seylann95
profili

  • 10 mart 2017 bbp'nin referandumda evet demesi

    bence sonradan evet'e dönen tüm liderlerin webcam önünde 31 çekerken kaydedilmiş videosu var.

    korkmayın olum biz de yapıyoruz.

    bi 31 uğruna memleket elden gidiyor.

  • 2017'de asgari ücretin net 1404 tl olması

  • muayene odasında doktorun yanında oturan sekreter

    beni sicim ipi gibi geren sekreterdir. allah belasını versin böyle işin. adam gibi derdimi anlatamıyorum bu sekreter yüzünden. penis diyeceğim diyemiyorum, taşak diyeceğim diyemiyorum, makat diyeceğim diyemiyorum. doktor hasta ilişkisini mahveden bir durum bu. hani nerede hasta hakları? mecbur muyum ben bu kadının yanında şeyimdeki ağrıları anlatmaya? hangi erkek bir kadının yanında idrar kaçırıyorum diyebilir ki? kimin aklına gelmiş bu sistemi kurmak? eminim bu dertten muzdarip tonla insan vardır.

  • futbolun bug'ını bulmak

  • g.saray'ın kadıköy'de kazanamamasının nedeni

    şimdi okuyacaklarınız, bir galatasaraylı'nın gözünden 16 yıllık kazanamama öyküsüdür.

    hazırsanız başlıyoruz.

    * * *

    (bkz: 6 mayıs 2001 fenerbahçe galatasaray maçı)

    kadıköy'de galatasaray'a karşı yenilmezlik serisinin başladığı maçtır. mircea lucescu'nun "köpekler istedi diye atlar ölmez" açıklaması yüzünden oldukça gergin bir atmosferde başlamıştır. karşılaşma öncesi fenerbahçeliler tarafından rakip takım koltuklarına bırakılan gübre ve yumurta organizasyonu ile hatırlanır. sahaya atılan idrar torbaları yüzünden sidikli derbi olarak litaretüre geçmiştir. emre belözoğlu'nun galatasaray formasıyla çıktığı son derbi mücadelesidir. sarı-lacivertlilerin 2-1 üstünlüğü ile sona ermiştir. sezon sonu şampiyon fenerbahçe, lucescu'nun atları ise pastırma olmuştur!

    * * *

    (bkz: 16 şubat 2002 fenerbahçe galatasaray maçı)

    galatasaray'ın bir adet yavşak yüzünden 7 kişi tamamladığı maçtır. buna rağmen 1-0 gibi gayet makul bir skorla kadıköy'deki en tatlış mağlubiyetini almıştır. sezon sonu şampiyon olarak 3. yıldızı ezeli rakibinden önce takmıştır. gel gör ki kendisini şampiyon yapan, dünyanın en efektif hocasını göndererek bir çuval inciri berbat etmiştir. bir sonraki kadıköy derbisinde başına gelecek iş vardır!

    * * *

    (bkz: 6 kasım 2002 fenerbahçe galatasaray maçı)

    hafızamdan sonsuza dek silmek istediğim kabus gecem. arkadaşım berk'le birlikte kahvehane'de izlemiştik. altıncı golden sonra kendisine dönüp "hadi siktir olup gidelim burdan" dediğimi dün gibi hatırlıyorum. bir şeyi daha itiraf edeyim. mübalağa ettiğimi düşünebilirsiniz, inanın doğruyu söylüyorum. koşarak çıktık kahvehaneden! hem de arkamıza bile bakmadan. 100-150 metre hiçbir şey söylemeden sadece koştuk, koştuk ve koştuk... kafayı dağıtmak için iskeleye indik. bilmem kaç derece soğukta gecenin bir yarısı boxer'la denize girdik. sonra eve geçtik, sabaha kadar playstation 1'de winning eleven oynadık. yine de üstümüzden atamadık yaşadığımız şoku. o hafta bitene dek okula gitmedik. amına kodumun fenerbahçesi'nin varlık sebebidir bu maç. sırf bu galibiyet için kurulmuş ibneler.

    * * *

    (bkz: 29 şubat 2004 fenerbahçe galatasaray maçı)

    rambo okan'ın izleyebilmek için bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesi'nden kaçtığı derbidir. fenerbahçe'nin 2-1 üstünlüğü ile sona ermiştir. tribünlerde açılan pankartlarda çok sayıda imla hatası mevcuttur. dahi anlamına gelen de'yi doğru yazamayan taraftarlar dışarı atılmıştır. şaka bir yana, harıl harıl "yeni hagi" arayan galatasaray adına bok gibi geçen derbidir. iş bu sezon da 50 maç yenilgi yüzü görmeyen beşiktaş'a bir takım oyunlar oynanmış ve şampiyonluk el değiştirmiştir.

    * * *

    (bkz: 22 mayıs 2005 fenerbahçe galatasaray maçı)

    fenerbahçe'nin eze eze yenerek şampiyonluğa ulaştığı maçtır. karşılaşmanın tek golünü marcio nobre kaydetmiştir. maçın ardından kurulan platformda fenerbahçeli oyuncular gelmiş geçmiş en güzel şampiyonluk kutlamasını yaşarlar. üzerinde pierre van hooijdonk ve nicolas anelka'nın gezindiği oldukça taşaklı bir platformdur bu.

    * * *

    (bkz: 22 nisan 2006 fenerbahçe galatasaray maçı)

    fenerbahçe'nin zinciri kopmuş pitbull gibi saldırdığı, galatasaray kalesini saddam'ın sarayı gibi bombalığı, derbi galibiyetlerini seriye bağladığı, çılgın golcü luciano'nun coştukça coşturduğu, 4-0'lık net bir skorla evire çevire patakladığı, tuncay şanlı'nın meşhur "hindi baba hindi" nidalarıyla şampiyonluk turu attığı.... neyse uzatmayalım. 2 hafta sonra saat 20:45'de kafasını aldığı derbidir efendim. (gülücük)

    * * *

    (bkz: 3 aralık 2006 fenerbahçe galatasaray maçı)

    gelelim zurnanın zırt dediği maçaaaaaaaaa. 100 yıllık ezeli rekabetin en iğrenç, en tiksinç görüntülerine sahne olan, futbol dışında her türlü pisliğin döndüğü, kelimelerle ifade edilemeyecek bir maçtır efendim. yani söze nereden başlasam bilemiyorum. atılan maddeler yüzünden koskoca galatasaray teknik direktörü maçı kanlar içinde izlemiştir. öyle rezilliklerin yaşandığı bir maçtır ki bu, intikamı çok acı olur. galatasaray taraftarı yaşananları unutamamıştır. ali sami yen'de oynanan ilk derbide 10 misliyle karşılık vererek; "o iş öyle öyle olmaz, böyle olur o.. çocukları!" diyerek holiganizme çağ atlatırlar.

    * * *

    (bkz: 8 aralık 2007 fenerbahçe galatasaray maçı)

    fenerbahçe'nin ligde 31 puana yükselmesini sağlayan maçtır. nitekim sezon sonuna dek 31 çeke çeke gittiler. ammavelakin cevat güler önderliğinde 6'da 6 yaparak mutlu sona ulaşan sarı-kırmızılılar oldu. haa bu arada unutmadan! renksizlerin göt oluş anını birkez daha hatırlayalım. sahi ne diyordu ezikler? "zalad gelsin sizi kurtarsın" hahaha :))

    * * *

    (bkz: 9 kasım 2008 fenerbahçe galatasaray maçı)

    aslında bu maç çok farklı olabilirdi. ilk golü lincoln atmıştı, hemen ardından bir tane de serbest vuruştan salladı ama geçersiz sayıldı. sonra selçuk şahin saçma sapan bir vuruş yaptı, emre aşık kendi kalesine attı derken film koptu gitti. galatasaray sahaya iğrenç ötesi turuncu renk bir forma ile çıkarak buz mavisi umbro'ya rahmet okutmuştur.

    * * *

    (bkz: 25 ekim 2009 fenerbahçe galatasaray maçı)

    hakemin kafasının daha maç başlamadan yarıldığı, fenerbahçe sahasının 200 sene kapanacağı yerde 2 maç ile paçayı yırttığı bir kadıköy klasiğidir. ekşi sözlük'te ortalığı birbirine katan ilk derbi olma özelliğini taşır. 3-1 bitmiştir. son düdüğün ardından şükrü saraçoğlu bayram yerine dönmüştür ve insanı kıskandıran çok özel görüntüler ortaya çıkmıştır. ciguli'den "çalgıcı karısı binnaz" şarkısını 50 bin kişi aynı anda söylemiştir. nilüfer'in "bir masum mor menekşe ağlıyor mu ne?" parçası yine ilk kez bu maçta çalınmıştır. ligin son haftasında ise bursaspor-beşiktaş maçı 2-2 bitince şampiyon fenerbahçe olmuştuıdasfasdfsfsofls.

    * * *

    (bkz: 24 ekim 2010 fenerbahçe galatasaray maçı)

    ikinci gheorghe hagi döneminde oynanmıştır. galatasaray maça oldukça rahat çıkmış, hayatının topunu oynamış ve fenerbahçe'yi skip atmıştır. galatasaraylı oyuncular ve taraftarlar maç sonu kaçan galibiyete çok üzülmüştür. (0-0) iş bu sezon şampiyonluğa koşan trabzonspor'a karşı bir takım oyunlar oynanmış, ekinler ekilmiş, buğdaylar başak vermiş, tarlalar sürülmüş ve şampiyonluk el değiştirmiştir. (sonrasını biliyorsunuz)

    * * *

    (bkz: 17 mart 2012 fenerbahçe galatasaray maçı)

    galatasaray'ın ilk 15 dakikada 2 gol yiyip, geri kalan 75 dakika boyunca tek kale oynadığı, deyim yerindeyse ortalığın amına koyduğu ve fenerbahçe'nin götü zor kurtardığı maçtır. milan baros'un 90+3'de direkte patlayan dokunuşu ile hatırlanır. 2-2 sona ermiştir. galatasaray ligi en yakın rakibinin 9 puan önünde tamamlamasına rağmen sezon bir türlü bitememiştir. futbol federasyonu galatasaray'ın 9 puanının yarısını siler ve "süper final" adını verdiği 6 haftalık sikko bir turnuva düzenler. fenerbahçe şampiyon olana dek oyunlar sürecektir. lakin ki öyle değildir.

    * * *

    (bkz: 12 mayıs 2012 fenerbahçe galatasaray maçı)

    veee züpper final! maçın oynanacağı tarihten günler önce galatasaray başkanı ünal aysal'ın; "beyler yapmayın, köpekbalığını başımıza sarmayın" ikazına rağmen, başta aziz yıldırım olmak üzere, yıldırım demirören ve yayıncı kuruluş, olası bir fenerbahçe galibiyetinden emin olduğu için ünal aysal'ı dinlemeyip kupayı stada getirirler. 90 dakika sona erdiğinde fenerbahçe şampiyon olacak, cümle alemin gözüne soka soka kupasını kaldıracak, 3 temmuz'dan itibaren kendisini yok etmeye çabalayan "küresel güçlere" nispet yapacaktır! (yarramı yapacaktır)

    bir rivayete göre o gece bağzı kimseler, laff-a-lympics'de sürekli hile yapan "gerçek kötüler" misali, dut ağacından yapılma istekayı avrad-ı mahil bölgelerinde hissederler. galatasaray'ın kupayı statta almaması için her türlü faşizm uygulaması ve pislik denenir. fışkiyeler açılır, ışıklar kapatılır, koridorlar yıkanır, kapılar kilitlenir, internet kesilir vs.. oysa kendileri şampiyon olsalar idi, kurulacak alevli malevli platformda marşlar, konfetiler eşliğinde alacaklardı kupayı. yıldırım demirören'de "eki eki" sırıtarak poz verecekti dünyaya. lakin evdeki hesap cim bom'a uymaz. zira galatasaray'ın olduğu her yerde daima umut vardır. aslında o geceye dair en güzel sözü, son düdüğün ardından sıcağı sıcağına konuşan johan elmander söylemiştir; "we fucking played great the whole season."

    yani diyor ki adam; "biz daha iyi sikinceye kadar en iyisi bu."

    * * *

    (bkz: 12 mayıs 2013 fenerbahçe galatasaray maçı)

    galatasaray'ın ligi ve avrupa'yı toza dumana buladığı bir sezonda, hiçbir sike derman olmayacak bir adet 3 puan kaybettiği maçtır. canları sağolsundur. aslında bu maça dair konuşulması gereken başka şeyler var. fenerbahçe camiası geçen zaman içinde insanlığa dair herhangi bir evrimsel gelişme göstermediğini bir kez daha ispat eder. volkan'ın sabri'ye saldırması, emre'nin sürekli parmak sallayarak küfretmesi, webo'yu yerden kaldırmak için elini uzatan melo'yu itip kakması, meireles'in şortunun altından galatasaraylı oyunculara sikini göstermesi, fenerbahçe taraftarı'nın eboue'ye muz fırlatması. türk futbolunun yüz karası derbilerinden bir başkasıdır. son düdüğün ardından galatasaraylı oyuncular sahanın ortasında kenetlenip şampiyonluğu kutlarlar. ayrıca fenerbahçe tarihinin yüzü akı olan alex de souza'nın harcandığı sezon yine bu sezondur. (seni seviyoruz alex)

    * * *

    (bkz: 10 kasım 2013 fenerbahçe galatasaray maçı)

    lig tv'nin "ibne galatasaray" tezahuratını sansürlemeyip "her yer taksim her yer direniş" sloganını sansürlediği maçtır. standart bir fb-gs karşılaşması olmuştur. iki takımdan biraz daha istekli olan fenerbahçe haklı bir galibiyet almıştır. ligi galatasaray'ın 9 puan önünde bitirip şampiyon olurlar. lakin teknik direktörleri antremanları orospulara göre ayarladığı için kovulur. şampiyonluk kutlamaları sırasında da pavalı köpekler gibi azarlanırlar.

    * * *

    (bkz: 8 mart 2015 fenerbahçe galatasaray maçı)

    fenerbahçe'nin 1-0 kazandığı maçtır. sezon bitiminde galatasaray 3 kupa birden toplayarak 4. yıldızı armasının üzerine kondurur. yıl boyunca "kek kalıbı" esprisi kasan, başta mahmut uslu olmak üzere tüm "gerçek kötüler" vezirin orta parmağını yer. (gacırt)

    * * * *

    (bkz: 25 ekim 2015 fenerbahçe galatasaray maçı)

    1-1 bitmiştir. fenerbahçe'nin golü net ofsayttır. galatasaray'ın 2 net penaltısı verilmemiştir.

    "başkanı dost değiliz der, orta sahası çifte atar, stoperi diz atar, kalecisini söylemeye lüzum yok, top toplayıcısı sahaya bilerek top atar, hakemi penaltıyı çalmaz, yan hakemi ofsaytı es geçer. ondan sonra 'on yodo yoldor kozonomyorsonoz'

    tabi kazanamayız amk."

    * * *

    edit;

    (bkz: 20 kasım 2016 fenerbahçe galatasaray maçı)

    http://i.hizliresim.com/r6dy4m.jpg

  • 10 kasım 2016 anıtkabir'de yaşanan esrarengiz olay

    10 kasım 2016
    cumhurbaşkanlığı sarayı, beştepe.
    saat 07:15

    reis hazretleri usulca göz kapaklarını araladı. alarmı üç defa ertelemesine rağmen yataktan çıkmak istemiyordu. zira yüreğini darlayan bir sıkıntısı vardı. huysuz ve huzursuzdu. rüyasında tam başkan olacağı sırada, esrarengiz bir kişinin ensesine şaplak vurduğunu görmüştü. "hayırlara tebdil et ya rabbi" diyerek derin bir iç çekti ve yatağından doğruldu.

    aslında hastalanmayı umuyordu lakin beklediği gibi olmadı. bir gece önceden yuttuğu tebeşir tozları hiçbir işe yaramamıştı. "mantı yüzünden heralde" diyerek hayıflandı, ki bu öngörüsünde haksız sayılmazdı. akşam yemeğinde yoğurdu fazla kaçırdığı için tebeşir tozu nötralize olmuş ve metabolizmasını daha da güçlendirmişti. trump turp gibiydi maşallah! yazık ki bugün de ata'yı yüceltmek zorunda kalacaktı.

    * * *

    anıtkabir, çankaya.
    08:50

    devlet ricali, ağır ve isteksiz adımlarla anıttepe sırtlarından giriş yaptı. birazdan 24 oğuz boyunu temsil eden aslanlı yoldan geçerek ata'nın huzuruna çıkacaklardı. en önde 3 asker, arkada reis hazretleri ve onu takiben devlet erkanı, protokol sırası ile yerlerini aldı.

    aralarında mustafa kemal'i gerçekten seven, onun fikirlerine ve aziz hatırasına sahip çıkan isimler de vardı elbet. lakin oturduğu koltuğun hakkını veremeyen, temsil ettiği değerlerin farkında olmayan kavaslar da az değildi!

    sol ayak serçe parmağını yere basışından tanıyacağınız bu zatların ayakları da, tıpkı düşünceleri gibi geri gidiyordu. yıllar yılı anıttepe'ye gele gide michael jackson'ı aratmayacak derecede "moonwalk" üstadı olmuşlardı.

    saat 09:05

    iki asker türk bayrağı çelengini mozoleye bıraktı. reis hazretleri, saygı ve sükunetle diz çökerek üzerindeki çiçekleri düzeltti. aynı anda duyulan siren sesine müteakip kuvvet komutanları ile birlikte tüm askerler selam durdu.

    işte tam o an, tek bir millet olma bilincinin, büyük bir medeniyet kurma hayalinin ve devlet geleneklerinin zirve yaptığı, o'nu sevmeyenlerin dahi tüylerini diken diken eden inanılmaz bir andı.

    minik zeynep oyuncağını bırakıp yaramazlığa ara verdi, semih bey arabasını yeşil yanmasına rağmen durdurdu, sibel hanım telefonunu meşgule aldı, boyacı çocuk ekmek teknesini yere bıraktı, yaşlı amca bastonunu kullanmadan ayağa kalktı, berkecan 2 saat uğraştığı saçlarıyla yağmur altında çakılı kaldı.

    zaman durdu!

    ebediyete intikalin ifadesi ancak bu kadar anlamlı olabilirdi. bugün sadece bir insanın öldüğü gün değil, aynı zamanda büyük bir idealin de hatırlandığı gündü.

    * * *

    15 saat sonra..
    cumhurbaşkanlığı sarayı, beştepe.
    saat 22:30

    cumhurbaşkanı başdanışmanlarından mustafa yarank kaz tüyü yatağından sıçrayarak uyandı. altın varaklı şifonyerin üzerinde duran samsung note 7'si patlamaya hazır bir bomba gibi inliyordu. kâtip meleklerin not etmekten imtina edecekleri bir küfür sallayarak yatağından doğruldu. uykuya dalmadan önce bıyıklarına sürdüğü badem yağı esansı yastığının üzerinde komik bir iz bırakmıştı. baygın gözlerle acı acı çalan telefonuna uzandı. arayan yakın dönüş uzmanı ismet berkan'dı.

    - efendim ismet.

    + mustafa hiçbirinize ulaşamıyoruz.

    - valla uyumuş kalmışım be ismet.

    + yeni bir kalkışma falan mı var?

    - bilmiyorum ki gece gece.

    + patlama sesleri duyulmuş. deprem falan deniyor.

    (mustafa telefonun ışığını odanın tavanına tuttu)

    - aaa evet lamba sallanıyor yaa. hemen baktıyorum ismet. sağolasın dönerim ben sana.

    + tamam görüşürüz.

    * * *

    5 dakika önce..
    anıtkabir, çankaya.
    saat 22:25

    eskişehirli sedat ve istanbullu başak. iki asker saygı nöbeti için mozole binasının girişindeki yerlerini alalı henüz yarım saat bile olmamıştı. pek tabii türkiye cumhuriyeti'nin her metrekaresinde askerlik yapmak büyük bir onurdu. fakat ata'nın huzurunda, o'nu bekleme görevinin size verilmiş olması, duygu yoğunluğu ve motivasyon açısından diğer tüm vazifelerden ayrılıyordu. yaklaşık 4 aydır birbirine can yoldaşı olan bu iki arkadaş, birazdan hayat çizgilerinin değişeceğinden habersizdi.

    birkaç saniye sonra.

    kulakları sağır edercesine yankılanan büyük bir gürültü ile sarsıldı ankara semaları. mevsimin sonbahar olduğu düşünüldüğünde bu gayet olağan karşılanabilirdi. lakin gökyüzünde bu olasılığı doğrulayacak bir bulut yoğunluğu yoktu. neden sonra ilkinden daha kuvvetli olan ikinci bir patlama sesiyle irkildi başkent sakinleri. bu ikinci kıyamet, ertesi sabah okula gitmek üzere yataklarında olan çocukları dahi uyandırmıştı.

    elektrikler kesildi.

    tüm şehir göz açıp kapayıncaya kadar karanlığa gömüldü. haftalardır güney batı istikametinden esen rüzgar saniyeler içinde hızını kesti ve tamamen durdu. koca şehirde yaprak dahi kımıldamıyordu artık. öyle ki çankaya'dan, yüksek katlı bir binanın tepesinden ankara'ya bakan bir çift göz, orada bir şehir olmadığına yemin edebilirdi!

    yeryüzü sallanmaya başladı.

    başta kandilli rasathanesi olmak üzere, dünya üzerinde bulunan 200‘den fazla jeomanyetik gözlemevi, bu tarihi sarsıntıyı kayıt altına alıyordu. köpek uğultuları ve insan çığlıkları eşliğinde yaklaşık 45 saniye sürecek hengame başlamıştı. ankara bir kamyona çarpmışçasına savruluyordu.

    o gece anıtkabir'de 6 noktada birden saygı nöbeti tutuluyordu. askerlerden ikisi aslanlı yol'un başında, ikisi bayrak direğinin bulunduğu alanda, kalan son ikisi ise mozole binasının girişinde bulunuyordu.

    sedat ve başak, yaşanmakta olan olağanüstü halin vehametiyle nöbet sathının dışına, merdivenlerin şeref holüne kavuştuğu noktaya doğru koşturdurdular. aynı anda duyulan o korkunç uğultu ve beraberinde her biri ceviz tanesi büyüklüğünde olan dolu sağanağı başlamıştı bile. 27 kirişten oluşan 17 metrelik şeref holünün kurşun çatısı adeta taş yağmuruna tutuluyordu.

    başak gözlerini sımsıkı yumarak elleriyle kulaklarını kapattı ve ana sütunun önünde istemsizce yere çöktü. herhalde hiç kimse bu davranışı için onu ayıplayamazdı. sedat ise metanetini koruyarak, ne olup bittiğini yakından görmek için zemini yokladı. ancak yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. yağmakta olan bu cisimler dolu tanesi falan değildi. hatta soğuk bile sayılmazlardı. sedat hiçbir şey söylemeden bir müddet öylece durdu. gözleri dolu dolu olmuştu. türkiye cumhuriyeti tarihinin en uzun gecesi henüz yeni başlıyordu.

    * * *

    cumhurbaşkanlığı sarayı, beştepe.
    saat 22:35

    devasa büyüklükteki caterpillar c18 jeneratör seti büyük bir gürültüyle çalışarak 1200 odalı cumhurbaşkanlığı külliyesine yeniden hayat verdi. mustafa yarank tüm cesaretini toplayarak yerinden doğruldu. bir an için ismet'in saçmaladığını düşünsede pencereden dışarı baktığında gördüğü manzara karşısında şoke olmuştu.

    ikinci katta bulunan 1071 numaralı odasının kurşun geçirmez fiberglass yüzeyi bir takım yaratıklar ile doluydu. şaşkınlıktan dili tutulmuştu. korku ve dehşet içinde geriye doğru adım atarken sendeleyip yere düştü. kalbi çok hızlı ve düzensiz bir şekilde atıyordu. nefes darlığı ile birlikte soğuk bir terleme tüm vücudunu ele geçirdi. son bir gayret ile külliye içindeki rutin konuşmalar için kullanılan mavi hatta uzandı.

    - güvenlik ben mustafa yarank güvenlik.

    + yarrank bey siz misiniz?

    - duymuyorum seni bağır.

    + mustafa bey kurbağa yağıyor.

    - güvenlik ambulans çağır kurbağının amına koyueşşedihenlaaa ilahe...

    bunlar mustafa yarank'ın fani hayatındaki son sözleri oldu. gözleri ve ağzı açık bir vaziyette odanın ortasında acılar içinde can vermişti. (dostlar sağolsun)

    hattın diğer ucundaki cumhurbaşkanlığı özel güvenlik polisi ali ferhat özdemir sessizce telefonu kapattı. akademik hayatında süryanca ve hristiyan teolojisi üzerine eğitim alan genç adam, eski ahit'de geçen bir pasajı anımsadı o an.

    "eğer halkımı salıvermeyi reddedersen, bütün ülkeni kurbağalarla cezalandıracağım. kurbağalar sarayına, yatak odana, yatağına ve bütün görevlilerinin üstüne sıçrayacaklar." (exodus 8:2)

    tanrı, zalim firavuna musa'nın kavmini özgür bırakmasını, eğer zulümden vazgeçmezse topraklarını kurbağa yağmuruyla cezalandıracağını vaat ediyordu. nitekim dediğini yaptı da! o gece beştepe civarında olup saray istikametine bakan kimseler, tüm yapının yarı beline kadar tuhaf yaratıklar ile kaplandığını görebilirlerdi.

    * * *

    anıtkabir, çankaya.
    saat 22:40

    güç sistemlerinin devreye girmesiyle birlikte ortalık biraz olsun aydınlandı. dolu fırtınası yüzünden tören alanı beyaz bir örtü ile kaplanmıştı. merdiven bloğun üzerinde yatan birkaç kurbağa haricinde olağandışı bir şey gözükmüyordu.

    - bunlar nerden geldi ya?

    + ne bileyim, rüzgar savurdu heralde.

    sedat ve başak, 2 metre yakınlarından geçen gölgenin farkında bile değildi.

    - bir ses duydun mu?

    + evet duydum sedat. vırak vırak vırak!

    - dalga geçmeyi bırak. bir şey hareket ediyor. duymuyor musun?

    + meydanın sonundan geliyor. gidip bakalım mı?

    iki asker, temkinli adımlarla geniş avluda ilerleyedursun, barış kulesinde bulunan 1934 model lincoln cabriolet'in kapısı usulca kapandı. en son 2014 yılında restore edilen aracın şase ve yürüyen aksamı son derece bakımlıydı. 150 hp gücündeki 12 silindirli motoru saniyeler içinde gümbürdeyerek çalıştı.

    - başak kuleye koş, kuleye kuleye!

    + lan lan lan? vallahide gidiyor!

    ihtiyar lincoln, ani bir manevra ile sağa kıvrıldı, geniş tamponunun darbesiyle önce hapsolduğu kuvözü, ardından 4 metrelik cam bölmeyi patlatarak bir kez daha gecenin sessizliğini bozdu. şaşkın tertipler, farlarını yakmış üzerlerine gelen tehlike karşısında öylece kalakaldılar. 82 yaşındaki cabriolet'in bu denli çevik olabileceğini kimse tahmin edemezdi. araç, anıt mezar cephesinden geniş bir u çizerek bayrak direğine doğru yöneldi ve kırk basamaklı merdivenden inerek gözden kayboldu.

    * * *

    saat: 22:45

    anıtkabir yönetim kurulu başkanı profesör seçkin aral, çığlıklar içinde kendini yere bıraktı. mezar odasının tam ortasında, kıble yönünde bulunan kırmızı mermer lahit yerinde yoktu. sandukanın altında olması gereken ahşap tabutun kapağı açıktı ve pirinç vazoların yanında duruyordu. kurşun gavanizli ikinci tabuta gerilen türk bayrağının ütüsü aradan geçen 78 yıla rağmen hiç bozulmamıştı. her şey ilk günkü gibi öylece duruyordu. odanın içinde insana hoşluk veren naif bir misk kokusu vardı. lakin olması gereken yegane şey yerinde yoktu.

    mustafa kemal gitmişti!

    nöbetçi askerlerden biri ciğerleri patlayana dek koşturdu. yüksek adrenalin ve kan basıncı yüzünden gözlerine kan oturmuştu. öyle ki cesaret edip mezar odasından içeri bakamadı bile. ilk birkaç dakika hiçbir şey söyleyemeden oracıkta ölmeyi bekledi sadece. duygu yoğunluğu ve psikoz yüzünden konuşamaz hale gelmişti.

    - o yok.

    + biliyorum mehmetim, biliyorum.

    - eşyaları, kıyafetleri, hepsi gitmiş.

    + onlarda mı? nasıl olur?

    - bilmiyorum efendim.

    profesör korku ve dehşet içinde gözyaşlarına boğuldu. iki eliyle suratını ovuşturarak gözlerini açıp kapatıyordu. bu hareketi defalarca, defalarca tekrarladı. gördüğü şeylerin rüya olup olmadığını kontrol ettiği belliydi. bir an önce bu kâbustan uyanmayı diliyordu.

    telefonuna sarıldı. kimi arayacağını, ne söyleyeceğini, hiçbir şeyi bilmiyordu. aklına gelen ilk numarayı çevirdi.

    * * *

    saat 22:55

    15 temmuz cengâveri binbaşı barış bebeyağı ve beraberindeki 150 özel harekat polisi 262 metre uzunluğundaki aslanlı yoldan koşar adım geçerek tören alanına giriş yaptı. genç binbaşı çıldırmış bir vaziyette avazı çıktığı kadar bağırıyordu.

    "olağanüstü bir durum var, olağanüstü kararlar alınacak. başkomutan cumhurbaşkanı'dır. genelkurmay başkanı fuzuli bakar'dır. şu saatten sonra canını düşünen soysuz köpektir. ya devlet başa, ya kuzgun leşeeehhh."

    sedat ve başak üç saniyeliğine birbirlerine bakıp tekrar binbaşı'ya döndüler.

    barış bebeyağı konuşmasına devam etti.

    "atatürk'ün naaşını kaçırmak şüphesiyle, sizi zapturapt altına alıyorum."

    sedat, tatlı-sert bir üslupla binbaşıya yanıt verdi.

    - ne diyorsun komutan? lafını bil de konuş.

    binbaşı bebeyağı askerin tepkisi karşısında şaşırmıştı.

    + bunların rütbelerini sökün.

    - rütbemiz yok bizim. en kıdemli asker benim.

    barış bebeyağı silah tutan elini havaya kaldırdı.

    + bu daaaaaaa, sözdeeeeee, orgeneraaaaaaaaal.

    kabzasıyla sedat'ın kafasına sert bir şekilde vurdu.

    bu gereksiz çıkış, bardağı taşıran son damla olmuştu.

    başak, meydandaki herkesi maymuna çeviren hamlesini yaptı.

    - beyler, aleyna geçiyor!

    teşkilatın en seçkin harekatçıları, gecenin bir yarısı anıtkabir avlusunda aleyna'ya bakadursun, başak hızla yere çöküp postalının burnuyla binbaşı'nın sol ayak tendonuna ölümcül darbesini indirdi ve glock marka silahını elinden kaparak sahibine geri doğrulttu.

    - bant kaydı mısın lan sen?

    + fethullah gülen cennete girecekseee, yarabbim beni cehenneme aaaaal.

    - bak hala devam ediyor yaa.

    * * *

    cumhurbaşkanlığı sarayı, beştepe.
    saat 23:00

    reis hazretleri, çalışma ofisinde bulunan kırmızı hatta gözünü dikmiş, sır küpüm dediği eniştesinden gelecek telefonu bekliyordu. zira milli istihbarat teşkilatı olup biten gelişmeler karşısında yetersiz kalmıştı.

    havuz medyası'nın deprem dediğine, ihlas haber ajansı yeni bir kalkışma, doğan grubu'nun terör dediğine, trt haber gök gürültüsü diyordu. olağan şüpheliler bilgi kirliliği üretmeye devam ededursun, twitter ve facebook üzerinden paylaşılan beştepe manzaraları dünyaya farklı şeyler söylüyordu. reis hazretleri ise bu durumdan fena halde rahatsızdı.

    - tüm sosyal medya sitelerini kapatın.

    + hemen efendim. peki ya ekşi sözlük?

    - o kalsın. troll'lere boşuna mı maaş veriyoruz?

    + haklısınız efendim.

    - bağlantı hızını da düşürsünler.

    + hemen efendim, 156k olsun mu?

    - olsun.

    olası her ihtimal düşünülerek kaçış için tüm hazırlıklar tamamlandı. çalışma ofisinin merkezinde bulunan şömine sadece görüntüden ibaret değildi. reis hazretleri, kimi ıslak imzalı belgeleri bizzat kendisi imha ediyordu. (bazen de patlıcan közlüyordu)

    şöminenin hemen arkasında bulunan ikinci hava boşluğu, inşaat planlarında dahi yer almayan -3 numaralı kata iniyordu. 2014 yılında sezgin tanrıkulu'nun soru önergesiyle meclis gündemine taşıdığı 2.6 kilometrelik bu gizli tünel, dönemin başbakanı tarafından yalanlanmıştı.

    "zııırrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr."

    telefon acı acı çaldı.

    reis hazretleri derin bir nefes alıp ahizeyi kaldırdı.

    arayan eniştesi olmalıydı.

    - alo enişte? enişteciğim?
    -
    -
    -
    -
    + ben kemal__________geliyorum!

    ~ s o n ~

  • mahmut hocanın aslında vasat bir eğitimci olması

    "burası pek mükemmel bir okul değil. bizler de mükemmel birer eğitimci değiliz. belki de kendilerine yeterince faydalı olamadık. ama ya sizler? çocuklarınızın aldığı bu kötü sonuçta hiç mi payınız yok?"

    -mahmut hoca-

  • ali sami yen stadyumu

    üzerinden yıllar geçmesine rağmen unutamıyorum ben bu stadı. burnumun direği sızlıyor, boğazıma yumru oturuyor resmen. mantıklı bir izah getiremiyorum bu gidişe. hadi stadı falan geçtim, lakin semtimizden çıkmayacaktık. sevdamızı haramilere kaptırmayacaktık.

    şehir statları her zaman başkadır. sıkışık binalar, kafeler, restoranlar, o trafik, insanlar, o kokular.. bunlar kitlelere bir ruh katar. zira gelenekler böyle oluşur. kozmopolit semtler her zaman farklıdır. öyle parayla pulla satın alınamayacak şeylerdir bunlar. ali sami yen stadı dünya futbol tarihinde tutkunun ve aşkın birleştiği son noktadır. koca bir ülkenin kaderi burada çizilmiştir. bir markadır.

    hatırlayanlarınız vardır belki. nasıl unutalım ki? faruk süren döneminde kanadalı bir şirketle 12 milyon dolara anlaşmıştık. en ince detaylarına kadar hazırlandı proje. parası dahi ödendi. 2002 yılında mehmet cansun tarafından tekrar revize edildi. 2003 yılında galatasaray dergisinde resmi olarak sayfalarca tanıtıldı. o kadar güzel ve şirin bir stadyum olacaktı ki. oturup hüngür hüngür ağlarsınız yeminle. şunun güzelliğine bakın. mecidiyeköy'ün ortasında gerçek bir cehennem.

    eski stadın minimalist ruhu iliklerine kadar işlemiş. gel de oturup ağlama arkadaş. valla daralıyorum yaa. sırf bu proje yapılsın diye senelerce olimpiyat çilesi çekti bu taraftar. iş bilmez canaydın yönetimi eline yüzüne bulaştırdı her şeyi. şöyle bir dünyada para bulamaz mı insan? ulan asgari ücretli adam kredi çekip ev alıyor bu memlekette. bir tane siyasetçi, bir tane galatasaraylı işadamı çıkıp abilik etmez mi? etmediler nitekim. son olarak 2011 yılında mustafa sarıgül ve adnan polat eliyle koparıldık köklerimizden.

    yahu beşiktaş çıkmadı dolmabahçe'den. tüm engellemelere, siyasi baskılara direndi adamlar. "her şey bitti" denilen anda kondurdular kartal yuvasını. aynı şekilde fenerbahçe'de öyle. kadıköy'e gittiğiniz zaman semtin büyüsünü iliklerinize kadar hissediyorsunuz. fener yaşıyor her yerde. hissettiriyorlar adama bunu! bir zamanlar biz de korku salıyorduk tüm avrupa'ya. insanlar ekran başından bile etkileniyordu baskıdan, atmosferden. beşiktaş vanspor, fenerbahçe pendik deplasmanına giderken biz real madrid tokatlıyorduk bu statta.

    o yüzden sevmiyorum ben tt arena'yı. sevemiyorum bir türlü. isminide, cisminide, yerinide.. gıpgri, ruhsuz bir beton yığını gibi geliyor bana. ne işimiz var bizim oralarda ya? bilmiyorum sözlük. artık cem uzan mı gelir kurtarır, bir rus iş adamı kulübü satın mı alır inanın bilmiyorum. sadece bekliyorum şu devran dönsün diye. bir filmler dönecek ve o rezil binalar defolup gidecek toprağımızdan. kavuşacağız yuvamıza. böyle inanmak istiyorum sadece.

    elveda ali sami yen. bir gün döneceğiz yeniden!

  • koskoca papa'nın sevişemeden ölmesi

    valla şu zamanda yapılacak iş değil papalık. artık maaşımı iyidir, sigortası mı yüksek yatıyor bilmiyorum ama cidden acıyorum bu insanların durumuna. hem evlenemiyorlar, hem çocuk sahibi olamıyorlar. ot gibi yaşayıp saman gibi ölüyorlar. hayır, cennete falan gittikleri de yok. düşün yani o kadar bembeyaz ruhani kıyafetlerin uhrevi bir dünyanın içindesin. 1 milyarı aşkın müridin var. o şapel senin, bu manastır benim ömür boyu geziyorsun. icabında veriyorsun kutsalı, veriyorsun vaftizi. tanrı'nın yeryüzündeki yegane temsilcisi sensin. sonra gidiyorsun cennetin kapısına ve seni almıyorlar içeri ehehehe. olaya gel. sana güvenip arkandan giden papazları da almıyorlar. yıllarca en saf, en kalbi duyguları kendi içinde yaşamak zorunda kalan rahibeleri de almıyorlar. tam bir looser durum.

  • parma ile lazio'nun iyi takım olduğu yıllar

    1 gianluigi buffon
    2 reynald pedros
    3 antonio benarrivo
    4 luigi sartor
    5 luigi apolloni
    6 roberto sensini
    7 diego fuser
    8 dino baggio
    9 hernán crespo
    10 faustino asprilla
    11 juan sebastián verón
    12 matteo guardalben
    13 mario stanic
    14 roberto mussi
    15 alain boghossian
    17 fabio cannavaro
    18 abel balbo
    19 ıpierluigi orlandini
    20 enrico chiesa
    21 lilian thuram
    22 alessandro nista
    23 stefano fiore
    24 paolo vanoli
    25 raffaele longo
    27 mohamed kader
    28 davide micillo
    29 anasının amcığı daha ne olsun mnk

  • kuzey kore'de hiç darbe olmaması

    katıldığım önerme. aynı zamanda insan hakları olmadığı için insan hakları ihlali de yok.

  • ilber ortaylı'nın darbecileri silkip atması

    taze silkmiştir.

    yer: genç tarih okur ve yazarları buluşması, 23 temmuz 2016, istanbul.

    --- spoiler ---

    (...)

    - sende sor çocuğum sonra gitçez. (gülüşmeler)

    + darbe girişimi hakkında sessiz kalmanız özellikle sosyal medyada çok konuşuldu. sormaya çekiniyorum açıkçası lütfen kızmayın. nedir bu meselenin aslı? türkiye'nin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

    - fevkalade iyi görüyorum. iyi olmasında da büyük faide vardır. çünkü ben biraz coğrafya bilirim. bizim etrafımızda işe yarar hiçbir ülke yoktur. öyle olduğu için de zaten impartorluk kurduk, fazla bir matah olduğumuzdan değil. (gülüşmeler)

    bir kere ihtilal meselesi öyle günlük tartışmalara meze edilecek konu değil. bu işi tezgahlayanların içeriden olduğuna inanmıyorum. öyle bir şey yok. bunun için amerika ve bir takım avrupa devletlerine bakılması icab eder. bir kışkırtma, cesaretlendirme olduğu açık. hep söylüyoruz anlatamıyoruz. özellikle askeri vasıflarını kaybetmiş avrupa sınıfı, bizde bulunan bu meziyetlerin yok olmasını istiyor.

    etrafımızda doğru düzgün bir ülke yok. bu size bir şey getirir. burası ordusuz yapılamaz. türkiye demilitarist, askerlikten arınmış, bu işi inceltmiş bir ülke ve toplum olamaz. bundan dolayı sıkıntı çekenler varsa bilemem. herkesin kendine göre bir hesabı olabilir birey olarak. fakat yerimiz, coğrafyamız buna müsait değil. bizde resim, heykel sanatı yok. musikiyle uğraşılmaz, filozof yoktur. fakat ölmeyen sanatımız, vasfımız askerliktir.

    şu aşamada iktidara, muhalefete, askere, bilhassa cumhurbaşkanına moral ve güven verilmesi fevkalade önem arz ediyor. bir dönem için memlekette özellikle asker üzerinden milliyetinden utandırma duygusu körükleyen tipler hasıl olmuştu. bunlar belirli makam mevkilere getirildiler. el üstünde tutuldular. bunların hepsi talimatla iş yapan komitacılardır. vatan hainleridir. bunların devlet kadrolarıdan derhal el çektirilmeleri gerekiyor.

    yaşanan tüm felaketlerin sebebi işi ehline vermeme kaynaklı. adam kayırıyorsun yani. maharetli insanların hakkına giriyorsun sonra sonuç bu oluyor. bir de böyle kırılmalarda o kayrılan gruplara karşı toplumda bir ön yargı oluşur. adam dindar geçiniyorsa bu sefer toplumda dindarlığa yönelik bir tavır oluşur falan. böylesi köklü bir millet için acı bir tablo tabi.
    --- spoiler ---

  • darbe olacağını bir gün önceden bilen astrolog

    (bkz: hanımefendiyi merkeze alalım)

  • mit başkanı kim olacak

    (bkz: enişte)

  • darbe girişimini eniştemden öğrendim

    (bkz: eniştecimle akşam akşam delirmeler)

    hahaha durun lan şunu da ekliyim;

    hamam tası gümüşten, yeni çıktım o işten, beni darbeye alıştıran, senin vali coşşş enişten.

  • ışid saldırısına sevinen insanlar

    başlığı açan arkadaş entry'ler çoğalınca sanırım ürküp gitmiş. şahsen kimseden korkmuyorum ve o yazıları buraya çakıyorum. http://i.hizliresim.com/qmowyk.jpg - http://i.hizliresim.com/2zznxd.png böyle binlerce örnek var. bunları numunelik koydum.

    aslında bu kişilerin partisi ve neye inandığı önemli değil. belki hiçbiri o "malum" partiden değildir. bunları bilmiyoruz. bildiğimiz tek bir şey var. aralarında bebeklerin ve çocukların da olduğu 100'e yakın masum insan öldürüldü bu gece. ve kimliğinde t.c yazan bir takım yaratıkların verdiği ilk tepkiler "oohhh olsun" şeklinde gerçekleşti. inanabiliyor musunuz? bu insanlarla aynı sokaklarda, aynı caddelerde yürüyoruz. onların kullandığı araçlara biniyoruz. onların sattıkları yiyecekleri alıyoruz. onlara çocuklarımızı emanet ediyoruz. esas korkunç olan bu.

  • 6 temmuz 2016 messi'nin hapis cezası alması

    (bkz: choque prisión messia)

    (bkz: messi'ye hapis şoku)

  • çek cumhuriyeti'nin ismini değiştirmesi

    (bkz: oldu amına koyim)

    ulan 30 yaşındayım bu adamlar 4. kez isim değiştiriyor. bu ne bolluk kardeşim? civilization'da bile yapamazsın bu kadarını. yahu bizim memlekette insanlar kendi ismini değiştirirken bile anne babasını mahkemeye veriyor, senelerce uğraşıyor. çekya'ymış! siiiyaaa!

  • pointer'e destek kampanyası

    sayın başkan, değerli jüri üyeleri.

    aslında pointer gayet nazik ve naif biri. iflah olmaz bir romantik olduğu bile söylenebilir. yazdıklarından ve mesajlarından bu anlaşılıyor. kızı kıskanıyor, uzaklardan seviyor ve aşkını ifade ediyor. yani tam olarak tacizci denemez.

    davacımız ise biraz şark kurnazı! tamamen yalan söylememekle birlikte ölümcül doğruları gizliyor. sanal dahi olsa yaşanmışlıkları örterek tek taraflı bir mağdure bacı portresi çiziyor. pointer'ın mesajındaki derinlik ve duygu yoğunluğundan bunu anlamak mümkün. davacı tarafın, pointer isimli şahısa yönelik sarf ettiği; "gavat, götveren" nevinden sözleri ise kişiliği hakkında ipuçları vermekte. uzun lafın kısası; her iki tarafta kendi çapında haklı, haksız ve ayarsız.

    "yaz kızım;

    davanın yeni ortaya çıkan deliller ışığında toplanması için 7 temmuz 2016 tarihine ertelenmesine, sanığın kaçma ve saklanma şüphesi olmadığı kanaatine varılarak tutuksuz yargılanmasına oy birliği ile karar verilmiştir. kanzuk ve ssg. siz ikinizi hemen şimdi odama bekliyorum. açacağınız sözlüğü sikerim!"

  • izlanda milli futbol takımı

    teknik direktörü lars lagerback yıllık 430 bin euro alıyor.

    ersin düzen'in trt'den aldığı senelik paranın %30'u.

    yemin ediyorum bize her şey müstehak.

    edit: aktroll'ler utanmadan mesaj atıyor. %30 değil %45 yapıyormuş. ananızı günde 45 defa izlanda kırması eşekler siksin.