zenginlerin mutsuz olduğuna inanarak yaşamak

  • kısaca (bkz: fakirleri avutmak icin uydurulmus seyler) bağlamında yaşam türü.

  • global fakir avuntusu.

    çocukluktan beri duydum bu yalanı. inandım da uzunca bir zaman. zenginlerin hayatta her istediklerini elde etmelerinden dolayı ulaşamayacakları bir şeylerinin kalmadığı ve aslında hep mutsuz oldukları öğretilirdi bizlere.

    oysa biz fakirler öyle miydik? zenginler gibi varlığa en baştan sahip değildik. ulaşmamız gerekirdi. hedef bizim işimizdi. çalışmalı, onları elde etmek için mücadele vermeliydik. onları elde etmek için verilen emek değerliydi. o bizi dinç ve mutlu tutardı çünkü kendimiz yapmıştık.

    peki ya zavallı zengin? mutsuzluktan ölüyor, tatminsizliğini bastırmak için kendini uyuşturucuya, threesome'lara, buzlu badem sokturmalara, farklı arayışlara veriyordu. zavallıydı onlar. tamam çocuklarını özel üniversitelerde okutmuş hatta şirketlerinin başına geçirmiş olabilirlerdi ama biz onların ne kadar mutsuz olduklarını biliyor muyduk bakalım? bizim kadar eder miydi o çocuk? biz daha mutluyduk bi' kere.

    dahası aslında zenginler bizlere özeniyordu!

    günler ayları, aylar yılları kovaladı ve gördük ki bize anlatılanlarla gerçek arasında ciddi tutarsızlıklar var.

    en baba swinger partileri, en iğrenç aileiçi ilişkiler, tacizciler&tecavüzcüler, yükseleni aşağıya çeken bol kuyu kazmalı en rezil akraba ilişkileri, en aşağılık katiller*, en baba aldatmalar, genelde hep fakirlerden çıktı.

    bir yanda mutluluklarımızla övünürken öte yandan 19 yaşındaki oğluna son model spor araba alan ünlü eski fakir şarkıcı eda koyan'ın oğlunun mutsuz olmasını, "bu yaşta çocuğa bunu alırsan hedefi kalmaz, mutsuz olur" sözümüzün doğru çıkmasını bekledik hep; elimizde simit peynir kemirip instagram'a koyarken.

    tüm bu zaman akıp giderken ne zengin bir fakire özenip fakir yaşamayı seçti, ne fakir zengin olma sevdasından vazgeçti. fakir, tv'lerde en ucuz durumlara düşüp ağlarken zengin mercedes'in içinde birkaç damla yaş döktü sadece.

    işin aslı herkes sığınabileceği güvenli bir yalan arıyordu hayatında. bu kadar gerçekle baş etmek başka türlü nasıl mümkün olabilirdi ki?