türkan saylan

  • fetö'nün can düşmanı, aydınlanmacı, vatansever türk doktor ve örnek türk kadını.

  • lisedeyken maddi olarak baya sıkıntı içerisindeydim. hani öyle bir sıkıntı ki, geriye başka düşünecek hiçbir şey bırakmıyordu. küçük bir ilçenin, az öğrenci alan bir lisesinde olduğum için, az çok biliniyordu durum ama ben hiç öyle bir şey yokmuş gibi davranıyordum. gurur saçma bir duygu durumu yaratıyor insanda.

    müdür yardımcıma her sene başından başlayarak o zamanın parasız yatılı bursluluk sınavlarının zamanlarını bana da söylemesi için hatırlatmalar yapmaya başlardım. ne hikmetse herkese haber verir, bana haber vermeyi unuturdu. zaten beni pek sevmediğini düşünürdüm, lise mezuniyetim esnasında yanıma gelip "ya senin derslerin baya iyiymiş ben hiç bilmiyordum" dediğinde bu düşüncem tescillendi. sevmezsen sevme. sana kaldık sanki.

    baya sıkıntı dedim ya, işte harçlıksız okula gitmek, dershaneden bedava gitme hakkı kazanamadığım senede dershaneye gidememek, kitap alamamak falan gibi standart parasızlık hikayeleri. bir yaz canıma tak etti, yine pybs sınavlarına müdür yardımcım yüzünden girememişim, bir seneyi daha parasız geçiremem deyip, vakıflara derneklere başvurmaya başladım. dünyanın en saçma sebepleriyle red yedim. cidden baya saçmalardı, yazmak ve durumu başka bir polemiğe çevirmek istemiyorum.

    bir öğretmenimin yönlendirmesiyle çağdaş yaşamı destekleme derneği'ne başvurdum, %100 eminim de kabul göreceğimden. standart özgeçmiş yazmalar, bursu niye istediğini anlatmalar falanlar filanlar. ilk olarak kabul edildiğim söylendi. sonra 3. ve 4. sınıf öğrencilerine burs verilmediği bu yüzden kabul edilmediğim söylendi. sonra tekrar aranıp tekrar kabul aldığım söylendi, ben "aa hani alamıyodum" dediğimde "aa alamıyodun evet bb" dendi. en son tekrar "hani belgelerin" diye aranıp olay yeniden "aa evet almıyodun"a bağlanınca dedim siz de istiyorsunuz bana burs vermeyi açık konuşun. demedim tabii. genel merkeze mail attım.

    az önce işe gelirken bulup okudum o maili. tane tane anlatmışım meramımı, aferin bana. içinde bulunduğum durumu, kabulde yaşanan saçma süreci... 7 sene önceki ben bugünkü bana minibüste ağlama şansını verdi, bir o eksikti istanbul ulaşım araçları içi listemde, aferin bana.

    o mailin sonucunda bursu aldım. üç ayda bir, şimdi söylesem baya kahkaha attıracak kadar az gelen bir para, ama nasıl bereketliydi anlatamam. o parayla o esnada üniversitede okumakta olan ablama da para yolladım, kesildi kesilecek olan elektriği telefonu da kurtardım, kendime döner de ısmarladım, harçlık bile çıkarttım.

    her kuruşu harcanırken o paranın, deliler gibi dua ettim. o gün hayatta olmayan bir kadının çabasıyla hayatıma belki herkes için küçük ama benim için devasa bir sihirli değnek değdi. o sıralar üniversiteye gitmemeyi, durumları toparlayana kadar ailemin yanında kalmayı falan düşünüyordum. sonra da okunurdu üniversite. her neyse, sayesinde kendimde güç buldum, bir şeyleri değiştirebileceğime olan inancım yerine geldi. kimse için değil önceleri, kendim için. belki bir gün, yeterince güçlendiğimde de başkaları için.

    sözün özü, türkan saylan hakkında istediğinizi söyleyebilirsiniz. "cehenneme mi gidecek?" tartışmaları yapmayı bile kendinizde hak görüyor olabilirsiniz, o da sizin midenize kalmış. ben söyleyeyim, cennetini cehennemini bilmem ama, hayatta olmadığı günlerde bile benim hayatımda devrim yaratabildiyse bir insan, kötü biri olmasına imkan yok.

    bir kez de bu gözle bakın.