kalyanschik37
profili

  • makama gelirken iyi boşalt demek niye yadırganıyor

    (bkz: yaran doğru okumalar)

  • cepten internetin yüzde 50 zamlanması

    amk vk'dan iki video izliyorduk telefonda yer tutmuyor diye...

    asılmak bile pahalı.

  • lens vs bruma vs quaresma

    hepsi 'kazanacak' ve tartışıldıklarından haberleri bile olmayacak. biz de böyle mal gibi gidicez.

  • ali ismail'in katillerine çay yok

    kolektif kafe'nin polislere çay vermemesidir.

    - haber -

    caferağa spor salonunda oynanacak olan bir maç için güvenlik amacıyla gelen çevik kuvvet ekipleri maçın oynanacağı caferağa spor salonun yanında bulunan 26a kolektif kafe'de oturup çay içmek istediler.

    kafedeki gönüllü çalışanlar ''ali ismail'in katillerine çay yok'' diyerek polisleri kabul etmediler.

    bunun üzerine çevik kuvvet ekipleri ''demek öyle, kafeyi kapatıyoruz'' dediler.

    sokağın giriş ve çıkışlarını destek ekiplerle kapatan polis sokaktaki yurttaşlara da gbt yaptı.

    kafenin avukatının gelmesiyle geri adim atan polis, sokakta giriş ve çıkışlara izin verdi.
    dayanışma için gelen cok sayıda yurttaş kafede oturmaya devam etti.

    - haber -

    (bkz: ali ismail korkmaz)

    haberin linki

  • 2016 turizm krizi

    dün akşam 22:30 saatlerinde resepsiyona 2 sırp geldi ana kız. 13 yaşındaki kıza otelin karşısındaki pazardan şık bir sırt çantası almışlar. şık dediysem de; memleketim mersin'deki bit pazarında 35-40 liraya alabileceğiniz çantalardan...

    35 euro (yaklaşık 115 lira) ödemişler. bana anlattıkları kadarıyla; aldıktan sonra fiş istemişler. adam da fiş vermemiş. (vergi kaçırıyorlar) biraz sinirlenmiş fiş istediklerinde. 10 dakika sonra aldıkları çanta kızın içine sinmemiş ve geri vermek istemişler. adam da 'fiş olmadan veremem' demiş ve daha da sinirlenmiş. kızın annesi 'sen ne yapmaya çalışıyorsun, az önce senden fiş istedik, vermedin, biz senden alışveriş yapmak istemiyoruz, paramızı geri ver' demiş. adam daha da sinirlenmiş. ve anne ile kızı ittirerek yürüyün gidin gibi birşeyler söylemiş.

    resepsiyona gelip ben bu işi yasal yollardan halletmek istiyorum dedi. polis çağırabilir misiniz? dedi. buna zabıta bakar dedim. zabıtayı aradım. ulaşamadım. 155'i aradım. durumu anlattım. 10 dakika sonra polis geldi. biz bi esnafla konuşalım sonra haber göndeririz dediler. gittikten 10 dakika sonra polis otele tekrar geldi ve 'esnaf yardım edeceğini söyledi, dükkana gitsinler yardımcı olacaklarmış' dedi.

    kadın 'ben oraya yalnız gitmek istemiyorum' 'bi keresinde pamukkale'de bir turisti dövmeye çalışan satıcıları görmüştüm çok sinirlilerdi, bize yardımcı olabilecek birisi var mı' dedi.

    otelin operasyon müdürünü aradım. 'acentası yardım etsin, otelin dışındaki durumlara biz karışamayız' dedi.

    acentayı aradım. acentasından slavica adlı bir rehber geldi. anne ve kızı alıp dükkana gittiler. neyse ki; araya polisin girmesinden dolayı sayın esnafım biraz ürkmüş ancak, polis olmaya girmeseydi müthiş hoşgörümüzü ve ticaretbilirliğimizi göremeyecektik.

    esnafı az çok anlayabilirim. ödedikleri kiralar gerçekten çok yüksek. dükkan sahipleri 'turist varsa para kazanılır' mantığıyla yüksek kiralar istiyorlar. haliyle adamlar kiralarını çıkarabilmek için kime ne geçirsem düsturuyla hareket ediyorlar. ancak hiç bir zaman; türkiye'ye tatile gelmiş ve senin ülkeni 10-15 tane farklı destinasyon arasından seçmiş insanlara sırf senin gibi 10-15 tane daha esnaf var ve bi olay olduğunda hemen saldırabilirler diye böyle davranma hakkını kendinde arayamazsın. gerçi ararsın lan!

    insanın bazen gidip dubrovnik'e, ascoli'ye ya da oslo'ya gidip yaşlı teyzelerden 3-5 euro'ya el işi birşeyler alası geliyor.

    tabi ki; istikrar önemlidir. sizin ben esnaflık ahlakınızı mikeyim.

  • huzurum kalmadı funny dünyada

    (bkz: şikayetim maradona)

  • 2016 turizm krizi

    herkes bir şeyler konuşmuş. ben de sektörün içinden bir iki kelam edeyim;

    ama öncelikle itfaiye ve hortum diyerek en içten duygularımı belirteyim. yalnız bazı arkadaşlara da sinir oldum.

    bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunur ancak bu iyi bi bok değildir sayın amına koduklarım.

    yurtdışından gelen misafirlerlerle türkiye'den gelen misafirler için fiyat farkı var mı?

    var. bunun neden olduğuna bakalım. burda çok uygun olmasa da;

    bakkal & süpermarket ilişkisi oturuyor.

    sene başında alman acentasındanhans geliyor;

    'mein bruder biz sana bu sene şu kadar misafir getirecez diyor. - atıyorum -
    aylık 500 odadan sezonluk 5000 oda. bana güzel bi fiyat ver diyor. para peşin diyor.'

    'iyi' diyoruz. normalde gecelik 100 euro'dan olan 'kapı fiyatımız'ı 50 euro'ya çekiyoruz. 5000 oda ortalama 10 gecelemeden adam bana 50000 geceleme yapar. her gün bir odanın gecelemesi için biz bu adamdan 50 euro alıyoruz.

    50000 geceleme x 50 euro'dan adam 2.500.000 (iki buçuk milyon) euro'yu elimize sayıyor. hem de peşin. peşin aldığım için kredilerim olumlu yönde gidiyor. bütçe planlaması yapabiliyorum ve işime geliyor.

    türk acentası da geliyor. 'kardeşim ben sana türkiye'den günlük 1-2 oda getiririm' diyor. bu adama da olsun olsun en fazla 75-80 euro'dan kontrat yapıyoruz. yılda adamın potansiyeline göre 3 kere kontrat yapabiliyoruz. (tatil,bayramın 9 güne bağlanması gibi vs.)

    bunun en önemli sebebi;

    avrupa'daki gelişmiş ülkelerde (belçika, hollanda, almanya, isviçre, ingiltere) çalışma, iş ve işçi hakları, sosyal güvenlik gibi medeniyet göstergesi olan zımbırtılarla insanların ertesi sene hangi günler arasında tatil yapacaklarının belirlenebilmesidir.

    ayrıca kendi çalıştığım otelin misafirlerinin %60'ı avrupalı emeklilerden oluşuyor. yani adam çalışmadığı ve türkiye'de tatil de yapabilecek bir parayı emekliliklerinde kazandıkları için planlamasını çok önceden yapabiliyor. o adam erken planlayabildiği sürece rezervasyonunu acentadan yaptıklarında parayı acentaya şakk diye verebiliyor. acenta da aslında parayı erken almış oluyor. biz de ise maalesef insanların genel oalrak tatile karar verebilmeleri sadece en fazla 1 ay öncesine dayanıyor.

    şimdi ''e biz de erken rezervasyon yapıyoz amuğğa goyim'' dediğinizi duyar gibiyim.

    kardeşim ne olursa olsun; tatil yapan insan sayısı az ve çok dağınık. en azından 5 yıldızlı mavi bayraklı tesisler için. yani bu olay; otel sahiplerinin kişisel ülke tercihlerinden ya da turizm ırkçısı olduklarından kaynaklanmıyor. otel sahiplerinin çoğu dingo adamlardır sevmem ama durum böyle.

    türkiye'den de o kadar misafir gelse, acentalar bu potansiyeli görüp otellere erken para vermeye başlayabilirler. ancak türk tatilciler için henüz böyle bir potansiyel yok. acenta otelciye o kadar oda garantisi verse, otelci de ona ucuza verecek.

    avrupa'da (medeniyetin geliştiği yerde) turist (tatil yapan ve yolculuk eden insan) taşımak isteyen acentalar devlete teminat vermek zorundadırlar. çünkü bu sektör paranın önce alınıp hizmetin sonra (hatta çok çok sonra) verildiği ve büyük paraların dönebildiği bir sektördür. misal; almanya ve ingilitere'deki tur acentaları taşıdıkları yolcu kapasitesine göre devlete belirli bir oranda teminat (mesela yüce rahip thomas cook'un ingiltere'deki teminatı 50 milyon sterlin'dir) verirler ki; adamlar önce paraları alıp;

    'jet fadıl'ın bamtur'u gibi' uçmasınlar diye. türkiye'de bu henüz kanun seviyesinde tam olarak yerleşmedi. paraları tokatlayıp kaçan acentalar yüzünden binlerce insanın mağdur olduğunu herkes gördü. çoğu insan acenta olayına şüpheli gözle baktı. ancak her ne kadar o orospu çocuklarını sevmesem de; acentalar ve emlakçılar bu konuda aynı kefededir.

    gelelim ruslaraaa;

    rusya'nın halkı ekonomik olarak türkiye'den çok farkı olmasa da; insanlar tatil yapacak parayı buluyor. nasıl buluyor?

    ruslar; senin bir sene içerisinde elektrik, su ve doğalgaz için devlete verdiğin paranın belki de yarısını veriyor. (bu sosyal devletle alakalı birşey, çomarlar pek anlamaz) bu da senede bir tatil parası çıkarıyor adama. ancak ancak ve ancak;

    rusya'da da avrupadaki gibi bir çalışma sistemi mevcut değil. acenta sistemi gelişmiş olsa da; erken rezervasyon yaptırmıyorlar. sadece uçaklarını ucuza getirebiliyorlar.

    ruslar erken rezervasyon yapmıyor. tekrar söylüyorum: bu da iş ve işçi sistemi ile alakalı.

    bu yüzden ruslar her zaman avrupalı'dan daha fazla ödüyor.

    ancak yine de 'otelci adam' için türklerden daha dezavantajlı durumda değiller.

    geçen gün bizim otelin sitesine baktım lan harbiden durumlar ne ayak diye;

    14 günlük aynı şartlarda aynı tatil için;

    alman'a 3000 lira.
    rus'a 4000 lira.
    norveç'e 4500 lira.
    türk'e 5000 lira. (bu fiyatlar sadece bahsettiğim otel içindir, bazıları farklı milletlere farklı fiyat verebilir. örneğin adamın ağırlıklı müşterisi iskandinavsa haliye oraya ucuz fiyat verecektir)

    açıkçası kısa vadede bunun çözümü yok.

    fiyat konusundaki farkın nedenini açıkladık. şimdi gelelim;

    2016 turizm krizi'ne;

    su veren itfaiyenin hortumunu...

    sonumuz hayrolsun.

  • babama laz mıyız türk müyüz diye sordum

    medyaya yanlış lanse edilmiştir. doğrusu;

    baba biz hırlı mıyız olacaktı. hep deyiştiriyolla.

    cevabı müslümanım de geç'tir tabi ki.

  • beni hamile bırakmak isteyen çok erkek var

  • starbucks çalışanlarındaki değişim

    - asgari ücretli bir kişinin yaptığı kahveyi beğenmiyorum.

    - bana kahve yapacak olan kişinin maaşı ve okuduğu kitap sayısı 3000 olmalı. yoksa moka içerken o keyfi alamıyorum.

    (bkz: bilemiyorum altan)

    yeri gelmişken

  • oğluna hediye almak için porno film çeviren anne

    (bkz: işte bunu anana sorma delikanlı)

  • hoşlanıldığınızı gösteren üstü örtülü detaylar

    işyerindeki merve'nin benim haricimdeki bütün arkadaşlarıma asılması. bana bu kadar mesafeli durduğuna göre kesin hoşlanıyo amk. geçen gün beni görünce kafasını çevirdi yönünü değiştirdi. yüzünde iğrenç bir ifade ile uzaklaşınca tam emin oldum.

  • ekşi sözlük selam veri tabanı

    - sana at'ın selamı var
    - hangi at?
    - şu siktiğiniz format.

  • hoşlanılan kızın 46 yaşına kadar boza içmemesi

    (bkz: hoşlanılan kızın 46 yaşında olması)

    bakın bu zaten bir dramdır.

    onu geçtim;

    belki seni biryerlerde boza içerken gördüyse lanet etmiştir amk.

  • does çetin tekindor chat in taken door

    (bkz: why don't you ask your mother young man)

  • tişört altına tayt giyen küpeli ve sakallı erkek

    (bkz: link vereni siksinler)

  • rte'nin kuracağı edebiyat akımı

    (bkz: servet-i onun)