tayfun karali

  • --- spoiler ---
    "2 temmuz 1993, bir katliam tarihi olarak hafızalara kazındı. o gün, pir sultan abdal şenliklerine katılmak için sivas'a giden aydın ve sanatçılardan 33'ü, kaldıkları madımak oteli'nin yakılması sonucu hayatını kaybetmişti. olayda iki otel görevlisi de yaşamını yitirmiş, iki saldırgan da ölmüştü."
    spoiler kaynak:
    http://www.bbc.com/…erler/2015/07/150702_sivas_1993

    *
    --- spoiler ---

    tanım:
    1967 ankara doğumlu, istanbul üniversitesi hukuk fakültesi 1987 yılında mezun olmuş, 1987-1989 yılları arasında "avrupa topluluklarının hukuki yapısı" üzerine yüksek lisans yapmış, istanbul büyükşehir belediyesi zabıta daire başkanı şahıs.
    kendi ağzından kaynak:
    https://zabita.ibb.istanbul/…bita-daire-baskanligi/

    tanım devamı:
    kendisine rize'li, ankara'lı diyenler olmuş, memleketinin konuyla alakasını anlayamasak da kendisi artvin hopa'lıdır.
    http://www.artvinden.com/…nbulda-hopa-ruzgari-esti/

    asıl önemli detaylar:
    resmi görevinin başında üniformalı olduğu halde defalarca darp ettiği zabıta ile gündem olan bu kişi,
    2 temmuz 1993 tarihinde, 33 aydınımız ve otel çalışanı 2 vatandaşımızın katledildiği sivas katliamı davası'nın sanıklarını,
    yani "33 aydınımız ve 2 otel çalışanı emekçi vatandaşımızı yaktıkları; görevli başsavcılık makamınının -çok yönlü- soruşturmasıyla ispatlanmış olan ama gizli ellerin müdahalesi sonucu, 13 mart 2012 tarihinde ankara 11. ağır ceza mahkemesi'nin, zaman aşımı bahanesiyle kurtarılmış olan suçlu şahıslarını" savunan avukatlardan birisi de bu avukat tayfun karali isimli şahıstır.

    her ne olduysa bu sanıkları savunan avukatlar, engellenemez bir şekilde;
    • mahkeme hakimi, anayasa mahkemesi üyesi * ayrıca (bkz: #61418306)
    •devlet bakanı,
    • milletvekili,
    •belediye başkanı,
    •belediye başkan yardımcısı,
    •genel müdür,
    •daire başkanı,
    olmuşlar! hayret değil mi?

    kaynak 1:
    https://odatv.com/…pnin-bakanlari-0207131200_m.html

    kaynak 2:
    https://odatv.com/…-koalisyonu-mu-0912111200_m.html

    daha onlarca kaynak var. internetin bir faydası da duyarlı insanlar tarafından gündemde tutulan haberlerin varlığıdır.

    diğer bir husus da bu tayfun karali isimli daire başkanı şahsın, yıllar öncesinde imza attığı; evrensel insan haklarına aykırı icraatıdır.
    buyrun okuyalım:

    istanbul büyükşehir belediyesi’ne bağlı zabıta daire başkanlığı’nda çalışan zabıtalar ‘fişlendikleri’ iddiasında.
    bunun nedeni ise tüm personelin yüz tanıma sistemi’ne girmeye zorlanması.

    zabıta daire başkanı av. tayfun karali'nin
    -imzasıyla- 17 mart 2015 tarihinde yayımlanan genelgeye göre, çalışanlar, kendilerine belirtilen gün ve yerde cihaza yüz tanıma yaptırmak zorunda.

    uygulamanın amacı geliş ve gidişlerinin daha kolay takip edilmesi ve kayıt altına alınması olarak gösteriliyor.
    üstelik, cihaza yüz tanımı yapmayan personel hakkında cezai işlem yapılabileceği de belirtiliyor. çalışanlarsa bu duruma tepkili.

    personel kartlarının, yaklaşık bir ay önce yenilenerek modernize edildiğini söyleyen zabıta merkez amirliği’nden bir başkomiser,
    “bu, kişi hak ve özgürlüklerini ihlal eden, anayasa’ya aykırı bir uygulama. bu sisteme entegre olduğunuzda, hangi meydanda olursanız olun, yüzünüz milyonlarca insanın arasından çok rahatlıkla tespit edilebilir” diyor.

    özel bilgilerinin başka bir yerde kullanılmayacağının garanti edilmediğini de söyleyen başkomiser, bu nedenle yüz taramasına katılmayacağını ifade ediyor.

    personele taciz

    bir diğer memursa şöyle konuşuyor:
    “ibb, zabıta daire başkanlığı * bütün meydanlara mobese’lerden daha gelişkin kameralar taktı.
    bu kameraların kalitesi inanılmaz yüksek. eminönü’de yeni camii’nin üstünde bile bu kameralardan var.

    bütün meydanlarda sizin takibinizi yapabiliyorlar.
    ben o kamerayla, sultanahmet meydanındaki arkadaşımın okuduğu bir yazıyı, metrelerce öteden son derece net bir şekilde görebildim.
    belediye, bu kameraları emir ve yasakların takibi için koyduğunu söylüyor ama bugüne kadar sadece personeli taciz etmek için kullanıldı.
    * bir müdür yardımcısı telefonu açıyor, ‘neden ayaktasın, neden şapkanı takmadın, neden onunla konuştun’ diye sürekli taciz ediyor.

    bunların yanıtı verilmiyor

    bu yüz tarama sistemi, nerede kullanılacak ve güvenliği nasıl sağlanacak?
    ibb, bunun güvenliğini nasıl sağlayacak?
    bir hacklenme durumu olursa ne olacak?
    hem bunların yanıtını bize verilmiyor.
    okuyacaklar diye mesajlaşamayacağım bile.
    amaç güvenlik olsa, bunun farklı yolları var.
    yok hayır, sadece mesai takibiyse o zaman zaten kart sistemi var.”

    zabıta daire başkanlığı’ndan bir komiser de uygulamayı, daire başkanlığı’nın ya da benzeri bir yöneticinin işgüzarlığı olarak görmediğini anlatıyor:
    “yöneticiler ‘çalışanları nasıl ezerim, nasıl korkutur ve kendime bağlarım’ın derdindeler.
    göz taraması, tükürük ya da doku örneği gibi alımların nasıl olacağı kanunla belirlenmiştir."

    soruları yanıtlamadı

    "bu, bir yöneticinin kendi kafasıyla yapacağı bir şey değil. ben yüz bilgilerimi vermeyeceğim.
    bunu kim alacak, nerede kullanacak bilmiyorum ki.
    2006’da da bir parmak izi uygulaması yaptılar ama müdahale ettik. bir haftada kaldırdılar.
    bugün işimiz biraz daha zor gibi...

    çünkü bu, meclis’teki iç güvenlik yasa tasarısı’nın belediyeye yansımasıdır.”

    öte yandan genelgede imzası olan zabıta daire başkanı tayfun karali tüm ısrarlarımıza rağmen sorularımıza yanıt vermedi.

    uzmanlar fişleme diyor

    uzmanlar yüz tanıma sistemi’ni fişleme olarak değerlendiriyor. bilişim avukatı gökhan ahi,
    yüz tanıma sistemi’nin kullanılabilmesi için, kişinin yüzünün ayrıntılı bir biçimde haritalanarak sisteme tanıtılması gerektiğini belirterek:
    “bu şekilde sisteme veri olarak kaydedilen yüz tanımlaması, kişileri fişlemek anlamına gelir. zira, bu verilerin ne zaman nerede ve nasıl kullanılacağını kişilerin bilme hakkı olduğu gibi, bu verilerin kötü niyetli kişilerin eline geçip geçmeyeceği de bilinemez. bu konuda danıştay 5. dairesi’nin 2013/7949 sayılı kararı da bu uygulamayı anayasa’ya aykırı bulmuştu” dedi.

    iş ve sosyal güvenlik hukuku uzmanı ve bilirkişisi av. cüneyt alihan danar da konunun kişilik hakkıyla ilgili olduğunu belirterek yazıda zorunluluk diye belirtilse de -işçinin bunu işverene vermek zorunda olmadığını vurguladı.-

    kaynak 3:
    http://m.hurriyet.com.tr/…alari-gozetliyor-28576968
    haber muhabiri: ipek izci

    sonuç itibariyle, insanların mahremiyetine saygı duymayarak,
    evrensel insan haklarına aykırı olarak yayınladığı genelgenin icadı olan,
    -o yüksek çözünürlü- kameralarına yakalanmaktan kurtulamayan daire başkanı!

    ama asıl sonuç şudur:
    o da, bu kişinin takdir-i ilahi denilebilecek ceza neticesinde aldığı cezadır.
    • hayalini kurduğu fatih belediye başkanlığı adaylığı,
    •hayalini kurduğu beşiktaş belediye başkanlığı adaylığı,
    •"hiç olmazsa milletvekilliği garanti" görülen aday adaylığı,
    bit-miş-tir!
    penceremde şakıyan kuşlara göre, çok yüksek bir makam dahil olmak üzere, herkes kendisinden rahatsız olmuştur.

    unutmadan not:
    "kendisini görevden aldığını ve uzaklaştırdığını iddia eden, atama suretiyle seçilmiş istanbul büyükşehir belediye başkanı mevlüt uysal ile tayfun karali sivas madımak otelinde yakılarak katledilen 33 aydın ve 2 otel çalışanı vatandaşımızın sanıklarını, birlikte aynı davada savunmuş avukatlardır.
    aynı suçluları, "müvekkillerinin suçlarını bilmelerine rağmen," aynı celselerde birlikte "masumluk iddiasıyla" savunmuş * ve aynı siyasi yükselişi birlikte yaşamış insanlardır.

    kadim anadolu'nun, yörük türkmen deyişlerine konu olmuş atasözlerinde denildiği gibi:
    "al birini vur ötekine"

    bize düşen, bu satırları objektif olarak aktarmak idi.
    gereği takdir;
    yüce türk milleti'nin vicdanına kalmıştır.

    saygılarımızla arz ederiz.