yurtdışına köpek götürmek

  • yurtdışına uzun süreli gitmenin en stresli kısmı. bunun da en önemli sebebi belli kilo üstündeki köpeklerin kargoda gitmek zorunda olması. kediler öyle değil. yanınızdaki ufak bir kafeste business class rahatlığında seyahat edebiliyorlar. kargoda ise havayollarının ölümlü seyahat oranları o kadar yüksek ki hayvanı ölüme yollayıp yollamadığınızı düşünmeye başlıyorsunuz. hatta geride iyi bir aileye evlatlık vermeyi bile düşünüyorsunuz. bu konuda baya soru aldığımızdan da istanbul-san francisco tecrübemizi merkezi bir yerden paylaşayım istedim:

    planlama ve hazırlık:

    risk faktörünü ilk azaltabileceğiniz konu uçak bileti. aktarmalı uçuş yerine direkt uçuş ayarlamaya çalışın. havayollarının risk durumlarına bakın. thy'nin geçmişi fena değil bu konuda. ayrıca türkiye'den abd'ye direkt uçuşları olan tek havayolu. yine de alternatiflere bakmanızda fayda var. uçuşunuzda köpek götüreceğinizi de önden havayoluna bildirip konfirmasyon almanız gerekiyor. köpekle çatkapı gidemiyorsunuz.

    seyahatten en az 1.5-2 ay öncesinden hazırlık yapmanız lazım. ilk halletmeniz gereken konu da gittiğiniz ülkenin istediği belgeleri hazırlamak. bu abd özelinde aşı kartlarının ingilizce tercümelerini ve sayfalarını veterinere kaşeletip imzalatmak ve tarım ve hayvancılık bakanlığından kuduz yoktur içerikli kan testi raporu almak. bunun nasıl yapılacağını veterineriniz biliyor ama işlem bir ay kadar sürüyor. o yüzden önce veterinerinizle bu süreci başlatmanız lazım. son kuduz aşısının da en yakın 30 gün önce yapılmış olması gerekiyor, daha yakınsa köpeğiniz ülkeye alınmayabilir. bir de bizde gerekmedi ama çip taktırmak iyi bir fikir diyorlar, basit acısız 10 saniyelik bir işlem. aşı kartına işlenen kuduz aşısı isimleri de anlaşılmaz olabiliyor (biocan r gibi) o yüzden veterinerinize aşı kartında aşının yanına "rabies vaccine" notu yazdırıp paraf falan attırın gerekirse. aşıların yapılma tarihlerinin de yazması şart. soruyorlar. gideceğiniz ülkeye göre başka gereklilikler olabilir (avrupa çipli pasaport istiyormuş gibi şeyler vs). onları illa ki en güncel bilgiye göre teyid edin.

    ikinci erken halletmeniz konu ise kafes. hayvanın içinde ayakta durabileceği ve rahatça etrafında dönebileceği büyüklükte bir kafes almanız gerekiyor. bunlar baya dana gibi oluyor o yüzden bu kafesi havaalanına nasıl götüreceğiniz konusunu da hesaba katın. hayvanın dayanamayıp işeme ihtimaline karşı "su emen" pedler var veterinerlerde bulunuyor onları kafes tabanına seriyorsunuz. kafesi erken halletme sebebiniz ise köpeğin içine girip yaşamaya alışması kokusunun sinmesi kafesi yadırgamaması. kafesten korkmamalı siz isteyince girip içinde beklemeli. zamana yayarak kapağı kapalıyken bekleme alıştırmaları yapıp ödüllendirin. kafese girip çıkma ve içinde kapak kapalıyken bekleme onun için normal bir şeye dönüşsün.

    uzun uçuşlarda dehidrasyon problemi olmaması için kafeslere monte edilen ve plastik su şişesi takılan bilyalı ağızlıklar var (linki neye benzediğine dair fikir olsun diye bulduğumu verdim, biz muhtemelen başka yerden başka bi tane aldık). bunlara bir su şişesi takıp kafes ağzına koyuyorsunuz. köpeğinize de uçuştan tercihen birkaç hafta önce bu ağızlıktan su içmeyi öğretiyorsunuz. bunun için biz bilyanın üstüne yaş mama sürmek gibi maymunluklar yaptık ama oradan su içmeyi sonunda öğrettik.

    uçuş öncesi uyutma meselesi:

    bu konuyu veterinerinizle konuşun. anestezinin etkisi maksimum 2-3 saat sürüyormuş haliyle daha uzun uçuşlarda uçuş ortasında hayvanın kendisine gelmesi ekstra strese yol açabiliyormuş. üstüne üstlük basık burunlu hayvanları ilaçla uyuttuğunuzda solunum problemi yaşayabiliyorlarmış. biz 14 saatlik uçuşta boxer götürdüğümüzden uyutmamayı tercih ettik. yine de son dakikada fikrimiz belki değişir diye yanımızda anestezi malzemesini götürdük. ağza sıkılan çokomel gibi bir şey (bkz: sedapet) dozunu veteriner ayarlayıp size öyle veriyor size sadece şırıngayı sıkması kalıyor. uyutmayacaksanız da ayrılık sırası tavrınız çok önemli. veda eder gibi hareketler yapmak yerine her zamanki kafes rutiniymiş gibi sakin davranmanız önemli. sakin ve endişesiz görünürseniz köpeğiniz de sakin oluyor.

    havaalanına kafesi nasıl götüreceğinizi de önceden planlamanızda fayda var. kafes dana gibi oluyor. çoğu kafes menteşelerle kolayca demonte edilip takılabildiğinden o şekilde götürüp havaalanında birleştirmek gerekebilir. bunları hesaplayın.

    uçuş günü ve havaalanı:

    uçuş günü sabahı köpeği çok yorarsak daha çok uyuyacağını düşünüyorduk. bunu veterinere söylediğimizde o durumda daha çok su kaybetmiş olacağını bunun uzun uçuş için iyi olmadığını söyledi. uçuştan önce de biraz su içirmenin iyi olduğunu söyledi. o yüzden yormadık.

    köpeği havaalanı girişinde kafesle sokamıyorsunuz çünkü x-ray'den kafesi ayrıca geçirmeleri gerekiyor. o yüzden köpeğin tasması ve ağızlığı yanınızda olmalı. ağızlık yoksa güvenlik arıza çıkarabiliyor. idareten bir ağızlık alın. thy özelinde konuşuyorum: checkin sırasında uçuşa daha süre varsa köpeği yanınızda tutmanıza izin veriyorlar. hatta boarding öncesi tekrar bir dışarı çişe çıkartmak iyi olabilir. en son board ederken kafese koyup ayrılıyorsunuz. o esnada kafese su şişesini monte etme gibi işleri de yapabiliyorsunuz. kafese tekerlek takmanız yasak, taksanız bile uçuş öncesi sökmeniz lazım ki işkence gibi bir şey. o yüzden hiç tekerlek takmayıp bir bagaj portun üstüne koyarak transfer edecek şekilde planlayın.

    uçağa bindikten sonra görevlilere birkaç defa kargoda köpek olduğunu hatırlatmakta fayda olduğunu öğrendik. normalde bu bilgi pilotlara iletiliyormuş ama yine de orada bir aksaklık çıkma ihtimaline karşı görevlilere hatırlatmak iyi fikir. zira pilot köpek olduğunu bilmezse ısıtma, basınç ayarlarını köpeksize göre yapabiliyormuş.

    "uçuş sırasında görevliler kargo bölümüne inip bakabiliyormuş" diye bir hurafe var. yok öyle bir şey.

    iniş:

    abd özelinde konuşmam gerekirse: inip pasaport kontrolünü geçtikten sonra köpeğinizi bagaj teslim bölümünün oralardaki pet pick-up" bölümünde buluyorsunuz. orada kafesi bir bagaj portun üstüne koyup (içinde köpek varken zor, o yüzden kısa süreliğine çıkarıp geri sokmanız belki mümkün olabilir, görevlilerden izin alırsınız) gümrüğe "hayvan kontrol" bölümüne götürüyorsunuz. burada köpeği kafesten çıkarıp tasmasını takyorsunuz, kafes yine x-ray'den geçiyor. belgelerinizi kontrol edip sorular soruyorlar. x-ray sonrası köpeği yeniden bagaj port'a koyduğunuz kafese sokuyorsunuz ve o şekilde çıkıyorsunuz.

    sonraki günler:

    14 saat gibi uzun bir uçuş sonrası köpeğiniz de hem çok yorgun hem jetlag oluyor. o yüzden gider gitmez köpeğinizle gezmelere başlamanız çok yorucu olabilir. buna ek olarak köpeğiniz daha önce sizden bu kadar ayrı kalmadıysa bir ayrılık anksiyetesine kavuşabilir. o yüzden özellikle evi gibi hissetmediği yerlerde yalnız bırakmamaya gayret etmeniz lazım. anksiyete gibi durumlar oluşursa da evde bırakmak yerine dog daycare'lere bırakmak daha iyi olabilir. sonrası güllük gülistanlık.

    şimdiden geçmiş olsun.
    _______________________
    msi p67a-gd65 | intel core i7 2300k 4.3ghz oc | nvidia gtx 560 | 8gb corsair ddr3 | 2x128gb raid-0 ocz vertex3 | saitek x-55 pro | dell ultrasharp u2412m | das keyboard 4 | logitech g500