vedat milor'un 20 günlük süt kuzusu yemesi

  • uzun zamandır direniyordum bu başlığı açmamak için. meğer buraya kadarmış.

    zira şu kuzuyu yiyip yiyip, bulduğu her fırsat da "zevkten dört köşe oldum" diye utanıp sıkılmadan anlatmakta. bu dünyanın çivisi çıkmış arkadaşlar. sahiden kapayıp gidelim.

    kendisine aşina olanlar mevzuyu zaten bilmekte. esas mesele yediği bu haltı türk insanına devamlı surette örnek olarak sunması. sürekli ama, sürekli yaa. unutmamıza izin vermiyor adam. istesek de unutamıyoruz sayesinde. devamlı anlatıyor.

    ne zaman önüne iddialı bir kuzu eti gelse mekan sahibine sürekli aynı şeyleri söylüyor. "ispanya'da 20 günlük kuzu yedim, italya'da 2 haftalık keçi kemirdim, bayıldım, öldüm bittim." ziftin tekine ye vedat! oldu mu? rahatladın mı? utanmaz adam!

    bebek ulan onlar. emlik deriz biz ona. hiç otlamamış yani. annesinin kokusuyla, sütüyle yaşıyor o yavrucaklar. adı üstünde süt kuzusu onlar. biz türkler de kendi yavrumuzu "kuzum, kuzucum" diye sevmez miyiz? bebektirler çünkü.

    bakın nasıl da anlatıyor ballandırarak;

    "taş fırında, odun ateşinde, üç saat, ağır ağır pişmiş. pişirirken sadece azıcık su ve kaya tuzu eklemişler. o lezzeti tarif edecek kudretim olsa şair olurum. özellikle de nar gibi kızarmış derinin altındaki yağ tabakasının lezzeti. olmaz böyle şey! en muhteşem kısmı da güveçte kalan suları. hanımla taze francalaları bu suya banıp, güveci tamamen temizlenmiş olarak geri gönderiyoruz.

    250 kişi yemeğini hemen hemen aynı anda bitiriyor. etrafıma bakıyorum. herkes tabağını temizlemiş. tatlı öncesi herkesin önüne ev yapımı ve cava köpüklü şarabı ile hafif likid hale getirilmiş limon ve mandalina dondurma ya da sorbet geliyor. kuzu ile birlikte öyle bir uyum sağlıyor ki adeta nirvanaya eriyor ve içinizdeki 20 günlük kuzu yemekten gelen suçluluk duygusundan bir an kurtuluyorsunuz. iyi de oluyor çünkü damaklar tazeleniyor, insan ferahlıyor. son olarak da ispanyolların meşhur flan ya da krem karameli. saat 16.30’da lokantadan ayrıldığımız zaman zevkten dört köşe olmuş durumdayım."

    vay beee. okurken canınız çekti mi lan?

    sizin ben o çemçük ağzınızın orta yerine sıçayım midesiz herifler. seni de 20 günlük fare boku ezmesi ve 20 günlük spermle tatlandırılmış amniyon şerbetiyle marine edeyim vedat!

    sizi gidi ikiyüzlü, haram-helal bilmez, keyif düşkünü, şımarık, bencil yaratıklar sizi. ya allah aşkına söyleyin; cinsi sapıklıktan ne farkı var bunun? hadi bir anlatın da öğrenelim. neymiş bu kepazeliğin sırrı? şu resimdeki kuzuyu görünce içiniz tuhaf olmuyor mu yahu? daha annesine doymamış, dünyasını görmemiş bi çare. el kadar bebeyi kesip yiyecek kadar vicdan yoksunu olabilir misiniz?

    "bu kuzu başka kuzu. başka çünkü bir aylık. eğer etik açıdan minik kuzuların yenmesine karşıysanız gerisini okumanıza gerek yok. tabii böyle bir durumda kendi kendinizle iyice tutarlı olmak açısından hiç et ve deniz ürünü yememeniz daha doğru olur."

    bak bak bak, çakalı görüyor musun? 1 aylık kuzuyu yemekle, normal et tüketimini aynı kefeye koyarak kendi iğrençliğini meşrulaştırmaya çalışıyor. işte biz de bu insanları nezaketi ve duruşuna bakarak baş tacı ediyoruz.

    20 yaşında biriyle cinsel ilişkiye girmekle, 2 yaşında bir bebekle cinsel ilişkiye girmek arasındaki farkı hiç düşündün mü vedat? işte bu farka sapıklık denir. tıpkı 20 günlük kuzuyu kesip yemenin canilik olduğu gibi.

    - hayvan severlerden tepki geliyor mu size? "üç haftalık kuzunun gözlerinin içine baktınız mı vedat bey?” diyorlar mı?

    - bakmadım, önüme pişmiş geliyor. ama bakarsam asla ve asla yiyemem. gösterseler, “bak bu kuzuyu keseceğiz sana” deseler, kuzuyu satın alırım kesilmesin diye. ona kalbim elvermez.

    nerden baksan tutarsızlık, nerden baksan ahmakça! modern insanın işine geldiği vakit ne kadar alçalabileceğini görüyor musunuz? şekline şemaline itibar ettiğimiz, önünde düğme iliklediğimiz insanların yediği herzeye bak. ne anlamalıyız şimdi bu açıklamadan? "istemem yan cebime koy." neyi? 20 günlük kuzuyu!

    vedat milor'a göre türk restoranlarında süt kuzusu diye servis edilenler süt kuzusu olamayacak kadar büyükmüş! (8-10 ay) bak sana diyorum. bu işten kendini ayıklayamayacaksın marineci! zira bu haltı sadece yemekle kalmadın, eline geçen her fırsatta diğer insanları da özendirdin. mekan sahiplerini teşvik ettin. yetiştiricileri günahına ortak ettin. öbür tarafta tüm yaptıklarının hesabını vereceğini garanti ediyorum.

    "ayakları sicimle bağlanmış kuzu. bu tablonun posterini bulursam evimde duvara asacağım." -vedat milor-

    aferin beyler. son sürat devam. yemezseniz açlıktan geberip gidecekmiş gibi yiyin, yiyecek hiç başka bir şey kalmamış gibi yiyin. eminim yarın yeni doğan bebekleri de yersiniz. bok yiyin! şimdi yıkılın gözüm görmesin.

    son söz;
    ham meyveyi bile dalından koparmayın arkadaşlar.