seylann95
profili

  • 31 ağustos 2023 şampiyonlar ligi kura çekimi

    ananı bacını sikim çekme.
    o karıyın amına koyum çekme.

    (bkz: manchester city)
    (bkz: real madrid)

  • rusya'nın ukrayna'ya savaş ilan etmesi

    "zaten savaşmıyor muydu" diyenler elbette olacaktır.

    hayır savaşmıyordu.

    savaşta bombardıman uçakları gökyüzünü kaplar. binlerce ton bombayı filolar halinde hedef gözetmeksizin aşağı bırakırlar. bu bombalar tüm şehiri dev bir alev topuna çevirir. ateş saniyeler içinde harlanır ve büyür. bomba düşmeyen bir nokta kalmadığı için alevler kaçacak yer bulamaz ve kendi kendini besleyen bir yangın fırtınasına dönüşür. binleri bulan sıcaklığın etkisiyle tüm binalar ve yollar erir. gözgözü görmez bir cehennemin içinde güven içinde sığınacak bir yer kalmamıştır. nefes alıp veren tüm canlılar boğularak ve derileri kavrularak ölürler.

    işte savaş budur.

    nükleer falan yok bakın bu hikayede.

  • 16 mayıs 2022 salda gölü'nün son hali

    seni kendi haline bırakır mıyız sandın? sen de siyasal islam'ı tadacaksın. siyasal islam yenilmezdir. ona kurşun işlemez. hiç boşuna uğraşmayın. ahlaksız ve vicdansız insanları yenemezsiniz. o yüzden ben badem bıyıklı hırsızlara yenildiğimi kabul ettim. bütün güzellikleri yok edene dek durmayacaklar.

    çünkü onlar mağdur. çünkü onlar başını örtemedi. çünkü onlar dinini yaşayamadı. hamd olsun şimdi dibine kadar yaşıyorlar. ne mutlu onlara. siyasal islam bu topraklarda kıyamete dek var olacak. bari dünyanın başka yerleri kurtarılsın. atatürk'ün ülkesinin başına gelenler başkalarına anlatılsın. biz yandık, başkaları da yanmasın.

  • 30 nisan 2022 jahrein mülteci haberi

    anadolu'yu türksüzleştirme, türkleri mülksüzleştirme projesine bir tekme daha atmasını umduğum haberdir. mülteci değil işgalcisiniz. gideceksiniz.

  • partimizin adayı kemal kılıçdaroğlu'dur

    o zaman benden oy yerine eşeğin sikini alırsınız kardeşim. benim oy vermediğim adam nasıl başkan seçilecekmiş merak ediyorum. sırf halka inat iş yaptığın için kaybetmeni istiyorum kılıçdaroğlu.

    elinde kazanması yüzde yüz olan bir adayın varken, kaybetmesi yüzde yüz olan kendini aday gösterirsen rezil kepaze olman için elimden gelen her şeyi yapacağıma yemin ediyorum.

    sen hayatın boyunca girdiğin hangi seçimi kazandın? bizi ak koyunlar gibi güdeceğini mi sanıyorsun? bir tane domatesin 8 liraya satıldığı, dünyanın en çok kaçak göçmen barındıran ülkesinde hala birinci parti olamadın. hala daha adam gibi bir anti-göçmen siyaseti bile koyamıyorsun ortaya. o kararlılık yok gözlerinde. sesinde o samimiyet yok.

    şu an sınırlarımızdan içeri bölük bölük canlı bomba giriyor. adamların tipinde hayır yok. ve ben boğulduğumu hissediyorum bunları görünce. evimin içinde durduğum yerde birileri gırtlağıma basıyormuş gibi geliyor. toprağın altımdan kayıp gittiğini hissediyorum. benimle aynı duyguları paylaşıyor musun sen?

    şu an bu konular avrupa'yı kasıp kavuruyor. anti-göçmen politikalar yıktı geçti ortalığı. birbirine girdi avrupa siyaseti. ve sen kalkmış o mükemmel siyasi zekanla 0.5'lik babacan'la öteki fare suratlı herifin peşinden gidiyorsun. anam tayyib'i de alın masaya!

    ve ilginçtir; kurduğunuz o masada yalandan bile olsa bir kerecik "atatürk" diyemediniz. bir defacık "türk milleti" diyemediniz. bir yandan etnik kimliklere anayasada yer açıyorsun. beri yandan tarikatların, şeyhlerin önünü açıyorsun. bir de takmışlar kafayı kürtlerin oyu da kürtlerin oyu. türklerin oyu çantada keklik öyle ya? geri zekalı yazıyor bizim alnımızda değil mi?

    mustafa kemal atatürk'ün kurduğu ülkeyi böyle görmek beni öldürüyor. 8 yaşındaki oğlum "baba türkiye bok gibi bir ülke değil mi?" diye sorduğunda böğrüme hançer saplanıyor. bu çocuk bu lafları nereden öğreniyor? ama hiç merak etmeyin şov yeni başlıyor. şu andan itibaren anti-göçmen politikalar bu ülkede ya iktidar olur ya ana muhalefet. göreceksiniz lan siz.

  • akp seçmeninin yavaş yavaş uyanmaya başlaması

    dünya lideriyiz derken donsuz kalan bir topluluğun içine düştüğü paradoksu izah edecek kelime bulamıyorum.

    hadi cebini doldurana bir şey demiyorum. o zaten namussuz. ama ötekisi en ahlâksız olanı.

    karnı aç kalınca uyanan kimselerin doğruluğuna inanmıyorum. pislik tepesine yağınca itiraz edenin kalbine güvenmiyorum. nice hayatları solduran haksızlıklar yaşanırken neredeydiniz? neredeydiniz kötülük her yanımızı sararken?

    akp türk milletinin geçmişini, bugününü ve geleceğini yağmalayan bir suç örgütüdür. sizler de bu suç örgütünün gönüllü üyelerisiniz. uyuşturucu gemileriyle ayakta duran bir hırsıza tapınarak cennete gideceğini zanneden delilersiniz.

    sizler annemiz, babamız, anneannemiz, dedemiz komşumuz, iş arkadaşımız, köşedeki marketçisiniz.

    bizimle aynı pazara gidiyorsunuz. maaşlarımız aynı. aynı kaynaktan gelen suyu içiyoruz. soluduğumuz hava aynı. aynı iş yeri, aynı servisler, iaşemiz aynı. eşimizden çocuğumuzdan çok sizleri görüyoruz.

    bizimle yanyana durması gerekenler sizlersiniz. sizinle aynı hayatı paylaşanlar bizleriz. tapındığınız o aşağılık hırsızlar değil. onlar ekranda bir görüntü, radyoda bir ses, gazetede bir fotoğraftan ibaretler. onları hiç görmediniz. onlar gerçekte yoklar. gerçekten var olanlar bizleriz.

    sizlere güzel güzel anlattık olmadı. tatlı tatlı konuştuk olmadı. bağırdık çağırdık küfür ettik sövdük saydık olmadı. sonra yeniden sakince anlattık, yalvardık olmadı. hiçbiri yeterli olmadı.

    ve bugün itibari ile sizler, devletin eski sahiplerinin; bir kamu otoritesini sizlere teslim etme noktasındaki kaygılarını, korkularını haklı çıkardınız. onların sizinle ilgili olan tüm endişelerini ve yargılarını gerçeğe dönüştürdünüz. ağacından, solucanına dek nefes alıp veren her bir canlıyı bu yakıcı gerçekliğin çölünde yaşamaya mahkum ettiniz.

    o halde buyurun yarattığınız canavarla yüzleşin. hepinize günaydın.

  • ya batarız ya çıkarız diyen ekonomi bakanı

    az biraz yavşak gibi ama samimi bir bakandır.

  • şu ana kadar en az 6 ay ikamet edilen iller

    harbi harbi sayfalar dolusu yazmışlar kaldıkları yerleri. hala da yazıyor sığırlar. kim ne yapsın ulan sizin kaldığınız yerleri? atatürk müsünüz?

  • çalışma hayatım

    arkadaşlar size kötü haberlerim var. aslında bunu ne zamandır yazmak istiyordum. bizim tabi olduğumuz yeni sistemde çalıştıkça ve prim ödedikçe çalışanların emekli aylığı düşüyor! neden diye sormayın ama böyle. isterseniz gidin bunu araştırın. ben bu gerçekle ilk yüzleştiğimde inanmak istemedim. çünkü kulağa çok saçma geliyordu. tam tersine çok çalışan ve prim ödeyen birinin daha çok maaş almasını bekliyordum. ancak bu sistemde öyle olmadığını gördüm. mesela ben bir gıda fabrikasında 15 yıldır işçiyim. sigortaya girişim 2007 yılından. e-devlet'e göre şu an emekli olsam 1400 lira emekli aylığım olacak. işin garibi ben çalıştıkça ve prim ödedikçe bu 1400 lira yukarı çıkacağına aşağı iniyor. 40 yıl çalışıyorum diyelim, finalde 400-500 lira aylıkla sap gibi ortada kalıyorum. 2008 yılında çıkan bu yeni sistemde sigorta başlangıç tarihinizin hiçbir önemi yok. isterseniz 1990 tarihi girişli olun. ocak 2008 tarihinden itibaren ödediğiniz ve ödeyeceğiniz primler gelecekteki emekli aylığınızı çöpe dönüştürmektedir.

    aslında şimdi bile 900 lira emekli aylığı olan insanlar var. ama şimdi siz içinizden "hayır onların durumu başka. benim aylığım öyle olmayacak" diyorsunuz biliyorum. bende öyle diyordum çünkü. işte seneler geçtikçe bununla yüzleşeceğiz. lakin ömrümüzün en güzel verimli yılları geçmiş olacak. aslında tamamen boşuna çalışıyor ve prim ödüyoruz. sizler babalarınız yahut dedeleriniz gibi ortalama bir emekli aylığı ile yaşar gideriz sanıyorsunuz biliyorum. bende öyle zannediyordum çünkü. ama öyle değil işte. öyle olmayacak. işte bu, bizi yönetenlerin hepimize attığı en büyük kazıktır. şu meşhur kurbağanın pişme hikayesi var ya hani. işte o hikaye bu. milyonlarca insan sefalete koşar adım gittiğinin farkında değil. maalesef gerçeği ömürleri çöpe gittikten sonra öğrenecekler. bundan daha acı bir tablo düşünemiyorum.

    konuyla ilgili bir uzmanın yorumu.

  • marketlere karşı istiklal savaşı veriyoruz

    siyasal islam'ın özeti niteliğinde açıklamadır.

    ben insanlık adına kendilerinden utanıyorum. insan denen varlık bu denli omurgasız olmamalıydı.

  • emine hanım elma kabuklarını ziyan ettirmiyor

    numlock ışığını kapatarak elektrik tasarrufu yapmak gibidir.

  • berat albayrak'ın kıymetini sonra anlayacağız

    "uygulamaya çalıştığı politika doğruydu."

    hay senin ben kafanı sikiyim. ulan bu herifin 5 yıl boyunca açıkladığı her rakam 3 gün sonra patates oldu. lan pornhub'a düştü bu herif "ateşli genç adam türk ekonomisini sikiyor" diye. inanmayan için +18 link lan gençliğimizi çaldınız bari aklımızla dalga geçmeyin.

  • abdurrahman dilipak'tan erdoğan'a açık mektup

    (bkz: bi siktir git dedirten dinci zırvaları)

  • trabzon ayasofya müzesinin olağanüstü değişimi

    pandemi sürecinde gözle kaş arasında bunu da aradan çıkarmışlar.

    yüreğiniz dayanacaksa fotoğrafları inceleyin.

    önce ayasofya

    sonra ayasofya

    * * *

    önce ayasofya

    sonra ayasofya

    edit: 800 yıllık yapının içine dışına her yerine beton dökmüşler resmen. bu pek narin ve estetik binanın her yerinden iyi niyet fışkıran canım peyzajını ve minik yürüyüş yollarını betona boğup katletmişler. mahkeme yürütmeyi durdurma kararı almış ancak buna rağmen durmamışlar.

    2013 yılında iğrenç tahtadan bozma doğramalarla canım fresklerin üstünü kapatmışlar.

    şu an yapılmakta olan inşaat ile (restorasyon diyemiyorum) söz konusu fresklerin tamamen başka motiflerle kaplanacağı bilgisine ulaştım. ki halen gerçek olmadığını düşünüyorum. gerçekse yazıklar olsun diyorum. insanlığı şu fresklerden mahrum etmeye ne hakkınız var? bu cür'eti nereden buluyorsunuz?

    değişime başta ses çıkarmayan hatta memnun olan trabzon insanı sonradan çok müzdarip olmuş zira 2013 yılında camiye çevrilmeden önce günde 50 otobüs ziyaretçinin geldiği yapı özellikle yabancı misafirler için tüm cazibesini yitirmiş. güzargah dışı kalmış. sonrasında ahşap doğramaları kaldırıp camla kaplamayı düşünmüşler freskleri tekrar ortaya çıkarmak için. şu an yapılan inşaat ise faciayı başka bir boyuta taşıyor resmen.

    yahu çok lazımdı size cami değil mi? çünkü yoktu hiç trabzon'da iki rekat namaz kılacak bir yer değil mi? ulan şu kadarcık bir farklılığa bile tahammül edemiyorsunuz. dahası onu koruyup yüceltmek yerine geri dönüşü mümkün olmayacak biçimde yok ediyorsunuz. bu millet bu coğrafyayı ve içindeki güzellikleri hak etmiyor arkadaş.

    ekleme: şimdi kimseye haksızlık yapmayalım. ilk verdiğim eski fotoğrafta yapının etrafını sarmış çok çirkin binalar görülüyor. sonrasında bütün bunlar gayet güzel temizlenmiş. hatta birkaç sene öncesine kadar mevcut dış dokusu çok güzel şekilde korunarak gelmiş.

    ancak bugün yapılanlar geçmişteki iyi işleri yok etmekle kalmıyor adeta bir vandalizm boyutuna eriştiriyor. iç yapıda gerçekleştirilen katliam geçen birkaç yılın ardından dışarıya da sirayet etmiş görünüyor. benim anlamadığım şey tüm bunlar niçin yapılıyor?

    şu memleketten ermenileri kovduk, rumları kovduk, hıristiyanları, yahudileri kovduk. yetmedi mallarına el koyduk. yetmedi onlardan kalan üç beş güzel yapıya da çökmeye kalkıyoruz. ulan sizin o canım kiliseye ne katkınız var? taş üstüne taş mı koydunuz da şimdi kalkıp göz koyuyorsunuz? yağmacı sürüsü!

  • yazarların son 10 günlük iş durumları

    fabrikamız 3 vardiya durmaksızın çalışıyor. tüm türkiye korona'ya bulansa da durmayacağız. marketleri asla boş bırakmayacağız. gıdaspor.

  • türkiye'nin sürü bağışıklığına geçtiği açıklaması

    "18 yıl ülkeyi yedik bitirdik. tüm kaynakları yandaşlara pay ettik. kasada para kalmadı. iş bu halde ölen ölür kalan kalır" demek yerine sürü bağışıklığı diye bir şey uydurmuşlar.

  • almanya'nın corona için 500 milyar euro fonlaması

    nereden bakarsan bak inanılmaz bir olay. alman devleti resmen "bırakın gelsin biz buradayız" demiş alman halkına. korkunç bir gövde gösterisi lan bu. özel sektöre ve vatandaşına dimdik durması için sonsuz güven aşılamışlar. işte devlet dediğin böyle olur. ben böyle devletin daşşağını yerim. biz olsak corona vergisi koyup halkı sikmeye kalkarız. nitekim kalkacağız eminim.

    kaynak

    ekleme: aşağıda bir arkadaş bu paranın hibe değil kredi olduğunu söylemiş. he canım bir sen akıllısın zaten ben okumadım haberi. ulan adam tek kuruş faiz istemiyor ateşlenen bu paraya. sadece uzuuuuun senelere yayarak ertelemeli geri ödeme alıyor. ayrıca içinde hibe olan kısımlarda var. resmen dilenciye para beğendiremiyoruz.

  • 4 sinema bileti mısır ve kolanın 235 tl olması

    hızlıresim - imgur

    biletlerin iki tanesi yeğenlerim için.

    yaşları 5 ve 7.

    çocuk filmine geldik. (göbeklitepe bilmem ne)

    ödediğimiz para budur.

    şimdi serbest piyasa şudur budur diyerek kabahati bana atacaksınız biliyorum.

    evet haklısınız.

    ama pişmanım.

    bir daha asla.

    diyeceklerim bu kadar iyi günler.

    ek: film o kadar kötüydü ki salon bir kez bile gülümsemedi. yemek ve yol masraflarıyla birlikte 400 liraya dayandık. kızlar kanada'dan ziyarete gelmişlerdi. o yüzden kıramadım. bayağıdır dışarı çıkmıyordum. benim için de bir değişiklik olur diye düşünmüştüm... oldu.

  • bana ne lan yapacam kanalı

    avrupa avrupa diye çıktım yollara
    kerizler uyuyunca kırdım dümeni şam'a
    katar emiri önüme koydu peşin parayı
    bana ne lan yapacam bu kanalı

  • 6 kasım 2002 fenerbahçe galatasaray maçı

    6 kasım 2002'de oynanan fenerbahçe-galatasaray müsabakası 5 ve 6 rakamları arasındaki ezoterik güç farkının izdüşümlerinden birine sahne olmuştur.

    sadece futbol dünyası için değil; nümeroloji, istatistik hatta psikoloji bilimleri için dahi deliller sunar. zira bu karşılaşma 6 yerine 5-0 bitmiş olsa idi çoktan unutulup gitmişti.

    6 rakamı, üstünlük ve yenilmezlik anlamına gelir. 3+3'ün toplamı olduğundan kusursuz ve eksiksiz kabul edilir. 6 rakamı, kendisine sahip olan kimselerin doğal sempatilerini azaltır ve dış dünyanın ikiyüzlü tutumunu görünür kılar. 6 rakamı 7'den bile güçlüdür!

    peki ya 6-0'lık bir galibiyet, yıllar yılı kafa ütüleyecek denli büyük bir zafer midir?

    cevabı evet!

    lakin onu bu kadar önemli yapan şey sizin 6-0 kazanmış olmanız değil, rakibinizin de 6-0 kaybetmiş olmasıdır. bunlar aynı gibi görünse de gerçekte birbirlerinden farklı edimler üretir.

    biz galatasaraylılar yıllarca bu mağlubiyeti başarılarımızla aşındırmaya çalıştık. yok efendim şu kadar şampiyon olduk, bu kadar kupayı elinizden aldık vesaire.

    evet bu argümanlarımızın hepsi çok güzeller. evet hepsinin de somut bir karşılığı var. fakat geçen zaman içinde fenerbahçe camiası, basit bir lig maçını, çeyrek asra uzanan yenilmezlik serisi ile ulayıp "bir şeye" dönüştürmeyi başardı.

    özellikle son 5 yıldır tatsız tuzsuz geçen derbilerin bir sebebi de, toprağa sinen korku ve gerilimin yarattığı o "şey" de gizlidir. dilerseniz bu tanımlanamayan fobiyi kendimden yola çıkarak şöyle izah edeyim.

    6 kasım gecesi 5. golü yediğimizde gerçekten kötü hissetmiştim. ancak 6. gole verdiğim tepki pişmiş kelle gibi sırıtmak oldu. zira ekranda izlediğim şey komik bile değildi artık. gülünçtü! ki bu ikisi birbirinden farklı kavramlardır.

    bir de fenerli dostlarımızın yüksek desibelli gol sevinçleri var ki; nasıl bir travma yarattıysa artık, o geceden itibaren bir daha kendileriyle aynı mekanda maç izleyemedim.

    zaten o son golün ardından işlerin başka bir boyuta evrildiğinin farkına varmıştım. arkadaşıma dönüp "hadi siktir olup gidelim burdan" dediğimi anımsıyorum. biz kalktık gittik. seneler geçti gitti...

    bugün galatasaray'ın kemik kadrosunda türk oyuncu yok gibi bir şey. sahadaki ecnebi oyuncular sözleşme imzalayalı henüz 10 hafta bile olmamış. olası bir fenerbahçe derbisinde soğukkanlı ve rahat olmaları beklenir değil mi? öyle olmuyor işte.

    olmuyor çünkü; kainatın bir yerinde, bir başka gezegende serhat akın ve tuncay şanlı mondragon'a gol atmaya devam ediyorlar halâ!

    ve bu ecnebi çocuklar, bendenize travma yaşatan o haykırışları işitiyorlar sahada. ortega ve ümit özat'ın ayak izlerini görüyorlar. zemin halâ yeşil, taze ve ıslak! fenerli oyuncular bile kendi tarihlerinin baskısı altındayken, sen kim kedi?

    eğer bu maç 5-0 yahut 6-1 bitse idi tarih kesinlikle farklı akacaktı. 5-0 ve 6-1'lik mağlubiyetin fonetik algısı bile başkadır. süreç içinde tolere edilebilirler. lakin 6-0 bundan müstesnadır... maalesef o atılamayan/fazladan yenilen bir gol zamanın akışını galatasaray aleyhine değiştirmiştir.

    ben 34 yaşındayım. şuncacık ömrümde 20 yıl konuşulan bir şampiyonluğu ne gördüm ne işittim. ancak basit bir lig maçının 20 yıl konuşulmasını hiçte yabana atamıyorum. nesini yabana atacaksın ağabey?

    6-0 nedir amına koyim??

    bir de 10 kişiler ya.