tarık akan

  • lise 1'e gidiyordum bahcelievler'de, bakirkoy'de istanbul caddesi uzerinden osmanbey tarafina dogru yurudugunuzde ara sokakta bir esnaf lokantasi vardi, yemekleri hem ucuz hem de lezzetli sade basit bir lokanta, cevre esnaf ve dukkanlarda calisanlarin gittigi. biz de bazen bahcelievlerden bakirkoy'e kadar yururduk okul cikisi orada yemek yemek icin.

    birgun kasada hesap oderken tarik akan'i gordum, hatirladigim en belirgin sey adam inanilmaz uzundu, tek basina orada yemek yemis hesabi odeyip ayrilicakti suratsiz kasiyere, belki kasiyer sevmiyordu bu adami siyasi goruslerinden dolayi ( yil 2003 falan bu arada yani bu kadar kutuplasmamistik o zamanlar ) ama o orada yemek yiyordu.

    gidip konusmak fotoraf falan cektirmek istesem de yapmadim, ters bir tepki vermezdi tabi ki 14 yasinda bir cocuga ama rahatsiz etmek istedim cunku cok fazla insan rahatsiz ediyordur diye dusundum .

    onun disinda facebookta hayran sayfasini takip etmek disinda cok bildigim bir insanda degildir bir donem ekside basligini okumustum , bazen de bazi roprtajlarini islerdim o sayfadan yayinlanan.

    olum haberini aldigimda amcami, dayimi kaybetmis gibi uzuldum, hala zaman zaman boyle hissediyorum.

    merak ediyorum mesela orhan gencebay'i ya da kadir inanir'i bakirkoyun ara sokaklarinda lise ogrencilerinin gidip yemek yedigi bir lokantada gorurmusunuz.

    adnan menderes asilirken bile kimsenin sesi cikmadi bu ulkede, o devran bir gun yine doner elbet bizim de olumlerine sevineceklerimiz var.

    ama siz oldugunuzde kimse boyle uzulmeyecek.

  • üniversitedeyim o zamanlar, annem beni ziyarete gelmiş. anne kız biraz kafa dağıtacağız, taksime çıktık. sevdiğim bir restorana götürüyorum, galata'ya doğru yürüyoruz. annem nerelerde sürttüğümü görmek istediği için ara sokaklara gire çıka gidiyoruz. tam bir sokağı dönerken karşından tarık akan belirdi.
    önce havaya bişey oldu galiba, sonra ışıklar yandı-söndü, hafifçe yer de sallanmış olabilir. annem donmuştu. ikimiz de yanımızdan geçmek üzere olan doğa üstü yaratığa bakarken ben ne yaptıysam artık, yere düştüm bir anda. annem beni görmedi bile. tarık akan gülümseyerek beni yerden kaldırmak için hamle yaptı. ben teşekkür ettim(inşallah etmişizdir) sonra yanımızdan geçti gitti. ben tam anneme "sen nasıl anasın be, yavrun yerlerde sürünüyor yardım bile etmiyorsun" diye çemkirecektim ki annem benden önce davrandı ve "keşke ben düşseydim, hiç aklıma gelmedi" dedi.

    biz tarık akan'ı çok severiz. o nedenle ölmesi imkansız. başka sözüm yok.

  • turkiye'nin en yakisikli aktoruydu belki de yillarca. kendi deyimiyle 'derdi ve kavgasi olan' filmlerde yer almak istedi. bu yuzden ertem egilmez'e rest cekip arzu filmden ayrildi. bir daha is bulamamayi goze alarak. 80 darbesi sonrasi hapishanede iskence gordu.

    haksizliga karsi kavgasi hic bitmedi onun. iki gram tipiyle paraya para demeyen aktor bozmasi tiplerin oldugu alemde, o hic kendini bozmadi, adam gibi yasadi. susanlardan, isime zarar gelmesin diyenlerden olmadi hic. haberi alinca abimi kaybetmis gibi oldum sanki. seninle ayni topraklarda nefes almak onurdu tarik akan.

  • bir kuşağın belki de son temsilcisi.

    türkiye'de idealizmi savunarak, idealist olarak kaybedecekleriniz, kazanacaklarınızı katlar.

    tarık akan da şan-şöhretin zirvesinde iken bir anda bir kırılma yaşamış 70-80 arasındaki sol hareketin içinde yer almayı tercih etmiştir ve bu nedenle, sadece inandıklarını savunduğu için dışlanmış ve ambargo yemiştir. servet sahibi olabilecekken mütevazi fakat gururlu ve onurlu bir hayat sürmüştür. görüşlerine katılın katılmayın, buna saygı duymak zorundasınız.

    tam tersi yönü seçseydi bugün şöhreti de serveti de kat ve kat daha fazlaydı.

    mesela isim vermeyelim aynı kırılmayı aksi istikamete yaşayan bir değerli sanatçı var o yıllarda. fakat o makbul tarafa yönlendiği için şöhreti artmış, işleri gazinolardan, islami konserlere fiyatı da artarak kaymış, kayıptan ziyade kazançlar elde etmiştir.

    bu nedenle makbul olan tarafa kırılan kişi ile, namakbul tarafa kırılan kişi arasında ayrımı iyi yapın. hangisi idealleri uğruna daha çok şey kaybetmişse, daha çok saygı duyulması gereken o dur. tabi insanlar gerçekten hissettikleri için de makbul tarafa geçebilirler. ama bu oran o kadar azdır ki. menfaat her zaman ağır basar.

    melamet hırkasını kendi giyenler her zaman daha büyük insanlardır. hele namakbul tarafa yönlenip bir de başarılı olursa o zaman heykeli dikilecek adamlar çıkar.