starbucks

  • az önce twitter'da şöyle bir yoruma denk geldim. başka bir şey söylemeye gerek duymuyorum.

    "ne yardım ettiğinize dair net bir cümle, ne de acımızı paylaştığınıza inandığımız bir kelime okuyamadım. sizden bir gün bir sıcak kahve içme fikri aklıma gelirse bugün soğukta kalan çocukları zihnime kazıyacağım. size yazıklar olsun."

  • 6 şubat 2023 kahramanmaraş depreminde türk milletine bir taziye mesajını çok gören kahve zinciri. afad öncelikli kabul edilecek ihtiyaç listesinde çay ve kahve de yer almasına rağmen elini taşın altına koymamıştır. geri kalan hayatım boyunca önünden dahi geçmem. lütfen bu süreç sonrasında da aynı hassasiyeti gösterelim.

    edit: instagramda ilk gün hikaye sabitlenmiş, gönderi ise bulunmuyor. twitterda tweetleri de bulunmuyor. yardım zaten hala yok. deprem bölgesinde depremzedelerin şubeye alınmadığı iddiası mevcut.

    edit2: starbucks'ın duyarsızlığının aksine gloria jeans sıcak içecek ikramına başladı. ben içmiş kadar oldum gerçekten. umarım bunları daha fazla görürüz.

    edit3: sonunda baskılar sonucu starbucks'tan açıklama geldi. keşke bunları halk olarak zorla yaptırmak zorunda kalmasaydık ve geçen 4 gün boyunca siz çoktan aksiyon almış olsaydınız. umarım bundan sonraki süreçte bölge halkına bir nebze de olsa yardımınız dokunmuş olur.

  • sokakta mendil satan çocuğun karnını doyurmak salaklık ve yanlış bir hareket olduğu için white chocolate mocha alınıp tatlı tatlı gömülmelidir.

    edit: ya ne güzel iki kelime ile durumu anlatmıştım ama çok mesaj geliyor neden salaklık, neresi yanlış diye. ben ayrı ayrı yazdım diye ayrı açıklama yapamaya gerek yok yanlışsa salaklıktır ama neden yanlış olduğunu açıklayayım. o çocuklar öyle ya da böyle bir sebeple zorlanıyor olabilirler, dilendiriliyor olabilirler bilmiyorum. hangi amaçla orada olduklarından ziyade net olan orada olmamaları gerektiğidir. eğer siz onların oradaki olumsuz şartlarını ortadan kaldırırsanız onun durumunu pekiştirmiş olursunuz. yani ortamdaki olumsuz durumu kaldırarak sokağı "karnını doyurabileceği bir yer" haline getirirsiniz. bu da sokağa çıkmasını daha tercih edilir yapar.

    ayrıca siz kimsiniz de tanımadığınız çocuklara yiyecek falan veriyorsunuz. ne sikim sokum insanlarsınız! geçen de yazdım buradan siktirin gidin vicdan masturbasyonunuzu başka şekillerde yapın.(onu okumamış olabilirsiniz*) tanımadığınız çocuklara daha doğrusu sizi tanımayan çocuklara siz onlar yabancı konumunda iken yardım ederseniz çocuk için: "yabancılar iyi insanlardır" algısını oluşturursunuz. anneler babalar boşuna mı götünü yırtıyor olm? çocuklarına "tanımadığınız insanlarla konuşmayın, onlarla gitmeyin, verdikleri yiyecekleri almayın" derken. alemin akıllısı siz misiniz? yabancılar her türlü çocuk için kötüdür. olmak zorundadır. sikecem tutarsız romantik vicdani eylemlerinizi. bir boka yaramayan aksine zarar veren. eve gidip "ooo ne büyük yardım yaptım" diye dört köşe uyuyorsunuz.

    zorla ağzımı bozduruyorsunuz bana bir de. biri de: "sen ne yaptın sokak çocukları için?" diye sormuş. mallık derecesi öyle ileri bir noktaya taşınmış ki insan ne cevap vereceğini şaşırıyor.

    aşağıda arkadaşın biri yazmış ne yapılması gerektiğini 7-8 enrty falan aşağıda. okuyun.

  • bi şey alıp gün boyu otursan kimsenin çıkıp da çay veriyim mi abi? elma nane yazıyorum sana kardeşim demediği güzide yer. bu tarz kafelerin en sevdiğim yanı bu. maç yayını yok, kulağının dibinde çıngır çıngır gezen közcü çocuk yok, azıcık samimiyet kursan bokunu çıkaran şef yok. adamlar boşuna demiyorlar eviniz ve iş yerinizden sonraki üçüncü adresiniz diye.

  • 15 liraya kahvesi olmayan kahveci. starbucks diye nerelere gidiyorsunuz, anlamıyorum ki.

    edit: evinde yaklaşık 10000 liralık la cimbali veya türevi basınçlı buhar makinesi varsa, starbucks kahvesini üç liraya yapabilirsin elbet. ha, kahve demek nescafe demekse sizin için, afiyet olsun. bak yeni modeli çıkmış bir de; nescafe çoko moko. git al, ondan iç.

  • ulan gidersin. iyi kötü yorum yaparsın. hayatımda gitmedim yada gitmem deyip yorum yapmak / entry kasmak nedir ya.

    yavrum (bkz: hayatın sırrı) nı satmıyor adamlar. kahve satıyor , soğuk içecek satıyor , dilersen efsane nane çayı satıyor * . fındıklı karamelli pastamsı satıyor ki bildiğin yasaklanmalı .

    budur.

    gidersen ekime kadar gitmezsen sikime kadar . ama kesin artık şu martaval ı.

  • ilginç bir şekilde halen kahveleri 10 tl diye eleştirilen kahveci. halbuki bin kere yazılmış 5-6 tl civarı. istemeyen yine gitmesin de 5-6 liralık bir kahve aldığın bir mekan seni nasıl popüler yapar, ne ilgisinden bahsediliyor hakkaten merak ediyorum.

    gitmeyenlerin gidenlerden daha çok anlam yüklediği kahveci

  • valla çok kahve içmeyen biri olarak 24 saat açık olmaması umrumda değil, kapitalist düzen vb de bir kenara da 24 saat açık işletmelerde 24 saat aynı insanların çalıştığını sanıyorsanız yanılıyorsunuz. bunun üzerinden kapitalistliğini eleştirmek yanlış. veri doğru değil

  • şaşlığına bayıldığım mekan.

  • bundan 2 yıl önce starbucks'tan beğendiğim bir kahve bardağını aldım. 34 liraydı. 2-3 hafta sonra tekrar gittim, bardağın fiyatı 50% daha düşüktü. bu arada 3 tane büyük boy portakal suyu sipariş etmiştik. siparişimizi hazırlayan arkadaş ben bardağa bakarken arkamdan seslendi, "indirim var kaçırmayın" diye. ben de "gördüm, çok da kızdım, bir süre önce 2 katı fiyatını verip aldım bardağı" dedim gülerek. ben öyle deyince o da "paranızı iade edemeyiz, ama zararınızı telafi etmek için bu portakal sularını size ücretsiz verebiliriz" dedi, o kadar ısrar kıyamet kabul edemeyeceğimizi söylesek de portakal sularının parasını almadılar.

    güler yüz, türkiye ortalamasının üstünde ürün kalitesi, müşteriyi kesinlikle rahatsız etmeme, hepsi bu adamlarda var. "sen migros'a gidersin, veresiyeyi bakkalın verir" klişesine de uymuyorlar. alıyorsun laptobunu, oturuyorsun bir masaya. 5 liralık kahveyle istersen 10 saat otur, bir allah'ın kulu da gelip "sen burada ne yapıyorsun kardeş" diye sormaz.

    kıçı kırık granül kahveyi 5 liraya satan, biraz fazla oturduğun zaman "daha kalkmıyor musun" dercesine mal mal suratına bakan yerel esnafı desteklemektense, böyle kapitaliste can kurban. nasıl o hıyar mümkün olan en fazla sayıda masaya müşteri oturtarak kar maksimizasyonu peşinde koşuyor, ben de en rahat edebileceğim mekanda takılarak faydamı maksimize ediyorum.

    ekonomiyse ekonomi anasını satayım. öyle saça böyle tarak.