türk ordusu azerbaycan'a derhal asker göndersin

  • azeriler'in en son isteyecekleri şeydir. karambolde sizi de aradan çıkartırlar.

    (bkz: boraltan köprüsü)

    ikinci dünya savaşı sırasında stalin yönetiminin acımasız baskılarına dayanamayan bir grup azeri türk'ü, "öz kardeş" saydıkları türkiye'ye sığınmaya karar verip yola çıkıyorlar.

    yolda uğradıkları baskınlar sebebiyle arkaları sıra mezar taşlarından izler bırakarak, nihayet aras nehri'nin üzerinde bulunan boraltan köprüsü'nü (ığdır) geçiyorlar ve türk sınır karakoluna sığınıyorlar.

    artık kurtulduklarını, özgürlüğe kavuştuklarını düşünen 146 azeri türk'ü son derece mutludur, sevinçlidir.

    karakoldaki mehmetçikler, başka karakol komutanı olmak üzere, azeri kardeşlerini bağırlarına basıyor, ekmeklerini onlarla bölüşüyor, yataklarını ikram ediyorlar. 146 soydaşın hayatlarını kurtardıklarını düşünerek onlar da mutlu oluyor.

    sevinmekte acele ettikleri kısa bir süre sonra anlaşılıyor. zira karakol komutanı'nın üstlerine yazdığı mektuba gelen şifreli cevap, tamı tamına bir "kara haber"dir:

    "karakolunuza sığınan azerileri derhal sovyet yetkililerine teslim edin!"

    komutan bu işte bir yanlışlık olduğunu düşünüyor. insan, öldürüleceğini bile bile kardeşini düşmana teslim eder mi? buna vicdan dayanabilir mi?

    daha tafsilatlı olarak durumu bir kez daha bildiriyor, fakat gelen cevap aynıdır:

    "derhal teslim edin!"

    hâlâ inanamıyorlar. ama ankara'nın emri kesindir. karakol komutanı'nın ve karakoldaki askerlerin tüm itirazları, azerilerin tüm yalvarışları, ankara'daki sağır sultanları yumuşatamıyor: "derhal teslim edin, yoksa vatana ihanetle yargılanacaksınız."

    hangisi "vatana ihanet" acaba?.. mazlum insanları ölüme göndermek mi, yoksa göndermemek mi? azerilerin lideri karakol komutanı'na yalvarıyor:

    "bizi siz kurşuna dizin, ama moskof'a teslim etmeyin. öleceksek, ay yıldızlı bayrağımızın dalgalandığı anadolu topraklarında ölelim."

    komutan ağlıyor, askerler ağlıyor, azeriler ağlıyor... ankara'daki yöneticiler ise, stalin'le aralarında bir pürüz olmaması için soydaşlarını kurban etmeye çoktan karar vermişlerdir.

    çaresiz kalan karakol komutanı, "bizi siz kurşuna dizin" diye yalvararak ağlayan 146 azeri'yi gözyaşları içinde kızılordu görevlilerine teslim ediyor.

    (bkz: azerilerin türklerden nefret etme sebepleri)