the revenant

  • koyaanisqatsi gibi filmleri sevdiğimden, konunun tekdüzeliği pek sorun olmadı, sinemada izlerken zevk aldım. fakat salondan çıkar çıkmaz filmin bendeki etkisi geometrik olarak düşmeye başladı. dışarda yağan kar altında yürürken, filmdeki karakterlerin tekdüzelikleri içimi epey sıktı. eve vardığımdaysa bir kolumda bir şırınga, diğerinde de bir fahişe vardı (bu kısmın filmle bir alakası yok, her gece böyle zaten)

    leo'nun herhalde kariyeri boyunca oynadığı en sığ karakter bu. derinlik katmak için flashbacklerle bir arkaplan yedirmeye çalışmışlar ama sorun su ki, filmin kafası fazla karışık:

    -bu, beyazlarla kızılderililer arasında kalmış birinin kimlik bulma mücadelesi mi?
    -karısının kaybından dolayı hayata küsmüş birinin bir amaç bulma hikayesi mi?
    -doğaya hükmetmeye çalışan insanın acziyetinin ifşası ve aynı anda, doğaya karşı inadının kutlanması mı?
    -bir intikam hikayesi mi?

    "senaryo kötü" diyenlerin çoğunun derdi filmin ağırlığı, ama senaryonun asıl hatası bu konuların karman çorman işlemesi.

    adamın doğaya karşı hayatta kalma mücadelesi, intikam mücadelesinden önce başladığı için, motivasyonu buğulu. halihazırda terminatörvari birini, inandırıcı bir şekilde, bir baba ve eş figürü olarak kabullenmek zor. kimlik bulma serüveni ise tamamlanmadan çöpe atılmış.

    oysa sözde kötü adam olan fitzgerald (tom hardy) ortamdaki tek 3 boyutlu karakter. film boyunca resmen onu destekledim. bir şeytan da değil, bir aziz de, o boktan şartlar altında en rasyonel kararları vermeye çalışan biri. bir iş planı var, geleceğe dönük hayalleri var. kaptan gibi, emek sömürücüsü olmasına rağmen kendini onurlu sanan, ama dünyanın koşullarından habersiz biri değil ("hayatın mı daha önemli malın mı?" "bu mal olmadan benim bir hayatım yok kaptan!"). leo gibi geleceği belli olmayan bir terminator/av hayvanı karışımı da. çok ilginç değil ama yeterince ilginç.

    iyi bir hikayeyi müthiş bir hikayeden ayıran şeylerden biri, "kötü adamların" çekiciliğidir. fakat esas oğlan ile bir bağ kuramadıktan sonra, bunun da önemi azalıyor.

    bu filmi kurtaran şey ne leo'nun aktörlük çileleri, ne de tom hardy'e dar gelmiş olan karakter... sadece sinema perdesi ve sinematografi. (oscarı leo alır ama ben fassbenderın performansını daha çok beğendim)