sonadora78
profili

  • hint askerlerin çinli askerleri kalasla dövmesi

    çok zeki oldukları için 3.'yü atlayıp direkt 4. dünya savaşından başlamışlar.

  • çocuğunu beslemek zorunda değilim

    (bkz: 8 evladımı akp'nin yardımları sayesinde büyüttüm)

    sıçar gibi doğurdukları veletlerinin masrafına başkalarını da ortak etmek isteyen yüzsüz asalakların hazmedemedikleri haklı isyan. çocuklar ülkenin geleceğiymiş, hasiktir lan ordan. o ülkeye bir şeyler katma potansiyeli olanlar, sizin patates kafalı ablak suratlı veletleriniz değil. merak etmeyin gerçekten bu potansiyele sahip çocuklar zaten kaliteli aileler tarafından, fakir de olsalar kimseye yük olmadan yetiştiriliyorlar.

    o kadar meraklıysanız gidin okullara kendiniz yardım edin. kendi vicdanınızı rahatlatmak için, daha fazla vergi verelim diyerek kimin parası ile kime artistlik yapıyorsunuz?

    böyle arabeskçilerin klasik stratejisidir, biri beleşçiliklerine karşı çıkınca hemen “yandaşlara, yolsuzluklara… sesiniz çıkmıyor” diye hedef saptırmaya çalışırlar (kyk borcu beleşçilerinde de çok görürsünüz bunu). ulan, nerden uyduruyorsunuz sesimizin çıkmadığını? siz nasıl kendi yapabildiğiniz kadar beleşçiliği kabul edilebilir görüyorsanız, biz de kendi gücümüzün yettiği kadar karşı çıkıyoruz.

  • okullarda ücretsiz yemek vermenin maliyeti

    "o ücretsiz olsun, bu ücretsiz olsun, devlet şunu da karşılasın, gerekirse ek vergi verelim..."

    kimin parası ile kime artistlik yapıyorsunuz?

    çalışmaya başladığımdan bu yana, benim maaşımın yarsına yakını ben görmeden kesildi (dolaylı vergiler hariç). karşılığında son 10 yılda 1 ya da 2 kere grip ilacı yazdırdım, hiç hastaneye gitmedim bile. ödediğim bir kaç milyon liranın bana dönüşü maksimum 200 liralık ilaç oldu. bu para ile istemeden, "sağlık bedava, eğitim bedava..." sanan hıyarlara sponsor olarak tekrar tekrar iktidara oy vermelerini sağladım. emekliliğim, almam gereken diğer hizmetler falan zaten hikaye, insan gibi yaşayabilmek için onları da kendim düşünmek zorundayım.

    vicdan rahatlatmak için bize musallat olmak yerine, çalışan/üreten insanların üzerine yüklediğiniz yükün alınması için uğraşsaydınız, herkes kendi çocuğunu sağlıklı şekilde besleyebilirdi zaten. bir de ciddi ciddi; cahil aileler tarafından, kalitesiz çevrelerde, 5-6 kardeşinin arasında büyütülen çocukların, okulda karnı doyunca bilinçlenip aileleri gibi olmayacaklarını umuyorsunuz.

    diyanet, yandaşlar, kaçak elektrik kullananlar... vergi ödeyip devletin hizmetlerinden yaralamayanlar üzerinde ne kadar yükse, bakamayacağı çocuğu yapıp başkalarına musallat edenler de o kadar yük.

  • hemşirelere hekimlik yolu açılsın

    o yol açık zaten.

    giriyorsunuz üniversite sınavına, tıp fakültesini kazanıp minimum 6 yıl okuyorsunuz, oluyor.

    zeka seviyeniz dışında sizi kısıtlayan bir şey yok.

  • ingiltere'nin hint asıllı başbakanı

    şimdi buna hintli falan derseniz birileri hemen atlar "o hintli değil, lonrda doğumlu bir ingiliz artık, etnik kökeni yüzünden ötekileştirmeyin..." der.

    ama aynı tipler, etnik azınlığa mensup bir türkiye cumburiyeti vatandaşına "türk" derseniz kudurur ve bu sefer, "insanların etnik kimliklerini görmezden gelemezsiniz, türk değil türkiyeli..." diye ağlamaya başlar.

  • eskişehir'de çantasıyla terör estiren kadın

    (bkz: kadınlardaki nasıl olsa bana vuramaz rahatlığı)

    daha ilk hamlede birilerinin o çantayı elinden alıp götüne sokacağını bilse, bunu hayatta yapamazdı. ülkede, kadın kadınlığına güvenir, yaşlı yaşlılığına güvenir, çocuk çocukluğuna güvenir… kimse yaptığı aptalca şeylerin sonucuna katlanmaz. insanlar bir durumun haklılığına/haksızlığına göre değil, yapanın kimliğine göre değerlendirilmesine alışmış. toplum bunu da içselleştirip, linç korkusu yüzünden mantıklı hareket edemiyor.

    delilik melilik diye de hafife alınamaz bunlar. deliyse zaten, hiç fırsat vermeden gerekirse şiddet yoluyla etkisiz hale getirilip, onu sokağa salan yakınları cezalandırılmalı. daha geçen sene deli diye tolerans gösterilen biri sokak ortasında kılıçla, yoldan geçen birini öldürdü. kılıca da gerek yok zaten, o çantanın tokası birinin gözüne gelip zarar verse, telafisi nasıl olacak?

    (bkz: suçlu ıslah olabilir diye toplumu tehlikeye atmak/#93359931)

    edit: olayı laikliğe bağlayan orospu evladının biri damlamış bile. ulan manyak karının biri etrafa saldırıyor, vurduğu türbanlı pısırık pısırık dikilirken onun hakkını yine, tipinden seküler olduğu anlaşılan insanlar savunuyor. dahası savunurken kendileri zarar görüyor. orospu çocuğu da gelmiş burada, ilk kurban türbanlı diye üç kuruşluk aklıyla laikliğe laf sokmaya çalışıyor.

  • bim vs şok vs a101

    bim bu işin öncüsüdür ve yeşil sermayeden beklenmeyecek şekilde profesyonelce yönetilir. diğerleri bim’in başarısını görünce kendileri de pazara atlamış ama perakende analitiği ve süreçlerinin zekice tasarlanmış olması ile değil, ülkenin fakirleşip pazarın büyümesi sayesinde şans eseri semirmişlerdir. zaten a101’den daha az mağazaya sahip olmasına rağmen bim, hem ciroda hem karlılıkta a101’i geçmektedir.

    şok zaten diğer ikisine pek yakın değildir.

    küçük esnafın ağzına sıçtıkları için üçünü de severim.

  • ortaköy'de öldüresiye dövülen 3 kişi

    gece kulübüne girebilmek için kavga başlatabilecek seviyede bir tipin hak ettiği muameleyi görmesi durumu.

    bir davar yüzünden bok yoluna yanındakilere de olan oluyor, bu da arkadaş seçiminin önemi işte.

  • türkiyeliyim vs türküm

    ingiltere’de bir hintli, fransa’da bir afrikalı ya da isveç’te bir arap için, “hintli, afrikalı, arap…” diye bahsedildiğinde, kafasında sarıkla gezen adam için “hayır, o londra doğumlu bir ingiliz artık, ötekileştirmeyin…” diyen liberaller, aynı şey türk/türkiye konusunda olunca, “etnik kimliğini yok sayamazsınız” diye ağlaşırlar.

  • bolu'da tuvalet röntgenleyen sakallı dayı

    (bkz: anadolu irfanı)

    büyük ihtimalle umumi tuvalet ve izlediği kişiler de erkek. hatta adamın tipi, pvc kapı, dandik fayanslar... cami tuvaleti falan çıkarsa hiç şaşırmam.

    ama eminim, bu tipler gay olarak anılmaktansa pedofil ya da röntgenci olarak anılmayı tercih ederler. çünkü bunlar kendi çevrelerinde de kabul edilebilir şeylerdir (ya da çok sıkışırlarsa şeytana uydum der, işin içinden sıyrılırlar). ama eşcinsellik en büyük ahlaksızlıktır, zaten batı da gençlerimizi eşcinselliğe özendirerek bizi yıkmaya çalışıyor.

    edit: yer cami tuvaleti değilmiş.

  • doktor maaşının hemşire maaşlarını katlaması

    doktorun hemşireden, mühendisin teknisyenden, beyaz yakalının mavi yakalıdan… özetle, yüksek niteliklinin düşük nitelikliden fazla kazandığı durum doğru olandır.

    ucuz popülizm peşinde koşup, bugün üç kuruş için eğitimli ve eğitimsiz insanı bir tutarsanız, iki nesil sonra o eğitimli insanlardan bir tane bile yetiştiremezsiniz.

    akp’nin 20 yılda ülkeyi getirdiği durumun özeti de tam olarak bu zaten.

  • mesai saatinden sonra patron arasa açar mısın

    günümüz beyaz yakalısı, şikayet ediyormuş gibi yapsa da bu tür şeylerle kendini önemli hissediyor. "ulan o kadar önemli bir iş yapıyorsam niye bu maaşı alıyorum?" demek aklına gelmiyor.

    etrafımda devamlı gördüğüm manzara; "yok tatile gittim de her gün bilgisayarımı açmak zorunda kaldım, yok hava alanından bile çalıştım..."
    ulan dingil, yaptığın işi herkes biliyor, üç tane sikindirik maile cevap yazmadın diye şirkette her şey kilitlenip kaosa sürüklenmeyecek.

    embesil işe iki hafta önce başlamış, bırak işi, daha tuvaletin yerini bilmiyor, "o toplantıya girmezsem, o maili gece 3:00 yerine sabah gelince atarsam 30 yıllık şirket batacak" havalarında.

    çakal patron/yönetici de haliyle bunu kendi lehlerine kullanıyor.

    özetle; sizi gece gündüz çalıştıracak, tatilden erken döndürecek, balayını bilgisayar başında geçirmenizi sağlayacak nitelikleriniz olsaydı zaten diğer alternatifler kapınızda sıra olur, o yöneticiye de patrona da, taşaklarınızı yalatırdınız, bu kadar kolay gaza gelmeyin, kendinize zarar.

  • beymen'de satılan çocuk lgbt tişörtü

    geçenlerde istanbul'da yağmur yağdıktan sonra da gökkuşağı çıkmıştı, böyle bir şey olabilir mi ya çoluğumuz çocuğumuz var, bu nasıl bir lgbt propagandasıdır, yetkilileri göreve çağırıyorum, biliyorsunuz ki çocuklar konusunda buraların en duyarlısı benim.

    tanım:

    "hayatımın çok ciddi kısmını çocuk istismarına karşı savaşarak geçirdim" diyen bir tipitipin gündeme getirdiği gayet sıradan t-shirt. çok merak ettim, bunun için tantana yapan biri nasıl hayatımın çok ciddi kısmını çocuk istismarına karşı savaşarak geçirmiş acaba?

  • ev kirasını ödeyemeyince aile evine dönen doktor

    (bkz: türkiye'nin dev bir bağcılar'a dönüşmesi)

    ---------alıntı---------
    doktor, mühendis, akademisyen, beyaz yakalı... kısaca nitelikli kesim her gün biraz daha fakirleşip nezih yerlerde barınamaz hale gelince, zamanında kaçıp kendilerini kurtardıkları mahalleye geri dönmek zorunda kalmıştır. ama döndüklerinde, kilim desenli apartmanlarının yanına avm yapılan gecekonducuların artık çarıklı milyonerlere dönüştüğünü görürler. eskiden sosyal hiyerarşide altlarında olan bu çarıklı milyonerlerin kiracısı olup, zar zor kazandıkları maaşları ile bunları beslemeye başlarlar. akp tabanını oluşturan ortalama bağcılar yerlisi tabi ki bu durumu kalkınma/zenginleşme olarak görür ve reel olarak fakirleşmiş olsa da, düşmanı kendisinden daha fazla fakirleştiği için halinden memnundur.
    ---------alıntı---------

    (bkz: 2022 yetişmiş çalışan krizi/#137555961)

  • 2022 2. asgari ücret artışı sonrası yaşanacaklar

    türkiye'nin dev bir bağcılar'a dönüşmesi süreci biraz daha hızlanacak.

    asgari ücret/enflasyon ilişkisi kısmına girmiyorum bile, basit bir denklemi kendi kendine anlayabilmekten aciz adama buradan bir şey öğretilemez zaten. bu adamlar zeka seviyeleri gereği zaten asgariden daha fazlasını hak edebilecek kapasitede adamlar değil, dolayısı ile kıçlarında don olup olmadığına bakmadan tavşan gibi üremeye de devam edecekler. durumu eleştirince bizi elitistlikle suçlayıp "size mi soracağız" diye artistlik de yapacaklar. sonra 1 kişilik niteliksiz iş için kapıya 1000 kişi yığılıp piyasayı düşürünce; "bir taban sınır olsun, niteliklerinin piyasada hak ettiği değerlerine göre değil, o taban sınıra göre para verilsin" diye ağlayacaklar.

    asıl sorun, popülist zamlar sonucu, bu ülkenin gençlerinin, garson/kurye/güvenlikçi… olmaktansa, kendilerini geliştirip doktor/mühendis olmak için bir sebeplerinin kalmaması. nitelikli nüfus öyle her kasabaya tabela üniversiteleri açmakla yaratılamıyor.

    ülkeye bir şeyler katma potansiyeli olan son insanı da kaçırmadan, kaliteli insan yetiştiren son lise imam hatip yapılmadan, işe yarar son üniversiteler taşra üniversitelerine dönüşmeden, kaliteli kurumsal markalar ürününü alacak insan bulamayıp pazarı köylü kurnazlarına bırakmadan... rahat etmeyecekler. kısaca; zengini ile fakiri ile, satıcısı ile alıcısı ile ülke dev bir bağcılar'a dönüşecek.

  • ümit özdağ'ın hatay'a girişinin yasaklanması

    antep'ten suriye'ye geçip, oradan elini kolunu sallayarak girebilir gerekirse.

  • şirketlerin %64'ü çalışanlarına ek zam planlıyor

    (bkz: 2022 yetişmiş çalışan krizi/#137555961)

    kariyer.net gibi sitelerin toplayıp şirketlerin ik departmanlarına sattığı veriler/istatistikler vardır. 1-2 ay önce bir podcastte dinlemiştim, bu verilere ulaşabilen biri anlatıyordu; türkiye'de asgari ücretlileri çıkarınca, sektörden ve şirketten bağımsız olarak (aselsan'daki mühendis de dahil, bilmem ne kardeşler ltd. şti.'deki adam da) müdür altı pozisyonların maaş ortalaması net 6,500 - 7,500 tl aralığında yoğunlaşıyormuş.

    yani sen oku, kendini geliştir, kıçını yırt... ama yıllarca, zamanında diktiği gecekondu sayesinde gayrimenkul zengini olmuş bir çarıklının çalışmadan kiradan aldığı para kadar bile kazanama.

    sonra da bunun gibi zamlar lütuf olarak sunulsun.

    edit: bunu ülkedeki ücret politikasını eleştirmek için yazmıştım ama, gelen mesajlarda "ortalama" ifadesinin anlamını bile bilmeyip, veriye konu olan herkes yazdığım aralıktaymış gibi anlayan, sonra da bana istatistik öğretmeye kalkan o kadar çok sığır olduğunu gördüm ki, bu ücretler bu topluma fazla bile diyorum artık. en azından iq'ları 80 falan olsa, oturur 5 dakika ağırlıklı ortalamanın, normal dağılımın ne olduğunu anlatırsın yazılanı anlarlar bari, ama gördüğüm kadarı ile 80 bile yoktur.

    (bkz: ağırlıklı ortalama)
    (bkz: normal dağılım)

    edit2: podcasti çok soran oldu, hangisi olduğunu hatırlayamıyorum ama bulup linkini koymaya çalışırım.

  • 11 şubat 2021 galatasaray üniversitesi iddiaları

    bu adamların en büyük hayali ülkeyi dev bir bağcılar'a, ümraniye'ye, sultanbeyli'ye... dönüştürmek. kaliteli insan yetiştiren okulların törpülenmesi, kaliteli insanların ülkeden kaçırılması, sosyal politikarla bu insanların hayatlarının zorlaştırılması, ekonomik beceriksizliklerin yükünün bu insanların tüketim alışkanlıkları üzerine bindirilmesi... hepsi bu amacın küçük adımları.

    bağcılar, ümraniye... vs. deyince alınmayın, bunlar sadece mecazi örnekler.

    temsil ettikleri şeyler basitçe, hamdolsun durumumuz iyi diyen insanlarının bile;

    - köyünden göçüp, devasa beton yığınlarını, kalabalığını, curcunayı... görünce gelişmiş/kalkınmış sandığı yerler olmaları.
    - dışarıda yemek yiyebildiği için aç olduğunu unuttuğu, ama yediği şeylerin tavuk döner, etsiz çiğ köfte... falan olduğu yerler olmaları.
    - televizyonda reklamını görüp kaliteli sandığı markalardan giyinebildiği için götünün açıkta olduğunu unuttuğu, ama giyebildiklerinin ancak naylon çer çöp olduğu yerler olmaları.
    - zincir marketten alışveriş yapabildiği için fakir olduğunu unuttuğu, ama aldıklarının sahte, kalitesiz, gramajıyla oynanmış ürünler olduğu yerler olmaları.
    - çocukları kendi okuyamadıkları üniversiteyi okuyabildiği için eğitimsiz olduğunu unuttuğu, ama üniversite dediklerinin apartmandan dönüştürülmüş çıraklık kursu olduğu yerler olmaları.
    '
    '
    '

    yeni türkiye'de kaliteli insana yer yok.
    yeni türkiye; yanına avm yapılınca tek cephesi sıvasız evinin fiyatı katlanıp, doktorun/mühendisin/nitelikli insanların... üzerine çıkabilen gecekonducuların mahallesi.

  • 28 aralık 2020 asgari ücret açıklaması

    tahminen yine "vasatlığın cazip hale getirilmesi" politikasından vazgeçilmeyerek 2.800'ler görülür. (evet 11:30 itibari ile 2.825 olarak açıklandı)

    hep bir arabesk yapılıyor ya; "asgari ücreti bilmem kaç bin lira maaşlı adamlar belirliyor, bilmem kaç milyonluk mercedes'e binen adamlar belirliyor, işçiye/emekçiye soran yok..." diye.

    aslında bence, toplayalım asgari ücretlileri bir meydana, soralım "iş burada, kaça yaparsın?" diye. sonra da "ben 2.500'e yaparım, hayır ben 2.400' e yaparım, ağabey ben 2.000'e de yaparım..." diye, "işçi kardeş patron kalleş" edebiyatı yapan adamların birbirlerini nasıl sattıklarını izleyelim. asgari ücreti, istediğiniz gibi; bilmem kaç lira maaşlı adamlar değil, işçilerin kendileri belirlesin de görün, bu zeka seviyesine 2.000 liraların bile fazla olduğunu.

    ---------------alıntı---------------
    asgari ücretin devlet (ya da meslek odaları) tarafından belirlenmesinin gelişmiş ülkelerdeki amacı, hakkını arayamayacak durumda bulunan küçük bir azınlığın, işverenler tarafından sömürülmesini engelleyip, düzgün bir iş bulana kadar insani bir gelir elde edebilmelerini sağlamaktır. hayatlarının sonuna kadar asgari ücret batağından çıkmayacaklarını bile bile evlenip 3-5 de çocuk yapmalarına destek olmak değil. türkiye'de ise işgünün neredeyse yarısını oluşturup hala işverenler tarafından sömürülmesine izin veren bir kesim varsa, kusura bakmayın da, sömürülmeyi sonuna kadar hak ediyordur. siz eşek olduktan sonra semer vuran çok olur.

    bu kadar kalabalık bir ülkede asıl olması gereken; herkesin, nitelikleri ve rakipleri doğrultusunda işverenden ne koparabiliyorsa onu almasıdır.
    - yıllarca "şu nüfus planlamasına dikkate edin, tavşan gibi üremeyin" dedik, cahil inadıyla "siz kimsiniz, onu da mı size soracağız..." dediniz.
    - yıllarca "mülteciler bu ülkenin dibine koyulmuş mayın" dedik, "onlar din kardeşlerimiz..." dediniz.
    - yıllarca "ne eğitimi aldığınıza dikkat edin, arap masallarıyla beyninizi yıkatmayın" dedik, kafir ilan edildik.
    - yıllarca "bunların dağa taşa açtığı tabela üniversiteleriyle kendinizi kandırmayın, dünyanı her yerinde işinize yarayacak konularda kendinizi geliştirin" dedik, batı hayranı, vatan haini ilan edildik.
    - yıllarca "karınız da çalışsın, kızınız da okusun" dedik, gavat ilan edildik.
    '
    '
    '

    işveren değilim, maaşlı çalışanım ama şimdi ben işveren olsam, fakir/mazlum/ezilmiş edebiyatı yapıp "kardeşim" dediğiniz adamlar aynı işi daha ucuza yapmak için sizi ezip önümde sıraya girerken, neden size daha fazlasını vereyim?

    sıçarım insan gibi yaşama hakkınıza. o hak defalarca önünüze sunuldu, elinizin tersiyle ittiniz.
    ---------------alıntı---------------

  • zencilere ne demek gerekir sorunsalı

    kütüğünde yozgat falan yazan adamların, yabacı dizi/film seyrederek dünya vatandaşı olduklarını sanmaları ve modern dünyanın sorunlarını yarım yamalak ingilizceleri ile kendilerine uyarlamaya çalışmaları sonucu ortaya çıkan sorunsal.

    işin asıl komik tarafı da; nigger/black ayrımının olduğu yerlerde, kendisine "nigger"ın da altında "sand nigger, towelhead, camel fucker..." diye hitap edilen adamların, kavruk tenleri ve martı kaşları ile, kendilerini beyaz anglo-sakson kesimle özdeşleştirebilmek için; "biz beyazlar olarak şunlara şöyle, bunlar böyle davranmalıyız..." diyerek yaptıkları üstü kapalı "bakın ben de beyazım" mastürbasyonudur.

    edit: okuduğunu anlamaktan aciz o kadar beyinsiz var ki, duyarın kendisi bile bunların yanında saçmalığını kaybediyor. adam "zenci" yerine ne denebilir diye sormuş, "black, colored, afro-american..." diyenler doluşmuş. ulan sığır, ingilizce konuşuyorsan zaten "zenci" demezsin, "zenci" diyorsan zaten türkçe konuşuyorsun demektir, black/colored... vs. ne? işte, yarım ingilizcesi ile kendini dünya vatandaşı sananlar derken kast ettiğim tam olarak bu.