türk kızlarının hepsinin zengin erkek araması

  • genç,güzel ve alımlı bir kadınsa bu isteği anlayışla karşılanabilir.mesela hiçbir erkek wolf of wall street filminini izlerken margot robbie'ye "ulan ne varoş karı işi gücü para" dememiştir."herkes keşke leo kadar zengin olsam da margot benim olsa" demiştir.kimse margot gibi bir kadının zengin erkek istemesini anlamsız bulmaz.ancak zengin erkek isteyen kadın güzel değilse tertemiz bir "varoş" damgası yer ve gülünür sadece o kadına...

  • başlığı gün boyunca okudum. bütün kadın yazarların olayı haklı ve doğal bulması saçma; çünkü kadınların ''hepsinin sadece zengin erkek'' araması doğal ve mantıklı geliyorsa, ''bütün erkeklerin'' kadını ev hizmetçisi ve cinsel objeden ibaret görmesini de o kadar doğal karşılamaları gerekir; ancak günümüzde hangi kadına sorarsanız sorun, erkeğin kendisinden ne hizmetçilik ne de seks açısından tatmin etmesini beklemesini doğal karşılamayacaktır; hatta hangi yüzyıldayız diyerek isyan edecek, erkeği gelişmemiş ilkel çıkarcı sapık bir keko olarak bulacaktır.

    o halde bu bakış açısı ile bile bu işte bir mantıksızlık olduğunu söyleyebilir; bu tarz kadınların çıkarcı, iki yüzlü, yiyici, ve gelişmemiş kezban oldukları sonucuna varabilirim. iştedikleri şey eşitlik ve adalet değil. tamamen fırsatçılık, kendine yarar sağlama, pozitif ayrımcılıktan ibaret. yeni düzende kadınlar bedenleri, yani seks üzerinden kendilerine en üst çıkarı sağlamaya çalışıyorlar. bu eylemi planlı yaparken halen iyilik meleği olduklarını zannediyorlar; fakat biz insanlar olarak bedenlerini veya seks satan kadınları iyilik meleği olarak değil, başka bir sıfatla anıyoruz.

    kadınların tarihten veya doğadan örnek vererek mantık kurduğu; erkeğin kadına yemek, barınma, korunma, rahatlık vb görevleri vardır ilkesi, kadınlarda; erkeğin ev işlerini yapmak ve cinsel anlamda tatmin ederek soyunu devam ettirmek olarak karşılık bulur. kadınlar erkeğin doğal görevlerini, yani bu başlık üzerinde zengin olmak veya erkek kadını lükse ulaştırmak zorunda kalıbını kabul ederlerken, kendi doğal görevlerine, yani ev işleri ve seks objesi konusuna geldiğinizde; ohoo artık hangi yüzyıldayız, biraz gelişin, medeniyete bakın, modern düşünün, görevleri eşitlik ve adalet temeli ilkesinde çözmemiz, kadını da cinsel obje olarak görmekten vazgeçmemiz gerek olarak bakıyorlar.

    yani ikiyüzlülük ve çıkarcılık kadınlarda doğal-mantıklı karar olarak kabul edilirken, erkeklerde aynı şekilde kabul görmüyor. sırf bu çıkarımdan bile, kadınların mantığı kendi çıkarlarına uygun düşen yöne doğru çalışıyor diyebilirim. kadınlarımız istiyor ki; erkekleri kullanalım, erkekler sayesinde rahat ve lüks bir yaşam elde edelim, erkeklerin sahip olduklarını kendi hayatımıza aktaralım; ama erkekler bize aynı gözle bakmasın, çıkarcı düşünmesin, hiç kullanmasın, seks beklemesin, eşitlik olsun, adalet olsun, modern düşünsünler.

    madem eşitlik adalet modernlik olsun istiyorsunuz, siz nasıl kendinizden epey zengin bir erkek arıyorsunuz, veya nasıl oluyor da her erkeğin size en lüks yaşamı sunmak zorunda olduğunu kendinize hak görüyorsunuz, neden kendi sorumluluk veya görevlerinizi reddediyorsunuz, neden seksi ödül veya stratejik olarak kullanmaya devam ediyorsunuz diye sormazlar mı?

    bir akıllı sizsiniz anasını satayım. bu ülkede kadınların çektiği birçok problem var; ama bu tarz yiyici, çıkarcı, ve iki yüzlü kadınlar, o problemleri yaşayan kadınları örnek göstererek veya temele koyarak, her şeyi kendilerine hak görüyorlar. oysaki problemleri çeken kendileri değil; ama problem yaratan kendileri. aslında kadınları kötü gösteren de kendileri, bir anlamda kusura bakmayın ama eskort olan da kendileri.

    bu arada bana kalırsa da ev işleri vb eşitlik ve adalet şeklinde yer etmeli, ve kadına cinsel objeymiş gibi bakılmamalı; ama aynı şekilde kadın da erkeği paradan ve ona sağlayacağı lüks yaşamdan ibaret görmemelidir. eşitlik, adalet, ve modern görüşün olduğu bir ilişkide kadın ve erkek ortak hareket etmeli, görevler her iki cinsin de ortak sorunu olmalıdır. yani bir erkeğin ev işlerinden tutun bakılacak çocuğun bakımına sorumluluğu ortak olduğu gibi, kadının da gelir ve maddi konularda sorumluluğu ''aynı'' olmalıdır. benim memem var, o halde erkek zengin olmalıdır, ben fakir olsam da olur diye bir anlayış olamaz.

    sen aynı istekte olan bir erkeğe aynaya bak veya davul bile dengi dengine diyorsun; ama bir erkek sana aynı şeyi dediğinde kabul etmiyorsun. siz her konuya benim memem var diye düşünecekseniz, zaten hiçbir konuyu anlatmaya uğraşmayalım.

    kısaca; kadınlar zengin erkek arayabilir veya sadece zenginlerle ilişki yaşamak isteyebilirler; fakat bu mantıkla zengin erkeğin kendisini ev hizmetçisi ve seks objesi olarak ele almasını da kabul etmek zorundalardır. bu durumları kabul etmiyorlarsa, zengin erkek yerine kendisine uygun eşit kriterlere sahip bir erkek aramalıdır. yani geliri yoksa işsiz bir erkeği bile kabul edebilmelidir.

  • kadınlar kendisini evde kedi besler gibi doyuran koca aradıkları bilinmesine rağmen ters psikoloji uygulama derdinde olmaları

  • oysa rus kızları öyle mi?

    ulan ne mal adamlarsınız, erkek olup zengin kız kovalayan bile var şu dünyada, hem de sayıları hiç az değil.

    güçten etkilenmesi için kodlanıp yaratılan dişi kişisi de illaki az da olsa para kriterini göz önünde bulunduracak. yeni bişey değil bu.

    anasına memur gız baktıran adamlarsınız az samimi olun.

  • açıktan belirtmeselerde 24 25 yaş üstü kızlar için doğru bir önermedir.

    24 25 yaş altı kızlar daha duygularıyla hareket etmeye meyilli. lise aşkıyla üniversite aşkıyla devam edip evlenen çok kız var.

    zengin bir erkek olduğum çevrece bilinir. babamdan kalan gayrimenkulleri bilen semt sakinleri daha gençken özellikle kadınları bana kızlarını çok ayarlamaya çalışmıştır.

    benimle yakınlaşan kızlar ilk başta maddiyata önem vermeme numarası yaparlar. biraz zaman ilerledikçe dillerinin altındaki baklayı çıkarıverir kuzucuklarım. düğünümün şöyle olmasını hayal ediyorum, evlenince şu semtte oturmak isterim, tatillere şu ülkelere gitmek isterim vs. hatta birisi ödenmemiş kyk kredi borcum var evlenince kocamın ödemesi gerekir demişti (oha. bunu diyen hatun 29 yaşındaydı. hala kyk kredisini ödememiş).

    birde ingiliz kız arkadaşım olmuştu. 1 yıl kadar beraberlik yaşamıştık. ingilterede yanına gittiğim dönem elimi cebime attırmamıştı. artık ben binbir ısrarla bir kaç hesabı ödemiştim.

    bu tamamen kültürel bir olgu. arap ve doğu toplumlarında erkeğin bir visakart gibi görülme durumu var. ama yine belki bu finansmana karşın kadınında bireysel özgürlüklerinde taviz verme durumu var-dı. ancak zamanla bu şu şekilde değişime uğradı. erkek öder ancak ben kadın olarak özgürlüğümden taviz vermem. kadın erkek eşittir.

    kadın erkek eşittir ancak erkek ödemeye devam etmeli kafasındaki yeni ara kuşakta kalmış kızlarımızda ülkemiz yani cinsel açlığın afrikasında yoğun erkek talebi karşısında bu kafasını sürdürüyor.

    para kazanmanın zor olduğu ülkemizde genç erkeklerimize, yiğidolarımıza, delikanlılarımıza bir abileri(yaş 36) olarak şunu tavsiye ediyorum: zor kazandığınız paranızı anlamsız işlerde değil kendinizi geliştirecek işlerde harcayın. bir hobiniz yoksa parayı ona harcayın. ben oldukça yüksek gelire sahip olmama karşın loca kapatmam, pahalı hediyeler almam.

  • dünyanın her yerinde böyle değil, türkiye gibi gariban ülkelerde böyledir. gelişmiş ülkelerde asgari ücretle bile belli bir standartta yaşayabilen insanların çoğu buna takılmaz.

  • geçen gün genç bir sözlük kızı yeşillendirdi, diyor ki;

    "bir çocuk buldum, benimle evlenmek istiyor, ben de ciddi olarak düşünüyorum".

    çocuk gecede en aşağı beş eğlence yeri dolaşıyor, bornova sokağı, alsancak barları, bostanlı kafeleri, ege üniversitesi civarı falan derken beş yüz lira harcıyormuş. ayda yaklaşık onbeş bin lira gezme parası...

    "hayırlı uğurlu olsun, çok sevindim, allah mesut etsin, bir yastıkta kocatsın" dedim.

    "ne iş yapıyor, tekstilci mi?

    "aaa, nereden anladın?"

    "işim bu" dedim kıza. "neyse, tekstilci olsun da hayırlı koca olsun. içki (!), sigara (!), gece hayatı (!), kadın düşkünlüğü (!), kokain (!) falan gibi olağan kötü alışkanlıkları dışında önemli bir kötü alışkanlığı var mı?"

    "yok... sadece küçük bir kusuru var.."dedi.

    "neymiş o?" dedim. "nasıl yani? ibne falan mı?

    "hayır. sadece... çocuk yüz elli kilo!"

    "o kadarcık kusur fabrikatör oğlunda bile bulunur" dedim, "kaçırma bari."

    "ne yapayım," dedi, "parasız mutsuz olacağıma, paralı mutsuz olurum."

    "peki, mutlu olmayı niçin denemiyorsun?" dedim.

    deneyemezdi. çünkü adama benzeyen adamlarda para yoktu. habire yazdım, "be zilliler, içinizden birisi de şöyle tıp fakültesi'ni seneye bitirip doktor çıkacak falan, fakir ama yakışıklı bir delikanlıyla gezsin tozsun, vallahi söz, çeyizinizi ben yapacağım! sen yeter ki sevdiğin, sevebileceğin adamla çık, buzdolabın çamaşır makinen benden!"...

    orasına burasına dövmeyle kelebek resmi yaptırıp, konuştuğu çocuğun adının baş harfini derisine yazdırıp, sonra da maraza çıkınca kazıtmaya yada üstüne kapatmaya kalkan kızlar beni çok üzüyorlar...

    ara sıra, uğradığım "hiper lüks" eğlence yerlerinde, ancak işid'in ordusunda başçavuş olabilecek genç adamların, "modadır", diye elindeki havana purosuyla zifir gibi dumanını içine çeke çeke tıknefes olmuş toraman oğlanları...

    kafayı bir numaraya vurdurup dört kat ensesine kabak gibi meydana çıkarmış tosuncukları...

    baba parasıyla geçinip, ona buna caka satan kan emici keneleri...

    küçük yaşları 90'lar devrine denk geldiği için yalnızca hamburger köftesinin hormonlu etiyle ve deve hamuru ekmeğiyle ve bol şekerli cola içeceğiyle ve yağda kızarmış patatesle beslenerek büyümekten eski mısır kralı faruk'a dönmüş iri kıyım genç piçikoların yanlarında oradan oraya gezdikleri çiçek gibi kızlara bakıp bakıp yüreğim burkuluyor...

    çocuklar abullabut yürüyor, el ayak nereye konur, hangi yemekle ne içilir kesinlikle bilmiyorlar.

    saat kaçta hangi müzik dinlenir, bir kadınla nasıl konuşulur, haberleri yok...

    borsada yükselip düşen kağıtlar ve haftanın maçları dışında kadına anlatacakları hiçbir lafları da yok...

    kızların, beş yer dolaşıp bin lira harcattıktan sonra sabaha karşı bu oğlanlarla yatmaktan mideleri bulanıyor. ama ya iyi tarafına gelir, (eh, eşek değiliz ya, herife iyi de verirsek!) , altıma bir araba çekerse?

    eskidendi o, ekonominin "iyi", oğlanların henüz "uyanmamış" oldukları dönemdeydi. şimdi artık cherokee'nin yalnızca anahtarı veriliyor, ayrılınca geri almak üzere, hem de hediye edilmiş bütün takılan, etekler, cep telefonları bile çatır çatır geri alınmacasına...

    malların üzerine yatmaya niyetlenecek uyanık karıyı da dayak bekliyor!

    yani, gecenin son, sabahın ilk saatlerinde katlanılan mide bulantısı, "kalıcı" bir yatırıma dönüşemiyor, üç beş gezip tozduğunla kalıyorsun.

    oysa o kadarını herhangi bir "düzgün adam" da sağlayabilir. biz de sana git de çakmaklara gaz dolduran oğlana takıl demiyoruz ya...

    siz onlara uymayınız. toplasan toplasan sayılan elli bini geçmeyen paralı serserilerle profesyonel şıllıklara özenmeyiniz sakın.

    sevdiğiniz adamın kollarına girmenin onurunu asla elden bırakmayınız. "gold digger" olacağım derken "poor bitch" olarak kendinizi bulmayınız. şeyma'ları kıskanmayınız...

  • evet sogan alabilen erkek ariyorum, giyinip suslenip semt pazarlarina gidiyorum belki duser.

    oysa ki eski sovyet blogu ulkelerinden birinin vatandasi ya da bir suriyeli olsaydim erkegin ilk zekasina bakardim ama napayim turkum ve sogan onemli.

  • zengin piclerine seks oyuncagi olmalariyla sonuclanir.

  • yadırgamadığım şeydir. yadırgadığım şey “önemli olan karakteri” şeklinde ikiyüzlülük yapmaları. bu “karakter” de ne tesadüf zenginlerde.