afganistan, pakistan, hindistan, orta asya, ortadoğu, anadolu ve avrupa'da bir çok yerde izi bulunan bir ırktır türk. en basitinden tac mahal bir türk hükümdarı tarafından yaptırılmıştır. türkler medeniyet taşıyıcılığı yapmıştır. selçuklular islamı yayarken bünyesinde bir çok islam alimini barındırmış ve o dönem büyük karanlığa giren ve yunan felsefesini unutan avrupa'ya bunu sonraki yıllarda tekrar verecek olan bir medeniyetin liderliğini yapmıştır.
o dönemlerde çeşitli gruplara güvenli bir yaşam sağlamışlardır. hatta zamanında göreme vadisi'ndeki kiliselerde duvarlara 2.kılıç arslan'ın resmi çizilmiştir hem de hz.isa'nın yanına. onun dışında o dönemlerde hatay, urfa dolaylarında süryaniler yaşıyor. peki kim bunlar derseniz, yunan felsefesinin yaşamasını sağlayanlar diyebiliriz.
zamanında roma hükümdarı tarafından pagan felsefesi yasaklanır ve atina mektebi kapatılır. o dönem birçok yunan eserleri eski yunanca'dan aramca'ya* çevirilir, ordan da arapça'ya tercüme edilir. böylelikle eski yunan'ın bilimi, felsefesi, eleştirel düşüncesi bu zamana taşınır. bunların birçoğunda bir nevi türk etkisi vardır. çünkü, ilber ortaylı'nın deyimiyle söylersek, o dönem askeri, ordusu güçlü olmayan medeniyetlerin yaşama şansı yok. o yıllarda muazzam örgütlenmesi ve hareket kabiliyetiyle türklerden daha iyisi zor bulunur. bir kere türk demek at demek, at demek de o dönem ordu demek.
yani diyeceğim şu ki tarihi yazarken türk adını kullanmaman imkansız ancak bir noktada katılıyorum sana. bizim efsanevi karakterler üretmeye, fars'tan, iran'dan veya başka milletlerden rol çalmamıza gerek yok. zaten yeterince varız sadece doğruyu öğrenmeye ihtiyacımız var.