ömrünü terörle mücadeleye adamış sınıf arkadaşların terör örgütü kurmak suçuyla (!) teker teker gözaltına alınırken görmezden gelmek ve kasaptaki ete soğan doğramam gibisinden inciler saçmak. 70 yaşında adamlar kurulan cemaat mahkemelerinde 50 yıllık kariyerlerini, hayatlarını ortaya koyup tekerlekli iskemlelerle mahkemeye katılırken tek bir temsilci bile göndermemek, destek olup moral vermek için bir tane bile üst rütbeli subay yollamamak; davayı ve arkadaşlarını "aman bizi de alırlar" korkusuyla ya da bazen bir zırhlı audi uğruna satmak.
bir gün sonra egemenler güçlü kalsın diye devam eden kirli savaşınız için icabında bir emrinizle ölüme yollayacağınız ve sizin sakat sisteminiz yüzünden cahil bırakıldığı için bunun sebeplerini dahi sorgulayamayan fakir anadolu çocuklarını, hayvana yapılmayacak bir muamele ile, onurlandırıp (!) çöplerin arasında yatırmak.
45 derece kıbrıs sıcağında saatlerce dövülen bir gariban askeri aç susuz bir şekilde çadırda bekletip öldürmek ve olayın üstünü örtmek.
30 tane vatan evladının, size emanet edilmiş 30 ana kuzusunun şehit olduğu afyon patlamasından bir gün sonra en mühim işiniz oymuş gibi koşa koşa valinin huzuruna çıkıp "esas duruşta bekleyerek" sucuk, kaymak gibi hediyelikler (!) almak. valinin deyişiyle turistik değeri olan kişi olmak.
ülkenin yurtsever, bilinçli gençleri 30 tane ağaç için canlarını ortaya koyarken hiçbir şey olmamış gibi "emri veren"in yanında sırıtmak.
bu ülkenin en eğitimli akademisyenleri, subayları, en donanımlı insanları yüz yılın iftirası ile evlerinden alınıp meçhule götürülürken, bu duruma dayanamayanlar ali tatar gib canına kıyarken çıtını dahi çıkarmamak.
fakir köylü çocuklarının cenazeleri her gün yağmur gibi yağarken, ne yapıp edip üst rütbeden şehit vermemeyi her seferinde başarmak.
çatışmalar devam edip vatan evlatları bir bir toprağa düşerken antalya'da golf oynayan hava kuvvetleri komutanına sahip olmak. bilgin balanlı'nın kariyerinin yakıldığı, hayatının kaydırıldığı ortamda meydanı böyle golfçü paşalara bırakmak.