yalnızlığın en çok koyduğu an

  • lisede okuldan kaçtıktan sonra eve gitmek.
    halbuki 1 saat beklesem de eve gidecektim.

  • otobüs yolculuğunda terminalde beklediğin an.

  • bazı insanlar için hastanede refakatçisiz olduğu anlarmış. ya da daha genel bakarsak durum ne kadar gereksiz olursa olsun birine ihtiyaç duyduğumuzda kendimizle başbaşa bırakıldığımız anlar diyebiliriz.

    geçtiğimiz ay bir öğleden sonramı bir hastanenin görüntüleme bölümünde geçirdim. işlemlerin yapılacağı bölüme geçtiğinizde zaten yanınızda kimse olmuyor. kıyafetlerinizi çıkarıp, önlük giymeniz gerekiyor. benimle ilgilenen hemşire bir kabin gösterdi, değerli eşyalarımı (cüzdan, telefon vs) koyabileceğim dolap da kullanacağım kabinin içindeydi. hazırlığımı yaptım, dolabı kilitleyip anahtarı aldım ve gösterilen yerde beklemeye başladım.

    bekleme odasında bir kadın daha vardı, elimdeki anahtara bakıp "yalnız mı geldiniz?" diye sordu. önce soruyu anlayamadım, boş boş baktığımı görünce "dışarıda sizi bekleyen kimse yok mu" diye detaylı sordu. yalnız gelmiştim çünkü iş saatiydi ve birinin yanımda olmasını gerektirecek özel bir durum da yoktu. ama bunu açıklama gereği duymadan "evet" diyerek geçiştirdim.
    "dikkat ettim, sizin ve benim dışımdaki herkesin bir bekleyeni var, onlar eşyalarını dışarıdakilere bıraktı."

    doğruyu söylemek gerekirse o an en son istediğim şey biriyle sohbet etmekti, hem de böyle bir konuda...ama kaçmak ayıp olacaktı. konuyu orada bulunma nedenine getirerek bu melankoliden kurtulmayı umdum. öğrendiğime göre bir sorunu yoktu, sadece kontrol ve olası tanı için oradaydı. yani aslında (bana göre) birine ihtiyacı yoktu. belki korkuyordur diye düşündüm ve işlemlerin korkulacak şeyler olmadığını anlatmaya başladım ama beni dinlemediği yüzünden anlaşılıyordu. bazen insanların yüzünde bir gölge görürsünüz ya hani, kadın sanki tamamen bir gölgeden ibaret gibiydi.

    bunu görünce kendi gölgelerimi düşündüm. gerçekten birine dayanmak isteyip de o kişiyi bulamadığım anları.
    her şeyi unutuyor insan. yaşadığı kötü günleri, ona bunu yaşatanları, bir anda kaybolanları ama o an yaşadığı duygu unutulmuyor. bin yıl geçse çıkarıyor bohçasından ve belki de hiç haketmeyen birinin önüne döküveriyor.

  • 15 yaşındaki kuzen bile bu saatlerde arkadaşlarıyla gezerken. 23 yaşındaki şahsımın gezecek biri olmadığı için evde sıkıntıdan öldüğü andır.