tek başına tatile çıkmak

  • en güzel tatil biçimidir. her türden tatil yaptım ama kendimle yaptığım tatiller bir başkaydı. kimseye bağlı olmadan, istediğin zaman, istediğin yerde, istediğin şekilde... gençliğimde otostopla, motosikletle yaptığım gezilerin anıları...

  • motorla istanbul->assos (400 km), sonra assos->akyaka (500 km) olarak yapacağım.

    assos'a geçmeden bir gelibolu'ya uğrar anzak koyunu görürüm. ezine'den geçip ezine peyniri alırım mesela, en sevdiğim peynir. assos'ta 2 gün kamp atar antik kenti gezer çıkarım. oradan akyaka'ya geçerim direkt.

    2 gün de akyaka'da kamp. orada da akşamları marmaris'te 2 bira içer gezerim. sik sok canlı müzik yerine rock çalan bir yerler varsa takılırım. gündüzleri kamp alanında veya başka yerlerde denize, ormana ve bulduğum dere-tepe-yol ne varsa giderim.

    özellikle sakin, doğa içinde, güzel manzaralı yerleri bulup, motoru çekip, bir sigara yakar izlerim. düşünürüm kendimi, zihnimi serbest bırakırım. 1 tane de kitap alacağım yanıma, bir ağaç bulup altında okurum. kumanya da yaparım kendime.

    çok sıkılırsam zaten muğla'da bol bol viraj keserim. gopro da aldım yolları çekerim diye. hatta 4 yıl önce marmaris'te kafa bir abiyle tanışmıştım safari yaparken, ona da uğrarım takılırız. ennn kötü kazık gibi dursam bile biri gelir laf atar muhabbet olur. ama bunlar, bu tatilimde en uzak durmam gereken şeyler. yalnız olup kafamın içine girebilmeliyim. umarım kendimi sıfırlayacağım bir 5-6 gün olacak.

    maliyeti ucuz, zihni keşfetmelik bir tatil planladım böylece.

  • geçen yıl tüm yaz boyunca kavurucu güneşin altında çalıştım ettim. 4 ay boyunca haftanın 7 günü çalıştım. bu sırada bir de motor için ehliyete yazıldım ve sadece direksiyon dersi olan günler işten erken çıktım. eylül sonunda sınava girdim. bu sırada üç kuruş paramla bir motor aldım. tabi motor aldım ama eve getiremedim ehliyet yok diye. ta ki ehliyeti çıkarana kadar. çıkarır çıkarmaz gittim motoru eve getirdim. akşam saat 11 gibi falan yattım yatağa. sadece 3-4 saatlik deneyimimle güneye doğru motor sürecektim. herkes yapma etme dedi. hem daha acemisin hem de motorun kaliteli değil bozulur dediler. tabi deli akıyor kanımız, dinlemedim kimseyi. elliyle sağdan sağdan giderim dedim. ve sabaha yola çıkmayı kafaya, kafayı da yastığa koydum. koydum koymasına da bir sağa dön bir sola dön uyku tutmadı. saat 2 gibi bu böyle olmayacak deyip fırladım yerimden. bir duş aldım ve ne kadar eşyam varsa yerleştirdim motora. bütün çantaları doldurdum. arkaya da bağladım çadırı ve taktım kaskı. anahtarı çevirdiğimde kendi kendime bir kural koydum. ne olursa olsun sağıma denizi soluma da şehirleri alacaktım. öyle de yaptım. 25 gün boyunca istanbuldan hataya kadara motor üstünde gezdim durdum. yeri geldi dağın tepesine çıkıp oradan izledim manzarayı, yeri geldi kimselerin olmadığı sahillerde ayaklarımı kıyıda sürüye sürüye gezdim. çok da para harcamadım öyle. bir benzine para verdim bir de konservelere. marmara denizinden akdenizin en uç noktasına kadar böyle gezdim. gençliğimin belki de en güzel 25 günüydü. ne bir telefon açtım ne de tanıdığım birileriyle iletişim kurdum. yeni bir hayat edindim o süre zarfında. küçük bir yaşam sürdüm tek başıma

  • sadece kendisiyle barışcıl, ziyadesiyle özgüvenli, karakterini tümüyle kabullenmiş ve bu sikimsonik ülkedeki hayat kargaşası içerisinde kaprislerinden arınan insanların gerçekleştirebileceği eylem.

    bir defa deneyin, zaten vazgeçemeyeceksiniz.

  • sürekli yaptığım şey.
    en güzel yanlarından biri, mesela bir müzeyi gezmeye giderken anında karar değiştirip denize girebiliyorsun. ya da hamburger yiyecekken son anda pizzacıya girebiliyorsun. hatta bi caddede yürürken sebepsiz ve aniden sola, biraz ilerleyip sağa dönebiliyorsun. “neden burdayız” gibi saçma sorular soran kimse yok. canım çekti yine.