatta çok çok daha beter olduğunu bilmezler, 90'ları bilmezler, kendilerinin maruz kaldığı ve şok oldukları şiddet, kürtlerin hayatının fazlasıyla sıradan bir rutinidir, bunu hiç bilmezler.)
ne diyorduk? işte bu yüzden, gezi ve şiddet konulu bir şeyler yazacak, mesela "gezi olayları ve şiddet" başlıklı bir haber dosyası hazırlayacak olan birinin, önce polis şiddetiyle başlamasını, her şeyden önce ve her şeyden çok polis şiddetinden bahsetmesini, eylemcilerin şiddetine geçmeden önce polisin şiddetini açık ve net bir şekilde anlatmasını, eylemcilerin şiddetinden bir bahsediyorsa polisin şiddetinden yüz bahsetmesini bekleriz doğal olarak. ama "gezi ve şiddet" konulu bir haberde, polisin şiddetinden hiç bahsedilmeden, eylemcilerin kırdığı camlardan bahsedildiğini, baştan sona eylemcilerin uyguladığı şiddetin anlatıldığını görürsek eğer, bu haberi yapan kişinin şiddetle bir sorununun olmadığını net bir şekilde söyleyebiliriz, bu kişinin sorunu şiddetle değil, eylemcilerledir. şiddeti dert edinmemektedir, böyle bir iddiada bulunması tek kelimeyle ahlaksızcadır. eylemcilerin şiddetine dair yazdığı her şey doğru olsa bile, yaptığı haber bütünüyle eksiktir, dolayısıyla yalandır ve alçakçadır, çünkü gerçeğin yüzde doksan dokuzunu görmezden gelip, yüzde birine odaklanmaktadır. ve üstelik, yüzde doksan dokuzla yüzde bir arasındaki nedensellik ilişkisini ters yüz ederek haberleştirmektedir: "polis, kendisine taş atan eylemcilere müdahale etti" ifadesi, ezelden beri medyanın temel haber başlığıdır. gerçek, çoğu zaman, bunun tam tersidir. ve ayrıca, eylemcilerin taş atması polisin "müdahale"sini nefsi müdafaa olarak meşrulaştırır, ama polisin hiçbir şey yapmayan insanlara savaşa girer gibi saldırması ve kafalarını gözlerini kırması, eylemcilerin buna cevap vermesini hiçbir zaman meşru müdafaa yapmaz ve meşrulaştırmaz.
ve bu kişinin, bir de üste çıkıp, polis şiddetinden bahsedenlere "niye hiç eylemcilerin şiddetinden bahsetmiyorsunuz, şiddetse eğer o da şiddet, ne farkı var, şiddete karşıysanız hepsine birden eşit bir şekilde karşı çıkarsınız" demesi, ahlaksızlığın üstüne kat çıkmaktır. çünkü karşısındakileri "şiddeti eleştiriyosunuz güya ama eylemcilerin şiddetinden hiç bahsetmiyorsunuz" diyerek tutarsızlıkla itham etmesi, muazzam bir ironidir, kendisi tam da bu ithamı yaparak ve polis şiddetinden hiç bahsetmiyor olduğu gerçeğini gözden kaçırmaya çalışarak, tutarsızlığın şahını, feriştahını, kralını, sultanını ve imparatorunu yapmaktadır, tutarsızlık üssü tutarsızlık yapmaktadır, tutarsızlıkception denilebilir bu duruma. gerçeğin istediğiniz bir kısmını, işinize gelen bir kısmını, çok ama çok ufak bir kısmını ele alıp sadece ona odaklanıyorsanız ve gerisini tamamen gözardı ediyorsanız eğer, tutarsızlıktan bahsedebilecek ve birilerini bununla itham edebilecek en son kişi sizsiniz.
açık ve net: bu ülkede milliyetçilikten bahsedip, kürt milliyetçiliğini hedef bellemek, tam da buna tekabül eder. (diyanet, kavmiyetçiliğin ne kadar kötü bir şey olduğunu anlatmak üzere hazırladığı cuma hutbelerinde tam da bunu yapar mesela) "türkiye ve milliyetçilik" konulu bir tartışma yapıyorsak eğer, kürt milliyetçiliğini hedef almadan önce, her şeyden önce ve her şeyden çok türk milliyetçiliğinden bahsetmemiz gerekir, kürt milliyetçiliğine gelene kadar türk milliyetçiliğini yerden yere vurmamız gerekir, kürt milliyetçiliğinden bir bahsediyorsak türk milliyetçiliğinden bin bahsetmemiz gerekir. yine aynı iki sebepten: birincisi, türk milliyetçiliğinin gücü, hakimiyet alanı, yaygınlığı ve muazzamlığı, kürt milliyetçiliğiyle kıyas kabul etmez, bunu tartışmaya açmak bile ahmakçadır, komiktir. ikincisi, türk milliyetçiliği, kürt milliyetçiliğinin çok büyük ölçüde doğrudan zemini ve müsebbibidir. kürt ulus inşası, büyük ölçüde türk ulus inşasından esinlenmektedir, "5000 yıllık kürt tarihi"nden bahsedenler, doğrudan türk milliyetçiliğini rol model almaktadır.
köpeğin garip davranışı da budur: ülkedeki en muktedir ideolojiyi, insanların damarlarından akan, bütün ülkeyi baştan sona sarıp sarmalayan türk milliyetçiliğini sorun etmez, ona hiçbir zaman havlamaz.
üç beş kitap okuyup yurtdışı gördüğü, batının liberal düşüncesinden az biraz nasiplendiği için, kemalizmin ve ülkedeki manyaklık seviyesindeki devletçiliğin, milliyetçiliğin açıkça savunulabilir olmadığını belli belirsiz idrak edebilen bünyeler, bu yüzden bir savunma pozisyonu almaktansa, saldırı pozisyonuyla tutunmaya çalışırlar: güya milliyetçiliği bir sorun olarak görür ve güya tam da bu yüzden, hdp ve kürt milliyetçiliğini baş hedef olarak bellerler.
her gün onlarca başlıkta düpedüz ırkçı yüzlerce entrynin yazıldığı bir sözlükte binlerce entry yazar, ama hiçbir zaman devlet ideolojisini hedef almaz. milliyetçilikle ilgili yazdığı bütün entryler kürt milliyetçiliği ile ilgilidir, ve hatta, niçin "milliyetçi" olarak tanımlanamayacağını, buna indirgenemeyeceğini uzun uzun anlattığım hdp'nin kürt milliyetçisi olduğuna yönelik zırvalamaktan ibarettir. (bkz: #52654130) zaten bu yüzden, yaptıkları iş, kürtlere olan nefretini hdp üzerinden meşrulaştıran ırkçılara kanaat ve meşruiyet tedarik etmekten ibarettir.
kendisi ve ufak yancısı, bu durumu kendi içlerinde, sözlükteki varlıklarını bir tür trollük olarak anlamlandırmakla meşrulaştırmaya çalışabilirler muhtemelen, herhangi bir "ciddili" kaygı gütmeden, sadece bir çeşit oyun olarak sözlükte kafalarına göre bir şeylere sarıp takıldıkları gibi bir imaj yaratmaya çalışırlar, bilmezler ki, burada oynadıklarını zannettikleri oyun, bilgisayar başından kalktıkları zaman, "gerçek" hayatlarında oynadıklarını zannettikleri oyundan çok daha gerçektir. (bkz: muhatap olma çabası/@maarri) ve zaten, sefillikleri yüzlerine vuruldukça "ciddili" entrylerin sayısı artmaya başlar nedense, gitgide daha da şirinleşirler.
owencan diye biri vardı eskiden, belki hala vardır ama pek gördüğüm yok, her neyse, bilenler bilir bu arkadaşın sözlükte trollük konusunda bir ekol olma çabasını. ve fakat, bu arkadaşın bir entrysi vardır ki, tek kelimeyle efsanedir: (bkz: #26101619) mustafa kemal atatürk başlığında aynen şunu yazmıştır: "3 yıllık sözlük kariyerimde trollük yapmadığım ve trollüğe alet etmediğim tek insan olan efsanevi lider. öl deseydi ölürdüm öldür deseydi öldürürdüm kendisi ve devrimleri için."
owencan'ın sözlükte yazdığı belki de tek ciddi entry olan bu entry bana, hababam sınıfının topluca ayağa kalkıp, hiçbir zaman göstermedikleri bir ciddiyetle ve saygıyla, hep bir ağızdan gençliğe hitabeyi okuduğu sahneyi hatırlatır. "hababam da olsak, atamızın gençliğe hitabesini biliriz hocam" derler, gözlerimizi yaşartırlar.
bu cennet vatanın trollü bile atası söz konusu olduğu zaman, milli değerleri söz konusu olduğu zaman, orada durur; troll de olsa, her şeyle ve herkesle dalga da geçse, resmi ideolojinin kırmızı çizgilerini o da kırmızı çizgi olarak bellemiştir, o sınıra geldiği zaman haddini bilir, ötesine geçmez.
çünkü ayrılığın da sevdaya dahil olması gibi, trollük de ideolojiye dahildir. neyin trollüğünü yapacağınızı, kime karşı trollük yapacağınızı, kime karşı yapamayacağınızı belirler.
toparlayayım. bilim dediğimiz şey, hele ki sosyal bilim dediğimiz şey, asla siyasetten, ideolojiden münezzeh olamaz. futbol asla sadece futbol olmadığı gibi, bilim de asla sadece bilim değildir hiçbir zaman. neyi araştırmaya değer bulduğunuz, neyi bulmadığınız, neyi bahsetmeye değer bulduğunuz, neyi bulmadığınız, neye dikkat ettiğiniz, neye etmediğiniz, neye öncelik verdiğiniz ve neye vermediğiniz, bunlar sizi ele verir. mesela aile içi şiddeti sorun ediniyor, ve fakat karısı tarafından öldürülen erkekleri öncelikli sorun olarak görüp araştırıyor, öncelikle bunun eleştirisine katkı sağlamayı dert ediniyorsanız, hele bir de ideolojiden, siyasetten münezzeh bilim yaptığınızı zannediyorsanız mesela, durumunuz vahimdir.
son olarak, ardiles'in yazdıklarına ekleme yapayım.
köle efendi diyalektiği, köleyle efendi yer değiştirince ortadan kalkmaz evet; bu ikili diyalektiğin bizzat kendisini ortadan kaldırmak gerekir. tam da bu yüzden, güçleri dengeye getirecek bir siyaset izlemek gerekir. eğer efendinin uyguladığı şiddete değil, kölenin şiddetine odaklanıyorsanız, efendinin kendi şiddetini meşrulaştırırken başvurduğu söyleme ve sahip olduğu araçlara değil, kölenin kendi şiddetini meşrulaştırırken başvurduğu söyleme ve kullanmaya çalıştığı araçlara odaklanıyorsanız, kısacası her fırsatta, efendiyi değil köleyi hedef belliyorsanız, bu tutumunuzu da, "sen de efendi gibisin aslında, bir farkın yok, gücü eline geçirirsen eğer sen de aynısını yapacaksın, efendiyi ortadan kaldırmayı değil efendinin yerine geçmeyi istiyorsun" gibi bir saçmalıkla açıkladığınızı zannediyorsanız, tek bir şey yapmış oluyorsunuz: efendinin safında namaza duruyorsunuz. yaptığınız şey tamamen bundan ibaret, başka hiçbir şey değil, pratikte tamamen buna tekabül ediyor. tam da, "bütün milliyetçilikleri ayağımız altına aldık" diyen rte gibi.
muazzam bir abrakadabrayla, efendinin gücünü, söylemini, şiddetini; kölenin gücüyle, şiddetiyle, söylemiyle eşitleyip, ikisine de aynı anda ve aynı şiddette karşı çıkmayı bir ahlak, adalet ve tutarlılık olarak belletmeye çalışıyorsunuz aklınız sıra, işin kötüsü siyaseti ahlaktan münezzeh bir alan olarak gördüğünüzü ve böyle görülmesi gerektiğini savunduğunuzu zannediyorsunuz, siyasetin ahlaktan münezzeh olamadığını her halinizle bizzat kendiniz ispatlıyor ve karşınızdakileri sürekli tutarsızlıkla, yani ahlaksızlıkla itham ediyorsunuz, daha da kötüsü farkında olmadan savunusunu yaptığınız bu sefil ahlakı bile uygulamıyorsunuz, ikisine de aynı oranda karşı çıkmıyorsunuz, efendiden çok köleyi hedef belliyorsunuz.
çünkü siz bilmeseniz de, bilinçaltınız çok iyi biliyor: köleyi hedef almak daha kolay, daha güvenli, içine doğduğunuz anlam dünyasıyla, ilkokuldan beri size belletilenlerle daha uyumlu.