türk tipi başkanlık sistemi

  • başında türk tipi olan her şey gibi içinden denetleme mekanizmaları çıkarılmış kabuk bir sistemdir.

    mesela
    türk tipi iş güvenliği
    türk tipi akademisyenlik
    türk tipi arge
    türk tipi iç güvenlik
    türk tipi eğitim

    bu aşağılık kompleksi falan değil. aşağılık kompleksi ortada bir veri yokken sırf önyargı nedeniyle bir şeyi kötülemektir. benim elimde veri var buyurun;

    (bkz: türkiye/@limon kimyon zorro)

    mesela komşum bahçesinde akü üretmeye yeltense gidip ona sen türksün beceremezsin demem, çünkü yapabilir.

    ancak adam 4 kez üst üste mahalleyi ateşe verir, kendini zehirler, çarpılıp kalırsa beşincisinde tekrar denemesin diye elimden geleni yaparım. bu önyargı değil öngörüdür.

    avrupada denetleme mekanizmaları mümkün olduğunca insan faktörünü azaltmak üzerine kurulmuş durumda. sen devletle karşılaştığında bir insanla değil bir kurallar manzumesi ile karşılaşmış oluyorsun. mekanik, net, adil.

    istisnalarla gelmeyin çünkü ben gittim yaşadım, insanların devlete, hükümete bakış açısı bizimkiyle aynı değil. adam devlete bir hizmet merci olarak bakıyor. vergisinin karşılığını söke söke alıyor. daha önce de yazdım, " ben vergisini ödeyen bir amerikalıyım" lafı kulağa geldiği kadar komik bir laf değil. bir yaşam algısını anlatıyor. devlet halk tarafından ayakta tutulan bir organizasyon. bir grup insan ortak ihtiyaçları organize etsin diye halkın parasıyla finanse ediliyor. halk seçtiği bu gruba al bu parayı git hastane kur, okul aç, diğer ülkelerle olumlu ilişkiler kur, çöpleri topla, güvenliği sağla diyor.

    hepsinden önemlisi verdiğim parayı kendini denetlemek için de kullan diyor. benim işim gücüm var beni seni denetlemek zorunda bırakma diyor. insan gibi değil makine gibi verilerle hareket et, kişisel çıkarlarını gözetme, rant kovalama, adam kayırma diyor.

    bunları pratikte sağlamak için de tonla maaş veriyor bu seçtiği insanlara. al bunları gözün doysun daha da halkın verdiği paraya göz dikme diyor.

    buna rağmen türk tipi olduğunda bir şey, ilk yapılan hamle işin denetleme güvenlik parçalarının sökülmesi ooluyor. bu sadece siyasi bir mesele değil biz bir ürün aldığımızda da güvenlik uyarılarını okuyan falan bir millet değiliz. işini yaparken güvenlik gözlüğü takana eldiven kullanana gülen insanlarız.

    ancak devlet bireylerin hatalarından arınmakla mükellef bir yapı olmak zorunda. bunun için it gibi çalışıp kazandığın paradan bu organizasyona para veriyorsun. o andan sonra hesap sormak senin en tabii hakkın.

    çok yerinde bir benzetme değil ama devlet halkın yanında çalıştırdığı elemandır. siyaset kendi başına bir hizmet değildir, iş görüşmesidir. hizmet edebileceğine inandırma tekniğidir. asıl iş bahsettiğim ortak ihtiyaçlarının para karşılığı sağlanmasıdır.

    x bir hükümet mesela bütçe görüşmelerinde parayı nereye harcadığını, zorunda olmasına rağmen, belgelendirmiyorsa sen vatandaş olarak ne halt ettiniz lan benim paramla deme hakkına sonuna kadar sahipsin. araya kol gibi bürokrasi girince parayı veren ve hizmet için görevlendirilen değişmiyor. kafa karıştırmanın lüzumu yok.

    konu dallandı budaklandı ama sonuca bağlarsak türk tipi lafı önyargıyla değil öngörü ile bende hiç olumlu çağrışımlar yaratmıyor. bu kadar ciddi bir değişikliğin en önemli parçası olan denetleme organları daha kurulum aşamasında sakatlanırsa başımıza iş açarız. çünkü daha çok yetki daha çok denetim gerektirir.

    emniyet kemerini koltuğa bağlayan adam bu aptallığını çoğunlukla kendi çekiyor ama devletin kendini denetleme mekanizmalarını bypass edersen o zaman kitlesel olarak boku yiyoruz. bugün ben çekiyorum öteki gün karşıt görüştekiler çekiyor toplamda hepimiz çekiyoruz.

    devletin bir insanla anılmadığı, mekanikleştiği, şeffaflaştığı yarınlarda görüşmek üzere,
    sevgiyle.