demir kalem10
profili

  • tamer karadağlı

    yalakalığı, oyunculuğundan da kötü olan kişi!

  • melike şahin'in ibb konserine çıkmaması

    konsere çıkmamış! konu teknik miş! rezillik.. senin bir prodüksiyon menajerin yok mu? hadi geçtim onu rodi de mi yok? saatler kala 10 bin insanı oraya almadan bu sorunu çözemedin mi? koskoca istanbul'da bu sorunu 1 saatte çözecek 100 firma var 100!! konunun teknik olmasını kabul dahi etmiyorum! varsa dahi bu konunun tek sorumlusu solist ve solistin ekibidir! konser akşam 20.00'da! sen en geç öğlen 12'de o sahneden ses almıyor, prodüksiyoncunu, tonmaisterini, rodini, asistanını falan hazır etmiyorsan, bu kaşeleri niye çekiyorsun arkadaş?

    kimler ne durumlarda; ne zor şartlarda, nerelerde ne işler yaptı.. adamın sahnesi çöktü; ertesi gün hiç alakasız yerde cd kalitesinde sahne yaptı!

    kusuruma bakma en az 1000 üzeri, a ve a+ konser yapmış biri olarak; tek gitar veririm eline, yine çıkarırdım*. (sen artık sadece melike şahin değilsin! bir kurumsal yapı ve kimliksin, abiyane tabir ile markasın! belli dinamik ve mekanize olman gereken noktalar var, öyle reaksiyon almalısın.)

    bu durum, cenahtaki tüm solistler için geçerlidir. bir çok solist de bu dinamiğe, prodüksiyon kabiliyetine ve kriz yönetimine sahiptir. zaten lafla anlatılmaz, anca böyle tecrübe edilir.

    konuya şöyle bakın; iddialı bir solistsiniz, a+ kalibredesiniz diyelim. kaşeniz 7 haneli, istanbul büyükşehir belediyesi'nin işinde çıkacaksınız, öğretmenler için söyleyeceksin, afişiniz çıkmış, binlerce etkileşim almışsınız, on bin kişi kapıda kuyruk olmuş ve sizin sahnenizde ayakta 2 saat beklemişler ve bomboş sahnede sizin anonsunuzu yapıyorlar! "tüm imkanları sunduk ama ikna edemedik" diye anons yapılıyor arkadaş!

    afiş çıkmış, günü saati gelmiş işin, sahnede iptal anonsu olmaz! olan olduysa, bulacaksın bir senaryo!

    * elinde tek gitar çıksan ne olurdu ya gelirsek; sanırım alacağın reaksiyon ve reklam değeri, konuyu başka yere getirebilirdi. iletişimcinin kabiliyetine göre bu durum "evin kızı, fırtına dinlemedi, soğuk havaya ve koşullara aldırmadı vs." havucu ile müthiş köpürtülürdü. reklamcıların dikkatini çekebilirsiniz (zümredir ya onlar). bazı kötü durumları müthiş sektirebilirsiniz. azıcık nabzı düşürmek şart.

  • tek bir repliğiyle diziyi tarif etmek

    (bkz: fıtı fıtı fıtı)

    repliğe gerek yok, efektin yeter!

  • 11 ekim 2019 türkiye arnavutluk maçı

    gelmiş geçmiş en hadsiz kanalda yayınlanan türk milli takımımızın maçı.

    (bkz: trt 1)

    bunca yıldır her elektronik eşyadan sana vergi ödedik! elektrik faturalarımızdan bile ödedik! ulan mübarekler sizin asli göreviniz halka hizmet değil mi? ya maç bitmiş, türk milli takımı galip gelmiş, saha içinde seyircimiz ile eğleniyor....

    be hadsiz köpekler, sen nasıl reklama girersin? lan paraya mı ihtiyacın var? ya milletin biraz yüzü gülümsemesin mi? azıcık moral bulmasın mı?

    e be şerefsizler; hadi biz neyse döner götümüzü yatarız! o askerlerimizin sevincini neden bölüyorsun? ya kaç lira olabilir o gülen yüzlerin arasına siktimin reklamını sokmak? kaç amk kaç!

  • ben selim kotil sorularınızı yanıtlıyorum

    sizce;

    binali yıldırım mı? ekrem imamoğlu mu?

  • yolcuyu kaldırıp yerine oturan thy müdürü

    5 sene önce bir yurtdışı seyehati dönüşünde; uçğa binmeden 7a olan yerimi 7e ye almışlar ve bana ayrı bir biniş kartı verildi. kabin amirine, orta koltukta 3 saat gidemem, özellikle cam kenarı olması için online check-in yaptığımı belirttim. şimdilik oturmamı boş yer olursa alacaklarını söylediler.

    7. sıraya gittiğimde 3 hanımefendinin a,b ve c koltuklarında oturduğunu gördüm. yerime oturmayarak kabin amirine derhal durumun düzeltilmesi konusunda tekrar uyarımı yaptım. şimdi yapacak bir şeylerinin olmadığını yerime oturmam gerektiğini söyledi. o sırada yer görevlisi thy çalışanı hanımların yanına gelerek sohbet etmeye başladı; "- zor oldu ama bir arada oturtabildik sizi, iyi yolculuklar demek istedim" dedi ve gitti!

    konuşmalardan anladım ki beyfendi, hanımefendilere şekil yapıyordu. işim gereği çok fazla uçuş yapıyorum (yılda min. 100 civarı) haliyle elit kartım var. tekrar kabin amirini yanıma çağırıp; elit kart sahibi olduğumu, miles&smiles profilimde yer tercihimin cam kenarı olduğunu ve star alliance üyesi olduklarını hatırlattım. sonucunda ne oldu biliyor musunuz? beni bussiness'a aldılar!

    işte o zaman dedim ki; thy dingonun ahırı olmuş!

  • yemek kartı şirketlerinin restoranları sömürmesi

    yıllardır restoranlarının kanını emen yemek kartı şirketlerine; hele şükür durun diyen birilerinin çıkmış olması ile sonuçlanacağını umduğum, sömürü sistemidir!

    elbette çoğu çalışan sistemin ne olduğu konusunda habersizdir kısaca açıklayalım;

    piyasanın hakimi sodexo, ticket setcard gibi firmaların işi sadece ve sadece komisyonculuktur. hiç bir sorumlulukları olmadan sadece oturdukları yerden emekçileri sömürmektedir. sistem şöyle işler;

    1- yemek kartı şirketi firmalara gider ve işçilere dağıtılan yemek kartlarını kendi markaları ile kullanmalarını söyler. mesela çalıştığınız şirket aylık 200 lira kartınıza yükleme yapar. şirketiniz bu 200 lirayı yemek kartı şirketlerine +kdv olarak peşin öder. patron memnundur çünkü masrafı faturalandırmıştır ve gider olarak düşer!

    2- aynı yemek kartı şirketleri tüm lokantaları dolaşarak bak şu firma bizi kullanıyor diyerek o şirkete air pos makinasını aylık bir fi ücret ile restorana bağlar.

    3- çalışanlar yemeğini yer diyelim ki 10 lira, kartından restoranda ödemeyi yapar.

    4- yemek kartı şirketleri anında %10'unu restorandan keser. 1 ay boyunca siz bu pos cihazı üzerinden müşterinizden tahsil ettiğiniz parayı alamazsınız! 1 ay sonra pos cihazıdan aldığınız bir rapor ile birlikte yemek kartı şirketine fatura kesersiniz. (komisyonlar düşülerek) sonra şirkete yollarsınız ve ne olur biliyor musunuz? yemek kartı şirketleri 1 aydır ödemediği paranın faturasını size 60 gün sonra öder! yani sizin yediğiniz yemeğin parasını, o restoran sahibi 90 gün sonra %10 komisyon kesilmiş olarak alır! (bu arada düşük cironuz varsa ayrıca pos cihazı aidatı da keser)

    şimdi size soruyorum güç bela ev yemekleri dükkanı işleten, kıt kanaat esnaf lokantası çalıştıran bu gariban insanların sırtındaki komisyoncuların görevi nedir? neden bu paraları kazanmaktalar? neden bu paraları nakit olarak patrondan tahsil ettikleri halde lokantalara 90 gün sonra %10 keserek ödemekteler?

    haber

    çözüm; bu kan emicilerin ortadan kaldırılması gerekir. patron eğer masrafını düşünüyorsa, çalışanına ödediği para için çalışanından ödediği yemek bedeli kadar fiş yada fatura istemelidir! unutmayın bu yemek kartları ile ödeme yaptığınız her restorandan o yemek kartı şirketlerinin aldığı komisyon kadar kalitesiz yemek yemektesiniz çünkü gıda da sektör nakit döner arkadaşlar!

    (daha özel bir bilgi vermem gerekirse; vaktinde bu firmalar şirketlere gidip bizim kartımızı kullanursanız 100 liralık yemek ödemenizi sizden 90 lira olarak alalım diyorlardı. yani ortada şirketler arası bir rekabet vardı ve patronun bu durumdan bir çıkarı oluyordu. sonuçta ne oldu biliyor musunuz? bu şirketler bir araya gelerek kendileri arasında bir anlaşma yaptılar ve patronlara hiç bir şekilde indirim yapmama kararı aldılar! şimdi yapmıyorlar.)

  • 7 haziran 2016 bekir coşkun'un ayıp yazısı

    okuduğu idrak edemeyen dalyarakları göstermiştir!

  • digiturk aboneliğini iptal ettirmek

    sabır isteyen durumdur.

    günde 3 kere aranarak ve mesaj atılarak taciz edildiğinizde; 1 dakika içerisinde digiturk abonesi olabildiğiniz halde 7 iş günü içerisinde üyelikten çıkıp çıkmama garantiniz yok!

    digiturk üyeliğimi bitirmenin anlık deneyimlerini şöyle aktarayım;

    22 ocak; kendilerinin istediği şekilde dilekçe hazırlanarak, fax gibi bir icadı unutmuş olmama rağmen, okul kenarında açılan kırtasiyelerden birinden fax çekildi.
    23 ocak; faxımın gelip gelmediği soruldu! gelmemiş, 24 saatten önce düşmezmiş sisteme! (kendileri uydu platformu sahibi teknoloji şirketlerinden bu arada)
    25 ocak; faxım nihayet ellerine ulaşmış ama kimlik fotokopimi de faxlamam gerekiyormuş. fotokopinin üzerine de cep telefonu numaramı yazmam, neden ayrıldığımı da belirtmem gerekiyormuş! bir önceki faxımda yazmıştım tüm bilgilerimi tekrar mı yazayım diye sorulduğunda, evet cevabı alındı!
    26 ocak; az önce kimlik fotokopimi, aynen kendilerinin dediği şekilde yazarak yolladım.

    sonuçlar geldikçe bu deneyimi sizlerle paylaşmaya devam edeceğim. hatta tüm telefon konuşmalarını da kayıt ederek buradan yayımlayacağım. belki üye olmak isteyen kişiler öncesinde bitirmenin ne kadar zor olduğunu ve bu şehir eşkiyalarının ağızlarından köpükler saçarak insanları nasıl sömürdüğünü anlatabilirim!

  • vegan sevgilinin sperm yutması

    "seni de birisi yutsaymış" diye hayıflandığım yazar sıçmığı.