tanrıya inanma nedenleri

  • bu aralar üzerine çok düşündüğüm konu. ama bence zamandan, uzaydan ve olasılıklardan öte bir varlık var. bazen reddetme durumuna geliyorum ama benim inanışım çok duygusal.

    üçüncü katta oturuyoruz. bu kata uzanan, bir yeni dünya ağacı var. ama ağaç tırmanması zor, ince dallı ve bizim balkonla en üst dalları arasında az da olsa bir mesafe var.

    ben uzun zamandır bir kedi sahiplenmek istiyorum. daha önce ilk defa, kendi evimde, bir kedi ile yaşama deneyimimi bir britishle yaşadığım için ve ister sekilcilik diyin, ister başka şey, bu türü de deli gibi sevdiğimden, british sahiplenmek istiyorum. hani milletin çikolata krizi tutar ya benim de çok uzun zamandır bir kedi krizim var ve artık son raddesini yaşıyorum. kediiiii, kediiii.

    malumunuz britisler, has britishler pahalı. bana da diyorlar manyak mısın, git sahiplen bir tane. haklılar. ama sevda ve merak bu. neyse bir kaç teşebbüsten sonra ben bu kediyi sahiplenemedim. hiç bir kediyi içim almadı. parayı da koydum cebe ama ne bileyim.

    sonra bir gün, anne bir kedi iki küçük yavrusunu bizim kata taşıdı. o ince dalları aşarak. gideceği çok daha kolay olan yolları es geçti ve iki yavruyu bizim kata bıraktı. biz sahiplendik tabi hemen, suları, mamaları, yuvaları, anneleri de epey alıştı gel zaman git zaman. bir gün fark ettik ki anne artık gelmiyor. ee yavrular da henüz o kadar büyümediler. bir gün, iki gün izledik, anladık ki anne gelmeyecek.

    üst kat komşumuz sonra, evin az ötesindeki bir çöp tenekesinin yanında, bizim anneyi, araba çarpmış bir vaizyette, atılmış halde gördüğünü söyledi.

    iki yavru bizim yavrumuz oldular. çok büyük bir sir perdesi değil ama bunun altında büyük bir tesadüften fazlası var. o anne yavrularını bir nevi kaderlerine ve yeni evlerine taşıdı.

    inancımı kaybediyorum ama beni kadere, hayata, insanları birbirine bağlayan küçük mucizeler var. işte benim inancımın sebebi bu küçük mucizeler.

  • bununla ilgili bir deney vardı. kısa geçeyim:

    iki deney grubu var. ilkine kolay bir sınav ve yeterli süre veriliyor, hepsi başarıyor.
    sonra bu gruba noktalardan oluşan dört resim gösteriliyor. ilk üç resimde noktalarından ardından bir şekil var. mesela yelkenli gibi. dördüncü resimde ise noktalarından ardından hiçbir şey yok. bu grup ilk üç resmin arkasındaki şekli söylüyor. dördüncü resimde ise şekil yok diyor.

    ikinci gruba zor bir sınav ve yetersiz süre veriliyor. sınavda başarısız oluyorlar. bu gruba da dört resim gösteriliyor. onlar da ilk üç resimde olan şekli söylüyor. ama dördüncü resimde şekil yokken her biri bir şekil görüyor ve onu söylüyor.

    yani bu deneye göre kendimizi güvensiz, zayıf, başarısız hissettiğimiz anlarda olmayan şeyleri görmeye ve inanmaya eğilimliyiz.

    eh insanlığın büyük kısmının da az veya çok böyle olduğunu söyleyebiliriz.

    ---

    edit: çok mesaj aldım.

    bu deneyi national geographic'de bilim belgesellerinden birinde seyretmiştim. programın ismini hatırlamıyorum. üç-dört yıl oldu herhalde. deneyin bir parçası daha vardı. bir grup çocuğu bir odaya koyup, odanın bir bölümüyle arasına çizgi çekiyorlar. çizgiyi geçmeyin diyorlar. o çocuklar yalnız kaldıklarında geçiyor. sonra başka bir grubu aynı yere koyuyorlar. yine çizgiyi geçmeyin diyorlar ama orada boş bir sandalyede görünmeyen birinin oturduğunu söylüyorlar. çocuklar geçmiyor çizgiyi.

    bir arkadaş ikinci deneyle ilgili "princess alice is watching you" olduğunu söyledi.

    ilk deneyle ilgili de şu yazı olabilir: https://sci-hub.tw/…oi.org/10.1177/0963721418754491

    not: bir arkadaş da izlemiş mind games (veya brain games de olabilir) o programdaydı.

    https://www.nationalgeographic.com/tv/brain-games/

    jason silva sunuyordu.