yazarların linç edilme korkusuyla söyleyemedikleri

  • kadınların çok büyük çoğunluğu ilgi orospusu.

  • tarihimiz fazla abartılıyor.

    hiçbir dönemimizde moğollar kadar güçlü değildik, hiçbir zaman roma imparatorluğu kadar dünyaya yön vermedik, hiçbir liderimiz büyük iskender kadar büyük bir savaş dehası değildi, hiçbir zaman ingilizler kadar kültür aşılayamadık uzaklara, hiçbir devletimiz pers imparatorluğu kadar önemli değildi, sinan’ın yaptıkları hiçbir zaman da vinci imzalı italyan yapıları kadar özel olmadı, hiçbir zaman mısır piramitleri gibi ölümsüz eserlerimiz yoktu ve hiçbir zaman yunan mitolojisi kadar derin bir mitolojiye sahip olmadık...

  • star wars gereğinden fazla anlam yüklenmiş * ve şişirilmiş bir film. hadi biraz daha ileri gidip lord of the rings serisi hatta game of thrones dizisi kadar bile derinliği yok diyeyim size.

  • bir tane daha var. tamam ben de muhalifim ve malum şahsı her türlü ortamda en sert şekilde eleştiriyorum ve kendisinden kurtulacağımız günü iple çekiyorum ama sözlükte muhalif kesimin "bazı yavşaklıklarına" ben de dayanamıyorum. mesela herhangi bir şarkıcı, türkücü, sanatçı veya ünlü biri en ufak bir muhalefet kırıntısı göstersin, anında kahraman ve büyük sanatçı ilan ediliyor. örnek vermek gerekirse geçen seneye kadar atilla taş bu sitede çok büyük bir sanatçı olarak görülüyordu. yine aynı şekilde kim en ufak bir yandaşlık kırıntısı göstersin, hatta göstermese bile, anında linç ediliyor. daha birkaç ay önce rte'nin elinden ödül aldı diye türk sinema tarihinin en başarılı ve en iyi aktörlerinden biri olan şener şen için "zaten oyunculuğu da bir boka benzemiyordu, sanatçı filan değil" denmedi mi? hayır birini yandaşlık yaptığı için eleştirebilirsiniz veya kimsenin söylemeye cesaret edemediği gerçekleri cesurca haykırdığı için övebilirsiniz de bu onların yaptığı mesleki işten bağımsızdır. atilla taş'ın muhalifliğini ve cesaretini yine öv ama sırf muhalif diye sanatını övme. şener şen'in rte'den ödül almasını yine enine boyuna tartışıp eleştir ama adamın 50 yıllık sanat hayatına bok atma. şahsen birinin sanatını değerlendirirken siyasi görüşü sikimde bile olmaz. pkklı olduğunu cümle alemin bildiği ahmet kaya'yı da dinlerim, yavuz bingöl'ü de dinlerim, edip akbayram'ı da dinlerim. umurumda olmaz yani.

    ayrıca kusura bakmayın ama muhaliflik yapacağım diye terör örgütlerine sempati beslemek, darbe yancılığı yapmak veya batının götünü yalamak filan da muhaliflik değil. bunlar bildiğin dangözlüktür.

  • rüşvet olarak akp'li belediye başkanına sıfır mercedes, chp'li belediye başkanına da elden nakit vermiş adamım.

    bu işin partisi martisi olmaz, topunuzun amk.

    zaten el etek öpmeyip dalkavukluk yapmadığım için işsizim ya lan. hani simit sat onurlu yaşa dediklerinizden.

    pişman mıyım? hayır, aç mıyım? evet.

    let the linç begin.

    edit: rüşvetler kendi adıma değil, o dönemlerde çalıştığım şirket/kişiler için verilmiştir. olayda elçi vazifesi görülmüş olup, daha sonrasında mide bulandırdığından istifa edilmiştir. kamuoyuna ibretle duyrulur.

  • insanlarla, yalnız kalmamak, yalnızlığın ve konuşmamanın çok bunaltıcı olmasından ötürü konuşuyor ve ilişki kuruyorum. erkek arkadaşlarımın araba ve futbol sohbetlerinden, kız arkadaşlarımın dedikodusundan vesairesinden nefret ediyorum. sadece konuşma sırası bana da gelsin diyerek onların anlattıklarını merak ediyormuş gibi yapıyorum. günlük hayatta konuşulan hiçbir şey ilgimi çekmiyor.

    insanlarla istediğim gibi konuşamadığım için, yüzde 99'unu salak, isterik veya cahil gördüğüm için, içten içe hepsini aşağılıyorum. kafamda onlarla alay ediyorum. baskıcı muhafazakar bir ailede yetişmiş olmaktan, sırf kendi çabamla bir yerlere gelmiş olmaktan, seneler önce bıraktığım inancımı; ne inançlısına ne de inançsızına gönlümce açıklayamamaktan, her şeyden bir sinir stres çıkmasından nefret ediyorum.

    yaşadığım aşkları da yalan olarak düşünüyorum. kendimi ömür boyu rol yapmak zorunda olacak lanetlenmiş bir insan olarak görüyorum. bu rol bazen o kadar içime işliyor ki, aslında ne olduğumu şaşırıyorum. hiçbir şey benim için hiçbir şey ifade etmiyor. dünyanın böyle oluşuna kızıyorum. her şeyin dilediğince konuşulabildiği, değer yargılarının olmadığı, antik yunan'ın bile ötesine geçmiş, baskısız, yönetimsiz bir toplumun hayalini kuruyorum.

  • berkin elvan'ın ekmek almaya falan gittiğine inanmıyorum. allah hiç kimseye hiç bir şartta evlat acısı yaşatmasın eyvallah ama anne ve babasının berkin nezdinde çok sorumsuz ebeveynler olduğunu düşünüyorum. bugün berkin, solcu değilde islamcı bi mahallede, islamcı çizgide bir örgütün kucağında büyürken aynı şekilde katledilseydi kimsenin umrunda olmazdı.

    bu memlekette kendini okumuş sanan insanlar en az nefret ettikleri akpliler kadar iki yüzlü ve aşağılık. o nefret ettikleri akplilerin içi dışı aynı, ne mal oldukları her türlü ortada ama o kendini okumuş sanan tayfa onlardan daha aşağılık, çünkü bütün hayatları kendi yarattıkları o sahte ve iğrenç fanusta poz kesmekle geçiyor. bazen bu kesmin o cici cici paketlenen demokrat/örgürlükçü maskeli, kendini konumlandırdığı yerden aşağıda olan herkesten nefret etmesi yani, çok küçük bi kesim dışında hiç öyle kendi çizdikleri gibi sınıfsal bi çizgi yok) üstüne kurulu iğrenç faşizmiyle yönetilmektense avamın, alt tabakanın faşizmiyle yönetilmenin daha iyi olduğunu düşünüyorum.

    **

    gerçi bu korku falan değil, isterse kralının kralı gelsin, sadece bunu yazdım diye bana "çöcök kötölö" "ölö sövöcö" "öktröll" falan diyecek sığırlarla uğraşmak istemiyorum. ama madem yeri geldi söyliyim dedim.

    edit.