star wars episode vii the force awakens

  • (bkz: da ayrı amınoğlu)

  • sadece "luke kaybolmuş, prenses haritanın peşinde"den ibaret olabilecek girizgahı star wars tarihinin en uzun jenerik yazısıyla yazmalarından "i have a bad feeling about this" hissini geçiren ve artılarına rağmen "lucas'a haksızlık etmişiz" dedirterek biten film...

    --- spoiler ---

    tekrar uyarıyorum

    --- ağır spoiler ---

    filmin artıları çok ve artılarla başlıyor. et'yi çağrıştıran açılış kadrajı, finn'in öyküsü, onun işlenişi, ilerleyişi, kan iziyle ayırt ettiğimiz stormtrooper'ın ikilemi falan harika. "en iyi star wars filmi geliyor" dedirtiyor resmen...

    ama hemen sonra "o öyle olmaz" dedirten sahneler geliyor.

    daha filmin başında, bu filmin darth vader'ı olan kylo ren ile pilot poe dalga geçiyor. "ne diyon maske var anlamıyorum" diye maytap geçiyor. yetmiyor, "önce sen mi konuşçan ben mi" diyor. ben şimdi bu diyalogdan sonra kylo ren'i nasıl tedirgin edici bi karakter olarak kodlandırayım? bu senaryoyu kimse okumadı mı? biri de demedi mi bu ne hacit diye?

    "o öyle olmaz"lara devam edelim...

    filmin en büyük artılarından daisy ridley'nin oynadığı rey çöpleri falan toplarken, sırtını at-at enkazına dayamış yemek yiyor. robot sesleri duyuyor. bakıyor, dev bi ata binmiş, kocaman, habis bi tip bb-8'e ağ atmış yakalamış androidi götürecek. robotun o gezegende ne kadar değerli olduğu birkaç sahne sonra belli. e onu yakalayan tipin de işi belli ki hurdacılık. rey "bırak" dedi diye niye bırakıyor arkadaş?

    "o öyle olmaz"lar bitmiyor. rey ile finn kaçarken "aa hadi şu gemiye binelim" diyorlar, galaksinin en tanınmış gemisi, çok para eden millenium falcon'un kapıları açık onları bekliyor. o gezegende çöpçü olarak yaşayan rey, falcon'u birkaç bindirmeden sonra han solo'dan iyi kullanıyor, tie-fighter'lara kök söktürüyor... tekrarlıyorum, biri de şu senaryoyu okuyup "hacı bu ne" demedi mi? lawrence kasdan gibi bi tecrübe nasıl bu ve benzer inandırıcılık yoksunu hikaye akışına izin verdi? jj abrams mı, yoksa küçük günışığım senaristi mi yazdı bunları? nasıl oldu da oldu?

    "o öyle olmaz"ların yanı sıra filmde o kadar "çalışmayan diyalog" / "çalışmayan espri" var ki, o kadar olur... "bunu niye dedi", "bunun neresi komik?", "şu diyalog olmasa film hiçbir şey kaybetmez" dediğimiz şeyleri çıkartın en az 30 dakika kısa olur film.

    mesela, rey'e abayı yakan, first order'a ihanet ederek gidecek yeri kalmayan finn tam da efsanevi han solo'yla tanışmış ve rey'le yakınlaşmışken durduk yere (büyük harfle yazasım geldi bunu!) "yok ben vazgeçtim hadi size goodbye" diyor? bu filme ne katıyor? bu bloku çıkar ne kaybederiz?

    millenium falcon'un çekildiği hangar gibi yerde olanlar neydi öyle?

    gelelim voldemort'a... yani supreme leader snoke'a... ya da gelmeyelim ya. bu mu özenle sakladığınız büyük sith lordu? star wars evreninden geçen kötüleri düşünün. darth sidious, darth maul, count dooku hatta ve hatta general grievous... tipi geçtim, o manasız replikler, bi sonucu olmayan eksik kopuk diyaloglar ne?

    bu eksik kopuk diyalog meselesi film boyunca mevcut aslında. bu nedenle fragmanı yapan elemanı takdir ettim. gerçekten zorlanmış olmalı ama başarmış. dikkat ettiniz mi fragmanda peş peşe söylenen tek bir laf öbeği filmde yok. fragmancı eleman ordan burdan çekerek mantıklı bütünler elde etmeye çalışmış. başarmış da.

    maalesef bunu söylemek gerek: force awakens, fragmanı filmden daha iyi olan filmlere eklenmiştir...

    "o öyle olmaz"lara devam edelim...

    han solo - kylo ren karşılaşması. abi tamam güzel damar yakalamışsın. orijinal üçlemedeki baba - oğul çatışmasını bambaşka ve ters köşe şekilde, gayet travmatik bir versiyonuyla kurmuşsun. ama bunu nasıl işledin? "ışın kılıcımı tutar mısın babacım"... oldu. gerçekten mi lawrence kasdan? han solo'yu öldürme demiyorum, kimse kutsal değil ama öldüreceksen karakteri, seyirciyi, akışı buna hazırlaman gerekir. yok ki? güç uyanıyor'da dramaturji mışıl mışıl uyuyor, hatta ölmüş.

    hadi solo'yu öldürdün... bunun sonra bahsi geçmez mi?..

    özetleyeyim mi? force awakens "wanne be" star wars olmuş. o kadar "star wars" olmaya çalışmış ki, "a new hope"un klonu çıkmış ortaya. robotla taşınan değerli bir bilgi, o robot jedi adayı birini bulur, millenium falcon ile bu bilgi asilere ulaşacakken falcon'u daha büyük gemi esir alır, geminin altına saklanıp solucanımsı bi yaratıkla boğuştuktan sonra büyük gemiden kaçarlar, mesaj asilere ulaştırılır, asiler ölüm yıldızını yakın gezegenden uzatılan kalkanı keserek (kalkan kısmı da return of the jedi) patlatır. bu sırada da ikinci kötü adam (yani darth vader - kylo ren) doğal şartlarla uzaklaşır. gerçekten pes! bu kadar mı aynı şablon olur?!

    hayır şablonu bari doğru uygula. yabancı klipleri kare kare taklit eden türkücüler bile daha tutarlı senin yanında jj abrams. birbirinden dikkat çekici tipleri first order üssüne sokuyorsun, ellerini kollarını sallaya sallaya dolaşıyorlar. rahat rahat fragmanlarda falan "offf ne biçim tip" dedirttiğin stormtrooper kaptanını esir tutuyorlar. şaka mı? "a new hope"ta obi wan gibi bi jedi tecrübesi "ölüm yıldızı"nda dolaşırken tırsarsın, ha yakalandı ha yakalanacak olursun. bi kere dediniz mi böyle bi şeyi o sahneleri izlerken? çocuk filmindeymişçesine dolanıyorlar koridorlarda. bi ara rey bi çekmeceye giriyor, o ne alaka? off gerçekten kafayı yiyeceğim.

    gelelim genişletilmiş evren dahil hiçbir star wars öyküsünde rastlamadığımız ölçüde çöp toplayıcısı rey'in tüm üstün yeteneklere sahip oluşuna... rey'in millenium falcon'u ezbere bilmesi, dev nişancı olması, kylo ren'in gücüne direnip tam tersi ona üstün çıkması hadi eyvallah. (luke'un kızı herhalde, en güçlü teori) kylo ren, rey'i ağaca fırlatıyor da niye aynısını finn'e yapamıyor, onu da fırlatsın, onu da kitlesin olduğu yerde. tamam sahne icabı rey ile finn'i tek bırakacaksın, bunun için rey'i biraz pasifize etmen lazım, üç tane senaristsin, bunu mantıklı ve inandırıcı yapmak o kadar zor mu?

    rey'in güç'e gelmesi falan o komediyi de yazmıyorum hadi...

    gelelim finale. bir asırdır falan asiler tarafından aranan, "son jedi" denen luke skywalker'ın yeri tespit edilir. luke'a kim gider sizce? ikiz kardeşi prenses leia mı? yo. en iyilerden kurulu bir asi birliği mi? yo. birliğe yeni katılan bi ergen kız ve hayat arkadaşını yeni kaybetmiş bir wookie. neden? rey, luke'un kızı olduğu (teori hala) için değil. rey'i çok sevdiler, luke onun eğitimini tamamlar diye de değil. nedeni şu: jj abrams luke ile rey'in tepede birbirlerine baktıkları o kareyi sevdi de onun için!

    filmin en büyük problemi de bu. olayların karakterler ve şartlar gereği öyle gelişmesi gerektiği için değil sadece perdede güzel göründüğü için, cool olduğu için o şekilde ilerlemesi... bu yüzden her şey "wanne be". abi her şeyi geçtim, john williams bile bu wanne be'likten nasibini almış. ilk defa sıradan bi star wars score'u dinledik, sanki john williams yapmamıiş gibi... çok garip.

    aklıma geldikçe deliriyorum. luke'un başı dertteyken han solo'yu ne zaman çekingen gördük?! yeniyetme finn mi ikna edecek han solo'yu? bu han solo değil mi empire strikes back'te "efendim dışarısı çok soğuk iki dakkada ölürsünüz" diye uyaran kişiye "then see you in hell" diyen. han solo - luke dostluğu böyledir çünkü. bu dostluğu nasıl eğip bükersin jj?

    film boyunca bir derinlik, bir karakter, nefret ettiğimiz o prequellerde bile olan siyasi temel, insani değer, şöyle güzel light shakespeare'yen bi replik arıyoruz... nerede? çok çok az.

    en dandik phantom menace'ta bile bazı replikler efsanedir. adını unuttuğum naboo yöneticisi "a communications disruption could mean only one thing, invasion" der. vasat repliklerden biridir ama aklında yer eder.

    ha filmin sinematografisi karşısında şapkamı çıkarıyorum. jj öyküyü inandırıcı bir şekilde anlatmakta zorlanmış ama çok iyi çekmiş. stormtrooper çatışmaları falan ilk defa gerçekçi. açılış karesi dahil mükemmel kadrajlar var. maketler, kuklalar muhteşem. belki de atmosfer ve sinematografi olarak orijinal üçlemeye en yakın film bu. aynı sinematografik anlayışla prequeller birkaç senaryo düzeltmesi ile efsanevi olabilirdi.

    filmde elbette güzel atraksiyonlar var. finn'in çıkış öyküsü güzel. rey çok güzel (mükemmel cast). efsanevi üçlüyü perdede görmek harika hisler. bb-8 dahiyane bi tasarım (hani dişiydi? "he" diye bahsediyorlar). finn ve rey'in hikayesi güzel gelişiyor. "niye elimi tutuyorsun" güzel... bekçilik yapan stormtrooper'a jedi trick denemesi harika... gündüz gözüyle x-fighter - tie fighter it dalaşları izlemek de bir nerdgasm sebebiydi, doğruya doğru. falcon'da hologram oyununun çıkması da güzel nostalji oldu. böyle anları yadsımıyorum.

    ama bu büyülü anları zedeleyen eksiler çok...

    sonuç olarak tamam lucas'a kızgınız. yoda'yı uçuşkan saçma bi tipe çevirdi, jar jar felaketine imza attı, yeşil perdeye ve cgi'a aşırı güvendi, noooooo falan. ama kendisine bazı mühim konularda, mesela mitolojik, siyasi, insani temel ve sahici bir öykü kurma konularında çok haksızlık etmişiz.

    yine de devam filmlerinden ümitli miyiz? elbette. jedi iyimserliği bunu gerektirir.

    --- spoiler ---

  • 36 yasindayim. evinde duvarlarda darth vader posterleri olan cinsten bir malim.

    filmin boktan mi olacagi, cok sahane mi olacagi vs zerre umrumda degil an itibariyle, filmin kalitesini 3-4 defa seyrettikten, aylar gectikten sonra tartisabilir duruma gelirim.

    su an trailerlari done done izliyor, gun sayiyorum. yok "30 yasin ustunde kimse heyecanlanmazmis, da bilmemneymis" hasiktirin memnuniyetsiz, gudubet ruh hastalari. dunyanin ote ucundan ilkokul arkadasim telefon acti "ogluuuuummmm han 'ıt's all true' diyince ciglik attim laaaan" diye.

    yarrak kafalilar sizi be, bir seye bok atmayin, keyif almayi heyecanlanmayi becerin. ne skik hayatlariniz var, her seyi ne kadar zorlastiriyorsunuz kendiniz icin lan. ruh hastalari...