yazarların gurur duydukları özellikleri

  • beni ekebilirsiniz.

    bugün randevumuz var ama canınız çıkmak istemiyor, benim yerime sevgilinizi görmek istediniz, buluşmak değil film izlemek istediniz, kitap okuyasınız geldi, koltuğa çöküp hiçbir şey yapmadan duvara bakasınız geldi...
    hiç sorun değil; kızmam, küsmem, bozulmam. beni her zaman ekebilirsiniz.

    beni düğünde en arka masaya atabilir, sana davetiye kalmadı diyebilirsiniz.

    o da ne demek diyenlere açıklayayım. insanlar düğün arefesinde deliriyor. sadece düğün sahipleri değil yakınları, arkadaşları da deliriyor..
    benim masam güzel değildi, beni arkaya atmışlardı, ayşe’ye bizzat davetiye vermiş ama bana mail attı gibi gibi.
    bunlar hep yaşandı, yaşanıyor ama beni en arka masaya atabilirsiniz, küsmem. eminim bir açıklamanız vardır.

    kendimle ilgili en sevdiğim huylarım bunlar evet. toleransım yüksek. hatalarınızdan dolayı da yargılamam. banane, sizin hayatınız.
    herkesin her şeye küsüp alındığı bir ülkede kendimi sevmeme neden olan şeyler bunlar.

  • şu güzelim hayatı kendimi kimseyle kıyaslamadan, kimseyle rekabet etmeden, kimseye haset etmeden ve kimseye bile isteye zarar vermeden, kendi halimde yaşayıp gidiyor olmam.

    bir kuş tüyü gibi uçuyorum hayatın içinde. hürüm.

  • her ne kadar günlük hayatta bazen angut gibi kalakalsam da bir filmin konusunu veya gizemini ya da anlatmak istediğini çok hızlı bir biçimde çözüp anlayabiliyorum, çok çok nadir ters köşeye yatıyorum.

    mesela tyler durden ve çoklu kişilik bozukluğunu, altıncı his'te ölünün kim olduğu, the others filminde aslında diğerlerinin kim olduğunu daha ilk dakikalarda bir bakıştan, tek bir kelimeden anladım. ve bunun gibi daha aklıma gelmeyen bir sürü film.

    bir tek memento'yu çözemedim, ilkinde önce 2. cd'yi, ardından 1. cd'yi izledim. bu nedenle anlamadım sanıp günler sonra tesadüfen doğru sıralamayla tekrar izledim, yine çözemedim.