tüm istihbaratı lise mezunu başçavuşa emanet ülke

  • tip olarak polat alemdar'a benzemekten başka bir vasfı olmayan lise mezunu bir başçavuş 80 milyon insanın, 1000 yıllık devleti ali'nin, 1500 yıllık "yazılı" türk kimliğinin ve 100 yıllık cumhuriyetin istihbaratının en tepesinde oturuyor. bu devletin bütün gizli operasyonlarını, terörle mücadelesini yönetiyor. insan böyle bir ülkede, istihbaratın zirvesinin liyakat yoksunu ortalama biri tarafından işgal ediliyor oluşunu umursamayan ve sorgulamayan bunca orta çağ organizmasının içinde doğmuş olmaya da küfredemeyecekse neye edecek?

    öncelikle "acaba skocax başçavuşluğu aşağılıyor mu? neden böyle yapıyor, ayıp değil mi?" demek ciddi bir safsatadır. 80 milyonun istihbaratının tepesinde lise mezunu bir başçavuşun oturmasını tartışmak ayrı bir şeydir; başçavuşları hakir görmek ayrı bir şeydir. ben başçavuşları hakir görmüyorum, başçavuşluk kutsal bir meslektir. diğerini tartışıyorum. bir başçavuş yeterli liyakata ulaştıktan gerekli eğitimi alıp sınavlardan geçtikten sonra ister mit müsteşarı olsun ister açık kalp cerrahı. buna kimsenin bir itirazı olamaz. "safsata" kelimesinin anlamına hakim olmayanlar için: (bkz: ekşi sözlük insan gibi tartışmayı öğrenme kılavuzu/@skocax)

    kasabalı arkadaş 1968 yılında ankara'da doğmuş. özgeçmişinde yeterli detay yok ama boşluklar rahatça doldurulabiliyor. standart cv'sinde 1986'da kara kuvvetleri muhabere okulundan mezun olduğu yazılı. ancak 1986 yılında 18 yaşını henüz doldurmuş oluyor. kara kuvvetleri muhabere okulu sanıyorum ki lise mezunlarının üniversite sınavında bugün en az 800 bin kişinin aştığı minimum barajı aşarak girebildiği bir meslek yüksekokulu ve internet sayfası şurası: http://www.kkk.tsk.tr/…kkamyo/basvuru/kosullar.html benim bildiğim meslek yüksek okulları iki yıllık olur. bu durumda liseden 16 yaşında mezun olduğu gibi bir sonuç ortaya çıkıyor ki eski sistemde düz lise mezunları bile en erken 17 yaşında mezun olabilirlerdi demek ki ortada normal bir lise falan da yok. internet sayfasında bu okulun 2003 yılına kadar "lise" statüsünde olduğu yazılı: http://www.kkk.tsk.tr/…kkamyo/hakkinda/tarihce.html

    "1960 yılında ankara’da açılan ve ordumuzun teknisyen astsubay gereksinimi karşılayan “elektronik erbaş hazırlama okulu”, 1964 yılından itibaren lise düzeyine yükseltilmiş ve adı “elektronik astsubay hazırlama okulu” olarak değiştirilmiştir."

    ...

    "bu tarihten itibaren, bando ve sağlık sınıfı haricindeki, bütün sınıfları içeren astsubayların yetiştirilmesi için, üç yıllık çok programlı lise olarak eğitim ve öğretim faaliyetini sürdüren okul, 24 nisan 2002 tarihinde kabul edilen 4752 sayılı astsubay meslek yüksek okulları kanunu ile k. k. astsubay meslek yüksek okulu komutanlığı adıyla 30 haziran 2003 tarihinde eğitim ve öğretime başlamıştır."

    yani bizim polat kardeşin meşru diyebileceğimiz örgün eğitimi liseye kadar. kendisi lise olarak muhtemelen bu okuldan mezun oldu. bu okula ne kadar lise denir orası ayrı mesele. zira 1964 yılında "lise seviyesine" yükseltilmiş, önceden ortaokul gibi bir şeymiş yani.

    bu okulu bitiren polat orduda bir süre bilgisayar teknisyenliği yapıyor. o dönemde bilgisayarlar sadece ufak tefek yazı vs. programları çalıştırabildiği için bilgisayarı aç/kapa ve yazı yaz, liste oluştur görevleri yani. bu adam ileride türk istihbaratının tepesine çıkacak mit başkanı olacak desen sabaha kadar gülerlerdi sana. bu sırada bir de kara harp okulunun dil okulunu okumuş. ingilizce öğrenmiş. bu okul nedir ne değildir çözemedim. lisans derecesine tekabül etmeyen bir tür dil eğitimi sanırım.

    kendisi lisans eğitimini almanya'da yaşarken merkezi amerika'da olan ve okyanusaşırı ülkelerde görev yapan amerikan askeri personeline lisans eğitimi vermek için açılmış 'universtiy of maryland university college'dan almış.

    bakın bir 'university of maryland' var web sitesi şu: http://www.umd.edu/

    bir de 'university of maryland university college' var. onun sitesi de şu: http://www.umuc.edu/

    ikisi ayrı şeyler yani. ilki bildiğin düz üniversite; amfisi falan var, profösörleri var, tarihi binaları var, derse falan giriyorsun.

    ikincisi ise açıköğretim üniversitesidir. diğer deyişle "distance education" ya da "online education" yani uzaktan eğitim, internetten eğitim lisans programı: derslere gitmiyorsun, ders diye bir şey yok, ya internet üzerinden sınava giriyorsun ya da sadece sınava girmek için bir yerlere gidiyorsun. peki bizim polat bu açık öğretim üniversitesini ne zaman okudu?

    şurada bilkent üniversitesinden 1999 yılında yüksek lisans diploması aldığı görülüyor: https://tez.yok.gov.tr/ulusaltezmerkezi/giris.jsp (ilgili alana ismini yazıp aranacak alan olarak "yazar" seçin)

    demek oluyor ki 1990'lı yıllarda okudu "maryland üniversitesi university college uzaktan eğitim siyaset ve yönetim bilimi" lisans bölümünü. 1997 yılında bilkent üniversitesi'nde yüksek lisansa başladığını varsayarsak muhtemelen 1990-1997 yılları arasında 25-30 yaşları arasında okumuş. 1990'lı yıllarda benim bildiğim kadarıyla henüz internet üzerinden sınav yoktu. demek ki bu açıköğretim fakültesi almanya'da sınav merkezleri falan açmıştı.

    yani bizim polat'ın lise eğitimi fıs, lisans eğitimi daha da fıs: lisede polinomları, türk edebiyatını ya da ülkeler coğrafyasını ortalama bir düz lise öğrencisi kadar dahi görmedi üniversitede masa bile görmedi. eğer bütün eğitim hayatım boyunca ösym'nin yaptığı sınavlarda hep %0.5'lik dilimlere girmiş biri isem yani ösym sınavlarından biraz anlıyorsam bu elemanın türkiye'de iyi bir okulda yüksek lisans yapabilmek için resmi olmasa da defakto olarak gerekli ales sınavından 70 puanı dahi geçme ihtimalinin olmadığını söylemem de çok abes olmaz. 70 puanı geçmeden de bilkent üniversitesinde paralı dahi olsa yüksek lisans oluru almak zordur. ancak 1999 yılında bilkent üniversitesinden master derecesi almış polat kardeş belki de 60 puanla bile paralı okunabiliyordur tam bilmiyorum. tez danışmanı yrd. doç. dr. mustafa kibaroğlu: http://www.mustafakibaroglu.com/ . master sonrası bilkentte aynı bölümde aynı doçent ile doktoraya da başlayan ve "bilgi çağında diplomasi: antlaşmaların doğrulanmasında enformasyon teknolojilerinin kullanımı" başlıklı tezi ile 2006 yılında doktorasını tamamlayan polatımız bu süre zarfında 2000 yılında oyak genel kurulu üyesi seçiliyor. oyak tsk'nın yardımlaşma fonu gibi bir şey: http://www.oyak.com.tr/tr/kurumsal/oyak-nedir.html

    doktorasına harıl harıl devam eden polat efendi 15 yıllık mecburi hizmeti dolduğu için tazminat ödemeden 2001 yılında tsk'dan ayrılma hakkı elde ediyor ve ayrılıyor. görünmez bir el onu avustralya'nın ankara büyükelçiliğinde siyasi ve ekonomik danışman olarak atıyor. aynı görünmez el onu 2003 yılında tika başkanlığına getiriyor. polat 2003-2006 yılları arasında hem tika başkanlığını yürütüyor hem de bilkent doktora programını müthiş bir azimle(!) tamamlıyor. ortaokul sonrası anadolu lisesi bile kazanamayan, üniversite sınavlarını muhtemelen geçemeyen, hayatında hiçbir sınavda ortalamanın üzerinde başarı gösterememiş bu süper zeka arkadaş bilkentte doktora gibi zorlu bir işi hem de tika başkanlığı gibi full time/yoğun tempo bir yerde çalışırken tereyağından kıl çeker gibi kolayca tamamlıyor.

    başçavuş olarak başladığı kariyeri muhtemelen sadece bir tarikate mensup olduğu gerekçesi ile generallere komut veren mit müsteşarlığına kadar uzanıyor. adamın ne lisans eğitimi, ne master ne de doktora eğitimi meşru. tüm kariyeri ve eğitim hayatı bilinmezlerle, mucizelerle, insanı hayerete düşürecek tesadüflerle dolu. bu adama "lise mezunu" ve "başçavuş"tan başka bir sıfat verilemez. bence de türkiyede terör patlamalarında istihbarat zaafiyeti yok. istihbarat yoksa zaafiyeti de yoktur.