türkiye ortadoğu'nun çöken devletlerinden olabilir

  • asia times internet sitesinde çıkan david goldman imzayazının başlığıdır.
    karakter sınırından dolayı başlığın tamamını yazamadım, aslında başlığın tamamı "türkiye, ortadoğu’nun çöken devletleri arasına katılmak üzere" şeklinde.

    ankara'da patlayan bomba özelinde yazılmış, ortadoğu'da yaşanan son gelişmeleri değerlendiren, okunması gereken bir analiz. ve ne yazık ki "bu ülkeye asla bir şey olmaz"cılarla aynı rahatlığı hissedemiyorum kendi adıma; yazıdaki öngörülerden endişe duymamak elde değil.

    türkiye'nin suriye ve ırak bölgesinde işid'i destekleyerek hedeflediği stratejinin rusya ve abd'nin son hamleleri sonrası nasıl tepetaklak olduğunu, rusya'nın tacizlerine gık çıkaramayışımız ve dış politikada rezil olmamız gibi değinmelerle devam eden yazı, finalde sevr'in yeniden gündeme gelmesi arzusu, yazarın dile getirmese de gayet içinden geçirdiği belli olan temennisi ve el ovuşturmasıyla son buluyor.

    buna sebep olan da milliyetçilerin o dilinden düşürmediği meşhur "dış güçler" değil sadece.
    bunun sebebi bu ülkedeki kardeşlik çimentosunu parçalayan sağ iktidarlar ve finalde akp'nin neofaşist politikaları.

    geç olmadan ülkede yaşanan şiddete dur denilmeli ve ayrışmaların önüne geçilmelidir. bu şiddet durmazsa ayrışmalar keskinleşecek; ülkede yaşayan her etnik kökenden, her mezhepten, her siyasi görüşten herkes büyük acılar çekecek ve bu ülke için çok geç olacaktır.

    yazının tamamı şu şekilde:

    “cumartesi günü ankara’da 95 kişinin ölümüne sebep olan iki bombayı kimin patlattığını bilmiyoruz ancak cumhurbaşkanı erdoğan’ın hükümetinin bu işte suçsuzluğu kabul edilemeyecek bir varsayım. bir türk milletvekilinin, lütfü türkkan’ın saldırı sonrası gönderdiği tvitde dediği gibi "bu ya istihbarat servisinin başarısızlığıdır ya da bunu yapan istihbarat servisinin kendisidir".

    hem amerika birleşik devletleri hem de rusya tarafından ihanete uğrayan ve sınırları üzerinde bir kürt devletinin ortaya çıkması, mecliste muhalif kürt partilerin yükselişi ile karşı karşıya kalan erdoğan köşeye sıkışmış durumda. kısa vadedeki risk, yaklaşan kasım seçimlerinden sonra akp’nin ülkeyi yönetme yeteneğinin kaybıdır. orta vadede risk altında olan ise, türk devletini bir arada tutan tutkalın çözülmesidir.

    başkan obama’nın 2010 röportajında türkiye'yi "büyük bir islam demokrasisi" olarak tanıtımını batılı liderler de kamuoyunda paylaştılar. obama’dan önce, erdoğan daha başbakan olmadan, kasım 2002’de’ onu beyaz saray’a davet eden george bush da aynı görüşte idi. bazı askeri ve istihbarat analistleri orta vadede türkiye’nin bugünkü sınırları içinde devamının mümkün olamayabileceği konusunda uyarılarda bulundular.

    sorun, toplam nüfusun %20’sini oluşturan kürt azınlığın, etnik türklerin iki katı kadar çocuk sahibi olması ve yirmi yıl geçmeden türkiye'de askerlik çağındaki nüfusun yarısından fazlasının birinci dil olarak kürtçe konuşacak olması.

    2011’de çıkan “medeniyetler nasıl ölür ve müslümanlık da neden ölüyor” başlıklı kitabımda türkiye’nin varoluş bunalımının yıllardır oluşmakta olduğunu anlatmıştım. geçen hafta bir araya gelen son derece uygun koşullar türk politikasını her şeyiyle kontrol altına aldı ve derin bir siyasi istikrarsızlığı kışkırtma tehlikesi yarattı. türkiye bölgenin bir sonraki çöken devleti haline gelebilir.

    ortadoğu'nun bu kara filminde suçu yüklenecek birisi lâzımdı ve bu tatsız rol da türkiye'ye düştü. modern türk tarihinin en büyük terör olayı bu bombalama öncesinde, erdoğan washington'un yanı sıra moskova tarafından da kamu önünde bir aşağılanma yaşadı. laura rozen’ın al-monitor’da 9 ekim’de yazdığı gibi, washington yürüttüğü suriye müdahale hareketinde 180 derecelik bir dönüş yaparak suriyeli kürtler lehine sünni muhalefeti terk ettiğini duyurdu.

    beyaz saray ve pentagon 9 ekim’de, abd’nin suriye'de ışid’le mücadele eden suriyeli arap ve kürt gruplara silah, teçhizat ve hava desteği vereceğini duyurdu. abd yetkilileri, başarısızlıkla sonuçlanan 500 milyon dolarlık pentagon “eğit-donat” programını gözden geçirdikten sonra suriye'de mücadele eden isyancı grupları “donat- etkinleştir" olarak yönlendirerek ışid’e karşı yeni bir güç oluşturma kararı aldılar.
    ...
    bu arada rusya, türk hava sahası içinde türk jetlerini taciz ederek türkiye'yi küçük düşürdü; yüksek sesle protesto etme işi nato'ya kaldı. bununla birlikte abd ve almanya, türklerin acil isteklerine rağmen rus uçaklarına karşı tek savunma sistemi olan patriot füze bataryalarını devre dışı bıraktı.
    ...
    tam da kasım’da yapılacak parlamento seçimleri öncesinde, erdoğan’ın dış politikası çökmekle kalmadı aynı zamanda bölgesel istikrar için onun rejimini destekleyen ülkeler tarafından da küçük düşürüldü.

    kürt destekli hdp geçtiğimiz haziran seçimlerinde toplam oyların %13'ünü aldı ve parlamentoda erdoğan'ın çoğunluğu kaybetmesine sebep oldu; erdoğan bir koalisyon hükümetine razı olacağına yeni seçim kararı aldı. üstelik, ana medyada da açıkça görülen bir şekilde, erdoğan, türk milliyetçilerinin desteğini almak için kürtlere karşı askeri operasyonlar yeniden başlattı.

    ankara’daki bombalama olayı için ister akp hükümeti emir vermiş olsun, isterse ışid bu işi yaparken görmemezlikten gelmiş olsun cumartesi günü ankara'daki korkunç olaylar hem türkiye’de hem de dünyada erdoğan rejiminin düştüğü umutsuzluğunu yansıtacak. bu tür vahşeti çare olarak gören rejimler çok fazla yaşamaz.
    türkiye’nin bu koşullarda yapabileceği en iyi şey, kürtlerin çoğunlukta olduğu bölgelerde birleşmiş milletler denetimde yapılacak plebisit sonunda ayrılmak isterlerse bunu kabul etmesidir. kürtlerin çoğunlukta olduğu türkiye'nin güneydoğusundaki dağlık alan stratejik bir önem taşımadığı gibi ulusal bütçe üzerinde ağır bir yüktür.

    ne erdoğan ne de milliyetçi muhalefet böyle bir şeyi düşünemez; erdoğan'ın yeni-osmanlıcılığı da eski laik milliyetçilik de bunu kaldıramaz. tektonik plakaların altında baskılar daha da kötüye gidecek.

    cumartesi günkü bombalama, birinci dünya savaşı sonunda ortaya çıkmış olan türk devletinin sonunun geldiğinin habercisi olabilir.”