türkiye akademik ortamı

  • on yıldan fazladır bünyesinde bulunduğum ortam.
    dudağınızı uçuklatacak, abi bir beş dakika daha muhabbet edebilsem diyeceğniz dostlar edindiğimi söyleyebilirim. bir makale için dil öğrenmeye kasan arkadaşım var mesela. sayıları da az değil hani. ne var ki bu bahsettiğim kadınlar ve adamlar birer anomali. bizim akademyanın yetiştirdiği ürünlerden ziyade bizim akademyaya rağmen yetişen ürünler.

    türkiye akademik ortamına ilk girdiğim zaman, küçüğünden büyüğüne intihallerle ilgileniyordum. yani akademinin namusu olan konudaki hassasiyetim müthişti. okuduğum her şeyi büyük bir şüpheyle süzüyor, bir sahtekarın, bir hırsızın oyununa gelmek istemiyordum. fakat on yıl sonra geldiğim noktada, bir insanın intihal yapabilmesi için bile asgari üretim sürecinde olması gerekeceğini düşünüyorum ve çevremde intihale dair bir skandal, bir soruşturma yok. zira mesnetsiz alıntı, doğrudan çalıntı bir üretim bile göremiyorsunuz. ben en büyük fırtınalar intihalden kopacak zannederken sürekli cinsel taciz, sürekli cinsel taciz ve bunları örtmeye çalışan yönetimler.

    küçük bir döküm;

    - bir hoca öğrencisini odaya kilitleyip kucağına oturtmaya çalıştı. örtbas edildi.
    - bir hocanın tez öğrencisine, bunu burada çalışarak bitiremeyeceğiz, eve gel dediğini kulaklarımla duydum. olay yukarıya yansımadı.
    - bir hoca doktora öğrencisine, gittikleri sempozyumda aynı odada kalmayı teklif etti. kabul etmeyince, laptopına yerleştirdiği keylogger'dan aldığı dökümleri önüne serip "sevgilinle bu haltları yemişsin, danışmanla öğrenci karı-koca gibidir" dedi. aynı hocanın bir diğer öğrencisine "kocanla sevişirken kamera aç, izleyeyim" dediği ortaya çıktı. üç ay sonra doçentlik jürisine gireceği bir hocanın çabalarıyla örtbas edildi.
    - bir hoca lisans öğrencisine not tarifesi yolladı. yetmedi aynı tarifeyi el yazısıyla yazıp kağıdı kızın eline tutuşturdu. memelerini elletmek: 50, eline almak: 60, başını öpmek: 70, emip boşaltmak: 80, yutmak: 90, anal ilişki: 100. soruşturması devam ediyor.

    daha unuttuklarım vardır. hani bu anadolu çocukları da üniversiteye girdi, hani elitler çekemiyor ya. yukarıda yazdıklarımın tamamının baş aktörü muhafazakar anadolu çocuklar. o sizin elit dedikleriniz sevişmiyor mu? elbette sevişiyorlar. sevişmekle taciz etmek arasındaki farkı bir anlayabilseniz. adı üstünde sevişmek lan. işteş fiil.

    gördüğüm, duyduğum intihalleri yazasım bile yok. önce üniversitelerde eğitim gören, çalışan kadınları lu heriflerin elinden kurtaralım. intihal de onlarla beraber azalarak biter zaten.