nuri alconun aile hekimi161
profili

  • sevişirken konuşursan çocuğun kekeme olur

    (bkz: çomarın 50 tonu)

  • kısıklı üsküdar fatih'te tinerci olmaması

    kısıklı'da ben de hiç tinerci görmedim; ama kısıklı'da bir tane hırsız var ki, hepiniz yakından tanıyorsunuz zaten.

  • nevşin mengü

    cnn'de yediğine içtiğine dikkat etsin; şirin payzın ve hande fırat kıskançlıklarından ötürü her türlü pisliği yapabilirler.

  • bu ülkenin en büyük külhanbeyi atatürk'tür

    atatürk keşke külhanbeyi olsaymış; o zaman bu topraklarda bir tane bile yobaz bırakmazdı.

  • muhalefet yüzünden akp'den kopamamak

  • köpeği ağaca asıp tecavüz eden çomarlar

    bu sapıklığın ve psikopatlığın cesaretini "hayvana tecavüz edene bir şans daha verelim" diyen vekilden almış olabilirler. suçlu sadece bunlar değil.

  • ben zaten neden başbakan oldum hiç bilmiyorum

    adamlar 14 yıldır mikrofon açıkken öyle fena potlar kırıyorlar ki, memlekette mikrofonun yasaklanması yakındır.

  • lozan tartışılmaz kutsal bir metin değildir

    lozan antlaşması'nı eleştirmeyi gelenek haline getiren rte'nin lozan hakkındaki son demecidir.

    "milletimiz istiklal harbine başlarken misak – ı milli hedefi ile çıktı yola. lozan tartışılmaz bir metin değildir. kutsal bir metin asla değildir. elbette tartışacağız. daha iyiye ulaşmanın çabası içinde olacağız. birinci dünya savaşı, ikinci dünya savaşı, soğuk savaş geride kaldı. buna rağmen bizi hala lozan’a hapsetmeye çalışıyorlar. kusura bakmasınlar. bizim milletimize sözümüz var. tüm şartları zorlayacağız."

    http://www.mynet.com/…al&utm_campaign=haberwallpost

    kimse lozan kutsaldır demedi; kimse sana lozan'ı tartışamzsın da demedi. sen kendince kutsallık üzerinden atatürk'e laf soktuğunu düşünüyorsan, atatürk'ün 1 kasım 1937'deki tbmm konuşmasını gözden geçirmeni tavsiye ederim;

    aziz milletvekilleri,

    dünyaca bilinmektedir ki, bizim devlet yönetimimizdeki ana programımız, cumhuriyet halk partisi programıdır. bunun kapsadığı prensipler, yönetimde ve politikada bizi aydınlatıcı ana çizgilerdir. fakat bu prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların doğmalarıyla asla bir tutmamalıdır. biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan doğruya yaşamdan almış bulunuyoruz.

  • 20 sene sonra bu ülkede milyonlarca rok olacak

  • tübitak'ın yaptığı kışkırtıcı anket

    valla şahaneymiş; bütün sorulara sana ne yarram cevabı verince cuk diye oturuyor.

  • vatanım sensin

    uzun izliyorsa eğer tablonun arkasındaki dosyayı yunan komutana ispitler!

  • acun ılıcalı'nın enes kanter maçlarını yasaklaması

    (bkz: tv 3.5)

  • 4 kasım 2016 s. demirtaş'ın gözaltına alınması

    beşir atalay: öcalan’ın mesajları bizim de düşüncemiz.
    mehmet metiner: öcalan türkiye'nin demokrasisine katkı sağlıyor.
    yalçın akdoğan: öcalan’ın olayları okuma kabiliyeti ve tecrübesi var.
    yiğit bulut: öcalan ortadoğu’da türkiye’nin önünü açıyor.
    bülent arınç: öldürmek için dağa çıkmıyorlar.
    sadullah ergin: öcalan bölgenin reel politiğini daha sağlıklı değerlendiriyor.
    yasin aktay: öcalan dünyanın geleceğini iyi okuyor .
    etyen mahçupyan: öcalan’ın çok geniş bir prestij alanı var; nadir insanlardan birisi.
    nihal bengisu karaca: öcalan çıktı; geleceği gösteren bir konuşma yaptı. eğer öcalan'ın nevruz'da uzattığı eli havada bırakırsa, bunun vebali altında kalırız.
    emre aköz: pkk bir terör örgütü değildir.
    orhan miroğlu: bana göre pkk terörist bir örgüt değildir.
    abdülkadir selvi: öcalan bu süreçte sorumluluk bilinciyle hareket ediyor. ilerleyen aşamalarda öcalan’ın konumunu türkiye artık tartışmalı.
    hilal kaplan: bir zamanlar “ölmeye hazırım” diyen öcalan, şimdi “yaşatmaya hazırım” diyor.

    bu demeçleri verenler mışıl mışıl uyurken, ak çomarların birazcık gururu varsa; bu başlıktan uzak durmaları gerekir.

  • ekşi itiraf

    bundan tam 3 yıl önce 1 haftalığına iş için sevilla’ya gitmiştim. iş seyahati vesilesiyle de geraldo diye çok baba bir metin yazarıyla tanıştım. hem işler iyi gidiyordu, hem de geraldo sayesinde sevilla’da çok hoş vakit geçiriyordum. ispanya’da son günümde geraldo “akşam yemeğine bana gelir misin” dedi; ben de hay hay dedim. yemekler bittikten sonra ise sana bir şey göstereceğim dedi. adam salona elinde bir kutuyla geldi, kutuyu bana verdiğinde ise jeton bende düşmüş, bir hafta boyunca her yönüyle takdir ettiğim adam yaptığı işle de bende müthiş bir hayranlık bırakmıştı. geraldo sevgilisiyle olan 4 yıllık ilişkisinde yaşanan en güzel günleri monopoly gibi kartonu eşit parçalara ayırarak resmetmişti. başlangıç noktası olarak sevgilisiyle tanıştığı günü belirlemiş, nasıl monopoly’de başlangıç noktasından ilerledikçe yerlerin değerleri artıyorsa, o da sevgilisiyle birlikte en çok eğlendikleri şehirleri en sondaki karelere yerleştirmiş. her tapu senedi kartına da gittikleri şehirde çektiği en güzel fotoğrafları koymuş; kamu fonu ve şans kartları yerine de sevgilisine yapacağı sürprizleri ve iltifatlarını kartlara yazmıştı. bu arada geraldo ve sevgilisinin tarabyaları zaragoza seyahatleriydi.

    ben bunu çalarım dedim. o da gülerek elbette çalabilirsin, hatta hiç tasarımıyla uğraşma bütün her şeyin tasarımı bilgisayarımda sana direk gönderiyim teklifinde bulundu. ben ise zaten fikrini çaldığımı tasarımını ise çalamayacağımı belirttim. geraldo gibi 4 yıllık bir ilişkim olmasa da, benim de 1 yıldır fena gitmeyen bir ilişkim vardı ve ben de kendi monopoly’imi hiç zaman kaybetmeden tasarlayıp, kız arkadaşıma hediye edecektim. ancak bilgisayar başına geçince işin hiç kolay olmayacağını anladım. bir kere geraldo 4 yıl boyunca kız arkadaşıyla birlikte ispanya’da gitmediği şehir kalmamış, bununla da yetinmeyip sevgilisiyle birlikte ispanya dışında benim haritada bulmakta güçlük çekeceğim şehirlere bile gitmişti. oysa ki ben kız arkadaşımla edirne’nin ötesine hiç çıkmamış, sadece kaş ve assos’a gitmiştik. bu da demek oluyordu ki, ben kendi monopoly’imde sadece istanbul, antalya ve çanakkale’ye yer verebiliyordum. bu durumdan dolayı kendi monopoly’imi geraldo gibi şehir şehir değil semt semt tasarlamak zorunda kaldım. 2. problemim ise şu oldu; geraldo kendi monopoly’sini tasarlamaya bitiş tarihinden 3 yıl önce karar vermişti ve bu sayede de sevgilisiyle gittiği yerlerde bol bol fotoğraf çekerek kendi monopoly’sinde inanılmaz bir görsel zenginlik sağlamıştı. bende ise adam akıllı hiçbir fotoğraf olmadığı için geraldo’nun monopoly'sinden farklı olarak sadece bıyıklı dayının yerine sevgilimin fotoğrafını koydum. geraldo'nun kamu fonu ve şans kartları yerine sevgilisi için hazırladığı iltifat ve sürpriz kartları 100'ü aşarken, ben kendimi zorlamama rağmen sadece 10 adet süpriz kartı hazırlıyabildim ve bu kartlardan en elle tutulurunda kız arkadaşım kızarmış dondurmayı çok sevdiği için "git kızarmış dondurma al" yazıyordu.

    ben kadıköy'de otururken, kız arkadaşım beşiktaş'ta oturuyordu. ben anadolu yakasında vakit geçirmekten hoşlanırken, kendisi karşıda vakit geçirmeyi çok seviyordu. bu durumdan ötürü de baya bir kavga etmişliğimiz var. ben de onun hoşuna gitsin diye klasik monopoly'de nasıl en değerli yerler hepimizin bildiği üzere tarabya ve yeniköy ise ben de tarabya ve yeniköy üzerine kız arkadaşımın en sevdiği yerler olan cihangir ve beşiktaş'ı koyarken, benim en çok sevdiğim yerler olan kadıköy ve caddebostan'ı kasımpaşa ve dolapdere'nin üzerine yerleştirmek zorunda kaldım. sonunda benim de 1 yıllık ilişkim üzerine bir monopoly'im vardı. elbette geraldo'nun hazırladığı gibi güzel olmadı. onunkinde 4 yıllık bir yaşanmışlık benimkinde ise 1 yıllık yaşanmışlık vardı. benim amacım hayran kaldığım bu yaratıcılıkla kız arkadaşımı etkilemekti. ayrıca 1 yıllık ilişkimi gözden geçirmek adına da güzel bir ayna olmuştu benim monopoly'im ve bizim ilişkimizin vasat olduğunu da çok net tescillemişti.

    sonunda sözde büyük gün gelmişti, beşiktaş'ta kız arkadaşımın evine gittim. eve girer girmez sana bir hediyem var dedim. ne hediyesi diye sordu; 1 yıllık ilişkimizi kendi tasarladığım monopoly üzerine resmettim deyip, kutuyu verdim. kutuyu açtığında kahkayı bastı. neye gülüyorsun dedim. o da bu bildiğin otobüs hattı dedi. onun bu bomba cevabını duyunca ben de anırdım. yaklaşık 30 dakika sonra bana şu soruyu yöneltti; hani sen en güzel vakit geçirdiğimiz yerleri koymuşsun ya monopoly'e peki bizim göztepe'deki güzel anımızdır nedir diye sordu. içimden koca bir has siktir çektim; çünkü çalışmadığım yerden sormuştu. benim göztepe'yi koymamın sebebi sadece kartonda doluluk yaratmaktı. sıçtım ama sıvamadım; "koymak için koydum" dedim. sadete gelirsek, büyük hevesle onun için yaptığım monopoly onda bir heyecan yaratmadı. ben de hevesle başladığım işi hevesle bitiremedim. ancak küçük bir göztepe detayında sıçmam da hiç hoş olmamıştı. ancak bizim yaşanmışlığımız da bu kadardı. 3 ay sonra ise ikimizde göbek atarak ilişkimizi sonlandırdık ve bana dair onda ne varsa hepsini evime bıraktı. işin bomba kısmı ise geraldo'yu da sevgilisi bırakmış ama onun yaptığı monopoly'i bırakamamış. boru değil işin içinde yıllar var. 1 yıllık bir ilişkinin ise ne büyütülecek ne de küçük görülecek bir tarafı var. ayrıca detaylarda gerçekten biz erkeklerin sıçma lüksü yok. biz detaylarda sıçınca kadınların güveni ve mutluluğu uçuveriyor. bir başka deyişle geraldo'nun monopoly'si ne kadar anlamlıysa benimkisi de bir o kadar gereksizdi.

  • izmir atatürk lisesi cumhuriyet balosu performansı

    insanın 4 dakikalığına da olsa çomaristan'dan uzaklaşmasını sağlayan performanstır.

    (bkz: cercei bize de güzellik yap allahsız)

  • galatasaray'a tt arena'yı fetö'nün hediye etmesi

    bir fenerbahçeli olarak, kıçımla güldüğüm iddiadır. galatasaray mecidiyeköy'deki araziye karşılık seyrantepe'de bir stadyum inşa edilmesi için ihale yapılmasını önerdi. ihaleyi kazanan eren talu stadın yapımına başladı. talu iflasını açıklayınca da stadı halkın ödediği vergilerle toki yaptı. bu sayede de mecidiyeköy'deki arazinin kullanım hakkı da toki'ye geçerek, galatasaray kazığın kralını yemiş oldu. arena'nın maliyeti 191.5 milyon tl iken, ali sami yen stadı’nın bulunduğu arsa 1 milyar 25 milyon 555 bin liraya ihale edildi. türk telekom arena feto sayesinde değil halkın ödediği vergilerle yapıldı. son olarak uefa ve süper kupa'yı galatasaray cemaat sayesinde mi kazandı diye de sormak lazım.

  • gürses opel'in genel müdür araması

    genel niteliklere şu maddeyi eklemeyi unutmuşlar;

    -içkiliyken araba kullanmayan

  • kadıköy'de pilavcıyı döven belediye zabıtaları

    kadıköy'de görme engelli yolunun üstüne masa çeken işletmelere ne hikmetse dokunmuyor kadıköy zabıtaları!

  • sizin yüzünüzden melekler derse gelmiyor

    dicle üniversitesi ilahiyat fakültesi’nde başı açık öğrencilere akademisyenler tarafından söylendiği iddia edilen yobazlığın suyunu çıkaran cümledir.

    "bazı hocalar sürekli kadınlara yönelik nefret söyleminde bulunuyor. sanki dünyadaki tüm kötülüklerin sebebi bizmişiz gibi davranıyorlar. kadın öğrencilere sürekli olarak 'niye okuyorsunuz, ev hanımı olun çocuk doğurun' diyorlar. feminizm ve kadın mücadelesi hakkında hakaretlerde bulunuyorlar. derslere başı açık girdiğimizde 'sizin yüzünüzden melekler derse gelmiyor' diye taciz ediliyoruz. başını örtmek kişinin inancıyla alakalı ama hocalar yüzünden mecburen derse kapalı giriyoruz"

    http://haber.sol.org.tr/…sime-melek-girmiyor-173097

    sen başı açık öğrencilere saldıracağına, melekleri devamsızlıktan bıraksana!

  • sol örgütler sandığımın aksine zararsızmış

    bu açıklaması üzerine ismail saymaz tarafından sağlam tokatlanmıştır;

    -mehmet ağar solcuların "eline bıçak almamış, temiz fikir insanları" olduğunu anlayana kadar anadolu toprakları, solcu kanına doydu.

    -solcular bu topraklarda politik-kırıma uğradılar; köklerinden ve anadolu'dan zorla koparıldılar. kalanlar için bu kırım hala sürmektedir.

    -solcusu yok edilmiş bir şehir yoktur ki, müzisyenler çıkarsın, yazarlar ve şairler doğursun, özgür beyinler yetiştirsin. eserinizle övünün.